Enflasyon rakamları piyasaların beklentilerinin bir hayli altında gerçekleşti. Toptan eşya fiyatları binde 2 geriledi, tüketici fiyatlarındaki artış ise binde iki seviyesinde sınırlı kaldı. Oysa piyasaların beklentisi toptan eşya fiyatlarında yüzde 3, tüketici fiyatlarında ise yüzde 5 oranında bir artış olarak şekillenmişti.
Bu rakamlarla birlikte yıllık enflasyon toptan eşyada son 22 yılın en düşük seviyesi olan yüzde 22,7'ye indi. Tüketici fiyatları ise yıllıkta yüzde 24,9 oldu. Toptan eşya fiyatlarında eksi enflasyon trendi mayıs ayında başladı. Mayıs ayında binde 6 oranında gerileyen toptan eşya fiyatları, haziran ayında yüzde 1,9, temmuz ayında ise binde 5.0 oranında düşmüştü.
Ağustos ayında toptan eşya fiyatlarının binde iki oranında gerilemesinde bir çok faktör etkili oldu. Kamu kesimi fiyatları ağustosta yüzde 1,5 artarken, özel sektör fiyatları binde sekiz oranında geriledi. Elektrik, gaz ve su sektörlerinde binde bir, tarım sektöründe ise yüzde 4 oranında gerileme izlenen ağustos ayında en çok fiyat artışı ise eğitimde görüldü. Okul hazırlıklarının başlamasıyla birlikte eğitim fiyatları da yüzde 9,6 oranında yükseldi.
Bu durum piyasa oyuncularının yılsonu enflasyon tahminlerini de etkiledi. Piyasa oyuncuları tahminlerini revize etmeye başladı. Akbank yüzde 21,2 olan toptan eşya artışı tahminini yüzde 20,4'e indirirken, tüketici fiyatları tahminini de yüzde 21,8'den yüzde 21,4'e düşürdü. HC İstanbul'un yıl sonunda yüzde 21 olan toptan eşya fiyatları artış tahmini yüzde 20'ye düşürülürken, yüzde 23,8 olan tüketici fiyatları tahmini yüzde 22'ye geriledi.
Dışbank'ın enflasyon tahmi de bir puan düşürülerek yüzde 22'den yüzde 21'e indi. Eczacıbaşı'nın yüzde 21 olan toptan eşya tahmini yüzde 20,7'ye, yüzde 24,2 olan tüketici fiyatları tahmini ise yüzde 20'ye revize edildi.
JP Morgan yüzde 21,8 olan tüketici fiyatları tahminin yüzde 21,8'den yüzde 20,5'e, indirirken, toptan eşya fiyatlarındaki artış beklentisini yüzde 20'nin altına indiren tek kurum oldu. Jp morgan chaese'in 2003 sonu toptan eşya enflasyon tahmini yüzde 20,4'ten, yüzde 19,5'e düşürüldü.
Borsada “12 bin puan seviyesi aşılacak mı, yeni bir ralli mi başlıyor, bonodan arta kalan paranın ne kadarı borsaya gelecek, yükselişin üst sınırı 13 bin seviyesi mi yoksa 15 bin seviyesi mi” diye tartışırken birden bire endeksin yeniden 11 600 seviyesinin altına geriledik. Böyle olunca da bir çok insan bizim sorduğumuz yukarıdaki sorulara atfen “Eee, şimdi ne oldu da böyle bir süreçle karşılaştık. Yoksa siz de mi çuvalladınız, hata belki de piyasayı yönlendirmeye çalışıyordunuz” diye düşünmeye başladı. Düşünmekle de kalmadı çeşitli vesilelerle ve yollarla bu yöndeki eleştiri ve ithamlarını da dile getirdi.
Bu soruları soranlar haksız da sayılmaz çünkü pek fazla konuşulmasa da iki gün içinde siyaset cephesinde yeni gelişmeler yaşadık. ABD Hazine bakanı Taylor yaptığı açılamada ABD kredisinin eylül ayı içinde Türkiye’ye gönderileceğini belirtti. Aynı konuşmaya atfen Beyaz Saray kaynakları da kredinin Türkiye’nin Irak’a asker göndermesi konusuna bağlı olduğunu ifade eti. Bu açıklamalar da dün Türk basınında geniş yankı buldu. Aslında bu açıklama, Irak’a asker gönderme taraftarı olalım ya da olmayalım, para ve sermaye piyasalarında oldukça olumlu karşılandı.
Fakat ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, daha önce Dışişleri Bakanı Gül tarafından duyurulanın aksine Meclis’in eylül ortasında değil normal zamanında yani Ekim başında toplanacağını açıkladı. Meclis’in toplanma tarihi önemliydi çünkü yine Dışişleri Bakanı tarafından ağustos ayı başlarında Meclis’in erken açılma nedeni olarak Irak’a asker gönderme konusunun ele alınmasını göstermiş ve kararın Ekim başı gibi netleşeceği belirilmişi. Başbakan’ın son açıklaması hem bu beklentiyi kırdı hem de kamuoyu ve piyasa uzmanları arasında “hükümet ilk tezkerede olduğu gibi yine ayak sürümeye başladı” yorumlarının yapılmasına neden oldu.
Bu da son iki haftadır piyasalarda, ya da ane azından borsada, ABD kredisine bağlı olarak esen olumlu rüzgarların bir anda tersine dönmesine neden oldu. Sadece borsaya atıfta bulunmamız diğer piyasaların bu durumdan etkilenmemesi ile ilgili değil. Dolar ve bonoda da aynı sıkıntı hakim. Eğer son ihaleyi örnek göstererek “Ama bak faiz tahminlerin altında çıktı, nasıl etkileniyor bu piyasa” diye sorarsanız cevabım şu olur: Etkilenmemiş olsaydı o zaman bu kadar düşük bir borçlanma yapacak kadar kendini rahat hisseden bir hazine varken faiz daha aşağılarda gerçekleşir ikinci el piyasada da hala yüzde 39 bileşikler seviyesinde kalmazdı. Dolarda ise işlem hacminin arttığını görür piyasada da tek alıcının Merkez Bankası olmadığı bir dönem yaşanırdı.
Şimdi arık 12 bin seviyesinden dün olduğu kadar rahat bahsedemiyoruz maalesef. Piyasa için artık ki ayrı başlık gibi görünen Irak ve kredi konuları tek başlık altında incelenmeye başlandı. Her ne kadar Devlet Bakanı Abdüllatif Şener aksini iddia etse de genel algılama bu yönde. O yüzden borsada net yön için ister istemez bu iki meseleyi izleyeceğiz. Unutmadan Ekim itibariyle bu başlıklara bir de 2B arazileri ile ilgili Anayasa değişikliği eklenecek.
Uzun lafın kısası hükümet yine kendi ayağına kurşun sıkmış durumda. Bakalım bu kez nasıl bir çözüm bulacağız.
Önce ihaleler ile ilgili ayrıntılara bir göz atalım: Hazine müsteşarlığı, bu hafta biri bono, diğeri de tahvil olmak üzere iki ihale birden düzenleyecek. Hazine'nin yarın düzenleyeceği 224 günlük bono ihalesinin itfa tarihi 7 nisan 2004 olacak. Hazine yarın ayrıca 22 eylül 2004 itfa tarihli 392 günlük iskontolu tahvil ihalesi yapacak. Her iki ihalede satılacak kağıtların ihraç tarihi ise 27 ağustos çarşamba olarak belirlendi. Hazine'nin bu hafta 4 katrilyon 235 trilyon lirası piyasaya olmak üzere toplam 4 katrilyon 814 trilyon lira iç borç geri ödemesi bulunuyor. Hazine, yarın tamamı piyasaya olmak üzere döviz cinsinden 14 trilyon lira iç borç servisi yapacak. Hazine'nin 27 ağustos çarşamba günü tamamı TL cinsinden 4 katrilyon 800 trilyon liralık iç borç ödemesi bulunuyor. 4.8 katrilyon liralık ödemenin 4 katrilyon 221 trilyon lirası piyasaya, 420 trilyon lirası kamu kurumlarına yapılan satışların geri ödemesinden, 159 trilyon lirası da kamu kurumlarına, kamu bankalarına ve TMSF’ye ihraç edilen senetlerin ödemelerinden oluşuyor. Hazine, ağustos ayında 11 katrilyon 330 trilyon lirası piyasaya olmak üzere 12 katrilyon 379 trilyon lira iç borç ödemesi yerine getirecek.
Piyasanın bu iki ihale ile ilgili beklentileri yine iyimserliği gayet net biçimde yansıtır nitelikte. İhalelere gelecek toplam teklifin 6 katrilyon liraya kadar çıkabileceğini düşünen piyasa uzmanları, her iki ihale için de faiz tahminlerinin yüzde 39.5-40 bileşikler arasında sıkışıyor. Genelde 22 eylül kağıdına uzun vadeli olması nedeniyle gelecek talebin daha yüksek olacağı tahmin ediliyor ki bu tutarın da yaklaşık 4 katrilyon lira tutarında olabileceği ifade ediliyor.
Ama asıl mesele buradan sonra başlıyor. Hazine ne kadar borçlanacak. Eğer bir önceki ihaleyi dikkate alırsak Hazine’nin, itfasının yüzde 78’i oranında bir yeniden borçlanmaya gidebileceği tahmini ağır basıyor. Yani 4.2 katrilyon liralık itfanın yüzde 78’i ki o da yaklaşık 3.5 katrilyon liraya denk geliyor.
Bu durumda itfadan arta kalacak paranın adresinin ne olacağı meselesi hayati önem kazanıyor.
Lafı uzatmadan söyleyelim, piyasa profesyonelleri bu paranın belirli bir kısmının mevduata kayacağını belirtirken artık belirli bir kısmının da fonlar aracılığıyla borsaya gidebileceğini düşünüyorlar. Diğer piyasaların durumuna bakıldığında borsanın çok ucuz kalmış olması da bu teoriyi güçlendiriyor. Tabii ki Hazine’nin gelen yüksek teklif çerçevesinde itfası kadar hatta üzerinde borçlanmasının da olasılık dışında olduğunu unutmayalım bu arada.
Ama eğer genel beklenti gerçekleşirse o zaman bugünden hise senedi almayanlar bayağı bir üzülecek gibi görünüyor...
Keriz silkeleme operasyonu... Piyasada son iki gündür yaşanılan düşüşün yorumlamasını yapan borsacılar bu terimi kullanmasalar da sonuçta anlatmaya çalıştıkları şey bu. Piyasada geçen hafta gerçekleşen alımlardan sonra haftanın ilk iki gününde yaşanan düşüşün nedeni 10 bin 500 endeks seviyesinden mal toplama çabası.
Çünkü geçen haftadan bu yana biliniyordu ki Cumhurbaşkanı 2B arazilerinin imara açılması yönündeki Anayasa değişikliğini reddedecek. Zaten geçen hafta son iki işlem günü bu beklentinin fiyatlara yansıdığını izlemiştik.
O nedenle bu düşüşü, ki zaten geçen haftaya kıyasla yok sayılacak bir işlem hacmi ile gerçekleşti, gösterge kabul etmemek lazım. Bu arada Türkiye’nin tek yassı çelik üreticisi Erdemir satış ve net kar hedeflerini revize etti. Şirket İMKB’ye gönderdiği açıklamada 2003 yılı net kar hedefini 67.4 milyon dolardan 199.2 milyon dolara, net satış hedefini ise 1.1 milyar dolardan 1.24 milyar dolara revize ettiğini belirtti. Şirket ayrıca dünyanın en büyük çelik üreticisi Arcelor ile Türkiye merkezli ortak şirket kurmak için görüşmelerde bulunacağını açıkladı.
2003 yılının ilk altı aylık döneminde 272 trilyon lira net kar elde eden Erdemir, 2003 yılı hedeflerini revize etti. Şirket 2003 yılı net kar hedefini 67.4 milyon dolardan 199.2 milyon dolara, net satış hedefini ise 1.1 milyar dolardan 1.24 milyar dolara revize etti. Şirket 2003 yılı için ton bazında 3.25 milyon ton olan satış hedefini de 3.45 milyon tona çıkardı.
Erdemir’den İMKB’ye gönderilen açıklamada dünyanın en büyük çelik üreticisi Arcelor bünyesindeki Arcelor Packagıng Internetional ile yarı yarıya ortak olacağı Türkiye merkezli bir ortak girişim şirketi kurmak için görüşmelere başladı. Kurulacak şirket aracılığıyla komşu ve bölge ülkelerinde teneke servis merkezi kurulması hedefleniyor. Açıklamada Erdemir’in Arcelor Packaging ile mevcut ortaklığı Sollac ambalajdaki yüzde 25 iştirak payının da artırılması görüşülecek.
Bu arada ocak ayında yapılan olağanüstü genel kurul sonucu yönetim kurulu üyeliği ve başkan vekilliğine atanan Abdulah Şener Erdemir’deki görevlerinden istifa etti. Özelleştirme programında ve “durumu incelenen şirketler” arasında yer alan Erdemir’in ocak ayındaki genel kuruluda biri hariç tüm yönetim kurulu üyeleri değiştirilmiş, ve bu dönemde özelleştirme İdaresi’nin bağlı bulunduğu Abdüllatif Şener’in kardeşi Abdullah Şener Erdemir’de başkan yardımcısı görevlerine atanmıştı.
Bugüne kadar kar rakamları açıklanan, bankalar dahil tüm şirketlerin toplam kar rakamı 2002 yılındaki 1.2 katrilyon liralık seviyesinden yüzde 146 oranında artarak 3.1 katrilyon liraya yükseldi. Aynı rakamın dolar bazındaki artışı ise yüzde 177 oldu.
Bankalar dışarıda bırakılarak sadece sanayi şirketlerine bakıldığında ise toplam kar rakamı, 2002 yılının ilk altı ayında 478 trilyon lira iken bu yıl yüzde 364 oranında artarak 2.1 katrilyon liraya yükseldi. Dolar bazında sanayi şirketlerinin kar artışı ise yüzde 301 olarak gerçekleşti.
Sadece bankalara bakıldığında ise karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor. 2002 yılının ilk altı ayında bankaların toplam kar rakamı 809 trilyon lira iken bu yıl bu rakam yüzde 17 oranında artarak 938 trilyon liraya çıktı. Yani banka karlarında dolar bazında yüzde 68 oranında bir artış yaşandı.
İMKB 30 endeksi kapsamında işlem gören şirketlerin toplam karları, bankalar dahil olmak üzere 2002 yılının ilk altı ayında 304 trilyon lira iken, 2003 yılının ilk altı ayında yüzde 495 oranında artarak 1.8 katrilyon liraya yükseldi.
ABD’nin kuzeyi ve Kanada’nın bazı bölgelerini vuran ABD tarihinin en büyük elektrik kesintisinin etkileri devam ediyor. Kesintilerin yaşandığı bölgelerde sorunun giderilmesi için çalışmalar devam ediyor. Kesinti üzerinden neredeyse 12 saat geçmiş olmasına rağmen sadece 1.2 milyon insanın yaşadığı Mohavk bölgesinde kesinti giderilebildi.
Ama en çok merak edilen konu New York Borsası’nın bugün açılıp açılmayacağı.
Kesinti New York Borsası kapanışından sonra gerçekleştiği için dünkü işlemler etkilenmedi. New York borsası arızanın giderilememesi durumunda bile gerekirse jeneratör kullanarak işleme açılacak. Chicago borsasında ise bono işlemleri devam etti.
Kesintinin ardından Londra piyasasında işlem gören ABD hazine kağıtları da değer yitirdi. Kesintinin ardından ABD 10 yıllık hazine kağıtlarının faizinin hızlı saylacak bir artışla 4.39 seviyesine kadar çıktığı izlendi. Yani rakamsal bazda aktarmak gerekirse 1000 dolarlık nominal fiyat üzerinden 3.44 dolarlık bir düşüş yaşandı. Büyüklüğü 100 milyar dolar olan ABD bono piyasasında da işlemler bugün devam edecek ama hacmin çok çok düşük olması bekleniyor.
Dolar kesininin ardından dün New York piyasasında yerel saatle euro karşısında 1.13 seviyesine kadar geriledi. Bugün açılan Londra borsasında ise aşağı yöndeki hareketin hafif de olsa sürdüğü görüldü ve dolar-euro paritesi 1.12’ye geriledi.
Dünyaca ünlü Westin ve Sheraton otelerini bünyesinde bulunduran Starwood Hotels and Resort merkezini New York’un White Plains bölgesine taşıdığını açıkladı. Taşınmanın nedeni ise elektrik kesintisi nedeniyle merkezdeki acil durum ve yangın sistemlerinin çalışamaması gösterildi. Starwood çalışanlarınıa iş için gelecekleri net adresi deklere etmeden önce yerel saatle sabaha kadar bekleyeceklerini söyledi. Starwood elekrik kesintisi nedeniyle “kar alarmı” sistemini kullanacaklarını söyledi.
Hazine dün iki ihale birden yaptı. İhalelerde çıkan sonuçlar piyasa açısından sürpriz oldu. İhale öncesinde beklentiler 3 katrilyon toplam borçlanma miktarı üzerinde yoğunlaşıyor ve faiz de yüzde 42-42.5 arasında tahmin ediliyordu. Fakat ne borçlanma miktarı ne de faiz piyasanın beklenti sınırları içinde değildi. Faizde bir puanlık bir düşüş yaşanırken Hazine, daha önceki açıklamaları çerçevesinde davranarak borçlanmasını düşük tuttu ve yüzde 78’lik yeniden çevrim oranını yakaladı. Böylelikle itfadan atan 1.5 katrilyon gibi bir para da adressiz kalmış oldu.
Şimdi cevaplanması gereken iki soru var. Bincisi Hazine’nin önümüzdeki üç aylık dönemde de benzer tavrını sürdürüp borçlanma oranın düşük tutup tutmayacağı. İkinci soru ise birinci soruya direkt bağlantılı. Şöyle ki, eğer Hazine önümüzdeki aylarda da benzer stratejisini sürdürürse piyasada kalacak para nereye gidecek. Döviz mi, bono mu, gecelik piyasa mı yoksa borsa mı?
Dövizde kısa vadede herhangi bir hareket beklenmediğini hatırlatalım önce. Ve gecelik piyasanın da her zaman için sıcak paranın sevdiği adreslerden biri olduğunu da... Bononun alternatif olma sürecinin enflasyon rakamları ve Merkez Bankası’nın kısa vadeli borç verme oranlarına bağlı olduğunu da unutmayalım. Yani borsa diğer tüm enstrümanlar içinde en şanslı alan olarak görünüyor, sıcak parayı çekmek için.
Ama borsanın önünde biri kısa, biri orta ve biri de uzun vade olmak üzere üç engel var. Birinci engel 2B arazilerin imara açılmasını öngören yasanın Cumhurbaşkanı’ndan onay alıp alamayacağı. İkinci sorun Irak’a asker gönderme meselesinin Meclis’ten onay alıp alamayacağı ve üçüncüsü de 6. gözden geçirme için gereken adımların atılıp atılamayacağı.
Özelleştirme sürecindeki Türkiye'nin en büyük petrokimya üreticisi Petkim, yılın ilk altı ayında ciddi bir zarar rakamı açıkladı.
Petkim’in yılın ilk altı ayındaki zararı 57 trilyon lira oldu.. Şirket geçen yılın aynı döneminde 3 trilyon 950 milyar lira net kar açıklamıştı. Petkim'in bu yılın ilk çeyreğindeki zararı ise 3 trilyon 330 milyar liraydı.
Gelir tablosunda yer alan bilgilere göre, şirketin yılın ilk yarısında net satışları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 33 artarak 521 trilyon lira oldu. Ancak şirketin satışlarının maliyeti de yüzde 37 artarak 525. 7 trilyon liraya yükseldi.
Bu arada dolar bazında artış var gibi görünse de aslında şirketin ton bazında satışları düştü. Petkim geçen yıl ilk altı ay 660 bin ton satış yaparken bu yılın ilk altı ayında satışları 580 bin tona geriledi. Yani dönemsel olarak satışlar ton bazında yüzde 12-13 nispetinde düştü.