Bu yazın fenomeni bono piyasası oldu. Yatırımcılar bonodaki getiriye ışığa üşüşen pervaneler misali koşturdu. Son bir kaç yıldır borsada olduğu gibi bono piyasasında da işlem hacimleri düşmüştü ama bu yaz itibariyle bono piyasasındaki hacimlerin eski arlak günlerindeki seviyelerine döndüğünü izledik. Peki önümüzdeki aylarda da bono piyasasının bu cazibesi devam edecek mi? Bu sorunun cevabı aslında merkez bankasının kısa vadeli faiz politikasında gizli.
Merkez bankası sık sık faiz politikasının belirlenmesinde gerçekleşen değil, gelecek dönem beklentilerine baktığını hatırlatır ya, işte biz de buraz bu noktadan hareket edeceğiz.
Merkez Bankası, bu yıl içinde kısa vadeli faiz oranlarında 5 kez indirim gerçekleşirdi. Son indiri ile gecelik borçlanma faizi yüzde 32’den yüzde 29’a indi. Piyasalarda zaten bir faiz indirimi beklentisi vardı ama bu beklenti gerçekleşince beklenen kar realizasonları sınırlı kaldı ve faizdeki yön aşağıyı göstermeye devam etti. Zaten Nisan ayında sona eren Irak Savaşı ile birlikte, kısa vadeli faiz oranlarındaki gerileme hızlanmaya başlamıştı. Peki önümüzdeki dönem de bu düşüş sürecek mi? Çok emin olmamak lazım çünkü dördüncü çeyreğe girerken, enflasyondaki mevsimsel artıştan dolayı, faiz düşüşünün de yavaşlaması oldukça büyük bir olasılık. Hatta belki merkez bankası önümüzdeki çeyrekte sadece bir faiz idirmi ile yetinebilir.
Gecelik faiz oranları, ekonomik programının başladığı 2002 yılında yüzde 59 seviyesindeydi. Merkez Bankası, faiz oranlarını, 2002 başından itibaren, tam 11 kez indirerek, yüzde 29’a kadar düşürmüş oldu. Şubat 2002’deki ilk faiz indiriminin ardından, Mayıs 2002’de yaşanan siyasi gerginliğe kadar, kotasyon indirimleri ortalama 22 günlük aralarla gerçekleşti.
Bu seneki ilk kotasyon indirimi, son indirimden 165 gün sonra Irak Savaşı’nın sona ermesiyle Nisan ayında gerçekleşti. Merkez Bankası, 6 ayda 4 kez daha faizleri düşürdü. Kotasyon indirimine ilişkin açıklamalarda, Merkez Bankası, TL’nin değer kazanmasının, enflasyondaki düşüşü desteklediğini belirterek enflasyon hedefine yaklaşıldığının altını çizdi. Ayrıca, Ağustos ayındaki bütçe rakamlarının da faiz dışı fazlaya dair endişeleri azalttığını vurguladı. Ama ortada bir risk var. Hükümet, önümüzdeki aylarda faiz dışı fazla hedefine ulaşmakta zorluk çekebilir. Önümüzdeki günlerde, asıl mesele 2004 yılı enflasyonu olacak gibi görünüyor.
Eğer bu tahmin gerçekleşirse borsanın tavrı ne olur. Aslında bu tahmin borsanın işine yarayacak bir tahmin olarak görülüyor. Çünkü faiz indirimi bono için kar potansiyelinin atması anlamına gelecek. Eğer birden fazla indirim beklenisi varsa bud a potansiyelin artması manasına gelecek ve bono piyasası cazibesini korumaya devam edecek. Fakat tek bir indirim beklentisi bonodaki potansiyel karı da düşüreceği için para adres aramaya başlayacak ve hala diplerde gezinen borsaya yönelecek.
Tamam borsa yılbaşından bu yana dolar bazında yüzde 65 değer kazandı ama bu doar bazında sadece 1 cent seviyesini gösteriyor. Oysa borsa tarihi zirvesini 3,5 cent ile yapmıştı. 3,5 cent bugünkü kur seviyesi ile 49 bin endeks seviyesine denk geliyor. Hatırlatalım…
Bugünkü piyasa devinimini değerlendirmek için İstabul sınırlarını aşıp güney doğuya doğru, Arap yarımadasının uçlarını gösteren bir istikamette ilerleyip, Dubai’ye uzanmak gerekiyor. Konumuz iki aydır dilimizden düşürmediğimiz 8,5 milyar dolarlık ABD Hazinesi kredisi.
Ekonomi bürokrasimiz bu konuda net bir açıklama yapamıyor gibi görünüyor. Çünkü Cumartesi gününden bu güne en azından ben kendi adıma öldüm öldüm dirildim. Çünkü Bakan Babacan Cumartesi günü Hürriyet gazetesinde yayımlanan bir açıklamasında “İş artık yukarıya kaldı. Kredi ile igili ABD kararında ABD Başkanı kredi karşılığında bizden herşeyi (!) isteyebileceği yönünde bir açıklama var. Bu açıklamayı internette de bulabilirsiniz” dedi. Zaten daha önce de “bu kredi gelmeyecekmiş gibi davranıyoruz” demişti. Akasından dün yine başka açıklamalar geldi. Başbakan ayrı, Babacan ayrı, ABD hazine yetkilisi Snow ayrı ayrı şeyler söyledi. Bugünkü durum itibariyle kredi Türkiye saati ile 17:00 civarı imzalanacak haberinin piyasalarda etkili olduğunu görüyoruz. Bu da endeksi 14 binin üzerine taşıdı. Faizleri ve doları aşağı çekti.
Faiz aşağı geldi ama bence herkes Babacan’ın bugünkü gazetlerde yer alan açıklamalarını da okumalı. “Biz bu krediyi ucuz olduğu için istiyoruz”
Bu açıklama benim kafamı karıştırmış durumda. Anlaşılan sadece benim değil borsa yatırımcıının da kafasını karıştırmış durumda çünkü bana ulaşan bilgilere göre yabancı yatırımcı bugün satış yapmaya başlamış. Yani artık risklerin artmaya başladığı bir döneme girdiğimizi düşünüp karlarını ceplerine koymaya karar vermiş olabilirler.
Ama tabii ki işin bir de başka yönü var. Bir aracı kurum yöneticisi geçen hafta telefonda konuşurken bana “Büyükler hızlı hareket ediyor. Endeksi 1,5 cente götürmeye hazırlanıyorlar. Ama duyduğumuza göre 13 binlerin üst noktalarından bir miktar satış yapıp köpüğü alacak ve yeni harekete daha hızlı hazırlanacaklarmış” söylentisini aktardı. Yeniden satışlara dönersek; Bahsettiğimiz yabancı satışı belki bugün endeks üzerinde etkisini net olarak göstermeyebilir. Çünkü küçük ve orta ölçekli yatırmıc bu satışları karşılamaya başladı. Ama adı üzerinde küçük atırımcı bu satışı daha ne kadar karşılamaya devam edebilir ki. Yani yakında (bir iki gün içinde) biraz düşüşle karşılaşacağız çok büyük olasılıkla. Sonrası mı? İşte onu bilmek mümkün değil. Yukardaki senaryolardan hangisinin gerçek olduğunu ancak izleyerek görebleceğiz.
Şu ana kadar eurobond ihracı ve Merkez Bankası faiz indirimi haberleri ile ilgili olarak hemen hemen tüm ayrıntıları öğrenmiş olacağınızı düşündüğüm için haberlerle ilgili ayrıntılara girmeyeceğim. Ama örneğin 2014 tahvilinin miktarının artabileceğini ve böylelikle bugüne kadar gerçekleşen en ucuz ve bir seferde yakalanan en büyük borçlanma miktarının, yakın bir zamanda bugüne kadar yapılan ihraçlarda ulaşılan en yüksek toplam rakam olduğunu da görebiliriz. Çünkü Londra kaynaklı bankacılar bu kağıda ilginin hala devam ettiğini belirtiyor. Hemen hatırlatalım bu kağıdın yeniden ihraç edilmesi ekim ortalarında bir eurobond ihracı olabilir yönündeki beklentimizle ters düşmüyor. Tam tersine iç borcu dış borca çevirme stratejisi anlamında çok da iyi bir gelişme.
Mevduat faizleri de düşüyor
Merkez Bankası’nın faiz idirimi de tahmin edileceği üzere önce kar satışlarını getirdi. Yeni fonlama maliyeti yüzde 33,6 seviyesinde. Ve bankalarda da mevduat faizlerini indirme yarışı başladı. Türkiye’nin en büyük bankaları olan İş Bankası, Garanti Bankası, Yapı Kredi Bankası mevduata uyguladıkları faizi yarından geçerli olmak üzere düşürdü. Akbank’ın ise haftabaşından itibaren mevduat faizlerini düşürmesi bekleniyor. Gerçi Merkez Bankası’nın yaptığı 3 puanlık indirime rağmen mevduat piyasasına bu indirim şimdilik sadece 1-2 puan gibi yansıdı. Bunun nedeni de bilanço dönemine girmiş olmamız. Yani bankalar bilanço dönemi olan eylül ayının bitmesine iki hafta kala mevduat faizlerini indirerek müşteri kaybına uğramak istemiyor. Bu nedenle önümüzdeki hafta bankalar bibirinden oldukça farklı mevduat faizi oranları uygulayabilir ama ekim itibariyle rakamlar yine birbirine yaklaşacak.
Kar satışı
Peki piyasalarda neden kar satışı gelebilir? Çünkü öncelikle DEHAP davası ardından da Irak’a asker gönderme meselesi piyasaların canını sıkıyor. Ardından da 8,5 milyar dolarlık kredi piyasanın beklediği gibi hemen 21 eylül sabahı serbest kalmayabilir. Kim ne derse desin ABD, Irak’la ilgili olarak Türkiye’den net bir cevap almazsa krediyi unutmamız gerekecek. Bu ille de asker gönderme olmayabilir ama ABD Türkiye’yi Irak’ta görmek istiyor. Bunu unutmamak lazım.
Bu nedenle Cuma günkü MGK toplantısını piyasalar yine can kulağı ile dinleyecek ve eğer buradan net bir yanıt çıkmazsa o zaman satışların geldiğini izleyeceğiz. Borsanın olası bir kar realizasyonunda dibi 12 bin 900 seviyelerinde görünüyor. Ama unutmayın yabancı yatırımcı da yerli yatırımcı da borsada son iki haftada çok ciddi net alım yaptı ve bu para da piyasadan henüz çıkmadı. Yerli yatırımcı için belki bu kadar kar yeter ama yabancı biraz daha piyasada kalmayı düşünebilir. Zaten piyasada hemen herkes endeks hedefini 1.1 cente çekmiş durumda. Ki bugünkü kurlardan bu seviye yaklaşık olarak 15 bin 200’lü seviyelere denk geliyor. Tamam kabul üst sınır her zaman yakalanmıyor ama 14 bin de orta vadede fena bir rakam değil.
Haberle birlikte 30 yıllık dolar cinsi Türk tahvillerinin fiyatı da 113.4 ile yeni bir zirveye imza attı. Yılsonuna kadar 1.7 milyar dolarlık dış borçlanma öngören Hazine’nin bu kez de Avrpa’da euro cinsi bir tahvil ihracı yapabileceği konuşuluyor. Piyasaların kafasındaki tarih ise ekim sonu...
Hazine uzun zamandır beklenen eurobond ihracını nihayet gerçekleştiriyor. Hazine bugün 2014 yılı vadeli dolar cinsi tahvil ihracı gerçekleşirecek. Hazine bunun için uluslararası yatırım bankaları Merrill Lynch ve Morgan Stanley'ye yetki verdi. Bankacılar tahvilin getirisinin yüzde 9,75, miktarın ise 500-750 milyon dolar arasında değişebileceğini belirtirken uluslararası piyasalardai aşırı ilgi nedeniyle miktarın 1 milyar dolara kadar çıkabieceğini tahmin ettiklerini belirtti.
Ekonomide son haftalarda yakalanan olumlu hava ve uluslararası piyasalarda işlem gören 30 yıllık türk tahvillerinin fiyatının rekor seviyelere yükselmesi ile birlikte piyasada bir eurobond ihracı beklentisi artmaya başlamıştı. Son olarak da devlet bakanı Ali Babacan'ın ABD ziyareti ile birlikte bu beklenti iyice yükselmişti. Bankacılar uluslararası konjonktürün gelişmekte olan piyasa tahvillerine talebi artırdığını Türkiye'nin de son haftalardaki performansı ile uluslararası yatırımcıların ilgisini çektiğini ifade ediyor.
Fakat gelen bu haber piyasaları doyurmaya yetmedi. Çünkü piyasalar Hazine’inn ekim ayı içinde de yeni bir dış borçlanmaya gidebileceğini düşünüyor. Çünkü Devlet Bakanı Ali babacan 2 ağustos’ta bir açıklama yaarak bu yıl için planlanan dış borçlanma miktarının 4,5 milyar dolardan 5.7 milyar dolara çıktığını açıklamış ve Hazine’in yılsonuna kadar 1.7 milyar dolarlık bir dış borçlanma gerçekleşirebileceğini belirtmişti.
İhraç haerlerile birlikte türkiye’inn 30 yıllık dolar cinsi tahvillerinin fiyatı da yeni bir rekor denemesi yaptı. Bu kağıdın fiyatı gün içinde 113.4 seviyesine kadar çıktıktan sonra bir miktar satışla karşılaştı ve günü 113 seviyesinden tamamladı. Ama bu seviye bile yaklaşık iki yıldır görülemeyen bir seviye.
Hazine son olarak haziran ayında 2002 yılı mart ayında 600 milyon dolar larak ihraç ettiği 2008 kağıdındaki arzı 750 milyon dolar artırarak toplam satışı 1.35 milyar dolara çıkarmıştı. Bu ihraçla birlekte hazine7nin yılbaşından bu yana gerçekleşirdiği borçlanma miktarı ise 4 milyar dolar olmuştu.
Merkez Bankası'nın ağustos ayı yönelim anketine göre genel gidişat konusundaki olumlu görüşler temmuz ayındaki gerilemenin ardından ağustos ayında bir miktar arttı. Ankete katılan uzmanlardan, içinde bulundukları sektör hakkında daha iyimser olanların oranı yüzde 1,1'lik artışla yüzde 34,1'e yükselirken, daha kötümser olanların oranı ise yüzde 0,8'lik azalışla yüzde 7,2'ye geriledi.
Ankette birim maliyetlerin son üç aydaki artış eğilimine karşın olumlu beklentilerin de temmuz ayındaki gerilemenin ardından ağustosta yeniden olumluya döndüğü görülüyor. Buna göre, gelecek üç aya yönelik birim maliyet artışı beklentilerinin de yine geçen aya göre düştüğü dikkat çekiyor.
Ankete katılan 417 firma yöneticisinin gelecek üç ayda, yeni alınan siparişler için ortalama fiyat artışı beklentilerinde de olumlu seyir sürüyor.
Merkez bankası yönelim anketinde yılsonu tefe oranındaki azalış beklentisi yavaşlamaya devam etse de geçen ayki beklentilere göre bir miktar düşerek yüzde 26, 7'ye geriledi. Gelecek 12 aylık dönem tefe artışında da benzer bir seyir izlendi ve rakam yine hafif bir gerileme ile yüzde 24, 5 oldu.
Ankette iç talebe ilişkin olarak alınan siparişler ve satılan mal hacminde son üç ay değerlendirmelerinde geçen aya göre önemli bir düşüş olduğu, buna karşın gelecek üç ay beklentilerinde olumlu seyrin korunduğu gözlendi. Dış talebe ilişin olarak ise alınan sipariş ve satılan mal hacmi son üç ay değerlendirmelerinde belirgin olarak kötüleşirken gelecek üç ayki beklentilerde ise önemli oranda iyileşerek geçen yılki seviyenin üzerine çıktı.
Bu gelişmelerin etkisi ise piyasalarda gayet het biçimde görülmeye devam ediyor. Borsa 1 bin puanı aşıktan sonra gelen kar realizasyonlarını 12 bin 100 puan seviyesinin üzerinde karşılamaya devam ediyor. Faizler fonlama maliyeinin altına idi ve döviz de merkez bankası müdahalesinin adından 1 milyon 385 bin civarında tutunmaya devam ediyor.
Ama asıl ilginç hareket eurobond piyasasında yaşandı. Geçen çarşambadan bu yana değer kazanan Türkiye’nin 30 yıllık dolar cinsi tahvilinin faizi yüzde 10’lara gerileken fiyatı da neredeyse arz tarihindeki seviyelere yaklaştı. Bugün itibariyle fiyat ise 113 seviyesine ulaştı. DEHAP davasının ertelenmesi, kötü beklentilerin ertelenmesi anlamına geldiği için olumlu karşılandı.
Önce iyi haberler:
- Piyasaların ayladır beklediği 8.5 milyar dolarlık ABD kredisinin önündeki yol iyice açıldı. Bush yönetimi Türkiye'ye verilecek 8.5 milyar dolarlık kredi dilimine ilişkin kongreye olumlu görüş belirtti. Kredi ile ilgili yasal süreç 20 eylül’de tamamlanacak.
- Ocak-ağustos dönemi bütçe gerkçekleşmeleri olumlu bulundu. Bütçe 2001 mart ayından bu yana ilk kez fazla verdi. Faiz dışı fazla 15.5 katrilyon liraya ulaştı yıl sonu hedefi tutacak beklentisi arttı.
- Merkez Bankası Ağustos ayı Enflasyon görünüm raporunda mali baskı yaratacak unsurlar olmaması halinde enflasyondaki düşüş trendinin devam edeceğini belirtti. Ayrıca Merkez Bankası’nın eylül ayı birinci dönem beklenti anketinde enflasyon tahmini ağustos ayına göre yıl sonu hedefine biraz daha yaklaştı yüzde 21,1'e geriledi. Büyüme tahmini de yüzde 5,4'e çıktı. Ankette yılsonu dolar kuru tahmini de 1 milyon 500 binli seviyelere geriledi. Yılsonu bileşik faiz tahmini ise yüzde 32’den yüzde 30’a indi.
Şimdi de bir sıcak haber:
Merkez Bankası bugün saat 11:30 civarında 1 milyon 371 bin liraya kadar gerileyen dolara alım yönünde müdahale etti. Bankacılardan alınan bilgilere göre Merkez Bankası dolara, kur 1 milyon 372-73 bin lira seviyelerinde iken müdahale etmeye başladı. Müdahale 1 milyon 385 milyon lira seviyelerine kadar devam etti ve bu seviyede kesildi. Bankacılar müdahalenin boyutunu kesin olarak bilmenin şu aşamada mümkün olmadığını ama kendi tahminlerine göre miktarın görece düşük kaldığını ifade ediyor.
Pazartesi günü sabah saatlerinde yolu Kapalıçarşı tarafına, Tahtakale tarafına düşenler döviz yatırımcısının normalden daha hareketli bir güne başladıklarını fark etmiştir. Üstelik bu sabah Tahtakale’nin döviz yatırımcısı hareketlilik sadece insanların davranışına değil, fiyatlara da yansıyan bir hareketlilik oldu. Dolar fiyatı 1 milyon 370 bin liraya kadar geriledi. Bu düşüşün aslında Cuma gününe kadar uzandığını da hatırlamamız lazım. Yani fiyatlar Cuma gününden itibaren Tahtakale’de 1 milyon 380 binin altına gerilemiş
Cumartesi günü itibariyle de 1 milyon 370 bin lira seviyesini görmüştü. Ama bankalar arası piyasada kur 1 milyon 380 bin liranın üzerinde işlem görmeye devam ediyordu. Yani arada efektif piyasa anlamında bakıldığında ciddi bir dolar arzı sözkonusu olabilirdi. O zaman şu sorunun sorulması gerekiyordu: Fiyatları Tahtakale’de bu kadar aşağı çeken döviz arzının kaynağı neresi.
Fiyaların gerilemesi ile birlikte yine sağda solda “Saddam dolarları” efsanesini duymaya başladık. Tabii ki bunlar ciddiyeten uzak yorumlar. Asıl meseleyi ise döviz büfesi sahipleri başka türlü açıklıyor.
Cuma gününden itibaren piyasada Türk lirası iki gecelik avantajı kullanmak için overnight piyasaya yöneliyor. Bu yöneliş de Cumartesi ve pezertesi günü saat 11’e kadar Tahtakale piyasasında TL’nin az bulunur olmasına neden oluyor. Bu hemen her hafta yaşanan bir sıkıntı. Pazartesi saat 11:00’den itibaren de piyasaya para akmaya başlayınca bu sıkışıklık çözülüyor. Görünen o ki bu hafta bu etkinin üzerine bir de okulların açılması ve kışa hazırlık alışverişi öncesi bireysel müşterilerden gelen bir TL talebi de eklenmiş. Ve ihtiyacı karşılamak isteyen piyasa da elindeki TL’yi düşük kurdan bozarak piyasanın likidite sıkışıklığını gidermiş. Zaten öğlen itibariyle de Tahtakale’nin kurları bankalararası piyasa kurlarına yaklaştı. Ve anladık ki öyle adresi bilinmeyen bir dolar girişi sözkonusu değil.
Böylelikle 8 aylık faiz dışı fazla gerçekleşmesi 15 katrilyon lira oldu. Ağustos ayındaki bu rakam yılsonuna ilişkin hükümetin FDF hedefi olan 20.2 katrilyon liralık seviyeye ulaşılması yönündeki umutları da artırdı. Aslında bu cümleyi belki de şöyle tashih etmek gerek: Bu gerçekleşme ile birlikte yılsonu hedefindeki sapma beklentisi de azaldı. Ama yine de piyasa uzmanları yılsonunda 20.2 katrilyonluk hedeften 2-3 katrilyon lira civarında bir sapma olacağını düşünüyor. Çünkü 8 aylık dönemde FDF’de 15 katrilyon liralık seviyeye ulayıldı ama IMF’ye verilen Niyet Mektubu’nda 8 aylık dönem için hedef 17 katrilyon lira olarak belirlenmişti. Yani bu kadar iyi bir ağustos ayı gerçekleşmesine rağmen hedefin 2 katrilyon lire gerisinde kalınmış oldu.
Ağustos ayında beklenenin bu kadar üzernide bir FDF rakamına ulaşılmasında vergi barışının etkisini gözardı etmemek lazım. Ve bir de ister istemez eylül ayında böylesine bir rakamın yakalanıp yakalanamayacağının tartışılması gerekli. Tıpkı enflasyon rakamlarında olduğu gibi...
Bu arada bir iyi haber de ABD’den geldi. ABD Hazine Bakanlığı sözcüsü Nichols, dün bir açıklama yaparak ABD Hazinesi tarafından Türkiye’ye verilecek olan 8.5 milyar dolarlık kredinin Irak’a asker gönderme konusu ile ilişkilendirilmemesi gerektiğini, kredi ile ilgili ayrıntıların ise çok yakında tamamlanacğını söyledi.
Fakat Çarşamba gününden bu yana piyasalar bu sanki bu haberler başka bir ülke ile ilgiliymiş gibi davranıyor. Borsa 11 bin 600 puan civarında tutunma çabasını sürdürüyor. Faizler yüzde 38 seviyesine iyice yaklaştı ve burada sıkıştı.
Doladrda zaten piyasanın tek oyuncusu günlük döviz alım ihaleleriyle Merkez Bankası. Orada da dünkü ihaleye gelen teklifin azlığı ve Merkez Bankası’nın ihale sonrası opsiyon alımının 5 milyon dolarda kalması tabana iyice yaklaşıldığını gösteriyor.
Siyasi tedirginlikler piyasaların üzerinde çok büyük bir baskı oluşturuyor. Oluşturmaması da imkansız çünkü hakikaten kritik meseleler bunlar. Ama bu aralar piyasaların en büyük korkusu İmar Bankası’ndaki faturanın boyutu. Kimi köşe lazarları rakamın 9 katrilyon liraya kadar çıkabileceğini söylüyor. Ve bu arada bu haftasonu TMSF’den rakamla ilgili bir açıklama gelebileceği konuşuluyor. Eğer 9 katrilyon gibi devasa bir rakam çıkarsa ortaya o zaman Pazartesi günü piyasalarda tüm dengelerin nasıl bir anda yerle bir olduğunu izleyeceğiz maalesef...