Özgür Özel’in siyasi hedeflerinden söz edecektim. Bazı açıklamaları üzerinden eleştirmiştim. Ama Özgür Özel’e yapılan saldırıdan sonra o yazıyı bir kenara attım. Çünkü Özgür Özel’e atılan yumruk demokrasiye atılmış demektir. Özgür Özel’e yapılan saldırı sivil siyasete yapılmış demektir. Özgür Özel’e yönelik şiddetin adresi Türkiye’dir. Türkiye’nin huzurudur, barış iklimidir. Gün, Özgür Özel’i eleştirmek ya da CHP’den kulisler yazma günü değil, gün Özgür Özel’in yanında durma günüdür.
BARIŞA SALDIRI
Özgür Özel’e yapılan saldırı, çocuklarını katledecek kadar cani birinin yaptığı bireysel bir saldırı olarak değerlendirilemez. Selçuk Tengioğlu isimli saldırgan ifadesinde, yemek kartı için CHP’ye başvuruda bulunduğunu, çıkmayınca öfkelendiğini söylüyor. Özgür Özel’i görünce sinirlerine hâkim olamadığını, bir anlık öfke ile saldırdığını söylüyor. O kadar akıllı ki arkasında birileri varsa; onları gizlemek için bir anlık öfke ile saldırdığını söylüyor. Bu adam aklımızla alay ediyor. Oysa o kadar akıllı ki protokolün çıkış kapısını biliyor, orada bekleyip boş bir anı yakalayınca Özgür Özel’e saldırıyor.
Barış elçisi olan Sırrı Süreyya Önder’in cenazesinde bu saldırıyı gerçekleştirmekle birlikte barışın değil saldırının konuşulmasını planladığı belli. Çünkü atılan o yumruk aynı zamanda barışa olan inanca yapılmış bir saldırıdır.
PARA TRAFİĞİ
İki çocuğunu katledecek kadar cani bir adam bulaşıkçılık yapıyor ama Taksim’de apart otelde kalıyor. Apart otelin parasını bulaşıkçılık yaparak mı karşılıyor?
İstanbul Polisi, geriye dönük olarak inceleme yapıyor. Banka hesaplarından görüştüğü kişilere kadar ilişkiler ağını araştırıyor.
ARKASINDA KİM YA DA KİMLER VAR
CHP kulislerini araştırırken Genel Merkez’de bu yönde bir çalışma yapıldığı kulağıma geldi.
Kasım ayında ara seçim yapılması için CHP’nin güçlü olduğu iller üzerinden bir simülasyon çalışması yapılıyor.
Kocaeli, Bursa, Ankara birinci bölge gibi yerler üzerinde duruluyormuş. CHP’nin yerel seçimlerde yüzde 50’nin üzerinde oy aldığı iller üzerinde simülasyon çalışması yapılıyormuş.
Buradaki siyasi hedef belli. Eğer ara seçim CHP’nin güçlü olduğu yerlerde yapılır ve CHP seçimden bu başarıyla çıkarsa erken seçimi zorlayacaklar.
23 MİLLETVEKİLİ İSTİFA ETTİRİLECEK
Hesap şu; Meclis’te 7 milletvekilliği boş. 23 milletvekili daha istifa ederse sayı 30’a ulaşıyor. 600 milletvekilimiz olduğu için bunun yüzde 5’i boşaldığı takdirde ara seçimlere gidilmesi gerekiyor. Ama onun şartları var.
2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nda “Boşalan üyeliklerin sayısı, üye tam sayısının yüzde beşini bulduğu hallerde ara seçimlerin üç ay içinde yapılmasına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce karar verilir” deniliyor.
Ancak ondan önce Anayasa’nın 84. Maddesi’nde şöyle bir düzenleme yer alıyor: “İstifa eden milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesi, istifanın geçerli olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı’nca tespit edildikten sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nca kararlaştırılır.”
Silivri kapısına dayanıp, “Ekrem İmamoğlu’nun kendisi bile bu vakitten sonra cumhurbaşkanı adaylığından çekilemez” diyor. Bu açıklamanın üzerinden 24 saat geçmeden “Eğer İmamoğlu bundan sonraki süreçte hâlâ içeride olmaya devam ederse, seçimden sonra parlamenter sisteme geçilir. Cumhurbaşkanı Yavaş, başbakan İmamoğlu olur” diyor.
Mansur Yavaş bu açıklamayla umutlanıp harekete geçmeye kalkınca bu kez, “A, B, C, Z planımız Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığıdır. Nokta” diye açıklama yapıyor.
Hangisine inanacağımızı şaştık. Özgür Özel’in birbirine zıt açıklamalarını takip etmekten başımız döndü.
İMAMOĞLU RAHATSIZ OLMUŞ
Ekrem İmamoğlu’nun da kendisini Silivri’ye gömen ve cumhurbaşkanı adaylığının resmen bittiğini ilan eden bu açıklamadan çok rahatsız olduğu söyleniyor. CHP kulislerinde Özgür Özel’in bunun üzerine bir düzeltme yapmak zorunda olduğu konuşuluyor.
Bu kez Mansur Yavaş tekrar yerine oturuyor.
KARIŞTIRICI
Ekrem İmamoğlu
Özgür Özel, Kılıçdaroğlu’nun arkasından gözyaşları dökerek onun sırtından puan topladı. Sonra Kılıçdaroğlu’nu devirdi. Ekrem İmamoğlu’nun ise Silivri Cezaevi’ne girdiği günden bu yana yaptığı eylemlerle, CHP’yi olağanüstü kurultaya götürmek suretiyle puan topladı ama önceki gün yaptığı açıklama ile onun da cumhurbaşkanlığı hayallerini Silivri’ye gömdü.
SIRA MANSUR YAVAŞ’TA
Şimdi Mansur Yavaş’a sıra geldi. Özgür Özel değirmeninde itinayla cumhurbaşkanı adayları öğütülür moduna geçti. “Cumhurbaşkanı adayımız” dediğinin siyasi ömrü kırk gün sürüyor. Bundan sonrasını Mansur Yavaş düşünsün. Mansur Yavaş da kara kara düşünüyor olmalı ki Özgür Özel’in bu açıklamasından sonra sessizliğe büründü. En ufak bir açıklama yapmadı. Meteorolojik verilere göre yağmur yağacağını dahi duyururken, cumhurbaşkanı adaylığı konusunda tweet bile atamadı.
İLAN ETTİ
Özgür Özel’in “Eğer İmamoğlu bundan sonraki süreçte hâlâ içeride olmaya devam ederse seçimden sonra parlamenter sisteme geçilir. Cumhurbaşkanı Yavaş, başbakan İmamoğlu olur” açıklamasıyla birlikte Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olamayacağını ilan etti.
Özgür Özel’in bu açıklaması Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı konusunda tarihi bir dönüm noktasıdır. Bir kırılma anıdır.
İMAMOĞLU SİLİVRİ’DE
1-
Eğer bir otelde program varsa güvenlik kameralarını kapatmak yerine tam tersine kameraların görmediği ölü bölgeler varsa oralara yeni kameralar kurdurdukları ya da fiziki önlemler aldıkları oluyor.
Güvenlik nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın toplantılarında kameraların bantla kapatılması söz konusu olmadığı gibi tam aksine yukarıda da belirttiğim gibi güvenlik kameraları yetersiz bulunursa ek önlemler alınıyor. Ama jammer çalıştırıldığı durumlar oluyor. Ama bakanların, siyasi parti liderlerinin toplantılarında jammer kapatılmasına pek tanık olmadım. Çünkü millet telefonla konuştuğu için uyarıldığı zamanlar oluyor.
Eğer Özgür Özel’in ifade ettiği gibi Ekrem İmamoğlu’na yönelik bir terör tehdidi söz konusuysa kameraların kapatılması terör örgütünün işini kolaylaştırır. Teröristin en çok istediği budur. Eğer terör tehdidi varsa tam tersine kameralar kapalıysa açtırmaları lazım değil mi?
SİZ JAMMER KULLANIYOR MUSUNUZ
Özgür Özel, CHP teşkilatlarının ya da STK’ların otellerdeki toplantılarına katılıyor. Özgür Özel bu ülkede ana muhalefet lideri. Şimdi, Özgür Bey’e sormak istiyorum. Sizin katıldığınız toplantılarda güvenlik kameraları bantla kapatılıyor mu? Toplantı boyunca jammer cihazı kullanılıyor mu?
Özgür Bey, bir belediye başkanı otellerde işinsanlarıyla neden toplantılar yapar, makam odası yok mu? Eğer saklayacak, gizleyecek, bilinmesini istemeyecek bir görüşmesi olmazsa kameraları neden bantlattırır, jammer cihazı çalıştırır?
Eğer o sırada oteldeki müşterilere ilişkin bir güvenlik sorunu ya da hırsızlık olayı yaşansa nasıl ispat edecekler? Otelde kalan insanların da özel hayatı var. Jammer kullanıldığı zaman onların telefon görüşmeleri varsa, telefon üzerinden yapacakları bankacılık işlemleri engellenmiş olmayacak mı?
AYNI İSİMLER
Herkes inanmak istediğine inanıyor.
Depremden kaçamayacağımıza göre, aslında bundan sonra İstanbul’u depreme nasıl hazırlamamız gerektiğini konuşmalıyız.
Çünkü deprem artık bir beka sorunu haline geldi.
Bugün Kabine toplantısının öncelikli gündeminde deprem konusu yer alıyor.
ALTERNATİFLİ ÇALIŞMA YAPTIK
Kabine toplantısı öncesinde Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’la konuştum. “Alternatifli çalışma yaptık. İstanbul depremini konuşacağız. Kentsel dönüşümle ilgili yapılacakları ele alacağız. Yarısı Bizden kampanyasında sağladığımız imkânlarda güncelleme yapmayı planlıyoruz. Bunları Sayın Cumhurbaşkanımız bir paket olarak açıklayacak” dedi.
Yarısı Bizden kampanyası çerçevesinde devlet 100 bin lira taşınma, 700 bin lira hibe, 700 bin lira ise 2 yıl geri ödemesiz kredi olmak üzere toplam 1.5 milyon lira destek sağlıyor. Ancak inşaat maliyetlerinin yükselmesini dikkate alarak bu oranlar güncelleniyor.
Özal, parmağını dağlara doğru sallayarak, “Üç beş çapulcuya pabuç bırakmayız” diye konuşmuştu.
ÖZAL’LA ŞEMDİNLİ’DE
O zaman “üç beş çapulcu” olarak biliniyordu. Özal, Şemdinli’ye helikopterle gidecekti, biz karayolundan takip ediyorduk. Van’dan gece yarısı yola çıkmak istedik. Emniyet müdürü, “Gece yola çıkmayın. Havanın aydınlanmasını bekleyin” demişti. O güne kadar alışık olmadığımız bir şeydi. Israrla nedenini öğrenmek istedik. “Apocular varmış” dediler. PKK’yı bilmiyorduk “Apocular” sözünü ilk olarak orada duydum.
Ama o tarihten bu yana PKK’yı, terörle mücadeleyi, yurtdışı operasyonlarını izlemeye çalıştım.
DOĞAN GÜREŞ’LE
Diğer ülkeler bu sorunları nasıl çözüyor diye kafa yoranlardandım. İRA’yla, ETA’yla mücadele süreçlerini izlemeye çalıştım. Eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş Paşa DYP’den milletvekili olduktan sonra zaman zaman ziyaret ederdim. İngiltere Genelkurmay Başkanının arkadaşı olduğunu söylemişti. İRA’yla mücadele merkezine gitmişti. Hurşit Tolon Paşa’nın yanında notlar aldığını söylerdi. “Bir yere kadar gittik. Orada indik. Başka bir helikoptere bindik. Gözlerimizi kapattılar. Bir süre sonra indik. Bir ormanın içine eğitim merkezi kurmuşlar” demişti. İngilizlerin İRA’yla mücadele modellerini yerinde inceleyip PKK ile mücadelede bunlardan yararlandıklarını anlatmıştı. “Gerilla ile gerilla yöntemleri ile mücadele edeceksin” demişti.
“İngilizler İRA ile mücadele etti ama İRA’yı siyasi müzakere ile bitirdiler” dediğimde ise, itiraz etmedi. “O siyasetin işi” demişti.
PKK ile mücadelede şimdi o noktaya geldi. “
Allah beterinden korusun.
Allah muhafaza etsin.
Deprem gerçeği bize kendini bir kez daha hatırlattı.
İstanbul 6.2 şiddetindeki bir depremle sarsıldı. En büyük tesellimiz can kaybının olmaması.
Ama büyük korku yaşandı.
Deprem konusunda halkımızın biraz daha bilinçlendiğine tanık olduk.
Hemen evlerinden, işyerlerinden çıktılar.
Meydanlarda, parklarda toplandılar.