Alçakça bir provokasyona soyundu. Leman’a sahip çıkan ise CHP Genel Başkanı Özgür Özel oldu. Leman dergisinin linç edilmesine izin vermeyeceğini söyledi. Daha önce de “Din dersini zorunlu olmaktan çıkaracağız” demişti. Özgür Özel, CHP Grup Başkanvekili olduğu dönemde de Kuran kursları için “Ortaçağ zihniyeti” demişti.
ÖZGÜR ÖZEL SAHİP ÇIKTI
Özgür Özel bu kafayla siyaset yaparsa CHP’ye iktidar hayal olur. Çünkü bizim milletimiz din konusunda hassastır. Din konusunda CHP’nin ise karnesi kötüdür. Halkımızın bir kısmı CHP’yi din düşmanı olarak görür. Özgür Özel’in Peygamberimize saygısızlığa tepki göstermesini beklerdim. Ancak Özgür Özel’in bu algıyı düzeltmek yerine tam tersine Peygamberimize hakaret eden Leman dergisine sahip çıkması CHP’ye zarar verir.
PROVOKASYONA İZİN VERİLMEDİ
Leman’ın çirkin provokasyonuna Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere devletin tüm kademelerinden sert tepki geldi. Leman’ı protesto edenler derginin önünde toplandı. Bu sırada bazı provokatörler sahneye çıktı. Bu tuzağa düşmemek ve bulanık suda balık avlamak isteyenlerin oyununa gelmemek lazımdı. İlk andan itibaren sağduyu çağrıları yapıldı. Devlet gereken tedbirleri aldı. Bir provokasyona izin verilmedi.
Ama belli oldu ki birileri fay hatlarını harekete geçirmek için görev üstlenmiş. Leman dergisinin Peygamberimize hakaret eden sayısı 26 Haziran tarihinde çıktı. Protestolar 30 Haziran’da yapıldı. Peki ondan 2 gün sonra ne vardı? Yani bugün neyin yıldönümü? 2 Temmuz Sivas katliamının yıldönümü.
MADIMAK KATLİAMI
Biz Sivaslılar için bir yürek yangınıdır 2 Temmuz. Utançla, acıyla hatırlarız. 2 Temmuz’da Sivas’ı yakmak isteyenler, Şeytan Ayetleri kitabını basan
Ama dava 8 Eylül’e ertelendi. Mahkemenin usul açısından bir hata yapmamak için özenli davrandığı anlaşılıyor.
GEMİ HASAR ALDI
Davanın ertelenmesiyle birlikte CHP’deki tansiyon düştü.
Ama CHP gemisi ağır hasar aldı. Şimdi hasar tespiti yapmanın ve yaraları sarmanın zamanı. Burada görev Özgür Özel’e düşüyor.
Bakalım Özgür Özel bunu başarabilecek mi?
Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sürecinde çok başarılı bir sınav vermişti. Ama mahkeme sürecinde aynı başarıyı gösteremedi.
Oysa Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik tehdit ve hakaretlere karşı çıkarken; aynı zamanda partinin birlik ve bütünlüğünü sağlayabilirdi.
Ama bunu yapmadı. Neden?
Kılıçdaroğlu ekibi mutlak butlan kararının çıkmasını bekliyor. Kılıçdaroğlu partinin başına dönmek için saatleri sayıyor.
Ama bir ihtimal daha var. O da kararın ertelenmesi. 20 Temmuz’da adli yıl başlayacağı için mahkemenin 10 ya da 15 Temmuz’a ertelenmesi bekleniyor.
İki ihtimalin şansı yüzde 50 yüzde 50 diyebiliriz. Ama ertelenme ihtimali biraz ağır basıyor gibi.
ÖZGÜR ÖZEL EKSİ PUAN ALDI
Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sürecini çok başarılı bir şekilde yönetti. CHP’nin lideri oldu. Ama aynı başarıyı CHP’yle ilgili mahkeme sürecinde gösteremedi. Kılıçdaroğlu ile diyalog kurmadı. Kılıçdaroğlu’na yapılan hakaretlere karşı tavır koymadı. Kayyumu tanımayacaklarını, genel merkeze sokmayacaklarını ilan etti. CHP hızla bölünmeye doğru giderken, partinin birlik ve bütünlüğünü koruma konusunda çaba sarf etmedi. Özgür Özel’in liderliği bu süreçte eksi puan aldı.
KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA ÖLÜM TEHDİDİ
Kemal Kılıçdaroğlu siyasi hayatının en büyük linç hareketiyle karşı karşıya. İmamoğlu’na yakın gazeteci ve akademisyenler tarafından “yüzüne tükürülür” diye bir kampanyayla karyı karşıya kaldı. Buna ilginç bir şekilde Özgür Özel de karşı çıkmadı. İmamoğlu’na yakın olan Gökan Zeybek de canlı yayında “yüzüne tükürülür” dedi. Ekrem İmamoğlu’na yakın bir sosyal medya hesabı tarafından ölümle tehdit edildi.
KILIÇDAROĞLU’NUN
30 Haziran’da olmasa da temmuzun ortasında mahkemeden mutlak butlan kararının çıkması bekleniyor. Bu arada CHP kulislerinde de Özgür Özel ekibinin Külliye’yle temas kurmaya çalıştığı ancak, “CHP’nin iç işlerine karışmayız” yanıtını aldıkları konuşuluyor. Özgür Özel’in son günlerde sertleşmesi ona bağlanıyor.
Kılıçdaroğlu ise partinin başına geçmek için gün sayıyor.
CHP’deki tartışma ise giderek sertleşiyor.
ÖZGÜR ÖZEL AĞIZ DEĞİŞTİRDİ
Bir zamanlar “Kayyum atanırsa partiye sokmam” diyen Özgür Özel, ağız değiştirdi. Mutlak butlana karşı çıkıyor ama “Kayyum değil çağrı heyeti var” diyor. “Siyasi Partiler Kanunu’nda kayyum değil, çağrı heyeti var. Onda da ‘40 gün içinde seçim yapılır’ yazıyor. Kayyum dediğiniz yapı partiyi yönetmiyor zaten, seçimleri yapıyor” diyor.
HANİ KAYYUMA KARŞIYDINIZ?
Hani kayyum partinin karşısındaki pastaneye kadar gelmişti püskürtmüştünüz?
Demek ki doğru değilmiş.
Barıştan söz ettiği gün İran’ı vurdu. İran’ın Katar’daki Amerikan üssünü vurduğu saatlerde ise “Tebrikler. Dünya için barış zamanı” diye şaşırtıcı bir çıkış yaptı.
24 saat içinde üç farklı mesaj verebilen bir lider Trump.
İran’da önce rejim değişikliği istedi. “Rejim değişikliği ifadesi diplomatik olarak sorunlu olabilir ama İran mevcut haliyle potansiyelini gerçekleştiremiyorsa neden daha farklı - hatta daha güçlü- bir İran olmasın??? MİGA !!!” diye paylaşım yaptı.
Şimdi ise “İran’da rejim değişikliği görmek istemiyorum. Rejim değişikliği kaos yaratır” diyor.
Hangi Trump’a inanacağız diyeceksiniz. Hiçbir Trump’a inanmayalım. Trump’ın söylediklerine değil yaptıklarına odaklanalım derim.
TRUMP’LA DOSTLUK TÜRKİYE’NİN MENFAATİNE Mİ
Uluslararası ilişkilerde ebedi dostluk ve düşmanlıklar yoktur. Menfaatler vardır.
Trump
Bir anda Trump’dan mesajlar yağmaya başladı. Trump, saldırıyı erken haber verdiği için İran’a teşekkür ediyor, bölgede barış ve uyuma geçilebileceğini söylüyordu. Trump, “Ben de İsrail’i aynısını yapmaya teşvik edeceğim” diyordu. Trump açıklamalarını, “Tebrikler dünya için artık barış zamanı” diye bitiriyordu. Trump’ın açıklamaları üzerine kendimizi barışı konuşurken bulduk. Programın ilerleyen bölümünde ise İsrail’in, Tahran’ı tekrar vurmaya başlaması üzerine yeniden savaş havası oluştu. Programdan çıktık, Trump’dan İsrail ile İran arasındaki ateşkes mesajı geldi. Derin bir ‘oh’ çektik. Güne umutla başladık ama kafamızda deli sorular vardı.
İSRAİL’E SİTEM
Ama daha öğle olmadan Trump’tan bu kez, “İsrail ve İran ateşkesi ihlal etti” mesajı geldi. İsrail ve İran’dan memnun olmadığını söyledi. “İsrail’e sesleniyorum. Pilotlarınızı derhal eve geri çağırın” dedi. Trump, İran’a karşı daha ılımlı, İsrail’e karşı ise sertti. “İsrail, hiçbir yere düşmeyen bir füze yüzünden anlaşmanın ihlal edildiğini düşünüyor. İstediğimiz bu değil. İsrail’den memnun değilim” dedi. Ya Netanyahu’ya yakayı kaptırırsan böyle olur.
24 saat içinde savaştan barışa, ateşkesten hayal kırıklığına uzanan bir yelpazede yaşadıklarımız tam bir Ortadoğu gerçeğiydi. Kan, kriz, kaos ve savaş. Aslında yaşadıklarımız aynı zamanda Netanyahu’nun bölgemizi getirdiği noktayı gösteriyordu. Amerikan Başkanı bile Netanyahu’nun oyuncağı oldu.
SÜRPRİZ OLDU
İsrail ile İran arasında bir ateşkes bekleniyordu. Savaş başladığında İsrail tarafı 14 günlük bir süreden söz etmişti. Ama buna rağmen tam da İran’ın, Katar’daki ABD üssünü vurmasıyla birlikte savaş tırmanıyor yorumlarının yapıldığı bir sırada ateşkesin gelmesi sürpriz oldu. Ama iyi oldu.
İRAN HABER VERMİŞ
Dikkat ettiniz mi İran, Katar’daki Amerikan üssüne saldırdıktan sonra Trump, “
Netanyahu ne diyorsa Trump onu yapıyor.
Netanyahu’nun en önemli hedefi ABD’nin İran’la savaşa girmesiydi.
ABD savaşa girdi. Netanyahu, “ABD, İran’ı vuracak” dedi. Vurdu.
Netanyahu, “İran’da rejim değişecek” dedi. Trump’tan rejim değişikliği çağrısı geldi. Hem de Savunma Bakanı Hegseth’in İran’a yönelik saldırının “rejim değişikliği hedefi taşımadığını” vurgulamasından birkaç saat sonra Trump, Bakanı’nı ters köşe yaparak “Rejim değişikliği” ifadesi diplomatik olarak sorunlu olabilir ama İran mevcut haliyle potansiyelini gerçekleştiremiyorsa neden daha farklı - hatta daha güçlü -bir İran olmasın. “MIGA!!!” diye paylaşım yaptı.
NETANYAHU, ABD BAŞKANI
Amerika ne yapacak, Trump ne diyecek diye dünyayı niye uğraştırıyorsunuz...
Netanyahu’yu ABD Başkanı seçin olsun bitsin. Nasıl olsa ABD’nin politikalarını Netanyahu belirliyor.
Netanyahu
Asıl soru şu; bu bir final mi yoksa yeni bir başlangıç mı?
Trump, “Kilit tesisler yok edildi. Şimdi barış zamanı” dedi. Ama asıl tehlikeli cümle arkasından geldi: “Durmazlarsa yeniden vuracağız.”
1991 yılındaki Birinci Körfez Savaşı’nda ABD, Irak’ı vurmuştu. Hatta Bağdat’ın ortasına kadar gelmiş ama Saddam’ı devirmemişti. Saddam Hüsayin’i 2013 yılındaki İkinci Körfez Savaşı’nda devirdi. Ama iki savaş arasında Irak’ta Kürtleri ve Şiileri hazırlamış, Irak Ordusu içinden generalleri satın almıştı.
Irak’ta iç savaş koşullarını oluşturmuştu.
İkinci Körfez Savaşı’yla birlikte Irak’ı işgal etti. Saddam’ı devirdi, Irak’ı yıllarca sürecek iç savaşın içine soktu. Sonun da Saddam’ı astı. ABD Savunma Bakanı Hegseth, operasyonun İran’da bir rejim değişikliğini amaçlamadığını söyledi. Hiçbir savaş diğerinin benzeri olmaz ama birtakım işaretleri verir.
O nedenle İran’daki bu vuruş bir son mu yoksa yeni bir başlangıç mı diye sordum.
6 KRİTİK SORU
1-