Ali Yerlikaya’nın, “Kabine” vurgulu paylaşımı ise Ankara kulislerini hareketlendirdi. Kabine değişikliği söylentileri arttı. Çünkü Ali Yerlikaya bakan olduğunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk talimatı çetelerle mücadele olmuştu. Yerlikaya o konuda çok başarılı oldu. Ali Yerlikaya’yla ilgili bir sorun gözükmüyor. Göreve devam edecek bakanlar arasında yer alıyor. Haziran ayında kabine değişikliği yapılacağı yönünde bir beklenti var. AK Parti Kongresi’nde parti yönetimi yenilendi. Meclis yönetiminde değişiklik olmadı ama yeniden seçilip güven tazelediler. Grup Başkanı Abdullah Güler, Grup Başkanvekilleri Muhammet Emin Akbaşoğlu, Özlem Zengin, Abdulhamit Gül ve Leyla Şahin Usta, Bahadır Yenişehirlioğlu yeni dönemde de devam edecek.
KURTULMUŞ’LA DEVAM
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş devam ediyor. Kurtulmuş’un MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmesinin de olumlu geçtiği ifade ediliyor. AK Parti grubunun imzalarıyla Kurtulmuş yarın Meclis Başkanlığı’na aday olarak gösterilecek. Kurtulmuş çok tecrübeli bir siyasetçi ve entelektüeldi. Başarılı bir Meclis Başkanı oldu.
SIRA KABİNEDE Mİ?
Şimdi sıranın kabine değişikliğine geldiği söyleniyor. Bu konuda yazılıp çizilenlere, şu bakan gidiyor, şu isim bakan oluyor şeklindeki kulislere inanmayın. Henüz bu aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başka kimsenin bir şey bildiği yok. Hepsi bakan toto oynuyorlar. Kabine değişikliği bekleniyor ama köklü bir değişiklik olacağı söylenmiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan sınırlı sayıdaki bakanlıkta kan değişimine gidebilir. Onun zamanlamasını da Erdoğan belirleyecek.
ÖZGÜR ÖZEL’E AHTAPOTUN KOLLARI SORUSU
Özgür Özel, “ahtapotun kolları”nı açıklayacağım diye iddialı bir çıkış yapıp, AK Partili Fatih, Bahçelievler belediyeleriyle ilgili Sayıştay raporlarından bazı bölümleri açıkladı.
Etkili muhalefet her zaman iktidarın hata yapmasını önler. O açıdan önemserim. O yüzden dikkatle takip ettim.
O uyarıyı aktaracağım. Ama önce sizi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Macaristan gezisinden dönerken uçakta yaptığı bir değerlendirmeye götürmek istiyorum. Erdoğan, “Terörsüz Türkiye” sürecine ilişkin olarak yöneltilen soruya oldukça kapsamlı bir yanıt verdi. Neredeyse her cümlenin üzerinde durarak konuştu. Konuşmasının bir yerinde durdu ve “Evlatlarımıza bırakacağımız en önemli miras ‘Terörsüz Türkiye’ olacak” dedi.
BEŞİNCİ YILDIZ
Erdoğan, 23 yıllık iktidarı boyunca çok büyük işlere imza attı. Başörtüsü yasağını kaldırdı, Ayasofya’yı açtı, 15 Temmuz’da darbe girişimini önledi, askeri vesayeti kaldırıp darbecileri yargılattı. Bunların hepsi göğsüne birer yıldız gibi takılacak olan başarılar. Bu Galatasaray’ın şampiyon olduğunda taktığı beşinci yıldız gibi olacak.
Erdoğan’ın yeni hedefi, PKK’nın silah bırakmasını gerçekleştirip, terör örgütünün tasfiyesini sağlayan lider olarak da tarihe geçmek. Bunu gelecek nesillere bırakacağı en önemli miras olarak görüyor.
AK Parti İl Başkanları toplantısında, “En büyük müjdeyi ‘Terörsüz Türkiye’yi hayata geçirince vereceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanının AK Parti MYK toplantısında yaptığı uyarıya gelince, Erdoğan, “Bu süreçte dikkatli bir dil kullanmalıyız” diyor.
AVRUPA KANADI
Tarihi bir eşik aşıldı. PKK’nın silah bırakma ve tasfiye süreci başladı. Hafta sonu Avrupa kanadı 2 gün süren bir toplantı yaptı. Orada da Kandil’in aldığı silah bırakma ve fesih kararı kabul edildi. Bizim gündemimizde yer almadı ama önemli bir gelişmeydi. Bunlar sürecin başarısı açısından önemli aşamalar. Çünkü PKK’nın Avrupa kanadı, batılı ülkelerin etkisine açık ve örgütün para hareketlerini yöneten bir yapılanma. PKK’nın yönettiği 10 milyar dolarlık finansal bir yapı var. Uyuşturucu, kaçakçılık, silah ticareti, yabancı ülkelerden alınan mali destekler, bazı ülkelerdeki ticari işletmeler bunun içinde yer alıyor.
CHP milletvekilleri İmamoğlu’nu çok sevdikleri için değil, İmamoğlu rüzgârından yararlanmak için onu yapıyorlar. İmamoğlu rüzgârı ile yelkenlerini dolduracaklar.
Özgür Özel şaşırtıcı eylemler yapmaya devam edeceklerini söyledi. Ali Mahir’i bilmem ama Mahmut Tanal’da takıntılı âşıklar gibi 15 Temmuz Köprüsü’ne çıkıp, “Ekrem’i bırakmazsanız kendimi köprüden atarım” diye eylem yapacak potansiyeli görüyorum.
Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı 19 Mart’tan bu yana strateji değişikliği yaptı, eylemci muhalefete geçti. Tabanını mobilize edip CHP’yi yükselişe geçirdi. Böylece CHP Genel Başkanlığı’ndan liderliğe yükseldi.
Ancak Özgür Özel CHP’nin kaderiyle Ekrem İmamoğlu’nun kaderini birleştirdi.
İmamoğlu rüzgârıyla yükselişe geçtiler, İmamoğlu rüzgârlarının tersine esmesiyle inişe geçecekler. Oysa CHP ile İmamoğlu arasına mesafe koysaydı İmamoğlu çökse de CHP ayakta kalırdı. Anketleri düzenli olarak takip etmeye çalışırım, iş bazlı. İmamoğlu rüzgârı ve siyasi kutuplaşma nedeniyle CHP ve AK Parti tırmanışa geçmişti. İYİ Parti’deki ulusalcı solcular CHP’ye dönmüş, küçük partilerin seçmenleri CHP ve AK Parti etrafında toplanmaya başlamıştı.
CHP OYLARI
CHP hâlâ birinci parti ama CHP’nin oylarındaki yükseliş durdu.
CHP’nin mitinglerinde artık eski kalabalıklar toplanmıyor. Bayramdan sonra miting yapmakta zorlanacaklar. O yüzden mitingleri sonlandırabilirler.
Trump sözünde durdu, Suriye’ye yaptırımları kaldırdı. Hürriyet ve CNN Türk ABD temsilcisi Yunus Paksoy’un da işaret ettiği gibi; Suriye’ye yaptırımlar Kongre kararıyla kaldırılmadığı için ya Trump tarafından her defasında uzatılacak ya da Kongre’ye getirilerek sorun kökten çözülecek. Sanıyorum bu 180 günlük süreç bunun test edileceği bir dönem olacak.
O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan sıcağı sıcağına Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile bir araya geldi. ABD’nin ardından Avrupa Birliği de Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırdığını açıkladı. Bunun yaptırımların ötesine geçen çok büyük anlamları var. O noktalara dikkat çekeceğim. Öncelikli olarak Türkiye’ye yönelik CAATSA yaptırımlarına değinmek istiyorum.
CAATSA YAPTIRIMLARI KALDIRILACAK MI
Suriye’ye yaptırımların kaldırılmasından bu yana Türkiye’ye yönelik CAATSA yaptırımlarının kaldırılacağının bir işareti olabilir mi sorusuna yanıt arıyorum. Ankara’da bir beklentinin oluştuğunu ifade edebilirim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretinde çantasındaki başlıklardan birini de CAATSA yaptırımlarının kaldırılması konusu oluşturacak.
CAATSA yaptırımları Trump zamanında konuldu, yine Trump zamanında kaldırılabilir. O zaman da Trump bir süre CAATSA yaptırımlarını uygulamamak için direnmişti. CAATSA yaptırımları Türkiye-Amerika ilişkilerini olumsuz etkiledi. F-35 projesinden çıkarılmamız başta olmak üzere savunma sanayimize zarar verdi. Rusya’dan aldığımız S-400’ler gerekçe gösterilerek Türkiye, CAATSA yaptırımlarına muhatap edilmişti. Ama artık konjonktür değişti. Eğer Rusya-Ukrayna anlaşması sağlanırsa Rusya’ya yaptırımların kaldırılması gündeme gelecek. Ayrıca Trump’ın gelmesiyle birlikte Türkiye-ABD ilişkileri olumlu bir seviyeye ulaştı.
ERDOĞAN-TRUMP DOSTLUĞUTrump, Suriye’ye yaptırımları kaldırırken dahi Erdoğan istediği için kaldırdığını ifade etti. Burada Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili övücü sözlerini hatırlatmaya gerek duymuyorum.
Erdoğan
Bu, Budapeşte’ye üçüncü gelişim. Her defasında hayranlığım artıyor bu şehre. Yaşayan bir tarih Budapeşte.
Bu kez Türk Dünyası Topluluğu Gayriresmi Toplantısı için Budapeşte’deyiz.
ORBAN MUTLUYDU
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la daha önce Kırgızistan’dan Macaristan’a geçmiştik. Amerikan seçimleri yeni sonuçlanmış Trump’ın kazandığı belli olmuştu. Uçakta bir ara internet kesilmişti meğer o arada Erdoğan, Trump’la telefonda görüşüyormuş.
Budapeşte’ye indiğimizde Başbakan Viktor Orban’ın yüzünde güller açıyordu. Çünkü Orban, AB içinde Trump’a yatırım yapan tek liderdi. Trump kazanınca Orban da kazanmış sayılmıştı.
Orban’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ayrı bir ilgisi var. Ayrıca Türk dünyası ile ilişkilerini geliştirmeye ayrı bir özen gösteriyor.
Zirve arasında kısa bir süre Budapeşte’yi gezme imkânımız oldu.
BUDAPEŞTE İZLENİMLERİ
Siyaset hız kesmeden devam edecek. Hatta yaz aylarıyla birlikte küçük partilerden AK Parti ve CHP’ye geçişlerin artması bekleniyor.
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve PKK’nın silah bırakma kararı siyaseti derinden etkilemeye başladı. Siyaset sert bir iklimin içine girdi. Kutuplaşma CHP ve AK Parti’ye yararken DEM Parti siyasi bir figür olarak ortaya çıkmaya başladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise yeni sürece ilişkin ilk çıkışını yaptığı 22 Ekim tarihinden bu yana siyasetin bilge kişisine dönüştü. Bahçeli iktidar ve muhalefetin saygı duyduğu bir lider oldu.
MİLLETVEKİLİ GEÇİŞLERİ
Tüm bu gelişmeler siyaseti yeniden şekillendiriyor.
Küçük partiler anlamsız hale gelirken yeni döneme ilişkin politika üreten partiler güçleniyor.
Siyasetin tavanında yaşanan bu gelişmeler bir süre sonra milletvekili geçişlerine de yansıyacak.
AK Parti ve CHP’ye yeni milletvekili geçişlerinin yaşanması bekleniyor.
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, PKK’nın silah bırakma kararını alması, Suriyeli mültecilerin ülkesine dönecek olması, ekonomideki gelişmeler siyasi partilerin oy oranlarını etkiliyor. Küçük partilerden büyük partilere doğru oy kaymaları yaşanıyor.
Bunun çok önemli sebepleri var.
Seçimlerden önce CHP’nin yaptırdığı kamuoyu araştırmalarında Gelecek Partisi, DEVA ve Demokrat Parti’nin oy oranlarını tespit edemiyorlardı. Bunun üzerine araştırma ölçeğini büyüttüler. Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı olmak için yüzde 1 oyu olmayan partilere bile CHP milletvekilliğini peşkeş çekti.
İYİ PARTİ ERİYOR
Anket firmaları ile görüşüyorum. Şimdi benzer bir durumu İYİ Parti yaşıyor. İYİ Parti, MHP’den kopanlar ile CHP’nin ulusalcılarının oylarını alıyordu.
Yeni bir dönem başladı. Ancak yeni dönemin inşasında da çok dikkat edilmesi gerekiyor. PKK’nın silah bırakmasından rahatsız olan çevreler, süreci sabote etmek için fırsat arıyor. Ayrıca Türk milletinin hassasiyetleri var. Büyük yangınların küçük kıvılcımlardan çıktığı unutulmamalı. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncay Bakırhan sonradan özür diledi ama korucularla ilgili açıklaması rahatsız ediciydi. O nedenle açıklamalara, konuşmalara çok dikkat etmek gerekiyor.
LOZAN HASSASİYETİ
Süreci sabote etmek isteyen pusuya yatmış bekliyor. PKK’nın silah bırakma ve fesih kararını açıkladığı metinde yer alan “Lozan” ve “asimilasyon” sözcüğüne takmış durumdalar. Ben de bu ifadelerden rahatsız oldum. Kürt sorununu çözerken Türk sorunu çıkarmayalım. Ama şunu da gözardı etmemek lazım. Sonuç itibarıyla 12 Mayıs’ta yapılan fesih ve silah bırakma açıklaması, PKK terör örgütünün kendi tabanına yaptığı bir açıklama. Bunun muhatabı devlet değil. Ayrıca elinde silah varken Lozan’ı delemeyen PKK silahı bırakınca mı bunları kabul ettirecek? Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben hiçbir konuşmamda bu gelişmelerin Lozan’la ilişkisinin olup olmadığına dair en ufak bir ifade kullanmadım” dedi. Lozan konusunun üzerinde tepinenler Cumhurbaşkanı’nın sözüne mi güvenecek, yoksa terör örgütünün açıklamasını mı esas alacak?
Ayrıca “Bir oy CHP’ye, bir oy HDP’ye” derken PKK’nın Lozan’la ilgili değerlendirmelerinden haberiniz yok muydu? Kent uzlaşısı yaparken PKK’nın bu yönünü bilmiyor muydunuz? HDP, Kılıçdaroğlu’na destek verirken bu tür hassasiyetleriniz yok muydu?
TARİHİ TASFİYE
Arkasında Amerika’nın, İngilizlerin, Rusya’nın, İsrail’in, İran’ın olduğu bir terör örgütünü tasfiye ediyoruz. Silahlı PKK mı tehlikeli, yoksa silah bırakmış olan PKK mı daha tehlikeli? Bu konuda bir karar vermeliyiz. Bu süreçte büyük fotoğrafa odaklanmalıyız. Büyük kazanımları esas almalıyız.
DÜNYA ÖRNEKLERİ