‘Şu Fırat’ın suyu’ gerçekten serinmiş!
En son altı ay önce gittim. O zaman ‘Artık Gaziantep’e gitmet için dört yeni neden yazmıştım. Şimdi bir kez daha aynı yerdeyim. Bu kez bambaşka nedenlerle… İşte Gurme başkenti olarak bilinen kentteki bambaşka keşiflerim...
Tekne ‘Savaşan Köyü’ne yaklaşmaya başladığında ilk aklıma gelen, 1996’da izlediğim Eşkiya filminin açılış sahnesi oldu. 35 yıl sonra hapishaneden çıkan Eşkiya Baran, köyüne gittiğinde evlerinin sular altında kaldığını görmüş, ‘Ceren Ana’yla konuşurken “Burası bitmiş artık, her şey yok olmuş...” demişti.
Yarısına kadar sulara gömülmüş minareyi, sualtındaki belli belirsiz yapıları ve terk edilmiş evleri görünce ilk aklıma gelen işte bu oldu. Ancak bir farkla... Burası bitmemiş, aksine daha yeni başlıyordu. Dragon, 20’den fazla kişinin öndeki davulcunun ritimlerine uyarak kürek çektiği kanolara deniliyor. Son yıllarda özellikle şirketler arasında önemli bir etkinlik haline gelen bu yarış artık Fırat üzerinde yapılıyor.
520 kişi yarıştı
Gaziantep’in Yavuzeli ilçesine bağlı binlerce yıllık tarihe sahip Rumkale’nin hemen yanı başında Savaşan Köyü. Burada geçen hafta ilk kez bir etkinlik düzenlendi, Rumkale Su Sporları Festivali. Bundan sonra da her yıl tekrarlanması planlanıyor. Savaşan Köyü ise tekneyle buraya sadece 5 dakika uzakta.
Türkiye’nin değişik yerlerinden yüzlerce kişi bu festival için Rumkale’nin önündeydi. Fırat Nehri üzerinde yapılan Dragon yarışları için... Hafta sonu tam 26 takım kıyasıya mücade etti. Bölgenin yer üstü kadar sualtı da çok zengin. Bu konuda farkındalık yaratmak için belediye başkanı Fatma Şahin, dünya rekortmeni Şahika Ercümen’i Fırat’a dalması için davet etti. Ercümen, Savaşan Köyü ve yarışların yapıldığı Rumkale önünde 40 metreye gösteri dalışı yaptı.
Minik Can’la kanka olmaya gelmiyor
Gaziantep’e gitme nedenlerimden biri de aslında 13 yıl önce açılan ancak son iki yılda bambaşka bir hâl alan hayvanat bahçesiydi. Parkta tam 3500 tür ve 7500 adet hayvan var. Safari park alanı ise çok özel. Buraya araçlarla giriyorsunuz. Ağaçların arasında özgürce dolaşan, bir kafesin ardında olmayan geyiklerin, ceylanların arasında dolaşıyorsunuz.
Burası Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın üçüncü dünyanın ise dördüncü büyük hayvanat bahçesi. Toplam alanı 1 milyon 350 bin metrekare. Binlere hayvanın arasında birkaçı çok özel. Onlardan biri şempanze Can. Henüz 1.5 yaşında. Annesi bakmayınca bakıcısı Nedim Arslan manevi annesi olmuş. Sürekli onun kucağında. O yediriyor, o gezdiriyor. Ben de yoğurtla besledim. Sevdik aslında birbirimizi. Tam kanka olduk derken, kucağıma almaya çalışırken elimi ısırdı. Isırığı da tıpkı küçük bir çocuğunki gibiydi. Diğer davranışları gibi... Sevimli, hareketli ve sevgiye muhtaç...
Cesur ise 1.5 aylık yavru bir aslan. Cizre’de polisler yol kontrolü yaparken bir aracın içinde fark etmiş.Kaçakcılık yapılırken tesadüfen bulunmuş yani. Buraya gönderilmiş iyi bakılsın diye. Cesur da şimdi hayvanat bahçesinin maskotlarından. Herkes onu sevmek istiyor. O ise biraz ürkek, ilgiden korkuyor...
Dünyanın ilk tüp bebek fili de burada. Adı Gabi. Aklınızda bulunsun keçiboynuzunu çok seviyor. Cesur ve Can’ı öyle herkese göstermiyorlar. Belki hayvanat bahçesinin sorumlusu Celal Özsöyler’e “Hürriyet Seyahat’te okuduk geldik” derseniz belki bir selfie çekmenize müsaade eder. Hem de hayvanat bahçesi hakkında da geniş bilgi verir...
Hem gözünüz hem mideniz doysun
Kentte birkaç ay önce açılan Mutfak Sanatları Merkezi artık en az Zeugma Müzesi kadar ziyaret edilmesi gereken bir yer. Burası hem bir okul hem de kebap dışında Gaziantep yemeklerine doyacağınız bir restoran. Sunumlar öyle güzel ki hem gözünüz hem de mideniz bayram edecek.
Mutfak Şef Mehmet Çavdar’a emanet. Mutfağın kapısı herkese açık, zaten camlardan içeride neler olup bittiğini görebiliyorsunuz. Çekinmeyin, mutfağı gezin. İsterseniz bir günlük workshoplara katılın. Çocuğunuzla giderseniz, onu kurabiye atölyesine bırakabilirsiniz. Eğer niyetiniz ciddi ise aşçı bile olabiliyorsunuz burada.
Fotoğraflar: Serkan Ocak