Trakya’nın tam ortasında gezginlerin rotası: Kırklareli
Trakya tarihine baktığımızda, Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli üzerinde aynı medeniyetlerin geçtiğini, izler bıraktığını görürüz. Bu yüzden Trakya'nın tam ortasındaki Kırklareli gezginlerin en favori seyahat rotasıdır. Üstelik İstanbul'a da 2.5 saat uzaklıkta... Temiz havası, gölleri ve trekking alanlarıyla tam bir cennet... Peki hafta sonunda Kırklareli'nde nereler gezilir, neler yenir? İşte size Kırklareli gezi rehberi...
Kırklareli, Trakya'nın tam ortasında bulunan, seyahat tutkunlarının favori seyahat rotalarından biri... Bugünkü adını Osmanlı’da geçen Kırkkilise'nin 1924 yılında TBMM verilen teklifle Kırklareli’ne çevrilmesiyle almış. Tarihsel gelişiminde, doğruluğu tartışmalı da olsa; Herakliya, Vrisium, Verisse, Bozili, Nerisse, Saranta Ecclesies, Kırkkimse, Kırkkimesne adlarıyla tarihte var olmuş. İstanbul'a yakınlığı nedeniyle, doğa kulüplerinin üyeleri keşfetmedik noktasını bırakmamaya, manevi ruha iyi gelen coğrafyasına uyum sağlamaya, her bahar ve sonbahar aylarında gelir.
Yolunuz önce Kırklareli merkezine düşecekse eğer, Osmanlı döneminde 1894 yılında yaptırılmış, bir süre belediye binası olarak da kullanılmış Kırklareli Müzesi'nden başlayıp içindeki etnografik, arkeolojik eserleri görerek kent hakkında bilgi alabilirsiniz. Osmanlı döneminde yapılmış; Kadı Camii, Beyazıt Camii, Karakaş Camii, Hızırbey Camii, Kapan Camii gibi camiler, çeşmeler, hamamlar, türbe ve yatırları, bedesten çarşısını mutlaka görmelisiniz.
Saklı Cennet: İğneada
Şehrin merkezinden kendinizi ilçelere doğru açtığınızda, Nükleer Santral tehlikesi altındaki İğneada kasabasına gitmeniz gerekiyor. Trakya’nın 'Saklı Cenneti' olarak adlandırılan, Milli Park alanı ilan edilen 3 bin 155 hektarlık alan içindeki longoz ormanları bu şirin sahil kasabası içinde yer alıyor. Karadeniz kıyısındaki bu küçük kasaba yaz aylarında pırıl pırıl yüzeceğiniz denizinde, güneşleneceğiniz ince kuma sahip kumsalında tatilcilerin uğrak yerleri arasında. Istranca Dağları, tertemiz havası, Pedina Gölü, Erikli Gölü, Hamam Gölü, Bulanık Gölü, Saka, Sülüklü ve nilüfer çiçekleriyle bezeli en büyüklerinden Mert Gölü ve Kuş Gözlem Alanı ile doğa severlerin, trekkingcilerin, kampçıların vazgeçemediği, 671 bitki türü ekosistemine sahip, Longoz (subasar) ormanları doğa harikasını görmeden ayrılamadığı bir cennet sizleri çağırıyor.
İğneada’da bir iki gece konaklamayı düşünüyorsanız, Fransızların yaptığı, Fransız Feneri olarak anılan feneri görmek amacıyla Limanköy’e gidebilir, yol üzerindeki İstanbul’un Sarıyer ilçesi Rumelikavağı’nda yer alan Telli Baba’nın yedi kardeşinden biri olan Liman Baba türbesini de ziyaret edebilirsiniz.
Büyüleyici Dupnisa Mağarası
Demirköy ilçesine bağlı Sarpdere Köyü yakınlarındaki 3 bin 200 metre uzunluğundaki, kuru ve sulu iki bölümden oluşan, yer yer daralan, genişleyen, aydınlatması yapılmış Dupnisa Mağarası'nın bir kapısından girip, diğerinden çıkabilirsiniz... Henüz Demirköy’den ayrılmadan, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul'u fetih ettiği topların döküldüğü Dökümhane'den günümüze kalan fırın bacası ve duvarlarını görebilirsiniz.
Küçük kasaba: Vize
Vize, Trakların Başkenti olarak da nitelendiriliyor. İlçede 40'a yakın Tümülüs var. Çömlektepe Tümülüsünde yapılan kazılarda Trakya'daki ilk ve tek antik tiyatro ortaya çıkarıldı. İlçeyi tepeden izleyen, M.Ö. 72-76 yıllarında yapıldığı tahmin edilen Vize Kalesi'nin kalıntıları bulunuyor. Kalede yapılan araştırmalarda bulunan şu an Kırklareli Müzesi’nde sergilenen kitabede "Aulus Pores oğlu Firmus ile Kenthes oğlu Rytes oğlu Aulus Kenthes ve Hyakinthus oğlu Rabdus idaresi altında kale burçları inşa edilmiştir." yazısı yer almaktadır. Ayrıca Kıyıköy, Pabuç ve Kazan dereleri ortasında kalan eşsiz bir güzelliğe sahip yeşilin mavinin kesiştiği bir noktada yer alıyor. Hani bir söz vardır "Kafa dinlemek" işte İstanbulluların yakın olması nedeniyle kaçış yerlerinden, kafa dinledikleri yerlerdendir Kıyıköy.