Bu yılın popüler rotası! Daha bahar gelmeden oteller yüzde 100 doluluğa yaklaştı...
Tarihi mekanları, inanç turizmindeki değerleri, eşsiz lezzet duraklarıyla yerli ve yabancı turistlerin gözde durakları arasında yer alan Şanlıurfa'da, özellikle bahar dönemi için rezervasyonlardaki doluluk oranı şimdiden yüzde 100'e yaklaştı.
Kültür turizminin yanı sıra önemli inanç merkezlerinden biri olarak dikkati çeken ve 'Göbeklitepe Yılı' sayesinde geçen sene turist akınına uğrayan kentte, Hazreti İbrahim'in doğduğu ve ateşe atıldığı yer olarak rivayet edilen Balıklıgöl, "tarihin sıfır noktası" diye nitelendirilen Göbeklitepe, konik kubbeli evleriyle dikkati çeken tarihi Harran ilçesi ve doğal güzellikleriyle öne çıkan Halfeti gibi noktalar ziyaretçilere güzel bir gezi imkanı sunuyor.
Peki bu güzel kentte nereleri gezmeli?
Balıklı Göl: Şanlıurfa kent merkezinde bulunuyor. Göldeki balıkların dansı size meditasyon gibi gelecek. Kuzey bölümünün altında, MÖ 9 bin 500'lü yıllara dayanan çanak ve çömleksiz Neolitik döneme ait bulgular ortaya çıktı. Kuran, İncil ve Tevrat’ta geçen İbrahim Peygamber’in ateşe atıldığında düştüğü yerin Halil-ür Rahman, İbrahim'e inanan ve ateşe atılacağından haberdar olup kendini atan Zeliha'nın düştüğü yere de Aynzeliha Gölü adı verilmiş. Bu iki göl Urfa'da en çok ziyaretçi çeken bölge.
Mevlid-i Halil Camii: Hazreti İbrahim'in doğduğu makamın bulunduğu yer olduğu için buraya Mevlid-i Halil Camii adı verilmiş. Doğduğu mağaradan çıkan suyun ise zemzem suyundan sonra en şifalı su olduğu kabul ediliyor. Bu güzel camiyi ziyaretinizde gerek avlusundaki güvercinler gerek mimari yapısı gerek maneviyatıyla huzur bulacaksınız.
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi: 1969 yılında ziyarete açılan müzede özellikle bölgede yapılan kazı çalışmaları sonucunda çıkarılan tarihi ve kültürel eşya, araç ve gereçler sergileniyor. Örneğin Harran’daki kazı çalışmaları, Atatürk, Birecik ve Kargamış Barajı gibi gölün altında kalan yerleşim yerlerinde kurtarma kazıları yapılmış.
11 bin 500 yıllık tarihi süreç içerisinde Ebla, Akad, Sümer, Babil, Hitit, Asur, Roma, Bizans gibi uygarlıkların egemenliği altında kalan şehrimiz Neolotik Eski Tunç Çağı’na ait ve tarihimize ışık tutan araçlarla gereçleri bünyesinde barındırıyor. Yine aynı şekilde bulunan arkeolojik eserler kronolojik sıra esas alınarak müze bahçesinde ziyaretçilerini bekliyor.
İnsanlık tarihini yeniden şekillendiren yer
Göbeklitepe, Şanlıurfa il merkezinin yaklaşık olarak 22 kilometre kuzeydoğusundaki Örencik Köyü yakınlarında yer alıyor ve dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğu olarak kabul ediliyor. Bu yapıların ortak özelliği, T biçimindeki 10-12 dikilitaş yuvarlak planda dizilmiş, araları taş duvarla örülmüş olması. Yapının merkezinde daha yüksek boyda iki dikilitaş karşılıklı olarak yerleştirilmiş. Bu dikilitaşların çoğu üzerinde insan, el ve kol, çeşitli hayvan ve soyut semboller, kabartılarak veya oyularak betimlenmiş. Söz konusu motifler yer yer bir süsleme olamayacak kadar yoğun olarak kullanılmış. Bu kompozisyonun bir öykü, bir anlatım veya bir mesaj ifade ettiği düşünülmekte...
Hayvan motiflerinde boğa, yaban domuzu, tilki, yılan, yaban ördekleri ve akbaba en sık görülen motifler. Göbeklitepe, bir yerleşim yeri değil, kült merkezi olarak tanımlanıyor. Buradaki kült yapılarının üretime geçiş aşamasına -tarım ve hayvancılığa- yakın olan son avcı grupları tarafından inşa edilmiş olduğu anlaşılıyor. Diğer anlatımla Göbeklitepe, çevredeki oldukça gelişmiş ve derinlik kazanmış bir inanç sistemine sahip olan avcı-toplayıcı gruplar açısından önemli bir kült merkezi.Bu durumda bölgenin en erken kullanımının Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’ın (PPN, Pre-Pottery Neolithic) A evresine (MÖ 9.600-7.300), yani günümüzden en azından 11.600 yıl öncesine dayandığı ileri sürülüyor.
Bununla birlikte Göbeklitepe'deki en eski faaliyetleri tarihlendirme olanağı şimdilik yok, fakat bu anıtsal yapılara bakıldığında Paleolitik Çağ'a kadar uzanan, birkaç binyıl daha eskiye kadar giden bir geçmişi olduğu düşünülmekte. Göbeklitepe'nin bir kült merkezi olarak kullanımının MÖ 8 bin dolaylarına kadar devam ettiği, ve bu tarihlerden sonra terk edildiği, başka veya benzer amaçlarla kullanılmadığı anlaşılıyor. Göbeklitepe, tüm bu özelliklerinden dolayı UNESCO tarafından 2011'de Dünya Mirası geçici listesine alınmış ve 2018'de kalıcı listeye girmişti.