36 saatte Minneapolis
Güzelim göller, en nitelikli işgücünü kente çeken büyük şirketler, kültürel canlılık… Bu yıl Minneapolis’in çekim gücüne ‘Prince’ eklendi. Geçen nisanda ölen ünlü şarkıcı hayatının büyük bölümünü bu şehirde geçirmişti. O günden bu yana doğduğu, ölümüne kısa süre kalana kadar yaşadığı yerler hayranlarının akınına uğruyor. Özgün kent dokusu ve kültürel derinlik, ortabatı Amerikan misafirperverliğiyle birleştiğinde cazibe daha da artıyor. The New York Times / Jennifer Conlin
Cuma
15.00
Beni nehre götür
Minneapolis özellikle yazın çok çekici. Keşif turunuza müthiş Mississippi Nehri’nin kıyısında yürüyerek başlayın. Büyük şelalelerin bulunduğu nehirdeki köprülerden The Stone Arch’a çıkın. Granit ve kum taşından yapılmış, 1883’te açılmış. Sesi köprüye kadar gelen St. Anthony Şelaleri’nin harika manzarasını seyredin. Nehir boyunca uzanan alan yayalaştırılmış. Araç olarak sadece bisiklete izin veriliyor. Karşınıza çıkacak ilk Nice Ride durağından saati 24 TL’ye bisiklet kiralayın, küçük bir nehir kıyısı turu yapın. Tarihi Değirmenler Mahallesi’ne geldiğinizde binalara bakmayı ihmal etmeyin. 19’uncu yüzyıl sonundan 1930’ların başına kadar Minneapolis dünyanın un merkeziydi. Gold Medal Unları, Pillsbury’s Best Unu gibi ünlü markalara simge olmuş birçok değirmen hâlâ yerli yerinde.
17.00
Organik happy hour
Değirmenler semtindeki Spoonriver’da mola verip happy hour’dan yararlanın. Brenda Langton 40 yıl önce organik ürünler satan öncü kafesini burada açmıştı. Şimdilerde kokteylleri çok popüler. Elderflower Martini’yi (35 TL) ya da Çarkıfelekli Bellini’yi (25.5 TL) deneyin. Atıştırmalıklardan karides krepi hindistancevizi, yeşil limon ve salsayla lezzetlendiriliyor (42 TL).
18.00
Guthrie’nin üstü
İngiliz yönetmen Sir Tyrone Guthrie, New York’un dışında bir tiyatro topluluğu kurmak istiyordu. 1963’te hayalini burada gerçekleştirdi. Hiç aklına gelir miydi ki kiraladığı bina bir gün mimari anıta dönüşecek. Guthrie Tiyatrosu, 10 yıl önce değirmenler semtinde Jean Nouvel’un tasarladığı merkeze taşındı. Ana salon değirmen gibi yuvarlak. Dev bacaların üstüne yerleştirilen LED ışıklandırma sistemiyle duman çıkışı görüntüsü oluşturuluyor. Üç ayrı sahnedeki oyunların dışında ziyaretçiler için en ilginç nokta Sonsuz Köprü. 10 metre genişliğindeki asma köprüden 180 derecelik manzarayı seyretmek mümkün.
19.00
Kızartma kayıntı
Beş yıl önce, İsveç mutfağının önde gelen ürünlerini sunmayı, geçmişteki İskandinav kültür mirasını anımsatmayı hedefleyen Bachelor Farmer’ın açılması şehrin restoranlarını da hareketlendirmişti. Kısa süre önce James Beard Vakfı’nca bölgenin en iyi şefi ilan edilen Paul Berglund akşam yemeklerini kızarmış ekmeğin üstüne yerleştirilmiş et ezme, tütsülenmiş domuz but, ciğer ezmesi gibi (45 TL’den başlıyor) tadımlıklarla çeşitlendiriyor. Artık bir rakibi var: Aydınlık, ferah, Fransız esinli St. Genevieve, geçen yıl açıldı. Şef Steven Brown, şampanya yanında meze tabaklarında kaz ciğeri, kum istiridyesi, yengeç, kuzugöbeği mantarı gibi harika lezzetler ikram ediyor (27 TL).
21.00
Prince’i gururlandırın
First Avenue & 7th Street Entry’nin bulunduğu binanın dış cephesinde, içerideki iki konser salonunda sahneye çıkmış şöhretlerin ismi yazılı: Joan Jett, Wilson Pickett, James Brown, the Pretenders… Sadece biri altınla yazılmış: Prince. Bu isim geçenlerde duvara eklendi. Prince binada konser vermemiş, fakat filmi “Purple Rain”in bazı sahneleri burada çekilmişti. Gece açılan kulüpte indie rock, İngiliz pop, garage, punk, new wave, elektronik müzik grupları sahneye çıkıyor. Yakınlarda Prince’ın anısına birkaç kez “Let’s Go Crazy” akşamları düzenlendi. Eylül başında Prince’ın 40 yıl önce kurduğu Revolution grubu bu mekanda bir konser vermeye hazırlanıyor.
Cumartesi
9.00
Pazar ve değirmen
Mill City Çiftçi Pazarı’na gidin. Ekim boyunca her cumartesi kuruluyor. Tezgâhlar çiftlik ürünleri, cazip yiyecekler ve sanat ürünleriyle dolu. Chef Shack’tan küçük bir paket sıcak ve tatlı donat (18 TL) alın, Mill City Müzesi’ne doğru yürüyün. Binası bir zamanlar dünyanın en büyük un değirmeniymiş. Ön cephesi sekiz kat yüksekliğindeki cam panelle kaplı. Nehir manzarası harika. Müzede geçmişin un değirmeni ekipmanları tanıtılıyor.
11.00
Halka alalım
Yakınlardaki North Loop, diğer ismiyle Warehouse Historic semtinde son zamanlarda butikler, kafeler, barlar hızla çoğalıyor. Fabrikalardan dönüştürülen konutlarda genç, yaratıcı kişiler yaşıyor. Erkek giyimi, ev eşyaları satan Martin Patrick 3’e göz atın. Sonra daha mütevazı mağazalardan Foundry Home Goods’a uğrayın. İsveç’te görme özürlülerin yaptığı banyo fırçalarını, Fas’ta jütten yapılmış sepetleri görün.
13.00
Seçkin İsveçli
American Swedish Institute’da geçmişe doğru yolculuğa çıkın. Fransız stili villa 1908’de zengin İsveçli göçmenlerce inşa ettirilmiş. Şu anda müzeye dönüştürülmüş olsa da orijinal çini sobaları, ahşap oymaları görülmeye değer. Turunuza başlamadan önce enstitü binasındaki kafe Fika’ya isminizi yazdırın. Çıkışta acıkırsanız, kafenin İsveç mutfağını yeniden yorumladığı özel mönü ilginizi çekebilir. Kırmızı yaban mersini ve hardal sosuyla lezzetlendirilen, yanında püreyle sunulan ardıç aromalı köfteyi (33 TL) denemeye değer. Tatlı olarak brendi, karamel ve tarcınla çırpılmış kremayla lezzetlendiren kaküleli muhallebiyi öneririz (21 TL).
15:00
Göllerde kaybolmak
Lowry Hill Meats, sıradan bir kasap değil. Burada kendi piknik malzemenizi hazırlayabilirsiniz. Etleri seçtikten sonra cevizli ekmek, ördek ciğeri patesi, butik peynirlerle sofranızı çeşitlendirmek mümkün. Sepetinizle doğrudan Minneapolis Göl Zinciri’ne (toplam 5 tane) gidin. Yürüyüş yolları, bisiklet parkuruyla çevrili göllerin en büyüğü Calhoun. Sahilinde halka açık plaj, kiralık kano, su bisikleti, bisiklet bulabilirsiniz.
18:00
Bandshell’de buluşalım
Piknik için Harriet Gölü ve Lyndale Parkı Gül Bahçesi’ne gidin. Yaz aylarında, yakındaki Lake Harriet Bandshell’da pop, blues, folk ve rock konserleri düzenleniyor. Kendinize bir bank bulun, güneşin pırıltısı altında müzik dinleyin. Hava karardıktan sonra açıkhavada film akşamları başlıyor. Genellikle “Young Frankenstein”, “Back to the Future” gibi filmler gösteriliyor.
22.00
Gece atıştırması
112 Eatery’de akşam yemekleri geç başlar. Restoran cuma, cumartesi saat 01.00’e kadar açık. Bu kuytu, sakin mekan eklektik mönüsüyle meşhur. Fransız brie peyniriyle yapılan 112 Cheese Burger’i tadın (36 TL). Diğer popüler yemek kuzu göbeği mantarlı, bezelyeli, ricotta peynirli mantı (45 TL). Şarap kavı uyku öncesi bir bardak daha şarap içmeye kışkırtacak kadar geniş ve uygun fiyatlı.
Pazar
9.00
Sabahın pırıltısı
Tilia’da kahvaltı saatinde bira içenlere rastlarsanız şaşırmayın. Sempatik, rengârenk mahalle kafesinin mönüsünde “Savaş ve Barış”, “İsyan ve Yalnız Sarışın” gibi şaşırtıcı isimli 21 çeşit yerel butik bira bulunuyor. Yemekler de bir o kadar leziz ve sıradışı: Balık Taco Torta (33 TL), Benedict usulü Amerikan sandviçi (36 TL) peksimetli hızar sosisi çorbası (33 TL). Sohbete zamanınız varsa barda da oturun. Şehrin önde gelen girişimcileriyle tanışın.
11.00
Kanattaki galeriler
Walker Art Center/Minneapolis Heykel Bahçesi’ndeki kapsamlı restorasyon nedeniyle heykel bahçesi şimdilik kapalı. Onun yerine Minneapolis Institute of Art’ın 10 yıllık Target kanadına gidin. Bu binada tam 34 galeri bulunuyor. 2017 Mayısı’na kadar açık kalacak ”Uluslararası Modernizm” sergisinde 1910’dan 1960’lara kadar modern sanatın radyo, gökdelenler hatta modern psikoloji gibi icatlardan ve bilimsel gelişmelerden nasıl etkilendiği yansıtılıyor. Kentten ayrılırken bir su mucizesi olan Minnehaha Şelaleleri’ne uğrayın. Henry Wadsworth Longfellow’un meşhur şiiiri “Hiawatha Şarkısı”na esin kaynağı olan şelale kentin en güzel, en çok fotoğraflanan doğa parçası.