Zeynep Bölükbaşı

Katı mısınız, sıvı mı, gaz mı

26 Kasım 2004
Sizi, ilginç bir düşünceye davet ediyorum. Yazının sonunu okuyup kopya çekmeden(!) düşünün: Kendinizi katı mı, sıvı mı, yoksa gaz gibi mi hissediyorsunuz? Aslında bu soru, bize Tempo Dergisi’ndeki gündem toplantılarımıza katılan NLP uzmanı Cengiz Eren tarafından soruldu. Şaşırdık tabii. Çünkü önce ne demek istediğini anlamadık.

Herkes yüzde kaç katı, yüzde kaç sıvı, yüzde kaç gaz olduğunu söyledikten sonra açıklamasını yaptı.

GELİŞMENİN HIZI

İlginçtir, söylediğimiz yüzdeler, hepimizde davranışlarımıza yönelik doğru sonuçlar verdi!

Toplantıdan sonra bunu daha derinlemesine öğrenmek ve sizinle paylaşmak istedim.

Bu arada, ‘İçerik Sizi Düşünmek’ ve ‘NLP Okunmuş Yazılar’ kitaplarının yazarı olan Cengiz Eren, gelişmenin istek ve merakla olabileceğine, beynimizin inanılmaz hızlı düşündüğüne, zihinsel açıdan engelsiz ve sınırsız yaşamanın bizi bütün isteklerimize kaynaklarımız ölçüsünde kolayca ulaştırabileceğine, bütün duyuları ve vücuduyla inanıyor!

Maddelerin bu halleriyle insan davranışları arasında bağlantılar kurulabilir mi?

Kolaylıkla ‘evet’ diyebiliriz. Zira insan vücudu da katı, sıvı ve gazdan oluşmaktadır.

Burada bir özellikten daha bahsedebiliriz. Katı, sıvının yön değiştirmesini sağlar; gazın ve sıvının da o hacimden uzaklaşmasını; sıvı, katıya yer verir, ama gazın uzaklaşmasını sağlar kendisinden hafif olduğu için.

Burada kendinize şu soruları sorun:

Hayatınızda kolaylıkla yer değiştirebiliyor musunuz, yoksa bulunduğunuz yerde sabit kalıyor musunuz?

Yeni şeyler yapmaktan korkuyor veya yapmayı istemiyor musunuz?

Herhangi bir konuda kendinize hedefler koyup, bu hedefleri gerçekleştirmek için çaba sarf ediyor musunuz?

Ne zamandır yeni yerler görmediniz, yeni sesler duymadınız, yeni şeylere dokunmadınız, koklamadınız veya tatmadınız?

Kendinizi katı mı, sıvı mı yoksa gaz gibi mi hissediyorsunuz? Bir oran vermeniz gerekirse, bu oranın yüzde kaçı katı, yüzde kaçı sıvı, yüzde kaçı gaz olur? Bunu yazıp gönderin. Daha sonra bu konudaki yorumların ne olduğunu yayınlayalım.

PATLAMALAR YAŞIYOR MUSUNUZ

Bu oranları tespit ettikten sonra hayatınızda yaşadığınız sorunlara bir bakın. Karar veremiyor musunuz? Karar verdikten sonra kararınızı uygulamaya başlayamıyor musunuz? Kararınızı uygularken yarım bırakıyor veya yapmaktan vazgeçiyor musunuz? Bazen sinirlenmeniz gereken şeylere sinirlenemiyor, bazen de hiç beklenmedik patlamalar yaşıyor musunuz?

Bunların hepsi aslında sizin hayatınızı yönetemediğinize dair bir gösterge olabilir.

Sonuç: Hayattan beklentileriniz ve hayata karşı bir tavrınız yoksa; çok zorlanmadıkça hayır diyemiyorsanız; hayatınız sorunları düşünerek ve çözümleri bulmaya çalışarak geçecektir. Geleceğinizi planlayıp, kendinizi kötü hissettiğiniz durumlarda ‘hayır’ diyerek değişimi kolaylıkla başlatabilirsiniz.

Yazının sonu olduğuna göre minik bir tüyo verilebilir: Gaz çocukluğu, sıvı gençliği ve hareketi, katı ise zihinsel olarak yaşlılığı ifade ediyor.

Sağlama yapmak istiyorsanız, davranışlarınız, sizin hangi içerikte yoğunlaştığınızı gösterecektir.
Yazının Devamını Oku

Beden-zihin-ruh bakımı

19 Kasım 2004
Bayram ziyaretlerinin ardından bu hafta sonu kendinize ayırabileceğiniz epey zaman olacak. Bu zamanı size önereceğim kitabı satın alarak geçirin. Hiç pişman olmayacaksınız! Zarftan çıktığı an heyecanlandım. Çünkü her şeyden önce o, bir ‘kitap’tı! Benim için her kitap, başka bir heyecandı. Bu ise gösterişli ve şıktı.

Ama burada yazmam için yeterli özellikler değil bunlar. Hem malumunuz, görüntüyle değil, içerikle ilgiliyim. Ruhun güzelliğiyle parlamayan dış güzellikten hiçbir şey anlamadığım gibi!..

The Body Shop da sadece bir ‘güzellik’ markası değil benim için. Kurucusu Anita Roddick’in yaptığı sosyal çalışmalar, dünyaca biliniyor.

En son Türkiye’de, aile içi şiddete uğrayan kadınlara destek olmak için bir kampanya düzenlediler.

Bu kadınlara destek veren ürünleri mağazalarında bulmak mümkün.

Kadınlar için başucu kitabı

Biz, zarftan çıkan kitaba dönelim... ‘The Body Shop Vücut Bakımı’ yazıyor üstünde, ama bundan çok daha derin bir kitap. Body Shop’ta ‘güzellik’ kavramı, sağlıklı bir vücut, berrak bir zihin ve sağlam bir özsaygı olarak anlaşılıyor. Bu, tamamen kendini iyi hissetmekle ilgili bir vurgu.

Güzellik ve kendini iyi hissetmekle ilgili bu bütünsel yaklaşımın kitaba yansıdığını söyleyebilirim.

Mone Behan ve Susan Elisabeth Davis tarafından yazılan 12 bölümlük kitapta, enerji kazanmaktan güçlenmeye ve toksinlerden arınmaya kadar bir dizi temel yöntem yer alıyor.

Yoga, tai chi, aromaterapi, refleksoloji, pilates, masaj, beslenme, meditasyon, cilt bakımı ve diğer yenileyici geleneklerin gerçekleştirmesi kolay bakım ve uygulamalarını adım adım keşfediyorsunuz.

Kadınlar için başucu kitabı olabilir. Gözlerinize niçin masaj yapmanız gerektiğini; zihninizi toksinlerden nasıl arındırabileceğinizi; aromaterapinin yararlarını öğrenebilirsiniz. Böylece her türlü stresten arınmış bir halde yaşayabilirsiniz.

Aromatik yağlarla, naneli ayak masajlarıyla, hafif yemeklerle, lezzetli çaylarla, derin nefeslerle, dingin bir zihinle ve esnek bir vücutla mutlu bir hafta sonu geçirmenizi dilerim!

320 sayfalık ve 45 milyonluk bu kitabı okumayı bitirdiğimde şunları düşündüm.

Eğer;

B
eden-zihin-ruh bütünlüğüyle ilgileniyorsanız, ama nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız, bu kitabı edinin. Hepsi hakkında fikir sahibi oluyorsunuz!

Spiritüel konular kulağınızı tırmalıyor, ama kayıtsız da kalamıyorsanız edinin.

Bir batılı olarak (Uzakdoğu ve Hindistan’a göre Batılıyız işte, tartışmayalım!) Doğu öğretilerini anlayamamaktan yakınıyorsanız edinin.

Çünkü bu kitabın yazılışı tam size göre!

Yöntemleri; büyük resimler, küçük bilgi kutucukları ve kısa metinlerle anlaşılır kılmışlar.

Naneli ayak banyosu

Diyelim ki dolaşmaktan ayaklarınız şişti! Acı çekiyorsunuz. Naapacaksınız? Tabii ki eve gider gitmez ‘naneli ayak banyosu’! Çünkü nane, ayaklarınıza ferahlık ve canlılık verecek...

1. Geniş bir tasa sıcak su ve bir yemek kaşığı nane yağı koyun.

2. Ayaklarınızı 10 dakika suda tutarak yumuşamasını ve tazelenmesini sağlayın.

3. Ayaklarınızı iyice kuruladıktan sonra bir ponza taşıyla topuklarınızı ovun.

4. Nemlendirici ve enerji verici maskeyi ayaklarınıza uygulayın. 15 dakika sonra ıslak bir havluyla silin.
Yazının Devamını Oku

Herkes şifa dağıtabilir

5 Kasım 2004
Yayınevi bulamadığı için henüz yayınlanmayan bir kitabın adını başlık yaptım bu hafta. Kitabın yazarı Yenal Karahan’ın hiçbir şeye ihtiyacı yok şu hayatta. Tek isteği, Türk insanına reikiyi ve faydalarını öğretebilmek. Üstelik ücretsiz.

Reiki, medatisyon, yoga, tai chi gibi Doğu öğretileriyle ve da tasavvufla, yani maneviyata dayalı konularla ilgilenen, içine dönen insanların sayısı hızla artıyor. Hatta o kadar ki bu işin bir ‘pazar’ı bile oluştu. Ortalama bir yoga seansı, reiki uyumlanması, master derecelerinin fiyatı var artık! İşte bütün bunlara karşı çıkan ve tepkisini, kurduğu reiki grubuyla gösteren birinden söz edeceğim: Yenal Karahan...Aslen kimya mühendisi. Ancak uzun yıllardır Doğu’ya, Japon kültürüne adamış kendini. Judo yapmış. Sonra karateye başlamış. Milli takım antrenörlüğü ve Karate Fedarasyonu Asbaşkanlığı da yapmış.1989’daki Japonya seyahatinde kolu kırılınca reiki ile tanışmış. Yine Japonya’da reiki eğitimi almış. Hastanelerde hastalarla çalışmış. İstanbul Hasanpaşa’da bir reiki okulu açmış. Kurduğu grup, 600 kişiye ulaşmış. Bu organizasyonun içinde avukat, psikolog, doktor gibi pek çok meslek grubundan bilinçli insanlar var. Gruba katılmak pek kolay değil; tavsiye edilmeniz lazım. Yenal Bey, Türk halkına reikiyle şifa vermeyi öğretmek için bir kitap yazmış. Kitapta reikinin yanı sıra çakralar, ying yang, insan anatomisi, kundalini hakkında bilgi veriyor. Yayıncılara duyrulur.

Reiki bir din değildir

‘Reiki, koşulsuz sevgidir. Reiki, sadece bir elle şifa verme metodu değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıdır. Reiki’nin 5 prensibi (BUGÜN ÖFKELENME- BUGÜN ENDİŞELENME- BUGÜN MÜTEŞEKKİR OL VE ŞÜKRET- BUGÜN SIKI ÇALIŞ- BUGÜN DİĞERLERİNE KARŞI NAZİK OL) üzerinde düşünüp uygulandığında bize: Kendinin ve yaşadıklarının farkına varmak; sorunlarda yatan fırsatları görebilmek; korkularımızla yüzleşmek; yaşanan olayların duygusal bedende bıraktığı izlerin farkındalığı ve bu izlerin meydana getirdiği rahatsızlıkların tedavisi gibi çok önemli yetenekler kazandırır.

Yenal Bey’in kitabından aldığım bazı cümleleri size de aktarayım:

Reiki, mükemmel bir kendini tanıma ve yardımcı olabilme sistemi olup ne medyum ne de ağza sığmayan koca ilmi kelimeleri gerektirmeyen, fakat kendimizi ve başkalarını nasıl seveceğimizi bize öğreten metottur.

Reiki, bir din değildir. Her din mensubu, hatta ateistlerin bile hakkıdır. Bir tarikat hiç değildir. Dini yönü olmayan bir şeyi nasıl tarikat olarak niteleyebilirsiniz?

Din, dil, ırk, boy-pos şekliyle ilgisi yoktur. Sağlam, sakat, akıllı, aptal herkese açıktır.

Reiki, asla bir sihirli değnek değildir, ama yerinde kullanılırsa son derece güzel sonuçlar veren bir terapi şeklidir.

Uyumlanmayı gerçekten yaşayanlar, bazı enerji olaylarıyla karşılaşabilirler. Bunların 1 ay gibi kısa bir sürede geçeceğini bilmek, bu periyodun rahat geçirilmesine yarar. Eğer içinizden hep gülmek ya da ağlamak geliyorsa kendinizi tutmayın. Geçici olduğunu da aklınızdan çıkarmayın.

Kitap gelirini vakfa bağışlayacak

‘Halkımız, mistisizme açıktır. Çünkü tekke-zaviye kültüründen geliyoruz. Gençlerimiz arasında da büyük bir inanç boşluğu var. Her şeye inanıyorlar’ diyen Yenal Bey, iddialı ve sivri konuşuyor. Çünkü bilgisine güveniyor. Bana da onun cümlelerini aktarmak kalıyor. Maddi hiçbir çıkarı olmaması, gerçekten önemli. Yayımlanmasını istediği kitabından elde edeceği geliri bir vakfa bağışlayacak. Yenal Karahan’la bağlantı kurmak isterseniz karahan_yenal@yahoo.com adresine mail atın. Ya da beni arayın.
Yazının Devamını Oku

Kendiniz için bir şeyler yapın

29 Ekim 2004
Sevgili ‘bilge’ arkadaşım Nevra’nın gönderdiği bir e-posta’dan çıktı Ömer Hayyam’ın bu şiiri... Okuyunca içim kıpır kıpır oldu; bir şeyler yapmak istedim ve Kasım için plan yaptım. Kasım ayı oldukça hareketli geçecek, hazırlanın!

Naturel Beden Zihin ve Ruh Sağlığı Festivali

Naturel Festivalinin beşincisi bu yıl 4-7 Kasım tarihleri arasında İstanbul Askeri Müze’de düzenleniyor. Her gün 11:00-20:00 saatleri arasında ziyarete açık festivalin giriş ücreti, 10 milyon TL. Festival, bu yıl ‘Affetme Şampiyonası’ ve ‘Köpeklerle Beden Diliyle Konuşma’ gibi ilginç etkinliklere ev sahipliği yapacak.

ABD, Almanya, İngiltere, Hindistan, Kırım, İsrail, İsveç, Norveç ve Türkiye’den uzmanların katıldığı seminer, panel ve çalışma gruplarının yanı sıra Meditasyon’dan Tai Chi’ye, Girya’dan Capoeira’ya, Müzikoterapi’den Çigong’a kadar birçok etkinliği kapsıyor.

Festivalde ayrıca Belçikalı sanatçı Wenshan’ın resimleri de sergileniyor.

Bu festivalin, özellikle ilgimi çeken bir bölümü oldu: Affetme Şampiyonası!

Festival katılımcılarından Antalya Ruhbilim Okulu ve Bytheo tarafından, ‘affetmenin birey ve toplum sağlığını koruyucu ve geliştirme etkisini’ vurgulamak amacıyla düzenlenecek Affetme Şampiyonası’na katılmak isteyenler, festivalin ilk üç günü başvurabilecekler. Katılımcıların yaşadıkları affetme deneyimleri arasından en etkileyici ve affetme becerisi en gelişmiş ilk üç belirlenecek.

Kasım’da neler yapalım

Hintli guru N.V.Raghuram, yine İstanbul’da. Raghuram’la Ayça Gürelman aracılığıyla bağlantı kurabilirsiniz. Tel: 0 532 357 38 58 Katılım ücretsiz.

29-30 Ekim Ninpo Dojo’da Aikido Semineri var. Erenköy’de Kazım Karabekir Köşkü Müzesi’nin üst katında... Tel: 0 216- 368 03 35

30 - 31 Ekim tarihleri arasında Steve Rother’ın Ankara‘Yaratıcılığın Kutsal 8 Odası Semineri’ yapılacak.

Tel: 0 312 - 441 56 00

İstanbul Etiler’deki Mind&Heart Academy’nin kasım programı çok yoğun, Çalışma Atölyeleri, NLP Pratisyen Eğitim Semineri, NLP ile Hızlı Okuma ve Konsantrasyon Eğitim Semineri.. Tel: 0212 278 71 48 www.mind-heart.com

Dünyanın en eski meditasyon tekniği Vipassana, 17-28 Kasım tarihleri arasında ücretsiz. www.tr.dhamma.org

TEL:0532 471 28 28

Geçmiş günü beyhude yere yad etme

Bir gelmemiş an için feryad etme

Geçmiş, gelecek masal bunlar hep

Eğlenmene bak ömrünü berbat etme.


Niceleri geldi, neler istediler

Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.

Sen hiç gitmeyecek gibisin, değil mi?

O gidenler de hep senin gibiydiler!


Dünyada ne var, kendine dert eyleyecek,

Bir gün gelecek ki can bedenden gidecek.

Zümrüt çayır üstünde, sefa sür iki gün...

Zira senin üstünde de otlar bitecek.
Yazının Devamını Oku

Bambaşka bir nesil: Kristal çocuklar

22 Ekim 2004
Yeni kuşak çocuklara verilen ad, ‘kristal.’ Önceki kuşaklardan farklı özellikler taşıyan bu çocuklar, birçok bakımdan ideal özellikler taşıyor. İndigo çocuklardan sonra kristal çocuklarla tanışalım. Bunun için kristal çocuk mail grubunun kurucusu ve 2 yaşında bir kristal çocuk annesi Burçak Alkanlı’yla konuştum. Aklınıza takılanları ona sorun, memnun olacaktır.

- Kristal çocuğunuz olduğunu nasıl anladınız?

Kızım 11 aylık iken Reiki 1’e inisiye oldum. Öğretmen, kızımı bir alerji problemi için gördüğünde onun bir kristal çocuk olduğunu söyledi. Ben de bunun ne olduğunu merak edip internet üzerinde araştırmaya başladım, ama fazla bilgi bulamadım. Bir de aynı tarihlerde kendi bebek_cocuk grubumdan dolayı girmiş olduğum indigoturks adlı bir grup vardı. Oradan kendim bir araştırma projesi olarak grubun kurucusu Mehmet Karaarslan’ın da desteğiyle Kristal Çocuklar grubunu kurdum. Ocak 2004’te Kristal Çocuklar adlı kitabın bilgisi de gelince bütün parçalar yerine oturmaya başladı.

- Nedir ‘kristal çocuk’?

Kristal Çocuklar, dünyaya 1998 yılında az sayıda, 2000 yılındaysa önemli sayıda gelmeye başladılar. Kristal Çocuklar, öncelikle berrak kristal olan auraları ile tanınırlar. Kristal hayat rengi, pişmanlık duymadan ve neşeyle bir ayna olmayı öğrenir. Birbirleriyle sadece 5 dakika konuştuktan sonra iletişim kurma şekli de dahil, karşısındaki insanın yaptığı her şeyin aynısını yaparlar. Bizler de onlardan hayat derslerimizi gözden geçirip ahenkle, barış içinde ve sevgiyle çok boyutlu yaşama şekillerini öğreniriz. Onlar kalp savaşçılarıdır ve bize kalp çakra, yani koşulsuz sevgiyle davranabilmemizi öğretirler.

- İndigo çocuktan farkı nedir?

Kristal Çocuklar, insan evrimindeki yeni basamağı temsil ederler. İndigo Çocukları izlerler. Misyonları, İndigolar tarafından başlatılmış olan işi bitirmektir. İndigo Çocuklar ‘Sistem Yıkıcılardır’; eski ve sınırlı düşünme yollarını sökmeye ve ortadan kaldırmaya gelmişlerdir; Kristal Çocuklar ise yenilenme ve yeniden yapılanma sürecini başlatmışlardır. İndigo çocuklarda, enerji, yıkım için hızlı bir şekilde, Kristallerde ise daha yavaş bir enerji akar. Maddi dünyada kendi gerçekliğinizi dış hareketlerle kontrol etmek için acele etmeye ihtiyaç olmadığını anlamak. Bu yüzden Kristal Çocuklar bizi neredeyse daha yavaş olmaya ve onların da yaptığı gibi enerjinin akmasına, keşfetmeye, yaratmaya ve deneyimlemeye yeterli zaman olduğunu anlamak için zorlayacaklar.

Siz, bir anne olarak ne gibi deneyimler yaşıyorsunuz çocuğunuzla?

Bunların çoğu dikkat çekecek şekilde kızımda var: Yoğun bir konsantrasyon ve dikkate sahip, çok sevecen, şefkatli ve sıcakkanlı, müziğe yatkın, şarkı söyleyip dans etmeyi çok seviyor. 2 yaşında ve her istediğini ifade edebiliyor. Doğduğundan beri aramızda telepatik iletişim oluyor, duyarlı bir yapısı var, hayvanlara deli oluyor; 11 aylıkken süt proteinine alerjisi ortaya çıktığında reikiye götürmüştüm, çok uyumluydu, hiç sorun çıkarmadı, şifa verilmesine izin verdi. Geceleri sık sık uyanıp ağlıyor, yatıştırmam gerekiyor, sanatı çok seviyor, eti çok sevmiyor, sebze ile karıştırıp az miktarda yedirebiliyorum, evde ve parkta her tümseğe çıkıyor, yoga yapmayı seviyor. Yıkanmayı ve yüzmeyi çok seviyor, arkadaş canlısı. Gelişimim hızlandı diyebilirim. Daha dürüst ve korkusuz olduk sanki.

- Çocuğa böyle bir sınıflandırma yapmak (yani kristal çocuk demek) doğru mu? Ebeveyn tarafından fark edilmezse ne olur?

Sınıflandırma yapmak derken ben insanların arasında yapılan ayrımcılığa karşıyım, ancak bu demek değildir ki her çocuk aynı eğitimi alsın. Bazen üstünzekalı çocuğu olan aileler yakınıyorlar öğretmenler eğitim sistemi onlara göre tasarlanmamış ve ziyan oluyorlar diye. Tabi Kristal Çocuklara göre uygun eğitim sistemleri de var Waldorf ve Montessori gibi. Ancak bunları Türkiye’ye ithal etmek zor. Hem herkesin bunları ödemeye gücü de yetmez. Dolayısıyla çocuğa anlayış, güven ortamında sevgi sunmak ve gelişmek istedikleri yönde hareket etmelerine izin vermek dışında çok net bir kural yok. Önemli olan ailelerin bilinçlenmesi ve onlara gerektiği gibi davranmaları. Ebeveyn tarafından fark edilmemesi çok önemli değil, nasılsa çocuk kendini farkettirecektir.

Ebeveynlerin onlara saygı duyması ve uzlaşmayı öğrenmesi çok önemlidir. Yoksa bu güçlü enerji ebeveyn veya bakıcının hiç kazanmayacağı güç mücadelerinde kullanılacaktır. Ayrıca Kristal Çocuklar, korku hakkında bir anlayışa ve kavrayışa sahip değillerdir. Onlar her zaman güvende olduklarını bilirler ve riskli veya aptalca görünen bir davranışta bulunarak ebeveyni veya bakıcıyı deli ederler. Sıklıkla onlar için ‘tehlikeli’ olabilecek bazı davranış biçimlerinin ebeveynleri tarafından sevecenlikle neden öyle olduğunun gösterilmesine ihtiyaç duyarlar. Kristal Çocuğa ebeveynlik etmek gerçek bir meydan okuma olabilir. Kristal Çocukların ebeveynleri çocuklarına istikrarlı bir ev sağlamak üzere kendi problemleri hakkında çalışmaya istekli olmalıdırlar.

- Kristal çocuklarla ilgili ne gibi çalışmalarınız var?

Bebek-çocuk fuarında bir stand açıp yeni çocukları ailelere tanıtmayı istiyorum ancak bu konuda sponsora ihtiyacımız var.

Yardımcı olabilecek firmalar benimle kontak kurabilirlerse çok sevinirim: burcakalkanli@superonline.com. Web siteleri hazırlıyoruz. Bunlardan biri indigoturkiye.com, haftaya açılacak. Çocuk ve ana-baba ilişkisi üzerine bir diğeri hazırlanıyor. Bu sitelere çeviriler yapıyorum. İndigo yahoo grupları (http://groups.yahoo.com/group/yenicocuklar) ve indigochildren.meetup.com olarak internetten toplantılar organize edip diğer ebeveynlerle biraraya gelip tartışıp kendimizi geliştiriyoruz.

Seneye kızımın ev öğretmeniyle birlikte bir yuva açmayı planlıyoruz. Burada Kristal Çocuklar ve İndigolar eğitim görecekler.

Burada belirleyici olacak nokta ise ebeveynlerin bilinçliliği.

Hayvanlara yardım etmek isteyenler

Genellikle büyük bebeklerdir ve sıklıkla vücutlarına oranla çok büyük kafaları vardır. Geniş, içe işleyen gözleri vardır ve uzun süre insanlara bakarlar. Duygusal olarak, genellikle çok sakin, iyi bebeklerdir ve annelerine çok sağlam bir şekilde bağlanacaklardır. Bu sağlam bağ, onlar 4-5 yaşına gelene kadar sürebilir ve ‘bağımlılık’ davranışı olarak yorumlanabilir. Ayrıca onlar çok sevecen çocuklardır; sıklıkla sıkıntıda olan insan ve hayvanlara yardım etmek ve onları iyileştirmek isteyeceklerdir. Gıdaya karşı da çok hassas olabilir, gıda alerjisi geliştirebilirler. Otizm tanısı koyulabilir, çünkü aile bireyleriyle telepati yetenekleriyle anlaşıyorlardır. Bazen 4-5 yaşına kadar konuşmazlar. Ev dışında sosyalleşmeye başladıklarında telepatik olmayanların varlığını öğrenip niçin konuşmak gerektiğini anlamaya başlarlar. Zihinleri yoluyla vücudlarındaki fiziksel değişikliklere etki yaparak kendi kendilerini tedavi edebilirler. Son derece sanatçı ve yaratıcıdırlar. Vejetaryen yemeklerini ve meyve sularını ‘normal yiyeceklere’ tercih ederler. Şaşırtıcı bir denge duygusuna sahip, korkusuz araştırıcılar ve tırmanıcılardır.
Yazının Devamını Oku

İndigo, Kristal ve Işık Çocuklar mı

15 Ekim 2004
Bu yazı, kafanız karışsın ya da çocuklarınızın suratına bakıp ‘Acaba hangisi’ diye düşünün diye yazılmadı. Sadece zaman değişiyor, farkına varın ve olaylara/kişilere, o gözle bakın istedim. Yoksa bu kavramları 800 kelimeyle açıklamak ne mümkün! Uluslararası ilişkiler öğrencisiyim. 23 yaşındayım. 5-6 yıldır, spiritüel camia denen ortamda bilfiil ezoterik çalışmalarla ilgileniyorum. Son 2 yıldır da indigo çocuklar üzerinde çalışmalar yapmaktayım. ‘indigotürkiye’ adında kurucu üyesi olduğum bir mail grubumuz var. Grup, 300 kişiden, çoğunluğu kendini ‘indigo’ olarak tanımlayan üyelerden oluşuyor. Kurulma amacı, benim gibi, bizim gibi algıları erken yaşta açılan ve uyum sorunu yaşayan çocukları bir araya toplamak. Bir de ‘indigo aile’ adında bir grubumuz var. Bu grubun amacı da çocuklarını anlamakta, onlara ulaşmakta zorluk çeken ebeveynlere anne-çocuk iletişimi bilgileriyle yardımcı olabilmek.

İndigo dediğimiz çocuk, kendi özgürlüğünü, kendi istediği, inandığı yolla yaşamak isteyen çocuktur. Siz, ona ne derseniz, ne öğretirseniz, o kendi kafasına yatan, kendi doğrusunu bulacaktır. Çocuklar insanüstü tanımlara sokulup ebeveyn baskısı altında kalıyorlar. ‘Benim çocuğum da indigo’ şeklinde velilerin ego savaşları çıkıyor ortaya...’

İndigo Çocuklar

İrem’le buluştuk ve anlattı:
‘Geçen yıl Steve Rother’ın bir seminerine katıldım. Benim indigo olduğumu söyledi herkesin içinde. Aydınlanmak diyoruz, tekamül diyoruz, bir olmaya çalışıyoruz. Tam da bu sırada, birinin bana ‘indigo’ olduğumu söylemesine sinirlenmiştim. O zaman Steve bana; ‘İndigo, auranın rengidir; insanlar, puzzle’ın parçalarıdır. Bir araya gelip bütün oluştururlar. Senin de görevin mavi olmak. Bu, seni diğerlerinden özel ve değerli yapmaz. İndigo’lar yaratıcı, mutlak otoriteye karşı olan, toplumsal normlara uyum sağlayamayan insanlardır’ dedi. Ben de o güne kadar, kendimde bir sorun olduğunu düşünürdüm. Okulda hiperaktiftim, psikologlarda geçti ömrüm, okumayı çözdüğümde Kur’an’ı okumuştum. Ama o gün yalnız olmadığımı anladım.

İndigolar, 1982’den beri gözleniyor. Ama bu demek değil ki o yıldan itibaren doğdular! İndigolar, özel ya da seçilmiş değil; farklıdırlar. Otoriteye ve dik hiyerarşiye gelemiyorlar. Sevgi olmayan ortama tepki gösterirler.

İndigo çocuğu olan aileler çocuğu tanımalı, onun kendisini tanımasına yardım etmeli, çocuğu olduğu gibi bırakmalı.

İnsan, önce kök çakradan başlar, dünyayla bir ilişki kurar. Sonra sakrale geçer ve cinsel enerjiyi kullanmayı öğrenir. Solar pleksusa geçer ve insan ilişkileri başlar. Kalp çakrasıyla sevgi ilişkileri başlar. Boğaz çakrasıyla kendini tanır ve ifade eder. Maddenin ötesini sorgular ve felsefeyle ilgilenir. Yaşlılık evrelerinde de kendini dine verir, tanrısal boyutla ilgilenir; o da taç çarkadır. İndigo çocuklar ise dünyaya geldiklerinde titreşimleri çok yüksektir. Doğduklarında 6. çakraya kadar açık dünyaya gelirler. Çocuklukta yaşadıkları baskılar ve travmalar, dikkat eksikliği, hiperaktiflik olarak kendini gösteriyor.

İrem’e soru sormak için;

indigo_turkey
ve yenicocuklar yahoo mail gruplarından ulaşabilir ya da 5 Kasım’da Naturel Festivali’nde düzenleyeceği seminere katılabilirsiniz.

Kristal Çocuklar

‘Kristal Çocuklar, İndigo Çocuklar’dan sonra dünyaya gelmiş olan yeni kuşaktır. Aşağı yukarı sıfır ile yedi yaş arasında bulunan bu kuşak, önceki kuşaklardan farklıdır. Birçok bakımdan ideal olan bu çocuklar insanlığın nereye doğru yöneldiğini göstermektedirler... ve bu çok olumlu bir yöndür! Bu çocuklar, İndigolar gibi son derece psişik ve duyarlıdırlar, ama onlar gibi savaşçı ruhlu ve öfkeli değil, mutlu, bağışlayıcı ve sakin yaradılışlıdırlar. Kristal Çocuklar içsel ve dışsal olarak çok güzeldirler; gözlerine bir kez baktığınızda, onlardaki Tanrısal sevgiyi ve bilgeliği görebilirsiniz. Onların auraları parlak ve harelidir; onlar adeta içlerinden ışık saçarlar! Onlar geçmiş yaşamlarından, uzak galaksilerden, barış ve sevgiyle ilgili derin içgörülerinden söz ederler’ diyor ‘Kristal Çocuklar’ kitabının yazarı Doreen Virtue. Haftaya, 2 yaşında bir ‘kristal çocuğu’ olan Burçak, kristal çocukları anlatacak...

Işık Çocuklar

Onlara, ‘yeni çağ çocukları’ da diyebiliriz. Maddenin alabileceği en yüksek form, ışıktır. Titreşimi çok yükseldiğinde ışık olur. O yüzden ışık çocuklar deniyor. Ama hiçbir çocuk arasında ayrım yapılmıyor, yani zamane çocukları ‘ışık çocuklar’ olarak adlandırılıyor. Çünkü bu çocuklar, donanımlı ve daha farkında olarak dünyaya geliyorlar. Daha iyi eğitime ve anlaşılmaya ihtiyaçları var. Bunun için 36 dönümlük bir arazide, yaz kampı olarak düşünülen bir tesis kuruluyor. Bunda amaç, sağlıklı aile-çocuk iletişimi sağlamak. Burada, anne-baba-çocuk farkındalık ve sağlıklı çocuk yetiştirme bilgileri alacak.

NOT: Geçtiğimiz haftalarda yaptığım Bujinkan Ninjutsu eğitmeni Ercan Şarbat röportajında ‘Ninjutsu öğreten başka birileri varsa sahtekardır’ ifadesi vardı. Yanlış anlamaya sebep olmak istemem: Ercan Bey, ‘Bujinkan’ Ninjutsu uzmanıdır. Ve Bujinkan Ninjutsu’da Türkiye’deki tek yetkili kişidir. Ninjutsu’nun başka bir ekolü olan ‘Genbukan’la bir ilgisi yoktur. Bilginize...
Yazının Devamını Oku

Okuyun, siz de konuşun

8 Ekim 2004
İşte, size ‘ne, nedir’ kitapları listesi. Taoculuk, karma, çakra, reiki, feng shui... Akla gelen her türlü ‘Popüler Uzakdoğulu’ terime bir kitap önerdim. Arkadaşlarınız konuşurken boynunuzu bükmeyin diye! Bazen ben konuşurken arkadaşlarımın bana tuhaf baktığını fark ediyorum. Bunun sebebinin, benim farklı bir terminoloji kullanmam olduğunu anladım.

Çünkü arkadaşlarım, başlarına gelen kötü bir olayı anlattıklarında ben ‘Karmanda varmış’ gibi bir yorum yapabiliyorum.

Tabii ki o ‘tuhaf’ bakışları hak ediyorum! Çünkü ne dediğimi anlamıyorlar.

Sık sık duyduğumuz, ama ne olduğunu pek anlaşılmayan kavramlara açıklık getirmek için 10 kitap önermeye karar verdim.

Çünkü benim yolum da böyle aydınlandı inanın...

1. YIN VE YANG

Martin Palmer- Dharma

‘Çin’in Karşıtlıklar Felsefesinin Kavranması ve Günlük Yaşantımıza Uyarlanması’ amacını taşıyan bu minik kitap sayesinde, artık hayatımızdaki pek çok eşyada karşımıza çıkan siyah ve beyaz yuvarlağın anlamını kavrıyoruz.

Peki kavradık diyelim, ne işimize yarayacak? Modern yaşamlarımızda çatışmalarla uyum içinde yaşamak zorunda kalıyoruz. Mutsuz olmamak için, kendi içimizde kendimize uzak olarak gördüğümüz varlıklara ait özellikler taşıdığımızın farkına varabilirsek kendimizle daha uyumlu yaşayabiliriz.

2. YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN AURA OKUMA

Richard Webster- Alfa

Auranın sözlük anlamı, tüm canlıları çevreleyen görünmez enerji yayılımı. Kitabın yazarının giriş yazısı şöyle bitiyor: ‘Mağara duvarlarına aura resimleri oyan ilkel insanlardan beri epeyce yol katettik.

Şimdi auraları görebilmek için araçlar kullanarak varlıklarını kanıtlayabiliyoruz. Buna karşın çok az kişi aura bilinçliliğine kavuşmak ve istediği zaman görebilmek için zaman ve enerji harcamakta. Heyecanlı ve son derece zengin bir ödülü olan bu yolculuğa çıktığınız için tebrikler.’ Kafanızdaki soru işaretlerini silmek için iyi bir başlangıç.

3. REİKİ

Brigitte Müller& Horst H. Günther- Ege Meta Yayınları

‘Evrensel yaşam enerjisi’ anlamına gelen reiki, 19. Yüzyılda Japonya’da keşfedildiğinden beri dünyaya büyük bir hızla yayıldı.

Belki bunda, özel bir bilgi ‘gerektirmemesi’ vardır, kimbilir? Ama siz de bu tekniği öğrenmek istiyorsanız, reikili esprileri bir kenara bırakıp bu kitabı elinize alsanız fena olmaz.

4. CHAKRA EL KİTABI

S. Sharamon&B.J. Baginski- Arıtan

Birkaç hafta üst üste çakralar hakkında yazı yazdıktan sonra adım ‘Çekirge’den ‘Çakra’ya doğru yön değiştirmişti. Bu konu da epeyce espriye müsait; atış serbest!

Benim için ne bu esprilerin ne Serdar Ortaç’ın bu ilginin farkına varıp bilgi sahibi olmadan ‘çakra’ albümü yapmasının hiçbir sakıncası yok. Ama şu kadarını biliyorum ki, çakraları öğrenmeden ‘Doğu’nun anlattığı enerji sistemlerini ve dolayısıyla şifa yollarını öğrenemeyiz. Onun için bu kitap iyi bir kaynak.

5. KARMA FELSEFESİ EL KİTABI

Dr.Jonn Mumford- Alfa

Bu kitabın tam adı ‘Karma Felsefesi El Kitabı- 9 Günde Yaşamınızı Değiştirin’. Ancak böyle iddialı sözleri bir tarafa bırakma yanlısıyım. Ancak ‘karma’nın ne olduğunu anlamak için iyi bir kitap.

Bizde, ‘etme- bulma dünyası’ ya da ‘Ne ekersen onu biçersin’ gibi deyişlerle özetlenebilecek karma, düşünce ya da eylem olarak her yaptığımızın bir sonucu olduğudur.

6. BİR DİLEK TUT HAYATIN DEĞİŞSİN

Gahl Sasson&Steve Weinstein- OWO

İşte son zamanların en ‘in’ ve en ‘gizli’ inanışı Kabala’yı anlatan bir kitap. Madonna, Guy Ritchie, Demi Moore, Britney Spears, David-Victoria Beckham gibi starların bileklerine taktıkları kırmızı iplerle dikkat çeken ve popülerleşen bu inancın ne olduğunu öğrenmek isterseniz bu kitap sizi aydınlatacaktır. O zaman beğenip beğenmemek, inanıp inanmamak sizin elinizde!

7. FENG SHUI

Richard Webster- Alfa

Yine bir başka ‘trendy’ kelime daha: Feng Shui. Hayatımıza ilk giren ve çok ilgi çeken ‘Uzakdoğu’lu terimlerden. Çünkü evinizde yapacağınız küçük değişikliklerle hayatınıza bolluk, mutluluk, sağlık geleceğini kanıtlıyor. Oldukça basit dille yazılan bu kitap sayesinde feng shui’nin pek çok faydasını öğrenecek ve uygulayabileceksiniz.

8. TAOCULUK NEDİR

J.C.Cooper- Omega

Eski Çin Bilgelik Öğretisine Giriş kitabıyla, uygarlık tarihinin en eski, en ilginç düşünce akımlarından biriyle karşılaşacaksınız. Şaşırmayın, okumaya devam edin!

9. Kİ ENERJİSİ

Koichi Tohei- Okyanus

Teknolojinin her yanımızı sardığı günler yaşıyor, makineleşiyoruz. Peki bu arada kendi iç gücümüze yabancılaşmıyor muyuz?

Evrenin insanlara verdiği sonsuz güç, hepimizin içinde var olan ‘ki’ enerjisidir. Zaten neredeyse her kültür bu enerjiyi çeşitli isimlerle anlatmıştır. Aikido ustasi Koichi Tohei, bu kitapta, kişisel ki’nizi güçlendirmek için yollar gösteriyor.

10. Kadınlar ve Erkekler için SEKSİN TAOSU

Dr.Stephen T.Chang- Klan

Taocu seks Taocular’ın üreme sürecini incelemesi sonucu doğan bir kavram. Keşifleri sonunda Seks Biliminin Taosu adında bir sistem geliştirdiler. Bu yöntemle, kişinin kendini iyileştirme yeteneğini en üst düzeye çıkarmayı, tüm bedeni enerjiyle doldurmayı ve zamanı yenmeyi (yaşlanmayı yavaşlatmayı) umdular. Bilgi sahibi olmak istiyorsanız, bir doktor tarafından yazılan bu kitap en iyi seçim.

Jennifer Lopez’in güzellik sırları

O, müzik ve sinema dünyasının en ünlü sanatçılarından biri. Aşkları, filmleri, konserleri her zaman gündemin ilk sıralarında. Güzel ve şık olmaya mecbur. Jennifer Lopez, güzellik sırlarını Amerikan People dergisine anlattı:

BOL NEMLENDİRİCİ KULLANIN

Ben yüzüm ve vücudum için bol nemlendirici kullanırım. Hava güneşli olsa da olmasa da koruyucu krem sürerim. Güneşlenmeyi seviyorum ama güneş altında uzun süre kalmamaya da her zaman dikkat ederim. Uyku benim için çok önemlidir. Uykunun cilt için, yüz güzelliği ve zihin için ne kadar önemli olduğunu pek çok kişi bilmez. İnsanlarımız yeterli uyku uyumuyorlar. Bence en büyük problem bu.

SAÇIM KÖTÜYSE ŞAPKA TAKARIM

Günümüzde aşırı parıltılı görünme salgını devam ediyor. Vazelin ve bebek yağı yüze asla sürülmemeli. Kadının yüzünde hafif bir parıltının olması hoşa gider ama hepsi o kadar. Makyajın varlığı hiç farkedilmemeli. Bazı günler vardır ki, gerçekten de ‘Kötü saç günleri’ denilebilir onlara. Ben de hemen başıma bir şapka geçiririm. Şapka giymeyi gerçekten çok seviyorum. Saçlarımı şapkanın içine toplamak da hoşuma gider

KEŞKE PANÇO MODA OLSAYDI

Keşke, pançolar hala moda olsaydı. Bir de şu Meksika modeli pantolonları çok severdim, hala da seviyorum. Bence en güzel giyinen ünlü kadınlar Marilyn Monroe ve Jackie Kennedy Onassis’ti. Eğer bu iki kadının stilini birbiriyle kaynaştırırsanız, çok değişik bir stil ortaya çıkar. Ben, kendi stilimi böyle yarattım. Hanımefendi görüntüsüyle, vamp kadın görüntüsünü birbiriyle karıştırırsanız, ortaya çok etkileyici bir stil çıkıyor.
Yazının Devamını Oku

Mükemmeli ve barışı arayanlara: AI-KI-DO

1 Ekim 2004
<B>AI</B>- Harmoni (uyumlu hareket etme) <br><B>KI</B>- Ruh, akıl, evrensel enerji <br><B>DO</B>- Yol. Yarış, kavga ve müsabaka olmayan aikidonun ne anlama geldiğini, faydalarını, nasıl doğru hoca seçeceğimizi Mustafa Nemli ile konuştuk.

Geçen hafta, Erenköy’deki Ninpo Dojo’da ninjutsu’yu öğrendik. Bu hafta yine Ninpo Dojo’dayım. Bu kez sıra, aikidoda...

Aikidoyu öğreten isimlerden ben Mustafa Nemli hocayı seçtim. Çünkü:

1. Eurasia Aikido Organization Türkiye Genel Koordinatörü

2. Genç, tecrübeli, çok olumlu ve aikido onun hayatı (anlatırken gözleri parlıyor)

3. Onu sevdim

Mustafa Nemli, 10 yıldır aikido yapıyor. Daha önce tekvando yapmış, ama karakterine uygun bulmadığı için aikidoda karar kılmış. Fransa Aikido Federasyonu’nun yüksek teknik sorumlusu Nebi Vural hocayla tanıştıktan sonra hayatı değişmiş. Avrupa’da eğitim alma imkanı bulmuş. Nebi Vural’ın kurduğu, 14 ülke üyeli Euroasia Aikido Organization’ın Türkiye Genel Koordinatörü olmuş. (www.aikidoavrasya.org ve www.aikidoeuroasia.org)

- Aikido ne anlama geliyor?

Ruhun bedenle birleştiği yol demek. Mantıklı düşünerek yaptığınız, uyumlu bir şekilde ortaya çıkan teknik demek. Doğu felsefesindeki birçok sanatın sonunda olan bir takıdır ‘do’ ve yol anlamına gelir. Akıl ve bedenle beraber yürünen yol. Saldırganın hızını ve tekniğini kullanarak onu etkisiz hale getirmek, dengesini bozmak ve kilitleme teknikleri üzerine kurulmuş. Aikido durağan değil, akıcıdır, hareketleri daireseldir, göze de o yüzden hoş görünür; aynı bir ressamın elini kaldırmadan tabloyu yapması gibi bir sanattır. Büyük ustaları izlediğimiz zaman hangi hareketi nasıl yaptığını anlamayız bile!

- Aikidonun doğuşu çok eski değil aslında. O Sensei Morihei Ueshiba tarafından geliştirilmiş. ‘Hareket ettiğim an, aikidodur’ diyor Sensei. Nasıl bulunmuş?

1883’te doğan O Sensei (büyük hoca demek) 1969’da ölmüş. Hayatı, savaşla geçmiş. Mançurya’da tutuklanıyor; idam edilecekken araya Japon hükümeti girip kurtarıyor. Döndüğünde bildiği bütün budo tekniklerini harmanlayıp yeni bir teknik geliştiriyor ve adına aikido diyor. Ölünceye kadar da Japonya’da ve dünyada aikidoyu yayıyor.

JAPONYA’DA İŞE ALINMA SEBEBİ

- Bu kadar yayılmasının sebebi ne?

Çok akıllı bir politika izlenmiş. O Sensei, yetiştirdiği öğrencilerini Avrupa ve Amerika’ya göndermiş. Bu da yayılmasını kolaylaştırmış.

- Aikidonun faydaları neler?

Aikido, eklemlerle ilgili bir sanat. Güç mücadelesi yok. 8 yaşındaki bir çocukla 40 yaşındaki bir adam idman yapabilir. Vücuttaki hayati noktaları bilmek gerek. Kireçlenme olmaz. Kan dolaşımını hızlandırır. Bel ağrılarını giderir.

- Hangi karaktere sahip insanlar aikido yapar?

Fazlasıyla teknik bir sanat, basit değil. Aikidoda, gerçek başarı, kişinin kendisine üstünlük sağlaması olarak kabul ediliyor. Bu nedenle müsabakası yok. Tembel insan aikido yapamaz, hareketli olmak lazım. Bir tek kişiyle değil, pek çok kişiyle çalışıldığı için de insanları tanıyorsunuz. Nerede, nasıl davranmanız gerektiğini, karşınızdakinin hareketlerinden anlıyorsunuz. Bu da sizi iyi bir yönetici yapıyor. Japonya’da, yaptığınız sanatlar, (özellikle kendo, aikido) işe alınırken sizi tercih sebebi yapar.

- Doğru aikido hocası nasıl seçilir?

Hocanın eğitiminin de hayat boyu sürdüğünü unutmamak lazım. Doğru hocayı bulmak için dojoya (Uzakdoğu sporlarının yapıldığı alan) gidilip hoca izlenir. Karakterinize yakın hocayı seçin. Kıyafetine bakın, temiz ve özenli olmalı. Hakama denen Samuraylar’ın da giydiği bir pantolon-etek giyeriz; hakamanın püsküllerinin sarkmaması derli toplu olması gerekir.

- Euroasia Aikido Organizaton’ın (EAO) Türkiye genel koordinatörüsünüz. Neler yapar, kaç kişiye hitap eder EAO?

Seminerler düzenler, staj imkanı sağlar. Euroasia Türkiye’ye kayıtlı 2000 kişi var. Bunlar içinde emniyet kuvvetleri de var.

- Çocuklar kaç yaşından itibaren aikido yapabilir?

8-9 yaşından sonra başlatmak doğru. Öncelikle dengeyi öğreniyorlar, çünkü yürümeyi bile bilmiyor insanlar! Topuklara değil, parmak uçlarına basarak yürümek gerek.

Aikido adresleri

Ninpo Dojo: 0 216- 368 03 35Zendokan: 0 216- 363 64 78 İstanbul- 0 312- 491 74 97 Ankara- 0 262- 331 68 62 Kocaeli-Ali San Spor Kulübü: 0 212- 543 36 45Alsancak Sports Club: 0 232- 483 52 72 Erzurum Aikido Dojosu: 0 536 595 96 31

Konya Aikido Dojosu: 0 535 606 03 53

Isparta Aikido Dojosu: 0 246- 218 33 08
Yazının Devamını Oku