Zeynep Bölükbaşı

Bisikletin değil inancın başarısı

26 Temmuz 2005
<B>Lance Armstrong, atağa kalkarken çığlık atan ve varış çizgisinde gösteriş yapan ünlü bir bisiklet yarışçısıydı. Ancak bir gün ileri derecede kanser olduğunu öğrendi... Yılmadı. Tedavisine dört elle sarıldı, iyileşti ve yarışlara tekrar döndü. Üstelik bu öyle bir dönüş oldu ki, önceki gün aldığı birincilikle, üst üste yedi kez Fransa Turu’nu kazanan tek bisikletçi olarak tarihe geçmeyi başardı. Artık jübilesini yapan Armstrong, çok yakında Türkiye’ye geliyor.


‘Henüz 24 yaşındayken bir efsane olacağına kesin gözüyle bakılan Lance Armstrong’a, Ekim 1996’da doktorlar prostat kanseri teşhisiyle yüzde 40 yaşama şansı verdikleri gün bütün hayatı tamamen değişmişti.

Bir yandan vücudunu istila eden kanserle ve ruhunu tüketmekle tehdit eden kemoterapiyle savaşırken, bir yandan antrenmanlarına odaklandı ve etrafındaki, hayattan asla pes etmeyenlerden güç aldı.

Hastaneden çıkışından sadece 16 ay geçmişti ki dünyanın en zor parkuru olarak bilinen Tour de France’ı kazandı.

Hem de şimdiye kadar kimsenin yapamadığını yaparak ve hız rekoru kırarak...’

Dünyaca ünlü bisikletçi Lance Armstrong’un ‘Yaşama Çevrilen Pedal- Bisikletin Değil İnancın Öyküsü’ adlı kitabının arka sayfasında bunlar ve daha fazlası yazıyor.

İlk 10 bin kitapla birlikte orijinal LIVESTRONG bilekliği hediye edilen kitabı bir solukta okuyacaksınız.

Ben de şampiyona, hayatını özetleyerek bir destek vermek istedim.. İnancın, direncin ve yaşama sevincinin önemini vurgulamak için!

Yeni bakış açısı

Lance’in spor kariyeri Teksas’ta, annesi Linda’nın desteğiyle başladı. Henüz 13 yaşındayken kazandığı Iron Kids Triathlon yarışlarında yeteneği ortaya çıkan Lance, 16 yaşında profesyonel oldu. Lise diplomasını almasına yakın Amerikan Olimpik Bisiklet gelişim takımıyla antrenman yapıyordu. Bu, kaderini belirledi: Lance, bisiklet yarışçısı olarak kariyer yapacaktı.

1989’da Moskova’da yapılan küçükler dünya şampiyonasına katıldı. 1991’de Amerika Ulusal Amatör Bisiklet şampiyonuydu.

Profesyonel olduktan sonra Amerika’da kazandığı pek çok şampiyonlukla, Tour de France (Fransa Turu) başarılarıyla, Dünya Şampiyonluğuyla adından söz ettirdi. 1996’daki Atlanta Yaz Olimpiyatları’na Amerika Bisiklet Takımı’nın bir numaralı seri başı olarak katıldı. Sonrasında Fransız asıllı Cofidis takımıyla kontrat imzaladı.

Lance Armstrong, kariyerinin en üst noktasındayken dayanılmaz ağrılar sebebiyle bisikletinden inmek zorunda kaldı. Doktorundan kanser olduğu haberini aldıktan sonra bütün hayatı değişti. Testler, hastalığın, ilerlemiş derecede prostat kanseri olduğunu ve ciğerlerle beyne de sıçradığını gösteriyordu. Yoğun bir kemoterapiyle tedavisine başlandı. Uzmanların tavsiyesiyle, akciğer kapasitesini kaybetmeden iyileşme şansı olan bir tedavi yöntemi de denedi. Olağanüstü bir şey gerçekleşti ve kemoterapi cevap verdi!

Lance ise düşüncelerini git gide kanserden yarışlara doğru çevirmeye başladı! Kanser onu, fiziksel ve duygusal olarak yaraladı, ancak Lance bugün kanseri ‘başına gelen en iyi şey’ olarak görüyor. Bu yeni bakış açısı, onu bisiklete odaklanmanın ötesine taşıdı.

Lance, kanserli hastaların mücadelesine yardımcı olmak amacıyla Lance Armstrong Vakfı’ kurdu.

Dönüşü muhteşem oldu

Lance’in kanserden tamamen kurtulması bir mucize olabilir, ancak yarışlara geri dönüşü gerçekten sırrına erişilemez bir durumdu! Cofidis’le ayrıldıktan sonra takımsız kalmıştı. Ta ki Amerikan Posta Servisi ona inanıp bir anlaşma yapana dek.

Eğer Lance bir daha pedal çeviremeseydi, hikayesi ilham verici olarak kalacaktı. Ancak o, kendini profesyonel saflarda da ispat etmek istiyordu. Öncelikle kendi vakfı tarafından, geri dönüşünü kutlama amacıyla düzenlenen yarışa katıldı. Daha sonra Tour de Spain (İspanya Turu) ve Dünya Şampiyonası’nda ilk beşe girmeye odaklandı. 1999 onun için mucizevi bir başka yıldı. Çünkü Tour de France’ın birincilik ipini göğüslediğinde, hem kendisi hem de dünyadaki her kanserli için büyük bir zafer kazanmıştı! Lance uluslararası bir kahraman olmuştu! Ama yetinmedi!

Önceki gün aldığı ve jübilesini yaptığı birincilikle zafer listesine toplam yedi Tour de France yarışı zaferi ekledi ve umudun sembolü haline geldi.

Ayrıca dünyanın her yerindeki kanserli hastalar için bir lider ve aktivist olarak çalışmaya devam ediyor.
Yazının Devamını Oku

Osho seks gurusu değildi

19 Temmuz 2005
Yükselen değerlerle dalga geçen, 96 tane Rolls-Royce’a ve onbinlerce kırmızı giysili, sınır tanımaz müride sahip, popüler basının meşhur ‘seks gurusu’ Osho ile geçen yıllar... Osho’nun en yakınında yaşayan Shunyo, anılarını kitaplaştırdı. İlk kez Çekirge’de!

Sakin, mesafeli, ama konuşması insana huzur veren bir kadın Sandy Pengelly. Ya da Osho’nun ona verdiği ve ‘sıfır’ anlamına gelen isimle Shunyo! İngiltere doğumlu 61 yaşındaki bu zarif kadın, hayatın anlamını bulmak için Hindistan’a gittiğinde popüler basının ‘seks gurusu’ olarak tanımladığı Osho’nun yardımcısı olacağını bilmiyordu. Ancak hayat sürprizlerle doludur. Onunki de epeyce hareketli ve sürprizli geçmiş.

O da bu hayatı ‘My Diamond Days With Osho’ adlı kitapta anlattı.

Kitap, Türkiye’de OWO Yayınları’ndan ‘Osho ile Parlayan Günlerim’ adıyla yayımlandı. Kitabının çıkışı dolayısıyla Türkiye’ye gelen Shunyo ile konuştum. Eminim, pek çok ülkeden sınırdışı edilen Osho ile birlikte hapse atılan, bu ‘Batılı’ kadının hikayesini ilgiyle okuyacaksınız. Ayrıca ‘seks gurusu’ olup olmadığına da kendiniz karar vereceksiniz!

İLHAM KENDİLİĞİNDEN GELİYORDU

- Niye böyle bir kitap yazdınız?

Osho bir gün bana baktı ve ‘kitap yazabilirsin’ dedi. Şaşırdım, çünkü hayatımda hiç yazmamıştım. Sonra bana kitabın ismini de verdi: Diamond Days with Osho (Osho ile pırlanta günler)

- Belki zor bir soru alacak, ama Osho sizin için ne ifade ediyor?

Yaşarken, sizin, benim gibi bir insanın tamamıyla huzur dolu ve rahat olabileceğini kanıtlayan bir ilham kaynağıydı. Her karşılaştığı insana karşı kabullenme ve sevgi doluydu. Ölümünden sonra bu ilhamın kendiliğinden geldiğini gördüm. Çünkü Osho bana o kadar çok şey öğretmişti ki! Öğretinin kendiliğinden devam ettiğini görmek harika.

- Hindistan’da Osho’nun komümüne katıldınız. Ve Osho birden Amerika’ya gitmeye karar verdi; hep beraber gittiniz. Neden?

Açıkçası bilmiyorum; Amerika’ya gitmeyi hiç istememiştim. Ancak Osho’nu sağlık sorunu olduğunu, sırtıyla ilgili problemi çözecek özel doktorun Amerika’da olduğunu biliyordum. Bu, gidiş için bir sebepti. Bu arada Hindistan’da çok hızlı genişliyorduk. Merkezimizin olduğu Puna dolmuştu. Ve pek çok Hintli politikacı Osho’ya karşıydı, genişlememizi zorlaştırıyorlardı. Osho da hep onlara karşı konuşuyordu.

- Yaptığınız hataları söyler miydi? Bir tanesini anlatır mısınız?

Yunanistan’daydık. Çok rüzgarlı bir geceydi. Ben ve bir arkadaşım motorsiklete binmek istedik. Yapılacak en aptalca şeydi. Kaza geçirdik! Osho hiçbir şey söylemedi. Zaten ertesi gün Yunanistan’dan sınır dışı edildi. Bir hafta sonra Urugay’da buluştuk ve bana ‘yaptığın şey çok aptalcaydı’ dedi. Kendimi çok kötü hissettim. Bir kez daha böyle bir şey yaşadım. İki arkadaşımız, ilişkilerini bitirmeye karar verdiler. Ve o sırada erkek olan bana bir hediye aldı. Ben çok mutlu olup aldım. Osho bunu duymuş. Topluluğa yaptığı bir konuşmada şöyle dedi: ‘Shunyo, hediyeyi almakla büyük bir bilinçsizlik yaptı. Çünkü adamın, bu hediyeyi ona değil, acı çeken kız arkadaşına alması gerektiği bilincinde olmalıydı. Ve adama bunu söylemeliydi.’

- Ne hissettiniz?

Kızgınlık. Ama bana şunu söyledi: ‘Sözüm sana değil, bilinçaltına!’ Ne demek istediğini, bütün söylediklerinin sevgi dolu olduğunu ancak o öldükten sonra izlediğim videolarında fark edebildim.

SEKSTEN ZEVK ALINMASINI SÖYLERDİ

- Osho, zihni olmadığını söylüyor; bu nasıl mümkün?

Gerektiğinde zihnini kullanır. Ama gerekmedikçe huzur içinde otururdu. Oysa insan zihni bir teyp kayıt cihazı gibi çalışır ve zihnimizden sürekli düşünceler geçer. Osho’nun yanında olduğunuzda onun huzuru size geçerdi. Yani bizimki gibi dakikada binlerce düşünce geçen bir beyni yoktu.

- Gündelik hayatımızda böyle huzurlu bir seviyeye gelmemiz mümkün mü?

Evet. Osho bunun en iyi kanıtıydı. Şu an yapmamız gereken günlük hayatımızda yaptıklarımızın farkına varmak. Yapılması gereken herkesin kendi için uygun bir teknik bulup bunu gün içinde 5 dakika yapması. Bu dakikalar, sizi gençleştirecektir.

- Osho bir seks gurusu olarak tanındı. Öyle miydi?

Değildi... Her şey Hindistan’da başladı. Hindistan’da en çok satan kitabı ‘Seksten Süperbilinçliliğe’ idi. Bütün toplum seks bölümünden bahsetmeyi tercih etti. Osho’nun seksten konuşmasının sebebiyse yine dindi. Dinlerin çoğu seksi yasaklar. Oysa bir insanın seks enerjisini engellemek temel gücünü engellemek demek. Çünkü seks olmadan insan türünün devamı da gelemez. Osho, seksin doğal olduğunu ve seksten zevk alınmasını söyledi. Osho’ya göre 42 yaşından itibaren hormonlar azalır, 49’dan sonra da kendinize dönersiniz. Seksi gençken yaşamayanlarsa, 60-70 yaşından sonra hayal olarak kafalarında canlandırırlardı ki bu da sapıklığa varırdı.

- Osho’nun bir seks hayatı var mıydı?

O, seksin ötesindeydi. Çevresinde pek çok güzel kadın vardı. İstese hepsiyle beraber olabilirdi, ama kimse ona o şekilde yaklaşmadı. Bence o seksin, bir kadını arzulamanın ötesindeydi.

- Türkiye’de Osho’ya ilgi nasıl sizce?

Müslümanlığınız Osho’yla ilgilenmenizi engellemiyor ki, bu çok doğru bir şey! Osho’nun dediği gibi: ‘Dünyada olun, ama dünyanın içinizde olmasına izin vermeyin.’


Amerikalılar açık fikirli olamadı


- Amerika’da Osho ve beraberindeki sizlere neden çok kötü davrandılar?

Çünkü farklıydık. Yüzlerce insan baştan aşağı kırmızı giyiniyorduk. Ayrıca Oragon-Oasis arasındaki çöl arazisini dönüştürüyor, ekip biçiyorduk. Mucize gibiydi! Eğer Amerikalılar biraz açık fikirli olsalardı, ‘hepsi aynı renk kıyafet giyen, çılgın görünümlü insanlar. Ama aslında iyiler’ de diyebilirlerdi. Sonra Osho’nun o zamanki Amerika Başkanı Reagan ve Hıristiyanlık hakkındaki konuşmaları da tepki çekti. Ayrıca Amerikalılar’ın materyalistliğiyle de dalga geçiyordu. 96 tane bağışlanmış Rolls Royce’u vardı ve Amerikalılar bundan çok rahatsızdı. Çünkü kırmızı giyinen bir grubu olan zavallı bir Hintli, onların ulaşamadığı arabalara biniyordu! Bir de o dönemdeki sekreteri Osho’nun Amerika’daki sonunu hazırladı.

- Nasıl?

Osho, 4 yıllık sessizlik meditasyonuna girdi ve bütün işlerini sekreterine bıraktı. Kadın, bir anda insanların kendisi için geldiklerini düşünmeye başladı. Osho’nun doktorunu öldürmeye çalıştı; böylece bütün kontrolü ele geçirecekti. Birkaç insanı zehirledi. Televizyonda saçmasapan konuştu. Sonuçta delirdi ve gitti.

- Başka sebep yok muydu?

Amerika’da her şehrin polis gücü vardır. Bizim de Amerikan polisi tarafından yetiştirilmiş, silahlı polislerimiz vardı. Bu da çarpıtıldı ve basında, silahlandığımız yazıldı! Bu gelişmeler üzerine Osho, ülkenin diğer ucuna tatile çıkmaya karar verdi. Bu arada Osho tutuklanıp hapishaneye koyuldu, zehirlendi. Mahkemeye çıktığında suçsuz bulundu. Ancak başsavcı şunu itiraf etti: ‘Osho suçsuzdu. Ama bizim istediğimiz komünü dağıtmaktı!’

zbolukbasi@dbr.com.tr
Yazının Devamını Oku

Ziyaretçilerimiz var

24 Haziran 2005
Spiritüel dünyanın pek çok ünlü ismi Türkiye’ye geliyor. Kimisi yazar, kimisi öğretmen olan bu isimlerden, ikisi İstanbul’da: Astanga yoganın ünlü eğitmeni Richard Freeman ve Tanrılar Okulu kitabının yazarı Stefano E.D’Anna... YogaŞala, Astanga Yoga’nın en tanınmış hocalarından Richard Freeman ile 8-9-10 Temmuz tarihlerinde, Astanga yoganın sırlarını öğreteceği bir workshop düzenliyor. Richard Freeman’la İstanbul’a geldiğinde buluşup konuşacağız... Bugün, yine İstanbulda olan ve kitabı ‘Tanrılar Okulu’ ülkemizde satış rekorları kıran, yazar Prof.Stefano E.D’anna’nın kitabından notlarımız var...

TANRILAR OKULU

Bu kitap, sırtı yere gelmiş insanlığın en güzel örneği konumundaki sık rastlanan bir türün, yakınmaktan başka bir şey bilmeyen insanın, yeniden doğuşunun hikayesidir. Onun öze geri dönüş yolculuğu, kayıp bütünlüğünün arayışında yeni bir göç hareketidir. Bu yolculukta demir alabilmenin ilk şartı ise, kişinin içinde bulunduğu kölelik halinin farkına varmasıdır.

Bu kitap bir harita, bir kaçış planıdır.

Bu dünyanın en korkutucu hastalığı, kanser veya AIDS değil, tüm hastalıklardan, sefaletten, her türlü savaşa kadar tüm problemlerinin ilk ve tek sebebi, hastalıkların en büyüğü, insanlığın olumsuz düşünme ve çoğu zaman farkında dahi olmadan ‘olumsuz’ için dua etme alışkanlığıdır. Dünyanın genel geçer görüntüsünün, üzerinde yer aldığı kolon, asıl katil, budur.

Bu yazgıyı değiştirebilmesi için, önce kendi yazgısını, bunun için de önce kendi psikolojisini, doğrular ve inanç sistemini değiştirmesi gerekmektedir. Bunun için gösterilen yol ise, somon balığının akıntının tersine izlediği yol gibi, hem yorucu, hem keyifli; hem korkunç, hem harikadır. ‘İnsan korkusuz doğar. Korku zorla ‘öğretilir.’

‘Önünüzde gelecek varken, geçmişle uğraşmayın. Ama geleceği de yeni bir ‘eski geçmiş’ yaratmak için yaşamayın. Onu şekillendirin; bu kez şekillendirin; geçmişinizin tekrarlarından kurtulun.’

‘Düşleyin, düşleyin, düşleyin... Düş var olan en gerçek şeydir.’

OWO Tel: 0212 287 99 98

Yazının Devamını Oku

Ferrari’sini satan bilge

3 Haziran 2005
Son günlerde herkes bu kitabı konuşuyor! Yoo, sanmayın ki o kadar çok Ferrari sahibi ve bilge var buralarda! Ama kabul etmek lazım ki, adı ve anlattıkları çekiyor insanı... ‘Kalabalık, mahkeme salonunun tam ortasında yığılmış durumdaydı. O, büyük düşleri olan, zeki, yakışıklı, korkusuz ve ülkenin en seçkin avukatıydı. Onu yedi yıldır tanıyordum. Julian’ın şok edici mahkeme gösterileri sürekli gazetelerin ön sayfalarında yer alıyordu.

Elde edebileceği her şeyi etmişti: Yıldızlara varan mesleki şöhret, milyonlarca dolarlık banka hesapları, en pahalı semtte olağanüstü bir malikane, özel bir jet, tropikal bir ada, yazlık bir ev ve çok değer verdiği varlığı malikanesine uzanan özel yolunun ortasına park ettiği kırmızı bir Ferrari. Şimdi ise büyük Julian kalp krizi geçirmiş, çaresiz bir bebek gibi yerde kıvranıyor ve deli gibi sarsılıyordu.

Bütün bunlar üç seneden fazla bir zaman önce yaşanmıştı. Son duyduğum Julian’ın Hindistan’a gittiğiydi.

Ortaklardan birine yaşamını sadeleştirmek istediğini, bazı yanıtlara ihtiyacı olduğunu ve onları bu mistik ülkede bulmayı amaçladığını söylemişti. İşini bırakmış, malikanesini, adasını ve jetini elinden çıkarmıştı. Hatta Ferrari’sini bile satmıştı.

Bir gün ofisimin kapısı yavaşça açıldı. Kapı ardına dayandığında otuzlu yaşlarının ortalarında, gülümseyen bir adam göründü. Uzun boylu, ince ve kaslıydı; canlılık ve enerji yayıyordu. ‘İşimi elimden almaya niyetli hızlı bir avukat herhalde’ diye düşündüm. Genç adam sevdiği bir öğrencisini izleyen Buda gibi gülümseyerek bana bakmayı sürdürdü.

Dayanılmaz sessizlikle geçen uzun bir aradan sonra şaşırtıcı bir biçimde emredici bir ses tonuyla konuştu: ‘Tüm konuklarına böyle mi davranırsın John, hele sana mahkeme salonlarının sırrını öğreten birine!’

‘Julian, bu sen misin? İnanamıyorum! Gerçekten sen misin?’ Güçlü kahkahası kuşkularımı doğruladı. Önümde duran genç adam, uzun süredir kayıp şu Hintli Yogi’den başkası değildi: Julian Mantle. İnanılmaz değişimi karşısında şaşkına dönmüştüm.’

Kim bu adam

Tabii ki hayatımızda köklü bir değişim yapmak için varımızı yoğumuzu satıp Hindistan’a gitmek gerekmiyor. Bunun için kitabı okumak, dersler çıkarmak yeterli.

Zaten kitabın yazarı Robin S. Sharma’nın yaratmak istediği etki de bu. Dünyaca ünlü yazar Paulo Coelho, bu sebeple kitap için ‘Öğretirken keyif de veren büyüleyici bir öykü’ diyor.

‘Ferrari’sini Satan Bilge’ başta olmak üzere 7 kitabı olan Robin S. Sharma, liderlik, performans ve kişisel gelişim konularında dünyadaki en önemli uzmanlardan biri. Hukuk eğitimi görmüş ve 40 yaşında. Kitapları 26 ülkede ve 17’nin üstünde dilde yayımlanmış ve 6’sı uluslararası çok satanlar listesinde yer almış.

Başkanlık, yöneticilik ve eğitim hizmetleri veren ‘Sharma Uluslararası Liderlik’ şirketinin de yöneticisi. Başkanların ve süper starların da başvurduğu bir isim olan Robin Sharma, kürsüsünü sıklıkla içlerinde Bill Clinton, Jack Welsh, Richard Carlson gibi ünlülerle paylaşıyor.

Okuyucuları arasında Jon Bon Jovi, Ricky Martin gibi ünlü sanatçılar, kraliyet aileleri, spor ve pop yıldızları da bulunan uzmanın kitapları büyük firmalara eğitim amaçlı da öneriliyor.

Kitaptan özlü sözler

‘Ben bir yaşam sanatçısıyım; benim sanat eserim, yaşamımdır.’

‘İyi insanlar kendilerini sürekli güçlendirirler.’

‘Dizginlenmemiş bir coşkuyla yaşamanın önemini hiçbir zaman unutma. Bugün ve şu an bize verilmiş bir hediyedir. Amaçlarına odaklanmaya devam et. Evren geri kalan her şeyi halledecektir.’

‘Zihin kalene sinsice girip yerleşmiş zayıf düşüncelere karşı savaş. Sonunda istenmediklerini anlayacak ve varlıkları hoş karşılanmayan konuklar gibi kaleyi terk edecektir.’
Yazının Devamını Oku

Yoganın yarattığı değişim insanları korkutuyor

13 Mayıs 2005
Türkiye’deki ‘Yoga festivali’nin yaratıcılarından, Yoga dergisinin sahibi Nevşah Fidan, insanların hálá yogaya bir tuhaf baktıklarını düşünüyor. Nedeni ona göre basit: ‘Çünkü yoga insanları değiştiriyor. Bu değişimi görenler de korkuyor!’ 14 yıldır yoga yapan Fidan, yoga konusunda insanları uyarmadan da edemiyor: ‘Amerika’da yoga hocalarına açılmış yüzlerce dava var. Türkiye’de ise iki ders alan ‘Öğrendim’ deyip öğretmen oluyor!’

- Geçen yılki ilk yoga festivaline ilgi oldukça yoğundu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Geçen yıl bin kişiye yakın insan geldi yoga festivaline. Ankara, İzmir, Bursa gibi İstanbul dışından gelenler 4 gün boyunca derslere katıldılar. 40’a yakın eğitmen katıldı. Eğitmenleri seçerken dikkat ettim.

- Bu yıl iki etapta yapıyorsunuz festivali, neden?

Geçen yılki katılımcılardan böyle bir fikir geldi. İnsanlar, birkaç yoga çeşidini daha yoğun bir şekilde öğrenebilecekleri bir program istediler. O yüzden bu yıl, ‘İçinize yolculuk’ konseptiyle Bodrum’da, ‘şehirde yoga’ konseptiyle ise İstanbul’da olacağız.

- Bodrum programında neler olacak?

Bodrum’da asthanga yoga, kundalini yoga, integral yoga, hatha yoga ve raja yoga öğretilecek. Özel meditasyonlar yapılacak. Dance&Fitness Convention’la ortak olarak akşamları danslı müzikli eğlenceler düşündük.

- Peki İstanbul’un içeriği ne?

Şehirde yoga konseptiyle yola çıktık. Yoga, şehir dışına giderek, kendinizi normal hayattan izole ederek yapılacak bir şey değil. Tam tersine, ne yaşıyorsan bu hayatın içinde yaşadıklarınla dengeyi kurabilmek önemli olan. O yüzden de Koleksiyon mağazasını seçtik. Yaşam tarzı felsefesi ve mobilyalarındaki minimal çizgi, yoga felsefesiyle örtüşüyor.

- Nedir bu proje?

Los Angeles ve San Francisco’da örnekleri var. Dev bir mağaza düşün. İçinde tamamen organik ve ayurvedik besinlerin sunulduğu bir kafesi var. Satılan mobilyalar, kıyafetler, yani her şey minimal, doğal ve düz çizgide. Arka tarafında yoga ve meditasyon seanslarının yapıldığı mini bir stüdyo olacak. Bir tarafında da bu yaşam tarzıyla ilgili tabloların, heykellerin sergileneceği bölüm olacak.

- Bir taraftan da yoga bir moda, trend gibi algılanmıyor mu burada?

18. yüzyıla baktığımızda tamamen kalp çakrası açık insanlar görürsünüz. Her taraf aşk, yaratıcılık, sanat kokuyor. Buradan insanlar tekrar içe dönüp merkeze inmeye başladığında enerjileri böyle akmaya başladı. Böyle olunca da giyimden dekorasyona kadar bütün enerjiler etkileniyor. Bugün, kimisi gerçekten içine dönüp spiritüel hayatı tercih ediyor, kimileri de bu insanlara özenip onlar gibi yaşamaya çalışıyor. Sonuçta birininki kalıcı, diğeri geçici.

- Bir yoga festivaline ihtiyacımız var mıydı?

Bence vardı ve çok doğru bir adımdı özellikle yoganın modern dünyada tanıtılması adına. Hálá daha insanlar yogaya tuhaf bakıyor. Neden? Çünkü yoga insanları değiştiriyor. Bu değişimi görenler korkuyor. Çünkü değişimin kendisi bir enerji akışı. Festival, bilmeyen insanların güvenli bir şekilde yogayı keşfetmesi açısından çok önemli. Yoga festivalinden sonra pek çok insan yogaya başladı.

- Yoga yanlış yapılırsa ne gibi zararları olur?

Amerika’da yüzlerce dava var yoga hocalarına açılmış. Türkiye’de iki ders alan yogayı öğrendim deyip öğretmen oluyor! Örneğin; karma yoga, çok ciddi anatomik bilgiler gerektiriyor. O bilgiye sahip değilsen, çok ciddi fiziksel problemler ortaya çıkabilir.

HERKES KENDİNE YETEBİLSE

- Eşiniz Serdar Şınlak’tan ayrıldınız, zor bir dönem geçirdiniz. Yoga sizin hayatınızı nasıl değiştirdi?

Yoga, beni bana buldurdu. Enerjimin, hayatımın ne olduğunu anladım. Yoga, nefes ve meditasyonun getirdiği en önemli şey, müthiş bir güven! Hayata, kendime ve akan her şeye, karşıma çıkan her şeye karşı güvenden bahsediyorum. Bağımlılıklarından kurtuldukça, mutluluğun kimseyle ilgisi olmadığını anlıyorsun. Bazı düşünceler bizi sadece mutsuz ediyor ve eğer biz bunu seçiyorsak aptalız! O kapıyı geçtikten sonra yeni bir kapı açılıyor ve hayat, hep huzur, hep ışık.

- Geldiğiniz nokta bu mu?

Geldiğim değil de seçtiğim bu, diyebiliriz. Ben hiç öfkelenmiyorum, üzülmüyorum demek değil bu. Akıp gidiyor bu tür enerjiler.

- Büyük bir değişim geçirdiniz ve çevrenizdekilerden farklılaştınız. Size ‘tuhaf’ gözüyle bakan, ‘delirdi galiba’ diyen oluyor mu?

Çoğu insan anlamıyor bu durumu. Mesela Kristof Colomb, ilk Amerika’ya gittiğinde neden çabucak fethedebilmiş? Çünkü yerliler denize bakıp denizin dalgalarını görmüşler, çünkü gemi konsepti yok kafalarında, varlığını bilmiyorlar. Bana bakışlarını da böyle yorumluyorum. Benim gibi bir konsept yok kafalarında. Her durumda huzurlu ve mutlu olunabileceğini algılayamıyorlar. En yakınım olan annem bile anlayamıyor. ‘Beni işim stresli yapıyor’; ‘karım/kocam mutsuz ediyor’ düşüncesi bağımlılık belirtisi. Hayır, sen kendi kendini mutsuz ediyorsun. Hz. Muhammed, İsa, Buda gibi aydınlanmış kişilerin yanında olmak huzur verirmiş; çünkü onların mutluluğu, huzuru hiçbir şeye bağlı değil. Bizimse her şeyimiz birisine bağlı. Herkesin kendine yetebildiği bir dünya düşünsene, ne muhteşem!
Yazının Devamını Oku

Bu festival yoga sevene

6 Mayıs 2005
Mayıs ayında iki farklı organizasyonla karşımıza çıkan Yoga Festivali, yoganın ‘y’sinden anlamıyorum diyene de, ‘yogi’lere de hitap ediyor. Kaçırmayın! Geçen sene ilki gerçekleşen Türkiye Yoga Festivali yenilendi. Bu yıl, iki ayrı bölüm olarak hazırlanan festivalin ilk bölümü, 19-22 Mayıs 2005 tarihleri arasında Bodrum’da Palm Beach Resort’ta. İkinci bölümüyse, ‘’Kent Yaşamı İçinde Yoga’’ konseptiyle İstanbul’da 27-29 Mayıs 2005 tarihleri arasında Sarıyer’deki Koleksiyon Mağazası’nda yapılıyor.

2. Türkiye Yoga Festivali de birincisinde olduğu gibi yurtiçi ve yurtdışından 50 kişilik yoga eğitmen grubuna ev sahipliği yapıyor. Festival boyunca ders, seminer ve konferanslar, yine geçen sene olduğu gibi aynı anda üç farklı holde sabah erken saatlerden itibaren devam edecek. Kaçırmayın!

Bilgi için: info@yogafestivali.com/ nevsahfidan@yahoo.com Tel: 0 212 279 31 30-31

Yoga: İçinize yolculuk, 19-22 Mayıs 2005- Bodrum

Festivali düzenleyen Nevşah Fidan, katılımcıların sabahtan akşama kadar tüm gün birçok farklı yoga tarzını öğrenebilecekleri, farklı yoga eğitmenlerinin katıldığı yoğun bir program hazırladıklarını söyledi.

Ayrıca Bodrum Palm Beach Otel’de yapılacak olan ve dört gün dört gece boyunca sürecek festival süresince katılımcılar aynı mekanda düzenlenen ‘’Dance and Fitness Convention’’ kapsamındaki derslere de katılma olanağı bulacaklar.

Yoga: HIP ve şehirde, 27-29 Mayıs 2005- İstanbul

Yoga festivalinin ‘şehir’ bölümü, konseptine uygun ve ilginç bir şekilde, Sarıyer’deki Koleksiyon Mağaza’sının içerisinde düzenlenecek.

Yoga derslerinin yanı sıra çeşitli dans gösterileri ve yine aynı konsept düşünülerek oluşturulmuş bir fotoğraf sergisinin de yer aldığı festival, ilginç görüntülere yer verecek.

KUN’da DEVAPATH ile nefes terapileri

Duygusal travmalar, korku, baskı ve gerginlik enerjiyi bedenimize hapseder. Nefes terapisi, bedenimizde saklı kalmış bu enerjiyi açığa çıkarmamızı sağlar. Bunun için ne yapmalıyız?

Grup Çalışması

KORKUSUZ YAŞAMAK

Tarih: 6-8 Mayıs 2005, Cuma,Cumartesi,Pazar

Saat: 6 Mayıs/19:30

7-8 Mayıs /Tüm gün

Ücret: 130 Euro

Tel: 0212-245 75 10-11

M
editasyon yapmayı öğrenmek isteyenler ya da meditasyon dolu bir hafta sonu geçirmek isteyenler, Etiler OWO’da Shunyo ile Sırlar Kitabı meditasyonlarına katılabilirler. Cumartesi ya da pazar, bir günlük katılım da mümkün. Her iki gün farklı meditasyonlar öğretilecek.

Tel: 0 212 287 99 98
Yazının Devamını Oku

Çocuk yogası çok eğlenceli

29 Nisan 2005
Her şeyin küçüğü güzel, yoganın da! yOgaMini (5-10 yaş grubuna) ve yOgaMidi (10-17 yaş grubuna) olmak üzere iki bölümden oluşan ‘Çocuk Yogası’, çocuklar için hazırlanmış. Doğa, hayvan ve bazı objeler taklit edilerek uygulandığı için de çok eğlenceli! Biz yetişkinler, belli bir yaşa gelip sıkıntılarımızdan kurtulmak istediğimizde çözüm yolları arıyoruz. Kimimiz spor yapıyor, kimimiz terapiste gidiyor, kimimiz yoga yapıyor.

Hepsinde amaç ortak: Sağlıklı ve mutlu bireyler olabilmek. Oysa ki bu yaşımıza kadar getirdiğimiz pek çok şartlanma ve şartlar, kendimizi eğitmemizde, değiştirmemizde zorluk çıkarıyor.

O yüzden ‘Ağaç yaşken eğilir’ atasözümüz var! Konumuz, yoga, Onun için ağacın yaşken eğilme prensibine katılan yoga felsefesinin ‘Çocuk Yogası’ bölümünden bahsedeceğim.

Bu güzel projeyi, uzun zamandır yaptığı çalışmalar sonucu ‘Kalp Yogası’ çalışmalarını Memorial Hastanesi Kalp Cerrahisi Bölümü Tamamlayıcı Tıp Programı’ndaki diğer değerli doktorlarla birlikte uygulayan Dr.Neslihan İskit’ten öğrendim. Çocuk Yogası projesini İstanbul’da Divya Beste Dolanay ile birlikte yürüttüklerini söyledi.

Projenin danışmanlığını ise sık sık Türkiye’yi ziyaret eden ve Çekirge’de zaman zaman konuk ettiğim Vivekananda Yoga Üniversitesi Uluslararası Koordinatorü N. V. Raghuram yapıyor. Her iki projeyi de hazırlayan ve hayata geçiren Dr. Neslihan İskit ve Divya Beste Dolanay çeşitli okullarda, yetenek geliştirme merkezlerinde programı uyguluyor ve bu konuda hocalar yetiştiriyorlar. Ayrıca yogaya gönül vermiş ve aynı üniversiteden eğitim almış bir grup arkadaşlarıyla gönüllü olarak huzurevlerinde ve çocuk esirgeme kurumlarında yoga dersleri verdiklerini de belirteyim.

Dr.Neslihan İskit’in minik pek çok öğrencisi var. Hülya Avşar ve Kaya Çilingiroğlu’nun kızları Zehra da onlardan biri. Yoğun ilgi gören ‘Çocuk Yogası’ projesinin ayrıntılarını Dr. Neslihan İskit anlattı:

ÇOCUKLARDA DA NEGATİF ENERJİ VAR

- yOgaMini ve yOgaMidi Projesi nedir?

yOgaMini Projesi, özellikle 5-10 yaş için tamamen çocuklara özel olarak hazırlanmış bir yoga programı. Projenin, okullarda, çocuk gelişim merkezlerinde ve çocuk kulüplerinde uygulanması hedefleniyor. yOgaMidi Projesi, 10-17 yaş grubu için, özellikle sınav stresini azaltmak ve yeni koşullara adaptasyonu hızlandırmak için hazırlanmış bir program. Burada amaç, yogayı ve yararlarını çocuklara küçük yaştan başlayarak tanıtarak doğru ve sistematik bir şekilde öğretmek ve sevdirmek. Böylece çocukların fiziksel ve nörolojik becerilerini kuvvetlendirmek; dengeli, huzurlu, sağlıklı beden, akıl ve ruha sahip olmalarına yardımcı olmak.

- Neden çocuk yogası?

Günümüzün modern yaşamlarında, çocuklar da küçük yaştan başlayarak çevredeki rekabet ortamı, akran baskıları ve aile beklentileri sebebiyle hayatlarında birtakım zorluklarla karşı karşıya kalıyorlar. Bu gibi faktörler birikerek çocuklarda negatif enerji oluşturuyor ve bu da onların fiziksel, bedensel ve en önemlisi de ruhsal olarak sağlıksız, dengesiz bir hayat sürmelerine neden oluyor.

Okullarımız, çocukların uzun süre sıralarda oturarak hayal güçlerini pek de kullanmadan bilgileri öğrendikleri sistemlere dayalı olduğundan, yOgaMini- yOgaMidi Projesi çocuklara yogayı özellikle okullarda ve çocuk gelişim merkezlerinde tanıtmayı hedefliyor.

- Derslerin içeriği nedir?

yOgaMini projesi dersleri, yaklaşık 50 dakika sürüyor. Ders akışı, çocukların yaratıcılık, gözlemleme, rahatlama ve gözleri kapatarak içe dönmelerini sağlayacak şekilde hazırlanmış. Dersler, dört ana bölümden oluşuyor: Isınma, asanalar (sabit duruşlar), nefes, gevşeme ve meditasyon. Bu çalışmalar, hikayeler, oyunlar ve müzik yardımıyla uygulanıyor.

Çocuk yogasının faydaları

Fiziksel faydaları

Salgı bezlerini stimüle eder, iç organların çalışmasını düzenler

Bedene de akıla öğrettiği gibi, esnekliği öğretir.

Güç, esneklik ve koordinasyon becerileri sağlayarak, spor ve diğer fiziksel faaliyetler sırasında incinmeyi engeller.

Çocuk kuvvetliyse denge ve esneklik kazandırır, denge ve esnekliğe zaten sahipse, ona kuvvet kazandırır.

Zihinsel faydaları

Daha kolay öğrenme ve yeni şekillerde öğrenmek için olumlu düşünce ve motivasyon kazandırır.

Yarışma stresi olmadan, kendileri ve çevreleri için farkındalık geliştirmeyi, kendilerini keşfetmeyi öğretir.

Konsantrasyon, odaklanma ve dikkati geliştirir, böylece öğrenme becerileri gelişir.

Kendine güven, başarı ve arzu edilen bir şeyi elde etmek için yollar sunar

Hayal gücü ve yaratıcılığı geliştirir.

Anatomi ve fizyolojiyi öğretir

Sosyal faydaları

Yarışma stresi olmadan, kendileri ve çevreleri için farkındalık geliştirmeyi,

Kendilerini incelemeyi ve keşfetmeyi öğretir,

Takım çalışmasını geliştirir

Ruhsal faydaları

Çevremize iyi bakma konusunda farkındalık yaratır.

Sevgi, öz saygı ve başkalarına saygıyı temel alan, verimli, yapıcı bir hayat için yöntemleri öğretir

Kendine güven, başarı ve bir şeyi elde etmek için yollar sunar

Maddi zenginliğe ve markalara bağımlılık konusunda özgürleşmeyi sağlar


‘Çekirge’nin takipçilerine duyuru


Geçen yıl kanserle ilgili çalışmalarıyla Çekirge’ye konuk olan Doç. Dr.Şafak Nakajima, 4 Mayıs 2005 Çarşamba günü saat 14:00-15:00 saatleri arasında Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde ‘Kanserle Birlikte Yaşama Sanatı’ başlıklı programını tanıtacak. Kaçırmayalım!

Programla ilgili detaylı bilgi için

İletişim Merkezi : 444 0 428

http://www.bilgi-egitim.com


yOgaMini PROJESİ İÇİN

Neş’e Erberk Yetenek Geliştirme Merkezi, Dilek Yıldızı Sokak No:5 Etiler

Her cumartesi sabah ders var.

Tel: (0212) 2873447

E-posta: beste@yogamini.com

yOgaMidi PROJESİ İÇİN

Yogaseven, Cebeci Caddesi 20/A Akatlar Tel: (0212) 351 7036

E-posta: neslihan@yogamini.com

Web adresi: www.yogamini.com
Yazının Devamını Oku

Yoga aklın sakinliğidir

22 Nisan 2005
İstanbul’a gelen Kundalini Yoga’nın dünyaca ünlü ismi Gurmukh Kaur Khalsa, kısa ziyaretine; Kemer Country’de bir workshop, Memorial Hastanesi’nde kalp hastalarına Kundalini Yoga çalışması ve röportajlar sığdırdı. Işığıyla herkesi etkileyen 57 yaşındaki Gurmukh ile görüşmemde Dr. Neslihan İskit’in aracılığına teşekkür ediyorum.

- Kundalini nedir?

Kundalini enerjidir; içinde bulunan sahip olduğun enerji. Bu enerji ya uykudadır ya da uyanıktır. Enerjin varsa mutlusundur, sağlıklısındır. Eğer kundalini enerjin uykudaysa hayatını istediğin gibi yaşayamazsın. (Önemli bilgi: Bahsedilen enerji omurga sistemimizin altında kuyruk sokumu kemiğinde kıvrılmış uyuyan bir yılana benzetilir. Kundalini yogada amaç, bu yılanı uyandırmak ve omurgamız boyunca yukarı doğru yükseltip başımızın tam tepe noktasından evrene bırakmaktır)

- Kundalinimizi nasıl uyandırabiliriz?

Kundalini yoga yaparak ve meditasyonla. Yoga yapmak önemlidir, ama bunu tam anlamıyla gerçekleştirmek istiyorsak mutlaka meditasyon yapmalıyız. Meditasyon her yerde ve her koşulda yapılabilir. Örneğin; her gün 1 saat tempolu yürümek gerekir ve yürürken aynı zamanda meditasyon da yapabilirsiniz; buna yürüyüş meditasyonu denir.

- Sizin Kundalini Yoga yolunu seçmenizin nedeni nedir?

Çünkü bu yol en etkili, en bilimsel ve en kestirme yoldur. Kundalini enerjinizi yükselterek daha fazla sağlık ve daha fazla mutluluk kazanırsınız.

- Hayatımızdaki zorluklarla nasıl başa çıkabiliriz?

Doğru nefes alma tekniklerini kullanarak bunu başarabiliriz. Sabah uyandığınızda güne meditasyonla başlamanız gün içindeki zorlukları yenmenizde yardımcı olur. Ayrıca uykuya dalmadan önce yapacağınız meditasyon da zihninizi temizlemenize yardımcı olur. Nefes çalışmalarıyla aldığımız nefeslerin kalitesini artırabilirsek hayatın karşımıza çıkardığı pek çok güçlüğü yenebiliriz. İnsan alacağı nefes sayısı belli olarak gelir dünyaya; işte yogilerin uzun yaşama sırrı burada saklıdır. O kadar derin ve uzun nefes alırlar ki bu sayıyı tüketmeden yaşlanmış olurlar!

CÖMERTSENİZ GÜZELSİNİZ

- Hamileliğe çok önem veriyorsunuz. Hamileler için yazdığınız kitabınızı okudum. Biraz bundan bahseder misiniz?


Gebelik yogası benim en büyük ilgi alanlarımdan birisi, çünkü şuna inanıyorum, eğer bir bebeğin aklını henüz anne karnındayken olumlu yönde değiştirebilirsek evrenin gidişatını da değiştirebiliriz. Bu dünyaya barışı ve huzuru getirebiliriz. Huzurlu bir anne, dünyaya huzurlu bir bebek getirir. Yoga, aklın sakinliğidir. Gebelik yogası gebenin aklının sakinliğidir. Akıl sakinliği sağlıktır, huzurdur.

- Cindy Crawford, Courtney Love, Madonna gibi birçok ünlüye Kundalini Yoga öğrettiniz. Hayatları nasıl değişti?

Şunu söyleyebilirim ki ister meşhur ol, ister öğrenci, ister anne, hayatın herhangi bir yerindeki bir insan ol yoga, hayatına aklın huzurunu getirir ki, aklın huzurunun ne demek olduğunu bilirsiniz.

- Cömert güzel ve mutlu kelimelerini sık kullanıyorsunuz. Neden?

Eğer cömertseniz her şeyiniz var demektir. Yeteri kadar sevgi, yeteri kadar zaman, yeteri kadar sağlık, yeteri kadar her şeyiniz vardır. Eğer yeteri kadar cömertseniz güzelsiniz de demektir. Çünkü cömertlik içinizdeki güzelliği açığa çıkarır. Bu güzelliği gördüğünüz zamanda mutlu olursunuz.

- Los Angeles’taki yoga merkeziniz Golden Bridge’i anlatır mısınız?

14 Nisan’da yeni yoga merkezimizi açtık. Burası bir önceki merkezin 6 katı büyüklüğünde bir yer. Bir önceki yerimizde 7 yıl süreyle çalışmalarımızı sürdürdük. İçinde 4 tane yoga stüdyosu var. Vejeteryan restoran, değişik dükkanlar ve bir sağlık merkezimiz var masaj yaptırabileceğiniz ya da akupunktur tedavisi alabileceğiniz. Özel beslenme önerileri alabileceğiniz bölümler var. İsmi ‘Golden Gate Spirituel Village’. Burada tüm hayatınızı sağlıklı bir şekilde planlamak için her türlü destek ve eğitim veriliyor.

TEKRAR GELECEĞİM

- Işığınızı neye borçlusunuz ve nasıl koruyorsunuz?

Bu ışığa herkes sahip olabilir Kundalini Yoga ve meditasyon yaparak. Bunu başarmak için hiçte uzun zamana ihtiyaç yok. Örneğin; Esra’ya bak (Gurmukh’un dünyadaki tek Türk öğrencisi) onun nasıl ışık saçtığını herkes görebilir!

- Bir taraftan maddiyatçı ve acımasız bir dünya varken diğer taraftan holistik yaşam giderek önem kazanıyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Gerçek mutluluğun materyalist dünyada olmadığı çok açık. Artık tüm dünyada kundalini enerjisi uyanmaya ve yükselmeye başladı. Bu nedenle holistik yaşam gittikçe önem kazanmaya başladı. Evrene daha çok ışık ve daha çok farkındalık gelmeye başladı.

- Memorial Hospital’da kalp hastalarına Kundalini Yoga yaptırdığınızı duydum, neler hissettiniz?

Bütün hayatımda başıma gelen en hoş deneyimlerden biriydi. Bunu yapmamı sağlayan Prof. Dr. Bingür Sönmez’e minnet doluyum. Gördüğüm en özel insanlardan biri. Öyle inanıyorum ki sadece dokunarak bile hastalarına şifa dağıtabilir. Hastaların hepsi son derece istekliydiler ve tüm kalpleriyle yoga çalışmasına katıldılar. O kadar güzel enerjiler hissettim ki buraya her geldiğimde aynı çalışmayı tekrar tekrar yapmak istiyorum. Yoga aklın huzurudur demiştim daha önce; bu hastalar da yoga yaparak tam bir huzur ve sağlığa kavuşabilirler.

- Türkiye’yi ne kadar tanıyorsunuz?

Buraya gelmeden önce sadece tarihi hakkında az bir bilgiye sahiptim. Şu kısa sürede ve yoğun tempoda bile o kadar çok sevdim ki bu ülkeyi tekrar ziyaret edeceğimden emin olabilirsiniz.

- Kundalini Yoga tohumunu ektiniz, siz gidince bu çalışmaya devam etmek isteyenler ne yapabilirler?

Giderken size çok kıymetli bir parçamı bırakıyorum yeryüzündeki tek Türk öğrencim ki kendisi kundalini yoga eğitimcisidir. Bu konuyla ilgilenen herkes onun merkezine gidebilir ve Kundalini Yoga yapmaya başlayabilir.

YOGA SEVEN

Esra Bangıoğlu

Cebeci caddesi 20/A Akatlar/İstanbul

Tel: 0 212 351 70 36


Siz de yapabilirsiniz!

Gurmukh’tan her gün uygulayabileceğimiz bir meditasyon önerisi:

Omurganız dik bir şekilde yerde bağdaş kurarak ya da rahat edebileceğiniz bir pozisyonda oturun.

Gözlerinizi kapatın ve kapalı iken iki kaşınızın arasına bakmaya çalışın.

Her iki eliniz dizlerinizin üzerinde rahat bir pozisyonda tutun ve baş parmağınızla sırasıyla serçe parmağınıza, sonra yüzük sonra orta sonra işaret parmağınızın ucuna baskı yaparak sırasıyla SA TA NA MA deyin. Bunu içinizden veya yüksek sesle söyleyebilirsiniz.

Tekrar serçe parmağa dönün ve SA, yüzük parmağı TA, orta parmak NA ve işaret parmağı MA sesiyle turlamaya devam edin. Bunu yapmaya 7 dakika ile başlayın; 11 dakikaya kadar çıkabilirsiniz. Bu meditasyon herkes için rahatlatıcıdır ve etkilerini hemen görmeye başlarsınız.
Yazının Devamını Oku