Zeynep Bölükbaşı

Hint Champissage

20 Şubat 2006
Narendra Mehta ile ilk kez geçen yaz Barselona’da, Dermalogica’nın geleneksel kongresine katıldığımda tanıştım. Yaptığı baş masajıyla kendimden geçtim! Eşiyle birlikte Türkiye’ye gelen Mehta’nın uyguladığı Champissage nedir, sizin için yazdım...

Geçen yaz Barselona’da yapılan ve dünyadaki tüm Dermalogica bakım uzmanlarının katıldığı büyük bir kongrede, Doğu’nun iyileştirici yöntemlerinin Batı’nın stresli hayatının içine nasıl bir oksijen gibi katıldığını izleme imkanı bulmuştum. Orada tanıştığım ve büyük ilgi gören Hint Champissage (baş masajı) uzmanı Narenda Mehta’ya o kadar hayran olmuştum ki Dermalogica’nın Türkiye temsilcisi sevgili Adnan Bey’den kendisini mutlaka Türkiye’ye davet etmesini rica etmiştim. Benim ricamdan mıdır bilinmez(!) Narenda Mehta Dermalogica’nın davetlisi olarak İstanbul’a geldi! Ben de kendisini yakaladım.

Bakın, Narenda Mehta, pek yakında Dermalogica cilt bakım merkezlerinde de uygulanmaya başlanacak Champissage’ı nasıl anlattı:

Hintli Champissage, Ayurvedik sağlık sistemine dayanmaktadır. Champi Hint dilinde baş masajı anlamına gelen orijinal bir kelimedir. Ayurveda sözüne gelince; Sanskritçe’de "ayur" hayat anlamına, "veda" bilgi anlamına gelir. Ayurveda ruhsal ve fiziksel dengeyi sağlayan bedenin tüm açılarını, bilinci ve ruhu içeren eski bir Hint tıp sistemidir.

Hint baş masajı; Hindistan’da özellikle kadınların daha dolgun, daha sağlıklı saçlara sahip olmak için binlerce yıldır uyguladıkları bir masaj. Champissage basit bir baş masajının ötesindedir. Fiziksel masaj ile daha gizli bir masaj tekniğini birleştirerek kişilerin enerji noktalarını (çakralarını) etkiler. Toplamda birbirine bağlı olan 7 çakra vardır. Champissage en yüksek 3 tanesine yoğunlaşır. Sahasrara
başın tepesinde, Ajna alnın ortasında, Vishuddha ise boyunda bulunur. Bu yüksek enerji noktalarında çalışmanın tüm vücut enerjisini dengeleyen çok güçlü bir etkisi vardır. Normal bir masaj sırasında fark edilemeyen bu etki, Champissage ile yakalanabilir.

Baş, boyun ve omuzlar vücudunuzdaki önemli enerji merkezleridir. Eğer stresli veya sinirli iseniz gerginlik bu bölgede birikir. Gerginlik daha sonra boyunda ve omuzlarda sertleşme, gözlerde zorlanma, baş ağrısı hatta saç dökülmesine neden olabilir.

Hintli Champissage, tıkanıklığı, düğümü çözen, rahatsız edici gerginliği dindiren sıkı ve nazik ritimler içerir. Bununla birlikte sadece fiziksel etkisi olmayan Champissage, aynı zamanda ruhu sakinleştirir, rahatlama sağlar ve stresi hafifletir. Kaygılı, stresli, üzgün, sıkıntılı bir kişi, rahatlatıcı bir bakımdan sonra daha rahatlamış, daha mutlu bir ruh hali ile kalkabilir.

Eski bir atasözü şöyle demektedir; "Mutlu bir zihin ilaçtır, daha iyi bir reçete olamaz." Champissage; bireylerin kendi doğal iyileşme potansiyelleriyle temas etmelerine yardımcı olur ve böylece bireyler kendi iç huzurlarını sağlamada daha yetkin olurlar.

Özellikle ana kas gruplarının etkilediği bölgelerde vücudun boyun ve omuzlar gibi belirli bölgelerinde çalışmak anında rahatlık sağlar. Gerginlik rahatlar, lif düğümleri ve nodüller çözülür. Dolaşım ve lenf sisteminin etkinliği artar, toksinler gergin kaslardan dağılır, esneklik ve akışkanlık yeniden kazanılır. Masaj ilerledikçe müşteri rahatlar, nefesi derinleşir ve vücut git gide daha fazla oksijeni içine çeker.

Kişilerin bakım sonrası baskı problemlerine çözüm olduğunu söylemeleri normaldir, çünkü sonuçta beyin çok daha fazla oksijenli kana ihtiyaç duyar. Dengelenmiş olan çakra ise ayrıca bir yarar sağlar. Hayat enerjisini yayarak ve serbest bırakarak akışını sağladığınızda, kişi her yönden destek aldığını hissedecektir. Bu şekilde iyileşme gerçekleşir. Kaliteli sevginin farkına varılır, kalp yeniden hızlanır, yaşama sevinci artar. Kişiler çoğu zaman bakımdan farkında olmadan gülümseyerek ayrılırlar.

NARENDRA MEHTA KİMDİR?

 Manüpülasyon terapisti

"Hint Baş Masajı" kitabının yazarı ve HarperCollins tarafından basılan "Hint Yüz Masajı Sanatı" kitabının yazarlarından birisidir. Bir yaşından beri tamamen görme engelli olan Narendra Mehta; yüksek hassasiyete sahip bir dokunma gücü geliştirmiştir. Vücut uygulamalarında 30 yılı aşkın bir deneyime sahiptir ve çeşitli vücut uygulamalarına katılmıştır.

1978 yılında "Baş Masajı"nı araştırmak üzere Hindistan’a gitti, akabinde Champi’nin geleneksel formuna ve bir terapist olarak kendi deneyimlerine dayanan eşsiz Champissage terapisini geliştirdi. 15 yılı aşkın süredir manüpülasyon terapisti olarak çalışmakta ve yıllardır Indian Champissage üzerine dersler vermektedir. 1995 yılında L.C.I.C. kurmuştur ve gerek İngiltere’den gerekse yurt dışından pek çok öğrenci yetiştirmektedir.

Hint Champissage hareketleri

Bu hareketler stres semptomlarını, ağrıyı ve acıyı gidermek, ruhu dinlendirmek için cilt bakımınıza katılabilir.

AŞAĞI DOĞRU ÜTÜLEME

Hareketin amacı: Kol ve omuz kaslarını ısıtma, rahatlatma...


İki elinizi kullanın, omuzun başından dirseklere doğru çalışın, elinizin avuçiçi, yumrusu ve ayası ile orta derecede baskılar uygulayın. Kolun bir yanında 3 kez, kolun arkasında 3 kez ve son olarak da kolun önünde 3 kez hareketleri yapın.

AYALARI YUVARLAMA

Hareketin amacı: Kol kaslarındaki düğüm ve nodülleri kırmak...

Ellerinizi kolların üst kısmına (deltoid kaslarının üzerine) yerleştirin, parmaklarınız önde kalbe doğru. Avucunuzun arka kısmını kasların üzerinden orta derecede baskı ile parmaklarınıza doğru yuvarlayın. Hareketin sonunda çimdiklemediğinize emin olun. Kolun orta kısmında ve dirseğin yukarısında tekrarlayın. Tüm süreci iki kez tekrar edin.

SİLECEK

Hareketin amacı: Kafatasını ısıtmak, canlandırmak, baştan başa dolaşımı arttırmak...

Bir eli kulağın önüne, parmakları başı desteklemek için alına yerleştirin. Ters elinizi kullanın, başın yan tarafında hafif friksiyon hareketleri yapın. Hareketi diğer tarafta da tekrarlayın. Tüm süreci iki kez tekrar edin.

SIKIN VE TUTUN

Hareketin amacı: Baş ağrısı gerginliğini serbestleştirmek...


Bu hareket 3 kısımdan oluşur. Dirsekleriniz açık, iki elinizi başın arka tarafına, parmaklarınız boyuna gelecek şekilde yerleştirin. Avuç içiniz ile içeriye doğru orta derecede baskı uygulayın. Bir süre bu şekilde kalın ve yavaş yavaş elinizi çekin. Aynı hareketi kulakların önünde parmaklarınız alna gelecek şekilde yapın. Son olarak başın üst kısmında parmaklar göz hizasında olacak şekilde tekrarlayın. Tüm süreci iki kez tekrar edin.

ŞAKAKTA DAİRESEL FRİKSİYON

Hareketin amacı: Şakaktaki gerginliği ve göz yorgunluğunu hafifletmek...


Ellerinizi kulakların önüne avuç içleriniz şakaklara gelecek şekilde yerleştirin. Avuç içleriniz ile hafif baskılı geniş ve yavaş daireler çizerek yüzü kaldırın. Parmaklarınızla elmacık kemikleri üzerinde dairesel hareketlere devam edin, hafifçe avuç içlerinizi kulakların önüne kaydırın. Son olarak şakaklarda hafif dairesel hareketler yapın. Tüm süreci iki kez tekrar edin.

KUNDAN MEHTA KİMDİR?

HarperCollins tarafından basılan "Hint Yüz Masajı Sanatı" kitabının yazarlarından birisidir. Yüz Gençleştirme tekniği, sağlık kazandıran, yüzü yukarıya doğru çeken doğal bir masajdır. Bu masaj; fiziksel masaj ve reiki deneyimlerinin sonucunda Kundan tarafından geliştirilmiştir.

Kundan, L.C.I.C’de Yüz Gençleştirme eğitim kurslarına öncülük etmektedir. 10 yıldan uzun bir süredir vücut uygulamaları yapmaktadır. Güzellik terapisti ve aynı zamanda Bowen Tekniği ve Champissage üzerine eğitim görmüştür. Ayrıca Reiki ustasıdır. Kundan Narendra Mehta’nın eşidir ve yanında Hint Baş Masajı öğretmektedir.

Champissage’ın yararları Fiziksel Yararları

- Genel ve belirli kasların rahatlamasını sağlayarak anında rahatlama sağlar.

- Fibroz adezyon’lar (düğüm ve nodüller) çözülebilir.

- Gergin düğümlü kaslardan toksinlerin dağılmasını sağlar.

- Kronik boyun ve omuz tutulmasının rahatlamasını sağlar.

- Saç derisini rahatlatır.

- Dokuların oksijen alımını arttırır.

- Tıkanık kaslarda kanın dolaşımını arttırır, beyin için ekstra oksijen sağlar.

- Lenf dolaşımını destekler ve arttırır.

- Eklem hareketini ve oynaklığını geri kazandırır.

- Saçların uzamasına yardımcı olur.

- Baş ağrısı, gözlerde zorlanma, kulak ağrısı, kulak çınlaması, çene ağrısı, sinüs tıkanıklığı, boyun ve omuz tutulması, uykusuzluk ve uyku problemlerin şiddetini azaltır.

- Kişinin bütün olarak rahatlamasını sağlar.

Zihinsel Yararları

- Sakinlik, huzur ve sükunet hissi verir.

- Kaygıyı azaltır.

- Canlılık ve konsantrasyon sağlar.

- Berrak, net düşünme sağlar.

- Zihinsel yorgunluğun, tedirginliğin, depresyon ve stresin dağılmasına yardımcı olur.

Ruhsal yararları

- Çakra enerjisini dengeler.

- Tıkalı enerjiyi serbest bırakır, her seviyedeki enerjiyi destekler.

- Genel enerjik iyileşme sağlar.
Yazının Devamını Oku

Sevgililer Günü’nde taşların ilişkilere etkisi nedir

13 Şubat 2006
Bu sorunun cevabı, Hint astroloğu ve taş enerji uzmanı Şebnur Kuran Balcı’da! Sevgi ve aşk enerjisi yayan taşlar, Sevgililer Günü hediyesi olarak iyi bir alternatif olacaktır diyorum. Şebnur Kuran Balcı, benim için dost. Sizin içinse Hint astroloğu, biyoenerji ve taş enerjisi uzmanı. Yani bu köşede yer alma sebebi, sahip olduğu yetenekler. Daha önce Hint astrolojisini anlattığımız yazısı büyük ilgi görmüştü. Şimdi size daha güncel bir hizmet sunuyor ve yarı ve tam değerli taşların ilişkinize etkisini anlatıyor.

TAŞ GİBİ İLİŞKİLER İÇİN

Ülkemizin yegane Hint astroloğu olan Şebnur Kuran Balcı, aynı zamanda bir taş enerji uzmanı olarak bunu şöyle anlatıyor:

"Ben, bir taş terapistiyim. Öncelikle gelen kişinin bedensel enerji alanını kontrol ediyorum. Yani çakralarının durumuna bakarak gerekirse o kişiye taşlar öneriyorum. Ayrıca kişiyi saran ruhsal enerji alanına bakıyorum. Kısaca kişinin aurasına bakarak, oradaki renklere göre taş öneriyorum. Sevgililer Günü yaklaşırken de sizlere sevgi ve aşk enerjilerini yayan taşların neler olduğunu açıklamak isterim."

Zümrüt: Bu taş en önemli sevgi taşlarından biridir. Aşk, arkadaşlık ve evlilik bağlarını güçlendirici bir etkisi vardır. Bu taşı takan kişinin sevme duygusu güçlenir. Aynı zamanda doğurganlık simgesidir. Kadında ve erkekte üretkenliği de artırır. romantizm duyguları yükselir.

Elmas: Eski çağlardan günümüze, taşların en değerlisi olarak bilinen elmasın kadınla erkek arasındaki aşkı güçlendirdiğine inanıldığından nişan yüzüklerinde de tercih edilir. Saf sevgi ve neşe getirdiği söylenen elmas, cesareti ve aşkı sembolize eder.

Akuamarin: Bu taş kendine güveni güçlendirir, hayatımızı düzene sokma olanağı verir. Birliktelikleri ve ilişkileri, onlara süreç, dayanıklılık ve derinlik vermek suretiyle pozitif bir şekilde etkiler. Özellikle sorunlu ilişkiler yaşayan çiftlerin ilişki alanlarını düzeltmeleri konusunda etkilidir. İlişkilerde güven, denge ve ahenk sembolüdür.

Pembe Kuvarts: Bu taş taşıyanına, kararlılık ve kendini karşısındaki kişi ya da kişilere kabul ettirme kabiliyeti verir. Stres giderici olup, ilişkilerde hata duygularını, korkuyu ve öfkeyi azaltır. Taşıyanın kendinde ve çevresindekilerde insanlara karşı duyarlılığını artırarak, insanları huzur verici bir ortam yaratmak için teşvik eder.

Yeşim Taşı: Aşk ve denge taşıdır. Sinirleri gevşetir. Pasif insanlara enerji verir. Taşıyanına sevgi, huzur ve içtenlik duygusu aşılayarak, ilişkinin şeffaf ve güvenli bir temele dayanmasını sağlar. Sadakati artırıcı özelliğinden dolayı çiftler arasında rağbet gören bir taştır.

Yakut: Eski Hindistan kültüründe bu taş, taşların efendisi ve insanın içindeki aşk ateşi olarak kabul edilmiştir. Hayatımıza tutku, hareketlilik ve ihtiras kazandırır. İlişkinizdeki monotonluğa bir son vermek isterseniz, yakut taşının enerjisinden faydalanabilirsiniz.

Opal: Opal, gerçek bir neşe taşı olduğundan, depresif duyguları ve korkuları uzaklaştırır. Erotik ve cinsel ilişkileri arttırır. Ve problemli aşklarda mucizeler sağlar. Şebnur Kuran Balcı’dan daha fazla bilgi almak isterseniz tel: (0212) 212 78 06.

NOT: Bu yazının oluşumundaki katkılarından ve de varlığından dolayı Esra Sayın’a teşekkür ediyorum!
Yazının Devamını Oku

Ne yapsak

3 Şubat 2006
Bu hafta da size vermem gereken pek çok haber var, artanlar diğer haftalara artık... Şu sıra ne yapsam diye düşünüp duranlar için seçenekler ise şöyle... "Hayatını başkalarıyla paylaşmayı seçen hiç kimse kendi başına yürümez" diyor Ay Danışmanlık. Ve bunu destekleyen seminerler düzenliyor. İşte onlardan biri: Biyolojik Çözümleme. Bir başka deyişle "Sağlığımızı ve Kaderimizi Belirleyen Bilinçaltı Etkenler ve Çözümleri".

Biyolojik çözümleme toplam üç kademede öğretiliyor:

1. kademe

21. yüzyılın yeni tıp anlayışının öncüsü Dr. R.G. Hamer'in bilim dünyasına ışık tutan araştırmaları sonucu hastalıklarımızın gerçek nedenleri.

Beş biyolojik kural.

Hastalıklarımız, dış dünya ile alakalı algılamalarımız sonucu nasıl oluşmaktadır? İç çatışmalarımız ile hastalanan organlarımız ve hastalığın derecesi arasındaki ilişkiler...

Beynimiz ve organlarımız arasındaki iletişim.

Neden daha ağır hastalar iyileşirken diğerleri iyileşemez? Beynimiz ve organlarımız arasındaki iletişim.

Mikropların fonksiyonu.

Canlıların evrimi boyunca hücrelerine kaydolan programlar. Tüm evrimimiz sırasında kayıtlarımıza geçmiş arkaik programları ne kadar tanıyorsunuz?

2. kademe

Sağlığımızı etkileyen diğer faktörler...

Geçmişteki acı ve şokların izlerini nasıl silebiliriz? Hayatınızdaki "kayıp" ve "ukte"lerin yaslarını tuttunuz mu?

Soy ağacı Bilimi veya Aile dizimi (Psychogenealogie) ve aileden taşınan programların silinmesi.

Carl G. Jung'un dünyaya bilim dalı olarak kazandırdığı "eşzamanlı olaylar" ve hayatın keyifle yaşanır hale gelmesindeki önemleri.

3. kademe (2 gün)

Holografik Evren
nedir?

Yüksek bilince geçebilmenin tek anahtarı, bütün din kitaplarında ve ruhsal öğretilerde bahsi geçen ve günümüzde de herkesin anlayıp uygulamaya çalıştığı "Anı yaşamak" nedir? Bunu nasıl başarabiliriz? Eckhart Tolle'ün hatırlattığı "Şimdi'nin Gücü" prensibi nedir?

Eğitmen: İrem Orhon (Ayral) 1953 yılında İstanbul'da doğdu. Öğrenimini English High School'da tamamladıktan sonra Fransa'da Grenoble Güzel Sanatlar Akademisi'nde öğrenim gördü. 90'lı yıllarda alternatif tedavi yöntemleriyle ilgili araştırmalara başladı. Bitki ve bitki özü yağlarının (aromaterapi) insan sağlığına yararlarıyla ilgili çalışmalar yaptı. Halen yaşamakta olduğu Fransa'da insan sağlığının temelleri üzerinde çalışırken, bir yandan da Dr. R. G. Hamer'in araştırmalarını destekleyen ve Fransa'da bu bilimin tanınmasını sağlayan Dr. Claude Sabbah'nın öğrencisi oldu.

Not: Seminer ücreti 295 YTL. Tüm programa (3 kademeye birden) önceden kaydını yaptırmanın ücreti ise (1. çalışmadan önce) toplam 750 YTL.

Ne zaman? 4-5 Şubat 2006 Cumartesi-Pazar, saat 10.30-17.30.

Nerede? Ay Danışmanlık ve Eğitim Merkezi, Etiler; tel: (0 212) 352 93 50

Ayurveda workshop

Ayurvedaya göre hastalık, vücut fiziksel, zihinsel ve duygusal açıdan dengeden çıktığında ortaya çıkan bir durumdur. Ayurveda için en önemli şey de bu üçü arasında denge yaratmak. Gün içinde ruh halinizin neden değiştiğini; stresi nasıl kontrol altında tutacağınızı; birkaç yıl sonra hangi hastalıkla baş etmek zorunda kalacağınızı biliyor musunuz? Bunun gibi pek çok sorunun cevabını bu seminerde bulacaksınız.

Ne zaman? 18-19 Şubat, 11.00-16.00.

(Ücretsiz tanıtım gecesi 13 Şubat Pazartesi saat 19.30'da yapılacak.)

Nerede? OWO, Tel: (0212) 287 99 98

Dia gösterisi ve söyleşi

Fest Travel, Çekirge ahalisini ilgilendirecek bir etkinlik düzenliyor. "Budizmde suretler ve semboller" adlı dia gösterili söyleşiyi Faruk Pekin sunacak.

Ne zaman? 3 Şubat 2006 Cuma, 19.00.

Nerede? Turkcell Konferans Salonu, Tepebaşı.

Fest Travel, Tel: (0212) 216 10 36
Yazının Devamını Oku

Bir çocuk kadar saf bir anne gibi şefkat dolu

20 Ocak 2006
15. Yoga Konferansı 16-19 Aralık tarihinde Hindistan’da gerçekleşti. Sevgili Dr. Neslihan İskit, oraya gidip size izlenimlerini aktardı. "Yoga Araştırmalarındaki Sınırlar ve Onların Uygulamaları" adlı 15. Yoga Konferansı, Hindistan’ın Bangalore Şehri’ndeki Vivekenanda Vyasa Yoga Terapi Üniversitesi’nde gerçekleşti. Konferansın ana teması "Her Anne ve Çocuk Sayılsın" idi. Konu "Duygular, Yoga ve Farkındalık" kapsamında ele alındı.

Konferansa ABD, Avustralya, İngiltere gibi batılı ülkelerin yanı sıra Hindistan, Japonya, Singapur gibi orijinal kültürlerini koruyup aynı zamanda da büyük teknolojik gelişme göstermiş doğu-batı sentezi kültürlere sahip ülkeler, Eski Sovyetler Birliği ülkeleri ve Türkiye’den gelen delegeler dahil, yaklaşık 1200 kişi katıldı. Konferansın belki de en ilgi çekici konuları, kanser ve kalp hastalıkları konusunda önemli bir yer tutan Yoga araştırmalarıydı.

Araştırmalarda günümüzde stres ve ona bağlı yaşanan hastalıkların teknolojik gelişme ve dolayısıyla hayatlarımızın hızının artmasıyla bağlantılı olduğu gösterildi. Diğer taraftan da Yoga Bilimi’nin hastalık önleyici fonksiyonunun üzerinde duruldu.

DEPRESYONA SON

Bitiriş konuşmasında "Yoga artık bir alternatif sağlık sistemi olarak görülmemelidir. Yoga ve Naturapati (Doğal Tedavi), zaman içerisinde bir bütünleyici tıp sistemi olduğunun anlaşılmasının yanı sıra derin ve doğal bir sağlık sistemidir" dendi.

Konferansa Türkiye’den katılan uzman delegeler Memorial Hastanesi Kardiyo-vasküler Cerrahi Bölüm Başkanı ve Tamamlayıcı Tıp Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, aynı bölümden Dr. Selim Tansal, Tamamlayıcı Tıp Bölümü Yoga Terapisti Dr. Neslihan İskit ile Ayurveda ve Panchakarma Uzmanı Dr. Ender Saraç’tı.

Yoga, Duygular ve Sağlık konusundaki Fiziksel Sağlık Sempozyumu'nda konuşma yapan Prof. Dr. Bingür Sönmez, hastaların hayata bakış açılarını ve hayat tarzlarını değiştirmelerinin kalp sağlığı üzerine olumlu etkisi olduğunu gösteren bir sunum yaptı. Dr. Sönmez, Türkiye’de by-pass geçirmiş hastalarla yapılan outdoor faaliyetler gibi yaratıcı bir yaklaşımla, by-pass sonrası hastalarda görülen depresyonun önlenebileceğini gösteren araştırmasını da sundu.

ATEŞTE YÜRÜYENLER

Hastane sonrası rehabilitasyon döneminde, kişinin sağlıklı bir hayat tarzını benimsemesi için gereken enerjiyi toplamak adına yapılan faaliyetler de sıralandı: Sosyal kulüp kurularak birlikte yapılan geziler, yurt dışından getirilen Yoga uzmanları ile seminerler, Memorial Hastanesi’nde yoga eğitmeni Dr. Neslihan İskit tarafından verilen yoga dersleri... Ayrıca sağlıklı bir kalp için Boğaz Köprüsü yürüyüşü etkinliği ve Ağrı dağına doktorlar ve seçilen by-pass geçirmiş hastaların Nasuh Mahruki rehberliğinde 5000 metreye kadar tırmanışı...

İçini dış uyarıcılarla tamamlamaya çalışan rekabetçi ve hırslı "A" tipi kişilerin kalp hastalıklarına yakalandığı, oysa ki Stres Yönetimi yaklaşımı ile daha az stres ve daha fazla huzur hissederek sağlıklı kalabilecekleri belirtildi.

Ardından yapılan panel tartışmalarında Ayurveda ve Pancha karma uzmanı Dr. Ender Saraç ve yoga eğitmeni Dr. Neslihan İskit, kendi alanlarında yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdiler ve soruları yanıtladılar.

Konferansın ana teması her konuşmacı ile güçlendirilirken, bitiriş konuşmasında herkesin bir çocuk kadar saf ve bir anne gibi şefkat dolu olması hem ruhsal hem de fiziksel sağlık için temenni edildi.

Konferans, ateş üzerinde yürümek gibi yöresel aktiviteler, değişik lezzetlerde Hint yemekleri, tiyatro ve dans-drama gösterileri, psişik yetenekleri olan Gerard Senehi'nin bardakları eğerek ve cisimleri yerçekimine rağmen havada uçurarak izleyicilere değişik deneyimler yaşatması ile renklendi. Gelecek konferansın Aralık 2006’da Kalküta’da yapılacağı bildirildi.

Not: Konferansın programının tamamını, panel tartışmaları ve sunumlar hakkında detaylı bilgiyi, internet dergisi www.indigodergisi.com'dan okuyabilirsiniz.

Tai chi’li kahvaltı!

Haftaya pazar ne yapıyorsunuz? Eğer özel bir planınız yoksa sizi Galatasaray’daki Cezayir Restaurant’a, "Tai Chi Breakfast"a davet ediyorum! Büyükada’da yaşayan tai chi master Leong Lau tarafından hazırlanan program, 29 Ocak Pazar günü sabah-öğlen ve akşam seansları olmak üzere üç bölümde gerçekleşecek. Benim naçizane tavsiyem, kendinizi biraz zorlayıp sabah saat 08.00’deki seansa katılmanız. Çünkü erken saatlerde tai chi ile başlayan bir günün farkını yaşamalısınız! Görüşmek üzere...

Bilgi için Cezayir Restaurant tel: (0212) 245 99 80
Yazının Devamını Oku

İstanbul’da bir efsane

13 Ocak 2006
Ashtanga yoganın en ünlü ismi Manju Jois, 10 Şubat’ta İstanbul’da YogaŞala’da olacak. Onu tanımayanlara tanıtmak, tanıyanlara hatırlatmak amacıyla yaptığımız röportajın devamını yayımlıyorum bu hafta. Evli ve çocuklu yogi nasıl olunur, yoga yaparken nasıl beslenmek gerekir, dünyayı yaşarken ondan nasıl etkilenmezsiniz sorularının yanıtları burada!

- Biraz kendinizden bahseder misiniz? Amerika’ya nasıl geldiniz, bir Amerikalı’yla nasıl evlendiniz?

Hindistan’da seyahat ediyor, kutsal kişilerle konuşuyor ve ashramlarda kalıyordum. Sonra Pondicherry’de /images/100/0x0/55eadc2bf018fbb8f89b4ef3yaptıklarımdan çok etkilenen biriyle karşılaştım. Bana bunu nereden öğrendiğimi sordu, ben de ona "Mysore’da babamdan öğrendim" dedim. O da babamın yanına gitti ve Amerika’ya dönünce kendi yoga okulunu açıp, babamla beni eğitim vermek üzere oraya davet etti. Ben gitmek istemedim, annem gitmem için ısrar etti. Amerika’da David Williams’la iki ay workshop yaptıktan sonra, David Hawai’ye gitmek istedi ve bana orada kalıp derslere devam edip edemeyeceğimi sordu. "Olur" dedim ve kaldım.

- Bu ne zaman oldu?

1975 yılında. Babama orada kalmak istediğimi söyledim, önceleri biraz bozuldu ama annemin "Orada kalma fırsatın olursa kal" dediğini hatırlattığımda kalmama razı oldu. David’in okulu bana bırakması da onu ikna eden nedenlerden biriydi. Ama onu tek başına uçağa bindirip göndermek o kadar da kolay olmadı benim için. Ona Hindistan’a geri döneceğimi söyledim, ama bu sözümü ancak 11 yıl sonra tutabildim. Harika bir Amerikalı kadınla evliyim ve çok güzel bir kız çocuğum var.

- Hálá asana çalışıyor musunuz?

Genellikle nerede olursam olayım, sabahları saat 3.00 ya da 4.00’te kalkarım ve yoga öğretmeye başlamadan önce kendi başıma duruşları yaparım. 60 yaşındayım ve sürekli seyahat ediyorum, kendimi formda tutmak zorundayım.

- Yoga yaparken nasıl bir sıra takip ediyorsunuz?

Başlangıç ve orta düzey yapıyorum, sonra biraz ileri düzey ve arkasından yarım saat chanting ve meditasyon.

- Hindistan’daki gezileriniz sırasında ermişlerden öğrendiğiniz en önemli şey neydi?

Özgür olmayı, hiçbir şeye bağlı olmamayı öğrendim. Yanlarında hiçbir şey taşımıyorlar, bu onlara inanılmaz bir özgürlük ve bilgelik kazandırıyor. Onlar, "Hiçbir şeye bağlı olmamak gerekir, çünkü bu dünyadan ayrılırken hiçbir şeyi yanımızda götüremeyiz" diyorlar. Ben de bunu öğrendim.

KIZIM DA ARTIK EĞİTİME BAŞLADI

- Kızınızın Sanskritçe ve yoga ile arası nasıl?

Eğitime başladı. Ona Vande Gurunamı öğrettim ve henüz iki yaşında olmasına rağmen duvara dayanmadan baş duruşuna kalkıyor.

- Hatha yoga çalışan biri hemen yogi olur mu, yoksa bu belli bazı kurallara bağlı mıdır? Yoksa herkes yogi midir?

Herkes yogidir. Sadece asana yapıyorsun diye yogi ya da yogini olamazsın. İşte bu nedenle karma yoga ve bhakti yoga yapmalısın. Herşey seni yogi yapar.

- Anlaşılan herkes yogi olabilir, ama yoga gerçekten nedir?

Yoga birleşmedir. Her zaman bunu başarabilirsin, herhangi bir kuralı yoktur bunu yapmanın. Bu aynı, iyi bir Katolik olmak için Papa'yı görmek gerekmeze benzer. Papa'yı içinde de hissedebilirsin. İşte So-ham budur. Ben gerçeğim. Ancak bunu anlamamız ve kabul etmemiz biraz zaman alır. Çünkü egomuz vardır, bencilizdir, kıskancızdır ve öfkelerimiz vardır. Bütün bunlarla kirlenmişizdir. Bu nedenle arınmamız gerekir. Ancak o zaman gerçeği görürüz. Yoga bunlardan arınmadır ve biz aklımızı gereksiz birçok şeyle karıştırırız.

- Vejetaryen olmak ne kadar önemlidir?

Batılılara tamamen et yemekten vazgeçin demek istemiyorum. Yoga çalışmaya başladıktan bir süre sonra vücudunuz size et yememe zamanını bildirir. Ben doğduğumdan beri vejetaryen olduğum için etin nasıl bir tadı olduğunu bilmiyorum. Belki tatmış olsam ben de eti severdim, kim bilir... Yoga çalışmalarında ilerledikçe, içinize döndükçe beden size değişiklik yapmanın zamanını bildirir. Daha çok sebze yemeye çalışın, size şimdi ancak bunu tavsiye edebilirim.

- İstanbul’da 10-18 Şubat 2006’da vereceğiniz kurslara katılacak kişilerin ne kadar yoga tecrübesi olması gerekiyor?

Bu kurslara yogayı daha önce yapmış olan herkes katılabilir. Daha önceki yoga tecrübesi çok kısıtlı olanlar bile rahatlıkla katılabilir. Hatta yoga tecrübesi kısıtlı olanların 9 günlük programın hepsine katılmaları, onların ilerlemeleri için de çok faydalı olacaktır.

Kursa katılmak isteyenler (0212) 241 00 67 no’lu telefondan veya info@yogasala.com adresine e-mail atarak YogaŞala’ya ulaşıp kayıt için gereken bilgileri alabilirler.
Yazının Devamını Oku

İstanbul'da bir efsane

6 Ocak 2006
Asthanga yoganın en ünlü ismi Türkiye'ye geliyor. Manju Jois ismini sık sık duyacaksınız; kim olduğuna dair biraz fikriniz olsun dedim. Manju Jois’in kursunda görüşmek üzere... Şimdiden iyi bayramlar! Yogaseverler arasında bir heyecan var ki sormayın! İstanbul'a, Yoga Şala'da kurs vermek üzere, 10-18 Şubat 2006 tarihleri arasında Asthanga yoganın efsane ismi Manju Jois geliyor! O tarihler arasında ne yapın edin, kendinize Yoga Şala'da bir yer ayırtın derim.

Bu arada aklıma gelen ilk soru, "Bu kadar usta bir kişinin vereceği kurs, ileri seviyedekiler için midir acaba?" oldu. Yoga Şala'nın sahiplerinden Can Malta, üstüne basa basa kesinlikle böyle bir 'ustalık' gerekmediğini, hayatında bir kez yoga yapmış kişilerin bile kursa katılıp büyük fayda göreceğini söyledi. Bilginize...

Kursa katılmak isteyenler (0212) 241 00 67 numaralı telefondan veya info@yogasala.com adresine e-mail atarak YogaŞala'ya ulaşıp kayıt için gereken bilgileri alabilirler.

- Ashtanga yapmaya ne zaman başladınız?


Ciddi olarak Ashtanga yapmaya 13 yaşımda başladım. Babam beni çalıştırmaya 7 yaşında başladı; ancak ben o zaman çeşitli duruşları yapmayı sadece bir oyun olarak düşünüyordum, zamanla ciddiye aldım.

- Babanız yoga hocası olmanız için herhangi bir baskı uyguladı mı?

Hayır, aslında doktor olmamı isterdi. Genellikle Hindistan'da aileler çocuklarının ya doktor ya da mühendis olmalarını isterler. Ancak ben kararımı vermiştim; Hindistan'ın dört bir yanındaki kutsal kişilerle tanışmak, konuşmak ve kariyerimi bu yolda sürdürmek üzere yola çıktım.

- Bu durum babanızın onayladığı bir şey miydi?

Hayır, aslına bakarsanız babam ona haber vermeden evden ayrıldığım için bana gerçekten çok kızgındı. Ben kutsal kişilerle tanışmak ve konuşmak istiyordum. Onların yaşam tarzları ve hiçbir şeye bağlı olmamaları beni çok etkilemişti. Çok özgürdüler. Sonra kutsal kişilerle dolu Benares'e gittim. Bana biraz korkutucu göründüler, çünkü her yanları çamur kaplıydı. Oldukça vahşi görünüyorlardı. İçlerinden biraz daha az çamurla kaplı olanla konuşmaya ve önünde yoga yapmaya başladım. Ona Kriya öğrenmek istediğimi söyledim. O da bana Jala-neti, sutra-neti ve dhauti yapmayı öğretti.

- Sizinle çalışmadan ya da Mysore'da hiç eğitim almadan Ashtanga öğretenlerle ilgili herhangi bir endişe taşıyor musunuz?

Yüzlerce hoca var, ama geleneksel Ashtanga öğretisinde bir değişiklik yapmadan uyguluyorlarsa benim için fark etmez, istediklerini yapabilirler. Ashtanga'yı yaymak için tohum ekiyorlar ki, bu iyi bir şey.

- Chanting ve pranayamaya oranla duruşların önemi nedir?

Jnana yoga da dahil olmak üzere hepsi yapılmalı. Felsefeyi anlamak için günlük ritueline hepsini koymalısın. Asanalar fiziksel sağlığın için, pranayama ve chantingler içsel vibrasyon için gereklidir. Ne zaman ki hepsini yaparsın işte o zaman Ashtanga'nın sekiz basamağını tamamlamış olursun. Sadece asanaları yaparsan kendini fiziksel olarak iyi hissedersin, ancak Ashtanga yogadan öğrenmen gereken her şey bu kadar değildir.
Yazının Devamını Oku

Sözü Yunus Emre'ye teslim ettim 2005’i

30 Aralık 2005


Sözü Yunus Emre'ye teslim ettim


2005’i bitirme telaşındasınız. Uzun bir yazıyla bütün bir yılın hesabını çıkarmak yerine Çekirge’yi sözün özünün ustası Yunus Emre’ye teslim ettim. 2006 yılınızı planlarken iyi gelecektir. Mutlu yıllar! Her şey gönlünüzce olsun...


Yerin seni çektiği kadar ağırsın

Kanatlarının çırpındığı kadar hafif

Kalbinin attığı kadar canlısın

Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç

Sevdiklerin kadar iyisin

Nefret ettiklerin kadar kötü



Ne renk olursa olsun kaşın gözün

Karşındakinin gördüğüdür rengin

Yaşadıklarını kár sayma

Yaşadığın kadar yakınsın sonuna

Ne kadar yaşarsan yaşa

Sevdiğin kadardır ömrün



Gülebildiğin kadar mutlusun

Üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin

Sakın bitti sanma her şeyi

Sevdiğin kadar sevileceksin



Güneşin doğuşundadır

Doğanın sana verdiği değer

Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın

Bir gün yalan söyleyeceksen eğer

Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın



Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret

Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın

Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın

Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak

Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın

Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü

Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin



İşte budur hayat

İşte budur yaşamak

Bunu hatırladığın kadar yaşarsın

Bunu unuttuğunda

Aldığın her nefes kadar üşürsün

Ve karşındakini unuttuğun kadar

Çabuk unutulursun



Çiçek sulandığı kadar güzeldir

Kuşlar ötebildiği kadar sevimli

Bebek ağladığı kadar bebektir

Ve her şeyi öğrendiğin kadar

Bilirsin

Sevdiğin kadar sevilirsin.


Yeni oyuncağım: Cevaplar Kitabı


En güzel yılbaşı hediyesini sevgili arkadaşım Tülin’den aldım: "Cevaplar Kitabı".

Orijinal adı "The Soul’s Book of Answers" olan bu eğlenceli kitabı, Remzi Kitabevi çevirerek yayımladı.

Seattle’da yaşayan ve güzel sanatların çeşitli dallarında eserler veren profesyonel sanatçı Carol Bolt tarafından yazılan kitap, bütün dünyada çok ilgi gördü. Ancak ona herhangi bir kitapmış gibi davranamazsınız! Onu sevmeli, okşamalı, hissetmelisiniz. Yani "Cevaplar Kitabı"nı kullanmanın ritüeline uymalısınız. Ben de bunu bir oyun haline getirdim. Kitabı elime alıyor, aklıma takılan soruya yoğunlaşıyor, kitabın üzerinde elimi gezdirip açıveriyorum bir sayfayı! Çok heyecanlı oluyor! Biliyor musunuz, sorularım hiç cevapsız kalmıyor! Eğer yılbaşı hediyesi almadıysanız, hemen koşun bir kitabevine ve bu şahane oyuncağı meraklı sevdikleriniz için alın!

İşte size Cevaplar Kitabı’nı kullanma kılavuzu...

1. Kitabı kapalı bir şekilde kucağınızda ya da bir masanın üstünde tutun.

2. Soracağınız soruya 10-15 saniye boyunca yoğunlaşın.

3. Zamanın doğru olduğunu hissettiğinizde, parmağınızın durduğu yerden kitabı açın. Cevabınız karşınızda olacak.
Yazının Devamını Oku

Ferrari’sini Satan Bilge’den sonra Koza Kelebeği Bilmez

22 Aralık 2005
"Ferrari’sini Satan Bilge" ile ilk olarak Çekirge’de tanışmıştınız. Şimdi de serinin bir diğer (ve en çok satan) kitabı "Koza Kelebeği Bilmez"i sunmaktan mutluluk duyuyorum. Bundan sonra onunla her yerde sıkça karşılaşacağınıza eminim, ama ilk karşılaşmalar unutulmaz, öyle değil mi? Koza için hayatın sonu olarak görünen şeyi, ustalar kelebek olarak görür."

Liderlik ve kişisel gelişim konularında dünyadaki en önemli uzmanlardan biri olan Robin Sharma’yı "Ferrari’sini Satan Bilge" kitabıyla tanımıştık. Bilgemiz, bu kez bir başkasına yol göstermek için karşımızda: Dan Sandersen. 44 yaşında, uluslararası otellerin sahibi, üç çocuklu, dul bir adam. Dan’in intihar girişimi sahnesiyle başlayan kitap, her şeye sahip olduğunu sanan bu adamın yaşadığı şokla ve böylece kendini bulmasıyla ilgili bir hikayeyi anlatıyor.

"Bizler genellikle zor dönemlerden geçerken görebildiğimiz dünyanın gerçeğin yansıması olduğunu düşünürüz. Oysa bu yanlış bir varsayımdır. Biz aslında dünyayı o anda kendi umutsuzluk merceğimizden görmekteyizdir. Çevremizi hüzünlü, umutsuz gözlerle görürüz. İşin aslı şu ki kendimizi daha iyi hissetmeye başladığımızda dünya da gözümüze daha iyi bir yer olarak görünecektir..." diyor Sharma kitapta.

Yani dünya bir ayna. Bizim hayattan aldığımız da, istediğimiz değil, olduğumuz şeydir. Aynı zamanda, hayatımızın mevsimleri olduğunu, acılı dönemlerin hiç de kalıcı olmadığını öğrenmeli. Üzüntünün kışı, yerini sevincin yazına bırakacak, buna güvenmeli. Tıpkı sabahın en parlak ışıklarının her zaman gecenin koyu karanlığını takip edişi gibi.

Hepimizin hayatında acı tecrübeler olmuştur. Acı çekmenin nedeni de olmasını istemediğimiz bir şeyin gerçekleşmesidir aslında. Bu durum, hayat bize beklenmedik bir şey getirdiği, yeni bir koşul sunduğu zaman ortaya çıkar. Hayatlarımızda yeni bir koşul belirmesi, bu koşul ister hastalık ister sevilen birinin kaybı ya da finansal bir gerileme olsun, değişmemizi, eski alışkanlıklardan uzaklaşmamızı gerektirir. Bize beklentimizden vazgeçmemiz söylenmektedir ve bir insan için herhangi bir şeyi bırakmak çok korkutucu olabilmektedir. Yeni duruma karşı geliştirdiğimiz tüm direnişlerin ardında yatan şey aslında korkudur. Oysa ortada korkulacak hiçbir şey yoktur. Biz, hayat boyu farklı ve yabancı yerlere yolculuk edip bundan gelen büyümeyi deneyimlemek için yaratıldık.

Acı çekmek derinleşmemizi sağlar. Acılar bize yardım etmek için gelir ve gerçekte kim olduğumuzu bilip anlamamızı sağlar. Acı çekmek kabuğumuzun çatlayarak açılmasına neden olur, bildiğimiz ve sarılıp kaldığımız her şeyin dışarı çıkmasını sağlar. İşte cesaret de bu anda ortaya çıkar. Cesaret, bu korkuları hissetmenize rağmen ilerlemeyi sürdürmektir.

Sayısız güzellikler sizinle olsun

"Koza Kelebeği Bilmez", kaybolmaya, sürünün bir parçası olup kendinizi iyiymiş gibi hissetmeye başladığınızda, cesaretinizi arttırmanıza yardım edip yol gösterecek bir kitap.

Joseph Campbell’ın sözünü unutmayalım: "Nerede tökezlersen, hazinen orada yatıyordur."

Bu kitap, en yüce hayatınızı yeniden elde etmenizle ilgili bir kitap, diyor Robin Sharma. Kendi hatalarını, kusurlarını bilen bir kişi olarak kitabı yazdığı için Sharma’nın anlattıkları çok samimi. "Kendimi ilerleme halindeki bir çalışma olarak görürüm, içsel hayatımı daha üst düzeylere yükseltmek için her günü kullanmaya uğraşırım. İnsani sınırlarım, kusurlarım olsa da beni güçsüz kalmaya zorlayan o katmanların çoğunu kısa bir sürede kaldırıp atabildiğimi de belirtmeliyim. Anlatacağım süreci takip ederseniz bunu siz de başarabilirsiniz!" diyen Sharma, kitapta 7 Aşamalı Kişisel Uyanış’ı anlatıyor. "Ferrari’sini Satan Bilge" dizisindeki diğer kitapların geleneğine uygun olarak, bu kitaptaki mesajlar da yine Julian Mantle’ın hayali serüvenleri şeklinde veriliyor. Tabii ki bunlar son derece gerçek ve güçlü mesajlar! Yedi aşama halinde anlatılan süreç, çeşitli formlarda, Doğu ve Batı uygarlıklarının antik çağdan kalma metinlerinin pek çoğunda bulunan şeyler. Siz kendi hayatınızın kahramanısınız. İnsan olarak en büyük oyununuzu sergilemek istiyorsanız, kendinize seçeceğiniz yolun bu olması gerekir. Bu yolda ilerlemek, otantik başarınızı garantileyecektir.

Yalnız Robin Sharma’nın bu en çok satan, 44 ülkede 38 dile çevrilen kitabında okuyucularından bir ricası var: "Öğrenmenin en iyi yolu öğretmektir. Bu materyali gerçekten sahiplenmek, onu hayatınıza sindirmek istiyorsanız, kitabı bitirdikten sonra 24 saat içinde içindekileri birine öğretmeniz son derece önemli. Bunu yapmak iki bakımdan işinize yarayacak: Birincisi, bilgileri sindirmenize, ikincisi de çevrenizdekilerin gerçekte kim olduklarını hatırlamalarına yardımcı olacaktır. "Koza Kelebeği Bilmez"i okurken öğrendiklerinizi sohbetlerinizde, sevdiklerinizle paylaşın. İç görülerinizi anlatın. En yüce hayatınıza doğru yolculuğunuzda gerçekleştirmeyi taahhüt ettiğiniz değişikliklere kendinizden bir şeyler katın. Bunları yapmak sizin kararlılığınızı derinleştirerek kalıcı sonuçlar almanızı sağlayacaktır.

Son cümleyi de Robin Sharma’ya bırakalım: "Adına hayat denilen bu yolculukta size sayısız güzellikler dilerim."

NOT: Robin Sharma, 25 Ocak’ta Türkiye’ye geliyor! Ona sormak istediğiniz sorularınız varsa bana yazabilirsiniz.

Neden koza, kelebeği bilmez

ÇÜNKÜ: "Kaderini ancak sen kendin keşfedebilirsin. Senin için hazırlanmış yolu ancak sen görebilirsin. Orası kalbinin seni davet ettiği yoldur. Nasıl ki koza kelebeği bilmez, halbuki kaderidir onun kelebek olmak! Ancak cesur olursa, cesaret ederse bir yumağın içinde sıkışmış kalmışlıktan, kabuğunu kırarak gökyüzüne, özgürlüğe kanat çırpar. İşte insanoğlunun da hikayesi budur. Asla kaderini baştan bilmez ve eğer geçilmemiş yollardan geçmez, açılmamış kapıları açmazsa, sonunda bir anlamda açılmadan iade olacaktır."
Yazının Devamını Oku