Uğur Meleke

Mourinho kalırsa Fenerbahçe geleceğini de kaybeder!

27 Mayıs 2025
Bu sezon kümede kalma yarışının kaderini teknik adam tercihleri belirledi.

Mesela Bodrum son derece kişilikli bir top oynarken İsmet Taşdemir’i gönderip Volkan Demirel’i getirdiği gün ikinci lige düştü bence. Hatayspor’un da beyaz bayrak çektiği an, Özhan Pulat’ın gönderilip Rıza Çalımbay’ın getirildiği gündü. Sivasspor’da da Çalımbay’ın getirilmesi yanlıştı. Bedellerini ödediler zaten. Ancak düşen 3 takımda sezonu tamamlayan Morais, Alper Avcı ve Murat Şahin’in çabaları takdire değer. Özellikle Murat Şahin, ruhen küme düşmüş Hatayspor’a son derece pozitif bir futbol oynattı. Orta sahada yetenekli Abdülkadir ve Görkem tercihleriyle zaman zaman büyük takım davranışı sergiledi. Çıkışta olan birçok bireysel performans var, son iki haftanın yıldızları Bouttouba ve Okoronkwo bunlardan ikisi.

YUSUF BURADA DEĞiLSE NEREDE OYNAYACAK?

Bu tip prestij maçları biraz karmaşıktır. Teknik adamlar ilk 11 seçiminde en kalitelileri, en güçlü CV’leri değil gözü parlayanları bulmak zorundadır. Tatil hesabı yapanları değil, o gün kendini gösterme ihtiyacı olanları seçmelidir teknik adam. Dün Mourinho’nun seçimlerini bu gözle değerlendirdiğinizde büyük yanlışlar seziyorsunuz. Yusuf burada da değilse ne zaman oynayacak mesela? İsmail’in, İrfan’ın kendilerini göstermek için bu tip maçlara başlamaları doğru olmaz mıydı? Dün Skriniar evlere şenlik. Mert’in, Amrabat’ın, Talisca’nın görüntüleri kötü. Portekizli teknik adam sezon boyunca yaptığı onlarca yanlış seçime dün bir halka daha ekledi Mersin’de.

Daha önce ifade etmiştim, bugün bir kez daha tekrarlayayım: Mourinho’nun son 2-3 aydaki seçimlerini iyi niyetli bulamıyorum. Mourinho’nun tercihlerini sadece sportif argümanlarla açıklayamıyorum. Üçlü-dörtlü savunma kakofonisiyle takımının stabil sürümünü yok etti. Fenerbahçe’de 25 oyuncunun 20’si geçen sezonki performansının gerisindeyse bu faturayı sadece futbolcuya değil, teknik adama kesmelisiniz. Hiçbir futbolcuya saygı duymayan Mourinho ile devam edilirse, Fenerbahçe sadece bugününü değil yakın geleceğini de riske atar bence.

Yazının Devamını Oku

Nelsson'un önündeki Metehan nasıl Cuesta'nın arkasına düştü?

25 Mayıs 2025
Otuz küsur senedir ülkenin her yerinde yüzlerce canlı maç izledim. Bir stoperin, rakip iki santrfordan 15’er santim kısa olduğu bir müsabakaya şahit olduğumu hatırlamıyorum.

Sakın bana Ivan Cordoba, Passarella ya da Cannavaro örneklerini vermeyin, onlar kısa boylarına rağmen olağanüstü sıçrayan süperstar stoperlerdi. Dün Romulo-Kubilay’a karşı Galatasaray’ın sahaya nasıl 1,79’luk stoper Cuesta ile çıktığını anlayamadım doğrusu.

Bir başka anlayamadığım konu da şu: Kış aylarında Galatasaray’ın kritik maçlarında Okan Buruk’un alternatif stoper tercihi, Nelsson kulübedeyken dahi Metehan olmuştu. Nasıl oluyor da Metehan rotasyonda Nelsson’un önünde değerlendirilirken, bu Cuesta’nın gerisinde kalabiliyor?

Tabii ki Galatasaray’ın dünkü maça şampiyon apoletiyle çıktığının ve Buruk’un önceliğinin galibiyet olmadığının farkındayım. Ancak yine de Okan Hoca’nın birkaç ay önce cesaretle 11’e koyduğu Metehan’ın dün Cuesta’nın arkasında kalmasına şaşırdım ben.

GÜNÜN KAZANANI JAKOBS

Dün sahaya çıkan iki takımdan Göztepe’nin daha yüksek konsantrasyonla güne başladığı netti tabii. Galatasaray 9-10 kişilik bir rotasyonla maça başladı, Göztepe as kadrosuyla. Bence kalitesi ve oyunu 5 büyük lig için yeterli olan Romulo’ya karşı Davinson Sanchez adeta tek başına savaştı. Göztepe 4 tane 1,90 üstü oyuncuyla (Heliton, Bokele, Kubilay ve Romulo ile) topu sürekli havaya kaldırdı. Sarı-kırmızılı misafir ekip bu oyuna özellikle ilk 70 dakika yanıt veremedi. Orta sahada Torreira-Lemina’nın yokluğunda geriden çıkmakta da sıkıntılar yaşadı Buruk’un talebeleri.

Ancak dün Gürsel Aksel’de dakikalar 70’i gösterdiğinde Kaan Ayhan’ın olağanüstü frikik golü geldi. Galatasaray bu sezon tam 16’ncı kez 0-0 giden bir maçın düğümünü duran topla bozdu. Dünün kaderini belirleyen Kaan ve Günay’ın yanı sıra patron Davinson ve sol bek Jakobs da çok iyi oynadılar. Özellikle Jakobs hem Romulo’yu durdurduğu pozisyon, hem uzun taçları, hem de etkili hücum bindirmeleriyle dikkat çekti. Dünün Galatasaray adına kazananı Jakobs’tu bence.

Yazının Devamını Oku

Galatasaray bir final yapma ustası!

19 Mayıs 2025
Benim bu meslekte 20’nci sezonum. Bu 20 sezonun 10’unda Galatasaray şampiyon olmuş, yani diğer tüm takımların toplamı kadar.

Bence en az bunun kadar çarpıcı bir başka detay da, bu 20 sezonda yarışın içinde varlarsa hep şampiyon olmaları. Son 20 yılda yalnızca 2 kez ikinci olmuşlar ve o iki sezonda da aslında tam olarak yarışın içine girememişler. Ersun Yanal’ın 2014 Fenerbahçe’si çok erken kopmuştu. Sergen Yalçın’ın Beşiktaş’ı da sezonun son 5-6 haftasına bayağı avantajla girmişti. Yani son 20 yıl için şu cümleyi kurarsak sanırım yanılmış olmayız: Galatasaray yarışın içindeyse şampiyon oluyor. Final yapmayı çok iyi beceriyor.

Bir başka dikkat çekici detay da şu: Galatasaray son çeyrek yüzyılda oynadığı 8 Türkiye Kupası finalinin tamamını kazanmış. Bir UEFA Kupası finali oynamış, kazanmış. Bir Avrupa Süper Kupa oynamış, kazanmış. 21’inci yüzyılın Galatasaray’ı, bir final ustası. Bu sezon bir kez daha kanıtladı bunu.

SÜPER LIG OSIMHEN SEZONU

Tabii makro planda Galatasaray’ın final yapma becerisinin yanına mikro planı, yani son 3 yılın doğrularını da not etmek gerek:

1-) Okan Buruk, Süper Lig’de üç sezonu tamamlayan tek teknik direktör. Sarı-kırmızılılar, Okan Buruk yönetiminde bu 3 sezonda oyun anlayışı departmanında şüphesiz ki bir devamlılık sağladı. Ezeli rakibi Fenerbahçe’yse 3 sezonda adeta 3 benzemezle (Jesus, Kartal ve Mourtinho ile) çalıştı.

2-) Galatasaray’ın oyuncu kadrosu anlamında da bir devamlılığı söz konusu. Sarı-kırmızılı kadroda 9 futbolcu (Muslera, Barış, Yunus, Abdülkerim, Kaan, Torreira, Mertens, Berkan ve Icardi) 100 maç barajını aşmış ya da kıyısında.

3-) Galatasaray son 3 sezonun üçünde de ligin en iyi santrforuna sahipti. En yüksek parayı santrfora harcadı, en yüksek maaşı o bölgeye verdi. Ve iki sezon Icardi, bu yıl da Osimhen şampiyon yaptı Galatasaray’ı. Ligin yakın geçmişime bakarsanız, Mario Gomez’de, Bafe Gomis’te, Andreas Cornelius’ta da bu gerçeği görürsünüz. Ligin en iyi santrforuna sahipseniz, yarışta sizi bir adım öne çıkarıyor bu faktör.

Yazının Devamını Oku

Davinson varsa işler yolunda!

15 Mayıs 2025
İki ekip cumartesi gecesi Trabzon’da karşılaştıklarında iki ana başlık çıkmıştı manşete.

Biri, Galatasaray’ın neredeyse tüm kornerlere vurması, maçın kilidini de öyle çözmeleriydi. İkincisi de, Trabzonsporlular’ın özellikle ilk 45’te Galatasaraylılar oyun kurarken yaptıkları bire bir markajdı. Top Muslera’nın ayağındayken Trabzonlular bire bir, beşe beş, kaç gerekiyorsa o kadar markörle tüm pas kanallarını kapamışlar; Uruguaylı kaleciyi uzun vurmaya zorlamışlardı. İlk devrenin sonunda Muslera’nın tam 23 uzun denemesi vardı. Birçoğu başarısızdı.

Aradan geçen dört günde belli ki Okan Buruk’un ekibi tekrar aynı sıkıntıyı yaşamama adına çalışmalar yapmışlar. Dünkü finale daha birinci dakikadan itibaren önde baskıyla başladılar. Golü de daha beşinci dakikada Trabzon’un çıkarken yediği baskı sonucu kaptırdığı bir top ve presçi tim Osimhen-Yunus-Barış işbirliğiyle buldular. İlk devrenin ikinci yarısında Trabzonspor soldan Nwakaeme üzerinden bir kanal bulduysa da skoru değiştirebilecek yoğunlukta değildi bu.

BATAGOV ÇIKINCA MAÇ BiTTi

Maçın ikinci yarısının başlangıç düdüğüyle beraber de Osimhen’le ikinci golü buldu Galatasaray. Dünkü finalin ilk 45 dakikasında birçok pozisyonda Osimhen’le bire bir eşleşen adam Batagov’du. Ancak Ukraynalı stoperin sakatlanması sonrası Okay devraldı onun görevini. Batagov’dan kurtulur kurtulmaz da golünü attı zaten Osimhen...

Biz Türkler futbolu her ne kadar forvetler üzerinden okumayı sevsek de, dün hem Osimhen, hem de Yunus mükemmel birer maç çıkarsalar da, ben manşete bu yıl sık sık yaptığım gibi Davinson’u çıkarmayı tercih ettim. Dün, Galatasaray’ın iki sezondur birçok kritik maçında olduğu gibi geri kazanma canavarı gibiydi Davinson. Bu sezon Davinson sahadayken Galatasaray’ın kaybettiği maç sayısı zaten o kadar az ki: Süper Kupayı Beşiktaş’a kaybettiklerinde Davinson sahada yoktu. Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Young Boys önünde yoktu. Avrupa’ya veda edilen 4-1’lik Alkmaar faciasında yoktu.

Davinson sahada yoksa sıkıntı var. Davinson varsa işler yolunda. Dün olduğu gibi...

Yazının Devamını Oku

240 saniye içinde beşi de tehlike yaratan beş korner!

11 Mayıs 2025
Uğur meleke yazdı...

Trabzon’da dakika 62... Galatasaray bir köşe atışı kullanıyor. Sara ortalıyor, Osimhen vuruyor, yandan auta gidiyor top.

Dakika 63... Galatasaray, Sara ile bir korner daha kullanıyor. Yine Osimhen vuruyor, bu kez bloklanıyor top.

Dakika 64... Sara yine köşe gönderinde. Yine Osimhen yükselip hamle yapıyor ama Uğurcan lehine faul düdüğü var.

Dakika 65... Sara korner, Lemina kafa. Top üst direkten geri geliyor.

Dakika 66... Yine bir köşe atışı. Yine topun başında Sara var. Brezilyalı ortalıyor, Abdülkerim kafayı vuruyor ve ağlara gönderiyor topu.

62 ile 66’ncı dakikalar arası sadece 240 saniye içinde Galatasaray Sara ile sağdan-soldan tam 5 korner kullanıyor. Hepsine Galatasaraylılar vuruyor. Biri direği yalıyor. Biri direkten dönüyor. Ve sonuncusu gol oluyor.

Artık bu 4 dakikanın okumasını size bırakıyorum: Ligin duran toplardan en çok gol bulan takımı Galatasaray’a tabii ki büyük kredi vermek lazım. Sara ortalıyor, Osimhen vuruyor, Abdülkerim vuruyor, Lemina vuruyor. Ancak Trabzonluların da tek bir korneri dahi savunamamaları da çok amatörce.

20 iLE 45 DAKiKALARI ARASI TRABZONSPOR ETKiLiYDi

Yazının Devamını Oku

The Man Of Contradictions! (Çelişkili biri)

10 Mayıs 2025
Fenerbahçe Teknik Direktörü Mourinho, geçtiğimiz hafta Beşiktaş’a yenildikleri 90 dakikanın ardından takımının iyi bir maç çıkardığını, sadece şanssız olduklarını, on kez oynasalar dokuzunu kazanacaklarını söylemişti. O zaman akla şöyle bir soru geliyor ister istemez: Madem Beşiktaş maçındaki oyun ve oyuncular iyiydi, dün neden tam 7 kişi değiştirdi geçen haftaki 11’inden? Bu durumda ya Mourinho geçen pazar doğruyu söylemiyordu, ya da dün!

Tabii ki bu çelişki, Mourinho’nun bu sezonki ilki değil. Defalarca yaptı bunu Portekizli teknik adam. Kupadaki Galatasaray maçından sonra yenilme nedenlerinin saha dışı olduğunu iddia edip takip eden Trabzon müsabakasına hem sistem, hem de 7 personel değişikliğiyle çıktı. Kostic’i 21 kişilik kadroya almadı. Belki de takımının en formda ismi Oğuz’u kesti. O kararlar yüzünden zaten kısa bir süre sonra Kayseri maçıyla şampiyonluk yarışından koptu.

Dörtlüye dönme hatası, ileride ritim tutmayan Talisca-Nesyri ikilisi ısrarı nedeniyle Mourinho puan kaybetmişti Kayseri’ye. Peşinden gelen Gaziantep maçına da 8 değişiklikle çıktı bu kez. Sadece son bir ayda, altı lig maçında tam 29 futbolcu değiştirmiş ilk 11’de. Mesai arkadaşlarım Kerim Beşer ve Cem Ak’tan rica ettim, 10 büyük ligi incelediler. 10 büyük ligde (Avrupa kupaları oynamayanlar baz alındığında) Fenerbahçe, Valladolid’de beraber ilk 11’ini en fazla değiştiren takım. Mourinho hem sahada her şeyin düzgün gittiğini, puan kayıplarının nedeninin birtakım harici düşmanlar olduğunu iddia ediyor. Hem de ilk 11 kararsızlığında Avrupa rekorları kırıyor! 2000-2015 arası Mourinho özel biriydi ama Mourinho’2025 çok çelişkili biri.

LiVAKOViC, SKRiNiAR VE MERT

Mourinho, çelişkili kararları, oturtamadığı oyun ve ilk 11 istikrarı ile gölgesiyle savaşadursun, dün Fenerbahçe’de bazı üstün bireysel performanslar galibiyeti getirdi. Genel olarak düşük tempolu geçen maçta orijinal pozisyonunda Mert Müldür, kalede Livakovic, savunma liderliğinde Skriniar, solda Kostic iyi oyunlarıyla galibiyeti getiren isimler oldular.

Yazının Devamını Oku

Mourinho'nun iyi niyeti konusunda şüpheliyim!

5 Mayıs 2025
Dünyanın en kısa fıkrası: Beşiktaş maça sol kanatta Emrecan (20) ve Mustafa (18) ikilisiyle başladı, Mourinho’nun sağ açıkta tercihiyse Szymanski oldu!

Dün Kadıköy’de oynanan derbiye imzayı, keskin kararlarıyla iki teknik direktörün attığını söyleyebiliriz rahatlıkla. Norveçli Solskjaer, kendine referans olarak 4-6- 0’la kazandığı Galatasaray derbisini aldı. Mücadeleci sekiz oyuncunun önüne ileri ikili olarak Gedson-Rafa’yı koydu. Galatasaray maçıyla benzer şekilde orta sahayı kalabalık tutan, çok savaşan ve bulduğu fırsatları Gedson-Rafa ile iyi değerlendiren Beşiktaş kazandı bir kez daha.

Tabii ki Solskjaer’in kulübede sağlıkları yüzde yüz olmasa da stoper oynayabilecek 3 adamı (Uduokhai, Tayyip ve Necip) varken göbekte Masuaku, sol bekte Emrecan’la başlaması bir başka keskin karar. Belki dün Solskjaer kendisi bile solda Emrecan-Mustafa ikilisinin deneyimsizliğiyle ilgili endişe duyuyordu. Ancak o noktada da kadro istikrarsızlığı ve oyuncu itibarsızlaştırmayla meşhur meslektaşı Mourinho devreye girdi. Portekizli teknik adam dörtlü savunma tercihi, 11 seçimi ve görevlendirmeleriyle kolaylaştırdı işini Solskjaer’in.

Başta da belirttiğim gibi zaten Mourinho’nun Emrecan-Mustafa’nın karşısına sağ açık olarak Szymanski’yi koyması fıkra gibi! Ancak bu kararın yanı sıra üç temel meseledeki tutumu, beni Mourinho’nun niyeti konusunda tereddüde düşürüyor:

1-) Ocak-Şubat-Mart’ta üçlü savunma ile başarılı bir süreç... Kayseri maçı dörtlü savunma ile puan kaybı... Gaziantep önünde üçlü savunmayla iyi oyun ve fabrika ayarlarına dönüş... Beşiktaş maçında bir kez daha dörtlü savunmayla darmadağınık bir görüntü... Ayarlarla bu kadar çok oynamayı ben iyi niyetli bulamıyorum.

2-) Dzeko-Nesyri ile sistem işliyor. Dzeko-Talisca ile işliyor. Ancak Talisca-Nesyri ile işlemiyor. Talisca-Nesyri ikilisinin sonuç vermediği defalarca kanıtlanmasına rağmen derbiye bu forvet hattıyla çıkılması nasıl açıklanabilir?

3-) Kayserili Gökhan, Mert Müldür’e karşı 3 gol birden üretmişti. Mert’i 15 gün sonra tekrar (orijinal rolü olmayan) sol bekte oynatıp aynı bedeli ödemek nasıl açıklanabilir? Ben Mourinho’yu anlamakta güçlük çekiyorum doğrusu.

Yazının Devamını Oku

Müziği duyan kazanacak!

4 Mayıs 2025
Fenerbahçe - Beşiktaş derbisinde bizi nasıl bir futbol bekliyor?

Mourinho Türkiye’deki ilk yılını 3 perdede değerlendiriyorum ben: 2024 takvim yılı onun için bir adaptasyon süreciydi. Ligde 2024’ü liderin sekiz puan gerisinde bitirdi. Avrupa Ligi’nden son saniyede terfi aldı. Büyük maçları kazanamadı. Avrupa’da gruplarda sekiz maçın üçünün son düdüğünde kenarda yoktu.

Ancak 1 Ocak 2025’le beraber reset attı adeta takımına. Yeni yıla Skriniar’ın liderlik ettiği üçlü savunmayla başladı. Yusuf’u sol stoper kullandı, Anderlecht’i genç yıldızıyla eledi. Kanat beklerde Oğuz-Kostic takımın ana arterleri oldular ve defansif-ofansif denge sağladılar. Belki bunlardan da önemlisi, çift santrfordaki Dzeko-Nesyri uyumu idi. Yaratıcı Dzeko ve bitirici Nesyri’yle yeni yılın ilk iki buçuk ayını yüksek viteste geçirdiler. Ligde zirveyle farkı üçe indirdiler, Avrupa’da son 16, kupada çeyrek final bileti aldılar.

MOURINHO YİNE SÜRPRİZ YAPARSA...

Ancak sonra üçüncü perde başladı Jose Mourinho’nun Türkiye serüveninde. Kendi eliyle bulduğu doğrulardan kendi eliyle uzaklaştı. Bir ara dörtlü savunmaya döndü. Zaman zaman Oğuz-Kostic’i kenarda oturttu. Bazı maçlarda uyumsuz Talisca-Nesyri ikilisinde ısrar etti. Ve üç cephenin iki buçuğu kapanmış oldu bu yanlış kararlarla. Kalan yarım cephenin devamı için bugün mutlak galibiyete ihtiyacı var ve bence reçetesi kendi elinde. Eğer Gaziantep maçında hafızasından geri çağırdığı doğrularla devam ederse ritim tutturma şansı artacaktır. Ama eğer yine birtakım sürprizlerle sahaya çıkarsa bence esas şaşıran rakibi değil, kendi takımı olabilir.

SOLSKJAER'İN GALATASARAY PROSPEKTÜSÜ

Manchester United’ın son dönemde yaşadığı sorunları şöyle özetlemişti Rangnick: “Bu takıma ilaç yetmez. Açık kalp ameliyatı lazım”. Solskjaer de Manchester’de yaşadığı kaosun bir benzerine İstanbul’da denk gelince aynı cümleyi Beşiktaş için kurdu: “Bu zehirli soyunma odasına ameliyat gerek. Ve ameliyat da tek bir transfer penceresinde bitecek bir iş değil.”

Norveçli teknik adamın özellikle Kasımpaşa ve Başakşehir maçlarından sonra en çok şikayet ettiği konu, takımda bazı oyuncuların eksik mücadele etmesiydi. Topsuz oyunda kaybolmaları idi. O yüzden takımdaki bu emekli generallerin sayısını azaltmaya, gözü parlayanların, koşanların sayısını artırmaya çalışıyor. Sık sık Mustafa Hekimoğlu’nu örnek gösterme nedeni bu. Mustafa’nın belki yapabilecekleri kısıtlı ama çalışkanlığı üst düzey.

Muhtemelen Fenerbahçe karşısına da Galatasaray önünde olduğu gibi çok koşan-dinamik, bütüncül durabilen bir formülle çıkacak. Geçtiğimiz hafta hat-trick yapmış Immobile’yi tabii ki kesmek çok zor. Ama aklının bir köşesinde Galatasaray maçında başarılı olmuş 4-6-0’ı tekrarlamak olduğuna da eminim Solskjaer’in.

Yazının Devamını Oku