MIDiA Research’ten Mark Mulligan’ın İbiza’da sunduğu rapor, elektronik müziğin sadece bir tür değil, adeta yaşayan, gelişen bir kültür olduğunu ortaya koyuyor. Afro house gibi yeni türlerin yükselişi, drum & bass’ın Rönesans’ı ve yeni nesil sanatçıların bu türleri kendi dillerinde yeniden yorumlaması, elektronik müziği bambaşka bir çağın eşiğine taşıdı.
Araştırmaya göre elektronik müzik dinlenme oranları neredeyse tüm pazarlarda arttı. 2024’te en büyük dört elektronik müzik pazarı, Spotify’daki dinleyici sayılarında önemli artışlar kaydetti.
Meksika, Birleşik Krallık ve Almanya en yüksek büyümeyi gördü.
Elektronik müzik, SoundCloud’da yüzde 14 arttı; TikTok’taki #ElectronicMusic etiketi 13.4 milyar görüntülemeye ulaştı ve bu da 2023’e göre yüzde 45’lik bir artış demek. Tüm bunlara ek olarak, 2024 yılında elektronik müzik, Spotify, Instagram, TikTok, YouTube ve Facebook’ta toplamda 0.6 milyar yeni hayran kazandı.
2024’te drum & bass, jungle ve garage türleri öne çıktı. Beatport satışlarına göre Afro house ve drum & bass en büyük yükselişi yaşadı.
Speed garage, TikTok’ta video görüntülemelerinde yüzde 183 artış gösterdi, UKG (UK Garage) ve bassline, SoundCloud’da yüzde 31 artış yaşadı.
Garage, müzik pazarı Loopcloud’da en çok arananlar arasında yer aldı. Drum & bass, 2024’te Beatport’ta çıkan yeni sürümlerde ikinci sırada yer aldı.
Tüm dünyada müzik sektörünün nabzı Spotify’da atıyor. Tidal, Apple Music, YouTube Music gibi oyuncuları arkasında bırakan dijital dinleme platformunun çalma listeleri de her daim eleştirilerin “haklı” olarak odak noktasında.
Sulinna Ong, Billboard dergisine verdiği röportajda yeni dönem politikalarını anlatmış.
Hali hazırda video ve kısa video içeriklerini sisteme entegre eden markanın editoryal olarak müziğe yaklaşımı mühim.
Yeni dönemde “Watchfeeds” adı verilen özellikle editörlerin yazılı yorumları, videoları ve topluluk etkileşimleri (beğeni, yorum gibi) Spotify’da yer alacak. Böylece güncel müzik olayları ile yorumlar tek bir platformda görülebilecek.
Bana ilginç gelen nokta ise; geri dönüş vermeyen bir yapının editörler aracılığıyla tarafsız duruşlarını ne kadar subjektif hale getirecekleri...
Sulinna Ong, gündemimizden düşmek bilmeyen yeni gerçeğimiz yapay zekâ konusunda da algoritmik playlist’lerin yanı sıra yapay zekâ ve yetenek kürasyonunun bir arada çalıştığını söylemiş. Platformun odağında ise gerçek sanatçılar var. Bu nedenle desteklerini yapay zekâ üretimi şarkılara değil, gerçek sanatçılara yaptıklarını açıklamış.
Röportajın en etkili bölümü platform editörlerinin plak şirketlerinin yönlendirmesiyle hareket ettiği iddiasının konuşulduğu kısım.
Görüştüğüm sanatçılarla genellikle aynı konulara odaklandığımızı hissediyorum. Hem dinleyiciler hem de sektör insanları için son dönemde okuduğum raporlardan bir özet çıkarmamın gerekli olduğunu hissettim.
1) Bağımsız alanlar büyüyor ama görünürlük hâlâ devlerin elinde
Bağımsız müzisyenlerin gelir payının geçtiğimiz yıla göre yüzde 28 oranında büyüdüğünü görebiliyoruz. Bu, dünyanın dört bir yanında bağımsız seslerin daha çok dinlenmeye başladığını gösteriyor. Ama Türkiye’de durum farklı. Müzik dinleme platformlarının algoritmalarında hâlâ büyük yapım şirketlerinin gücüyle öne çıkan isimleri görüyoruz. Gerçek yetenek mi, iyi pazarlama mı? 2025’te bu sorunun cevabı daha da karmaşık hale gelecek. Belki yeni pazarlama taktikleri ön plana çıkacak.
2) K-Pop gibi K-Türk olabilir mi?
Güney Kore’nin müzik ihracatındaki başarısı hepimizin dilinde. Ancak Türkiye’nin zengin melodik mirası, modern prodüksiyon teknikleriyle buluştuğunda neden benzer bir etki yaratamasın? Asya-Pasifik pazarının büyüklüğüne vurgu yapılan raporlarda Türkiye gibi kültürel olarak zengin ülkelerin global sahnede sesi hâlâ kısık. 2025’te bu potansiyelin farkına varmak şart. Globali hedeflemek için yerelleştirmenin önemi yine öne çıkıyor.
3) Sahte dinlemeler artık sadece dedikodu değil
Yapay zekâ haberlerinde bazen tekrara düşüyor gibi hissetsem de bir sektör raporunun ana konusu yine yapay zekâ oldu. Müzik sektörü dijitalleşti, algoritmalarla tanıştı, şimdi de yapay zekâ ile yeni bir döneme adım attı. Peki bu adım, yaratıcıların emeğini yücelten mi olacak yoksa gölgede bırakan türden mi?
Raporun en can alıcı noktası şu: Yapay zekâ modelleri telifli müzikleri izinsiz şekilde kullanarak milyonlarca şarkıyı analiz ediyor, öğreniyor ve sonra “yeni” diye karşımıza çıkıyor. Saniyede 10 şarkı üreten sistemlerden söz ediyoruz. Ama sorun şu ki, bu şarkıların dayandığı veriler sanatçıların alın teri. Ve çoğu zaman bu üretimler için izin bile alınmıyor.
Mesele sadece hukuki değil, etik. Çünkü yapay zekânın bu denli hızlı şekilde müzik üretmesi, gerçek sanatçıların emeğini değersizleştiriyor.
Hatta platformlarda insan eliyle yazılmış, yürekle söylenmiş şarkılara ulaşmak bile zorlaşıyor. Dinleyici için kaliteyi seçmek de. Müzik, bir deneyimden çok bir “veri akışı”na dönüşüyor.
Çözüm önerileri konusunda raporda değinilen noktalar ise şunlar:
◊ Yapay zekâ modelleri, hangi telifli içeriği kullandıklarını açıklamak zorunda olmalı.
◊ Tamamıyla yapay zekâ tarafından üretilen şarkılar etiketlenmeli.
400’den fazla sahte şarkı yükleyerek müzik streaming platformlarından yasa dışı kazanç elde eden bir kişi tutuklandı. Peki, bu durum Türkiye’de de yaşanabilir mi?
Brezilya’daki olay, müzik stream dünyasında düzeneğini iyi kuran birinin, algoritmaları manipüle ederek sahte şarkılar üzerinden gelir elde etmesinin ne kadar kolay olduğunu gösterdi.
Brezilya’da yetkililer, Spotify’a 400’den fazla sahte şarkı yükleyerek 28 milyondan fazla dinlenme elde eden ve bu yolla 65 bin dolar kazanç sağladığı öne sürülen kişiyi tutukladı.
Uluslararası Fonogram Endüstrisi Federasyonu (IFPI), Brezilya müzik sektörünü temsil eden Pro Música ve ülkenin anti-korsanlık grubu APDIF’in desteğiyle yürütülen operasyon, Goiás Eyaleti Savcılığı’na bağlı siber suçlar birimi Cyber Gaeco tarafından gerçekleştirildi.
Yetkililer, tutuklanan şahsın yerel bestecilere ait 36 şarkıyı da WhatsApp gruplarında ele geçirdiğini ve kendi eseri gibi yayınladığını belirtti.
Savcılığın talebiyle sahte sanatçı profilleriyle birlikte bu şarkıların platformdan kaldırıldığı açıklandı.
Mesele streaming gelirlerinin algoritmalara dayalı olarak paylaştırılmasından başlıyor. Sahte sanatçı profilleri, otomatik olarak oluşturulan şarkılar ve botlarla döndürülen dinleme sayıları, sektörde emek veren gerçek sanatçıların payını azaltıyor.
Türkiye’de de streaming botları ve sahte dinlemelerle ilgili pek çok iddia gündeme gelmişti.
Dijital pazarlama ajansı Razorfish’in son araştırması, bu neslin beklentileri ve müzikle olan bağları üzerine önemli öngörüler sundu.
Gen Alpha yani Alfa jenerasyonu, dijital dünyada doğmuş olmanın getirdiği alışkanlıklarla yaşıyor. Müziği fiziksel ortamlarda değil, tamamen dijital platformlarda tüketiyor. Spotify, YouTube ve TikTok gibi platformlar, onların hem keşif hem de tüketim noktaları. Ancak bu, her içeriği aynı ilgide tüketecekleri anlamına gelmiyor.
Razorfish’in 9-13 yaş arasındaki 2 bin 310 çocuk üzerinde yaptığı araştırmasında bu neslin kişiselleştirme ve özgünlük beklentisinin çok yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
Kendi dünyalarına hitap eden, onların hikâyelerine dokunan şarkılar daha fazla değer buluyor.
Bir diğer önemli özellikleri ise kısa formatlı içeriklere yönelimleri. Ancak bu, yüzeysel bir ilişki anlamına gelmiyor. Kısa içerikler aracılığıyla keşfettikleri müziklerle güçlü duygusal bağlar kurabili-yorlar.
Bu bağ, sanatçıların sadık bir dinleyici kitlesi oluşturmasına olanak tanıyor.
Bu da müzik endüstrisnini, bu hızlı tüketim trendini derin bağlarla destekleyebilecek stratejilere yönelmesi gerektiğinin işareti.
Rakamlar ortada... 2024’te bağımsız sanatçılar ve küçük plak şirketleri toplamda 5 milyar dolardan fazla gelir elde etti. ‘Bağımsız müzisyen olarak para kazanılmaz’ klişesi çöpe gitmek üzere. Türkiye’de de kendi müziğini üreten, doğru pazarlama stratejileriyle hareket eden sanatçılar için uluslararası arenada büyük bir potansiyel var. Ama hâlâ atılması gereken adımlar var.
Spotify raporuna göre, platformdaki en az 1 milyon dolar kazanan sanatçılar 17 farklı dilde müzik yapıyor. Bu, Türk müziğinin global çapta daha fazla yer edinebilmesi için doğru yatırımların şart olduğunu gösteriyor. Yani mesele sadece büyük hitler çıkarmak değil, sadık dinleyiciler yaratmak. Ne kadar çok dinleyiciye ulaşılırsa, telif gelirleri de o kadar yükseliyor.
Raporda en çok dikkat çeken detaylardan biri de şu; 1.000 doların üzerinde kazanan sanatçıların yarısından fazlası gelirlerinin büyük kısmını yurtdışından sağlıyor. Tabii başka ülkelerde dinlenme başına alınan telifin farklılığı da bunda rol oynuyor. Bunun için ülkelere göre abonelik ücretlerini de hesaba katmak gerek. Burada şu soruyu sormak gerekiyor; Türkiye’deki sanatçılar neden global pazarda hak ettiği yeri bulamıyor?
Dünya müzik sahnesinde fark yaratmak için sadece viral şarkılar yetmiyor, doğru strateji ve planlama gerekiyor.
Eskiden müzik sektöründe ‘büyük isimler pastayı paylaşır, geriye pek bir şey kalmaz’ anlayışı hâkimdi. Ancak streaming dünyası, bu paradigmayı tersine çevirdi. Artık daha az bilinen ama sadık bir dinleyici kitlesine sahip sanatçılar da sürdürülebilir gelir elde edebiliyor. Örneğin Spotify verilerine göre 100 bininci sıradaki sanatçının geliri son 10 yılda 10 kat artarak 6 bin dolara ulaştı. Yani niş kitleye hitap eden sanatçılar için bile fırsatlar var.
Son yıllarda Türkiye’de yerli/yabancı konser patlaması yaşanıyor. Ancak streaming gelirleri açısından bakıldığında sanatçıların bu platformlardan yeterince kazanıp kazanamadığı büyük bir soru işareti. Fırsat buldukça bunun da altını çizmekte fayda var. Şu açık ki, uluslararası pazara açılmadan büyük paralar kazanmak pek mümkün değil. Büyük plak şirketleri ve bağımsız sanatçılar, Türkiye’deki dinleyici kitlesini büyütmenin yanı sıra global sahnede nasıl yer alacaklarını da düşünmek zorunda.
Sonuç mu? Streaming ekonomisi, müzisyenler için eski sistemden çok daha adil bir yapı sunuyor. Ama bu fırsatları değerlendirmek için oyunun kurallarını iyi bilmek gerekiyor. Türk müziği globalde parlayabilir mi? Evet ama ancak doğru hamlelerle! 2024 müziğin sınırlarını zorlayanların yılı oldu. 2025 ise bu devrimi sürdürenlerin yılı olacak gibi görünüyor.
Dikkat çekenler
Son dönemde “AI Drake Cover” veya “Unreleased Harry Styles” gibi başlıklarla yayınlanan parçalar, YouTube ve Spotify’da ciddi dinlenme sayılarına ulaştı. Kimileri bunu “geleceğin müzik üretimi” olarak görse de dev plak şirketleri ve sanatçılar için bu, açık bir hak ihlali. Çünkü bir algoritma, herhangi bir sanatçının sesini kopyalayıp ona yeni bir şarkı “söyletiyor” ve bu şarkılar, neredeyse gerçek kadar inandırıcı olabiliyor. Son örnek olarak “Sana Yıldızları Ödediğimden”in Sezen Aksu yapay zekâ cover’ını verebilirim.
Sony Music’in hamlesi ise müzik dünyasında kartların yeniden dağıtılmasına neden olabilir. Warner Music ve Universal Music Group’un da benzer adımlar atması beklenirken, platformların bu duruma nasıl bir çözüm getireceği büyük merak konusu.
Bu olayın üzerine Birleşik Krallık hükümeti, yapay zekâ şirketlerinin sanatçıların eserlerini izinsiz kullanmasını kolaylaştıracak yeni yasa değişiklikleri önerdi. Eğer bu düzenleme hayata geçerse, yapay zekâ şirketleri sanatçıların şarkılarını ticari amaçla kullanabilecek. Paul McCartney gibi müzik devleri ise bu düzenlemeye sert tepki göstererek, genç müzisyenlerin telif haklarının tamamen yok sayılacağını savunuyor. Şirketlerden ise bu konudaki tepki gecikmedi.
Sony’nin net tavrı şunu gösteriyor: Yapay zekâ müzik sektörünü kökten değiştirirken, büyük şirketler kontrolü bırakmaya hiç niyetli değil. Peki bu savaşın kazananı kim olacak? Yapay zekâ mı, yoksa müzik endüstrisi mi? Şimdilik tek bildiğimiz şey, bu kavganın yeni başladığı.
DİKKAT ÇEKENLER
◊ TikTok’ta zaman geçirenler Göksel İpekçi’nin şarkısına denk gelmiştir. Yeni şarkısı “Mecburum”, nakaratıyla sizi kendine çeken alternatif pop-rock türünde bir şarkı. Söz ve müziği İpekçi’ye ait şarkının düzenlemesi ünlü aranjör Alper Atakan imzası taşıyor. Dinlenmeye değer.
◊ Zeynep Casalini yeni şarkısı “Uzak Selamlar” ile resmen geri döndü. Söz ve müziği Saadettin Dayıoğlu’na ait olan şarkının isim annesi ise Sezen Aksu. Bir isyan niteliğindeki şarkı Casalini’nin ses rengini tam anlamıyla ortaya koyuyor.