Şenol Kalyoncu

Anne adayları için doğum çantası hazırlığı

11 Nisan 2025
Sevgili Hürriyet okurları... Hamilelik sürecinin en heyecan verici anlarından biri, bebeğinize kavuşmak için hastaneye gideceğiniz günü beklemektir.

Bu özel gün yaklaşırken, doğum çantanızı hazırlamak, hem sizin hem de bebeğinizin konforu için oldukça önemlidir. Ancak, bu süreçte hangi eşyaların gerçekten gerekli olduğunu belirlemek bazen kafa karıştırıcı olabilir. Bugün, doğum çantasını hazırlarken nelere dikkat etmeniz gerektiğini, olmazsa olmazları ve gereksiz yüklerden nasıl kaçınacağınızı birlikte inceleyeceğiz.

DOĞUM ÇANTASI NEDEN ÖNEMLİDİR?

Doğum çantası, hastanede kaldığınız süre boyunca ihtiyaç duyacağınız tüm eşyaları bir arada bulundurmanızı sağlar. Bu çanta, hem sizin hem de bebeğinizin ihtiyaçlarını karşılamak için bir kurtarıcı görevi görür. Doğum süreci bazen beklenenden erken başlayabilir, bu yüzden çantanızı 36’ncı haftadan itibaren hazır bulundurmanız, son dakika telaşından kaçınmanıza yardımcı olur.

ANNE İÇİN GEREKLİ EŞYALAR

Kimlik ve hastane evrakları: Kimliğiniz, sigorta kartınız ve doğumla ilgili gerekli evraklar çantanızda mutlaka bulunmalı. Ayrıca doktorunuzun size verdiği raporları ve doğum planınızı da yanınıza almayı unutmayın.

Rahat giysiler: Doğum sonrası için rahat, bol ve kolay giyilip çıkarılabilen kıyafetler tercih edin. Sabahlık, pijama takımı ve yumuşak bir terlik, hastane ortamında konforlu olmanızı sağlar.

İç çamaşırı ve emzirme sütyeni:

Yazının Devamını Oku

Tüp bebek sürecinde eşlerin rolü

4 Nisan 2025
Sevgili Hürriyet okurları... Tüp bebek tedavisi, çiftler için fiziksel ve duygusal olarak zorlu bir süreçtir.

Özellikle kadınlar, hormonal değişimlerden fiziksel yorgunluğa, umut ve hayal kırıklıkları arasında gidip gelen duygusal dalgalanmalara kadar birçok farklı deneyim yaşar. Ancak bu süreç, sadece anne adayının değil, baba adayının da içinde olduğu bir yolculuktur. Eşlerin birbirine destek olması, sürecin daha sağlıklı ve huzurlu geçmesini sağlayarak başarı oranını artırabilir. Peki, tüp bebek sürecinde eşlerin rolleri neler olmalı ve bu süreci nasıl daha güçlü bir şekilde yönetebilirler?

BİRLİKTE KARAR VERMEK VE BİLİNÇLİ OLMAK

Tüp bebek tedavisine başlamadan önce çiftlerin birlikte karar alması çok önemlidir. Bu sürecin aşamaları, başarı oranları ve olası sonuçları hakkında birlikte bilgi edinmek, sürece daha bilinçli bir şekilde hazırlanmayı sağlar. Eşler, doktor randevularına birlikte giderek süreci en başından ortak bir deneyim haline getirmelidir. Kadının yalnız hissetmemesi, tedaviye olan motivasyonu artırır ve stres seviyesini düşürerek daha olumlu bir atmosfer oluşturur.

DUYGUSAL DESTEK VE İLETİŞİM

Tüp bebek tedavisi boyunca en önemli noktalardan biri iletişimdir. Kadınlar, hormon tedavileri nedeniyle zaman zaman duygu değişimleri yaşayabilir, umutsuz hissedebilir veya başarısızlık korkusuyla baş etmeye çalışabilir. Bu noktada baba adayının sabırlı olması, anlayış göstermesi ve eşinin hislerini küçümsemeden yanında olması çok önemlidir. “Senin yanındayım”, “Bunu birlikte atlatacağız”, “Ne olursa olsun, birlikteyiz” gibi cümleler, kadının kendini güvende hissetmesine yardımcı olur. Bu süreci yalnızca bir “çocuk sahibi olma çabası” olarak görmek yerine, ilişkinizi güçlendiren bir deneyim olarak değerlendirmek, sürecin ruhsal yükünü hafifletebilir.

SABIRLI OLMAK VE UMUDU KORUYABİLMEK

Tüp bebek tedavisinin her zaman ilk denemede başarılı olma garantisi yoktur. Birçok çift, birden fazla denemeden sonra gebelik elde edebilir. Sürecin bazen beklenenden uzun sürmesi çiftler için zorlayıcı olabilir. Baba adayının sabırlı olması, eşinin stresini artırmadan ona destek olması gerekir. Olumsuz sonuçlarla karşılaşıldığında birbirinize destek olmak, motivasyonu kaybetmemek ve her denemenin gelecekteki başarı için bir adım olduğunu unutmamak önemlidir.

Yazının Devamını Oku

Vücudu gebeliğe hazırlamanın doğal yolları

28 Mart 2025
Sevgili Hürriyet okurları... Hamilelik, kadın vücudu için büyük bir dönüşüm sürecidir. Bebeğin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için anne adayının bedeninin de hazır olması gerekir.

Gebeliği planlamadan önce vücudunuzu hem fiziksel hem de hormonal olarak en iyi duruma getirmek, gebelik şansınızı artırdığı gibi sağlıklı bir hamilelik süreci geçirmenize de yardımcı olur. Peki, doğal yollarla vücudu gebeliğe nasıl hazırlayabilirsiniz? İşte adım adım sağlıklı bir gebelik için yapılması gerekenler.

DOĞRU BESLENMEYLE DOĞURGANLIĞINIZI GÜÇLENDİRİN

Beslenme, doğurganlığı doğrudan etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzeni, yumurta kalitesini artırarak gebelik şansınızı yükseltebilir. Beslenme düzeninizi gebelik öncesinde dengelemek, vücudunuzu sağlıklı bir döngüye sokarak hamileliğe hazır hale getirir. Özellikle şunlara dikkat etmek gerekir:

* Folik asit: Gebelik planlayan kadınlar için en önemli vitaminlerden biridir. Yeşil yapraklı sebzeler, mercimek, ceviz ve tam tahıllar folik asit açısından zengindir.

* Omega-3 yağ asitleri: Hormon dengesini destekler ve yumurta kalitesini artırır. Somon, ceviz, keten tohumu gibi besinler tüketebilirsiniz.

* Protein alımı: Bitkisel proteinler (mercimek, nohut, badem) ve sağlıklı hayvansal proteinler (yumurta, balık, az yağlı kırmızı et) doğurganlığı destekler.

* Şeker ve işlenmiş gıdalardan uzak durun:

Yazının Devamını Oku

Sağlıklı beslenmeye fonksiyonel bakış açısı

21 Mart 2025
Sevgili Hürriyet okurları... Köşemde bu haftaki konuğum Diyetisyen Şeyma Nur Altan oldu.

Kendisiyle fonksiyonel beslenme konusunu konuştuk. Sağlıklı beslenmeye fonksiyonel bakış açısı ile önemli bilgiler verdi...

Şeyma Nur ALTAN

FONKSİYONEL BESLENME NEDİR?

“Besinler ilacınız, ilacınız besinler olsun” bakış açısı ile vücudunuza hangi besinin iyi gelip hangi besinin iyi gelmediğini birçok farklı yoldan saptamaya çalıştığımız ve kişilerin genel sağlık durumlarını iyileştirip, kronik hastalıklarda tıbbi beslenme tedavisi yolu ile çözümler ürettiğimiz bir beslenme çeşidi olduğunu söyleyebiliriz. Bu noktada fonksiyonel beslenmenin asıl amacı kişinin bağırsak florasını düzenleyerek bağırsak sağlığını iyileştirmek ve dolayısıyla kişinin bağışıklık sistemini daha iyi hale getirmektir. Fonksiyonel kelimesi ile vurgulanmak istenen nokta “işlevsel” olarak beslenmenin tekrar ele alınması anlamına gelir. Bu noktada sağlıksız beslenmenin yaratabileceği kronik hastalıklar, bağırsak problemleri, gıda intoleransları ve tüm bunların bir sonucu olarak kilo alma durumunu ele alabilir ve tüm bu sağlık problemlerine fonksiyonel yaklaşarak çözüm bulabiliriz.

FONKSİYONEL BESLENMEYİ KULLANABİLECEĞİMİZ DURUMLAR

Özellikle sindirim sistemimize ve bağırsak sağlığımıza uygun olmayan besinleri tüketmek bağırsak duvarına zarar vererek zamanla bağırsağın geçirgen hale gelmesine yol açar ve vücuttaki enflamasyon durumunu tetikler bu durum kişinin kilo almasına ve genel sağlık durumunun bozulmasına yol açar. Fonksiyonel beslenme ise tüm bu durumları önleyebileceğimiz etkili bir yöntemdir.

Yazının Devamını Oku

Tüp bebek tedavisinde ilk deneme başarısız olursa ne yapılmalı?

14 Mart 2025
Sevgili Hürriyet okurları... Tüp bebek tedavisi, çocuk sahibi olmayı isteyen çiftler için büyük bir umut kaynağıdır.

Ancak her tedavi süreci başarıyla sonuçlanmayabilir ve ilk denemede gebelik oluşmayabilir. Bu durumda çiftler, büyük bir hayal kırıklığı ve üzüntü yaşayabilir. Ancak unutulmaması gereken en önemli nokta, tüp bebek tedavisinin bir süreç olduğu ve her başarısız denemenin gelecekteki başarı şansını artıran bir deneyim sunduğudur. Peki, ilk tüp bebek denemesi başarısız olduğunda ne yapmalı? Bugün, bu süreci nasıl yönetebileceğinizi ve bir sonraki deneme için nasıl hazırlık yapabileceğinizi ele alacağız.

BAŞARISIZLIK NEDENİ ARAŞTIRILMALI

Tüp bebek tedavisinin başarısız olmasının birçok sebebi olabilir. Embriyonun genetik yapısı, rahim içi dokusunun durumu, hormon seviyeleri, bağışıklık sistemi tepkileri ve sperm kalitesi gibi birçok faktör, gebeliğin oluşmasını etkileyebilir. İlk denemede neden gebelik oluşmadığını anlamak için doktorunuzla detaylı bir değerlendirme yapmanız önemlidir. Bu değerlendirme sürecinde şu sorulara yanıt aranabilir.

* Embriyo kalitesi yeterli miydi?

* Rahim içi ortam embriyoyu kabul etmeye uygun muydu?

* Kullanılan ilaç protokolü doğru muydu?

* Bağışıklık sistemi, embriyonun tutunmasını engellemiş olabilir mi?

Yazının Devamını Oku

Global bir epidemi: Obezite

7 Mart 2025
Sevgili Hürriyet okurları... 4 Mart Dünya Obezite Günü’nde toplumda farkındalık oluşturmak ve konuya dikkat çekmek için birçok etkinlik düzenlendi.

Dünya Obezite Federasyonu’nun 2023 yılı raporunda 2020’de yaklaşık 1 milyar kişinin (her 7 kişiden 1’i) obezite ile yaşadığı; etkin şekilde müdahale edilemezse 2035 yılında dünya genelinde 1.9 milyar kişinin yani her 4 kişiden 1’inin obezite ile yaşayacağı, dünya nüfusunun yarısının yani 4 milyar kişinin fazla kilolu veya obez olacağı tahmin edilmekte. Ben de bu hafta obezite ve kalp damar sağlığına etkisini TOBB ETÜ Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Hüseyin Bozbaş ile konuştum...

Prof. Dr. Hüseyin Bozbaş

1900’lü yıllardan itibaren kalp ve damar hastalıkları tüm dünyada ölümlerin bir numaralı nedeni olmuş ve çağımızın hastalığı olarak isimlendirilmiştir. Kalp damar hastalığını artıran risk faktörlerine bakıldığında, en önemli etkenlerden birinin obezite (şişmanlık) olduğu görülmektedir. Obezite, vücut kitle indeksine (VKİ) göre tanımlanır. VKİ, vücut ağırlığının boyun karesine bölünmesiyle (kg/boy*boy) hesaplanır. VKİ’nin 30 kg/m²’den büyük olması obezite olarak kabul edilir. Günümüz modern yaşamında hareketsizliğin artması, fiziksel iş gerektiren mesleklerin azalması ve sağlıksız beslenme, obezitenin artışındaki temel etkenlerdir. Son 40 yılda iki katına çıkan obezite, günümüzde global bir kriz, bir epidemi olarak kabul edilmektedir. Yapılan çalışmalar bize kilo arttıkça ölüm oranın da doğrusal bir şekilde arttığını göstermektedir. Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin 2004 yılında hazırladığı rapora göre, ülkemiz Avrupa’da obezite sıklığında ilk sırada yer almaktadır. Maalesef, ülkemizde erişkin nüfusun yüzde 32’sinde obezite görülmektedir.

OBEZİTENİN KALP VE DAMAR SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Obezite, kalp damar hastalıklarını artıran başlıca risk faktörlerinden biridir. İki farklı mekanizmayla kalp damar hastalıklarına neden olur.

1-Dolaylı etkiler:

Yazının Devamını Oku

Manuel terapi ve faydaları

28 Şubat 2025
Sevgili Hürriyet okurları... Bu hafta köşe konuğum Fizyoterapist Melike Emiroğlu oldu. Kendisiyle manuel terapi hakkında konuştuk...

Manuel terapi, kas iskelet sisteminde etkilenen dokuların iyileşmesini ve gevşemesini sağlamak amacıyla terapötik dokunuşları içeren bir tedavi tekniğidir. Bu nedenle elle yapılan bu yaklaşım, ağrıyı azaltmayı, kasın ve dokunun fonksiyonunu geri kazandırmayı ve işe ya da istenen sportif aktivitelere dönüşü kolaylaştırmayı amaçlar. Manuel terapi teknikleri, nöromüsküler sistemi olumlu etkileyerek proprioseptif (konum algısı) ve motor kontrolü artırır. Bu sayede denge, hareket paterni ve fonksiyonellik gelişir. Ayrıca terapötik dokunuşlar duygusal gerginliği serbest bırakır ve olumlu bir zihinsel durumun oluşmasını destekler. Çünkü manuel terapi, iyileştirici materyallerin ve kimyasalların salgılanmasını artırır ve bu süreç, duygusal iyilik halini destekleyen endorfin gibi hormonların üretimini teşvik eder. Bu faydaların etkili bir şekilde sağlanabilmesi için manuel terapi tekniklerinin deneyimli ve profesyonel eller tarafından uygulanması gerekmektedir. Fizyoterapistler tarafından uygulanan bu yöntem hastanın durumuna göre bir ya da birden fazla kez uygulanabilir.

MANUEL TERAPİ HANGİ DURUMLARDA UYGULANIR

Manuel terapi uygulamalarında başarılı bir sonuç için hasta seçimi son derece önemlidir. Kas iskelet sisteminin fonksiyon bozukluğu, lokalize hassasiyet ve hareket kaybı bulunan bütün ağrılarda sakıncalı bir durum yoksa manuel terapi tedavisi uygulanır. Peki bu durumlar nelerdir?

- Bel, boyun ve sırt ağrıları

- Duruş bozukluğu (skolyoz, kifoz, lordoz gibi)

- Sinir sıkışması

- Dejeneratif disk hastalığı (bel ve boyun fıtığı, boyun düzleşmesi)

Yazının Devamını Oku

Tüp bebek döneminde nelere dikkat etmelisiniz?

21 Şubat 2025
Sevgili Hürriyet okurları... Tüp bebek tedavisi, çiftler için büyük bir umut kaynağı olmasının yanı sıra sabır ve dikkat gerektiren bir süreçtir. Bu dönemde yapılan küçük hatalar, tedavinin başarısını etkileyebilir. Hem fiziksel hem de duygusal olarak dengede kalmak, tedavi sürecini daha sağlıklı geçirmenize yardımcı olur.

Bugün, tüp bebek sürecinde nelere dikkat etmeniz gerektiğini ele alarak, başarı şansınızı artıracak önerileri paylaşacağım.

DOKTORUNUZUN ÖNERİLERİNE TAM UYUM GÖSTERİN

Tüp bebek sürecinde doktorunuzun önerileri, tedavinin en önemli parçalarından biridir. Kullanılacak ilaçlar, uygulama saatleri ve dozları, başarıyı doğrudan etkileyen faktörler arasındadır. İlaçları tarif edildiği şekilde kullanmak, hormon seviyelerini dengede tutarak yumurta gelişimini destekler. Tedavi sürecinde aklınıza takılan her soruyu doktorunuza danışmaktan çekinmeyin.

BESLENMENİZE ÖZEN GÖSTERİN

Tüp bebek tedavisi gören kadınların beslenme alışkanlıkları, yumurta kalitesi ve rahim içi ortamın sağlığı açısından büyük önem taşır. Omega-3, folik asit, çinko ve demir açısından zengin besinler tüketmek, embriyonun tutunma şansını artırabilir. Fast food ve işlenmiş gıdalardan uzak durarak, doğal ve dengeli bir beslenme düzeni oluşturmak tedaviyi destekler.

STRESİ YÖNETMEYİ ÖĞRENİN

Tüp bebek süreci, çiftler için duygusal olarak zorlayıcı olabilir. Başarı oranları değişkenlik gösterdiği için kaygı ve stres bu dönemde sıkça yaşanır. Ancak yapılan araştırmalar, yüksek stres seviyelerinin tüp bebek tedavisinin başarısını olumsuz etkileyebileceğini gösteriyor. Bu nedenle meditasyon, yoga ve nefes egzersizleri gibi rahatlatıcı tekniklerden faydalanmak, süreci daha sakin ve kontrollü geçirmenize yardımcı olabilir.

Yazının Devamını Oku