Selim Türsen

İzmir’e ‘Pekiyi’ kaliteli yaşama pekiyi

6 Şubat 2017
BUGÜNKÜ ortamda kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in İzmir’e ‘Pekiyi’ notu vermesi önemli bir olay. Aynı Fitch, İzmir’den birkaç gün önce Türk ekonomisine ‘zayıf’ vererek 25 yıl geri götürüp yatırımda riskli ülke seviyesine indirmişti.

Kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlara kızanlar olabilir. Ama Türkiye gibi ekonomisini dış kaynakla büyüten ülkeler için bu notlar önemli. Bir ülkeye fabrika kurmayı, para götürmeyi düşünen yabancı yatırımcı önce onun karnesine bakar. Fitch, Moody’s, S&P gibi dünya çapında güven kazanmış kuruluşların notları bunun için önemlidir.

Not iyi ise o ülkeye yapılacak yatırımların önü açılır. Kötü ise karnedeki zayıflar kurtarılıncaya kadar yatırımlar askıya alınır, riskler arttığı için borçlar yüksek faizle verilir. İşte bu nedenle İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni denetleyen Fitch’in, 2016’daki siyasi ve ekonomik dalgalanmalara rağmen notunu koruması önemlidir.


BÜYÜK PROJELERE DEVAM
Büyükşehir daha önce aldığı yüksek notlar sayesinde deniz otobüsleri, yeni tramvay hatları, metro gibi devasa alt yapı projelerine finansman bulabilmişti. Son ‘Pekiyi’ notu o nedenle İzmir’in gelecekteki projeler için büyük önem taşıyor.
Zaten Fitch de raporunda bu konuya dikkat çekmiş. Kentin 2014-2019 arası toplu ulaşım ağının genişlemesi planı için gerekli finansmanı sağladığı belirtilmiş. Ayrıca döviz borçları için fon biriktirildiğinden Türk Lirası’nın değer kaybının sıkıntı yaratmayacağına dikkat çekilmiş.

Yazının Devamını Oku

Onlar ışığı konuşuyor biz ise Ortadoğu’yu

30 Ocak 2017
GEÇEN hafta İzmir’de iki ayrı dünyayı dinledim. Biri ABD’de kurduğu teknoloji şirketiyle ışığa şekil vererek dünya devlerini müşterisi yapan Bornova Anadolu Liseli mezunu Karşıyakalı Engin Arık. Diğeri, ESİAD toplantısında Ortadoğu dünyasını anlatan Prof. İlber Ortaylı.

50 yıllık arkadaşımız Engin, değişen bir dünyayı anlatıyordu. Örneğin 5 – 10 yıl içinde sürücüsüz otomobillerin dünyayı sarıp özel otomobil sahipliğinin bitmesi bekleniyor. Bir yere giderken sürücüsüz otomobili telefonla kapınıza çağıracaksınız. Bindiğinizde tek yapacağınız gideceğiniz adresi bilgisayara yazmak olacak. Sonra oturup keyfinize bakın. Şoförsüz araç sizi istediğiniz yere bırakacak. Ödemeyi de kredi kartıyla yapacaksınız.

Bilgisayarların yöneteceği bu otomobillerle, kazalar ve trafik probleminin de sona ermesi bekleniyor.
Geçen yıl Engin Arık’ın başkanı olduğu Luminiti şirketini yazmıştım. Işığa şekil vermeyi başaran şirketin teknolojisini General Motors, Ford gibi şirketler almış, Eyfel bu teknolojiyle aydınlatılmaya başlanmıştı. Bu yıl Avrupa’da BMW gibi ünlü markalar da müşteri listesine girmiş.
Yeni buluşlarında ise iki ve üç boyutlu sinema filmlerinde ışığın çok daha parlak ve görüntü kalitesinin çok yüksek olmasını sağlayan bir teknoloji var. Amerikan sinema sanayine el atan Çinliler bu teknolojiyi hemen satın almış.


YENİ PROJE ÜRETİMDE
Bir başka büyük projeleri ise Virtual Reality (VR) ve Augmented Reality (AR) denilen teknoloji harikaları için hologram üretmek. Luminiti ABD’de ilk kez VR ve AR teknolojileri için seri hologram üretimine başlayan şirket olmuş. Örneğin, AR teknolojisi olan bir gözlük takıp İzmir’de dolaşırsanız, gördüğünüz bir binanın tarihi özellikleri hemen gözünüzün önüne yansıyacak. Ya da otomobil arızalandığında takılan kask veya gözlük AR teknolojisi ile sizi “Tornavidayı şöyle tut. Şuradaki vidayı çıkar” gibi uyarılarla yönlendirecek. Böylece otomobille ilgili bütün bilgileri verip tamiratı yapmanızı sağlıyor. ABD’de yüzlerce firma bu hizmetlere başlamış bile.

Yazının Devamını Oku

Türk tarımı ‘eşek sırtında’ sanılıyor

24 Ocak 2017
Geçen hafta İzmir’deki Tarım Fuarı’nda kelimenin tam anlamıyla şov vardı. Gaziemir’deki yeni fuarın geniş alanlarını kullanan traktör, biçerdöver gibi büyük boyutlarda zirai araçlar üreten firmalar, ürünleriyle Türkiye’nin dört bir yanından gelen çiftçilerin gözlerini kamaştırdı. 

Fuar nedeniyle İzmir’e gelen Türkiye’nin en büyük üreticisi Türk Traktör Genel Müdürü Marco Votta ile sohbet ettik. Koç Grubu’nca kurulan, dünya traktör devi Amerikan CNHI ve New Holland ortaklığıyla daha da büyüyen Türk Traktör’ün İtalyan genel müdürü, 20 yıldır Türkiye’de. Eşi de Türk olduğu için o da yarı Türk.

Sohbete yakınarak başlayan genel müdür “Çiftçi destek politikaları neredeyse her dört ayda bir yönetmeliklerle değişiyor. Halbuki en az 1 yıl uygulanmalı ki çiftçi de, sanayici de plan yapabilsin. Dört ay sonra ne olacağı bilinmeyince üretim ve yatırım politikasını belirlemekte zorlanıyoruz” dedi.
Sohbet terörden, dünyanın dördüncü büyük traktör pazarı Türkiye’de tarımın geleceğine kadar çok geniş bir yelpazede devam etti. Ancak öncelikle Votta’nın çok haklı bir uyarısına dikkat çekmek istiyorum. Avrupa’nın en büyük traktör fabrikasının Türkiye’de olduğunu ve çok modern metotlarla tarım yapıldığını belirten Votta, buna rağmen yurtdışında Türk tarımı için hala ‘eşek sırtında çiftçi’ imajı olduğunu söylüyor.
“Moldovya’nın tarım ürünlerinin kalitesi ile Türk ürünlerinin ki bir olabilir mi? Bu imajın mutlaka değişmesi gerek. Bu da ancak devlet politikalarıyla başarılır” diyen Votta çok haklı. Aslında iç siyasette algı yönetimi konusunda müthiş başarılı olan iktidar partisi, dış imaj sıkıntısı çözümüne ciddi eğilse bence pek çok şeyi değiştirebilir.


Yaklaşık 400 milyon nüfusu ile Türk tarımı için müthiş bir pazar olan Avrupa Birliği’nde algı yönetimi konusu sadece tarım ürünleri değil, turizm için de hayati önem taşıyor. Terör nedeniyle batılı turistler Türkiye’den ayaklarını çekti. Ama Fransa’da yaşanan katliamlar, Belçika hava limanındaki patlama, Almanya’da noel pazarına TIR’la giren teröristlere rağmen hiç kimse bu ülkelere gitmekten vazgeçmedi. O zaman Türkiye’ye gelmekten neden vazgeçiliyor. İşte bütün bunlar Türkiye’nin algı yönetimine, dış imajını düzeltmeye ne kadar çok ihtiyacı olduğunu gösteriyor.

Kar yılı, var yılı

Yazının Devamını Oku

Döviz huzur ister

16 Ocak 2017
GEÇEN hafta döviz aşağı yukarı dalgalanırken, bir süredir yolumun düşmediği Kıbrıs Şehitleri’nde yürüyordum.

Hiç beklemediğim bazı büyük mağaza ve kafe türü yerlerin kapandığını gördüm. Hatırladığım kadarıyla her zaman kalabalık ve iyi iş yapan yerlerdi. Aslında son zamanlarda vitrinleri boş mağazalar İzmir’in her yerinde daha fazla karşımıza çıkmaya başladı.

Bir alışveriş merkezindeki mağazalarda ise her zaman mal dolu rafların yarı yarıya azalmaları dikkatimi çekti. Özellikle ithal mallar ortadan kaybolmuştu. Dövizde belirsizlik demek, fiyatların yukarı yuvarlanması demek. Bir gün 3.94’e fırlayıp, ertesi gün 3.76 düşerek çok sert hareketler yapan doları gören esnaf, özellikle ithal malları satmak istemiyor. Ya da fahiş fiyat istiyor. Yarın öbür gün elindeki mal bittiğinde yerine yenisini hangi fiyattan koyacağını bilemediğinden bunu yapıyor.


İZMİR İÇİN ÖNEMLİ
Dövizdeki hareket, ekonomisinde dış ticaretin büyük payı olan İzmir için ayrı bir önem taşıyor. Tekstilden üzüme, ihracatçılar yurt dışına sattıkları malların fiyatını belirlemede zorlanıyor. Zaten dışarıdaki alıcılar da Türkiye’de dövizin halini bildikleri için daha fazla indirim istiyor. Yurt dışından ithalat yaparak hammadde, ara mal getirmek zorunda olanların durumu ise iyice kötü. Siparişini vereceği malın maliyetini 3.90’dan mı, 3.70’ten mi hesaplasın, içeriye ne fiyat versin bilemiyor. Ama bir gerçek var. Ekim ayı ortasından ocak ortasına kadar TL dolara karşı yüzde 25 civarında değer kaybetti.
Dövizdeki son durumun güven ortamı ve belirsizlikten kaynaklandığında işin uzmanları hem fikir. Anayasa gerilimi ve Suriye’den bulaşan terör belalarının yarattığı güven bunalımı, ekonominin çarklarının dönmesi için gerekli dış kaynakları giderek daha pahalı hale getiriyor. İçeride ve dışarıda huzuru bulmadan dövizin her an sürpriz yapması bizler için sürpriz olmayacak.


Yazının Devamını Oku

Terörün esiri olmayalım

9 Ocak 2017
TERÖRÜN İzmir saldırısıyla beraber uzun bir aradan sonra hortladığı tarih olan Haziran 2015 ile 5 Ocak 2017 arasında hayatını kaybeden sivillerin sayısı 594’e, polislerin sayısı 305’e çıktı. Aynı dönemde yaşamını yitiren asker sayısı ise 553.

Rakamdan çok öte, her biri birer hayat olan bu kayıplara korucular, darbe girişimi ve Fırat Kalkanı’nda yaşamını kaybedenler de eklendiğinde toplam sayı 1.798’e ulaşıyor. Bütün bunlar din ya da özgürlük maskesi altında yürütülen terör denilen kalleş bir savaşın sonuçları. Bırakın İstanbul’daki orman kanunlarını, insanların çevrelerine rahatsızlık vermemek için yüksek sesle bile konuşmaya çekindikleri İzmir’e de terör sonunda bulaştı. Çocukları artık İzmirlilere emanet, kahraman polis Fethi Sekin sayesinde büyük bir facia önlendi. Ama şimdi yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Artık Türkiye’nin doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi yok. Terör her an herhangi birimizi vurabilir.

Ben kendi payıma Bayraklı’daki çatışmadan bir saat kadar önce Adliye’nin çok yakınından geçmiştim. Patlamadan bir saat sonra ise benzin istasyonunda bir kadın heyecan içinde, “Arabamla çatışmanın tam ortasında kaldım. Adliye’nin önündeydim, önce bir patlama oldu. Sonra silah sesleri gelmeye başladı. Oradan nasıl uzaklaştığımı hatırlamıyorum” diye anlatıyordu.
Görüldüğü gibi artık tesadüfen yaşadığımız bir dönemden geçiyoruz. Yarın PKK’ya da IŞİD terörünün kimi vuracağı belli değil.


YENİ BİR ŞEYLER LAZIM
Peki, böyle yaşamaya mecbur muyuz? Dört bir koldan ve değişik örgütlerden gelen terör saldırılarını bataklıkları kurutmadan durdurmak mümkün mü? Bataklıkları sadece topla tüfekle kurutmak mümkün mü? Türkiye Suriye gibi olur mu?

Yazının Devamını Oku

Çok heyecanlı bir yıl olacak

4 Ocak 2017
 Yeni yılın ilk iş gününe İzmir’de 2017’de olacak güzel şeyleri sıralamakla başlayalım.

İş, okul demek trafik demek. Geçen yıl İzmirliler trafikten çok çekti. Bu yıl tramvay, deniz otobüsü gibi toplum ulaşım araçlarının devreye girmesi, yeni yol ve tünellerin açılmasıyla nefes almaya başlayacağız. İşte Karşıyaka tramvayı deneme seferlerine başladı bile. Konak hattı Ekim’de devreye girecek. 

Geçen hafta Urla’da deniz otobüsü için iskele inşaatının başladığını gördüm. Bir, iki ayda bitecekmiş. Hele bir seferler başlasın bundan sonra İzmir’e beni arabayla zor getirirler. Yol yorgunluğu, İzmir’in içinde otopark bulma derdi hepsi bitecek. Açarım kitabımı sallana, sallana gelirim. Yeter ki sefer saatleri ve sayıları makul olsun. .

Bir de Alsancak’taki düğümü çözecek  alt geçit çalışmaları hızlanır, Homeros Bulvarı ,Buca tüneli gibi çalışmalar tamamlanırsa 2017 ulaşımda çağ atlanan bir yıl olabilir.

Ciddi bir depremde yüzbinlerce kişinin yaşamına mal olacak gecekondu furyasından kalma 320 bin konut var İzmir’de . Kentsel dönüşüm için yılda ortalama 15- 20 bin bin konutun yıkılıp sağlamlarının yapılması gerek. İlk temelleri 2016 ‘da atılan projeler bu yıl bitip örnek olacak.  Sonrası çorap söküğü gibi gelecek. İlk günlerine merhaba dediğimiz 2017 yılı İzmir’in gecekondu şehir görünümünden kurtulmaya başlaması için yeni bir milat olacak.

Bölümler halinde açıldıkça  İzmir- İstanbul Otoyolu  2017 yılı boyunca adım adım bizi Balıkesir’e, Bursa’ya, İstanbul’a daha çok yaklaştıracak. Bir yıl sonra ise 3.5 saatte ver elini İstanbul.

İzmir’in siluetini değiştirmeye başlayan yeni kent merkezi Bayraklı’daki gökdelenler bunun için yükseliyor. Otoyol İzmir’e,  ticari canlılığın yanı sıra kültür -sanattan, eğitim ve sağlığa kadar her alanda yeni fırsatları 2017’den itibaren taşımaya başlayacak.

 

Yazının Devamını Oku

Sakın öyle bir şey söylemeyin

26 Aralık 2016
PAZARTESİ yazılarımı yazı işleri ve sayfaları hazırlayan arkadaşların hafta sonu programına uydurmak için cuma gününden veriyorum. Öyle günlerden geçiyoruz ki, Türkiye hemen her hafta sonu ayrı bir acı olayla sarsıldığı için yazdıklarım gündem dışı kalmaya başladı.

Üç hafta önce hafta sonu Beşiktaş’ta 44 polis ve sivil vatandaşın şehit olup 150 kişinin yaralandığı haberinin acısı yürekleri sızlatırken, bir sonraki hafta sonu 17 Aralık’ta Kayseri’de 14 askerin şehit 55’inin ise yaralanmasıyla içimiz parçalandı.

Şehitler henüz toprağa verilirken geçen haftaya Rusya Büyükelçisi’ne yapılan suikast haberiyle başladık. Daha “Neler dönüyor?” diye sormaya başlamıştık ki, yeni acı haber Suriye’den El Bab’dan geldi. Fırat Kalkanı harekatı için Suriye’de bulunan askerlerimizin 14’ü şehit olmuş 33’ü yaralanmıştı.
Bu kez ateş İzmir’in içine Gaziemir’e de düşmüştü. Askeri yetkililer Astsubay Kıdemli Çavuş Furkan Yavaş’ın şehadet haberini vermek için evinin kapısını gece yarısı çaldıklarında, annesinin insanın boğazında bir şeyleri düğümleyen “Sakın öyle bir şey söylemeyin” feryadı aslında bu ülkeyle ilgili çok şeyi söylüyordu.


RUH SAĞLIĞIMIZI KAYBETTİK
Bu satırların yazıldığı saatlerde önümüzdeki iki gün bizleri nelerin beklediğini bilemiyorum. Dilerim okurlarımız bugünkü gazeteyi okurken uzun zamandan beri ilk kez acısız haberlerle haftaya başlarız.

Yazının Devamını Oku

Hatıralar paramparça

19 Aralık 2016
GÜZELBAHÇE balıkçı barınağında ‘Kordon’ vapurunu boynu bükük yatıyor görünce yanına gittim. Çevreye zarar verecek parçaları sökülüp, son yolculuğuna hazırlanıyordu. Sonra da dalış turizmi ve balıklara yuva olması için Çeşme’de denize batırılacaktı.

Alaybey Tersanesi’nde 1988’de yapıldıktan sonra İzmir – Karşıyaka arasında 30 yıla yakın taşıdığı binlerce yolcunun hatıraları da Kordon vapuruyla birlikte sulara gömülecek. Muhtemelen Kordon’la Karşıyaka’dan Konak’a gidip gelenler 1988 yılında en çok, ocak ayında 1385 TL’ye fırlayan doları durdurmak için Tahtakale’ye polis baskını gibi iş hayatlarını etkileyen konuları konuşuyorlardı.

Kenan Evren’in Cumhurbaşkanı, Turgut Özal’ın Başbakan olduğu o yıllarda grev hakkının kısıtlanmasına karşı Aliağa’da çıplak ayakla yürüyüşe geçen rafineri işçileri, Buca Cezaevi isyanı, Saddam’dan kaçan 100 bin Kürt’ün Türkiye’ye sığınması da büyük ihtimalle en çok konuşulan siyasi konular arasındaydı.
Ama en renkli yolculuklar hiç şüphesiz Karşıyaka maçı gidiş ve dönüşlerinde oluyordu. Hele bir de Karşıyaka galip ise Kordon vapurunun düdüğü hiç susmuyordu. Öğrencilerin yoğun olduğu saatlerin neşesi, belki de evlilikle sonuçlanan çok sayıda ilk aşkın da Kordon vapurunda filizlendiğine hiç şüphe yok. Tabii, sadece Kordon değil, Efes, Bergama, Sur, Selçuk gibi çok sayıda gemi Cumhuriyet tarihi boyunca böyle anıları taşıdılar.


150 YILLIK HİKAYE

Yazının Devamını Oku