Selim Türsen

Bu fuar İzmir’i uçurur

12 Aralık 2016
İZMİR bu yıl 11 ayda yaklaşık 300 bin turist kaybetmiş.

Nüfusunun neredeyse yarısı kadar her yıl 30 milyondan fazla turist gelen ve 30 milyar dolardan fazla döviz kazanan Türkiye genelindeki durum ise daha vahim. En az 10 milyar dolar zarar bekleniyor. İlk işaretler 2017’nin de parlak geçmeyeceğini gösteriyor. Domates üreticisinden, havlu imalatçısına tam 54 sektöre iş imkanı yaratan turizmdeki afet tamamen iç ve dış siyasetteki gelişmelerin sonucu.

Turizm dövizlerinin Türkiye için hayati önem taşıdığı bir dönemde İzmir’de düzenlenen Travel Turkey İzmir, bir başka anlam taşıyordu. Her ne kadar yurt dışından gelecek turistler için asıl bağlantılar Berlin’deki dünyanın en büyük Turizm Fuarı’nda 2017 başında kurulsa da İzmir Fuarı’na bu yıl 36 ülkenin katılması gelecek açısından hayli umut verici. Bulgaristan’dan, Hindistan’a, Etiyopya’dan, Makedonya ile Yunanistan’a yakın ve uzak hayli geniş bir coğrafyadan Fuar’a katılım vardı. Gelecekte Akdeniz, Afrika, Ortadoğu ve Avrasya bölgelerinin kesişim noktasındaki İzmir’in, Berlin Turizm fuarı gibi belli bölgelerin bağlantılarının yapılacağı merkez olması hiç de uzak bir ihtimal değil.
Ben kendi payıma Travel Turkey İzmir’i gezerken “Bu iş oluyor” dedim. Öncelikle Travel Turkey İzmir iç turizm borsasının merkezi haline gelmiş görünüyor. Turizmcilerin en karamsar oldukları şu günlerde bile yoğun bir katılım vardı. Türk turizmine damgalarını vuran önde gelen seyahat acenteleri, otel zincirleri, hava ve deniz yolu şirketleri; kısacası turizmle ilgili olan herkes dış pazarda kaybettiklerini iç turizmle kapatmak için İzmir’de toplanmışlardı. Erken rezervasyon kampanyaları başta olmak üzere yatakların dolması için her türlü yaratıcılık yapılıyordu.
Fuar’da yeni ufuklar da açılıyordu. Örneğin yeme, içme turizmini geliştirmek için düzenlenen gastronomi kongresi bunlardan birisiydi. Ya da İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nın işletmecisi TAV Grubu’na bağlı İstanbul Deniz Otobüsü (İDO) şirketinin turizme katkı için 2017 yılında uygun fiyatlarla gemi kiralama hazırlığı da dikkat çekici gelişmelerden birisiydi.


Bütün iller ayağımıza geldi

Yazının Devamını Oku

Bergama’ya GE piyangosu

5 Aralık 2016
TEMMUZ’un 16’sında, darbe girişiminden bir gün sonra, Türkiye siyasi ve ekonomik belirsizliklerle dalgalanırken, gazetelerdeki bir haber herkesi şaşırtmıştı.

Dünyanın en büyük rüzgar tribünü üreticilerinden Danimarkalı LM Wind Power, darbeye rağmen Bergama’ya geliyordu. Rüzgar devinin 40 milyon euro yatırımla fabrika kurmak için 15 Temmuz’da imza atmasından birkaç saat sonra darbe olmuştu. Ama şirket sözünden dönmemiş Bergama Organize Sanayi Bölgesi’nden satın aldığı 200 dönüm arazinin parasını göndermişti.

Şimdi tam 94 metre boyunda dünyanın en uzun rüzgar tribünü kanatlarını Bergama’da üretecek fabrikanın inşaatı sürüyor. Önce 500 sonra bin kişiye iş imkanı yaratacak fabrika Temmuz 2017’de faaliyete geçecek. En ileri teknoloji ile üretim yapacak fabrikada çalışacak işçilerin eğitimi için derslik haline getirilecek depolar bir süre önce kiralandı. Çalışmak isteyenlerin başvuruları da değerlendirilmeye başlandı.
Danimarka ile iş ilişkisi olan bir Türk işadamından bilgi almak amacıyla LM şirketinin başlattığı diyalog sonunda Bergama’ya yatırımla sonuçlanmıştı. Ama sürprizlerle başlayan bu yatırımda şimdi yeni bir sürpriz daha var.


DANİMARKALI DEVİ ALDI
Bergama Organize Sanayi Bölgesi ile Enerji Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin Başkanı Hüseyin Vatansever’le sohbet ederken ilginç bir gelişmeden söz etti. Bergama’ya fabrika kurmaya başlayan Danimarkalı şirketi kısa süre önce Amerikan dünya sanayi devi General Electric satın almış. Hüseyin Bey’in ağzı kulaklarında ve “Bergama’daki tesis LM’nin dünyadaki 15’inci fabrikası. Ama en ileri teknoloji burada olacak. General Electric de Bergama’yı keşfedecek. Ayrıca kanat fabrikasının yanına motor ve makineleri üretecek fabrikalarını da kuracaktır” diyor.

Yazının Devamını Oku

Gençler akıllı telefonla para kazansın

28 Kasım 2016
“Bileğindeki sinirlere ameliyatla bir sensör yerleştirmiş. Bir de eşinin bileğine. Kendisi ABD Kaliforniya’da, eşi İngiltere’de. Prof. Kewin Warwick koluyla hangi hareketi yapsa internetle bağlı olduğu karısı da aynısını yapıyor.

Bu teknoloji robot teknolojisine uygulandığında, sen hangi hareketi yaparsan robot da aynısını yapıyor. Türkiye bunlarla uğraşmalı. Bizim gençler bunları neden yapamasın.”

Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof. Şevkinaz Gümüşoğlu’yla sohbet ederken, geçen hafta İstanbul’da katıldığı Ulusal Kalite Kongresi’nde Prof. Warwick’in sunumundan izlenimlerini böyle aktardı.
Malum dünya dördüncü sanayi devrimini yaşamaya başladı. Birincisi su ve buhar gücünü kullanan makinelerdi. İkincisi Henry Ford’un geliştirdiği otomobil üretim bandı ve seri elektrik üretimi. Üçüncüsü dijital teknoloji yardımıyla programlanabilir makineler çağı. Sanayi 4.0 adı verilen dördüncüsü ise internet yardımıyla makinelerin birbiriyle konuşmaya başlaması ve yapay zekanın gelişmesi.
Bu çağda akıllı fabrikalar artık içinde insan olmadan 24 saat çalışabilecek. Aslında bazı marketlerde uygulanan, alışverişten sonra kasada kuyruğa girmeden ve hiç bir mağaza yetkilisiyle görüşmeden aldıklarını makinede okutup, kredi kartıyla ödemeni yapıp çıkıp gitmek de Sanayi 4.0’ın bir örneği.


TEKNOLOJİ MERAKI AVANTAJ

Yazının Devamını Oku

Sancak 100 bin konuta talip

21 Kasım 2016
GEÇTİĞİMİZ günlerde Yeni Zelanda’da yaşanan 7.8 büyüklüğündeki deprem İzmir’de olsa şehrin büyük bölümü yerle bir olup binlerce kişi yaşamını yitirirdi.

Yeni Zelanda ise bu büyüklükteki depremi sadece 2 ölü ile atlattı. Nedeni çok basit. İzmir’de depreme dayanıksız tam 320 bin konut var.

Birkaç yıl önce aramızdan ayrılan deprem dede Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ahmet Işıkara “İnsanları deprem değil, binalar öldürür” derdi. Eğer İzmir çürük yapılardan bir an önce kurtulmazsa, şehir hep sırat köprüsünün üzerinde olacak.
Uzundere’deki kentsel dönüşümün ilk adımı için Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı ihaleye katılan tek şirket Folkart Yapı’ydı. Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak’la konuşurken çok iddialı bir çıkış yapıp, “Kentsel dönüşümde İzmir’deki riskli konutların üçte birine yani 100 bin konuta talibiz” dedi. Bir başka ifadeyle, riskli 100 bin konutu yıkıp yerine Yeni Zelanda’da olduğu gibi şiddetli depremlerden etkilenmeyecek derecede güvenli yaklaşık 250 bin konut yapacak Folkart. Kentsel dönüşümle ilgili Sancak’ın görüşleri bakın nasıl:
“İzmir’de 315 ile 320 bin civarında dönüşmesi gereken konut var. Önümüzdeki 20 - 30 yılda 320 bin konut yıkılıp, yerine 800 bin civarında konut yapılacak. Yani her yıl ortalama 10 bin konut yıkılacak, yerine 20 ile 25 bin yeni konut yapılacak. Bu ciddi bir ekonomi ve iş demek. Biz bu işteki en önemli aktörlerden biri olmak istiyoruz. Uzundere kentsel dönüşümde Türkiye’ye örnek bir proje olacak. Bu projeyle kentsel dönüşümde neler yapabileceğimizi göstermeye çalışacağız. İzmir’de dönüşmesi gereken 315 bin konutun üçte birini yani yaklaşık 100 binini biz dönüştürmek istiyoruz. Buna talibiz ve yapabilecek kabiliyete de sahibiz.”


YATIRIMA DEVAM TALİMATI

Yazının Devamını Oku

İzmir’in yeni mücevheri İnciraltı

14 Kasım 2016
GEÇEN hafta Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile sohbet fırsatımız oldu.

Öncelikle dikkatimi çeken bir noktayı belirteyim. Geçmişten farklı olarak Ankara’dan şikayet yoktu. Aksine, ‘Çalışmalar uyumlu gidiyor’ havası vardı. Artık İzmir’e Ankara’dan köstek değil, destek gelmesinde Başbakan Binali Yıldırım’ın, Kocaoğlu’nu şahsen ve İzmir’i yakından tanımasının önemli rolü olmalı.

Geçen hafta Hürriyet EGE’de yer alan ‘İnciraltı’na Yıldırım talimat’ haberiyle ilgili Başkan Kocaoğlu, “AKP Milletvekili Mahmut Atilla Kaya’nın yaptığı açıklamadan önceden haberim vardı. İnciraltı artık Başbakan’ın iradesiyle hükümetin, Büyükşehir Belediyesi’nin, Balçova ve diğer belediyelerimizin mutabık olduğu bir noktada” dedi.

“İnciraltı’nda artık çözüm bekliyor musunuz?” diye sorduğumda, “Bu kez hızlı mesafe alacağımız konusunda benim de umudum arttı” dedi. Ayrıca, arazi sahipleriyle ilişkiye dikkat çekerek, “Yeni nesil İnciraltı Bahçelerarası Derneği’yle de görüşüyoruz. Onlar da son derece olumlu, yapıcı yaklaşıyorlar” bilgisini verdi.
Galiba yılan hikayesine dönen İnciraltı’nda mutlu sona yaklaşılıyor. Kocaoğlu’nun bu konudaki görüşleri şöyle:

Gökdelen yapmadan da

“Biz başından beri İnciraltı’nın Mavişehir ve ‘Gökdelenler Bölgesi’ gibi olmaması gerektiğini savunuyoruz. Arazinin sadece yüksek binalarla değer kazanmayacağını, doğru proje ve konseptlerle düşük yoğunlukta da çok önemli katkı sağlanıp gelir elde edilebileceğini söylüyoruz. Eğer gerçekleştirebilirsek bu kadar büyük bir alanda Türkiye’de ilk defa, daha fazla metrekare inşaat değil, daha düşük yoğunlukta maksimum faydaya ulaşmanın bir örneğini oluşturacağız.”

Yazının Devamını Oku

Çipurada geçit zamanı

7 Kasım 2016
GÖRMESEN inanmayacaktım. Urla İskele’deki balık mezatında çipura bolluğundan gözlerim kamaştı. Ege denizinin prensesi çipuralar bazıları 2.5 – 3 kiloya kadar çıkan büyüklüklerle mezat yerini doldurmuştu.

Balıkçıların ‘Geçit zamanı’ dediği çipura göçü genellikle ekim sonu ile kasım başında İzmir çevresinde oluyor. Yumurta bırakmak için Kuzey Ege’den yola çıkan çipura sürüleri Ayvalık, Dikili, Urla, Mordoğan, Karaburun, Çeşme’den Didim’e ve bölgedeki derin sulara inerken tam bir balık şenliği yaşanıyor.

Çipura bol olunca fiyatlar da yarı yarıya hatta dörtte birine düşmüş. Genelde kilosu 50 - 60 liranın altına inmeyen, yaz aylarında 70 - 80 liranın üzerinde seyreden deniz çipuralarının kilosu mezatta 25 liraya kadar indi.

Ne diyelim, son aylarda hemen her güne bir başka haberle uyanan, sağlı sollu yediği darbelerden şaşkına dönen Türkiye’ye sonunda doğa acımış olmalı. Etin kilosunun 60 - 70 TL’den düşmediği bir zamanda denizlerde son 10 - 15 yıldır görülmeyen bir bolluk var. Balıkçılar çipuranın ilk kez 25 TL’ye indiğini söylüyor. Palamut İzmir’de bile 10 TL’ye kadar indi. Lüfer ve sarıkanatta da büyük bir bolluk bekleniyor. Bugün
lerin tadını çıkarın hiç olmazsa balıkla yüzünüz gülsün.

-----

 

Fashion TV Karşıyaka’ya geliyor

Yazının Devamını Oku

Picasso’yu dokunarak seyretmek

31 Ekim 2016
FUAR İzmir bu hafta çok önemli bir etkinliğe ev sahipliği yapacak. İZFAŞ’ın desteğiyle 2-5 Kasım arasında gerçekleşecek “Engelsiz İzmir 2016 Kongresi”nde engelleri kaldırmak için beyin fırtınası yapılacak ve bir çok etkinlik gerçekleşecek.

Başına gelmeyenin anlaması çok güç, ama biraz kendimizi engellilerin yerine koymaya çalışsak konunun önemi anlaşılır. Türkiye’de trafik kazalarından yılda yaklaşık 30 bin kişi engelli durumuna düşebiliyor. Terörle, savaşta gazi olanların sayısı sadece geçtiğimiz haziran-eylül arası 1065 kişiye ulaştı. Geçen 30 yılda bu rakamın nerelere geldiğini insan düşünmek bile istemiyor.

Bir trafik kazası veya terör olayıyla hepimizin hayatı her an değişebilir. Birkaç saniye içerisinde tekerlekli sandalye bağımlısı ya da görme engelli vatandaşlardan biri olabiliriz. Ama her şeye rağmen hayat devam edecek. O nedenle, Engelsiz İzmir 2016 Kongresi gibi çalışmalar büyük önem taşıyor.
Ben, Kongre’de düzenlenecek etkinliklerden seramik sanatçısı bir arkadaşımın sergiye hazırlık çalışmaları nedeniyle haberdar oldum.

İdol Sanat Evi kurucuları Nuray Erden ve Görsev Bilkay, dünyanın en ünlü ressamlarının eserlerini görme engelli vatandaşların da tanıyabilmesi için bir proje geliştirmiş. Sanatçılar, Salvador Dali’den, Picasso’ya, Fikret Mulla’dan, Abidin Dino’ya ünlü ressamların 30’dan fazla eserini kille canlandırıp görme engellilerin de algılayabileceği bir boyut kazandırmış. Böylece görme engelliler eserleri serbestçe elleyip algılayabilirken, hemen yanı başında bulunan Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı (TÜRGÖK) desteğiyle hazırlanan Braille alfabesiyle yazılmış açıklama yazılarını okuyup, dokundukları tablo hakkında bilgi sahibi olacaklar.
Görüldüğü gibi niyet ettikten sonra engelleri aşmanın bir yolu mutlaka bulunuyor.

Yazının Devamını Oku

Acıyı ‘BAL’ eyledik

24 Ekim 2016
EGE Koleji olarak kurulup Maarif teşkilatına geçtikten sonra İzmir Koleji olarak yıldızlaşan, sonra da Bornova Anadolu Lisesi (BAL) adıyla yoluna devam ederken, proje okuluna dönüştürülen, kısa süre önce ise 84 öğretmeninden 82’si başka yerlere tayin edilen mezunu olduğum okulda olup bitenleri anlamam mümkün değil.

BAL, 60 yılı aşan tarihi boyunca Türkiye’ye birbirinden değerli bilim adamları, edebiyatçılar, politikacılar, parlak yöneticiler ve işadamları armağan etmiş bir okul.

Amaç yüksek puanlarla girilen BAL, Kadıköy Anadolu, Cağaloğlu gibi okullarda başarılı öğrencilerin bir araya gelip eğitim seviyesini yükseltmeye katkılarını engellemekse hedefe ulaşıldı.
Ama çok sevinmemek gerek. Hiçbir proje veya yönetmelikle insanların zeka seviyeleri düşürülemez. Böyle kurumlara girmeyi başaran öğrenciler ne yapıp edip kaliteli eğitime ulaşmanın yolunu bulur. Çünkü, onları engelleyenlerden daha akıllıdırlar.
Ne diyordu şair ‘Acıyı BAL eyledik’ başlıklı şiirinde;
Kahrolasın demiyorum
kahrolma da

Yazının Devamını Oku