Paylaş
Üç hafta önce hafta sonu Beşiktaş’ta 44 polis ve sivil vatandaşın şehit olup 150 kişinin yaralandığı haberinin acısı yürekleri sızlatırken, bir sonraki hafta sonu 17 Aralık’ta Kayseri’de 14 askerin şehit 55’inin ise yaralanmasıyla içimiz parçalandı.
Şehitler henüz toprağa verilirken geçen haftaya Rusya Büyükelçisi’ne yapılan suikast haberiyle başladık. Daha “Neler dönüyor?” diye sormaya başlamıştık ki, yeni acı haber Suriye’den El Bab’dan geldi. Fırat Kalkanı harekatı için Suriye’de bulunan askerlerimizin 14’ü şehit olmuş 33’ü yaralanmıştı.
Bu kez ateş İzmir’in içine Gaziemir’e de düşmüştü. Askeri yetkililer Astsubay Kıdemli Çavuş Furkan Yavaş’ın şehadet haberini vermek için evinin kapısını gece yarısı çaldıklarında, annesinin insanın boğazında bir şeyleri düğümleyen “Sakın öyle bir şey söylemeyin” feryadı aslında bu ülkeyle ilgili çok şeyi söylüyordu.
RUH SAĞLIĞIMIZI KAYBETTİK
Bu satırların yazıldığı saatlerde önümüzdeki iki gün bizleri nelerin beklediğini bilemiyorum. Dilerim okurlarımız bugünkü gazeteyi okurken uzun zamandan beri ilk kez acısız haberlerle haftaya başlarız.
Son altı ayda terör saldırılarında yüzlerce kişinin öldüğü ve yaralandığı bir ülkede insanların akıl ile ruh sağlığının normal kalması mümkün değil. Milyarlarca dolar yatırım yapılarak açılan köprüler, tüneller milyonlarca kişinin günlük yaşamına rahatlık getirse bile, şehit haberlerinin gölgesinde yapılan açılışların sevinci buruk bir memnuniyetten öteye gidemiyor.
Yarınlarını göremeyen insanların olduğu bir ülkede, toplumsal huzur ve ekonomide toparlanma beklemek sadece hayal olur. Furkan’ın annesi gibi annelerin “Sakın öyle bir şeyler söylemeyin” feryatlarını bitirecek politikalar bu ülkeyi yönetenlerin birinci önceliği olmalı...
Paylaş