Üniversitedeki profesörler yapay zekâ ile ders notu hazırlar, sınav değerlendirmesi yaparsa ne olur. Üniversiteler ve hocalar bu durumu normalleştirmeye çalışsa da öğrenciler ortaya çıkan tabloyu skandal olarak tanımlıyor. New York Times’ta yer alan habere göre Northeastern Üniversitesi son sınıf öğrencisi Ella Stapleton, bir profesörün ders notlarını ChatGPT tarafından hazırladığını fark edince okulu resmi olarak dava etti. ‘Yapay zekâdan ders alacaksam profesör ve okula ne gerek var’ diyen Stapleton, okuldan 8 bin dolarını geri vermesini istiyor. Southern New Hampshire Üniversitesi’nden Marie ise antropoloji dersi için üç sayfalık bir makale hazırlamış. A aldığını öğrenince mutlu olmuş. Ancak yorumlar bölümüne, makalesini değerlendiren profesörün yanlışlıkla ChatGPT ile mesajlaşmasını da yapıştırdığını görmüş. Habere göre profesörün makalesini hiç okumadığını öne süren Marie okulu şikayet etmiş ve bir başka üniversiteye geçmiş.
DİPLOMALAR YAPAY ZEKÂDAN
Başta hayatı kolaylaştıracağını düşünerek sempati ile baktığımız yapay zekâ işgal alanını her geçen gün artırıyor. Yapay zekâ kullanımı nerede başlayacak nerede duracak. ABD ciddi biçimde eğitimcilerin yapay zekâ kullanarak ders notları hazırlamasını veya not değerlendirmesi yapmasını tartışıyor. Bir kesime göre yapay zekâ önümüzdeki dönemde en üst düzey üniversiteleri bile yok edecek boyuta gelebilecek. Yani ileride belki de öğrenciler diplomalarını yapay zekâ üniversitelerinden alacak. Sadece üniversiteler mi? İlk öğretim, orta öğretim tüm sistem tehdit adında değil mi? Gördüğünüz gibi tartışmanın ucu çok açık. O zaman kafama takılan bir soru ile bitireyim. Üniversitelerin yerini yapay zekâ alacaksa öğrencilerin o eğitimi almasına gerek kalacak mı? Sizce de yapay zekâ işi korkunç bir hızla, bilinmezliğe doğru ilerlemiyor mu?
ERENKÖY PAZARI TAŞINACAK MI?
PAZARI dolaşmayı, pazarcı dostlarla sohbet etmeyi çok seviyorum. Semtimiz Erenköy’de pazar perşembe günleri kuruluyor, hazırlıklar ise bir gece önceden başlıyor. Önce çadırlar, sonra tezgahlar yerleştiriliyor ve günün ilk saatiyle birlikte pazarların o bildiğiniz ritüeli hayata geçiyor. Pazar arabaları, seyyar satıcılar, esnafların tezgahlara davetleri, börekler çörekler vs... Balıkçılar, peynirciler, yumurtacılar ilgi odağı halinde. Pazarın dönercisinin önündeki kuyruğu anlatmakla olmaz, görmeniz lazım. Kısacası sevimli bir pazarımız var. Ancak bir süredir hem esnaf hem de müşteriler arasında fısıltıyla konuşulan bir gündem var. ‘Pazar kapanacakmış, taşınacakmış...’ Bu fısıltıların depremden hemen sonra arttığının farkındayım. Perşembe günleri pazarın kurulduğu sokaklar trafiğe kapatılıyor. Bir deprem, yangın ya da sağlıkla ilgili bir durum olması halinde bu sokaklara girmek imkansız. Bu nedenle semt sakinlerinin bir bölümünün çok ciddi yakınması var. Dün konuyu en yetkili makam olan Kadıköy Belediyesi’ne sorduk. Böyle bir konunun gündemde olmadığını öğrendik. Özetle Erenköy pazarı bulunduğu yerde kalmaya devam edecek.
Ortalama bileşik TL mevduat faizi dört ay sonra yeniden yüzde 60’a yaklaştı. Buna göre, 1-3 aylık ortalama bileşik TL mevduat faizi, 2 Mayıs haftası itibarıyla yüzde 57.90’a yükselerek son 4 ayın en yüksek seviyesine yükseldi. Faiz artışında içeride ve dışarıda yaşanan siyasi ekonomik gelişmeler etkili oldu. Yeniden düşüş trendi başlar mı? Elbette... Siyasi ve ekonomik tansiyon normalleştikçe Merkez Bankası’nın olası faiz indirimleriyle birlikte mevduat faizleri de tekrar aşağıya inebilir. Ama bu düşüşün çok keskin ve hızlı olmayacağını tahmin etmek güç değil.
Şimdi başlıktaki soruya dönersek... Malum gayrimenkul piyasasında gözle görülür bir yavaşlama var. Satışlar azaldı, fiyatlar düşmese de belirgin bir şekilde yerinde saydı. İkinci elde yükseliş beklentileri bir miktar kırıldı. Piyasa tabiriyle, artık cebinde parası olanın alabileceği daha çok gayrimenkul var. O zaman şimdi gayrimenkulde alım fırsatı mı?
Bu soruyu geçtiğimiz günlerde bir grup gazeteci arkadaşım ile birlikte bir araya geldiğimiz gayrimenkul girişimcisi ve Mars Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Bucak’a sorduk.
FAİZ DÜŞER, FİYATLAR ARTAR
Sektörde yüksek faizlerden kaynaklı bir durgunluk olduğunu söyleyen Bucak, sahada alıcıların olduğunu da belirtti ve sözlerine şöyle devam etti:
“Bana göre gayrimenkul şu anda alınır. Çünkü faizlerin düştüğü dönemde fiyatlar adım adım artmaya başlar. Daha önce gördük, faizler düşmeye başlayınca artan fiyatlar karşımıza çıktı. Bugün alıcı sayısının, görece düşük olduğu bir pazar var.”
Konut alımında bir erteleme var olduğuna ve bu ertelemenin getirdiği strese vurgu yaparak sözlerini sürdürdü:
Sektörün AVM tarafındaki temsilcisi Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD). Markaların çatı örgütü ise Birleşmiş Markalar Derneği (BMD). Geçtiğimiz günlerde AYD Başkanı Şapkacı bir açıklama yaptı. Markaların ciro kirası ödememek için satışlarını düşük göstermek sureti ile ciro kaçırdığını iddia etti. Kira gelirlerinin temerrüde düştüğünü söyledi.
Ciro ile kira arasında nasıl bir ilişki var diye sorabilirsiniz. Önce onu açıklayayım. AVM’de mağazası olan mülk sahipleri markalardan bir aylık kira bedeli, üzerine de cirodan pay istiyor. Örneğin aylık kira bedeli 100 bin TL ve/veya cirodan yüzde 10 pay diyelim. Mağaza o ay 1 milyon lira veya bunun altında bir ciro elde ederse mal sahibine her koşulda 100 bin lira kira ödüyor. Ama cirosu 1 milyon lirayı aştıysa, örneğin 1 milyon 200 bin liraya çıktıysa 120 bin TL kira ödüyor. Kira eksik beyan edilirse yani ciro doğru beyan edilmezse doğal olarak az kira ödeniyor. Bu yüzden AYD Başkanı, “Ciro kaçırma oranı ciddi seviyelere ulaştı. Kiralarımızı ciro üzerinden hesaplıyoruz. Ancak markaların yaklaşık yüzde 10’u net şekilde yanlış beyanda bulunuyor” deyince ortalık karıştı.
BMD Yönetim Kurulu dün yanıt verdi:
“Eminiz ki AYD gibi ciddi bir kurumun bu tespiti veriye dayanıyordur. Bu iddia, Türkiye’de 450 AVM’deki yaklaşık 70 bin kiracıdan 7 bininin sorunlu olduğu anlamına gelir. Bütün markaları zan altında bırakmamak için hangi AVM’lerle hangi markalar arasında ihtilaf olduğu, mağazalarla ilgili nasıl bir yasal işlem başlatıldığı kamuoyu ve Ticaret Bakanlığı ile paylaşılmalıdır.”
MARKALARIN BAŞKANI ÖNCEL ‘RAKAM’ SORDU
BMD Başkanı Sinan Öncel’i aradım. Şapkacı’nın eksik beyan iddiasında hiç mi gerçeklik payı yok diye sordum. Şunları söyledi:
“İmzaladığımız sözleşmeler mağaza sahiplerine defterimizi, programımızı, POS cihazımızı, yazar kasamızı inceleme hakkı veriyor. AVM’lerdeki mağazaların yüzde 98’i büyük markaların kendileri ya da franchise’ları tarafından işletiliyor. Bu markalar fişsiz, faturasız işlem yapmaz. Franchise’lara gelen mallar da sayılı gelir. Suistimaller olur mu olur. Tamam da ne kadar, ne zaman, ne tespit edilmiş. Net açıklama gerekir.”
Öncel ciro ile ilgili eksik beyanın tespiti halinde mal sahibinin kira sözleşmesini fesh edebileceğini bunun da sözleşmelerde yer aldığını hatırlatarak devam etti:
Önceki gece geç saatlerde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek sosyal medya platformu X’te bir mesaj yayınladı. ‘Terörsüz Türkiye’ süreci ile ülkemizin, artık tüm enerjisini, maddi ve manevi kaynaklarını daha verimli ve etkin alanlarda kullanarak kalkınma sürecini hızlandıracağına dikkat çeken Şimşek, gelişmelerin büyüme potansiyelini de artıracağını söyledi ve ekledi: “Türkiye’de ve bölgemizde güven ve istikrar pekişecek, yatırım iklimi daha da iyileşecek. Şimdi huzur, istikrar ve refah zamanı.”
Bakan Şimşek bu gelişmelerin hemen sonrasında dün temaslarda bulunmak üzere İngiltere’ye gitti. Anadolu Ajansı’nın aktardığı bilgilere göre Şimşek, İngiltere’nin başkenti Londra’da yatırımcılar ve finans dünyası temsilcileriyle bir araya gelecek. Dün başlayan temaslarını yarın da sürdürecek olan bakan, Türkiye ekonomisinin mevcut durumu ve reform programına ilişkin uluslararası yatırımcılara kapsamlı bir perspektif sunacak, ayrıca Avrupa’nın önde gelen yatırım bankalarından BNP Paribas’ın düzenlediği Türkiye Konferansı’na da katılacak.
Konferansta, Türkiye ekonomisine ilişkin detaylı sunum gerçekleştirecek olan Şimşek, daha sonra yatırımcı gruplarıyla bire bir görüşecek. Orta Vadeli Program, mali disiplin politikaları ve yatırım fırsatları hakkında değerlendirmelerde bulunacak.
Bakan Şimşek, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) yıllık toplantısına da katılacak ve Guvernörler Kurulu Genel Oturumu’nda başkan yardımcılığını üstlenecek.
Şimşek ayrıca EBRD tarafından düzenlenecek “Türkiye Yatırım Görünümü” başlıklı özel panelde sunum yapacak, soru-cevap bölümünde de görüşleri alacak ve Türkiye’nin yatırım potansiyelini farklı boyutlarıyla değerlendirecek.
Bakan Şimşek’in Londra temasları kapsamında mevkidaşlarıyla ikili görüşmeler yapması da öngörülüyor.
BU ZİYARET BAŞKA...
Evi olan, dükkânı olan dar sokaklarda bitişik nizam apartmanların arasında dolaşıp duruyor. Belediyelere ait otoparklar neredeyse sürekli dolu. İşte bu durum özel otoparklar için fırsata dönüşmüş durumda. Makul ücret alanlara bir diyeceğim yok. Ancak yukarıda gördüğünüz fotoğrafı Şişli’den bir okurum göndermiş. Otopark’ta otomobil için yarım saat 250 TL, bir saat ise 300 TL olarak ücretlendirilmiş. Yarım gün kalmanın bedeli 750 TL. Aracınız tüm gün o otoparkta kalacaksa tam 900 TL ödemek zorundasınız. Hemen 100 metre aşağısındaki bir otoparkın ücreti ise 350 TL. Sakın serbest piyasa falan demeyin. Makul fiyatlı otoparklarda yer bulamadığınız için fırsatçı otoparklara fahiş bedel ödemek zorunda kalıyorsunuz. Bu ve benzeri otoparklara günde 900 TL isteniyor. Aylık abone olursanız indirim uygulayıp 12 bin TL’ye düşüyorlarmış. Yani zorunlu girene günlüğü 900 TL, aboneye ise 400 TL.
Cihangir bölgesinde durum daha da vahim. İki saatliğine 600 TL isteyen var. Günlük 1500 TL isteyen var. O bölgede yaşayanların beyanı... Otoparkların büyük bölümünde fiyat tabelası bile yok. Yoğunluğa göre, kime ne tuttururlarsa... Ticaret Bakanlığı son dönemde marketler başta olmak üzere pek çok alanda başarılı fahiş fiyat denetiminde bulunuyor. Kafaya göre bu kadar otopark ücreti, fahiş fiyata girmez mi? Otoparklara bir düzen, kontrol gerekmez mi?
TERÖRSÜZ SÜRECİN FIRSATLARITÜRKİYE’deki terör olayları özellikle rakip ülkeler için bugüne kadar adeta bir nimetti. Olası yabancı yatırımları engellediği gibi turizm için de sürekli negatif bir gündem oluşturdu. Geçmişte yaşanan terör olaylarının, yerli ve yabancı yatırımlar üzerinde olumsuz etkileri tabii ki oldu. Bu tür olayların yatırım ortamındaki risk algısını artırdığını, özellikle doğrudan yabancı yatırımcılar için caydırıcı olduğunu kabul etmemiz lazım. Son yıllarda güzel örnekler gördüysek de terör olaylarının yoğun yaşandığı bölgelerde yatırımlar diğer bölgelere göre daha düşük seviyede kaldı, terörün etkili olduğu bazı dönemlerde bölgesel kalkınmada farklılıklar oluştu.
Şimdi önümüzde yeni bir fırsat var. Dün PKK, 40 yılı aşkın süredir devam eden silahlı mücadelesini sonlandırma ve örgütü feshetme kararı aldığını duyurdu. Bu gelişme hem turizm hem de yatırımlar açısından Türkiye için yeni bir fırsat yaratacak. Son dönemde Güneydoğu’da artmaya başlayan turizm yatırımları daha da ivmelenecek.
Panasonic, Nokia, Fuji, Kodak, Blackberry vs. En iyi yönetilen şirketler bile bir anda teknolojik gelişmeler, tüketici talebi ve beklenmedik diğer değişikliklere karşı savunmasız kalabiliyor. Soru şu: En etkili iş liderleri, şirketlerinin köklü değişim veya belirsizlik dönemlerinde başarılı olmasını nasıl sağlar?
Columbia Business School’ın internet sitesinde yer alan bir makale yukarıda sorumu daha da basitleştirerek cevap aramış: Başarılı liderler belirsiz bir gelecekle nasıl başa çıkar?
Öyle ya, bir tarafta teknolojik gelişmeler, diğer tarafta jeopolitik değişimler daha da ötesinde iş yerini şekillendiren nesil çeşitliliği... Günümüzün başarılı iş insanları önde kalmak için artık çok daha fazla kafa yormak zorunda.
Şirketlerinin pazardaki konumlarını korumak için kendilerini sürekli olarak yeniden icat etmeleri ve iş stratejilerini uyarlamaları gerekiyor. Yoksa Panasonic veya Kodak ile aynı kaderi paylaşmaları işten bile değil.
SLOGAN DEĞİŞTİ
Tüm bunları bana düşündürten ise geçtiğimiz perşembe akşamı Esma Sultan Yalısı’nda verilen bir davetti. Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay ve Kaleseramik Genel Müdürü Timur Karaoğlu ev sahipliğindeki bu davet aslında bir değişim sürecini duyurmak için veriliyordu.
Yapay zekâ programları kullandığı öne sürülen vize simsarları kişi başı 200 Euro’dan başlayan fiyatlarla vize randevularını bir hafta içinde alıveriyorlar. Bakın nasıl... Bir ailenin gerçek öyküsünü paylaşıyorum.
Lise çağındaki iki çocuğu için yaz tatilinde yurtdışındaki eğitim fırsatlarını araştırmak isteyen İstanbullu bir ailenin Schengen vizesine ihtiyacı vardır. Gidebilecekleri ülkelere tek tek başvuruda bulunurlar ancak hiçbirinden randevu almayı başaramazlar.
‘BİR HAFTA İÇİNDE RANDEVU ALIRIM’
Konuyu bir yakınlarıyla paylaşırlar. Bu yakınları kendilerine bir isim verir ve kişinin vize konusunda aracılık hizmeti verdiğini hemen randevu alabildiğini söyler. Yakınlarının referansıyla vizeye aracılık edecek kişiyi ararlar. Daha önce pek çok kişiye vize için aracılık ettiğini belirtilen bu aracı ‘Ben bir hafta içinde sizin randevu işini hallederim’ der. Karşılığında kişi başı 200 Euro talep eder. Dört kişilik aile yaklaşan yaz tatili ve sonuçsuz kalan girişimlerini göz önüne alıp 800 Euro’yu ödemeyi kabul eder, anlaşırlar. Para, randevu alındığı takdirde vize için aracılık eden resmi kuruluşta bizzat buluşulduğunda ödenecektir. Aile pasaport bilgilerini aracı ile paylaşır ve beklemeye başlar. Bir iki gün sonra beklenen telefon gelir. Aracı İzmir’den dördü için de randevu aldığını belirtir geçtiğimiz çarşamba günü saat 09.30’da vize merkezinde bulunmalarını ister.
Aile İstanbul’dan, aracı kişi de yaşadığı bir Anadolu kentinden yola çıkarak İzmir’e giderler. Vize merkezinde buluşurlar. Randevu listesinde isimlerini gören aile kendisine 800 Euro’yu anında öder. Aracı kişinin işi bitmiştir çünkü vaat ettiği randevuyu gerçekten dediği süreçte almayı başarmıştır. Aile vize kuruluşuna randevu saatinde giriş yapar.
Bu vize kuruluşundaki yetkili kişi başı 50 Euro karşılığında VIP hizmeti alabileceklerini beyan eder. Aracı kuruluştaki yoğunluğu gören ve her aşamada beklemek zorunda kalacaklarını anlayan aile çocuklarının okulları nedeniyle İstanbul’a acil dönmek zorundadır. Bu nedenle 200 Euro daha ödemeyi kabul ederler. VIP odaya alınırlar. İçeride bilgisayar, klima, her türlü içecek hizmeti verilmekte gayet konforlu bir ortam sunulmaktadır. Vize görüşmesi bu odada gerçekleştiği gibi veznedar bile ayaklarına kadar gelip dört kişilik aileden 90’ar Euroluk vize ücretlerini bu VIP oda da tahsil eder. Dört kişilik vize ücreti olan 560 Euro’yu öder. Ayrıca İzmir dışından geldikleri için kendilerinden kişi başı 12.5’ar Euro da pasaport gönderme ücreti istenir. Aile olmalarına rağmen dört pasaport bir arada değil ayrı ayrı gönderilecektir. Toplamda 50 Euro da kargo ücreti öderler.
Türkiye’nin yüzde 10’luk dilimde kalması birçok açıdan avantaj sağlayacak. Ancak yeni dünya düzeninde Türkiye’nin birçok rakibi var. Bunlardan biri de Fas. Hem Çin hem de ABD ile arasını iyi tutarak bir denge politikası izleyen Fas, Avrupa Birliği ile ticaretini de her geçen gün artıran bir ülke. Çinli şirketler son yıllarda ABD baskısının artmasıyla birlikte üretimi alternatif ülkelere kaydırmaya başladı. Bir anlamda yumurtaları aynı sepete koymak istemiyorlar. Çinli şirketler Türkiye gibi Fas’ı da iyice radara almış durumda.
Ocak ayında, Çinli pil parçaları üreticisi CNGR, 2023’te imzalanan 2 milyar dolarlık bir anlaşmanın parçası olarak, Jorf Lasfar’da yeni bir ortaklık kuracağını açıkladı. Çinli lastik üreticisi Sentury, ekim ayında Tangier Tech City’deki yeni fabrikasında üretime başladı. Bu bölgenin 200 Çinli şirkete ev sahipliği yapması bekleniyor. Çinli pil üreticisi Gotion, Afrika’da bir ilk olacak 1.3 milyar dolarlık “gigafabrika” inşa etme planını duyurdu. Fas hükümetine göre bu yatırım tamamlandığında 6.5 milyar doları bulacak.
Son birkaç yılda, Çinli enerji, elektrikli araç ve pil üreticilerinin Fas’a yaptığı yatırımlar yılbaşından bu yana ivmelenerek devam ediyor. Fas’ta bu şirketlerin yaptığı yatırımların 10 milyar doları aştığı ifade ediliyor. Haberlere göre otomobil üretimiyle uğraşan onlarca Çinli şirket Fas’ta mağaza açmış durumda.
NEDEN BU İLGİ?
Peki ama Fas’ı adeta Çin’in bir showroom’una dönüştüren faktörler neler?
Fas Afrika Birliği, Arap Ligi ve Büyük Mağrip Birliği üyesi.
Fas’ın Avrupa Birliği ile serbest ticaret anlaşması var.
ABD ile de 20 yıldır serbest ticaret anlaşmasına sahip.