Geçen hafta İtalya’da Bologna şehrindeydim.
Oradan da trenle Rimini’ye geçtim..
Sinema ve karikatür iki kardeş sanat dalı gibi. İkisi de birbirinden besleniyor.
Arnavut asıllı İtalyan ressam ve karikatürist Agim Sulaj’la İzmir Mizah Festivali’nde tanışmıştık.
Rimini’ye gidip onu Fellini’nin şehrinde görmeyi de başardım.
İtalyan yönetmen Federico Fellini’yle çalıştığını, hatta ona ithaf ettiğini bir serginin olduğunu da biliyordum. Onunla Rimini’de uzun vakit geçirdim. Fellini Müzesi, Cinema Fulgor’u da gördüm. Agim Sulaj’ın Fellini filmlerini hatırlattığı resimleri Rimini’ye ayrı bir hava katıyor.
◊ “Ramazanın Işığı Mahya” sergisi görülmeyi hak ediyor. Camilerde mahya hazırlığı ramazandan 15 gün önceden başlar, her yıl ramazan ayı süresince, İstanbul’da Fatih, Eyüp, Sultanahmet, Süleymaniye ve Üsküdar Valide camileri dışında Edirne Selimiye, Eskişehir Reşadiye ve Bursa Ulu Camii’ne mahya kurulmaktadır.
◊ Bursalı karikatür ustası Cemal Nadir Güler’in vefatının 78. yıl dönümünde sanatsal mirasını yaşatmak amacıyla hazırlanan “Cemal Nadir Evine Dönüyor” isimli sergi, Bursa Kent Müzesi’nde sanatseverlerle buluştu.
Kent Tarihi Araştırmaları ve Arşiv Şube Müdürü Deniz Dalkılınç’ın danışmanlığında hazırlanan sergi, Nejat Biçen’in tasarımlarıyla hayat buldu. 27 Mayıs’a kadar sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.
Pek çok ünlü isim gibi Pınar Kür’ün de Nişantaşı’nda gittiği kuaför Ali Yatkın, “Cinayet Fakültesi” adlı romanı kendisi için imzalatmıştı. Ancak kitap bir süre sonra ortadan kayboldu. Yatkın, kaybettiğine üzülse de geçen yıllar içinde kitabı haliyle unuttu.
Ancak gazeteci Yavuz Rençberler bir eskiciden aldığı onlarca kitap arasında bu imzalı kitaba rastlayınca, sahibi hayattaysa ona ulaştırmak istedi.
Sosyal medya çağında bu da zor olmadı. Instagram hesabından Ali Yatkın’la iletişime geçti.
Ali Yatkın şaşkınlık ve mutluluğu bir arada yaşadı: “Neredeyse 20 yıl önce kaybolan kitabım için hiç tanımadığım biri bana ulaşarak ‘Sahibi siz misiniz’ diye sorunca şaka sandım. İnanamadım. Ücreti neyse ödeyeyim ne olur bana ulaştırın dedim. Ama hiçbir bedel istemeden bana teslim etti. Kendisine minnettarım. Yazar dostum Pınar Kür’ün kitabı bir daha kaybolmamak üzere kitaplığımda yerini aldı.”
Yavuz Rençberler ise “Hele ki yazarından imzalıysa, kitap kaybetmenin üzüntüsünü biliyorum. Tamamen bu duyguyla sahibine ulaştırdım. Kitabın sahibinin mutluluğu, gülümsemesi paradan puldan daha kıymetli” dedi.
Boğaziçi, Şen Gönüller Yatağı...
Ali Volkan Erdemir, Kenzaburo Oe’nin Can Yayınları’ndan çıkan “Suda Ölüm” romanını Japoncadan Türkçeye çevirisiyle, 2024 Talât Sait Halman Çeviri Ödülü’ne layık görüldü.
Erdemir’e ödülü geçen hafta Salon İKSV’de düzenlenen bir törende İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı tarafından sunuldu.
Seçici kurul üyelerinin yanı sıra edebiyat dünyasından isimlerin de katıldığı törende, Talât Sait Halman Çeviri Ödülü Seçici Kurul Başkanı Doğan Hızlan da bir konuşma yaptı.
Düzce Konuralp Film Festivali mayısta
Geçen hafta Düzce’de ilki gerçekleştirilecek olan “Düzce Konuralp Film Festivali” basın tanıtım toplantısındaydım. Festival, 15-18 Mayıs tarihlerinde Düzce’de gerçekleşecek. Bu tür festivallerin uzun soluklu olması, hatta başlaması bile çok önemli. Festival Başkanı Prof. Dr. Ceyhan Kandemir, festivalin genç sinemacılara destek olacağını belirterek, “Düzce’nin doğası ve tarihiyle harmanlanacak bu festival, katılımcılara ilham verici anlar yaşatırken şehrin kültürel hayatına da katkı sunacak” şeklinde konuştu. Düzce Valisi Selçuk Aslan, Düzce Üniversitesi Rektör yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, Düzce Belediye Başkan Yardımcısı Burak Coşkun ve Düzce Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Erdoğan Bıyık basın toplantısına katıldı.
◊ 75. Berlin Film Festivali, Alman yönetmen Tom Tykwer’in “Işık” (Das Licht) adlı filmiyle açıldı. Tykwer’in festival kariyerindeki üçüncü açılış filmi olan “Işık”, Berlin’de yaşayan bir Alman orta sınıf ailesinin, Suriye’den gelen bir hizmetçinin eve girmesiyle yaşadığı değişimi konu alıyor. Başrollerde Lars Eidinger ve Sandra Hüller var.
Tom Tykwer, parçalanmış, zorlu dünyamızda güzellik ve neşe buluyor; modern hayatımızın özünü sihirli bir biçimde yansıtıyor. Orta sınıf bir Alman ailesi üzerinden dünya meselelerini anlatmak hiç öyle kolay bir şey değil!
◊ Oscar’lı sinemacı Bong Joon-ho’nun merakla beklenen bilimkurgu filmi “Mickey 17”nin dünya prömiyeri de Berlinale’de yapıldı.
Başrolünde Robert Pattinson’un yer aldığı yüksek bütçeli film, Bong’un Oscar tarihine geçen draması “Parazit”ten (Parasite) bu yana ilk yönetmenlik denemesi. Filmden sonra kendimi uzaylı gibi hissettim. Akılda kalıcı bir film...
◊ Timothée Chalamet başrol oynadığı Bob Dylan filmi “A Complete Unknown” izleme fırsatı buldum. Başrol oyuncusunun muhteşem performansıyla müzisyenin hayatını anlatan sağlam bir film izledim. Timothée, Bob Dylan şarkılarını kendi sesinden söylüyor.
İnanın ki çok çok iyi.
Bu arada Joan Baez ile Bob Dylan’ın arasındaki aşk da filme ayrı bir anlam katıyor.
Müziğin ruhumuza dokunduğu pek çok notada Fahir Atakoğlu’nun imzası var. Bu belgeselde bir müzisyenin edebiyatla olan ilişkisi de var. Fahir Atakoğlu sıkı bir Sait Faik okuruymuş, hatta belgesel de onun bir hikâyesini de seslendirmiş. Onun Sait Faik sevgisini görünce mutlu oldum. Yaşadığımız mutlu anlara selam olsun.
Hayatta kalma tutkusu
“Varlığımı, dünyaya ispat etmek için çabalamak” diye başlıyor “9.5 Hafta”. Ve okumaya başladığınız andan itibaren kalbinize ve yazarın kalbine odaklanmanızı sağlıyor.
Bu kitap, kalbi fiziksel ve manevi olarak yaralılara merhem olabilecek özellikte. Çünkü yazar bu kitapta size tüm detaylarıyla kalbini açıyor. “9.5 Hafta” İpek Kocaman’ın biyo-drama türünde kaleme aldığı ilk ve “Kahverengi Giyen Adam”, “Deri Maske” gibi romantik kurgu türlerinde yazdığı diğer iki kitaptan sonra kaleme aldığı üçüncü kitabı.
◊ Atina’da bu üç metro durağının bulunduğu meydanlar önemli çünkü şehri buradan çok iyi anlarsınız:
1-Akropolis
2-Syntagma
3-Monastiraki
Buralarda yürürken istediğiniz çoğu şeye rastlıyorsunuz.
◊ Öğle yemeği için Varvakios Balık Pazarı’na gittik, gastromik açıdan önemli bir yer. Deniz ürünlerinin yaşatacağı mutluluk gözlerimin önüne geliyor.
◊ Cardinale Restoran da aklımda kalan yerlerden. Önemli olan malzemenin kalitesidir ki, burada fazlasıyla vardı. Atina’da İtalyan esintilerini sonuna kadar hissettik.
◊ Karaköy’de kaç yıldır faaliyet gösteriyor bu mekân?
- 1.5 yıldır. Aynı zamanda Mahkeme Lokantası ile birlikte hizmet veriyoruz.
◊ Bize Galaktos’u anlatır mısınız biraz?
- Galaktos günün her saatinde kahvaltı yapabilme imkânı sunan bir ‘restomarket’. Aynı zamanda yediğiniz tüm ürünleri satın alıp evinize götürebilirsiniz.
◊ Daha çok kimler geliyor buraya?
- İstanbul’a gelen Avrupalı turist bizi çok tercih ediyor. Buraya bir kere gelen de bütün tatili boyunca sabah ve akşam yemeğini bizde yiyor. Bankalar Caddesi’ne yakınız. Memur kesimi de çok geliyor.
◊