Uzun yıllar Urfa’nın tarihini, mesellerini, masallarını araştıran Mehmet Saraç, “Bereketli Hilal’in Kilit Taşı Urfa” da kentin ve bölgenin tarihini kendi anılarıyla harmanlayarak okuru büyülü bir geziye çıkarıyor. Kitabı okurken Urfa sokaklarında, binlerce yıllık tarihi eserler arasında dolaşırken, o bölgenin, binanın, kalıntının hem geçmişine hem bugününe Saraç’ın anıları eşliğinde tanıklık ediliyor. Bu kitabı, Sidar Yayınları yayımlamış.
Dikkatimi Çektiler
Tolga Gümüşay’ın “Kaçak Roman”ı yayımlandı. Çağdaş edebiyatseverlerin yanı sıra; felsefeye, İstanbul’a, kişisel gelişim ve koşu sporuna ilgi duyanlar arasında da çokça konuşulmaya aday bir yapıt. Merak uyandıran ismiyle dikkat çekiyor. Bu romanı da Remzi Kitabevi yayımladı.
İstanbul Müzik Festivali başladı
İstanbul Müzik festivali, Tekfen Filarmoni Orkestrası ve Bulgaristan Ulusal Filarmoni Korosu ile açılışını yaptı. İlk bölümde Hasan Uçarsu’nun “Toprak Sever Insanlar Birer Birer” aslı eserini ilk kez dinleyiciyle buluştu. İkinci bölüm ise Borodin’in Prens Igor operasından “Poloveç Dansları”na ayrıldı. Hem ilk bölümdeki doğa ve toprak betimlemesinde hem de poloveç danslarındaki timpani partisi, vurgu ve yüksek müzikaliteyle öne çıktı.
1970’lerin ünlü şarkıcılarından, Engin Bey’in dostluğu önemli çünkü içinden gelerek sevmek, paylaşmak önemli.
Pera 77 sahnesinde, onu tekrar izleme fırsatı buldum, Evin’in caz klasiklerinden oluşan nostaljik repertuvarını dinlemek iyi geldi doğrusu.
Frank Sinatra’nın şarkılarını da sahiden derinden söylüyor, Sinatra’yı 1992 yılında Hamburg’da izleme fırsatı da bulmuş. Bize de o gece söylemekten ve dinlemekten delicesine zevk aldığım “My Way” adlı şarkıyı söyledi.
İyi ki de söyledi. Ne de olsa bazı şarkılar dinlendikçe daha güzel oluyor.
İskandinav Mitolojisi
Kronik Kitap, mitoloji serisinin yeni kitabı İskandinav Mitolojisi’ni yayımladı. Bu da tıpkı Yunan Mitolojisi gibi, 180’den fazla görseliyle okuru mitolojik dünyaların büyüleyici atmosferine davet ediyor. Antik çağlardan günümüze ulaşan bu zamansız hikâyelerde, tanrıların ve kahramanların inanılmaz serüvenlerine tanıklık ediyoruz.
Geçtiğimiz günlerde derneğin 26. Olağan Genel Kurulu, Yapı Kredi Kültür ve Sanat Merkezi’nde geniş katılımla gerçekleşti.
Yayıncılık sektörüne ve Türkiye Yayıncılar Birliği’ne katkılarından dolayı yayıncı Erol Ulu, Erol Erduran adına Öner Ciravoğlu, İnci Asena adına Esra Alkan, Hüseyin Necip İnselel adına Cihan İnselel, Zeynep Tomurcuk Erzik ve Hasan Özer adına Kaan Özer’e onur plaketleri verildi.
Genel kurulda dernek üyeleri tarafından, 2025-2027 yılları arasında görev yapacak yeni yönetim kurulu da seçimle belirlendi. 27’nci dönemde görev yapmak üzere Kenan Kocatürk, Servet Düz, Batu Bozkurt, Nazlı Berivan Ak, Gülgün Çarkoğlu, S. Baha Sönmez ve Erkan Akpınar Yönetim Kurulu’na seçildiler.
Yeni yönetime başarılar diliyorum. Özellikle okuma kültürünün geliştirilmesi için yapacakları çalışmaları yakından takip edeceğim.
Sofya’dan gelen “Elektra”
“Matilda Duru” kitabı sizi bir kadının hem kendinden hem de kaderinden kaçışıyla yüzleştiriyor.
“Matilda Duru”, içsel dönüşüm, kimlik sorgulaması ve hayatın en beklenmedik anlarında gelen kırılma noktalarıyla örülü sarsıcı bir anlatı.
İpek Kocaman, bu romanında okuru hem bir bilinç akışına hem de ruhun derin koridorlarına davet ediyor. Bu kitabı, önümüzdeki aylar içinde Profil Yayınları yayımlayacak.
Mutfak Aletleri Kitabı
Buzdolabı, bir zamanlar soğutma gücünden çok, “statü göstergesi” olmasıyla anılıyordu. Bulaşık makinesi, yalnızca iki tuşa basarak birikmiş bütün bulaşıklardan kurtulan mutlu kadınlar üzerinden pazarlanıyordu. Airfryer, bir yemek makinesi olarak, kadının üzerinden bir yükü daha alma iddiasıyla üretildi. Peki, mutfak aletlerinin gündelik hayattaki gerçek karşılıkları nelerdir?
Defne Karaosmanoğlu, Leyla Bektaş Ata ve Bahar Emgin’in yazılarından oluşan Mutfak Aletleri Kitabı – Teknoloji, Toplum, Tasarım”da işte tam da bu soruların cevabını bulabileceksiniz.
“Frida Mexicano” adında Meksika Lokantası’nda. Kimlik, ölüm gibi temaları ele alan tavizsiz ve parlak renkli otoportreleriyle tanınan, Meksikalı önemli ressamın adına bir restoran açılmasına sevindim.
Kahlo’nun renkli ve yaratıcı ruhunu yansıtan bir atmosferde, dünya mutfağından lezzetlerini denemek farklıydı.
Otelin genel müdürü Mustafa Ergun’un da gastronomiyle arası iyi.
İçinden sanat geçen, yemekte arayışları olan mekânlar dikkatimi çekmeyi başarıyor.
Şam’da Uykusuz Bir Zürafa
Masamdaki kitaplar arasında şu sıralar dikkat çekici bir roman var: 2020 yılında Uluslararası Arapça Kurgu Ödülü finalistlerinden “Şam’ın Uykusuz Zürafası”. Arap edebiyatının son yıllarda öne çıkan isimlerinden Khalil Alrez imzasını taşıyan kitap Timaş etiketiyle çıktı.
Klinik psikolog Esra Oras, Timaş’tan çıkan kitabı “Takılı Kalan Zihin”de hayatı ıskalamamıza neden olan aşırı zihinsel meşguliyet konusunu ele alıyor.
Hayatı çekilmez kılan düşünüp durma döngüsünden çıkmak isteyenler, psikolojik katılıktan esnekliğe geçişin yollarını keşfetmek ve uygulamak için bu kitaba göz atsınlar.
İki yeni Alice çevirisi
James Joyce, Lewis Carroll’un “Alice” romanlarındaki dil oyunlarına hayranmış. Virginia Woolf, yazarın düşsel bir evren aracılığıyla insanın bilinç dışına bakmasını önemsemiş. Borges, kurduğu labirentsi yapıların tutkunu olmuş.
Umberto Eco, kitaplarındaki semiyotik oyunlarla mantık paradoksları derinlemesine incelemiş hatta “Gülün Adı” ve “Foucault Sarkacı”nda doğrudan onlardan yararlanmış.
En yakın arkadaşı Rüya. O da seramik sanatçısı. Rüya’nın bir çocuğu var...
“Sen” kitabı, iç huzuru arayan bir kadının, geçmişin yüklerinden arınıp yeni bir benliğe doğru attığı adımları anlatıyor. Senem Hakkı’nın bu romanı, okuru kendi iç yolculuğuna davet ediyor. Bu kitabı mayıs ortasında Profil Kitap yayımlıyor.
Bir Kraliçeyle Dostluk
Atilla Dorsay, Türk sinemasının efsane ismi Türkan Şoray’la yıllara yayılan dostluğunu ve zamanla yaşanan ayrılığı anlatıyor.
Bu arada Dağdeviren ile Cem Kınay, 12 yıllık ilişkilerini, Avusturya’nın başkenti Viyana’da resmileştirmişler, evlenmişler. Ben de Viyana’da öğrendim.
Cem Kınay’ın turizm odaklı yazılarını okuyorum, gezilerim için referans oluyor.
Viyana’ya dair bilinen şeylerin yanında hem gezinizi hem de yeme-içme zevkinizi mükemmel hale getirecek tavsiyeleri var, Elif Dağdeviren’in. İşte bunlardan bazıları:
◊ Naschmarkt’ta gezinti ve “Nautilus” ile “Neni”de yemek. Neni’nin kahvaltısı da efsane! Tuna nehri yanında “Neni Am Wasser” var ki; şiddetle tavsiye ediyor. “Cafe Landtmann” 1800’lerden beri önemli isimlerin de ziyaret ettiği mükemmel tarihi mekânlardan biri. Kapıda sıra var ama beklemeye değer!
“Zum Schwarzen Kameel” restoran hem kaldırıma attığı masaları hem de harika yemekleri ile tam bir buluşma noktası.