Gazeteci Uluğtürkan aynı zamanda bir Adana kebabı gurmesi. İki yıldan beri her cuma günü akşamları 5 arkadaşıyla Adanalı kebapçılarında buluşuyor.
Kebabın lezzetini, sunumunu, pişme oranını, hijyeni, salatasını, mekanı oyluyorlar. Birinci olan kebapçıda bizi ağırladı.
Ama ismini vermememiz şartıyla. Yazarlarsa kebapçının büyüyeceğini, şubeleşeceğini, sonuçta aynı lezzeti bulamayacaklarından endişeli.
Uluğtürkan geçen hafta Atatürk’ün Adana’ya geldiğinde yemek yediği kebapçıyı da gün yüzüne çıkardı.
Atatürk Adana kebabını nerede ve nasıl yedi?
Mehmet Uluğtürkan, Adana’nın efsane fotoğrafçısı Gaston Mizrahi’nin oğlu Albert Mizrahi’nin aile albümünü ‘Dünden Bugüne’ adıyla kitabına denk geliyor.
Kitapta da 20 yılda Adana’yı 9 kez ziyaret eden
Gaziantep’e gitmişken Kayna Sabun ve Pekmez Müzesi’ni gezmemek olmazdı tabii. Yaşadığım deneyimi sizinle de paylaşmak istedim.
Bu müzede şifa bulduğumuz sabunlardan yüzlercesi var.
Rengârenk bir dünya içerisi.
Kitap, David Caine’in deneysel tedaviler sonucunda kazandığı gelişmiş olasılıkları hesaplama yeteneği sayesinde, tahminlerinin geleceği görmek haline geldiğini anlamasıyla başından geçenleri konu alıyor.
Ülkemizde de bu kitap çok ilgi görmüştü. ‘En iyi roman’ kategorisinin de aralarında olduğu çok sayıda ödül kazandı.
Öte yandan “Çocukluk Şenliktir!” ana temasıyla gerçekleştirilecek 41. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın bu sene onur konuğu ülkesi, Azerbaycan olarak belirlendi.
İstanbul Kitap Fuarı bu yıl çocuk ve gençlik edebiyatının önde gelen isimlerinin yanı sıra dünya edebiyatında büyük yer edinmiş usta kalemleri de ağırlayacak. Fuarın konukları arasında, Türkiye’de milyonlarca okura ulaşan, genç yaştaki okurlar kadar eğitimcilerin ve anne babaların da büyük ilgi gösterdiği Vladimir Tumanov, resimli kitaplarıyla birçok ödül alan illüstratör Benji Davies, Avrupalı edebiyat eleştirmenlerince çağının önemli yazarlarından bir olarak anılan, Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü sahibi yazar Dimitris Sotakis, “1980’lerde doğmuş en iyi yirmi Latin Amerikalı yazar” seçkisinde yer alan, “Ulusal Edebiyat Ödülü” sahibi Kosta Rikalı yazar ve akademisyen Carlos Fonseca da olacak.
Böcekleri Seven Kadın
Türkçe de yayımlanan “Gökten Düşen Şeyler” romanıyla 2016 yılında Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü’nü kazanan Finlandiyalı yazar Selja Ahava yeni romanı “Böcekleri Seven Kadın” ile yeniden raflarda. Böcekleri Seven Kadın Maria, cadı mahkemelerinin olduğu çağda doğup çocukluğundan beri böceklerle haşır neşir olan ve sanatla ilgilenen bir kadındır. Etrafındaki dünya değişirken Maria da böceklerin evrelerini resmetmeye, onlarla ilgili kayıtlar tutmaya başlar. Kendi kozasını örmenin peşinde 370 yıl yaşayan Maria’nın masalsı hikâyesi, cadı avı döneminde başlayıp günümüz Berlin’ine dek uzanıyor.
Ve son yılların en lezzetli kahvaltı deneyimlerinden birini gastronomi festivali için gittiğim Bursa’da yaşadığımı söyleyebilirim.
Bana bu deneyimi yaşatan mekân, Doğancı Köyü Kadınları Dayanışma Derneği tarafından işletilen Doğancı Köy Sofrası oldu.
Temelleri, köy kadınlarına gelir kaynağı oluşturmak amacıyla atılmış olan Doğancı Köy Sofrası, misafirlerini şehirden uzak, yeşillikler arasında, huzurlu bir ortamda ağırlıyor.
Sunulan kahvaltılıkların tümü, Doğancı Köyü kadınları tarafından üretilmiş doğal ve organik ürünler.
Zeytin denince destan yazan Bursalıların peynirleri de çok başarılıymış.
İki yazar, kalbinde aşkın, polisiyenin ve gerilimin olduğu bir romana imza attı: “Deli Bal” bu ay itibarıyla tüm kitapçılarda okurlarıyla buluşuyor.
Mehmet Deniz Öcal’ın çevirisiyle yayımlanan kitap sürükleyici bir gerilim romanı, unutulmaz bir aşk hikâyesi ve kendimiz olmak için aldığımız risklerin, sakladığımız sırların etkileyici keşfi.
“Hepimizin yüreğinde karanlıkta kaldığı için açamayan bir çiçek vardır” sözleriyle açılan roman, Boylan ve Picoult’nun en cesur romanları arasında.
Hayatta kalmayı başaran avcı pilotu
Avcı pilotu Erich Hartmann’ın biyografisi, Ali Kaan Cerit’in çevirisi ve “Göklerin Kara Şeytanı” adıyla dilimize kazandırıldı.
Kısa bir süre önce işletmeci değişikliği yaşayan Müstesna Bi Mekan, ilk sanat sergisiyle dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.
Cibali’de bulunan dört katlı mekân S. Serra Erdoğan’ın eserlerine ev sahipliği yapıyor.
Balat’ın tarihi dokusu eşliğinde lezzetli kahve deneyimi sunan mekânda gastronomi ve sanat iç içe hizmet veriyor.
Kasım ayına kadar açık kalacak serginin yanı sıra Müstesna Bi Mekan’da, edebiyat söyleşileri, fotoğrafçılık ve kahve atölyeleri de eşzamanlı olarak düzenlenecek. Mekânın etkinliklerine sosyal medya hesaplarından erişmek mümkün.
Ezber bozan bir kitap
Kronik Kitap bu ay modern dünyanın diken üstünde oturmasına, sürekli korku içerisinde yaşamasına sebep olan büyük felaket silahı atom bombasının geliştirilme sürecine dair önemli bir kitap yayımladı: “Atom Bombasının Gizli Tarihi.”
Geçenlerde yine çok sevdiğim Burgazada’ya gittim.
Türk hikâyeciliğinin en önemli yazarlarından Sait Faik Abasıyanık’ın izini, Ada’da sürmek çok keyifliydi
Şair, kitapçı dostum Muzaffer Özdemir’in derlediği “Sait Faik Abasıyanık” kitabını görünce de heyecanlandım.
Bu kitap çok sayıda Sait Faik okurlarının beğenisiyle oluşturulmuş bir seçki. Burgazada’ya yolunuz düşerse Muzaffer Abi’nin kitap standına da bir göz atın, belki bu derleme kitap sizi adalara daha çok yaklaştırır.
Ahraz çocuk İsrafil’in hikâyesi
Deniz Gezgin, Ahraz’da rüzgârın dövdüğü bir kıyı kasabasında, toplum dışı kalmış Adile kadın ile suya doğan, doğanın dilini konuşan ahraz çocuk İsrafil’in hikâyesini anlatıyor. Söylenceler, mitoslar kadar yakın tarihin izlerini de taşıyan bu benzersiz romanda, İsrafil sokak ile deniz arasında, sınırlarda yetişip kendi gibi ayrıksılarla, diğer canlılarla dostluk kurarak, dayanışarak büyür.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada gördüğüm bir video bu yönüyle dikkatimi çekti: Resurrected Journals adlı hesapta kitabını postacı çantası gibi askıya takarak kullanan ve omzuna takan bir okurla yapılmış bir mini röportaj var, tasarıma bayıldım!
Kitap fuarları sezonu yakında açılıyor, umarım yayınevleri kitapları kadar kitaplarına eşlik edecek orijinal ve dikkat çekici yan ürünlere bu yıl daha çok kafa yorar, dünya ilham verici örneklerle dolu!
Filmi çekilirse şaşmam
h2o kitap’ın yayımladığı Hüseyin Saylan’ın ikinci romanı “Samsara” katmanlı kurgusuyla dikkat çekiyor. Tıpkı Christopher Nolan’ın “Akıl Defteri” ve “Başlangıç” filmleri gibi. Olayın bir yandan 16. yüzyılda Tophane sırtlarında kurulan rasathanede bir yandan da 21. yüzyılda Cern Laboratuvarları’nda geçmesi, farklı yüzyıllardaki karakterlerin buluşması için harika bir ortam sunuyor.