Küfre, argoya hepimiz karşıyız. Hem ayıp, hem çirkin hem de suç. Üstelik çocuklarımızı, gençlerimizi de bu zehirli lisandan sakınmalıyız.
Buraya kadar hemfikir miyiz?
Fakat... Bazen öyle yeri geliyor ki... İnsan gülümsemeden de edemiyor.
Şimdi biliyorsunuz, Demet Akalın yeni şarkı hazırlığında.
Yapay zekâyla klip falan da yapmış, belli ki çok heyecanlı.
Eminim perde arkasında diyetti, imajdı, spordu, danstı... Birçok harala gürelesi de var şu ara.
Klibinden bir kareyi takipçileriyle paylaştı.
Biz eski kuşaklar her ilişkiye bir isim bulmak zorundaydık. Mesela uzun yıllardır birlikteler ve evlenmiyorlar mı? “Evlilik dışı ilişki yaşıyorlar” demezdik. “Hayat arkadaşı” derdik onlara. Orhan Gencebay ile Sevim Emre gibi.
Safiye Soyman ile Faik Öztürk de bu kontenjandan. Aralarında resmi nikâh yok. Ama herkes onlara “evli” çift muamelesi yapıyor.
Bir yandan bağımsızlar, bir yandan da her yere beraber gidiyorlar. Kavga edip barışıyorlar falan, insanın gözüne sevimli de geliyor bu “genç-flörtöz” halleri.
Peki, “hayat arkadaşı” gibi geçen yüzyıldan kalma değil de bugünkü terimlerle teraziye koysak ne isim verirdik Safiye ile Faik’in ilişkisine?
Öyle ya “platonik”ten tutun çeşit çeşit ilişki tanımlaması var.
Safiye Faik aşkı ilk bakışta “situationship”i andırıyor.
Nedir situationship?
TSK, LÖSEV, Darüşşafaka’ya bıraktığı mirası sanki bir iyilik dalgasına sebep oldu; hayranları Uganda’da hayır yemeği verdi, Bangladeş’te su kuyusu açtırıyor Ferdi Tayfur adına.
Bu durumdan memnun olmayan iki kişi var:
Kızı Tuğçe ve kendisine böbreğini veren oğlu Timur.
Öyle ki adamcağızın mevlidi bile iki farklı camide yapılacak.
Bu böbrek verme meselesine ben de takılmıştım. “İnsan nasıl olur da kendisine böbreğini veren evladına miras bırakmaz” diye düşündüm.
Birincisi; çocukları için yapacağını hayattayken zaten yapmış Ferdi Tayfur.
İkincisi bu böbrek naklinden sonra oğlunun yaptığı paylaşımlar.
Deprem oldu.
Orman yangını, otel faciası yaşandı.
Hortum çıktı.
Tsunami İzmir’i vurdu.
Salgın, pandemi üstümüzden geçti.
Sel felaketi Batı Karadeniz’i aldı...
Ne kaldı?
Kala kala volkanik patlama ve dünya savaşı...
Bu fotoğraf neresinden verilir, neresi sansürlenir, blurlanır, insan şaşırıyor!
Görüntüler, Los Angeles’ta 67’nci kez düzenlenen Grammy Müzik Ödülleri gecesinden.
Amerikalı rap’çi Kanye West ve eşi Bianca Censori iddiaya göre törene davetsiz katılıyor.
Bianca bir süre sonra üzerindeki kürkü bir çıkarıyor ki... Şeffaf! Şeffaf diye ayakkabı ve etekten bahsediyoruz canım!
Elbise, kıyafet, alt, üst falan... Onlar zaten yok.
Fotoğraflarına yaptığı aşırı filtrelerle tanınan Sevim Emre, bu konuda Ece Erken ile girdiği polemiğin ardından yine aşırı filtre eşliğinde bir açıklama yaptı:
“Bütün boş konuşanlara cevabım: Meyve veren ağaç taşlanır. Çünkü biz kötülükle beslenenlerin, olmak isteyip de başaramadıkları, sevgi dolu gönüllerdeyiz...”
Sevim Hanım ne zaman meyve vermiş, onu kaçırmışım.
Bana sorsanız “Değil meyve vermek, yıllardır manavın önünden bile geçmemiş” derdim.
Şimdi bir albüm hazırlığında olduğundan bahsediyor, herhalde onu kastediyor.
Menajer Ayşe Barım hakkında önce tekelleşme, sonra Gezi iddialarıyla yürüyen süreç, ister istemez birlikte çalıştığı-çalışmadığı ünlülerin de gündeminde.
Televizyondan, dizilerden tanıdığımız, bildiğimiz kim varsa “kırık kalp” emojisi paylaşıyor Barım’la ilgili.
Bunlar genellikle Ayşe Barım’la çalışıp, ona destek olanlar. Yakında “kırık kalp”e zam gelirse şaşırmayın.
Ama konuyla ilgili-ilgisiz herkes bir yerinden sürece dahil oluyor. Mesela oyunculuğu bırakıp Amerika’da TIR şoförlüğüne başlayan Tolga Karel.
“Geç kalınmış bir operasyon” diyor Karel:
Mikrofonun illa kablosu olacak, onu eliyle kavrayacakmış.
Bu kısmı, sanatçının üslup, duruş, edasıyla alakalı olmalı.
Peki şuna ne dersiniz:
Restorana gittiğinde yuvarlak masaya oturamıyormuş.
Halbuki Teoman için iyi. Yuvarlak olduğunda hiç fire vermez, masadaki bütün kadınlarla flört edebilir böylece.
Bir sebebi vardır herhalde.
Ece Seçkin