Sahrap Soysal

Bayramda da pilav

10 Aralık 2008
Kurban bayramı deyince herkesin aklına et yemekleri geliyor değil mi? Peki ya et yemeklerinin yanında ne ikram ediyorsunuz bayramda. Sade pilav olsa gerek pek çoğunuzun cevabı. Sade pilav dediğime bakmayın malzeme sayısı bakımından sade olan pilavın yapılışı hiç de öyle kolay değildir. Dikkat ve özen ister pilav. Suyunu biraz fazla koyarsınız, lapa olur, demlenme süresini çok iyi ayarlamanız gerekir. Kıvamı tutturulamamış bir pilav, bütün bir yemek davetinin tadını kaçırabilir. Çünkü biz Türkler pilavsız masaya oturmak istemeyiz pek. Hatta pek çok kişi sade pilav haricindekilere pilav gözüyle de bakmaz. Örneğin bulgur pilavı ya da sebzeli pilavlar onların pilav anlayışına uymaz.

Pilavın ana malzemesi olan pirincin insanoğlu tarafından keşfedilmesi ise çok eskilere, İ.Ö 2000’lere ve Asya’ya dayanıyor. Özellikle Uzakdoğu’da pirinç tanrıların bir hediyesi olarak görülüyor. Bugün bile Myanmar (Burma) ve Bali’de pirincin yetiştirilme ve toplanma safhasında son derece ayrıntılı ritüeller gerçekleştiriliyor.

Çinliler, sofralarında ekmek yerine geçen pirincin, tanrılardan değil de hayvanlardan bir hediye olarak geldiğine inanırlar. Bir efsaneye göre; bir zamanlar Çin, bir dizi büyük seller yüzünden perişan olmuştu. Sular nihayet geri çekildiğinde insanlar sığındıkları tepelerden aşağı indiler; ama gördüler ki bütün bitkiler yok olmuş ve neredeyse yiyecek hiçbir şey yoktu. Ancak avlanarak sağ kalabildiler. Bu da çok zordu, çünkü hayvan sayısı pek azdı. Bir gün, insanlar bir köpeğin kendilerine doğru koşarak geldigini gördüler. Köpeğin kuyruğunda salkım salkım uzun sarı pirinç tohumları asılıydı. İnsanlar bu tohumları ektiler, pirinç büyüdü ve açlık yok oldu. Çinliler de kendilerini açlıktan kurtaran bu besini sofralarının vazgeçilmez malzemesi yaptılar ve buradan yavaş yavaş tüm mutfaklara sıçradı pilav.

Osmanlı’nın mutfak kültüründe de pilav çok önemli bir yere sahip ve özellikle de bir merasim söz konusuysa, pilav sofranın olmazsa olmazı durumunda.

Pirinçten yapılan pilav türü yemekler ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor tabii ki. Örneğin biz öyle Uzakdoğu ülkelerininki gibi suya pirinç salmakla, yani pirinci haşlamakla ya da buharda pilav yapmakla yetinmemişiz. İşin içine kendi mutfak kültürümüzün vazgeçilmezlerinden biri olan tereyağını sokmuşuz ki gerçekten pilavın tereyağıyla yapılanı bambaşka bir lezzette olur. İranlı, Iraklı, komşularımızdan ve Özbek ya da Kırımlı soydaşlarımızdan öğrendiğimiz fıstıklı, üzümlü, havuçlu, ayvalı pilavları da bizdeki pilav çeşitlerine katmışız ve böylece Türk mutfağında bahsedilmeye değer bir pilav kültürü oluşturmuşuz.

Muhallebili incir tatlısı

6 kişilik

Hazırlama süresi 20 dakika

Pişirme süresi

25 dakika


Malzeme listesi

10-15 adet kuru incir

10-15 adet ceviz içi (bütün olacak)

2-3 adet karanfil

2 çay kaşığı toz tarçın

2 su bardağı su

1/2 su bardağı tozşeker

Muhallebisi için;

3 su bardağı süt

1 yemek kaşığı dolusu mısır nişastası

50 gr bitkisel margarin (Tereyağı da kullanabilirsiniz.)

1 paket toz vanilya

Kuru incirlerin sap kısmlarını temizleyip bol suyla yıkadıktan sonra süzerek bir tencereye aktarın. Üzerine 2 su bardağı su, yarım su bardağı tozşeker, karanfil ve toz tarçını ekleyip kısık ateşte incirin suyu kaynayıncaya kadar pişirin. Kaynamaya başlar başlamaz ocaktan alıp soğumasını bekleyin. Diğer taraftan, muhallebiyi hazırlamak için süt ve nişastayı orta boy bir tencereye aktarıp tel çırpacak yardımıyla çırparak nişastayı ezin.

Üzerine margarin ve vanilyayı ilave edip kısık ateşte, tahta kaşıkla sürekli karıştırarak muhallebi kaynayıncaya kadar pişirin. Hemen ocaktan alıp mikserin yüksek devriyle 3-4 dakika çırparak kenarda bekletin. Soğuk haldeki incirleri keskin bir bıçakla ikiye ayırıp aralarına cevizleri yerleştirin. servis tabağına aldığınız cevizli incirlerin üzerine ılık haldeki muhallebiyi gezdirin. Buzdolabında bir süre beklettikten sonra üzerine incirin haşlama suyundan gezdirip servise sunun.

Guguk helvası

8 kişilik

Hazırlama süresi 15 dakika

Pişirme süresi

25 dakika


Malzeme listesi

1 kg un

250 gr bitkisel margarin

750 gr tozşeker

5,5 su bardağı sıcak su

(yaklaşık 1 litre)

yarım kg ceviz içi (dövülmüş)

Margarini orta boy ve geniş bir tencerede eritip üzerine azar azar unu aktarın. Orta ısılı ateşte, tahta bir kaşıkla sürekli karıştırarak, unun rengi hafifçe kahverengileşinceye kadar kavurun. Kavurma işlemini yaklaşık 10 dakika kadar sürdürün. Diğer taraftan, tozşeker ve sıcak suyu derin bir kaba aktarıp şeker tamamen eriyinceye kadar karıştırın.

(Aslında suyun şekerin üzerine yarım santim kadar çıkması yeterli olacaktır.) Şekerli suyu kavrulmakta olan unun üzerine yavaş yavaş aktarın. Ocağın altını hafifçe kısıp helva suyunu çekinceye kadar, 4-5 dakika daha kavurduktan sonra ocaktan alın. Dövülmüş cevizin yarısını orta boy ve kenarları yüksek bir tepsiye boşaltın. Üzerine, kavurduğunuz helvayı iyice bastırarak yayın. Kalan ceviz içini de üzerine serpiştirdikten sonra, tahta bir kaşığın tersiyle helvanın üzerine iyice bastırın. Helvayı keskin bir bıçak yardımıyla baklava dilimleri halinde dilimleyip sıcak ya da ılık olarak servis yapın.
Yazının Devamını Oku

Kurban ritüeli

9 Aralık 2008
Bugün Kurban bayramının ikinci günü. Çoğunuz kurban kesme işini dün hallettiniz. Bugün gidilecek akrabalarınız, ziyaret edilecek dost ve ahbaplarınıza gidecek, gönüllerini hoş edeceksiniz. İslamiyete göre hali vakti yerinde olan herkesin kurban kesmesi vaciptir ve biz Türkler de müslümanlığın bu vacibini layığıyla yerine getirmeye çalışırız. Kurban kesmenin, kesilen kurbanın etini dağıtmanın ve kurban etini pişirip yemenin bir ritüeli vardır ve bu ritüeller temelde aynı olmakla birlikte yöreden yöreye farklılık gösterir. Bazı yörelerimizde bayramın dört günü de kurban eti yenirken, bazı yörelerimiz yalnızca bayramın ilk günü kurban eti yer. Ama genel için şunu söylemek mümkündür: Kurban bayramı dendiğinde akla kurbanlık hayvanın etinden yapılan yemekler gelir.

Dedik ya, kurban kesme ve dağıtma işi bir ritüeldir ve yörelerimize göre farklılık gösterir. Yurdumuzun bazı yörelerinde kurbanlık hayvanın kurbanı kesen kişiyi sırat köprüsünden geçirip cennete götüreceğine inanılır, bazı yörelerdeyse kurban sadece kişinin kendisi için değil ailesi ve sevdikleri için de kesilir.

Hali vakti yerinde olan bazı aileler sadece kendileri için kurban kesmekle de kalmayabiliyorlar. Bazı yörelerde adet olan şey, erkek evladın nişanlısı ya da sözlüsü için de kurban kesmek. Hatta kız evine giden kurbanlık koyun ya da koça bazen altın bilezikler ve değerli takılar da eşlik edebiliyor.

Karadeniz gibi erkek evlada çok değer verilen bölgelerde ise durum tam tersi olabiliyor. Yani kız evi damat bayram ziyaretine geldiğinde kurban kesebiliyor. Kurbanlık hayvanın ne olacağı ise kız tarafının takdirine kalmış; isterse koyun kesiyor, isterse horoz. Yine Karadeniz’in bazı yörelerinde kurbanlık etin bir parçası bayramdan tam kırk gün sonra kaynatılacak aşure için saklanıyor.

Gelelim kurban etinden yapılan yemeklere... Kurban etinin nasıl değerlendirileceği de yöreden yöreye farklılık gösteriyor. Örneğin bazı yerlerde kesilen kurbanın böbrek ve ciğerinin kurbanı kesen kişiye yedirilmesi şartken bazı yörelerimizde aynı organları ev halkının yemesi adettir. Pek çok yöremizde Kurban bayramı sabahı kahvaltı kurban etinden yapılan kavurmayla ediliyor, akşam yemeğindeyse yine kurban eti yeniyor.

Mercimekli firik pilavı

6 kişilik

Hazırlama süresi 20 dakika

Pişirme süresi

20 dakika


Malzeme listesi

2 su bardağı yeşil mercimek

1 su bardağı firik

5 su bardağı sıcak su

1/2 su bardağı zeytinyağı

2 adet orta boy kuru soğan

2 tatlı kaşığı biber salçası

2 çay kaşığı tuz, kırmızı toz biber

Yeşil mercimeği yıkayıp süzüldükten sonra orta boy bir tencereye aktarın. Üzerine çıkacak kadar su ekleyip orta ısılı ateşte 20 dakika kadar haşladıktan sonra süzün ve bir kenarda bekletin. Zeytinyağını geniş bir teflon tencereye ya da pilav tenceresine aktarın. İncecik doğradığınız soğanları kızgın yağa aktarıp orta ısılı ateşte, karıştırarak 2-3 dakika kavurun.

Üzerine salça, tuz ve kırmızı toz biberi ekleyip 1-2 dakika daha kavurun. 5 su bardağı sıcak suyu ilave edip karıştırdıktan sonra kaynamasını bekleyin. Hafifçe haşlayıp süzdüğünüz mercimeği ve firikleri kaynayan suya aktarıp karıştırın. Orta ısılı ateşte, pilav suyunu iyice çekinceye kadar pişirin. Pilav suyunu iyice çekince ocağın altını iyice kısın. Pilavı kısık ateşte 10 dakika daha pişirip ocaktan alın. Pilavı, tencerenin kapağı kapalı vaziyette 20 dakika dinlendirin. Dinlenen pilavı tahta bir kaşıkla aşağıdan yukarıya doğru karıştırıp havalandırın. Sıcak sıcak servis yapın.

NOT: Firik, buğdayın henüz olgunlaşmadan süt halindeyken toplanarak çeşitli işlemlerden geçirilmiş haline verilen isimdir.

Kremalı midye krep

8 kişilik

Hazırlama süresi 30 dakika

Pişirme süresi

20 dakika


Malzeme listesi

1 su bardağı şokella veya notella

(Kakaolu fındık kreması)

1 kutu labne peynir (200 gr)

5 yemek kaşığı pudra şekeri

Krep için;

4 adet yumurta

1 su bardağı süt

1 çay kaşığı tuz

1 su bardağı ılık su

1 su bardağı dolusu un

2 çay kaşığı tereyağı

Krebi hazırlamak için; oda sıcaklığında bekleyen yumurtaları derin kabın içine kırın. Üzerine tuzu serpip mikser ya da çatal yardımıyla 2-3 dakika kadar çırpın. Üzerine süt ve ılık suyu aktarıp unu da azar azar ilave etitkten sonra çırparak tüm malzemeleri iyice karıştırın. Üzerini alüminyum folyoyla kapatıp oda sıcaklığında en az 30 dakika dinlendirin. Diğer taraftan küçük boy teflon krep tavasını orta ısılı ateşin üzerinde kızdırın.

Tavaya bir çay kaşığı tereyağı koyup tavanın her tarafını yağlayın. Dinlendirdiğiniz krep hamurundan Türk kahvesi fincanıyla bir fincan kadar alıp, yakın bir mesafeden kızgın tavaya aktarın. Tavayı hafifçe sallayarak hamurun tavaya yuvarlak olarak yayılmasını sağlayın.

Altı kızaran krebi ters çevirip kızartın. Hamurun tamamına aynı işlemi uygularken arada sırada tavayı tereyağıyla yağlamayı ihmal etmeyin.

Bir bardak kakaolu fındık kremasını geniş bir kaseye aktarıp üzerine pudra şekeri ve labne peyniri ilave edin. Mikser ya da çatal yardımıyla çırparak pürüzsüz bir kıvama getirin. Kreplerin bir ucuna bu peynirli kremadan birer yemek kaşığı kadar koyup. D şeklinde katlayarak uçlarına yapıştırın. Servis tabağına dizdiğiniz kreplerin üzerine kalan sosu gezdirin. Üzerlerine pudra şekeri serpiştirip ılık olarak servis yapın.
Yazının Devamını Oku

Abhaz sofrasında ağırlandım

8 Aralık 2008
"Yıl 1980, yer San Francisco. Uzun bir yolculuktan sonra nihayet otelimize gelmiştik. Babam İngilizce bilmediğinden malum aklınıza gelecek tüm işlemler benim üzerimdeydi. Tam odamdan çıkacaktım ki, babam yanıma geldi ve San Francisco’daki ünlü Bask (Kuzey İspanya’da bir bölge) lokantalarını sordurdu. Yaklaşık 7-8 adet Bask lokantası olduğunu öğrendik. Saat 19.00’da lokantalardan birine vardık. Sıcak bir mekandı ve biz vardığımızda içeride yaklaşık on kişi vardı. Yerimiz pek bir güzeldi.

Rahmetli babam aklındakini geciktirmeyi pek sevmeyen biriydi. Hemen lokanta sahibini sordu. Lokanta sahibi de çok geçmeden yanımıza geldi. Babamın sorularına tercümanlık yapıyordum. İlk sorusu bir Bask olarak hemen hemen her gece ne yedikleriydi. Yetmiş yaşlarındaki ihtiyar delikanlı İngilizce "mısır unu pastası" dedi.

Babam heyecanından "abısta mı" diye sordu. Yaşlı Bask "Aye abaska" diye cevap verdiğinde kulaklarıma inanamamıştım. Adam Baskça konuşmuştu. Babam da Abhazca "ayew abısta" demişti. Her ikisinin de söylediği "evet mısır unu pastası" anlamına geliyordu. O gece inanılmaz bir gece geçirmiştik. Cevizli tavuk, ısırganotlu sızbal, kurutulmuş et ve tabii ki peynir...

Lafı uzatmayalım, babam Abhazca, yaşlı Bask ise anadilini konuşmuştu ama anlaşmışlardı. Sonraki günlerde de babam onların misafiri oldu. Babam öyle demişti. Büyük dedelerim de. Abhazya bunun en güzel örneği. Her şey yok olur ama kültür asla!"

Rüya ve Tandoğan Arutanların evinde muhteşem Abhaz yemekleri yerken işte bu hikayeyi dinledim. Bugünkü Batı Kafkasya’da, Saçi’den Gürcistan’a kadar olan bölgede yaşayan Abhazların yaklaşık 6000 yıllık bir geçmişleri var.

Biz genellikle Kafkasyalılara Çerkez deriz. Ancak Çerkez, Abhaz, Ased, Çeker, İngus gibi halk topluluklarının kavimine verilen addır. Yani, günümüzün popüler söylemiyle, üst kimlik Çerkez, alt kimlik Abhaz. Geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan Abhaz yemekleri kıvamı ve tadı hiç bozulmadan varlığını sürdürüyor. "Bıbırcıka" denilen ve abazotuyla yapılan yemekler, mısırunu, kişniş, ceviz ve yoğurt ağırlıklıydı. Rüya, kayınvalidesinden öğrendiği çerkez tavuğu, agududişi, harşil ve diğer yemeklerle bize unutulmaz bir ziyafet verdi.

Kıymalı Arap tavası

8 kişilik

Hazırlama süresi 15 dakika

Pişirme süresi

30 dakika


Malzeme listesi

2 tatlı kaşığı bitkisel margarin

250 gr orta yağlı kıyma

2 adet orta boy kuru soğan

1 çay kaşığı tuz, karabiber

1 çay kaşığı kimyon

1 tatlı kaşığı kırmızı pul biber

2 tatlı kaşığı biber salçası

6 adet orta boy domates

2-3 adet sivri biber

15 diş sarmısak

Bitkisel margarin ve kıymayı orta boy bir tencereye aktarıp orta ısılı ateşte tahta bir kaşıkla sürekli karıştırarak kıyma suyunu çekinceye kadar, en az 5-6 dakika kavurun. Üzerine incecik kıyılmış soğanı ekleyerek karıştırın. Tuz, karabiber, kimyon ve kırmızı pul biberi de serpip varsa acılı biber salçasını da kattıktan sonra sık sık karıştırarak 3-4 dakika daha kavurduktan sonra ocaktan alıp bir kenarda bekletin.

Diğer taraftan, yıkanmış domatesleri (isterseniz kabuklarını da soyabilirsiniz) kuşbaşı et formunda küp küp doğryın. Sivri biberleri ayıkladıktan sonra ince halkalar halinde dilimleyin. Ayıkladığınız sarmısakları da ortadan ikiye bölü. Domates, sarmısak ve sivri biberi kavrulan kıymalı harca ilave edip karıştırın. Tüm malzemeleri orta boy bir fırın tepsisine bastırarak yayın. 5 dakika önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında hiç su eklemeden en az 25-30 dakika kadar pişirip çıkarın. Sıcak sıcak servis yapın. İsterseniz, pilav, makarna, patates püresi ile birlikte de ikram edebilirsiniz.

Kremalı Lüksemburg pastası

10 kişilik

Hazırlama süresi 30 dakika

Pişirme süresi

45 dakika


Malzeme listesi

6 adet yumurta

2 su bardağı tozşeker

150 gr bitkisel margarin

1 paket vanilya

1 paket kabartmatozu

2 su bardağı un

1 su bardağı soğuk süt

1 poşet toz kremşanti

Kreması için;

1 adet yumurta

8 yemek kaşığı tozşeker

2 yemek kaşığı dolusu mısır nişastası

1 yemek kaşığı dolusu un

4 su bardağı süt

200 gr beyaz çikolata

Kek hamurunu hazırlamak için, oda sıcaklığında bekleyen yumurtaları derin bir kaba kırın. Üzerine tozşekeri ekleyip mikserin yüksek devriyle 3-4 dakika kadar çırpın. Eritip ılıttığınız margarini ve vanilyayı da ilave ederek 1-2 dakika daha çırpın. Diğer taraftan, un ve kabartma tozunu da derin bir kapta karıştırıp tel süzgeçten geçirerek yumurtalı karışımın üzerine aktarın. Malzemeleri tel çırpacak ya da plastik spatula yardımıyla iyice karıştırın.

25-30 santim çapındaki kek kalıbını yumuşamış margarinle iyice yağlayın. Hazırladığınız boza kıvamlı hamuru kalıba aktarın. Keki, yaklaşık 5 dakika önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında kabarıncaya kadar, en az 4-5 dakika pişirip çıkarın ve soğumasını bekleyin. Keki enlemesine ikiye bölüp her iki parçayı da soğuk sütle ıslatın.

Kremayı hazırlamak için; 1 yumurta ve tozşekeri küçük bir tencereye aktarıp çatalla iyice çırpın. Üzerine un, nişasta ve sütü ilave edip kısık ateşte, sürekli karıştırarak muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirin. Çok küçük parçalara ayırdığınız beyaz çikolatayı sıcak kremaya ekleyip eritin. Krema kaynamaya başlayınca ocaktan alın. Toz kremşanti ve bir su bardağı soğuk sütü derin bir kaba aktarıp katılaşıp kar gibi oluncaya kadar, 3-4 dakika çırpın.

Kremşantiyi ılık haldeki kremaya ilave edip mikser yardımıyla iyice karıştırın. Kremanın yarısını kekin bir parçasının üzerine sürün. Diğer kek parçasını üzerine yerleştirip kalan kremayı spatula yardımıyla pastanın her tarafına sürün. İsterseniz iki kek parçası arasına meyve de koyabilirsiniz. Pastanın üzerini meyve şekerlemeleriyle süsleyip servis yapın.
Yazının Devamını Oku

Temel Reis’in sebzesi

6 Aralık 2008
Safinaz yine zor durumda. Kabasakal peşinde olduğu için ümitsizce koşarken bir taraftan da çığlık atıyor. Temel Reis, Safinaz’ın çığlığını duyuyor ve hemen koynundan çıkardığı ıspanak kutusunu açıyor. Yediği ıspanakla birdenbire güçlenen Temel, ışık hızıyla koşup Safinaz’ını Kabasakal’ın elinden kurtarıyor.

Ne güzeldir değil mi Temel Reis ve Safinaz’ın bitmek tükenmek bilmeyen maceraları... İşte bu maceraların vazgeçilmez parçasıdır ıspanak. En sıkışık anlarda ortaya çıkıp Temel’e kuvvet verir.

Kış ve sebze sözcükleri birlikte anıldığında da hemen akla ıspanak geliverir.

Demir, A ve C vitaminleri bakımından çok zengin olan bu sebze haftada bir kez mutlaka yenmesi gereken gıdalar arasındadır ama bizim için işin aslı pek de öyle değildir. Özellikle çocuklar tarafından pek sevilmez ıspanak. Ve işte belki de bu yüzden çizgi filmlere güç simgesi olarak sokulmuştur. Yalnızca ondan bahsettik diye ıspanağın içerdiği tek mineralin demir olduğu sanılmasın. Çünkü kışın bu nefis sebzesi, demir haricindeki pek çok minerali de barındırır.

Kökeni Asya olan bu sebzenin İran’da çok çok eski çağlardan beri yetiştirildiği ve hastaların tedavisinde kullanıldığı bilinmektedir. Ispanağın Asya kıtası dışına çıkması ise Emeviler dönemine rastlar. O dönemde İspanya’ya kadar yolculuk etmiş olan sebze, Avrupa’yı ise 15. yüzyılda fethetmiştir.

Protein bakımından da oldukça zengindir ıspanak. Az önce de değindiğimiz üzere barındırdığı tek mineral demir değildir. Aynı zamanda magnezyum, fosfor ve iyot bakımından da oldukça zengin olan ıspanak, mide ve pankreas salgılarını uyarmakta çok başarılıdır.

Dedik ya İran’da çok eski çağlarda hastalara yediriliyormuş diye, ıspanak gerçekten de çocuklar ve hasta olup zayıf düşenler için vazgeçilmez bir enerji kaynağıdır. Üstelik ıspanağın bu faydalı özelliklerinden nasip almanın tek yolu, yemeğini yemek de değildir. Zeytinyağı ve limonla yapılan salatasından yemek ya da ıspanak suyu içmek de vücut için aynı derecede, hatta daha çok faydalıdır.

Dört mevsim pizza Napolyon

4 kişilik

Hazırlama süresi 30 dakika

Pişirme süresi

25 dakika


Malzeme listesi

Pizza hamuru için;

á 1 çay bardağı ılık süt

á 1 yemek kaşığı toz maya

á 1 çay bardağı su

á 1 yemek kaşığı yoğurt

á 2 yemek kaşığı sıvıyağ

á 1 tatlı kaşığı tuz

á 4 su bardağı un

Üzeri için;

á 4 yemek kaşığı dolusu ketçap

á 1 su bardağı konserve mısır

á 1 su bardağı kavrulmuş kıyma

á 250-300 gr. haşlanmış brokoli

á 2-3 yemek kaşığı dilimlenmiş siyah zeytin

á 2 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri

Toz mayayı ılık sütün içine koyup karıştırarak eritin ve yoğurma kabına aktarın. Üzerine su, yoğurt ve sıvıyağı ekleyip tuzu serpin. Unu da yavaş yavaş ilave edip hafifçe ele yapışan yumuşak bir hamur elde edinceye kadar yoğurun. Hamuru oda sıcaklığında 20-30 dakika dinlendirin. Dinlenen hamuru 4 eşit parçaya bölün. Hamur parçalarının üzerine bastırarak (elinizi zeytinyağına batırmayı ihmal etmeyin) yemek tabağı büyüklüğünde açın. Üzerlerine birer yemek kaşığı kadar ketçapı sürüp haşlanmış mısır, kavrulmuş kıyma, haşlanmış brokoli yerleştirin. Üzerlerine incecik doğradığınız zeytinleri ilave edip rendelenmiş kaşar peyniri serpiştirin. Hazırladığınız pizzaları hafifçe yağladığınız fırın tepsisine yerleştirip 10-15 dakika daha bekletin. Pizzaları 5 dakika önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında, iyice kızarıncaya kadar, 25-30 dakika pişirin. Sıcak sıcak servis yapın.

Nazar kurabiyesi

10 kişilik

Hazırlama süresi 20 dakika

Pişirme süresi

20 dakika


Malzeme listesi

á 250 gr yumuşamış margarin

á 2 adet yumurtanın sarısı (oda sıcaklığında beklemiş olmalı)

á Yarım su bardağı dolusu pudra şekeri

á 4 su bardağı un

á 1 paket kabartma tozu

Üzeri için;

á 1 adet yumurtanın akı

Oda sıcaklığında yumuşamış margarini derin bir kaba aktarın. Üzerine yumurta sarılarını ve pudra şekerini ilave edin. Bu arada un ve kabartma tozunu başka bir derin kaba koyun. Tel süzgeçten geçirerek yumurtalı harcın üzerine aktarın. Karışımı yaklaşık 5-6 dakika yoğurup ele yapışmayan ve kulak memesinden biraz sert bir hamur elde edin. Hamuru, oda sıcaklığında 20 dakika kadar dinlendirin. Diğer taraftan, fırın tepsisini yağlayın. (Üzerine fırın kağıdı da yayabilirsiniz.) Dinlenen hamurdan fındık büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlayın. Yuvarlak hamurların ortalarına serçe parmağınızla bastırarak çukurlar oluşturun. Kurabiyeleri fırın tepsisine aralıklı olarak dizin. Üzerlerine fırçayla yumurta akı sürüp yaklaşık 5 dakika önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında 20 dakika kadar pişirin ve çıkarın. Kurabiye fırından çıktıktan sonra da kendi sıcaklığıyla pişmeye devam edecek ve soğudukça sertleşecektir. Soğuyup sertleşen kurabiyeleri servis tabağına yerleştirip ikram edin.
Yazının Devamını Oku

Havasından, suyundan ve beslenme şeklinden

5 Aralık 2008
Bazen biz de bu köşede yapıyoruz. Tek bir gıda maddesini ele alıp size yararlarını anlatmaya çalışıyor ve "aman tüketin, bakın çok yararlı" diyoruz. Yanlış bir şey de yapmıyoruz aslında. Ama yararlı olan bir besin maddesinin tek başına her şeyi halledemeyeceğini de biliyoruz tabii. Yani iyi ve sağlıklı beslenmek, yararlı olan birkaç besinle başarılamıyor. Sağlıklı beslenmek demek, kullandığımız yağdan yediğimiz meyve ve sebzenin kırmızı ete oranına kadar her şeyi sağlıklı yapmak demek...

Araştırmalar, bu "iyi beslenme" anlayışına en uygun beslenme tipinin Akdeniz tipi beslenme olduğunu gösteriyor. Peki nedir Akdeniz tipi beslenme? Akdeniz’e kıyısı olan yaklaşık 20 ülkenin beslenme alışkanlıklarının toplamı diyebiliriz. Bu da demek oluyor ki, Akdeniz tipi beslenme, doymuş yağlar yerine zeytinyağının, kırmızı et yerine balığın tercih edildiği, meyve ve sebzenin çok tüketildiği, baklagillerin ve şarabın içine girdiği beslenme şeklidir.

Araştırmalar göstermiştir ki, Akdeniz tipi beslenme şekli, kalp ve damar hastalıklarından parkinsona, tansiyondan kanser ve alzheimer’a birçok rahatsızlığın önlenmesinde etkili.

Küçük bir örnek vermek gerekirse; İtalya ve Yunanistan’da kalp krizi ve yüksek tansiyon oranı, ABD ve Finlandiya gibi ülkelerin sadece ve sadece üçte biri. Ve uzmanlar bu oranda, beslenme şeklinin büyük rol oynadığını üzerine basa basa söylüyorlar.

Araştırmaların bize söylediği bir şey daha var. Akdeniz tipi beslenme yalnızca önlem olarak değil, tedavi amaçlı kullanıldığında da başarılı sonuçlara ulaşılıyor. Yakın zamanda uygulanan bir deney, Akdeniz tipi beslenmenin bir kez kalp krizi geçirmiş insanlarda da başarılı sonuçlar verdiğini ortaya koydu. Bu deneye göre, bir kez kalp krizi geçirip rotasını Akdeniz mutfağına çevirmiş olanların ölüm oranı diğerlerinden çok daha az...

Diyeceğimiz o ki, hayatımıza yalnızca birkaç yararlı besin sokarak ya da formda kalmak için bir süreliğine sağlıklı beslenerek kaliteli bir yaşama sahip olamıyoruz. Kaliteli ve uzun bir ömür sürmek için beslenme alışkanlıklarımızı kökten değiştirmek ve ömrümüz boyunca dengeli beslenmek zorundayız.

Tahinli tava kömbesi

Malzeme listesi

á 5 su bardağı dolusu un

á 1 tatlı kaşığı tuz

á 2,5 su bardağı su

Aralarına sürmek için;

á 6 yemek kaşığı tahin

á 3 yemek kaşığı zeytinyağı

Unu geniş bir yoğurma kabına aktarıp üzerine tuzu serperek karıştırın. Suyu da azar azar ekleyerek yaklaşık 7-8 dakika, kulak memesinden biraz daha sert bir hamur elde edinceye kadar yoğurun. 30 dakika kadar dinlendirin. Diğer taraftan, tahin ve zeytinyağını orta boy bir kaseye aktarıp çatalla iyice çırpın. Orta boy bir teflon tavayı da ocağın üzerine koyun. Dinlenen hamurdan kabuklu ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp bu parçaları, hafifçe unlanmış tezgahın üzerinde, merdane yardımıyla, pasta tabağı büyüklüğünde açın. Tahinli karışımdan 2 yemek kaşığı kadar alıp açtığınız hamurun üzerine yayın. Hamuru bir tarafından başlayıp rulo yapın ve içeriye doğru sararak salyangoz şekli verin. Hamurun üzerine merdaneyle bastırarak tekrar pasta tabağı büyüklüğüne getirin. Hamurların hepsini bu şekilde hazırladıktan sonra, orta ısılı ateşte kızdırdığınız teflon tavada arkalı önlü kızartın. Kızarttığınız hamurları servis tabağına alıp ikram edin.
Yazının Devamını Oku

Ülkeler ve kahvaltıları

4 Aralık 2008
Türk mutfağının vazgeçilmez bir parçasıdır kahvaltı. Son yıllarda yaşam tempomuzun artmasının etkisiyle kahvaltı etme şeklimiz değişmeye başlasa da klasik bir Türk kahvaltısı zeytinle, peynir çeşitleriyle, yumurtayla, reçel ya da balla, tereyağıyla ve bazen sucuk ve pastırmayla yapılır.

Yemek kültürü nasıl ülkeden ülkeye değişiyorsa, kahvaltı anlayışı da değişir. Şimdi, bir kahvaltı sofrasından kalkıp diğerine oturarak, ülkelerin kahvaltı kültürlerine kısaca göz atalım.

İngiltere’de kahvaltı sofrasında jambon ya da sosisle pişirilmiş yumurta, kızarmış ekmek, reçel ya da marmelat vardır. İngilizler’in meşhur kremalı çayları da kahvaltı sofralarının vazgeçilmezidir.

Fransız mutfağında kahvaltı, Fransız mutfağındaki zengin çeşitliliğe nazaran çok daha sadedir. Fransızlar’ın kahvaltıdaki porsiyonları da küçüktür. İnce uzun Fransız ekmeği olan "baquette" ya da bir çeşit çörek olarak niteleyebileceğimiz "croissant" kahvaltı sofralarından eksik olmaz. Bu hamur işlerine tereyağı, peynir, reçel ve "cafe au lait", yani bol sütlü kahve yoldaşlık eder.

Rusya’da, havyar, lakerda ve balık ürünleri kahvaltı sofrasında tercih edilen yiyeceklerdir.

Füme, salam, balık ve zeytin gibi tüm İspanyollar’ın tercihi olan kahvaltılıklar mevcut olmakla birlikte, İspanya’da, coğrafi ve kültürel farklılıklar, kahvaltıda tüketilen yiyeceklere de damgasını vurmuştur. Zeytinli ya da domatesli ekmek ve sütlü kahve ise İspanyol kahvaltı sofralarının vazgeçilmezleridir.

Hollanda’daki bir kahvaltı sofrasında, ince dilimlenmiş salam, peynir ve Ringa balığı bulmak mümkündür. Bu mönüye çay ya da kahve eşlik eder. İsveç’te kahvaltıda sosa yatırılmış olarak sunulan alabalık, somon ve çeşitli tatlı su balıklarının yanında, üzümlü ekmeğin üzerine sürülmüş yaban mersini reçeli de yenir.

İtalyanlar, kahvaltıda, üçgen şeklindeki ev yapımı ekmekleri ve cappuccinoyu ya da espressoyu tercih ederler.

Damak tadı ve yemek kültürü ülkeden ülkeye değişiyor. Ancak, hangi ülkede olursak olalım kendimizi günün ilk öğününden mahrum bırakmamamız gerekiyor.

olay ve ekonomik kabak dolması

Malzeme listesi

á 4-6 adet orta boy yeşil dolmalık kabak

á Türk kahvesi fincanıyla 1 fincan pirinç

á 1 demet dereotu

á Yarım demet maydanoz

á 2 yemek kaşığı dolusu doğranmış taze nane

á Yarım adet (sap) taze yeşil soğan

á 2 diş sarmısak

á 2 çay kaşığı tuz, karabiber

á Yarım adet limonun suyu

á 2 çorba kaşığı zeytinyağı

á 3 su bardağı sıcak su

4 kişilik

Hazırlama süresi 20 dakika

Pişirme süresi

30 dakika


Kabakları kazıyıp yıkayın. Uzunlamasına ikiye bölüp çekirdeklerini çay kaşığıyla çıkararak kabakları oyun. Oyup kayık şekline getirdiğiniz kabakları geniş bir tencereye yan yana dizin. Taze soğanın yeşil kısmını incecik doğrayıp yarısını derin bir kaba aktarın (diğer yarısını ve beyaz kısmını salata için saklayın). İncecik kıydığınız dereotu ve maydanozu da soğanın üzerine ilave edin. Soyup ince ince doğradığınız sarmısakları ve incecik kıydığınız taze naneyi yeşilliklerin üzerine aktarın. Yıkayıp süzdüğünüz pirinci de ekledikten sonra tuz, tozşeker ve karabiberi serpin. Limon suyu ve zeytinyağını gezdirdikten sonra, dolma harcını kaşıkla iyice karıştırın. Oyduğunuz kabakların içini bu pirinçli sebzeli dolma harcı ile doldurun. 3 su bardağı sıcak suyu dolma tenceresinin kenarından yavaşça aktarın. Kapağını kapatıp kısık ateşte, pirinçler açılıp iyice yumuşayıncaya kadar pişirin. Ocaktan alıp sıcak ya da ılık halde servise sunun. İsterseniz sarmısaklı diyet yoğurtla servise sunabilirsiniz.

ındık ezmeli ılık tart

Malzeme listesi

á 125 gr. yumuşamış margarin

á 2 çorba kaşığı yoğurt

á 1 adet yumurta

á 1 Türk kahve fincanı süt

á 1 paket kabartma tozu

á 12 yemek kaşığı dolusu (tepeleme) un

Üzeri için;

á 1 su bardağı dolusu fındık ezmesi

á 1 su bardağı bütün fındık içi

8 kişilik

Hazırlama süresi 30 dakika

Pişirme süresi

35 dakika


Oda sıcaklığında yumuşamış olan margarini derin bir kabın içine koyun. Üzerine yoğurt, süt ve yumurtayı ekleyin. Kabartma tozunu katıp, unu yavaş yavaş ilave ederek bir taraftan da yoğurmaya başlayın. Elinize yapışmayan ve kulak memesi yumuşaklığındaki hamuru buzdolabına koyarak 20 dakika kadar bekletin. Bu arada, 25-28 cm. çapındaki tart kalıbını ya da kelepçeli kalıbı yumuşak margarinle iyice yağlayın. Daha sonra buzdolabındaki hamuru çıkarıp, ceviz kadar parçasını koparıp ayırın. Bu parçaya yıldız şekli verip bir kenarda bekletin. Sonra da hamuru yağlanmış kalıba kenarlarını 2 cm. kadar yükselterek yayın. Öte yandan fırını 175 dereceye ayarlayıp 5 dakika önceden ısıtın. Tart hamurunu ısınan fırında 25 dakika pişirip çıkarın. Biraz ılınmasını bekleyip fındık ezmesini kaşıkla tartın ortasındaki boşluğa doldurun. Bütün fındıkları üzerine serpin ve yıldız şeklindeki hamuru da tartın tam ortasına oturtun. Tartı tekrar fırına verip 10 dakika daha pişirin ve çıkarın. Ilınınca dilimleyerek servise sunun. İsterseniz üzerinde bal, karamel, sos ve yanında dondurmayla ikram edin.
Yazının Devamını Oku

Sağlıklı nesiller için

3 Aralık 2008
Ne kadar endişeleniriz değil mi, çocuklarımız yeterince yemiyorlar diye. Doğdukları ilk günden itibaren başlar "yeterince iyi beslenebiliyor mu, aman çocuğum zayıf olmasın" telaşı. Anne sütü, o yetmezse takviye mamalar, daha ileriki dönemlerde meyve suları, sebze çorbaları...

Bütün çabamızın nedeni sağlıklı olmalarıdır aslında ve özellikle eski neslin sağlıktan anladığı şey, çocuğun çok yemesidir. Topaç gibi çocuklarımız olsun isteriz. Daha doğrusu isterdik ve bunu başarmak için aşamayacağımız engel yok gibiydi.

Şimdiki nesil daha dikkatli. Özellikle çocuk açlığını belli edebilecek çağa geldikten sonra zorla yemek yedirmeler biraz da olsa azaldı gibi... Bu iyileşmenin nedenlerinden biri de artık daha çok uzman görüşü alıyor olmamız. Televizyonları, gazeteleri bir tarafa bırakın, artık anne ve babalar daha sık ziyaret ediyorlar çocuk doktorlarını ve konuyla ilgili uzmanları.

Çok yanlış bir görüş olan "Çocuğum yesin de ne yerse yesin" artık pek rağbet görmüyor. Çünkü, anne ve babalar bu anlayışın, çocuğun ileriki yaşlarında beslenme bozukluklarına neden olabileceğinin bilincindeler. Biliyorlar ki, sağlıklı bir geleceğin tohumları çok yemek yemekle değil, dengeli ve iyi beslenmekle atılabiliyor.

Ne yerse yesin de kilo alsın mantığıyla dengesiz ve bilinçsiz beslenmiş olan çocuklar, hele bir de genetik faktörler müsaitse, ileriki dönemin şişman ve sağlıksız yetişkinleri haline geliyorlar. Kendi ellerimizle kötü beslenme alışkanlığı olan çocuklar yetiştirebiliyor ve sonra şişmanlıklarından ya da abur cubur yemelerinden şikayet edebiliyoruz.

Pek çok annenin, aç olmadığını belirttiği halde, sırf seviyor diye ağzına bisküvi tıkıştırdığı çocuğundan, ergenlik dönemi şişmanlığı yüzünden şikayet ettiğini gördüm. Sonra da gelsin çocuğu aç bırakan diyetler, gitsin yatak altına cips ve kuruyemiş saklamalar...

Ergenlik dönemine gelince, bu dönem genetik faktörlere ve çocukların cinsiyetine bağlı olarak uzun ya da kısa sürebilir ve yine aynı faktörlerden dolayı her çocukta farklı belirtiler ortaya çıkabilir. Ergenlik dönemindeki bazı çocuklar fazla kilolu görünürler, kimileriyse çöp gibi ince...

Bunların biri daha sağlıklı, diğeri sağlıksızdır dememiz pek mümkün değildir. Çünkü her çocuğun kemik-kas dengesi başkadır. İşte bu yüzden ergenlik döneminde fazlaca kilo almış olan çocuklara bilinçsiz diyetler uygulamak ve onları kilolarından dolayı komplekse sokmak yapılmaması gereken şeylerin başında yer alıyor. Yapılması gereken şeyse her zaman olduğu gibi konunun uzmanlarından yardım almak.

Bademli supangle

6 kişilik

Hazırlama süresi 15 dakika

Pişirme süresi

20 dakika


Malzeme listesi

6 dilim kakaolu kek

3 adet yumurta (sarısı ve beyazı ayrılmış)

3 yemek kaşığı dolusu un

3 yemek kaşığı dolusu kakao

1 su bardağı tozşeker

1 litre süt (yaklaşık 6 su bardağı)

1 su bardağı dolusu ince kıyılmış badem içi(file badem de denir)

Oda sıcaklığında bekleyen yumurta sarısını ve tozşekeri orta boy bir tencereye aktarıp tel çırpacak, çatal ya da mikser yardımıyla 1-2 dakika kadar çırpın. Üzerine un ve kakaoyu ekleyip tekrar çırptıktan sonra sütü de azar azar ilave ederek karıştırın. Tüm malzemeleri iyice karıştırdıktan sonra kısık ateşte, tahta bir kaşık ya da tel çırpacak yardımıyla karıştırarak koyulaşıp muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirin. Kaynamaya başladıktan birkaç dakika sonra ocaktan alıp ılınması için bekleyin. Diğer taraftan, yumurta aklarını derin bir kaba aktarıp üzerine yarım çay kaşığı tuz ekleyin. Karışımı mikserin yüksek devriyle katılaşıp kar gibi oluncaya kadar, 5-6 dakika çırpın. Ilık hale gelen muhallebi ve katılaşıp kar gibi olan yumurta akını iyice karıştırın. Kek dilimlerini parçalayarak kup bardaklara ya da tek kişilik cam kaselere yerleştirin. Üzerlerine hazırladığınız muhallebiyi paylaştırın. Üzerlerini çekilmiş bademle süsleyip soğuk olarak servise sunun.

Ananaslı vişneli parfe

Malzeme listesi

6 dilim konserve ananas

8-10 adet taze ya da dondurulmuş vişne

Yarım su bardağı ananas suyu

3 adet yumurta (oda sıcaklığında beklemiş olmalı)

1 poşet toz kremşanti

1 su bardağı soğuk süt

1 kutu labne peyniri (200 gr.)

1 su bardağı tozşeker

1 su bardağı süt ve kremşantiyi derin bir kapta, mikserin yüksek devriyle, katılaşıncaya kadar 4-5 dakika çırptıktan sonra buzdolabında bekletin. Yumurtaların sarı ve beyazlarını ayırın. Yumurta akları ve yarım çay kaşığı tuzu derin bir kapta mikser yardımıyla katılaşıp kar gibi oluncaya kadar çırpın. Yumurta sarıları ve ananas suyunu da başka bir kapta köpük köpük oluncaya kadar, 2-3 dakika çırpın. Çırpılmış yumurta sarılarının üzerine labne peynirini karıştırarak ekleyin. Buzdolabından kremşantiyi çıkarıp karışıma ilave edin. Son olarak, kar haline getirdiğiniz yumurta akını de ekleyip tekrar karıştırın. Diğer taraftan, cam bir kabı alüminyum folyo ya da streç filmle kaplayıp ananas dilimlerini bu kaba yayın. Dilimlerin tam ortalarına, çekirdeklerini çıkardığınız vişneleri yerleştirin. Hazırladığınız karışımı kabın içindeki boşluğa aktarın. Üzerini kaşıkla düzeltip buzdolabının derin dondurucusunda bir gece bekeltin. Servis yapmadan 10 dakika önce derin dondurucudan çıkarıp servis tabağına ters çevirin ve üzerindeki folyoyu sıyırın. Bıçakla pasta dilimler gibi dilimleyerek servis yapın. Tadının ananaslı dondurma gibi olduğunu göreceksiniz.
Yazının Devamını Oku

Sınır tanımayan fasulye

2 Aralık 2008
Bazen siz de, "Şu dünya ne kadar küçükmüş meğer, falanca milletle ne kadar ortak yönümüz varmış" diye düşünür müsünüz? Ben, belki de çok seyahat edip çeşitli milletlere mensup birçok kişi tanıdığımdan, kendimi dünya insanı olarak görürüm.

Peki siz, Yunanlıların meşhur "Grek" peynirinin, bizim yağlı, sert Edirne beyaz peyniri olduğunu biliyor muydunuz?

Süzme yoğurt ile yoğurarak, baharat ve salça katarak lezzetlendirdiğimiz tarhanamızın aynısına Midilli Adası’nda, üstelik benzer isimle rastladığımda da şaşırmıştım.

Amerika’da herkesin bayılarak yediği Meksika mutfağının en tanınmış yemeklerinden "Çili kan karn", aslında bizim şeker fasulyesinin biraz daha irisinin kıymalı ve acılı versiyonu. Yani tam bir pastırmalı acılı kuru fasulye yemeği.

Erzurum, Erzincan, İspir, Kelkit yöresinin o çok meşhur, içinden bambaşka lezzetler fışkıran tombik şeker fasulyesinin her tür yemeğinin tadına doyulmaz. Her yıl annemden ısrarla istediğim tek şey, memleketinden gelen şeker fasulyesidir.

Sıcak etlisi pamuk helva tadındadır, soğuk zeytinyağlısı ise pembe-beyaz görünümüyle sofranıza asalet katar. Hele bir de dağılmasına ya da helmelenmesine bir 15 dakika kala altını söndürüp tam kıvamında pişirirseniz, şeker fasulyesini yerken, dişlerinize dahi gerek kalmadan ilk damak hamlesiyle hemen lezzetin doruğuna çıkarsınız. İsterseniz haşlayıp süzün, taze ve kuru soğanla karıştırıp piyazını yapın.

Çok bilinmeyen bir diğer çeşit daha vardır: Kuru fasulye pastası. Onun tadı da Uludağ’ın meşhur kestaneli pastasını hiç aratmaz. Sevgili yurdumun kıymeti hiç anlaşılmamış şeker fasulyesinin bende yarattığı muhteşem hazzı anlatabildim mi bilmiyorum...

Meksika mutfağının araştırmasını yaparken çok hayretle okuduğum bir bölüm vardı.

Binlerce yıl öncesinde Meksika topraklarında yaşayan Aztekler, kuru fasulyeyi akşamdan suyla ıslatırlarmış. Meksikalılar da tıpkı bizim gibi, fasulyeyi pişirirken içine tuz atmazlarmış ki çabuk pişip, hemen sertleşmesin.

İnsanların konuştukları dille değil, kalplerindeki mesafe tanımaz duygularla anlaştığına inanıyorum.

Gaziantep usulü fıstıklı tavuk sarması

6 kişilik

Hazırlama süresi 25 dakika

Pişirme süresi

45 dakika


Malzeme listesi

4 adet tavuk göğüs eti

(Tavuk bonfile de kullanabilirsiniz.)

Terbiye sosu için;

1 yemek kaşığı domates salçası

4 yemek kaşığı süzme yoğurt

6 yemek kaşığı zeytinyağı

2 çay kaşığı tuz, karabiber

İçi için;

2 su bardağı soyulmuş antepfıstığı

(Bu fıstığa şamfıstığı da denir)

Üzeri için;

1 yemek kaşığı eritilmiş tereyağı

3 yemek kaşığı fıstık tozu

Tavuğun göğüs etlerini keskin bir bıçakla enlemesine kesin. Etin üzerini yarıp küçük bir cep oluşturun. (Dikkat etmeniz gereken nokta, dip kısmından ayırmamaktır.) Böylece etleri inceltip büyütmüş olacaksınız. Bu işlemi yapamayacaksanız, yarım santim kalınlığında olacak şekilde incelmiş tavuk bonfile de kullanabilir ya da bu işlemleri kasabınıza yaptırabilirsiniz. Diğer taraftan, salça, süzme yoğurt ve zeytinyağını derin ve geniş bir kaba aktarıp tuz ve karabiberi serptikten sonra çatal yardımıyla iyice çırpın. Tavuk etlerini hazırladığınız bu terbiye sosuna yerleştirip üzerini kapatarak buzdolabında bir saat ya da bir gece bekletin.

Buzdolabından çıkardığınız tavuk etlerini tezgahın üzerine serip uçlarına iki-üç yemek kaşığı dolusu kabuğu soyulmuş, tuzsuz fıstık yerleştirdikten sonra sararak rulo yapın. Pişerken açılmasınlar diye uçlarını kürdanla tutturun. Diğer taraftan, orta boy bir fırın kabını sıvıyağla yağlayın. Hazırladığınız tavuk sarmaları fırın tepsisine aralıklı olarak dizin. Üzerine eritilmiş tereyağını gezdirip 175 dereceye ayarlı fırında, en az 45 dakika kadar pişirin. Üzerleri iyice kızaran tavukları fırından çıkarıp servis tabağına yerleştirin. Üzerlerini toz halindeki fıstıkla süsleyip keskin bir bıçakla dilimledikten sonra üzerlerindeki kürdanları çıkararak servis yapın.

Jöleli çilekli turta

Malzeme listesi

7 adet yumurta

125 gr. tozşeker

125 gr. un

125 gr. irmik

1 paket vanilya

1 paket kabartma tozu

Üzeri için;

1 paket vanilyalı hazır puding

2 su bardağı süt

15-20 adet çilek

1 paket hazır tart jölesi

Yumurtalar ve tozşekeri derin bir kapta, mikserin yüksek devriyle iki-üç dakika, köpük köpük oluncaya kadar çırpın. Un, irmik, kabartma tozu ve vanilyayı başka bir kapta karıştırıp üzerine yumurtalı karışımı azar azar ilave edin. Malzemeleri tahta bir kaşıkla, akıcı bir hamur elde edinceye kadar karıştırın.

Çapı 26-28 veya 30 santim, kenarları tırtıklı ve ortası yüksek olan bir kek kalıbını yumuşak margarinle iyice yağlayıp, hazırladığınız karışımı kalıba aktarın. Hamurun taşmaması için kalıbın üzerinde 1 parmak boşluk bırakın. Bu ölçü bir kalıp için fazla olduğundan hamurun geri kalanını küçük bir kalıba daha aktarabilirsiniz. Malzemelerin ölçüsünü azaltmayın, aynı sonucu elde edemeyebilirsiniz. Bu yüzden ikinci bir kalıp kullanabilir ve ikince kek piştikten sonra naylona sarıp buzlukta bekletebilirsiniz. Turtayı, yaklaşık 5 dakika önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında 20 dakika pişirip çıkarın. Kek önce çok kabarıp sonra inecektir. Fırından çıkardıktan 5 dakika sonra kenarlarını dikkatlice kalıptan ayırıp servis tabağına ters çevirin. Diğer taraftan, hazır puding ve iki su bardağı sütü bir tencerede kaynayıncaya kadar pişirip ocaktan alın. Mikserle 34 dakika çırpıp kekin ortasındaki çukura aktarın. Üzerine dilimlenmiş çilekleri yerleştirip buzdolabında 30 dakika kadar bekletin. Diğer taraftan, küçük paketteki tart jölesini paketin üzerindeki tarife göre hazırlayın. Turtayı buzdolabından çıkarıp hazırladığınız jöleyi çileklerin üzerine kaşıkla yayın. Pastayı tekrar buzdolabına koyup en az bir saat kadar bekletin. Soğuduktan sonra dilimleyerek servis yapın.
Yazının Devamını Oku