Sahrap Soysal

Kraliçenin pizzası

17 Haziran 2011
Dünya mutfakları arasında İtalyan mutfağının yeri başkadır benim için. İtalyanlar’ın damak tadını ve yemeklerini bu kadar sevmemin pek çok nedeni var.

İtalyanlar’ın eşsiz lezzetteki ve çeşitlilikteki peynirleri, hamuru evde açılan makarnaları ve elbette ki birbirinden zevkli malzemelerle lezzetlendirilmiş olan pizzaları.
Bilmiyorum aranızda Ytalya’ya gidip pizza yemiş olan var mı ama lezzetleri kendi toprağında tatmak yanlısı olan benim için İtalya’da pizza yemek eşsiz bir deneyimdi. İncecik hamur üzerine yerleştirdikleri çeşitli malzemelerle harikalar yaratan Ytalyanlar’ın en sade pizza çeşitlerinden biridir margarita. Mozarella peyniri, fesleğen ve domatesle yapılan margaritanın çok da ilginç bir öyküsü var aslında. Hazır pizzadan bahsetmişken bu öyküyü sizlerle paylaşmadan edemeyeceğim.
Yer: Napoli. Tarih: 1800’lerin sonu. Mütevazı pizzacı dükkanının sahibi Raffaele Esposito, dükkanında her zamanki gibi sıradan Napoli halkına pizza satıyormuş. Dükkanı o gün de pek kalabalıkmış. 
Pizzacı dükkanına birkaç yüz metre uzaklıktaki Palazzo di Capodimente Sarayı’nda ise Kraliçe Margarete ve konukları toplanmışlar. Birbirinden güzel Fransız yemeklerinin süslediği saray sofrası kurulmuş. Ancak Kraliçe’nin canı pizza yemek isteyince işler biraz karışmış. Sarayda pizza yapabilecek bir aşçı bulunmadığından şehir aranmaya başlanmış. Ve sonunda yakındaki pizza salonunun sahibi Raffaele saraya davet edilmiş. Pizzacı da bütün hünerini ortaya koyarak çeşit çeşit pizza pişirmiş. Ama Kraliçe en çok fesleğen, domates ve mozarellayla yapılanı beğenmiş ve bu ziyafetin ardından da Raffaele’nin dükkanına bir teşekkür mektubu göndermiş.
Söylenen odur ki, İtalyan bayrağının rengiyle uyumlu olan bu pizzanın adı da Kraliçe’nin adından esinlenilerek konmuş. Ne kadarı doğrudur bilinmez ama hoş bir hikaye olduğu için sizinle paylaşmak istedim.

Karamelli tart

Oda sıcaklığında beklemiş olan margarini ve tozşekeri yoğurma kabına alın. Malzemeleri birbirine yedirinceye kadar karıştırın. Vanilya, kabartma tozu ve yumurtaları ekleyip karıştırmaya devam edin. Unu da azar azar ekleyerek pürüzsüz  ve kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edinceye kadar yoğurun.

Yazının Devamını Oku

Zeytinli peynirli kek

16 Haziran 2011
Oda sıcaklığında bekleyen yumurtaları derin bir kaba kırın. Üzerine eritilip ılıtılmış yağı ve sıvıyağı ekleyip mikserin yüksek devriyle 2-3 dakika çırpın.

Kabartma tozu ve unu katıp mikserle 2-3 dakika daha çırpmaya devam edin. Tuz, karabiber ve kuru fesleğeni ilave edip bu sefer kaşıkla karıştırın.
Yarısını aldığınız biberi tavla zarı gibi küp küp doğrayıp, dereotunu incecik dilimleyin. Ezilmiş beyaz peynirle birlikte hamura ekleyip kaşıkla karıştırmaya devam edin. File zeytin bulamazsanız, bütün haldeki zeytinlerin çekirdeklerini çıkararak dilimleyin. Sonra da hazırladığınız hamura ilave edip tahta bir kaşıkla iyice karıştırın.
Hazırladığınız hamuru 25-28 santim çapındaki yuvarlak kek kalıbına ya da 25-30 santim uzunluğunda yağlanmış, kare veya dikdörtgen fırın kabına düzgünce aktarın. Keki, 5 dakika önceden ısıtıp 175 dereceye ve alt-üst konuma ayarladığınız fırında, iyice kızarıncaya kadar, 35-40 dakika pişirip çıkarın. Sıcak ya da ılık olarak dilimleyip servise sunun.

Malzeme listesi

- 5 adet yumurta (oda sıcaklığında beklemiş olmalı) - 125 gr eritilip ılıtılmış bitkisel margarin
- Türk kahvesi fincanıyla 1 fincan ayçiçek yağı - 2 su bardağı un
- 1 paket kabartma tozu - 10-12 adet siyah ya da yeşil zeytin (file yani doğranmış zeytin kullanacaksanız, Türk kahvesi fincanıyla 1 fincan kullanın) - 200 gr rendelenmiş beyaz peynir - ½ adet kırmızı dolmalık biber (uzun salçalık ya da tarhana biberi de denir) - 1 demet dereotu - 1 çay kaşığı tuz, karabiber - 1 yemek kaşığı

Yazının Devamını Oku

Keyveni yemek yarışması üçüncülük ödülünü paylaşan tarif

14 Haziran 2011
Bir tencerede iki su bardağına bir miktar tuz konularak kaynatılır. Kaynayan suya mısır unu ve un katılarak yavaş yavaş karıştırılır ve hamur haline getirilir.

Yapılışı

Kaşıkla karıştırılamayacak kadar katılaşınca piştiği anlaşılır.
Pişmiş olan hamur tahta kaşık yardımıyla kaşık şekli verilerek tabağa alınır.
Üzerine keş ya da tavuk ciğeri kızartılır ve son olarak kızgın tereyağı dökülerek servis yapılır. Yemeğin sosu isteğe göre çiğ süt, ceviz ve pekmez ile de yapılmaktadır.
Yemeğin Öyküsü
Toprağın yeşile, insanın yemeğe doyduğu yer Bolu Mengen’de bir asırdır anlatıla gelen öykü: Fakir bir ailenin çocuğu olan Ali, Fatma adındaki kızı sever ve onunla evlenir.
Ancak kayınvalide gelini sevmez ve oğluna kötülemek için gelininin açığını yakalamaya çalışır.

Yazının Devamını Oku

Garnitürlü Hodan Otu Kavurma

13 Haziran 2011

Yemeğin Yöresi: Karadeniz
Uygulayıcı: Nevin Eren (56) / İstanbul / Ev Hanımı

Malzemeler* 1 kg hodan otu
* 4-5 kaşık zeytinyağı
* 3 adet yumurta
* 3 adet soğan
* 50 gr. kavurma ve kıyma

Yazının Devamını Oku

Yüksük çorbası

11 Haziran 2011
Yemeğin yöresi: Malatya-Darende
Uygulayıcı: Meral Olgun (54) / İstanbul / Müfettiş
Malzemeler
* 1 su bardağı haşlanmış nohut
* 1 su bardağı mercimek
* 3 adet orta boy kuru soğan
* 1 adet orta boy domates
* Birkaç adet sivribiber
* Yarım kg. un
* 1,5 kaşık margarin
* Yarım kaşık domates ve biber salçası
* Tuz, pul biber, kuru nane, maydanoz, sumak
* 1 kaşık tereyağı
* 250 gr az yağlı kıyma
* Yarım limonun suyu
* Yarım kg. parça kuzu eti

Yapılışı:
İç malzeme için kıyma kavrulur. 2 adet kuru soğan yemeklik doğranır ve kıymaya eklenir. Margarin, biber salçası ve domates salçasının bir kısmı ile pul biber ve tuz ilave edilerek soğanlar pişinceye kadar kavurmaya devam edilir. Çok az maydanoz doğranarak katılır ve hazırlanan iç buzdolabına konularak biraz katılaştırılır.
Başka bir leğene göz kararı un ve bir miktar tuz konur. Suyla yoğrulup katı bir hamur elde edilir. Hamurdan eşit büyüklükte üç büyük beze yapılır. Bezeler oklava yardımıyla yufka büyüklüğünde ince açılır.
Bunlar 2 parmak kalınlığında şeritler halinde kesilir. Her şeridin ortasına önceden hazırlanan iç malzeme incecik konur. şeritlerin kenarları 1 cm. kadar içeri katlanır. Sonra şerit kıyma dökülmeden boydan boya verev şeklinde yuvarlanır. Sonra da parmakla her iki tarafından basılarak üçgen hale getirilir. Keskin bir bıçakla 1 cm. büyüklüğünde parçalar kesilir ve bir tepsiye serilir. Buzdolabına konularak bekletilir.
Bir tencerede, önceden düdüklü tencerede haşlanmış kemikli kuzu etine, yıkanmış mercimek ve 1 adet çentilmiş kuru soğan, domates ve biber salçası, 3-4 adet sivribiber, 1 adet doğranmış domates, haşlanmış nohut ilave edilerek pişirilir.
Mercimek pişince tuz ve limon suyu ilave edilir. Önceden hazırlanmış hamurlar ve bir avuç kıyılmış maydanoz kaynayan suya ilave edilir. Bir taşım kaynayınca altı kapatılır.
Tavaya konulan tereyağı kızdıktan sonra kuru nane ve tuz, pul biber konularak hazırlanan karışım çorbanın üzerine dökülür. Servis yapılır.
Tarifi aktaran: Annesi
Yazının Devamını Oku

İşte ödüllü yemekler

10 Haziran 2011
Sizlere sık sık, yemek yarışmalarını çok desteklediğimi, böylece, unutulmuş, yitip gitmiş pek çok tarifin tekrar gün ışığına çıktığını düşündüğümü söyledim.

Artık geleneksel hale gelmiş olan Keyveni yemek yarışması bu yıl da yapıldı ve sonuçlandı. Bugünden itibaren yarışmada birinciliği, ikinciliği kazanan ve üçüncülüğü paylaşan iki yemeği, yemeği yapanların tarifi ve hikayeleriyle birlikte sizlerle paylaşacağız. Bu tarifleri mutlaka deneyin, eminim çok beğeneceksiniz.

BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ

Kalle

Yemeğin Yöresi: Kırklareli
Uygulayıcı: Merve Dorudoğan (23) / Kırklareli / Öğrenci

Yapılışı: Kuru soğanları yemeklik doğrayın. Yağda pembeleşinceye kadar kavurun. Üzerine doğranmış lahana turşularını ilave edin. Biraz daha kavurun. Salça ilave edin ve kavurmaya devam edin. Turşu suyu ve su ekleyin. Kaynamaya başlayınca altını kısın. Kuşbaşı doğranmış tavukgöğüslerini ilave edin. Sarmısakları 2-3 parçaya bölün ve ilave edin. Biraz da etlerle pişirin. Su tekrar kaynamaya başladıktan sonra 1.5 su bardağı pirinci katın ve en son acı biberi ekleyerek servise sunun. Ortalama pişme süresi 40 dakikadır.
Yemeğin öyküsü: Merve Dorudoğan’ın annesi Karadenizli, babası iç Anadolulu. İki bölgenin mutfağı ne kadar geniş bir yelpazeye sahip olursa olsun Türkiye coğrafyasının çok daha büyük ve tatlarının sonsuz olduğunu düşünüyor. Her yeni şehirle birlikte hayatımıza yepyeni tatlar girdiğinin altını çiziyor. Kırklareli iline öğrenci olarak gelişiyle yeni yeni tatlar keşfetmeye ve öğrenmeye başlıyor. Ona göre Kırklareli mutfağının bilinmesi gereken saklı lezzetlerinin onlarcasından biri bu tarif... Büyük ihtimalle yöre insanlarının eski sebze saklama yöntemlerinden biri olan turşuyu kullanarak lahanayı sonbahardan kış mevsimi sonuna kadar saklamak için turşu yapmaları ve ardından kış mevsiminde değerlendirmeleriyle (daha doğrusu turşu bitene kadar) oluşan bir tarif.

Yazının Devamını Oku

Çorum şekerlemesi

9 Haziran 2011
Size çok hoş bir yemek hikâyesi anlatacağım. Hülya Taşdemir’in gönderdiği bu hikâye, Çorum şekerlemesiyle ilgili...

Hülya Hanım, Çorum’da bir genç kızla delikanlının sözlerinin kesildikten sonra erkek tarafının 70 katlı baklava yaparak kız tarafına gönderdiğini yazmış. Kız tarafı da tepsiye mutlaka bir şey koyup gönderirmiş.
“Gelin kocasının evine gidince attan inerken yere bir post serilir. Gelin o postun üzerine indirilir ki yumuşak huylu olsun. Önünde testi kırılır ki kötü huyları kırılsın. Evin eşiğine yağ sürülür ki karşısına çıkacak zorluklar yağ gibi erisin. Eli una batırılır ki bahtı temiz olsun. Gelin kıza şeker yedirilir ki dili tatlı, sohbeti hoş olsun” diye anlatıyor Taşdemir.
Çorum’da evlenmeye hazırlanan bir genç kız yukarıda sayılanları zihninde canlandırıp uygulamaya başlar. Post alır ve yere serer. Bir tabağa un, bir tabağa şeker, bir tabağa da yağ koyar. Başlar yağı yoğurmaya. Şekeri ve unu da koyup yoğurmaya devam eder.
Yaptığı hamurdan şekilli parçalar çıkarıp fırında pişirir. Yanmasından korktuğu için fırının kapağını açıp kapatır. Sonra bir bakar ki, bembeyaz ama güzel pişmiş kurabiyeler olmuş.
 Gelin bu “gönlü gibi bembeyaz ama sevdası gibi pişmiş” olan kurabiyeleri damat evine gönderir. Damada tattırıp nasıl diye sorarlar. “Şekerli mi şekerli” der. Zamanla, söylene söylene şekerleme olur adı.

ÇİLEKLİ KREMALI TURTA

Oda sıcaklığında bekleyen yumurtaları ve tozşekeri derin bir kapta, mikserin yüksek devriyle 2-3 dakika, köpük köpük oluncaya kadar çırpın. Un, irmik, kabartma tozu ve vanilyayı başka bir kapta karıştırın.

Yazının Devamını Oku

Çorum açık hava müzesi

8 Haziran 2011
5 bin yıl boyunca pek çok uygarlığın merkezi olan Çorum, adeta geçmişten geleceğe uzanan bir köprü.

Selçuklu ve Osmanlı döneminin izlerini taşıyan Çorum’da yılda 2 bin 500 ton leblebi üretiliyor. Türkiye yumurta üretiminin yüzde 5’ini, pirinç üretiminin yüzde 18’ini ve kiremit üretiminin yüzde 40’ını Çorum yapıyor.
şimdi hemen bir hafta sonu gezisi planlayın. Merzifon’a uçakla inip 30 dakikada Çorum merkeze gelebilirsiniz. ılk durağınız Çorum Müzesi olmalı.
19. yüzyıl Türk mimarisinin muhteşem bir örneği olan müze binasında ben en çok yiyecek-içecek kaplarıyla ilgilendim.
Hititler döneminde kullanılan gaga ağızlı testiler, şık çaydanlıklar, toprak fincanlar, meyveliklerin hepsi hayranlık uyandırıcıydı. Tıpkı modern tabak çanaklar gibi çok şık, incecik, zarif ve sadeydiler.
Bir de Roma döneminden kalma devasa erzak küpleri vardı. Bu küplerde yağ, sirke, tahıl, meyve ve sebze muhafaza edilirmiş.
Pithos denen bu toprak küpler, ağızları dışarıda kalacak şekilde toprağa gömülürmüş.
Küplerin büyüklüğü-ne bakınca Romalılar’ın midesine ve keyfine ne kadar düşkün olduğu anlaşılıyor...

Çikolatalı Salacak pastası

Yazının Devamını Oku