Yıllardır hasta oğluna bakıyor ve uzaktan gördüğümüz, bildiğimiz kadarıyla her şeyi yapıyordu onun için...
O kaybın üzerinden 20 gün geçti ve sahneye çıktı Soyman. Bilin bakalım sonrasında n’oldu?
Acımasızca eleştirdiler kadıncağızı. Yok “neden sahneye çıkmış” da, yok “bunu evladına nasıl yapmış” da, yok bilmem neymiş de...
Size ne kardeşim!
Empati kurma yeteneğimiz yoksa eğer, bu hayatta bir hiçiz gerçekten.
Kadın, hasta oğluna bir gün bile “of” demeden bakan bir anne...
Ki olması gereken de buydu zaten.
O açık artırmayı kazanan, Clooney ile önce bir kokteyl içecek, ardından da baş başa yemek masasına oturabilecek.
Güzel fikir aslında.
10 bin dolarla başlayan açık artırmada şu anda 31 bin dolar teklif verilmiş. Daha da devam ediyor açık artırma.
Muhtemelen artacak teklifler.
Yemeğe gelecek kişi yanında bir kişiyi daha getirebilecekmiş ama sanmam bu fırsatı paylaşacağını.
O kişi, baş başa olmak isteyecektir Clooney ile.
E tabii şimdi insan merak ediyor...
Beşiktaş Çarşı’da yaşanan şey tam anlamıyla zorbalık...
Hiç gittiniz mi son zamanlarda bilmiyorum ama üç-dört mekânın çalışanları, yoldan geçenleri kolundan tutarak zorla içeri sokmaya çalışıyor.
Bunu turistlere de yapıyorlar.
Düşünsenize yarattığımız algıyı.
Tam anlamıyla rezalet!
Sen mesela kafaya koymuşsun ve bir mekâna gideceksin.
Hemen yanındaki mekânın garsonu elinde menüyle seni çevirmeye çalışıyor, rahatsız ediyor, en önemlisi sana dokunuyor...
Bu sene yapılacakmış festival.
Jüri de açıklandı hatta.
Ben Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması Jürisini görünce niyeyse “Nerede o eski Altın Portakallar” diye mırıldandım...
Jüri Başkanı Ferzan Özpetek olmuş.
Jüri üyeleri ise, Mercan Dede,Deniz Göktürk Kobanbay ve Melisa Önel... Hepsi iyi isimler, hepsinin kendi alanlarında da başarıları var...
Fakat sen bir sene ara vermişsin festivale, bomba gibi dönsene...
Erkekleri Koruma Derneği de dava açacağını duyurup “Kim şerefsiz göreceğiz” demiş.
Bazıları erkeklere her türlü lafları söyleyip işin içinden sıyrılabileceğini sanıyor.
Erkekleri aynı kefeye koymayın. Ayrıca bu hanımefendi kendisi çok normalmiş gibi karşısındakileri suçlayamaz.
Suçlasa da kimse inanmaz.
Sen bu saatten sonra ne desen, ne yapsan da nafile zaten...
İstediğin kadar konuş.
Nasıl bir istektir bu?
Şimdi zaten özellikle de kadınlar endişe ediyor taksiye binerken.
Çağla Şıkel ile Nail Gönenli’nin barıştığı haberlerini “Ex’ten next oldu” başlığıyla okudum. E neden buna şaşırıyor insanlar anlamıyorum.
Öyle tahammülsüzlük var ki insanlarda artık. O bıkmışlık, yeni insan tanımayı çok zorlaştırıyor.
Ben şahsen yeni arkadaş bile edinmek istemiyorum. O yüzden “ex’ten next olur” diyorum.
Tanıdığın, huyunu suyunu bildiğin insana defalarca şans verebilirsin. Öyle böyle düzeltirsin o insanı.
O yüzden kalıplara takılmayın.
“İnsanlar değişmez” de demeyin. Herkes değişir, herkes şekil alır.
Beylik cümleler eden sözde sosyal medya şairlerinin sözlerine kanmayın. Hadise’nin şarkı sözüne falan da inanmayın.
Yine ismine yakışır bir konserdi. O konserin ortalarında bir ders verdi protokolde oturanlara.
Çünkü o en önde oturan grup, Ajda sahnedeyken ayağa kalktı ve kulise doğru gitmeye başladı.
O isimlerden biri de kardeşi Semiramis Pekkan’dı. Kalkıp kulise doğru yöneldi Pekkan.
Bunları gören Ajda ise; “Bir daha ön sıradan hiçbirinize yer vermeyeceğim evinizde oturun. Ben sizin konserinize gelsem en önde protokolde otursam ve sonra da çekip gitsem ne dersiniz? Bunu hiç affetmeyeceğim. Protokol bilmiyorsanız göstermelik gelmeyin” dedi.
O zarif üslubuyla söyledi bu sözleri ama anlayana çok ağırdı sözler.
Çok haklı Ajda!
Kardeşi de olsa uygunsuz hareketleri affetmeyeceğini açık açık söylemiş.
Vallahi hiçbirini görmedim, sadece birkaç arkadaşım bahsetti.
Bakın şimdi, demek istediğim şu...
- İşini hakkıyla yapan bir sürü influencer var, onlara laf yok!
- Onlar bu dünyanın renkleri, iyi ki de varlar!
- Onları takip etmek de bizler için büyük keyif!
AMA!
- Mekânlara gidip “Şu kadar takipçim var, bedava yemek yiyeceğim” diyenler...