Daha doğrusu benim için durum böyle. Bıraksanız, sabahtan akşama kadar izleyebilirim tüm müsabakaları.
Bunda, Paris 2024’e daha çok Türk sporcunun katılmasının da payı büyük tabii.
Olimpiyat denince aklına Nadia Comaneci, Sergey Bubka, Naim Süleymanoğlu, Michael Johnson, Carl Lewis, Maria Sharapova, Olga Korbut ve Florence Griffith-Joyner gelen bir ‘olimpiyat acemisi’ olarak, Paris’teki organizasyona dair tuttuğum notları paylaşmak istiyorum sizinle...
SPİKER ETKİSİ
Yarışları genellikle Eurosport1’den izliyorum.
Önceki gün yine televizyon karşısındayım ve ekranda yüzme branşının madalya töreni var. Madalyaları, Olimpiyatlar’da daha önce yarışan sporcular veriyor. Eurosport spikeri, “Hep bulunur madalya verecek eski sporcu” diyor ve bunu tam üç kez tekrarlıyor. Ama ne demek istiyor, inanın anlamadım.
Çıkarılan yasayı kullanmaya çalışan zavallılar bunu yapıyor.
Bakın, ayıptır.
Bakın, günahtır.
En başından beri bahsettiğim buydu. Bu işi suistimal eden vicdansızlar olacak.
Bu daha başlangıç.
Çünkü bu tip insanlar mutsuzlar. Ne kendilerine ne de çevrelerine hayırları var.
Sorsan “Sokakta yatan köpeğin sana ne zararı var” diye, verecek cevabı bile yoktur.
Vakko’nun tasarımları çok eleştirildi, eleştiriliyor.
Yapıcı eleştiriler olmalı ama bence
kötü denebilecek bir kıyafet serisi ortaya çıkmamış.
Bazı modacılar eleştirecektir onun da nedeni ‘kıskançlık’ olabilir mi.
İçten içe “keşke ben yapsaydım bu işi” diyorlardır.
Ama tekrar tekrar baktığımda günlerce eleştirilecek, söz
edilecek, yerin dibine sokulacak tasarımlar göremiyorum ben.
“Simge, Icardi’yle bulduğu popülariteyi sonuna kadar sürdürmeye kararlı” diyen var.
Bir de “Icardi, Simge’nin şarkısını kullanarak büyük kitlelere ulaştı” diyen var
Yahu ne alakası var...
Adam top oynayarak, gol atarak zaten hitap ediyor kitlesine...
E Simge de şarkısını söyleyerek yapıyor işini zaten...
Başka bir desteğe, başka bir işe gerek var mı, yok...
Ama her iki tarafı da uyarıyorum, sürekli Icardi- Simge haberleri görmekten, okumaktan sıkıldı millet.
Hele ki böyle ağır durumlarda yapılan hareketler sinirimi bozuyor.
Safiye Soyman oğlunu kaybetti. Büyük acı!
Arkadaşı Banu Alkan ise bir sosyal medya paylaşımı yaparak ‘başın sağ olsun Safiyem’ dedi...
Dedi demesine ama o paylaşımı müzikle yaptı.
Arkada garip bir şarkı çalışıyor... Taziye mesajının altına da Jennifer Lopez ile Kylie Jenner’ı etiketledi...
Peki niye...
Nasıl bir amaç var bu işte mesela?
Peki bilin bakalım kim memnun değil bu işten?
Tabii ki İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Eyüp Aksu...
Demiş ki; “Bu şartlara bu zam kabul edilemez, kontak kapatırız.”
Her zam dönemi hep aynı sözleri söylüyor. Ama ne kontak kapatıyorlar ne başka bir şey.
Sadece laf...
Ayrıca...
İnsanlar zaten kıt kanaat geçinirken bir de taksi konforlarını ellerinden almak olmaz...
Turizm Türkiye için çok önemli. Ama Bodrum’la Türkiye’nin bitişini eşitlemek pek mantıklı değil...
Koskoca ülkede sadece Bodrum mu var?
Öyle şahane yerlerimiz var ki...
Keşfedilmeyen ya da yeni keşfedilmiş...
Sen böyle bir söylemle vatandaşı korkutacağına denetim yapıp şehrindeki fiyatlanları kontrol etmen lazım...
İnsanlar ne yapsın?
Gelsin Bodrum’a bir lahmacuna 900 lira mı versin?
Bir evin aylık kirasına 1 milyon lira mı ödesin?
Sosyal medyada görüyorsunuzdur, Yunanistan’da fiyatlar Türkiye’nin yarısı hatta daha ucuzu diye... Bu herkesin içine işlemiş, Çeşme ve Bodrum’da taksicilerin bile diline düşmüş durum...
Diyorlar ki “Abi Yunanistan’a gitsenize hem daha güzel hem daha ucuza yersiniz.”
Hafta sonu üç-beş dostum aradı.
Bazıları işletmeci, bazıları yurt dışına da bilen esnaf...
Onlar da “Yunanistan’a gidip paylaşım yapanlar, oranın en ucuz yerlerine gidiyor. Sonra buranın en pahalı yerleriyle kıyaslıyor” diyorlar.
Bakın doğru!
Sen şimdi Yunanistan’ın kırık sandalyeli, muşambalı, sıkışık masalı bir yerine yani ‘Yorgo Amca’nın’ mekânına gidersen ve orada gelen hesabı İstanbul, Bodrum ve Çeşme’deki lüks yerlerle kıyaslarsan ucuz dersin.