Hem temmuz ayı emekli maaşlarının zamlanması hem en düşük emekli aylığının 12.500 liraya çıkarılması hem de mevcut emeklilere yıl ortasında yeni emekli olanların eklenmesi ile birlikte bankalar arası emekli promosyon yarışı da kızıştı.
Bu yılın mart ayında SGK, emekli promosyonları ile ilgili 19 banka ile anlaşma yaptı ve promosyon ödemeleri iki katına çıkarılarak 8 ila 12 bin lira arasında belirlendi. Temmuz ayı ile birlikte birçok banka emeklilere ödenen promosyon tutarlarını artırdı. Bugün emekli maaşına göre bankaların ödedikleri promosyon tutarı 18 bin liralara kadar çıkıyor. Kimi bankalar fatura ödeme talimatı verilmesi, kredi kartı kullanılması ve bir emekliyi daha aynı bankadan maaş almaya ikna edilmesi gibi şartlarla promosyon tutarlarını 20 bin liralara kadar çıkartıyor.
SON TARİH 31 AĞUSTOS
Peki, hangi banka, ne kadar promosyon ödüyor ve şartlar neler? Hemen hemen tüm bankaların ortaya koyduğu şart aynı; 3 yıl boyunca emekli maaşının bankadan alınacağının taahhüt edilmesi. Yeni promosyon tutarlarından yararlanmak için son tarih ise 31 Ağustos. SSK ve Bağ-Kur emeklileri SGK’ya başvurarak ya da e-Devlet üzerinden emeklilik başvuru işlemleri sırasında promosyon ödemesi alacakları bankayı tercih edebiliyorlar. Memur emeklileri de aynı işlemi yapıyor.
Mevcut promosyon tutarları 31 Ağustos tarihine kadar geçerli olsa da bankalar henüz promosyon tutarlarını 10.000 liradan 12.500 liraya çıkartılan en düşük emekli aylığına göre henüz ayarlamadılar. Ancak 10.000 liraya göre en düşük emekli aylığına ödenen promosyon tutarı 31 Ağustos tarihine kadar 12.500 lira için de geçerli olacaktır. İşte, bazı bankaların 31 Ağustos tarihine kadar uyguladıkları emekli promosyonları ve şartları.
HANGİ BANKA NE KADAR ÖDÜYOR?
Garanti Bankası:
Öncelikle şunu belirteyim, 12.500 liraya çıkan en düşük emekli aylığından 4.5 milyonu bulan SSK ve Bağ-Kur’dan dul ve yetim aylığı alanlar da yararlanacak; tabi hisseleri oranında. Malum; ölüm aylığından, vefat eden sigortalının eşi, çocukları ve bazı şartlara göre de anne ve babası yararlanabiliyor. Vefat eden sigortalının dul eşine yüzde 50 oranında aylık bağlanırken, sigortalının çocuğu yoksa ve eşine kendi sigortalılığı nedeniyle gelir ya da aylık bağlanmamışsa yüzde 75’i oranında ölüm aylığı bağlanıyor. Çalışmayan ya da kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan; 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde de 20 yaşını, yükseköğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmayanlara maaşın yüzde 25 oranında aylık bağlanıyor.
3.125 LİRADAN DÜŞÜK OLMAYACAK
Bu çerçevede dul ve yetim aylığı alanlar 12.500 liraya çıkan en düşük emekli aylığından yüzde 25, yüzde 50 ve yüzde 75 oranında yararlanacaklar. En basit şöyle anlatayım. En düşük emekli aylığının artması ile birlikte; yüzde 25 hisseye göre aylık alanların maaşı ağustos ayından itibaren 3.125 liradan, yüzde 50 hisseye göre 6.250 liradan, yüzde 75 hisseye göre de 9.375 liradan düşük olmayacak.
Peki, maaş farkları hesaplara yattıktan sonra dul ve yetim aylığı alanların kafaları neden karıştı? Emekli maaşlarında olduğu gibi dul ve yetim aylığı alanlarda da kök maaş hesabı var. Bu yılın Ocak ayında en düşük emekli aylığı 10.000 liraya çıkarılmıştı ve bu kapsamda en düşük dul ve yetim aylığı alanların maaşları da artmıştı. 2023 yılının Aralık ayında yüzde 25 hisseye göre 1.500 lira maaş alanların hesabına 2024 Ocak ayından itibaren 2.500 lira yatırıldı. Neden? En düşük emekli aylığı 10.000 liraya çıkarıldığı için yüzde 25 hisseye göre de en düşük aylık 2.500 liradan daha az olmayacağı için. Oysa bu kişilerin kök maaşları 1.500 liraydı.
YANLIŞ HESAP YAPMAYIN
Temmuz ayında SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin zam oranı yüzde 24.73 oldu. Temmuz ayında da yüzde 24.73’lük zamlı maaşlar hesaplara yatırıldı. Aynı şekilde dul ve yetim aylığı alanların da maaşları yüzde 24.73 zamlandı ve bu hesaba göre zamlı maaşlar hesaplara yatırıldı. Yüzde 25 hisseye göre kök maaşı 1.500 lira olup da en düşük emekli aylığı 2 bin 500 lirayı alanların maaş hesapları 1.500 lira üzerinden yapıldı ve önce yüzde 24.75 zam uygulandı, maaş 1.886 lira çıktı, bunun üzerine yüzde 4 ek ödeme eklendi; böylece temmuz maaşı 1.961 lira oldu ve temmuz ayında da hesaplara bu tutar yatırıldı. En düşük emekli aylığı 12.500 liraya çıktığı için ve yüzde 25 hisseye göre en düşük dul ve yetim aylığı 3.125 liradan az olamayacağı için; 7 Ağustos tarihinde bu kişilere maaş farkı olarak 1.164 lira yatırıldı. Ağustos ayından itibaren de kök maaşı 1.500 olanların hesaplarına 3.125 lira yatırılacak.
Yanlış hesap yapılmasının bir nedeni de ocak-haziran döneminde bankaya yatan maaşlar içinde yüzde 4’lük ek ödemenin olması. Yani, bankaya her ay 5.200 lira yatırılıyorsa, bunun içinde yüzde 4’lük ek ödeme tutarı (200 lira) var. Maaşınız aslında 5.000 lira. Dolayısıyla yüzde 24.73’lük Temmuz zammını 5.000 lira üzerinden hesaplamanız gerekiyor.
Okuyucumun başından geçenleri özetleyeyim. Okuyucumun aracının trafik sigortası var ama kaskosu yok. Trafikte lüks bir araca çarparak, maddi zarara neden oluyor. Zarar trafik sigortasının teminat limitinin –ki, bugün için bu tutar 200 bin TL- çok üzerinde. Kasko da olmadığı için, trafik sigortasının karşıladığı tutarın üzerini karşı taraf doğal olarak okuyucumdan istiyor. Rakamı vermeyeyim ama büyük bir tutardan bahsediyorum. Okuyucum da haliyle ‘şimdi ben ne yapacağım?’ diye soruyor.
Aslında bu olay birçok sürücünün başına geliyor. Eğer okuyucumun kaskosu olsaydı, sorun olmayacaktı. Çünkü kasko sigortasının içindeki ihtiyari mali mesuliyet, kısa adı İMMM teminatı ki, buna da ben trafik sigortasının tamamlayıcı sigortası diyorum, tüm zararı karşılayacaktı ve okuyucumun başı ağrımayacaktı, kara kara düşünmeyecekti.
TRAFİK SİGORTASINA GÜVENMEYİN
Buradan yola çıkarak, trafik sigortası olup da kaskosu olmayan sürücülere tavsiyelerimi sıralayayım. Trafikte 30 milyona yakın araç olduğuna ve her 4 araçtan 1’inin kaskosu bulunduğuna göre; konu, 22 milyon 500 sürüyü yakından ilgilendiriyor. Daha açık şöyle söyleyeyim, kaskosu olmayan bu 22.5 milyon sürücü, ‘nasıl olsa trafik sigortam var’ diyerek, trafik sigortasına güvenip yollara çıkmasın. Tıpkı okuyucumun başına gelen gibi bir gün trafikte bir nedenden lüks bir araca çarparsanız başınız çok ağrır. Keza ortalık lüks araçtan geçilmiyor. Araştırdım, marka vermeyeceğim ama bu araçların sadece bir tamponunun değeri bile 140-150 bin liradan başlıyor.
TEMİNATLAR ARTIK YETMİYOR
Peki, ne yapmak lazım? Duymak istemiyorsunuz ama o klasik lafı edeceğim; trafik sigortası gibi kaskoyu da mutlaka yaptırın. Şu sıralar da kasko yaptırmanın tam zamanı, çünkü sene sonundan itibaren fiyatlar en az yüzde 25-30 artacak. Yok, kardeşim ben kasko falan yaptırmam diyorsanız; o zaman, trafik sigortasının tamamlayıcısı olan ihtiyari mali mesuliyet sigortasını mutlaka yaptırın. Ne işe yarıyor? Trafik sigortasının yetersiz kaldığı durumlarda -ki, artık trafik sigortasının hem maddi ham de manevi tazminat limitleri yetersiz kalıyor- devreye giriyor ve karşı tarafa verdiğiniz tüm zararı karşılıyor. Yani bir anlamda trafik sigortasının teminatlarını tamamlıyor.
22.5 MİLYON SÜRÜCÜYÜ İLGİLENDİRİYOR
Bu teminat sadece maddi değil vefat, sakatlık gibi bedeni halleri de kapsıyor. Onu da şöyle anlatayım. Okuyucum, lüks araca çarpıp maddi zarara neden olmuştu ya; trafikte birisine çarpıp ölümüne neden olsaydı ve mahkemeler ölen kişinin ailesine 2 milyon 500 bin liralık tazminat ödenmesine hükmetseydi; bunun 1 milyon 800 binini trafik sigortası karşılayacaktı, kalan 700 bin lira yine ölüme sebep olan sürücüden istenecekti. İhtiyari mali mesuliyet teminatı olursa, bu 700 bin lira buradan ödenecek, sürücünün başı ağrımayacak.
Bir süredir okuyuculardan emeklilik dilekçesini verme tarihi ile ilgili çokça soru alıyorum. Sadece okuyuculardan değil, eşten dosttan da benzeri sorular geliyor. Okuyucular; “Ağustos ayında mı emekli olayım, sonraki aya mı erteleyeyim, bu yıl mı emeklilik dilekçesini vereyim, gelecek yıla mı bırakayım, bu yıl emekli olursam maaşım daha mı yüksek olur, gelecek yıl emekli olursam maaşım düşük mü olur?” benzeri sorular soruyor.
MAAŞ NASIL HESAPLANIYOR
Açıkçası düne kadar yılın belli dönemlerinde, özellikle de sene başı ve ortalarında bu sorulara muhatap olurdum ama bir süredir her ay okuyuculardan bu soruları alıyorum. Senede en az iki-üç kere de bu konuda yazı yazıyorum. Baktım, en son bu yılın mart ayında “2024’te emekli olmak avantajlı” başlığı ile konuya değinmişim. Yine değineyim. Önce, emekli maaşı nasıl hesaplanır, kısaca bahsedeyim.
Emeklilik maaşı hesaplamasında ilk sigortalı olunan tarihe göre, 2000 yılı öncesi, 2000-2008 arası ve 2008 sonrası olmak üzere üç farklı tarih var. Buna göre, çalışanın ödediği prim gün sayısı, aylık ortalama kazanç, enflasyon, büyüme hızı, aylık bağlama oranı, gösterge rakamına göre maaşlar hesaplanıyor. 2000 yılı öncesi sigorta girişi olanların gösterge rakamı için, çalışanın yıllık ortalama kazancı hesaplanıyor; aylık bağlama oranının yüzde 60’ı, katsayı için de 1.2000 alınıyor. 2000-2008 arası ilk sigorta girişi olanlarda gösterge rakamı yerine güncelleme katsayısı kullanılıyor ve emekli olunacak tarihten bir önceki yılın büyüme rakamları ve enflasyonu (TÜFE) hesaba katılıyor. Çalışanın 2000-2008 yıllarında sahip olduğu kazançları güncellenerek ortalaması alınıyor. 2008 yılından sonra sigortalı olanlarda aylık kazancın ortalamasına, güncelleme katsayısına, TÜFE oranına bakılıp hesaplama yapılıyor. Güncelleme katsayısı emekli olunacak tarihten bir önceki yılın TÜFE oranı yüzde 30 olarak alınıyor ve büyüme hızına göre belirleniyor.
2024 YILININ FARKI NE
Şu bir gerçek ki, enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde emekli maaşı da yüksek olur. Bu sadece 2024 yılına da has değil; son iki yıldır emekli olanlarda durum böyle. Benzer şekilde 2022 yılında emekli olanlar da hem enflasyon hem de büyüme hızının yüksekliği nedeniyle emekli maaşı açısından avantajlıydılar. 2024 yılı özelinde konuşursak, 2023 yılına ait GSYH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla), yani gelişme hızı, yüzde 4.5 oldu. 2024 yılında emekli olacakların maaşlarına işte bu yüksek büyüme hızı yansıyacak ve emeklilere GSYH farkı ödenecek. Buna göre emekli maaşları, 2023 yılı TÜFE’nin tamamı ve GSYH’nın yüzde 30’u olarak hesaplanacak. Bunun üzerine bir de 2024 yılı emekli zamları eklenecek.
Malum, bu yılın ocak ayında emekli maaşlarına yüzde 49.25 gibi yüksek bir zam yapıldı, ardından da temmuz ayında yüzde 24.73 zam yapıldı ki, bu da yüzde 80 artış anlamına geliyor. Temmuz ayından sonra, yılın sonuna kadar geçen sürede emeklilik dilekçesini verenler hem yüksek büyüme hızından hem enflasyondan hem de ocak ve temmuz zamlarından yararlanacak. Bu da tabi emekli maaşına olumlu yansıyacak.
Son dönemde, hatta son bir yıldır konkordato talepleri artıyor. Ocak-Temmuz döneminde binin üzerinde şirket konkordato için başvurdu ve bu şirketlerin bazılarına geçici mühlet, bazılarına da kesin mühlet verildi ve 55 şirket için de iflas kararı alındı. Yine aynı dönemde 12 binden fazla şirket tasfiye kararı aldı.
Bir de malum geri ödenmeyen çek konusu var. Bu yılın ilk yarısında 68 milyar TL’lik çek karşılıksız çıktı. Karşılıksız işlemi yapılan çek tutarının ibraz edilen çeklere oranı bir önceki yıla göre arttı. Ocak- Haziran ayında karşılıksız işlemi yapılan çeklerin bankalara ibraz edilen çeklere oranı; tutar olarak yüzde 2.4 ve adet olarak yüzde 1.8 oldu. Bu da gösteriyor ki, karşılıksız çeklerin sayısında artış var.
KOBİ’LERİN ALACAK ENDİŞESİ
Bu verileri neden paylaştım. Gerek konkordatodaki artış gerek şirketlerin tasfiyesi gerekse de karşılıksız çek sayısındaki artış özellikle KOBİ’leri zorluyor. KOBİ’ler, zaten büyük sermayeleri olan yapılar değil. Öyle ki, mal sattığı şirketin konkordatoya gitmesi ya da çekinin karşılıksız çıkması demek, o KOBİ’nin kapısına kilit vurması demek. İşte bunu gören KOBİ’ler artık korkudan mı, başına geldiğinden mi bilinmez; bir süredir çareyi devlet destekli alacak sigortası yaptırmakta buldu. Daha açık bir anlatımla piyasadaki bu sıkışıklık alacak sigortasına talebi artırdı.
KONKORDATO SÜRECİ BEKLENMİYOR
Halen bilmeyenler için devlet destekli alacak sigortasını anlatayım. En basit haliyle, KOBİ’ler, vadeli satışlardan elde ettiği cirosu üzerinden alacak sigortası yaptırıyor; alacağını tahsil edemezse, devreye sigorta giriyor ve alacağını KOBİ’ye sigorta ödüyor. Örneğin, KOBİ’siniz, bir şirkete 100 milyon TL’lik mal satacaksınız. Alacak sigortası yaptırdınız; diyelim ki, mal sattığınız şirket konkordatoya gitti ya da iflas etti ve 100 milyon TL’yi ödeyemedi. Alacak sigortası devreye giriyor ve alacağınızı ödüyor. Bu kadar basit. Devlet destekli sistem olduğu için, primleri de devlet belirlediği için sigortanın primleri de öyle sanıldığı gibi yüksek falan da değil. Zaten devlet destekli alacak sigortası sistemini de Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın kuruluşu olan Türk Reasürans yönetiyor.
Biraz araştırma yaptım, ilgili kişilerle konuştum. Alacak sigortasının ana teminatlarından biri de konkordato, iflas, tasfiye gibi durumlarda sigortanın devreye girmesi. İkincisi, konkordatoda süreçler uzun sürüyor. Önce geçici müddet, üzerine bir de iflas kararı alınırsa konu yıllara yayılıyor. Bu gibi durumda alacağını sigortalatan işletmeye en geç dört ay içinde alacağı sigortadan ödeniyor. İflas ve tasfiye kararı varsa da bir ay içinde tazminat ödeniyor. İşin iyi tarafı, KOBİ’yseniz, alacağınızı sigortalatacaksanız, mal sattığınız şirketler ve satış tutarları ile ilgili bilgileri sigorta sistemine veriyorsunuz. O firmalar analiz ediliyor. Sorun yoksa sistem size sigorta teminatını veriyor. Eğer yapılan analiz sonucu o şirketlerin içinde bir veya birkaçının mali durumu uygun değilse, sistem size, ‘bu şirket için teminat vermeyiz’ ya da ‘veririz ama şu kadarlık alacağı sigortalarız’ diyor. Böylece satılan malın parasının ödenmeme riski en aza indiriliyor.
UZMANLAR UYARIYOR
Bankaya en düşük emekli aylığı 10.000 lira olarak yatırılıyordu. En düşük emekli aylığının 12.500 liraya çıktığını takip ediyorum. Temmuz ayında 12.500 lira yatması gerekirken 10.443 lira olarak yattı. Hesabıma göre 10.862 lira yatması gerekiyordu. Bu durumda en düşük emekli aylığı 12.500 lira bana yatırılmayacak mı? Neden en düşük emekli aylığından yararlanamıyorum? Ulviye K.
CEVAP: En düşük emekli maaşının 12.500 liraya çıkarılması sonrası yukarıdaki okuyucu sorusunun benzerlerini çokça alıyorum. Okuyucular ocak-haziran dönemi aldıkları maaşları yazıp, en düşük emekli aylığından yararlanıp yararlanmayacaklarını soruyorlar. Kimileri de, okuyucumun sorduğu gibi 12.500 lira maaşının neden yatmadığını merak ediyor. Tek tek cevap vermek yerine en düşük emekli aylığı ile ilgili bilinmesi gerekenlere değineyim. Benzer şekilde dul ve yetimler de yeni maaşlarını soruyor. Artan en düşük emekli aylığından dul ve yetimlerin nasıl yararlanacağına sonraki yazılarımda değineceğim.
Öncelikle en düşük emekli aylığı henüz 12.500 lira olmadı. Şöyle ki; olması için verilen yasa teklifi Meclis’te kabul edildi. Cumhurbaşkanı imzaladıktan sonra Resmi Gazete’de yayımlanacak, sonrasında en düşük emekli aylığı 12.500 lira olacak. Yayımlandıktan sonra da aradaki farklar emeklilerin hesabına yatırılacak. Okuyucumuzun sorusu üzerinden gidersek, 2.057 lira olan aradaki fark yatırılacak, sonrasında da ağustos ayındaki maaş ödeme döneminde emekli maaşı 12.500 lira yatırılmaya devam edecek.
YANLIŞ HESAP YAPMAYIN
Gelelim merak edilen maaş hesabına. Aslında ocak-haziran döneminde en düşük emekli aylığı olan 10.000 lirayı alıyorsanız, temmuz ayından itibaren maaşınız 12.500 lira olacak. Maaş hesabı şöyle yapılacak: Kök maaşınız neyse onun üzerine temmuz emekli zammı olan yüzde 24.73’ü uygulayacaksınız, ortaya çıkan tutar üzerine yüzde 4 ek ödemeyi ekleyeceksiniz; bu durumda maaşınız 12.500 liranın altındaysa, temmuz ayından itibaren 12.500 lira alacaksınız. Örneğin, haziran ayında bankaya yatan emekli maaşınız 8.500 liraysa, bu sizin kök maaşınız değil, bunun içinde yüzde 4’lük ek ödeme de var. Aslında kök maaşınız 8.173 lira, ek ödeme ile hesabınıza 8.500 lira yatırılıyor. 8.173 lira üzerinden yüzde 24.73 temmuz zammını ekleyeceksiniz maaşınız 10.194 lira olacak, bunun da üzerine yüzde 4’lük ek ödeme koyacaksınız, bankaya yatırılacak tutar 10.601 lira olacak. En düşük emekli aylığı 12.500 lira olduğundan, bundan sonra hesabınıza 12.500 lira yatırılacak.
Kimi okuyucular, “Maaşım 10.000 lira, bana da 12.500 lira yatacak mı?” diye soruyor. Evet, yatacak. Şöyle ki, aslında maaşınız 9.615 lira, ek ödeme ile 10.000 lira oluyor. 9.615 liranın üzerine yüzde 24.73 zammı ve onun da üzerine yüzde 4’lük ek ödemeyi eklediğinizde maaşınız 12.472 lira oluyor. 12.500 liranın altında olduğu için, 12.500 lira alacaksınız.
Bir okuyucum da, “Maaşım 10.250 lira, ben de artık 12.500 lira alacağım, değil mi?” diye soruyor. Hayır, alamayacaksınız. Aslında maaşınız 9.855 lira. Bunun üzerine yüzde 24.73 temmuz zammı ve yüzde 4’lük ek ödemeyi eklediğinizde maaşınız 12.783 lira oluyor. En düşük emekli aylığı 12.500 lira olacağı ve maaşınız da bu rakamın üzerinde olacağı için, 12.783 lira almaya devam edeceksiniz.
Meclis Genel Kurulu’nda toplu sözleşme ikramiyesinin yer aldığı kanun teklifi görüşüldü ve kabul edildi. Buna göre sendikalı memurlara her ay 641.81 liralık toplu sözleşme ikramiyesi ödenecek. Peki toplu sözleşme ikramiyesi nedir ve kimler bu ikramiyeden yararlanacak; hepsine değineyim.
Toplu sözleşme ikramiyesi, sendika üyesi olan memurlara her ay düzenli yapılan ödemeye deniyor. Buna göre de kamu görevlileri sendikalarına üye olup, aylık ve ücretinden üyelik ödentisi kesilen memurlara aylık veya ücretleri ile birlikte toplu sözleşme ikramiyesi ödeniyor.
İşin aslı, 2005 yılındaki toplu sözleşme görüşmelerinde toplu sözleşme ikramiyesi, sendika ödeneği adı altında ilk kez gündeme geldi ve her toplu sözleşme döneminde de artırıldı. Nitekim 2024-2025’i kapsayan 7. Dönem Toplu Sözleşme’de de üye sayısı yüzde 2’nin üzerinde olan sendikalara üye memurlara ikramiye verilmesi karara bağlandı.
ANAYASA MAHKEMESİ İPTAL ETTİ
Ancak yapılan itiraz sonucu Anayasa Mahkemesi, 2024’ün başında kamu görevlilerinin toplu sözleşme ikramiyesinden faydalanabilmesi için yüzde 2 barajını aşan sendikalara üye olma şartı getiren düzenlemeyi iptal etti. Anayasa Mahkemesi, iptal kararında ise gerekçe olarak; maddi sebeplerden ötürü çalışanların, üye sayısı yüzde 2’nin üzerinde olan sendikalara üye olmaya yönelebileceği, yeni sendikaların kurulabilmesi ve çalışanların istediği sendikayı seçmesinin engellendiği, bunun da meşru görülemeyeceği gösterildi. Bu kararla da toplu sözleşme görüşmeleri çerçevesinde yaklaşık 2.5 milyona yakın memura her ay ödenecek 538 lira toplu sözleşme ikramiyesi ödemesi durduruldu.
YÜZDE 1 BARAJI KALDIRILDI
Toplu sözleşme ödeneği vergi düzenlemeleri ile bazı kanunlarda değişiklik öngören yasa tasarısı ile yeniden gündeme geldi ve ödenek yeniden düzenlendi. Bu sefer tasarıya, yüzde 1 barajını aşan sendikalara üye memurlara toplu sözleşme ikramiyesi ödenmesi maddesi eklendi. Ancak Meclis’teki görüşmeler sırasında itirazlar gelince yüzde 1’lik baraj da kaldırıldı. Buna göre kanun tasarısının yasalaşarak, Resmi Gazete’de yayımlanması durumunda herhangi bir şart aranmadan tüm sendikalara üye olan memurlar toplu sözleşme ödeneğinden yararlanacak.
HANGİ MEMURLAR ÖDENEK ALAMAYACAK
Üniversite tercih işlemleri 25 Temmuz’da başladı, 2 Ağustos’a kadar da sürecek. Yılın bu zamanlarında eşten dosttan, okuyuculardan, ‘bizim çocuk sigortacılık bölümünü tercih etsin mi, öneriyor musun?’ gibi çokça soru alırım. Önceden söyleyeyim, ‘önerir miyim?’; şiddetle öneririm.
Açıkçası, merak ettim, bir araştırma yaptım. Türkiye çapında 102 üniversitenin, 178 meslek yüksekokulunda sigortacılık bölümü bulunuyor. Bunlar da; ‘bankacılık ve sigortacılık’, ‘sigortacılık ve aktüerya bilimi’, ‘sigortacılık ve risk yönetimi’, ‘sigortacılık ve sosyal güvenlik’ bölümleri adları altında eğitim veriyorlar. Çoğunluğu da ‘bankacılık ve sigortacılık’ bölümü ve 2 yıllık (ön lisans) eğitimi veriyorlar.
Bir de 4 yıllık eğitim veren fakülteler var ve bunların içinde 17 üniversitede sigortacılık bölümü bulunuyor ama sadece 4’ünde tek başına sigortacılık eğitimi veriliyor. Diğerleri yine bankacılık ve sigortacılık, sigortacılık ve aktüerya bilimi, sigortacılık ve risk yönetimi bölümleri altında eğitim veriyor. 2023 yılında 15 bin 909 öğrenci sigortacılık ile ilgili bu bölümleri tercih etmiş. Hemen hemen her yıl da bu kadar öğrenci sigortacılık bölümlerini tercih ediyor. Bu senenin kontenjanları da bu sayılarda.
SİGORTACILIK NASIL BİR MESLEK?
Peki, sigortacılık nasıl bir meslek? Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Uğur Gülen’in bu konuda bir tespiti var; sigortacılığın her alanında çalışılıp, sonunda kendi işini kurabileceğin tek meslek olarak nitelendiriyor. Yani, doktorluk, avukatlık gibi sigortacılık bir meslek. Biraz açayım. Sigortacılık bölümünden mezun olanlar; başta sigorta şirketleri olmak üzere sigorta acentelerinde, sigorta brokerliklerinde çalışabilir, Türkiye’deki yabancı sigorta şirketlerinde başlayıp bunların diğer ülkelerdeki şirketlerinde çalışmaya devam edebilirler. Belli bir deneyimden sonra kendilerine sigorta acentesi ya da brokerlik kurup, kendi işinin sahibi olabilirler. Başta sağlık ve oto olmak üzere sigortacılıkla ilgili işlerde çalışabilir ya da bu alanlarda girişimci olabilirler. Yani seçenek ve alternatif çok. Misal, bankacılıkta çalışıp da banka sahibi olmak hemen hemen imkansızdır ama sigortacılıkta çalışıp sigorta acentesi ya da sigorta brokerliği kurmak daha olasıdır.
ÜNİVERSİTELER KABAHATLİ
Hal böyleyken, sigortacılık, gençler arasında pek de tercih edilen bir meslek değil. Ya puan başka bir bölüme yetmediği için mecburiyetten ve sigortacılığın ne olduğu bilinmeden giriliyor, öyle de bitiriliyor ya da ‘şu bölüm gireyim de başka bir bölüme atlarım’ diye tercih ediliyor. Hatta öyle ki, sigortacılık bölümünü okuyanlar bile neyi, ne için okuduğundan bile bihaber. Bunu nereden biliyorum? Toplantılar vesilesiyle üniversitelere gittiğimde, öğrencilerin ilgisizliğinden ve gelip de, ‘ben buradan mezun olunca ne yapacağım?’ diye sormalarından biliyorum.
Bunda da öğrencilerin kabahati yok. Birinci kabahatli, üniversiteler ve o üniversitelerdeki eğitmenler. Üniversiteler, ‘bizde de sigortacılık var’ diye bölüm açıyorlar. Öyle ki, bazı üniversitelerin bankacılık-sigortacılık adı altında 4-5 ayrı bölümü var ama çocuklara bu mesleğinde önemini anlatamıyorlar. Bu işi layıkıyla yapanların bir kenara koyuyorum. Daha ilginci, bu üniversitelerin ve bölümlerinin sigorta sektörü ile yakın ilişkisi, işbirliği de yok.