Noyan Doğan

İşte sağlık sigortasında fiyat artışının nedeni

10 Şubat 2025
Kartalkaya’daki otel yangını, ardından 6 Şubat depremlerinin yıldönümü derken; Fatih Çekirge’nin, bana da atıfta bulunarak, ‘Sağlık Bakanı Sayın Memişoğlu bu isyan mesajlarına lütfen biraz ilgi... Özel sağlık sigorta zamlarına isyan var’ yazısına değinmeye fırsat bulamadım.

Fatih Çekirge, özel sağlık sigortasındaki fiyat artışları ile ilgili kendisine gelen şikayetleri yazısına taşıyor ve yüzde 45 enflasyon ortamında sigortaya yapılan yüzde 100’lik zammı eleştiriyor.

Şikayetlere ve Fatih Çekirge’nin eleştirdiği konuların tamamına katılıyorum. Keza benzer şikayetler; okuyucular, eş dosttan bana da geliyor. Hatta kimi okuyucular, ‘senin sağlık sigortan yok mu, sana da zam yapmıyorlar mı, niye sesin çıkmıyor?’ diye de soruyor. Hem kendimin hem de ailemin özel sağlık sigortası var ve ben de fahiş fiyat artışlarından fazlasıyla nasibini alanlardanım. Ara ara da yazılarımda bu konuya değiniyorum. Ama şunu da biliyorum ki, bu konu ilk kez gündeme gelmiyor, yılların şikayet konusu ve başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere kimsenin yapacak bir şeyi de yok. Adı üzerinde, özel sigorta.

SAĞLIK HARCAMASI YÜZDE 105 ARTTI

Önce bir durum tespiti yapalım. Son açıklanan verilere göre (2023), toplam sağlık harcamaları yüzde 105 artarak 1.2 trilyon TL olurken, bunun 31 milyar TL’sini özel sigorta karşıladı ve özel sağlık sigortasının toplam sağlık harcamaları içindeki payı sadece yüzde 2.5 oldu. Aynı dönemde genel devlet sağlık harcaması yüzde 108, özel sektör sağlık harcaması ise yüzde 95 arttı. TÜİK’in son açıkladığı 2025 Ocak ayı enflasyonuna göre de TÜFE yüzde 5 artarken, yıllık enflasyon yüzde 42.12 oldu ve Ocak ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup yüzde 23.57 ile sağlık oldu. TÜİK’i göre sağlıkta yıllık fiyat artışı ise yüzde 55 olarak gerçekleşti.

YAŞ 86, PRİM 210 BİN TL

85 milyonluk nüfusta toplam özel sigortası olan kişi sayısı ise 7.5 milyon. Doğrudur; özel sağlık sigortasında fiyat artışı ortalama yüzde 75 olurken; kimilerinin yüzde 100’ü geçti, hatta kimilerinde yüzde 120’leri buldu. Peki, özel sağlık sigortasının ortalama fiyatları nedir? Sordum, öğrendim. Orta yaş için ortalama fiyat 35-40 bin liralarda. Yaş ilerledikçe ve sağlık kullanımı arttıkça bu rakamlar da artıyor. Okuyuculardan gelenlerden birkaç örnek vereyim. Mesela, bir okuyucum (50 yaşında) 2024’te 85 bin lira primin bu yılın başında yüzde 47 artışla 125 bin liraya çıktığından şikayet ediyor. Mesela bir dostum ki, 86 yaşında, geçen sene 137 bin lira ödediği sağlık sigortasına bu yılın başında yüzde 56 artışla 210 bin lira ödediğinden yakınıyor.

BY PASS AMELİYATI 950 BİN TL

Şunu da belirteyim, kendim, eş dost ve okuyucular dahil kimseden, ‘yok kardeşim sigortacılar fahiş zam yapıyor, sigorta yaptırmıyorum’ diyeni hiç duymadım. Sigortacılarla konuştum, ‘yüksek fiyat artışları yapıyorsunuz, sigorta yaptırmayan, iptal eden var mı diye?’; bırakın sistemden çıkanı her geçen yıl sağlık sigortalı sayısı az da olsa artıyormuş. Niye böyle? Onu da öğrendim. Bugün basit bir safrakesesi ameliyatının özel hastanede maliyeti, hastanesine göre 200-250 bin lira arasında değişiyor. SGK anlaşmalı hastanede bile özel hastanenin talep ettiği fark ücreti 120-130 bin lira. By pass ameliyatı ise 750 bin lirayı, SGK anlaşmalı hastanede ise 350 bin lirayı buluyor; özel sağlık sigortasının içinde olan A Plus hastanede ise 950 bin liraya (4 damar için) kadar çıkıyor. Bunları niye yazdım? Sağlık sigortasına ödenen primle, basit bir ameliyata sigorta şirketinin ödediği fiyatın mukayese edilmesi için yazdım. O yüzden de kimse özel sağlık sigortası sisteminden çıkmıyor, çıkmak istemiyor.

Yazının Devamını Oku

Depreme karşı koruma açığı yüzde 90’larda… Sigorta seferberliği başlamalı

6 Şubat 2025
6 Şubat felaketinde toplam ekonomik kayıp 106 milyar dolar olarak gerçekleşti ve sadece 6 milyar doları sigorta sektörü tarafından karşılandı. Buna göre Kahramanmaraş depremlerinde ‘sigorta koruma açığı’ yüzde 95’ti. Marmara depreminin 325 milyar dolarlık ekonomik kayba neden olacağı ve sigorta sektörünün 32 milyar dolar hasar ödeyeceği öngörülüyor. Yani Marmara depremi için koruma açığı yüzde 90’larda. Sigortacılara göre bugün başlatılacak bir sigorta seferberliği ile koruma açığının düşürülmesi, devletin üzerine kalacak yükün azaltılması mümkün.

BUGÜN, asrın felaketi olarak kabul edilen 6 Şubat Kahramanmaraş depreminin yıldönümü. 11 ili etkileyen ve ağır yıkımlara neden olan depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Amacım o yaşanan acıları yeniden hatırlatmak değil ama depremlerden nasıl bir ders çıkardığımızı da konuşmak gerekiyor. 6 Şubat depremleri sonrası gündeme, dünyada yaygın olarak kullanılan, Türkiye’de ise pek bilinmeyen bir kavram oturdu; koruma açığı. Ne demek koruma açığı? En basit anlamıyla, afetlerde oluşan hasarın ne kadarının sigorta sistemine devredildiği, ne kadarının ülke ekonomisinin üzerinde kaldığını gösteren bir kavram. 6 Şubat depremlerinde 40 bine yakın bina yıkıldı, 200 binden fazla bina hasar aldı, başta küçük işletmeler olmak üzere sanayi tesisleri büyük zarar gördü. Depremde, toplam ekonomik kayıp 106 milyar dolar olarak gerçekleşti ve bölgede sigortalılık oranı düşük olduğundan bu kaybın sadece 6 milyar doları sigorta sektörü tarafından karşılandı. Buna göre Kahramanmaraş depremlerinde sigorta koruma açığı yüzde 95’ti.

SADECE DASK 40 MİLYAR TL ÖDEDİ

Biraz daha detay vereyim. Depremin etkilediği 11 ilde 1.3 milyon konutun DASK kapsamında zorunlu deprem sigortası bulunuyordu ki, en yüksek sigortalılık oranı depremden çok da etkilenmeyen Gaziantep’ti. DASK, depremde toplam 40 milyar TL hasar ödemesi gerçekleştirdi. Buna göre de 6 Şubat depremlerinde konutlarda depreme karşı koruma açığı yüzde 50’ydi. İşte bu koruma açığı nedeniyle son iki yılda 2 trilyon liraya yakın bütçeden deprem ihtiyaçları için kaynak ayrıldı ve önümüzdeki yıllarda da ayrılmaya devam edecek.

Peki, depremden sonraki iki yıl ne değişti? Maalesef pek de bir şey değişmedi. Bugün yine Türkiye genelinde her iki konuttan birinin zorunlu deprem sigortası bulunuyor. DASK dışında ise her dört konuttan birinin konut sigortası bulunuyor. Benzer durum küçük işletmeler için de de geçerli, dördünden biri sadece sigortalı. Sanayi tesislerinin ise neredeyse yüzde 95’i sigortalı. Buradan yola çıkarsak 6 Şubat depremlerinden ders çıkaran tek kesimin sanayiciler olduğunu söyleyebiliriz.

MARMARA’DA MALİYET 325 MİLYAR DOLAR

Gündemde ise beklenen Marmara depremi var. Sigortacılar, beklenen Marmara depreminin simülasyonunu yaptı, ortaya çarpıcı sonuçlar çıktı. Sizlerle de paylaşayım. İstanbul’da 5.8 milyon hane bulunuyor ve beklenen depremde 31 bin binada yıkım ve hasar bekleniyor; bu sayının 140 bine kadar çıkabileceği tahmin ediliyor. Beklenen Marmara depreminin 325 milyar dolarlık ekonomik kayba neden olacağı ve bunun sadece yüzde 10’u sigortalı olduğu için sigorta sektörünün 32 milyar dolar hasar ödeyeceği, 293 milyar dolarının ise devletin yani ekonominin üzerinde kalacağı öngörülüyor. Bu da şu anlama geliyor ki, olası Marmara depreminin, Kahramanmaraş depreminin üç katı kadar bir maliyeti olacak. Buradan yola çıkarak şu tespiti yapabiliyoruz; Marmara depremi için koruma açığı yüzde 90’larda.

Yazının Devamını Oku

İşte işverene asgari ücret desteğinin şartları

5 Şubat 2025
İşverene verilen asgari ücret desteği yüzde 42 artırılarak 1.000 TL’ye çıkarıldı. Peki, bu destekten kimler yararlanacak, hangi kriterler aranacak? Asgari ücret desteğini tüm yönleriyle ele aldık.

2025 yılında işverenlere uygulanacak asgari ücret desteği ile ilgili kanun teklifi, Meclis Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Buna göre, 2025 yılında işverene verilecek asgari ücret desteği 1.000 TL’ye çıkarıldı. 2024 yılında asgari ücret desteği günlük 23.33 lira, aylık 700 lira olarak uygulandı. 2025 başında itibaren ise asgari ücret desteği günlük 33.3 lira, aylık da 1.000 lira oldu. Böylece, 2025 yılında asgari ücret desteği yüzde 42 artırılmış oldu.

Sene başında asgari yüzde 30’luk artışla brüt 25 bin liraya, net de 22 bin 104 liraya çıkartıldı. Asgari ücretin işverene maliyeti de 30 bin 621 lira oldu. 2025 yılında istihdamı desteklemek ve işgücü maliyetini azaltmak için ocak-aralık döneminde işverene verilen asgari ücret desteği 1.000 TL olarak belirlendi. Peki, kimler bu destekten yararlanacak?

KİMLER YARARLANACAK?

* Asgari ücret desteği sadece malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi ödenen, yani uzun vadeli sigorta kollarına bağlı çalışanlar için ödenecek. Çalışan sayısı ve sektör ayrımı olmadan destekten yararlanılacak.

* Destek, 2025 yılının Ocak-Aralık dönemi için verilecek ve İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak.

* İşveren, 2024 yılının aynı ayında, çalıştırdığı işçi için prime esas kazancı günlük 1.000 lira ve altında olan çalışanlar için destekten yararlanacak. Bu çalışanlar için işverene, günlük 33.3 lira, aylık da 1.000 lira asgari ücret desteği verilecek. Prime esas kazancı toplu iş sözleşmesi uygulanan özel sektör işverenlerine ait işyerleri için asgari ücret desteği günlük 2.000 lira olarak uygulanacak. Ücretleri asgari ücretin iki katından az olmayacağı hükme bağlanan linyit, taşkömürü çıkarılan iş yerlerinde yer altında çalışan sigortalılar için günlük kazanç tutarı 2.667 lira olarak uygulanacak.

* Asgari ücret desteği işverenlerin SGK’ya olan prim borçlarından mahsup edilecek.

SİGORTALI SAYISINDA DÜŞÜŞ OLMAMALI

Yazının Devamını Oku

Belediyeler itfaiye hizmeti için aldıkları yangın vergisini nerelere harcıyor?

3 Şubat 2025
Sonda soracağımı yazının başında sorayım: Belediyelerin itfaiye teşkilatlarını ve yangın söndürme ekipmanlarını geliştirmek için yıllardır aldıkları yangın sigorta vergileri nerelere harcanıyor?

Bu soruyu neden sordum? Bolu Kartalkaya Grand Otel’de, 78 kişinin ölümüne neden olan yangın sonrası gündeme gelen ve üzerinde en çok tartışılan konuların başında; sadece Bolu’da değil Türkiye genelinde itfaiye teşkilatı ve itfaiye araçlarının yetersizliği geldi. Bunun da nedeni olarak bütçe yetersizliği gösterildi. Hatta Milliyetçi Hareket Partisi, bu konuda Meclis’e kanun teklifi de verdi. Teklifte, Bolu Kartalkaya’da yaşanan yangın felaketinde itfaiyenin müdahalesinin öngörülen sürenin üzerinde gerçekleştiği vurgulanarak, turizm bölgelerinin bulunduğu yerlere en çok 10 dakikalık mesafede itfaiye istasyonu kurulması amacıyla kanun teklifi verildi.

KARTALKAYA GRAND OTEL YANGINI

Açıkça söyleyeyim, konu, itfaiye biriminin kurulması, yangın söndürme araç ve gereci ise; kimse bütçe yetersizliğinden bahsedemez. Neden mi; anlatayım. Bu ülkede çok uzun yıllardır otel, sanayi tesisi, küçük büyük tüm işyerleri ve tüm konutların yaptırdıkları yangın sigortalarından, Yangın Sigorta Vergisi adı altında vergi kesiliyor. Bolu Kartalkaya Grand Otel’deki yangını konuşuyorsak; Kartalkaya’daki tüm tesisler de bu vergiyi yıllardır ödüyor. Bu ne vergisi? Tesisini, işyerini, fabrikasını, konutunu yangına karşı sigortalatandan Yangın Sigorta Vergisi kesiliyor. Vergi oranı ise yüzde 10. Sigorta şirketi sigortalıdan alacağı primin üzerine bu yüzde 10’luk Yangın Sigorta Vergisi’ni zorunlu olarak ekliyor. Şunu da belirteyim, bu uygulama yıllardır var ama kimse bilmiyor.

İTFAİYE HİZMETİ İÇİN VERGİ KESİLİYOR

Peki, bu vergi neden kesiliyor? İşte, burası önemli. Verginin amacı, yangından korunma masrafları ile itfaiye hizmetleri için fon yaratmak, itfaiye hizmetlerini desteklemek. Vergi kime ödeniyor? Daha doğrusu vatandaşın ödediği bu yangın vergileri kimin kasasına giriyor? Burası da önemli; bu vergi direkt belediyelerin kasasına giriyor. Özetlersem; belediyeler, itfaiye teşkilatlarını güçlendirsin, yeni itfaiye birimi açsın, eksikse yeni itfaiye aracı alsın diye satılan her bir yangın sigorta poliçesi tutarından yüzde 10 kesilip, belediyelerin bütçesine aktarılıyor. Araştırdım, sadece 2023 yılında sigorta şirketleri yangın sigorta vergisi adı altında belediyelere 260 milyon TL para aktarmış. 2024 yılında ise aktarılan tutar yaklaşık 450 milyon TL’ye yakın. Yıllardır bu tutarların belediyelere aktarıldığını hesaba katın, toplam rakamın ne boyutlarda olduğunu bir düşünün.

YANGIN SİGORTA VERGİSİ NEDEN KESİLİYOR?

Üşenmedim, bir itfaiye aracının maliyetini de sordum, soruşturdum. Geçenlerde bir sigorta şirketi, sosyal sorumluluk projesi adı altında, Sivas Koyulhisar Belediyesi’ne itfaiye aracı yaptırıp, bağışladı. İtfaiye aracının maliyeti 10 milyon TL civarında. İtfaiye binası yaptırmanın maliyeti de 5 milyon liralarda. Buradan yola çıkarak, yangın sigorta vergisi adı altında alınan vergilerle kaç itfaiye binası yaptırılır, kaç itfaiye aracı alınır; varın siz düşünün.

Başta sorduğum soruyu tekrarlayayım. Beledilerin, itfaiye teşkilatlarını geliştirmek adına her yıl aldıkları yangın sigorta vergileri gerçekten de itfaiye hizmetleri fonuna mı gidiyor? Bu paraların itfaiye hizmetleri için harcanmadığı belli ki, otel yangınından sonra itfaiye hizmetlerinin yetersizliğini konuşup, tartışıyoruz. Yine harcanmadığı belli ki, Milliyetçi Hareket Partisi itfaiye istasyonları kurulması için kanun teklifi verme ihtiyacı hissediyor.

Yazının Devamını Oku

Binlerce işletmeye zorunluluk geldi

30 Ocak 2025
50’den az çalışanı olan, az tehlikeli sınıftaki işyerlerine 1 Ocak 2025 itibarıyla işgüvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu getirildi. Terzisinden manavına tüm esnaf yönetmeliğe tabi ancak çoğu kişinin bundan haberi yok. Her biri için 88 bin TL’lik ceza kesilecek.

Binlerce küçük işletmeyi ilgilendiren uygulama 1 Ocak itibarıyla başladı, uygulamanın şartları da netleşti. Buna göre 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerine iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu getirildi.
Yeni uygulama; manavından fırınına, mobilyacısından eczanesine, nalburundan marketine, terziye kadar 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta sayılan işyerlerini ilgilendiriyor. Kabaca yeni uygulama 1.5 milyona yakın işletmeyi ilgilendiriyor.

Her iş yerine bir iş güvenliği uzmanı ile işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu getiren kanun kapsamında işyerleri; az tehlikeli, tehlikeli, çok tehlikeli olmak üzere üç gruba ayrıldı ve bu gruplara, geçiş süreleri tanındı.

Zaman içinde de tehlikeli ve çok tehlikeli işyerleri, iş güvenliği uzmanı ile işyeri hekimi bulundurma zorunluluğunu yerine getirdi. 1 Ocak 2025 tarihi itibarıyla da 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta sayılan işyerleri için iş güvenliği uzmanı ile işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu başladı.



Yazının Devamını Oku

Prim borcu olanlar sağlık hizmetinden yararlanabilecek mi?

29 Ocak 2025
Soru: 2013 ve 2014 yılları arasında çalışmadığım dönemde sağlık prim borçlarını ödemedim. 2015 yılında işe başladım. 2021 yılına kadar sigortalı olarak çalıştım. 2021 sonunda işten ayrıldım. İki yıl işsiz kaldım. 2024 Şubat ayında yeniden sigortalı çalışmaya başladım, yılsonunda işten çıkarıldım. Şu anda işsizim. Çalışmadığım dönemlerde devlete olan sağlık prim borçlarımı ödeyemedim. 2013 ve 2014 yıllarına ait prim borçlarım için yeni yasadan yararlandım ama prim borcum gözüküyor. Prim borcum olduğu için sağlık hizmeti alamayacağım söylendi. Nasıl bir yol izlemeliyim? Mürsel T.

Cevap: Genel Sağlık Sigortası primleri için af getiren yasa uygulamaya girdi. 1 Ocak 2015 öncesi ödenmeyen genel sağlık sigortası primleri ile gecikme cezası ve gecikme zammı gibi feri alacaklarının tamamının tahsilinden vazgeçildi. Yani 1 Ocak 2015 öncesi genel sağlık sigortası prim borçları silindi. Bu haktan yararlanmışsınız. Ancak af, 1 Ocak 2015 tarihinden önceki borçları kapsıyor. 2015 tarihinde sonraki borçlar silinmiyor ve borcu olanların prim borçlarının tahsiline devam ediliyor. Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla çalışmadığınız iki yıllık döneme ait prim borcunuz halen duruyor. Primlerini ödeyemeyenler gelir testine giriyor, testin sonucuna göre primlerini devlet karşılıyor. Eğer gelir testi sonucu aile içi kişi başına gelir brüt asgari ücretin üçte birinin altında çıkarsa tüm borçlar siliniyor ve primler devlet tarafından karşılanıyor. Bunun için de ikametinizin bulunduğu yerdeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına müracaat edebilirsiniz. Sizin durumunuzda 1 Ocak 2015 tarihinden sonra genel sağlık sigortası prim borcunuz varsa bu borçlarınızı ödemeniz gerekiyor. Borç tutarını e-Devlet’ten öğrenebiliyorsunuz.

Sağlık prim borcu olanların devletin sunduğu sağlık hizmetinden yararlanamama konusuna gelince. Bağ-Kur sigortalıları ile genel sağlık sigortası prim borcu olanlar ile bu kişilerin bakmakla yükümlü olduğu kişiler; 60 günden fazla prim borçları olsa bile 2025 yılının Aralık sonuna kadar sağlık yardımlarından yararlanabilecek. Bu kişilerin borcu duruyor, sadece devletin sunduğu sağlık hizmetlerinden yararlanabilecekler. Ancak, sosyal güvenlik çatısı altında olanlar, genel sağlık sigortası primlerini düzenli ödeyenler, prim borçları olmayanlar; devlete ait hastaneler, üniversite hastaneleri ve daha da önemlisi SGK’nın anlaşmalı olduğu tüm özel sağlık kurumlarından sağlık hizmeti alabiliyorlar. Prim borcu olanlar ise 2025 sonuna kadar sadece Sağlık Bakanlığı’na ait sağlık kurumları ile devlet üniversitelerinin sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinde sunulan sağlık hizmetlerinden yararlanabilecekler; özel hastanelere ise gidemeyecekler.

İMALAT DIŞINDAKİ İŞYERLERİNDE PRİM TEŞVİKİ 1 PUAN AZALDI

Soru: Şirketimiz gıda nakliyat işinde çalışıyor. Gıda maddelerini depoluyoruz ve soğuk zincir kamyonları ile taşımasını da yapıyoruz. Şirketimiz de 34 kişi çalışıyor. Yeni eleman alıp bu sayıyı artıracağız. Çalışanlar için yıllardır 5 puanlık sosyal güvenlik prim indiriminden yararlanıyoruz. Bu indirim kalktı mı? Bazı sektörlerde prim desteğinden yararlanılacağı bazılarının ise yararlanamayacağı söylendi tarafımıza. Bizim çalıştığımız alan bu sektörlere giriyor mu? Korhan Z.

Cevap: 15 Ocak’ta Resmi Gazete’de yayımlanan kanun ile işverenlerin 2008 yılından bu yana yararlandığı prim desteğinde değişiklik yapıldı. İşverenlerin, sigortalıların prime esas kazançları üzerinden hesaplanan malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları işveren hissesinden 5 puanlık indirim yapılıyordu. İndirim yapılan bu kısım da Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından karşılanıyordu. İşte bu 5 puanlık sigorta prim teşviki yeni çıkan kanunla 4 puana indirildi. Ancak 1 puanlık indirim tüm sektörler için geçerli değil. İmalat sektörü dışında faaliyet gösteren işyerleri için prim teşviki 4 puana düşürülürken, imalat sektöründe faaliyet gösteren işyerlerinde dün olduğu gibi bundan sonra da çalışan başına işveren hissesinden 5 puanlık indirim yapılmaya devam edilecek. Faaliyet gösterdiğiniz alan imalat sektörüne girmiyor. Dolayısıyla bundan sonra 4 puanlık prim
teşvikinden yararlanacaksınız.

4 puanlık indirim ise 2025 yılı Şubat ayı beyannamesinden itibaren geçerli olacak. İmalat sektöründe faaliyet gösteren işyerleri içinse 5 puanlık sigorta prim indirimi 2025 ve 2026 yıllarında devam edecek. Buna göre asgari ücretli bir çalışan için imalat sektörü dışında faaliyet gösteren işyerleri için prim teşvik tutarı 1.042 TL, imalat sektöründe faaliyet gösteren işyerleri için 1.300 TL olacak.

 

Yazının Devamını Oku

Grand Kartal Otel’deki yangının sigorta boyutu

27 Ocak 2025
Bolu Kartalkaya Grand Kartal Otel’de 78 kişinin ölümüne neden olan yangınla ilgili soruşturma sürürken, konunun sigorta boyutu da tartışılmaya başlandı.

Maalesef tartışma bilerek veya bilmeyerek yanlış zemine çekiliyor. Bu konuya detaylı değineceğim ana önce otelin sigortası ile ilgili birkaç bilgiyi paylaşayım.

Oteli sigortalayan şirket Eureko Sigorta ve 20 yıldır da bu şirket tarafından sigortaları yapılıyor. Başta yangın sigortası olmak üzere; otelde konaklayanların başına gelecek felaketlere karşı bedeni zararları karşılayan üçüncü şahıs sorumluluk sigortası, işverenin otel çalışanlarına karşı sorumluluklarını kapsayan işveren sorumluluk sigortası, ortak alan sigortası, elektronik cihaz sigortası da dahil olmak üzere otelin tüm sigortaları bulunuyor. Sigorta bedeli şu kadardır, verilen sigorta teminatı bu kadardır gibi konulara hiç girmeyeceğim; çünkü 78 vatandaşımızı yitirdiğimiz böyle bir olayda bu bilgilerin hiçbir önemi yok.

OTEL SAHİBİ YÜKLÜ TAZMİNAT ÖDEYECEK

Bundan sonra ne olacak? İlgili kurumlarla tüm detayları konuştum, paylaşayım. Sigorta şirketi, yangın nedeniyle otelde meydana gelen zararı karşılayacak ki, bunun da hiçbir önemi yok. Ama şu bilgiyi paylaşayım. Sorumluluk sigortaları kapsamında yangında hayatını kaybedenlerin yakınlarına sigortadan tazminat ödenecek. Şöyle ki; otel yönetimi tarafından sorumluluk sigortası belirli bir limit dahilinde yaptırılmış. Vefat edenlerin yakınları önce otelin sahiplerine olaydaki sorumluluğundan dolayı tazminat davası açacak. Mahkemeler, ölenlerin yakınları için destekten yoksun kalma tazminatı hesaplayacak. Sigorta şirketi sorumluluk sigortasında yazan limitler dahilinde tazminatı ödeyecek, geri kalan tazminat tutarını ise otelin sahipleri ödeyecek.

SİGORTA TARTIŞMASI

Sigortacılar, otelin sahiplerinin sorumluluk sigortasından dolayı çok ciddi tazminat ödemek durumunda kalacağını vurguladılar. Sigortacılara, ‘neden sorumluluk sigortası limitsiz değil?’ diye de sordum ve şu cevabı aldım: “Dünyanın hiçbir yerinde, bir otelde yangın çıkacak, bu yangında da 78 kişi hayatını kaybedecek üzerine bir sorumluluk sigortası yapılmaz, yapılamaz.” Biliyorum; 78 canımızı yitirmişken, bu yazdıklarımın hiçbir önemi yok ama madem olayın sigorta boyutu konuşulmaya başlandı, bunları bilin istedim.

Yangın sonrası sigorta ilgili ilgili sürdürülen tartışmalara dikkat ettim de, ‘sigorta şirketi gerekli denetimleri yapmadan sigortalamış, dolayısıyla sorumluluk sigorta şirketinde’ havası yaratılmaya çalışılıyor. Daha açık bir anlatımla; sigorta varsa her türlü denetim yapılmıştır, sigorta garantisi altındadır gibi bir yaklaşım ortaya konuyor. Sadece o da değil; sigorta şirketi yangın sonrası gerekli incelemeleri yapsın, sorumluyu da sigorta şirketi bulsun tarzında bir izlenim de yaratılıyor. Ya da böyle bir beklenti oluşturuluyor.

Doğrudur, sigortanın, riski önleyici misyonu vardır. Sigorta şirketi, otel, tesis, fabrika, her neresiyle; inceler, eksiklikler bulursa, işletmecisine ‘şu önlemleri al öyle sigorta yapayım’ diyebilir. Ya da sigorta şirketi, sigorta standartlarına göre inceleme yapar, risk görmez, sigorta yapabilir. Bir sigorta şirketi herhangi bir tesisi kendine göre riskli görüp sigorta yapmayabilir, bir başka sigorta şirketi yapabilir. Bunların hepsi sigorta sistemi içindeki risk yönetimi ile alakalıdır.

Yazının Devamını Oku

Kıdem tazminatında neler değişti

17 Ocak 2025
Ocak-Haziran 2025 döneminde işçi statüsünde çalışanların alacağı kıdem tazminatının üst sınırı yüzde 11 artarak 46 bin 655 lira olarak açıklandı. Bu tavan sınırı çalışanların kıdem tazminatı da belirleyecek. Örneğin, brüt maaşınız 50 bin lira ve aynı işyerinde 10 yıldır çalışıyorsunuz; işten ayrıldığınızda 500 bin lira kıdem tazminatı almayacaksınız; tavan tutarı 46 bin 655,43 lira olduğundan, işveren tazminat tutarı olarak 466 bin 554 lira ödeyecek.

HAZİNE ve Maliye Bakanlığı, 2025 Ocak-Haziran dönemi Sosyal Haklar Genelgesi’ni yayımladı, çalışanların yeni kıdem tazminatı tavanı da belli oldu. 2025’in ilk yarısında işçi statüsünde çalışanların alacağı kıdem tazminatının üst sınırı, 46.655 lira olarak açıklandı. 2024’ün Temmuz-Aralık döneminde ise kıdem tazminatının tavanı 41.828 olarak belirlenmişti. Buna göre kıdem tazminatının tavanı yüzde 11.54 arttı. Böylece yüksek maaşlı çalışanların alacağı kıdem tazminatı da arttı. 2024’ün ikinci yarısında kıdem tazminatı tavanı 41 bin 828 lira üzerinden hesaplanırken, 2025’in Ocak ayında itibaren 46 bin 655 lira üzerinden hesaplanacak.

İKİ KERE BELİRLENMİŞTİ 

Kıdem tazminatı ile ilgili şu bilgiyi de vereyim. 2022 ve 2023 yıllarında asgari ücret senede iki kere belirlendiğinden, çalışanların alacağı kıdem tazminatı da artıyordu. Ancak 2024 yılında asgari ücrette bir kereliğine artış yapıldığı için kıdem tazminatının tavanı yıl içinde ocak ve temmuz aylarında iki kere artırılmasına rağmen senenin tamamında kıdem tazminatı 20 bin lira üzerinden hesaplandı. Eğer 2025 yılında asgari ücret temmuz ayında ikinci kere artırılmazsa; asgari ücretli çalışanın kıdem tazminatı yılın tamamında 46 bin 655 lira üzerinden hesaplanacak.

KİMLER ALABİLİR?

Kimler kıdem tazminatına hak kazanıyor? Öncelikle, çalışanın işveren tarafından işten çıkarılmış olması gerekiyor. Çalışan, işyerinde bir yıl çalıştıktan sonra kıdem tazminatına hak kazanıyor. Erkeklerde askerlik nedeniyle, kadınlar da evlilik nedeniyle işten ayrılma halinde kıdem tazminatı alınabiliyor. Çalışan emekliliğe hak kazandığında da kıdem tazminatını alıyor. Bunların dışında istisnai bir durum daha var. 8 Eylül 1999 öncesi sigortalı olanlar 15 yılı doldurup, 3 bin 600 prim gün sayısını tamamladıklarında kıdem tazminatı alıp, işten ayrılabilir. İlk sigortalı olduğu tarih 8 Eylül 1999-30 Nisan 2008 arasında olanlar ya 25 yıl çalışıp, 4 bin 500 prim günü doldurduklarında kıdem tazminatı alabilirler ya da çalışma yılına bakılmaksızın 7 bin prim günü doldurduklarında işyerinden kıdem tazminatı alıp, işten ayrılabilirler.

NASIL HESAPLANIYOR? 

Çalışanların tazminat konusunda yanıldıkları bir nokta da brüt ücretin tamamı üzerinden tazminat alınabileceği yönünde. Kıdem tazminatı, çalışılan her tam yıl için 30 günlük giydirilmiş ücret (ikramiye, prim, yol ve yakacak yardımı gibi tüm ödemelerin dahil olduğu ücret) üzerinden hesaplanıyor ve brüt ücret ile çalışılan yılın çarpımı sonucu alınacak kıdem tazminatı toplamına ulaşılıyor. Örneğin, bugün için asgari ücretli (26.005 TL) bir çalışan, işyerinde 5 yıldır çalışıyorsa 130 bin lira, 10 yıldır çalışıyorsa 260 bin lira tazminata hak kazanıyor. Kıdem tazminatından ise binde 7.59’luk damga vergisi kesintisi yapılıyor.

Yazının Devamını Oku