Nora Romi

Bir karar için 36 ses

24 Şubat 2007
Öncelikle, geçen haftaki yazım yüzünden aldığım, kesinlikle yaşlanmadığıma dair mailler ve açtığınız telefonlar için çok teşekkür ederim. İkna olmuş durumdayım! Geçen hafta birkaç anne, bir doğumgünü vesilesiyle bir araya geldik. Böyle doğumgünleri çocuklarımızın hálá normal bir zekaya sahip olduğunu gösteriyor. "Hálá" dememe gülmeyin. Anne olunca, kalıcı olan şeylerin bile gidiciliğinden şüphelenebiliyorsunuz... Hemen hemen bütün çocuklar aynı noktada takılıyor, aynı sürede sıkılıyor, aynı zamanda yoruluyor. Aynı noktayı anlamıyor, aynı şeyden keyif alıyorlar.

Anneler bir araya gelince mutlaka okul ve ödevler çekiştirilir. Biz de usul icabı başta öyle yaptık. Ama gördük ki, çoğu çocuğun artık yola girmesi konularımızı azaltmış.

Esasen şöyle oluyor: Ödevini yapan çocuğunuzun yanında durup, yardım etmeniz gerektiğinde, "Acaba benim çocuğum salak mı?" sorusunu mutlaka kendi kendinize soruyorsunuz. Sabırla anlatmaya, açıklamaya devam ediyorsunuz. Sonra deminki soruyu yineliyorsunuz: "Valla ya, benimki kesin salak. Yandım ben!!!" Bu soru üçüncü kez dilinizin ucuna geldiğinde, taşan sabrınızla birlikte eşinizi arıyor, depresyonunuzu ona yönlendiriyorsunuz. En son, ana-çocuk birlikte ağlarken sınıf arkadaşının annesini aramak aklınıza geliyor. Ve sizi tabii ki o sakinleştiriyor.

Çünkü onlar da aynı durumda...

BÖYLE DİYORUZ AMA...

Bu durum birkaç kere tekrarlandıktan sonra ödev işinde "pişmeye" başlıyorsunuz. İşte geldiğimiz nokta: Hafta arasında ödevlerine bakmıyorum bile. Cumartesi günleri Sinan’ın odasında ben sudoku çözerken, o da ödevini yapıyor. Arada ona yardım ediyorum.

O kadar yani... Benden bu kadar!..

Bu arada annelerle başka şeyler de konuştuk. Mesela, çocuğun eline ne zaman cep telefonu verilir. Yanlış anlamayın, bunu yakın zaman için düşünmüyoruz hiçbirimiz. Sadece bilgi paylaşımı... Ben, "Ne zaman okula tek başına gidip gelecek, o zaman herhalde" dedim. Başka biri, "Aman ne olur birbirimize söylemeden almayalım. Sonra çocuklar görüp istiyor" dedi.

Gerçekten de madem sekiz sene beraber okuyacaklar, biz de çocuklarla ilgili kararları 18 (sınıftaki öğrenci sayısı)x 2 (ebeveyn) =36 kişi beraber alabiliriz diye düşünüyorum. Böylece ne zaman iPod, ne zaman Wii, ne zaman cep telefonu sahibi olacaklarına ortaklaşa karar verip uygulayabiliriz.

Yazarken de gülüyorum esasen... Biz her şeye böyle hakim bir şekilde takıldığımızı sanırken bakalım her yeni günde nasıl parlak fikirler ve sürprizlerle gelecekler...

UNUTMAYIN

evinizde küçük bir oyuncu var


Bebeğiniz kendi halinde oyunlar oynarken ve dış dünyayla ilgisi sadece kendisinin ilgi gördüğü anlarla sınırlıyken hızla büyümeye ve çevresini incelemeye başlar. Bir-iki yaşlarındayken bu incelemelerin sonuçları taklit yoluyla ortaya çıkar. Bir anda sizin yaptığınız hareketleri taklit etmeye başlayabilir. Mesela siz telefonda konuşurken, o da yanınızda dikilip kulağında bir oyuncağını tutmaya başlayabilir. Bu gelişim, anne-babalara izlemesi çok keyifli anlar gibi görünse de, aslında çocuğunuz gelişimi açısından büyük bir adım atmakta. Taklit, dil gelişiminden sosyal becerilere kadar, çocuğunuzun ihtiyaç duyduğu pek çok gelişimin başlangıç noktası olma özelliği taşır. Yani, bebeğinizin sizi taklit etmeye başlaması, gelişiminin önemli dönüm noktalarından biri. Çünkü kendisini ve başkalarını bu yolla tanır.

Çocuğunuzun sadece belli bir davranışı, o anda ya da hemen ardından taklit etmesi, taklit becerisinin gelişmekte olduğunun göstergesi. Her çocuk, ebeveynlerinin her hareketini taklit etmeyebilir. Bazı çocukların harekete geçmek ve taklit etmeye başlamak için daha fazla zamana ve belli bir süre izlemeye ihtiyacı da olabilir.

Peki çocuklar neden taklit eder? Aslında bu durum, anne-babaları ile bağlılıklarının ilk sonuçlarından biri. Örneğin babasının sabah sporunu, yanında dikilerek taklit eden bir çocuk fiziksel gelişimini değil, babası ile arasındaki bağı vurgular. Babası gibi olmanın ötesinde, "babası ile olmak" asıl motivasyonudur.

Bu küçük taklitçilerin, sevimli hareketleri sonrasında gördükleri ilgi, taklit davranışının güçlendirilmesini ve devam ettirilmesini sağlar. Böylelikle her defasında en iyi performansı göstermek için elinden geleni yaparlar. Tüm diğer öğrenilen davranışlar gibi, bu da anne-baba tarafından pekiştirilmiş olur.

KIZ ANNEYİ OĞLAN BABAYI

Genellikle ilk zamanlarda kız çocuklar annelerinin, erkek çocuklar da babalarının davranışlarını taklit etmeyi tercih ederler. Pek çok anne-baba oğullarını annelerinin rujlarını denerken yakalayabilir, kızlarını da babaları gibi tıraş olmaya çalışırken görebilirler. Çünkü bir-iki yaş çocukları sadece ve sadece gördüklerini taklit ederler. Kısacası endişelenmenize gerek yok.

Çocuklarda cinsiyet kimliği üç yaşından sonra gelişmeye başlar. Taklit etme becerisi ise doğumdan itibaren başlayabilir. Yeni doğan bebeklerin önemli bir bölümü mimikleri taklit eder. Özellikle, dilin dışarı çıkması gibi belirgin hareketleri tekrarlamak için gayret ederler.

Bir-iki yaş çocuklarında görülen taklit davranışı ise daha bilinçlidir. Bu yaştakiler taklit ettikleri davranışların bir anlamı, etkisi olduğunun, hangi durumlarda yapıldığının farkındadır. 15. aydan itibaren taklit edilen davranışı devam ettirebilmelerini sağlayacak zihinsel ve motor gelişime erişirler. Bu dönemde devamlı hareket halindedirler ve el-göz koordinasyonları da belirli bir seviyeye gelmiştir.

Çocukların gözlemledikleri davranışlar içinde taklit etmekten en keyif aldıkları, evle ilgili olanlar. Örneğin yerleri süpürmek. Aynı zamanda anne-babasının makyaj, saç tarama, diş fırçalama, tıraş olma gibi bakımla ilgili ritüellerini hemen her fırsatta taklit edebilirler.

NELER YAPABİLİRSİNİZ

Unutmamanız gereken, küçük tiyatrocunuzun gölgeniz misali siz ne yaparsanız onu yapacağı ve yaptığı davranışı da kesin olarak öğreneceği olmalı. Bu nedenle dikkatli davranmanız ve özellikle şu noktaları unutmamanız gerekiyor:

á Çocuğunuz için iyi bir model olun. Gelişimi açısından son derece kritik olan bu dönemde en uygun ve gelişimine olumlu katkı sağlayacak davranışları sergilemeniz çok önemli. Sağlıklı beslenmeye başlamak, sigarayı bırakmak, kızgınlıklarınızı törpülemek için en uygun zamanın bu olduğundan emin olabilirsiniz.

á Hareketlerinizin taklit edileceğini unutmayarak güvenli davranışlar sergileyin. Küçük çocukların doğru-yanlış, güvenli-tehlikeli ayrımları yoktur. Sıcak içtiğiniz sıcak içecekleri denemeleri, sizden gördüğü için fırının kapağını açmaya çalışmaları an meselesi. Çocuğunuzun evde güvenli bir şekilde hareket etmesini sağlayabilecek tüm önlemleri aldığınızdan emin olmalısınız.

BECERİSİNİ DİKKATE ALIN

Taklit becerisi, çocuğunuzun bağımsızlığını kazanma ve kendi başına hareket etme yolunda attığı önemli bir adım. Yetişkinlerin hareketlerini taklit ettikçe, artık kendilerinin de yetişkinler gibi davranabilmeye başladıklarını fark eder, "Mükemmel! Tekrar denemeliyim!" diye düşünürler. Çevreleri üzerinde kontrol sahibi olduklarını görmeye başlayınca sadece taklit etmekle kalmayıp, kendi başlarına hareket etmeye, taklitlerden esinlenerek istedikleri davranışları, istedikleri anlarda sergilemeye başlarlar.
Yazının Devamını Oku

Yaşlanıyorum!

17 Şubat 2007
Bir kadın acaba bu cümleyi kendi kendine söylemeli mi? Ya da ne zamansöylemeli?.. Bunu böyle söylemek için neler gerekiyor: Üç çocuk annesi olmak mı, torun torbaya karışmak mı, gerdanın sarkması mı? Yoksa ilk botoks iğnesini yiyecek kıvama gelmek mi?

Belki de annenizin ya da anneannenizin vurgulamalarıyla konuşmak, onlar gibi davrandığınızı fark etmek bile yeterli olur...

Yaklaşık 10 aydır sigara içmiyorum. Bu, "Sigarayı bıraktım" demeye yakın bir durum. Sigarayı severek içen, keyifli içicilerdendim. Dolayısı ile kimseye delaf edeceğimi sanmazdım. Mesela daha önce yanımda sigara bırakan birisi var diye sigara içmemezlik etmezdim. Aynı şeyi kendim de uyguluyor, yanımda herkesin rahat rahat sigara içmesinden rahatsızlık duymuyorum. Zaten bu şekilde insanın canı sigara falan da çekmiyor!!!

Ama bu hayatta iki şeyden dolayı rahatsızlık ya da pişmanlık hissetmişimdir. Birincisi, ailemdeki herkesin en az üç-dört lisan bilmesine rağmen, benim sadece İngilizce ile sınırlı kalmamdı. İkincisi de sigaraydı ki o da çocuk sahibi olduktan sonra rahatsız edici olmaya başlamıştı...

ŞU YAPTIKLARIMA BAKIN! UTANÇ VERİCİ!!!

Ne yaptım biliyor musunuz: Geçen gün iki anne ve oğlanlar kahve içip kalkarken liseli iki çocuk bizim kalktığımız masaya yanaştı. Birinin elinde sigara vardı. Ve ben çocuğa laf ettim: "Ya, niye içiyorsun be! Keşke içmeseydin. Ben bırakmak için neler çektim!" deyiverdim.

"Çocuğum, evladım..." muhabbeti çekmedim, olaya genç bir üslupla yaklaştım ama yaptım işte! Sonra da yine çocuğa dönüp: "Bunu duymamış ol. Bunu ben söylemedim. Tanrım ben neler dedim," diyerek arkadaşımı ve çocukları çekiştirerek oradan uzaklaştım.

Birkaç gün boyunca yaptığım aklıma gelerek içim sıkıldı. Ama sonra aynı vahamette bir başarıya daha imza attım:

Oğlumla beraber yurt dışında yaşayan kardeşimi ziyarete gittik. Bekar evine girer girmez, "Bu ne hal!" diyerek ortalığı toparlamaya başladım. Temizlikten anlamayan biri olarak evi yetersiz derecede temiz bulup, "Kim geliyor burayı temizlemeye, felaket burası!" diye dırdıra devam ettim. Gerçekten ev konusunda beceriksiz olduğumdan dolayı, çok fazla temizleyemedim ama birkaç torba çöp çıkarıp ortalığı biraz olsun yerleştirdim.

Ve oturduğum anda "Ben ne yaptım" dedim...

Hálá da diyorum!!! Bu iki olay beni gerçekten yaşımın ilerlediğine ikna etti. Kendimi kötü hissettim açıkcası. Çünkü genç kalma konusunda ciddi iddiaları olan biriyim. Bunun temelini de "ruh gençliği"ne sıkı sıkıya dayamış durumdayım.

Azimle savaşacağım... Bu krizi de atlatacağım...

Benimle birlikte siz de genç kalacaksınız!

Çocuğunuzu tekrar okula alıştırmanın yolları

Yarıyıl tatilinde yapılması gereken ev ödevlerine rağmen pek çok çocuk gevşedi. Özellikle de birinci sınıfta olanlar... Annelere de, çocuklarını beş gün önce başlayan ikinci dönem için tekrar düzene sokma çabası kaldı. Anadolu Sağlık Merkezi’nden uzman psikolog Sevil Usanmaz’a, çocuklarımızı yeni eğitim dönemine nasıl hazırlamamız gerektiğini ve disiplini sorduk.

Çocuklara yeni eğitim döneminde nasıl davranmalıyız?

- Çocuğunuza gereğinden fazla yüklenmeyin. Beklentiler, çocuklarda bıkkınlık ve çaresizlik duygularını artırır ve öğrenmeye karşı direnç ve inatlaşmaya sebep olur.

İlk dönem karnesinde zayıfları olan çocuklar için neler önerirsiniz?

- Karnesinde zayıf olan çocuğa kötü davranmak, fiziksel şiddet, ceza, sevdiği şeylerden mahrum bırakma, odaya kapatmak, hakaret veya aşağılama çocuğun ruh sağlığını son derece olumsuz yönde etkiler. Diğer arkadaşlarıyla kıyaslamak, karşılaştırmak da özgüveni olumsuz etkileyip, çocuğun güvensiz, içe dönük, öfkeli olmasına neden olur. Çocuğu kendisiyle karşılaştırmak en doğrusu. Örneğin "Geçen sene bu dersin daha iyiydi, bu sene ne oldu" gibi bir konuşma yapabilirsiniz. Bu dönemde zayıf dersleri üzerinde konuşarak, bunun nedenlerini bulmaya çalışın. Dersi anlama güçlüğü mü var, çalışma yöntemi mi yanlış, yeterince çalışmadı mı, görme-duymada sorunu mu var vb... Unutmayın, çocuklar kaç yaşında olursa olsun, onlarla konuşabiliriz. Zaten çocuklar sorunlarını ve çözüm yollarını da gayet iyi bilirler. Nedenler çocukla birlikte bulunduğunda, çözümünü de seve seve kabul ederek yapacağı için bu dönemde daha az sorun yaşarsınız.

VAATLER OLUMSUZ ETKİ YAPAR

Ödüllendirmek ya da vaatlerde bulunmak doğru bir yol mu?

- Ödüllendirme, takdir ve beğenme şeklinde olursa başarıyı olumlu yönde etkiler. Maddi ödül ve vaatler ise öğrenmeyi tam tersine olumsuz yönde etkiler. Hatta bir süre sonra ebeveyn-çocuk arasında inatlaşma ve çekişmeye neden olabilir. Çocuklarda görev bilinci, sorumluluk gibi nitelikli duyguların gelişebilmesi için maddi ödül mutlaka manevi ödülün peşinden gelmeli.

Sıkı disiplin altında yetiştirilen bir çocuğun başarıya ulaşabileceğini düşünüyor musunuz?

- Sıkı disiplin, bir yetişkinin çocuğa karşı uyguladığı zor kullanım metodudur. Çocuğun yeteneklerini, ihtiyaçlarını, kapasitesini ve gelişim seviyesini dikkate almayan sıkı disiplin, başarıya değil başarısızlığa yol açar. Ancak beden ve ruh sağlığı birlikte iyi olursa başarıdan söz edebiliriz. Mutlu, huzurlu, kendini seven, hatalarını kabul eden, hatalarını düzeltmek için çaba gösteren, sorumluluk alabilen, destek ve yardım isteyebilen çocuklar başarılı olur.

KENDİNE HEDEFLER KOYMASINI SAĞLAYIN

Peki bu durumda ne öneriyorsunuz?

- Katı disiplin yerine, sınırlardan ve sorumluluklardan söz edebiliriz. Sınırlar, çocuğun okul öğrenmesi ve sosyal öğrenmesi için gerekli. Bunun için de çocukların amaçlar edinmesi ve kendilerine hedefler koyması istenebilir. Çocuğun özdenetimini sağlayabildiği, sevgi ve destekle ulaşılan başarı sürekli olur ve hayatın her aşamasında devam eder.

Her burca bir masal

Çocuğunuza sıra dışı, yaratıcı ve güzel bir dille yazılmış masallar okumak isterseniz, Her Burca Bir Masal’ı öneririz. Her burç için ayrı olarak kaleme alınan bu masalların hepsi çok sürükleyici. Akıcı, sade ve pozitif bir dille, renkli ve yaratıcı çizimlerle süslenen Her Burca Bir Masal kitabı, Emre Mahir tarafından kaleme alınmış. Kara Kutu Çocuk Yayınları’ndan çıkan kitap, 112 sayfadan oluşuyor ve 14 YTL.

Yazının Devamını Oku

Rüyamda dişlerim kırılıyor

13 Şubat 2007
RUMUZ: HANDEBeni oldukça rahatsız eden iki rüyamdan bahsetmek istiyorum; bunları belli aralıklarla görüyorum fakat ne anlama geldiklerini bir türlü çözemiyorum. 1) Rüyamda kimi zaman dişlerimin kırıldığını görüyorum. Kocaman dişlerim ağzıma büyük geliyor ve çenem benim kontrolüm dışında kapanıyor, buna engel olamıyorum. Çenem kapandıkça da dişlerim teker teker kırılıyor ve un ufak oluyor. Dişlerimle ilgili bir problemim veya kafama taktığım herhangi bir sorunum da yok. Bu neden kaynaklanıyor olabilir?

2) Rüyamda genelde birilerini dövdüğümü, birilerinin canını acıttığımı görüyorum. Adeta tüm sinirimi onlardan çıkarıyorum. Oysa rüyamda dövdüğüm bu kişiler günlük hayatta çok karşıma çıkmayan, tanıdığım fakat çok da bağlantımın olmadığı kişiler oluyor. Rüyamda beni kızdırıyorlar; önce sakin sakin birtakım şeyler izah etmeye çalışıyorum ama işe yaramadığını görünce kızıyorum.

YORUM

Birinci rüyanızın yorumunu, gece diş sıkma problemi yaşamadığınızı varsayarak yazıyorum. Rüyada görülen dişler, savunma ihtiyacımızı ya da saldırganlık duygularımızı gösterir. İkinci rüyanızda, normalde tanıdığınız ancak fazla karşılaşmadığınız kişilerle yaşadığınız olaylar da, birinci rüyanızdakilerle benzer duyguları yansıtıyor. Dolayısıyla, son günlerde ya da yakın geçmişte sizi rahatsız eden olay veya kişilere veremediğiniz tepkileri, rüyanızda veriyorsunuz gibi duruyor. Rüyanızda gördüğünüz kişileri not alıp size neler hatırlattıklarını, hangi özelliklerinin sizin için daha dikkat çekici olduğunu yazarsanız sizi gizli gizli kızdıran şeyleri bulmanız kolaylaşacaktır.
Yazının Devamını Oku

Grup Şurup CD’si istiyoruz!

10 Şubat 2007
Çoğu anne Grup Şurup’u bilir. TRT Ankara Televizyonu Çocuk ve Gençlik Programları Müdürlüğü’nün prodüksiyonu olan "Benimle Oynar Mısın?" adlı programda şarkı söyleyen kuklalar onlar. Kukla orkestrası Grup Şurup çocukların çok ilgisini çekiyor. Kukla karakterlerin isimleri Pırpır, Karıştırmacı Tırtıl, Greyfurt Çekirge ve Ivırı ile Zıvır. Son derece iyiler. Hem görüntüleri hem de şarkıları çok sempatik. Müzik güzel, sözler anlamlı ve eğlenceli. Biz artık seyretmesek de Sinan zamanında epey takılmıştı onlara. Özellikle de yaz tatillerinde.

Şimdi küçük bebeği olan arkadaşlarım sürekli bu gruptan bahsediyor. Hatta "canavar anne" dediğimiz arkadaşım Berna, üşenmemiş ve TRT’yi aramış, "Yok mu bunların bir CD’si" diye sormuş. Gerçekten de pek çok kişi var soran. Hatta internette de dolandığınız zaman grubun ne kadar iyi olduğundan bahseden, CD’sinin çıkmasını isteyen pek çok yazı ile karşılaşabiliyorsunuz. Grup Şurup’un çevremizde şarkı söyleyen pek çok popçudan çok daha iyi olduğuna inananların sayısı da az değil.

Dolayısıyla acil olarak Grup Şurup’un CD’sini DVD’sini, kasetini veya teknik olarak her ne yapılabiliyorsa onu bekliyoruz. İstiyoruz. Bizi duyun lütfen...

ANNE OLUNCA ANLADIM

Bu hafta size ulaştırmak istediğim bir bilgi de, yeni açılan bir internet sitesi.

Anne olduktan sonra mesleği olan gazeteciliği annelik üzerinde yoğunlaştıran Hülya Yıldırım açtı bu siteyi: anneoluncaanladım.com. Hemen baktım tabii... Yeni ve henüz açılmamış bölümleri olmasına rağmen eğlenceli bir dergi mantığında hazırlanmış. Sizi tıbbi bilgilere veanne olmanın ağır sorumluluğu ile boğmuyor. Ayrıca "Benim Hikayem" adlı bir bölüm var. Oraya hamilelik, doğum, aşk veya evlilik hikayenizi gönderebilirsiniz. Bunu diyorum, çünkü biliyorum ki pek çok kadın yazmaya meraklı. Orası memnun edebilir böylelikle sizleri...

ÇOCUKLARASULU EĞLENCE

Bir de gösteri duyurusu... Son zamanlarda özellikle çocukların ilgi odağı olan, yunus ve deniz aslanı gösterisi Bahçeşehir Aqua Dolphin Su Parkın’da hafta içi saat 14.00’te ve hafta sonları 15.00’te.

Yunuslarda çocukları çeken en önemli özellik 4-6 yaş arasındaki bir çocuğun zekasına sahip olmaları. Tıpkı çocuklar gibiler; seyreden miniklere su sıçratıyor, eğitmenin talimatının dışına çıkıp kaytarıyor ya da top gösterisi sırasında kendi başına oynamaya devam ediyorlar.

Çocuklar yunuslara ve deniz aslanına dokunarak fotoğraf çektirip, onlarla beraber havuza girip yüzebiliyorlar da. T: 0212 672 61 61 veya www.suparki.com
Yazının Devamını Oku

Çocuğu adam sanmak

3 Şubat 2007
Ben anlayamıyorum bazen. Bizim çocuklar artık büyüdü mü, büyümedi mi? Babasına göre o hálá çocuk. Ama bizim babamıza göre, Sinan 30’una gelince de yeterince büyük olmayacak. Diğer bütün babalar gibi...

Olaylar şöyle gelişiyor: Bir an bakıyorsunuz ki çocuğunuz gayet akıllı davranıyor; izin istiyor, düşünerek konuşuyor, kendi kendine oynuyor, acıktığı zaman mutfağa gidiyor, bir tepside yiyecek bir şeyler hazırlıyor. Mantıklı sorular soruyor, mantıksız yorumlar yapmıyor...

"Tamam" diyorsunuz, "Bu çocuk artık büyüdü!"

Sonra arkadaşınız arıyor. Bir önceki gece oğlunuz onda yatıya kalmıştı ve iki oğlanın neler yaptığını dinliyorsunuz. Oyunlar oynanıyor, odalar toplanıyor. Anne ve babalar mutfakta sohbet ederlerken, çocuklar salonda kimseyi rahatsız etmeden takılıyor.

"Tamam," diyor arkadaşınız da: "Bunlar olmuş!"

Buna göre de planlar yapmaya başlıyorsunuz: "Hmm, o zaman ben şimdi oğlumla oralara buralara gider, oralarda buralarda gezer, şunu bunu yerim" diye...

Ne var ki o anda kader size küçük küçük gülüyor. "Hop hop, değiş ton ton" misali bizimkiler arsızlaşıveriyor birden...

O kibar kibar izin alan çocuk, "hayır" cevabı karşısında çileden çıkıyor. Ailesinden bıktığından, bir daha görmek istemediğinden, başka eve taşınacağından falan bahsediliyor. Evdeki topları bile sizden daha fazla sevdiğini düşünmenize neden olacak bir dizi davranış tutumu içine giriyor.

"Yok... Olmamış daha..."

ANNEYE ÖZEL MUAMELE

Çocuğun içinde bulunduğu bu değişim, onun gelişiminin bir parçası. Peki bu değişim benim dengesizliğime neden oluyorsa ne yapacağız?

Evet, ne yapacağız?! Çünkü ben kriz geçiriyorum böyle durumlarda. O zaman babası devreye girip, "İyi de Nora, o daha altı yaşında" diyor. Başlarda bu cümle benim frenlememi sağlıyordu. Evet, ne olursa olsun daha altı yaşındaydı ve bir çocuktu. Arada bir özenerek olgun davranabilirdi ama o kadar...

Nitekim dediğim gibi beni başlarda toparlıyordu o cümle. Ama sonraları ben de çığırdan çıktım: "Olabilir, benim de uykum var!"

Öyle kıvrak davranıyorlar ki, davranışlarında gösterdikleri değişim, bizim de onları doğru konumlamamıza, dolayısıyla da doğru davranmamıza engel oluyor.

Ve tabii ki, yine bunun sorumlusu biz anneler oluyoruz. Çünkü bu çocuklar babalarına ve bir üst kuşak aile üyelerine böyle davranmıyorlar.

Bize... Sadece bize... Annelere!..

Ama günahını almayayım, Sinan geçenlerde anneme de bu anlamsız davranışlarından birini uygulamış. Tam sofra kurmuş annem, açık büfe istediğini söylemiş Sinan. Yemekleri ona göre yerleştirmişler sofraya. Ama olmamış tabii... Nerede gördüyse, oradaki büfe sistemi evdekine uymayınca kriz geçirmiş bizimki.

Ve annem de tabii ki! Ağlamak bir yana, benim ne demek istediğimi de anlamış oldu.

Tabii ki çocukların bize yaptıklarını, diğerlerine de yapsınlar demiyorum ama, hani, anlaşılmak açısından da iyi oluyor!

İyi çocuk yetiştirmek için 50 öneri

TEMEL ÖNERİLER

1.
Siz öyle olmasanız da çocuğunuz sizin mükemmel olduğunuzu düşünüyor. Bu yüzden de ona en iyi model sizsiniz.

2. Yaptığınız hatalar için kendinizi cezalandırmayın. Ders alıp, daha iyisini yapmayı öğrenin.

3.
Güne "seni seviyorum" diye başlayın ve aynı şekilde bitirin. Ona bol bol sarılın ve öpün.

4.
Çocuğunuza öğretebileceğiniz en önemli becerilerden biri özür dilemek. Öğretme yolu, örnek olmaktan geçiyor.

5.
Çocuğunuz yeterince büyüdüğünde, ona yapabileceği küçük görevler verin. Bu, sorumluluk duygusunu geliştirir.

6.
Her çocuk diğerlerinden farklıdır. Aklınızdaki tek soru, "Çocuğum için en iyisi hangisi?" olmalı. Yanıt size ve ailenize has olacaktır. İçgüdülerinize güvenin.

7.
Hiçbir şey için acele etmeyin ve çocuğunuza da sabırlı olmayı öğretin.

8.
Yapılması gerekenlere, eksiklere ve üzüntülere rağmen, iyi olana odaklanın. Güçlükleri etkisiz hale getirmek için mizah yeteneğinizi kullanın.

9.
Çocuğunuza kendi kararlarını vermesi konusunda cesaret verdiğinizden ve onu sık sık övdüğünüzden emin olun.

DİSİPLİN İÇİN

10.
Yalan söyleme, başkalarına zarar verecek davranışlarda bulunma ve paylaşmama konularında net kurallar koyun. Çocuğunuzu bu kuralları çiğnenmesi durumunda ne olacağı hakkında bilgilendirin.

11.
Çocuklar ancak sınırları zorlayarak yerlerini öğrenebilirler. Bu yüzden çizgilerin tam yerini bildiğinizden ve gösterdiğinizden emin olun.

12.
"Poposuna bir şaplak" bile olsa, kesinlikle çocuğunuza vurmayın.

13.
Disiplinin en önemli kısmı, olumlu davranışların pekiştirilmesidir, bunu unutmayın. "Aferin" demek bu davranışın devamlılığını sağlar.

14.
Sinirlendiğinizi fark ettiğinizde, gözlerinizi kapatın ve en az 10’a kadar sayın. Çocuğunuza bağırmayın.

15.
Öfkelenen bir çocuğu sakinleştirmek için en iyi yol, dikkatini başka bir yöne çekmek. Kendini aynada izlemesini sağlayın.



BESLENME VE YİYECEKLER

16.
Annelerin bedeni, bebekler için en mükemmel besine doğal olarak sahiptir. Bebeğinizi anne sütü ile besleyin.

17.
Masada ne olduğu değil, masanın etrafında kimlerin olduğu önemlidir. Yemekleri ailece yiyin.

18. Çocuklara ödül olarak yiyecek verilmesi, kötü beslenme alışkanlıklarına neden olur.

19.
Çocuğunuzu mutfağa sokun. Yemeğin hazırlanması sürecinde size eşlik etmeleri, yemelerini de kolaylaştırır.



SAĞLIK VE GÜVENLİK

20.
İlkyardım müdahalelerini öğrenin. Böylece hem sizin hem de ailenizin yaşamı daha güvende olur.

21. Acil durum numaralarını ezberleyin: Polis: 155, Ambulans: 112, İtfaiye: 110.

22. Birinci kattan yukarıda yaşıyorsanız, tüm pencereler konusunda önlem aldığınızdan emin olun.

23.
13 yaşın altındaki çocukların ön koltukta oturmasına izin vermeyin. Otomobil güvenlik koltuğu alın.

24. Mikroplardan korunmanın en iyi yolu, el yıkamak. Çocuğunuza, elini en az 20 saniye yıkamasını öğretin.

25.
Çocukların küvette boğulmaları sadece birkaç saniye alır. Küvet sefalarında dikkatli olun.

26. Çocuklarınızın aşılarını düzenli olarak yaptırın ve düzenli doktor kontrolüne gidin.

27.
Küçük bir defter edinin ve çocuğunuzun tüm hastalıklarını, aşılarını, alerjilerini ilaç tedavilerini not alın.

28.
Doktorunuz söylemediği sürece, çocuğunuza ilaç vermeyin. Prospektüsteki ayrıntıları okuyun.

29.
Güneşe çıktığınızda

en az 30 faktörlü güneş kremi sürün.

30. Üç aydan küçük bebeğinizin ateşinin 38’den yüksek olması durumunda doktorunuzu arayın.

31.
Çocuğunuz kusuyor ve rengi yeşilse, saat kaç olursa olsun acil servise koşun. Yeşil kusmuğun anlamı -eğer çocuğunuz çok fazla ıspanak yemediyse- bağırsak ve sindirim sisteminde sorun demek.



32.
Sık öksüren çocukların özellikle geceleri daha fazla öksürenlerin- astımı olabilir. Erken teşhis çok önemli.



İYİ BİR UYKU İÇİN

33.
Yeterli uyku uyumayan çocuklar daha sık hastalanır, ayrıca, okul başarısının da düşük olmasına neden olur.

34.
Uyku vaktini sabitleyerek alışkanlığın yerleşmesini sağlayabilirsiniz.

35.
Uyumadan en az yarım saat öncesinde televizyonu kapatarak rahatlamasını sağlayın. Birlikte kitap okuyabilirsiniz.

36.
Öğleden sonra uykuları, çocuklar için çok yararlı. Dört yaşına kadar öğleden sonraları uyumasını sağlayın.

37.
Sorunsuz uyku için yanında mı kalmalı, bırakıp ağlatmalı mı? Seçim sizin. Önemli olan, her ikinizin de ihtiyacınız olan uykuyu uyumanız.



ÖĞRENME

38.
Çocukların öğrenmesi için en iyi yol, anne-babalarının onlarla devamlı olarak konuşması.

39.
Çocuğunuza kitap okuyun. Yeterince büyüdüğünde de, önce resimleri anlatması, sonrasında da size kitap okuması için elinizden geleni yapın.

40.
Çocuğunuzun en sevdiği şarkıyı tekrarlayın; en sevdiği kitabı okuyun. Yapılan tekrarlar,çocukların hafızalarının gelişmesini sağlar.

41.
Çocuğunuzun öğretmeninin, çocuğunuzun gelişiminde son derece büyük bir etkisi vardır. Öğretmenine destek verin.

42.
Anne ve babaları okulda aktif görev alan çocukların akademik başarılarının daha yüksekolduğu görülüyor. Okulla bağınızı kesmeyin.

BİRKAÇ TÜYO

43.
Eğitimi için para biriktirin. Günde sadece 5 YTL’yi bir kenara ayırarak, 10 yılda 18 bin YTL biriktirebilirsiniz.

44. Çocuğunuza hayat sigortası yaptırın. Geleceği güvence altında olsun.

45.
Çocuğunuzun yüzünü, birlikte yaptığınız her şeyi, her adımını ve değişimini fotoğraflandırın.

GÜZEL ZAMANLAR

46.
Kendi çocukluğunuzu araştırın. Nelerle oynar, neler yapmak istermişsiniz. Çocuğunuza, sizinkilere benzer oyuncak alarak, keyif aldığınız aktiviteleri birlikte yaparak hatırlayın.

47.
Tatile çıkın. Ama müsrif davranarak değil tabii. Bütçenizi yılda en azından bir kez tatil yapabilecek şekilde ayarlayın.

48.
Çocuğunuzun doğum günleri için sabit kalacak bir gelenek oluşturun.

49. Kapının dışına çıkın. Adımları birlikte atın ve dış dünyaya sarılması için çocuğunuzu cesaretlendirin.

50.
Her şeyin ötesinde en önemli işiniz, anne-baba olmanın tadını çıkarmak. Her fırsatta bu güzel duygunun keyfini çıkarın.
Yazının Devamını Oku

Sömestr tatili başladı

27 Ocak 2007
15 güne 15 öneri 1) LEGO DÜNYASI: Akmerkez’de, geleneksel olarak her sene sömestr döneminde yapılan aktiviteler bu sene Lego’larla bambaşka bir boyuta taşınacak. 27 Ocak-11 Şubat 2007 tarihleri arası havuz üzerine kurulacak olan özel alanda gerçekleştirilecek aktivitede çocuklar serbest lego parçalarıyla, hayal ettikleri okulu yapabilecekler. Katılım için www.adoreoyuncak.com.

2) SKI SAMBA:
Türkiye’deki ilk özel çocuk kayak kampı Ski Samba ve Doğuş Çocuk Kulübü çocuklar için kamp düzenleniyor. 7-14 yaş arasındaki çocuklar için konaklama, yeme içme ve kayak derslerini içeren programlara en fazla 10 çocuk kabul ediliyor. Çocuklar, kamp bitiminde tüm dünyada geçerli olan ve kayak seviyesini belirten bir bröve alıyor. T: 0216 449 95 60

3) PLAY HOUSE’TA BİLİM ÇALIŞMASI: 7-12 yaş arasındaki çocuklar bilimi dokunarak, hissederek, tadarak, uygulayarak ve aynı zamanda eğlenerek öğrensin diye özel bir program hazırlandı. Sekiz günlük eğitim sonucunda çocuklara kendi yaptıkları uygulamaları ve katılım sertifikaları verilecek. T: 0212 279 40 68.

4) GELECEĞİN YILDIZLARI: Çocukların sporla dolu keyifli bir kış tatili geçirmeleri amacıyla düzenlenen Geleceğin Yıldızları Sömestr Kayak Kampı 4-11 Şubat tarihleri arasında Uludağ’da düzenleniyor. 8-16 yaş grubunun katılabileceği kampta yeni başlayanlardan yarışmacı düzeyine kadar on farklı eğitim grubu bulunuyor. Kayak malzemeleri ve tüm iniş çıkışlar organizasyon tarafından karşılanıyor. T: 0216 345 81 00.

5) MİNİCLUB OYUN ATÖLYESİ: MiniClub Oyun Atölyesi, 5-7 yaş arasındaki çocuklar için farklı ve eğlenceli bir İngilizce lisan atölyesi düzenliyor. Programa katılan çocuklar haftada üç gün cooking, art & craft, sing a song, story time başlıklı oyunlu eğitimlerde İngilizce kelime bilgilerini ve konuşma yeteneklerini geliştirecek. T: 0212 219 82 54.

6) SMARTKIDS: Smartkids, çocukların şehirleri keşfedecekleri bir program hazırladı. Legodan şehirler kurup, insan hayatını kolaylaştıran ve çevreye zarar vermeyen binalar inşa edecekler, farklı kültürlerin şehirlerini, mimari yapılarını inceleyerek hem öğrenecek hem de eğlenecekler. T: 0212 280 19 70.

7) PLAY CAFE: Maslak Atlı Spor Kulübü içerisinde yer alan Play Cafe’de tatil boyunca İngilizce sanat aktiviteleri var. Sadece İngilizce konuşuluyor ve İngilizce hikayeler anlatılarak keyifli bir ortamda sanat ve lisan eğitimi bir arada veriliyor. Yaş grupları 4-5 yaş, 6-8 yaş ve üzeri olarak ayrılıyor. Öğrenci sayısı ise en az 3, en fazla 8 çocukla sınırlı. T: 0212 286 47 30.

8) TİYATROLAR: Eti Çocuk Tiyatrosu, "Alice Harika Diyarında" oyununu Türkiye’nin çeşitli okul ve halk eğitim merkezlerinde ücretsiz olarak sahneye koyuyor. Program şöyle: á 6-11 Şubat: İstanbul- Caddebostan Kültür Merkezi á 19 Şubat: Afyon á 20 Şubat: Ispartaá 21 Şubat: Denizli á 22 Şubat: Muğla á 23 Şubat: Aydın á 26-27 Şubat: İzmir á 28 Şubat: Manisa. Detaylı bilgi için 0212 339 83 91’i arayabilirsiniz. Pınar Çocuk Tiyatrosu ise "Güldürmek Gerekli" isimli çocuk oyununu İstanbul’daki Profilo Alışveriş Merkezi’nde her cumartesi-pazar saat 11.15’te ücretsiz sergileyecek. T: 0212 216 43 69.

9) PORTAKAL AĞACI: Portakal Ağacı çocuklara eğlence dozu yüksek bir program hazırladı. Sömestr Portakalı isimli program 79 yaş arasındaki çocuklara yönelik müzik, resim, drama çalışmaları, okuma seansları, hikaye kurgulama, film seyirleri, müzik dinletileri gibi aktiviteleri içeriyor. Programa tüm tatil boyunca katılım yapılabileceği gibi, isteğe göre haftalık ya da günlükte katılım seçenekleri de var. T: 0216 368 89 03.

10) DOĞUŞ ÇOCUK SENFONİ ORKESTRASI: Doğuş Grubu’nun sosyal sorumluluk platformu olan Doğuş Çocuk bünyesinde kurulan Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası, 2007 konserlerine Mersin ve Adana’da başlıyor. Hem çocuklara hem de yetişkinlere yönelik konserlerin ilki 2 Şubat’ta Mersin’de, ikincisi ise 3 Şubat’ta Adana’da. Orkestra, Türk çocuklarının senfonik müziği yaşıtları aracılığıyla sunarak, çok sesli evrensel sanat müziğini ülkemizde yaygınlaştırmayı, klasik müzik alanında yeni sanatçılar yetişmesine destek vermeyi ve Türk çocuklarının sanatsal birikimini yurtiçi ve yurtdışında tanıtmayı amaçlıyor. T: 0212 217 29 99.

11) SİNEMADA NE VAR? 26 Ocak’ta gösterime giren Neşeli Ayaklar, sömestr tatilinde çocuğunuz ve sizin için eğlenceli bir film. Neşeli Ayaklar’ın baş kahramanı Mumble, şarkı söyleme yeteneğinden yoksun olduğu için anne-babası onu tedavi ettirmek için bir öğretmene götürür. Öğretmen Mumble’ı en derin duygularını ifade edebilmesi için cesaretlendirir, ama bu duyguların ortaya çıkışı step dansı şeklinde olur.

12) RAHMİ KOÇ MÜZESİ: Özellikle erkek çocuklar için cennet sayılabilecek bu müzeye kızların da kayıtsız kaldığını söyleyemeyiz. Rahmi Koç Müzesi koleksiyonunun temelini gerçek eserler ve bunların modelleri ile bilimsel ve mekanik objelerden oluşuyor. Aralarında çeşitli kara ve deniz araçlarında ve sanayide kullanılmış olan buhar makineleri, buhar ile çalışan tramvay, 1700’lü yıllardan 1900’lü yıllara kadar yapılmış çeşitli saat ve saat mekanizmaları, 13. yüzyıl İslam astronomi bilginleri tarafından kullanılan astronomi araçları, 20. yüzyıl başlarında kullanılmış çeşitli otomobil markalarının modelleri, lokomotif ve oyuncaklar bulunuyor. Müzenin öğrenciler için Müzebüs adını verdiği gezici bir müze projesi de var.T: 0212 297 66 39.

13) SABANCI MÜZESİ: Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, Cengiz Han ve Mirasçıları Moğol İmparatorluğu isimli sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergide Avrupa’nın ve Moğolistan ile Türkiye’nin başlıca müzelerinden derlenen ve bazıları ilk kez gösterime sunulan 600 eser yer alıyor. Sergi kapsamında çocuklar için konferanslar, atölye çalışmaları, eğitim programları ve galeri sohbetleri de düzenleniyor.T: 0212 227 22 00.

14) İSTANBUL MODERN: İstanbul Modern, 4-12 yaş arasındaki çocuklar için özel bir sergi programı uyguluyor. Hafta sonu müzeye aileleriyle birlikte gelen çocuklar Eğitim Odası’nda aile programlarına katılabiliyor. Programda tüm sergi mekánları eğitmenler ile geziliyor. T: 0212 334 73 00.

15) UZAY KAMPI: Uzay Kampı Türkiye’nin amacı, 7-15 yaş arasındaki öğrencilerin bilim ve teknoloji konularına ilgilerini çekerek onları motive etmek. Öğrenciler, NASA tarafından hazırlanan eğitim simülatörlerini kullanıyor ve teleskop ile Ayı, yıldızları, gezegenleri ve güneşi gözlemliyor. Sömestr programında, Yıldızlar ve Gezegenler Macerası ve Aile-Çocuk Programı gibi farklı projeler de var. T: 0232 252 35 00.

Beslenme çantası sıkıntısı

Yuvadayken çocukların yeme içme işleri kolaydı. Hele benimki gibi kilo sorunu olmayanlar için okulda ne kadar öğünü halledebilirsek o kadar rahat oluyordu. Çünkü yuvadayken sabah kahvaltısı, öğle yemeği ve ikindi kahvaltısı okulda veriliyordu. Bu durumda geriye sadece akşam yemeği kalıyordu! Bu arada okuldan her ay başı yemek listesi geliyordu ve günün yemeğinin yanı sıra yemeklerde kullanılan malzemeler, listenin kimin tarafından yapıldığı gibi pek çok bilgi vardı. Dolayısı ile içimiz rahat bir şekilde yemek işini halletmiştik.

İlkokulda ise durum değişiyor. Her okul, hatta her sınıf kendine göre bir çözüm buluyor. Bizim sınıf sabah kahvaltı işine karışmadı. Ders 08.00’de başladığı için çocuklar evde kahvaltı etsin diye düşündük. Zaten öğle yemeklerini 11.30’da yiyorlar.

Öğleden sonrası için ne yapalım dedik sonra. Bazı sınıfların velileri ortak bir çözüm bulmuş. Yani her anne, bir gün bütün sınıfa yiyecek ve içecek sağlıyor. Yani her anne sırası geldiği gün mesela bir kek yapıp, muzlu süt ya da meyve suyu ile ikindi kahvaltısı ayarlıyor. Bizim sınıfın velileri ise, her annenin kendi çocuğuna istediği gibi kahvaltı hazırlamasına karar verdi.

Ama her çözümün kendi içinde sıkıntısı var. Mesela ben, her gün için o çantaya neler koyacağımı bilemiyorum. Tamam, süt veya meyve suyu ile içecek sorununu hallettik. Ama ya yiyecek? Bazen çubuk kraker ve hazır keklerle geçiştirdim çoğu günü. Ne var ki hazır kekler içime sinmiyor. Ev yapımı sandviç ya da kek-börek olduğunda onları koyuyorum sefertasımıza. Kalan günlerde hazırlara devam...

Ama sonunda birileri beni ve benim gibileri duymuş sanırım. Yeni bir ürün çıktı, ismi Amaze. Bütün dünyada ilk defa Türkiye’de çıktı. İçinde iki çeşit süt ve yiyecek küpleri var. Ürünler, çocukların zihinsel gelişim için günlük ihtiyaç duyulan demir, iyot, folik asit, çinko, vitamin B12, B6, B2 ve C gibi ve DHA miktarının üçte birini karşılıyor. Hiçbir koruyucu katkı maddesi de içermiyor. Anne olmayanlar yukarıdaki satırları okuduğunda karışık bulabilir ama anne olunca ne denmek istendiğini şıp diye anlıyorsunuz. Zira yaptığı keklerde şeker yerine pekmez kullanan, yemek konusunda son derece titiz olan arkadaşım Nilgün bile pek memnun oldu bu haberden.

Hemen çocuklara denettik. Beğendiler de... Zaten bizim nesil çocuklar farklıbir iştaha sahip. Sinan lakerdaya bayılıyor mesela. Tamam, balık iyi de çiğ olunca çocuklar çekinir sanırız. Öyle olmuyormuş...
Yazının Devamını Oku

İhtiyaçları karşılayan değil, hayalleri gerçekleştiren dernek

20 Ocak 2007
Bir Dilek Tut Derneği ile ilgili ilk haberi gazetede gördüğüm zaman, gerçekten değişik ve farklı bir şey yapıldığına inanarak size bu kuruluş hakkında ufak bir haber vermiştim. Daha sonra çıkan haberler doğrultusunda, mesela bir günlüğüne pilot olup uçak kullanmak isteyen çocuğun bu hayalini gerçekleştirdiklerini görünce ilgim daha da arttı, onlarla irtibata geçtim. Akbank’ın ana sponsoru olduğu derneğin başkanı Carole Hakko ile buluştuk, bana sistemin nasıl işlediğini anlattı. Şimdi ben de size anlatmak istiyorum çünkü eminim ki aranızdan onlara yardımcı olmak isteyenler çıkacak.

Bu dernek, yaşam mücadelesi veren 3-18 yaş arası çocukların bir hayalini gerçekleştiriyor. Bu hayaller genellikle maddi şeyler: Oda, bilgisayar gibi. Sahip olmak üzerine yani. Oysa dernektekiler ihtiyaçları değil, daha çok hayalleri gerçekleştirmek istiyorlar. Almak yerine, "olmak, gitmek veya tanışmak" eylemlerini gerçekleştirmek onlar için daha önemli. Mesela bir ünlü ile tanışmak: Beyazıt Öztürk, futbolcu Tuncay Şanlı ve İsmail YK, derneğe gerçekten yardımcı olan ve hiç kapris yapmadan çocuklarla bir araya gelenler arasında.

Dernek, nakit para ve tıbbi yardım dışında çocukların her türlü isteğini gerçekleştiriyor. Bunun için de ciddi bir çalışma zinciri kurmuşlar. O yüzden gönüllülere ihtiyaçları var. Hem ofis işleri için hem de çocuklarla yapılacak çalışmalar için... Gönüllüler önce eğitimden geçiyor, onlara dilek gerçekleştirme sistemi anlatılıyor. "Çünkü onlar yaşayan ve umut dolu çocuklar ve bunu güçlendirmek için buradasınız." Derneğin destekçisi olan birçok firma da var. Mesela bir oda yapılacağında Çilek devreye giriyor veya oyuncak konusunda ToysRus. Conrad ve Ceylan otelleri, Fuji Film, Linx Marketing ve Ogilvy reklam ajansı da derneğin gönüllü yardımcılarından.

Gönüllüler her çarşamba toplanıp, gerçekleştirilecek dilekleri belirliyorlar ve çalışmaya başlıyorlar. Buluşmamızda bizimle beraber olan genç gönüllülerden Tuğçe ve Furkan, bana dileği gerçekleştirilecek çocuğun evine gittiklerinde neler yaşadıklarını bile anlattı. Ben de size anlatayım biraz.

AİLENİN DEĞİL ÇOCUĞUN İSTEĞİ!

Önce doktoru ile konuşup çocuğun durumu hakkında bilgi alıyorlar. Sonra çocuğun evine gidiyorlar. Onunla uzun uzun konuşuyorlar. Gerçekten dileğini onun ağzından duymak istiyorlar. Bunun için de bazen epey uğraşmak gerekebiliyor. Bazen ailelerin etkisi ile "yatak istiyorum" diyen bir çocuğun aslında akülü araba istediği çıkıyor ortaya. Dernek için belirleyici olan, çocuğun ağzından çıkan. Sonra da ekip olarak başlıyorlar çalışmaya.

Ben daha dinlerken ağlayan biriyim. Onların bu organizasyonları başarı ve metanetle sürdürmelerinin hiç kolay olmadığını biliyorum. Üstelik bu tip bir çalışma Türkiye’de ilk defa yapılıyor. Ama yapılması çok önemli. Çünkü yoğun ve ağır bir tedavi gören bu çocukların morale, desteğe, güce, hatta uçmaya ihtiyaçları var. Ve bu dernek de onları uçuruyor! "Herhalde önemli bir insanım çünkü benim dileğim gerçekleşti" diye düşünüyorlar. Ve bence bunu hak ediyorlar.

Derneğin maddi kaynaklara, yani bizim deyimimizle paraya da ihtiyacı var. Bunun için pelüş ayılar ve tişörtler satıyorlar. Mezzaluna ile Sunset lokantalarının ve Hakan Köse Kuaför’ün masalarının üstlerinde bulunan "Hayali Gerçekleştirin" pusulaları sayesinde bağış yapabiliyorsunuz. Veya Patchi mağazasının Sevgililer Günü için dernek adına özel olarak hazırladığı çikolatalardan alarak katkıda bulunuyorsunuz. Derneğin web sitesinden bağış yapabildiğiniz gibi telefonla da oluyor. (0212 211 62 25)

Derneğin www.birdilektut.org sitesine girip orada dilekleri gerçekleştirilen çocukların bilgilerine ya da gerçekleşmeyi bekleyen dileklere ulaşabilirsiniz. Belki sonra gaza gelip gönüllü bile olursunuz! Gönüllü olmak öyle çok yorucu da değil. Haftada bir yapılan toplantılara mümkün olduğunca katılabilirsiniz. Sonrasında da istediğiniz aşamada görevinizi alırsınız. Belki çocuk ziyaretleri, belki ihtiyacın alışverişi...

Annelerin k busu ROTA VİRÜSÜ

Şu sıralar karşılaştığınız annelerin çoğu aynı şeyden şikayetçidir: Su gibi ishal olan ve midelerinde fıskıye varmışçasına istifrağ eden çocuklar... Kısaca, rota virüsünden mustarip çocuklar... Rota virüsü pek çok annenin tanışmak zorunda olduğu ve korktuğu bir hastalık. Üstelik görülme sıklığı kış aylarında artıyor. Bu noktada iyi bir haberimiz var: Sonucu ölümcül olabilen hastalıklara sebep olan rota virüsüne karşı bir aşı geliştirildi. Aşı, bebeklerin hayatının ilk evrelerinden itibaren koruma sağlıyor ve uyumluluğu artırıyor. Ayrıca, doktor ziyaretlerini ve buna bağlı masrafları da azaltıyor. Ama önce virüsü tanıyalım.

YENİ DOĞANLAR ŞANSLI

Rota virüsü ince bağırsağa yerleşir ve orada çoğalarak rahatsızlıklara neden olur. Mutlaka şiddetli ishal ve kusma görülür. Her yaşta insan rota virüsü enfeksiyonuna duyarlıdır ancak bebek ve çocuklarda çok daha sık rastlanır. Bu durumda bebeğin yemek yemesi bile pek mümkün olmayacağı gibi yediğini de çıkarır. Yeni doğanlar, annelerinin sütünden geçen antikorlar sayesinde daha şanslı. Bu yüzden roto virüsü yeni doğanlarda nadiren görülüyor.

EN ÇOK KIŞIN GÖRÜLÜYOR

Hastalığın görüldüğü mevsimler ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Türkiye gibi ılıman iklimli gelişmiş ülkelerde daha çok kış mevsiminde ortaya çıkıyor ve vakalar genellikle kasım - nisan ayları arasında sıklaşıyor.

ÇOK BULAŞICI

Rota virüsü son derece bulaşıcı. Birçok kişi ishal olmadan da bu virüsü bulaştırabilir. Ellerde saatlerce, katı yüzeylerde günlerce canlı kalabilir. Rrota virüsü insandan insana, hastalık bulaşmış su ve yiyeceklerin tüketilmesiyle ya da hastalık bulaşmış yüzeylere temas yoluyla bulaşıyor. Özellikle hastanelerdeki pediatri koğuşu, yuva, kreş ve ev gibi kapalı ortamlarda bulaşma ihtimali çok yüksek.

BELİRTİLERİ NELER

Rota virüsünde en önemli belirtiler kusma ve sulu ishal. Bazı durumlarda ateş ve karın ağrısı da olabilir. İshal öyle yoğun olabilir ki, çok kısa bir sürede vücutta aşırı su kaybına sebep olabilir. Aşırı su kaybının belirtileri arasında susama, sinirlilik hali, huzursuzluk, uyuşukluk, çökmüş gözler, kuru ağız ve idrara çıkmada azalma dikkat çeker. Bunları da bir anne olarak bilmek, hastalık sırasında tehlikeli bir duruma karşı tetikte olmanızı sağlar. Güçlü bağışıklık sistemleri olan ve yeterli beslenen çocuklarda ateş ve kusma iki-üç gün içinde geçer ancak ishal dokuz güne kadar devam edebilir. Rota virüsü ile ilk tanışma, genellikle en şiddetli geçirilenidir. Daha sonra tekrarlayan enfeksiyonlar daha hafif geçer.

AĞIR VAKALARDAHASTANEYE GİDİN

Tedavinin temeli, kaybedilen sıvının yerine konulması için bol sıvı almakla başlar. Evde yapılan tedavinin sonucunda hızla iyileşme görülebilir. Bebeklerde ya da küçük yaşta çocuklarda orta derecede ya da yüksek derecede sıvı kaybı olursa, vücuttaki elektrolit dengesinin normal seviyeye getirilmesi için hastanede rehidrasyon tedavisi görmek zorunda kalabilirler. Rota virüsü enfeksiyonlarında antibiyotikler işe yaramaz. Önemli olan yeterli sıvı almak.

Bebeğiniz anne sütü ile besleniyorsa aynı şekilde beslemeye devam etmelisiniz. İshalin şiddetine göre doktor tavsiyesi ile şeker-tuz solüsyonları verebilirsiniz. Normal beslenen çocuklarda az yağlı ishal diyeti uygulanabilir. Çocuğun yaşı uygun ise yoğurt, patates, muz ve pirinç lapası yiyebilirler. Azar azar ve sık beslenme, gıdaların bağırsaktaki emilimini artırır.

NASIL KORUNACAKSINIZ

En önemli korunma yöntemleri; ellerin sık sık yıkanması, özellikle yuvalarda genel temizliğe dikkat edilmesi ve hasta çocukların diğer çocuklar ile temas etmelerini engellemek.

AŞI HAKKINDA SON GELİŞMELER

Aşının temeli geçmişte gerçekleştirilmiş birçok çalışmaya dayanıyor. Rota virüsü ile doğal olarak enfekte olmanın, tekrar enfekte olunduğunda hastalığın daha hafif geçirilmesine ve ishal vakalarının sıklığının azalmasına yardımcı olduğu görüldü. İki kez enfeksiyon geçiren çocukların hastalığa karşı bağışıklık geliştirdiği, üstelik çoğunun rota virüsü ile bağlantılı herhangi bir hastalığa karşı da korunduğu belirlendi. Aşı, ağızdan iki doz şeklinde uygulanıyor.

ROTA VİRÜSÜ NEDİR?

Rota virüsünü küçük çocuklarda aşırı su kaybı ve buna bağlı olarak hastaneye yatırılmalara yol açan şiddetli ishalin en yaygın sebebi olarak özetleyebiliriz.

Virüs, bir sene içinde dünya çapında evde tedavi edilebilen 11 milyon enfeksiyona, 25 milyon poliklinik ziyaretine, iki milyon hastane yatışına ve 500 bin ölüme neden oluyor.

Dünyanın pek çok ülkesinde, hemen hemen bütün çocuklar ırk ve sosyo-ekonomik durum ayrımı olmaksızın hayatlarının ilk beş yılında en az bir kez rota vakası yaşayabiliyor. Ciddi ishal ve su kaybı çocuğun hayatının üçüncü ila 36. ayı arasında gelişir.

Gelişmiş ülkelerde ölüm ihtimali az ama üçüncü dünya ülkelerinde vegelişen ülkelerde çok daha fazla ölüme rastlanıyor.
Yazının Devamını Oku

Rüyamda bir kediye yardım ediyordum

18 Ocak 2007
RUMUZ: KEDİRüyamda dördüncü kattaki evimdeyim. Penceremde yavru bir kedi görüyorum. Devamlı miyavlıyor. Ama benim onu pencereden almam mümkün değil. Hem pencere çok büyük, hem de o bir uçta ben bir uçtayım. Devamlı miyavlıyor. Annem yanıma geliyor. ’’Anne ben bu kediyi alacağım’’ diyorum. Annem ’’Sakın alma düşersin’’ diyor. Sonra, uzanıyorum kediye, imkansızı başarıyorum ve kediyi alıyorum. Annem ’’Nasıl başardın? İmkansızdı onu almak’’ diyor. Gülüyorum. Kedi de çok mutluydu.

YORUM: Genel anlamı ile rüyaya giren kedi, korunup kollanmaya duyulan ihtiyacı gösterir. Sizin rüyanızdaki kedi ise, yaşamınızda bulunan, ilgiye ihtiyacı olan birine gösterdiğiniz yoğun sevginin ve onun yaşamındaki olumlu etkinizin işareti gibi duruyor.

Merdivenin tam ortasındaydım

RUMUZ: RÜYA KÖPRÜ

Rüyamda yüksek bir bina, tepe ya da tehlikeli bir yerdeyim, oradan kurtulmanın tek yolu da, çok uzun, araları boş olan basamakları bulunan bir merdivenden çıkmak. Merdivenlere bakıyorum ve inanılmaz korkuyorum. Çünkü merdiven boşlukta. Hani eski Amerikan filmlerinde olur ya, uçurumun üzerinden geçen ip köprü, onun gibi. Ama ip değil, apartman merdiveni, aralıkları açık ve düşülebilecek genişlikte. Neyse, o kadar çok korkmama rağmen her ne durumda ve yerde olursam olayım bu merdiveni geçip kurtuluyorum oradan.

YORUM: Rüyanız bugünlerde kendinize koyduğunuz bir hedefe ulaşmanın zorluklarına ya da pek çok zorluk çekerek ulaştığınız bir hedefin sağlam temeller üzerine oturmamış olmasının üzerinizde yarattığı kaygılara dikkat çekiyor. Rüyanızın sonu, boşluklar ve zorluklar olsa da tüm bunların üstesinden gelebilecek güce ve kararlılığa sahip olduğunuzu gösteriyor.

RÜYA SEMBOLLERİ

DİŞ MACUNU

Fırçalanmış dişler çok belirginse, saldırgan duyguları; değilse, kişinin haklarını savunmak istediğini ve bunun için gerekli cesarete sahip olduğunu gösterir. Geleneksel yorumunda, temizlik sembolüdür.

BANDAJ

Rüyada kişinin bandajlanmış bir yara görmesi, rüya sahibinin duygusal anlamda yaralanmaktan korktuğunu veya incinmiş duygularını gösterir.
Yazının Devamını Oku