Ve 1 Mart’ta yapılan ‘Süper Salı’ önseçimleri iki partide de iki adayın sivrilmesine neden oldu.
Cumhuriyetçi Parti’de Donald Trump (69), Demokrat Parti’de ise Hillary Clinton (68).
Bugün sorularla ABD seçim sürecindeki son durumu aktarmaya çalışacağım:
ABD BAŞKANI BARACK OBAMA YENİDEN SEÇİLEMİYOR MU?
ABD ve Rusya’nın öncülüğünde varılan ‘çatışmaların durması’ uzlaşmasının geceyarısı itibariyle yürürlüğe girmesi öngörülüyor.
Ancak savaşın başladığı 2011 martından bu yana Suriye’yi umuda bu kadar yaklaştıran anlaşma daha hayata geçmeden ortaya birçok pürüz çıktı.
EN ÖNEMLİ ÇEKİNCE
HER şeyden önce varılan uzlaşma ‘çatışmaların durması’ diye tarif ediliyor.
Tam da barış görüşmelerinde ilerleme sağlanması beklenirken Rus bombardımanıyla Esad ve destekçilerinin Halep’teki muhalif grupların Türkiye’ye açılan lojistik hattını kesmesi savaştaki dengeleri büyük ölçüde değiştirdi.
Sahadaki durum Esad ve onu destekleyen Rusya, İran ve Şii gruplar lehine gelişti.
Bu durum Kilis sınırında yeni bir insani dramı tetiklerken muhaliflere arka çıkan Türkiye, Suudi Arabistan, Katar gibi tarafların eli ise zayıfladı.
Suriye’deki uluslararası oyuncuların pozisyonlarını şöyle özetleyebiliriz...
Kasım ayında yapılan genişletilmiş Viyana toplantısında ise Suriye için altı aylık bir geçiş dönemi, 18 ayda da seçimlere gidilmesi konusunda bir yol haritası ortaya çıkmıştı.
Suriye Devlet Başkanı Esad’ın akıbeti açık bırakılmıştı. Sonra da İsviçre’nin Cenevre kentinde yapılması planlanan görüşmelere uzun uzadıya kimin taraf olabileceğine dair pazarlıklar başlamıştı.
Rusya, Sünni cephesi tarafından desteklenen gruplara, Türkiye, terör örgütü PKK ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle PYD’nin katılımına karşı çıktı.
Ve hafta başından bu yana Cenevre’de tarafları buluşturmak için ön görüşmeler yapan BM’nin Suriye Özel Temsilcisi Steffan de Mistura, dün Rusya ve Suriye ordusunun Halep operasyonu nedeniyle acil durum ilan ederek ‘25 Şubat’a kadar mola verdiğini’ açıkladı.
Batılı şirketler, yıllardan beri yatırıma hasret kalmış 82 milyon nüfuslu İran pazarına hücum ederken Tahran da beklenen haberi verdi: “Petrol üretimini arttıracağız.”
*
PETROL: İran’a nükleer silah üretmeye çalıştığı gerekçesiyle yıllardır uluslararası yaptırım uygulanıyordu.
Temmuz ayında BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi ve Almanya ile uzlaşmaya varan Tahran, geçen haftasonu da dünyayı nükleer anlaşmaya uyduğuna ikna etti.
Açlık, savaşın ölümcül silahı olmuş.
Esad rejiminin yaz aylarından bu yana kuşatma altında tuttuğu Lübnan sınırı yakınlarındaki 40 bin nüfuslu Madaya’ya bu hafta uluslararası yardım örgütleri ve Suriye Kızılayı’nın insani yardım malzemesi götürmesine izin verildi.
Anlatılanlara göre durum öyle feci ki, yetersiz beslenmeden bitkin düşmüş insanların yardımlara sevinecek bile hali yoktu.
Benzer bir tablonun kuzeyde muhaliflerin kontrolü altında olan Şii yerleşimleri Fua ve Kefreya’da da olduğu söyleniyor.
İlk ciddi kriz haberi Suudi Arabistan’dan geldi. Riyad’ın İran’a yakın Şii din adamı Şeyh Nimr’i diğer 46 kişiyle birlikte idam etmesi Ortadoğu’da barış umutlarına hizmet etmeyecek nitelikte.
*
İRAN
Tahran; Irak, Suriye, Lübnan ve diğer ülkelerdeki Şiilerin hamisi durumunda. Yaz aylarında BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ve Almanya ile nükleer anlaşma yapan İran, geçen hafta zenginleştirilmiş uranyumunun büyük bir kısmını Rusya’ya teslim ederek anlaşmanın önemli maddelerinden birini yerine getirdi.
SURİYE: 5’inci yılının içinde olan savaş, 2015’te çok taraflı uluslararası bir savaşa dönüştü. ABD, Rusya, Suudi Arabistan ve Türkiye liderliğinde başlayan sonra genişleyerek devam eden Viyana sürecinin New York’ta ocak ayında hem Esad hem de muhalefet tarafının katılımıyla devam etmesi planlanıyor. Buna göre önce ateşkes sağlanması, bir geçiş yönetimi kurulması ve 18 ay içinde geniş kapsamlı seçimlere gidilmesi öngörülüyor. Ancak süreç aktarıldığı gibi kolay değil. Öncelikle Esad’ın akıbeti konusunda bir karara varılamadı. Ayrıca muhalif kanatta kimin terörist olduğu konusunda görüş ayrılığı var.
RUSYA: Suriye barışını olumsuz etkileyecek bir diğer mesele de Türkiye’nin Rus jetini ihlal nedeniyle düşürmesinin ardından patlak veren kriz. Rusya’nın Suriye’de terör örgütü IŞİD’den daha çok muhalifleri hedef alan askeri operasyonları, Türkiye’ye rağmen terör örgütü PKK bağlantılı PYD’ye desteği bölgede yeni gerilimleri gündeme getirebilir. Moskova ile kriz, hiç şüphe yok ki, Türkiye ekonomisini de kötü etkileme gücüne sahiptir, ancak bundan ekonomisi zaten zorda olan Rusya da olumsuz etkilenebilir. Moskova ile krizde yakın bir gelecekte uzlaşma beklemek için erken olabilir; ancak taraflar krizi daha da tırmandırıcı söylem ve uygulamalardan uzak durarak bölge barışı için tansiyonun düşmesine izin vermelidir.
MÜLTECİ: 2015 yılı akıllara Türkiye’den Ege’yi geçip Avrupa’ya ulaşmaya çalışan mülteci dramıyla kazındı. Uluslararası Göç Ajansı’na göre 816 bini Yunanistan üzerinden olmak üzere bu yıl içinde Avrupa’ya ulaşan mültecilerin sayısı 1 milyonu aştı. AB, Türkiye ile mülteci akınının yavaşlatılması karşılığında 3 milyar Euro maddi destek sağlama konusunda anlaşmış ve tam üyelik müzakerelerini hızlandırma ve Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlama konusunda taahhütte bulunmuştu.