Uluslararası siyasetin önemli aktörlerinden Almanya’nın aldığı kararla Ermeni tehciriyle ilgili olarak Türkiye’nin hanesine bir ‘eksi’ daha yazılmıştır.
1948 BM Soykırım Sözleşmesi, ‘bir ulusun, etnik, ırksal ya da dini bir grubun ortadan kaldırılması niyetiyle işlenen fiilleri’ soykırım olarak tanımlıyor. Ermeni tehcirinin 100’üncü yılı sebebiyle geçtiğimiz yıllarda ve özellikle geçen yıl birçok ülkede Ermenilere karşı işlenen suçların tanınmasıyla ilgili adımlar atıldı.
*
Aralık 2011’de Fransız Ulusal Meclisi 1915 olaylarını ‘soykırım’ olduğunu inkâr edenlerin cezalandırılmasına yönelik yasa teklifini kabul etti. Türkiye, Paris’teki Büyükelçisi’ni geçici bir süreliğine geri çekti. Fransa Anayasa Konseyi, yasayı ifade özgürlüğüne ve anayasaya aykırı bulunca ilişkiler yeniden normalleşmeye başladı.
Hâlâ teknik olarak menzile ulaşma ihtimali var, ancak yaklaşık bir haftadır ortaya çıkan ve giderek katılaşan tutumlar, hedefe varma olasılığını giderek azaltıyor.
Nereden çıktı bu kriterler
AB’nin vize muafiyeti sağlaması Türkiye’nin 2012’den sonra ciddi bir şekilde yeniden gündemine aldığı bir konu.
16 Aralık 2013 tarihinde Türkiye ve AB, yasadışı göçmen denetimini sağlayacak AB Geri Kabul Anlaşması’nı (GKA) imzaladı. Anlaşma imzalandıktan üç yıl sonra yürürlüğe girecekti.
Ve salı günü yapılan ön seçimler Cumhuriyetçi Parti’den Donald Trump’ın Demokrat Parti’den ise Hillary Clinton’ın başkan adayı olma şansını arttırdı.
İşte beş eyaletteki önseçimlerin beşinden de zaferle çıkan Donald Trump’ın çarşamba akşamı Washington’daki Mayflower Oteli’nin balo salonunda yaptığı dış politika konuşması daha bir ilgi çekici oldu. Çünkü kamuoyu merak ediyor. Uluslararası siyasetin en önemli denge merkezlerinden biri olan ABD’de Donald Trump gibi aklına geleni söyleyen birinin başkan seçilmesi halinde dünya nasıl etkilenir? ‘Müslümanları geçici olarak ülkeye almayalım’, ‘Meksika sınırına büyük bir duvar çekelim, parasını da Meksika’ya ödetelim’ tarzı çıkışlar retorikte mi kalır, yoksa siyaseten iz düşümleri de olur mu?
DONALD Trump, konuşmasında İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş’tan zaferle çıkan ABD’nin sonrasında aynı başarıyı gösteremediğini savundu. Kendisi gibi Cumhuriyetçi Partili olsa da eleştirilerden eski ABD Başkanı George W. Bush da nasibini aldı. Bush’un adını telaffuz etmese de başlattığı Irak savaşına baştan karşı olduğunu söyledi. Rakibi olması muhtemel Hillary Clinton’ın bu dönemde Irak müdahalesine destek vermesine dikkati çekti. Irak savaşının yarattığı kaosla IŞİD gibi bir terörist yapının oluşmasına önayak olduğunu anlattı. Trump’a göre ABD, Irak’tan erken çekildi. Libya’ya yönelik müdahale sonrasını planlayamadı. Suriye’de ‘kırmızı çizgi’ çeken Obama, çizgisi silinip gidince herhangi bir yaptırım uygulamadı. İran ile yakınlaşırken İsrail’i ihmal etti. Obama’nın dış politikasını ‘tam bir felaket’ diye özetledi ve ekledi: ‘ABD dış politikasının üzerindeki tozu temizleme zamanı geldi.’
Tıpkı Suudi Kralı Selman’ın ülkesine geldiğinde ABD Başkanı Barack Obama’yı havalimanına karşılamaya gitmemiş olması gibi.
Üstelik birkaç saat önce aynı alana gelen Arap liderlerini bizzat tantanayla karşılamışken...
Bu ince noktalar daha da dikkat çekici olur.
Malûm ABD Başkanı Barack Obama, kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde, yasalar gereği bir kez daha aday olamayacak.
Haftanın bomba haberlerinden biri Panama belgeleri diye anılan Mossack Fonseca şirketinin devlet liderleri, özel şahıs ve şirketler için açılan 214 bin paravan şirketin finansal işlemleriyle ilgili 11.5 milyon belgeyi kapsayan sızdırmaydı.
12 eski veya yeni lider ise adıyla sanıyla itham edilenler arasındaydı.
Ve sızdırmanın ilk kurbanı İzlanda Başbakanı Sigmundur David Gunnlaugsson oldu.
Başbakan ve eşi miras yoluyla sahip oldukları milyon dolarları Panama’da off-shore hesaplara yatırmış, üstelik kurdukları şirket İzlanda’da ekonomik krizde batan bankalarda 4.1 milyon doları olduğu gerekçesiyle geri ödeme istemişti.
Brüksel’de 32 kişinin öldüğü havalimanı ve metro saldırılarının ardından Dünya Ticaret Merkezi, Brandenburg kapısı, Eyfel kulesi ve dünyanın birçok yerinde kule ya da anıtlar Belçika bayrağının renklerinde aydınlatıldı.
Bu renkler, 1830 yılında Hollandalılara karşı verilen bağımsızlık savaşında halkın elinde taşıdığı siyah, sarı ve kırmızı renkteki bez parçalarını sembolize ediyordu.
Dünya Belçika’nın renklerine bürünürken kurbanların anıldığı Brüksel’in Borsa Meydanı’nda ise o renkler neredeyse yok denecek kadar azdı.
Diğer ülkelerin bayraklarıyla donatılmış anma bölgesinde Belçika’nın tonları karışıp gitmişti.
Rusya’nın Suriye’den çekilme kararı ve Suriyeli Kürtlerin federasyon ilanı bu gelişmeler arasında.
*
ŞİMDİ 30 Eylül’de sürpriz bir şekilde Suriye’de Beşar Esad’ın yardımına gelen Putin yönetiminin, yine beklenmedik bir anda neden bölgeden çekildiği soru işaretlerine yol açıyor.
Rusya, her şeyden önce sahadaki yapıyı Esad lehine döndürmeyi başardı.
Her ne kadar Almanya Başbakanı Angela Merkel, bunu ‘kayda değer bir ilerleme’ diye tarif etse de bu paketi hem ülkedeki muhataplarına hem de Avrupa Birliği’ndeki ortaklarına kabul ettirmesi biraz zor görünüyor.
*
TÜRKİYE’nin 7 Mart’ta Brüksel’de Avrupa’ya sunduğu öneriler neydi?
Türkiye üzerinden Yunanistan’a giden mültecilerin hepsini geri alacak.