BİR yapının en önemli noktalarından biri hiç şüphesiz çatı... Evi yağmurdan, soğuk ve sıcaktan korumak adına yüklü miktarda paralar ödenerek inşa edilen çatılar, depo olmanın dışında kullanılmıyordu. Ama artık çatılarda da gelişen mimari ve teknolojiyle birlikte yaşam başladı. Ekonomik yalıtım seçenekleriyle hem yeni bir yaşam alanı ortaya çıktı hem de evininizin hemen üzerinde yeşil bir alanınız oldu. 8 milyon çatının yalıtımsız olduğu ülkemizde bu gelişme oldukça olumlu.
Bu alanda farklı projelere imza atan Bodrumlu bir firma var. Lamda Yalıtım... Şirketin kurucusu Birol İnan, yeşil çatılar ve bahçe teraslarında su yalıtımıyla ilgili önemli bilgiler verdi. Yeşil çatıların yapılarda atıl halde kalan bölgelerinin nitelikli şekilde kullanılmasına olanak verdiğini anlatan İnan, şöyle devam etti:“Burada da su yalıtımının önemi ortaya çıkıyor. Su yalıtımının başarısı sürekliliği ile mümkün. Bunun için çeşitli sistemler kullanıyoruz. Bu sistemler, su yalıtım uygulamalarında sürekliliği ve hemen her tür yapı elemanına uyum sağlıyor. Ayrıca; su tutma, filtrasyon, bitki kökü koruması ve neme karşı koruma için nefes alan bir yapı oluyor. Böylece yeşil çatılar ortaya çıkıyor. Bu sistemin mevcutlara kıyasla daha da ekonomik ve estetik olduğunu söylemekte fayda var.”
Önemli projelerde yer alıyor
Çatının dışında havuz, dilatasyon, temel altı ve perde su yalıtımları da uygulamalarının arasında yer aldığını ifade eden Birol İnan, su yalıtımında son teknolojiyi kullandıklarını belirterek, şu bilgiyi verdi: “Sorunsuz su yalıtımı referanslarımız, hızla büyümemize ve yeni işlerde çözüm ortağı olarak tercih edilmemize neden oluyor. Bodrum Havalimanı Dış Hatlar Terminali, Türkbükü Mandarin Astaş Konutları, Vicem Bodrum Konutları, İzmir Folkart Bayraklı Kuleleri, TAV Adnan Menderes Havalimanı Yeni İç Hatlar Terminali, Mavi Şehir Park Yaşam Konutları, CMS Jant Fabrikaları, Suv Yapı A.Ş. otel ve konut projeleri hizmet verdiğimiz çalışmaların sadece birkaçı.”
***
Tapuyu aldım 3 oda eve geldim 15 oda
SON dönemde inşaat sektörünün en gözde kentlerinden biri de İzmir. Hal böyle olunca da ardı ardına birçok projenin temeli atılıyor. Bütün bunlar yaşanırken, uzmanlar, proje fiyatlandırmasının tutarlı olması konusunda uyarılarda bulunuyor. Bu noktada İzmir’in iyi bir yerde olduğunu söylemek mümkün. Nasıl mı?
İzmir’de son iki yılda yapılan projeler dikkat alınarak yapılan bir araştırmaya göre en yüksek konut fiyatı ile en düşüğünün arasındaki fark beş kat. Bu oran Ankara’da 11, İstanbul’da ise 33 kat. Uzmanlar, İzmir’deki farkı spekülatif fiyatlı konut projelerinden ziyade daha tutarlı çalışmaların yapıldığı şeklinde yorumluyor. Ayrıca, gelir dağılımında daha dengeli bir görüntüye işaret ediyor. Yani Ankara’da ya da İstanbul’da metrekaresi 10 bin TL’den rahatlıkla konut satabilirken, İzmir’de bu pek mümkün değil.
HER YIL 26 BİN KONUT İHTİYACI VAR
Öte yandan, İzmir’in nüfusunun 2025’e kadar her yıl ortalama yüzde 2.34 artacağı tahmin ediliyor. Bu da her yıl yaklaşık 26 bin yeni konut ihtiyacı anlamına geliyor. Konut satış fiyatlarına bakıldığında da İzmir, İstanbul’dan sonra ikinci sırada. İzmir’de konut kredisi kullanım potansiyeli de büyük.
Teknolojiyle yaşayan evler
GAYRİMENKUL sektöründeki hareketlilikle birlikte ortaya çıkan konut ve rezidanslarda teknoloji de yerini aldı. Güvenli ve konforlu hayat sürmek isteyenler, otomasyon sistemleriyle kontrol edilen yaşam alanlarından vazgeçmez oldu. Kurduğu sistem ve sunduğu imkanlarla otomasyon sisteminde ve yaşayan mekanlar yaratma konusunda adından söz ettiren Control4 de bu konuda Türkiye genelinde birçok elit projeye imza atıyor. İzmir merkezli Control4 Satış&Bayi Direktörü Serkan Ünal, şirketi elektrik kökenli firmalardan arınmış, IP tabanlı çözümleriyle entegrasyonu çok yüksek bir marka olarak tanımladı. Ünal, şöyle devam etti:
FRANSA Cannes’ta 23’üncü kez düzenlenen dünyanın en prestijli gayrimenkul fuarı MIPIM’de aldığı iki ödülle adından söz ettiren İzmirli mimar Mehpare Evrenol, kentin mimari durumu, konut tarzı, büyüme seyri ve kentsel dönüşüm gibi birçok konuyla ilgili önemli açıklamalar yaptı. Yıllardır İstanbul’da yaşayan Evrenol, farklı bir gözle İzmir’i değerlendirdi.
Dario Moreno Sokağı’nda doğan, kentte ilk hatırladığı dokunun parke taşlı sokaklar, iki katlı ve içerisi ahşap sandık kokan tipik cumbalı Rum evleri olduğunu anlatarak söze başlayan Evrenol, “Ailem, mimar Cavit Ölçer’in tasarladığı bir apartman dairesini almıştı. Orada gördüğüm manzara sonucunda mimar olmayı düşündüm ve o yolda yürüdüm” dedi.
Akdeniz kenti özelliğini kaybettirmesin
İnşaat sektöründeki hızlanmanın İzmir’e de yansıdığını belirten Mehpare Evrenol, kent merkezi dışında mahallelerin oluşmaya başladığını kaydetti, şöyle konuştu: “İzmir yatayına gelişmesini sürdürmeli diye düşünüyorum. Eski mahallelerin dışındaki bazı noktalardaki yükselmeler ki bunlara alıştık. Mavişehir ve Bostanlı civarı gibi. Dominant bir etkisi olmayan yeni yerleşimler kendi içinde başka bir söylemle kente entegre olmaya çalışıyorlar. Bunları çok zararlı bulmuyorum. Ama en büyük korkum bu yükselmelerin Narlıdere ve Çeşme tarafına doğru da gerçekleşmesi. Bu beni gerçekten çok korkutuyor ve bu kentin Akdeniz kenti olma özelliğini kaybettirir endişesini taşıyorum. İzmir’in en temel özelliklerinden biri de Akdeniz kenti olması. Yükselen binaların kendi sosyal yapısını dayatacağı için bir anlam değişikliği olacak. Bunu İzmir için kabul edilir bulmuyorum.”
İZMİR EVLERİNE GÖNDERME
Le Corbusier’nin 1948’de İzmir için bir nazım planı olduğunu hatırlatan Evrenol, şunları söyledi: “Bu planda kıyıda alçak ve arkaya doğru giderek yükselen aralıklı, nefes alan, imbat rüzgarını arkaya kadar iletebilen master plan modeli söz konusuydu. Şimdi bu model kaybedildi ve geri dönüşü olacağına da inanmıyorum. Bence en azından kentin şimdiki mevcut yoğunluk dağılımını korumalıyız. Karşıyaka, Alsancak, Konak ve Güzelyalı’yı korumamız gerektiğini düşünüyorum. Ama denizle büyük entegrasyonu olan Çeşme yolunda yükselmeyi ve yüksek emsali büyük projeler yapılması beni tedirgin ediyor. Umarım maksimum 8-10 katlı binalarda kalınır. Düşey gelişme ancak büyük sanayi şehirleri ya da ekonomik yolların kesişmesinde yer alan İstanbul, Şangay, Dubai gibi kentlerde göze alınmalı. Modern ve ikon olmak için İzmir’e yükselmek yakışmayacak. Modern ve ikon olmak için İzmir evlerine gönderme yapan mimariyi davet etmeliyiz.”
İZMİR’E ÖZGÜ PROJE OLSUN İSTİYORUM
İzmir’den henüz bir proje teklifi gelmediğini ifade eden Mehpare Evrenol, kente özel bir proje kazandırmayı çok istediğini dile getirerek şöyle devam etti: “Hayalimde modern ve teknolojik tüm özellikleri bünyesinde taşımakla birlikte, kentin dokusunu oluşturan mimariye de göndermeler yapan bir proje var. Bir proje için İzmir’e dönsem çocukluğumdan iyi bildiğim yüksek tavanlı, panjurlarıyla ve yönelimiyle serin tutulabilmiş, taş zeminli evlerin özelliklerini kullanmak isterim. Herhangi bir apartman değil, İzmir’e özgü bir proje yapmak isterim. Aynı Bursa’da yaptığımız Bursa Modern, Gaziantep’te yaptığımız Antepia ve İstanbul’daki Bosphorus City’deki İstanbul evleri gibi.”
GEÇMİŞİN değerleri bugün hayatımızda yeni formatlarıyla yer bulur oldu. Bunlardan biri de nostaljik taş evler. Şehirlerde ardı ardına yapılan çok katlı konutların yanında bahçeli taş evlere olan talep her geçen gün artıyor. Tabii bu artışla birlikte bir sorun da ortaya çıktı. Sorun şu ki, bu evleri inşa edecek usta sayısı yok denecek kadar az. Bugün taş ev veya bina yapmak istiyorsanız taş ustası bulmanız hiç kolay değil. Artık yeni taş ustaları kolay yetişmiyor. Diğer geleneksel sanatlarda olduğu gibi bu iş de usta-çırak ilişkisiyle öğreniliyor. Ama usta olmayınca da çırak da olmuyor haliyle. Bu işin öğretildiği bir okul da yok. Taş ustaları hayatlarını istikrarlı bir gelirle sürdüremediği için kendilerini bu alandan çeker oldu. Her zaman çalışacak sürekli bir iş bulamadıkları için ya betonarme yapılarda çalışır oldular ya da kendilerini daha güvende hissedebilecekleri sigortası olan işlere girmeyi tercih ettiler. Sonuç malum...
Gurbete gitmek zor geldi
Bugün Ege’de taş ustası dendiği zaman Aydın’ın Çine ve Bozdoğan ilçeleriyle Muğla Yatağan akla geliyor. Buralarda sınırlı sayıda olsa da taş ustası bulmak mümkün. Bunlardan biri de Aydınlı Tufan Usta. 32 yaşındaki Tufan Koçar, 1994’ten beri bu işi yapıyor. Çıraklıktan gelen Tufan Usta, ilçede eskiden yüzlerce taş ustasının olduğunu ama bu sayının günümüzde 10’un altına düştüğüne dikkat çekiyor. Bu gerilemenin nedenini artık ustaların gurbete gitmek istememesi olarak gösteren Tufan Koçar, “Artık sabit bir geliri ve mesaisi olan işleri tercih ediyorlar. Bölgede mermer işi geliştiği için bu ustalar o ocaklarda çalışır oldu. Bir dönem 7-8 kişiye bu işi öğrettik ama onlar da bıraktı. Şimdi bizden sonra bu işi devam ettirecek kimse yok” diyor.
‘ZANAAT YOK OLMASIN’ DİYE ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYANLAR
Şehir dışından gelecek firmalara fazla pay kaptırmak istemeyen Egeliler, güçbirliği çağrısı yapıyor. Ancak, birlikte iş yapma sıkıntılı olan inşaat firmalarına, KOSGEB önemli bir avantaj sunuyor.
İNŞAAT sektöründeki hareketlilik her geçen gün artıyor. Konut, rezidans, AVM, iş merkezi ve otel projeleri hızla yükseliyor. Hal böyle olunca da gözler başta İzmir olmak üzere bölgenin üzerinde. Hatta Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, ‘Müteahhitler için İstanbul’da büyük gelirler elde etme devri bitti. Bunlar şu aşamada İzmir’e yatırım yapmalılar’ sözü iyiden iyiye bütün bakışların yönünü buraya kaydırdı. Bölge firmaları, şehir dışından gelenlere pazardan daha fazla pay kaptırmamak adına güçbirliği çağrıları yapmaya başladı. Bu çağrı, İzmir’de şu ana kadar küçük ölçekli birliktelikler yaratsa da tam bir ortak hareket kültürü yaratamadı. Tabii burada, Egeli firmaların yıllardır birlikte iş yapma kültürü konusunda olumsuz örnekler yaşamasının büyük payı var. İşte bu noktada KOSGEB, devreye giriyor. Kurum, ‘İşbirliği Güçbirliği Destek Programı’yla bölgenin bu talihini kırması için önemli bir fırsat sunuyor.
Rekabette büyük avantajÖzellikle İstanbul’dan gelecek firmalara karşı daha güçlü olmak isteyen Egeliler için bu destek önemli rekabet şansı sağlıyor. Nasıl mı? “İşbirliği, Güçbirliği” şirketlere ulusal ve uluslararası pazarda daha etkin olma imkanı veriyor. Burada en az 5 işletme bir araya gelerek ortak hareket edebiliyor. Bu şirketlerin de 3 tanesinin sektörden olması gerekiyor. Bir araya gelen şirketler yatırım, tedarik, lojistik ve laboratuvar gibi konularda birlikte hareket edebiliyorlar. Ortak proje ofisi kurabilirler. Böylece, farkındalık yaratacak mimari projelere imza atmak mümkün olabilir. İnşaatta kullanacakları iş makinelerini ortak alıp, birlikte kullanabilirler. Bu da onlara ciddi bir maliyet avantajı sağlar. Ya da inşaatlardan çıkan hafriyatlarla ilgili, geri dönüşüm tesisi kurabilirler. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Sonuçta proje sizden, destek KOSGEB’den. KOSGEB, bu program için 750 bin liraya kadar destek verebiliyor. Bunun da 250 bin lirasını hibe olarak kullandırıyor. Burada, faizsiz bir destek var. İki yıl da ödeme yapmıyorsunuz.
EGE’DE NELER OLUYOR
Ege’de yaşanan bu canlanmanın nedenlerine baktığımızda ise karşımıza şunlar çıkıyor: “Mütekabiliyet Yasası, 2B, Türkiye’nin kredi notunun yükseltilmesi, Kentsel Dönüşüm Yasası ve Ege’deki 5 kentin büyükşehir, İzmir’in ise bütünşehir olması inşaat sektörünü kamçıladı. Bir tarafta bu gelişmeler yaşanırken bir taraftan da Ege’nin başkenti İzmir, önce Brookings Enstitüsü’nce ‘Dünyanın En Hızlı Büyüyen 4’üncü Metropolü” seçildi. Ardından, şubat ayında Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, “Müteahhitler için İstanbul’da büyük gelirler elde etme devri bitti. Bunlar şu aşamada İzmir’e yatırım yapmalılar” sözü bütün bakışları buraya çevirdi. Okların İzmir odaklı Ege’yi gösterdiği bu atmosferde bir diğer önemli açıklama da Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’dan geldi. Yıldırım, İzmir’i, Türkiye’nin en büyük ikinci büyük ekonomisi yapma hedeflerini açıkladı. Yıldırım, İzmir-İstanbul Otoyolu, İzmir-Ankara Hızlı Treni, Çandarlı Limanı gibi projeleri bu hedefin baş aktörleri olarak gösterdi.
***
SON yıllarda Türkiye’nin birçok noktasında konut, prestij binaları, hastane ve Ar-Ge amaçlı teknolojik hizmet binaları projeleriyle uzmanlaşan İzka İnşaat, iki yeni projeye başlıyor. Emlak Konut GYO çatısı altında yer aldığı Park Yaşam Mavişehir projesini tamamlayan firma, şimdi de Karşıyaka’ya 126 konutluk rezidans, Çiğli’ye ise 600 konutluk site yapacak. İki ay içinde her iki projeye de başlayacak olan İzka’nın Yönetim Kurulu Başkanı Azat Yeşil ile şirketin devam eden ve yeni projelerini, yurtdışı açılımını ve kentsel dönüşümü konuştuk. Mavişehir’de son yıllarda yaşanan gelişmelerle birlikte bölgeye ayrı bir önem verdiklerini, bu mantıkla Park Yaşam Mavişehir gibi örnek bir projeyi hayata geçirdiklerini ifade eden Yeşil, “Projeyi 21 ayda tamamladık. İzmir’in en hızlı tamamlanan projesi oldu. Yaşam başladı, ama yine de yoğun bir talep alıyoruz. Şu anda 200 yakın müracaat var. Öte yandan, Doğa Koleji de Park Yaşam’da yerini aldı ve kayıtlarına başladı” dedi.
İki ay sonra başlıyorŞirket olarak İzmir’e ayrı bir önem verdiklerini ve son 10 yılda hem taahhüt, hem de yatırım olarak 15’e yakın proje gerçekleştirdiklerini belirten Azat, iki ay içerisinde iki yeni projenin daha temelini atmaya hazırlandıklarını söyledi. “İlk projemiz Karşıyaka Tower. Bu rezidans mantığıyla yapıyoruz ve 126 konut yer alıyor. 20 katlı bir proje. Diğer ise Çiğli tarafında olacak. Buda Park Yaşam Mavişehir gibi site tarzından bir yapı olacak. 600 konut yer alıyor. Her iki projemizde kendi içinde farklı özellikleriyle dikkat çekiyor” diye konuştu.
İLK ADIM KÜTAHYATürkiye’deki kentsel dönüşüme yönelik yapılan ilk projeye Kütahya Belediyesi’nin başladığını aktaran Yeşil, ihaleyi İzka’nın kazandığını ifade ederek, bin konutluk bir dönüşüm gerçekleştireceklerini dile getirdi. İzmir’deki kentsel dönüşüm projelerinde yer almak için hazır olduklarını belirten Yeşil, “Kentsel dönüşüm konusunda deneyimli bir firmayız. 5-6 yılda 8 bin konut yaptık. Şimdi İzmir için de çalışmak istiyoruz. Ancak İzmir’de kentsel dönüşümün aktörleri daha buluşmadı. Şu anda biz dahil herkes konuşuyor. Bir an önce somut adımlar atılması gerekiyor. İzmir’de izni alınan yerlerle ilgili hızlı bir şekilde ihaleye çıkılması şart. Tabii bu süreçte, konsept projeler yapmak gerekiyor. 100-200 konutlu dönüşüm olmaz. Bu yapılırsa modern gecekondular yapmış oluruz. En az bin konutluk paketlerle bu olmalı ve konut, sosyal donatı, okul, hastane, otel ve ticaret merkezi gibi bir bütün oluşturmak gerekiyor” bilgisini verdi.
KDV YÜKÜDeğişen KDV oranlarının önümüzdeki süreçte sektörün üzerine büyük bir yük bindireceğine dikkat çeken Yeşil, “Bu noktada yaşanacak sıkıntıyı kentsel dönüşümle gidermek mümkün. Çünkü arsa fiyatları giderek artıyor. Buna önümüzdeki yıllarda KDV yükü binince sıkıntı büyür. Onun için hızlı bir dönüşüm yapmak gerekiyor” diye konuştu.
YARGITAY KARARI SATIŞI ARTTIRDIPark Yaşam Mavişehir’in bir parçası olan ofis projesinin haziran ayında tamamlanacağını dile getiren Yeşil, Yargıtay’ın çeşitli meslek gruplarının apartmanda büro açmasına yönelik yasağının ofislere ilgiyi artırdığını kaydetti. Yeşil, “Daha çok mimar, mühendis, doktor ve avukatların projeye ilgisi fazla. Projede 173 ofis, 15 dükkan yer alıyor. Yüzde 60’ı satıldı. Mavişehir metro istasyonuna yürüme mesafesinde yer alan ticaret merkezi, nitelikli A sınıfı bir binada çalışma ortamı sağlıyor. Ofis fiyatları 225 bin TL’den başlıyor, birkaç yıl içerisinde kendisini amorti eden ofisler, yüksek kira getirisi ile büyük kazanç sağlamayı hedefleyen yatırımcıların ilk adresi. Bu fiyata artık bu bölgede ofis bulmak imkansız” dedi.
YURTDIŞINA AÇILDIKatar’ın önde gelen şeyhlerinden Sheikh Khalid Ahmed M. Al-Thani ile ortaklık yaparak İzka-Katar şirketini kurduklarını anlatan Yeşil, ortaklık öyküsünü şöyle anlattı: “Burada amacımız, 2022 FIFA Dünya Kupası kapsamında kurulacak olan tesislerde yer almak. Bunun için planlanan projelerin ihaleleri 2015’te başlıyor. Burada yerimizi alacağız. Önemli işlere imza atmaya hazırlanıyoruz. Biz yurtdışına açılırken, bunun tersinin de olması için çalışıyoruz. Ama yabancı yatırımcıya sunulacak fırsatlar önemli. Geçmişte İzmir’e yabancı sermayeyi çekmek için yatırımcı getirdik. Ama İzmir’in kronikleşmiş sorunları nedeniyle yatırımcı başka kentleri tercih etti. İzmir’in kalkınması için yabancı sermaye ihtiyacı var. Bunun yolu da tanıtımdan geçiyor. Fakat, böyle bir tanıtım yok.”
BÜYÜKŞEHİR Yasa Tasarısı ile ünvanları değişen Aydın, Balıkesir, Denizli, Manisa ve Muğla önümüzdeki günlerde inşaat sektöründe hareketli dönem yaşayacak. Bunun nedeni ise büyükşehir olmalarının ardından genişleyen sınırları. Dolayısıyla bu beş kentin yeniden planlamasının yanı sıra kentsel dönüşüm ve inşaat sektöründe ciddi canlanma olacak. Ancak sektör temsilcileri, bu noktada iyi bir planlamanın şart olduğunu dile getiriyor. Tabii bir yandan hareketlilik yaşanırken, bir yandan da büyükşehir statüsüyle emlak vergilerinde artış söz konusu.
Göç dalgası başlayacak“Büyükşehir konusuna geniş ufuklarla bakmak gerekiyor” diyen Aydın merkezli Ancın İnşaat’ın ortaklarından Mustafa Ancın, inşaat sektörü açısından kentin büyükşehir olma konusunu değerlendirdi. Ancın, “Büyükşehirle birlikte kentin sınırları genişliyor. Bu da inşaat sektörüne büyük hareketlilik getirecek. Aydın’ın büyükşehir olmasıyla birlikte kırsaldan kente bir göç dalgası başlayacak. Aydın’ın nüfusunun önemli bir kısmı kırsalda yaşıyor. Bu göç hareketi de konut ihtiyacını doğuracak. Bu nedenle önümüzdeki günlerde hareketli dönem yaşanacak. Onun için bu sürecin iyi yönlendirilmesi ve planlamanın da ona uygun yapılması gerekiyor. Düzenli bir kent için bu şart” diye konuştu.
Dönüşümde geç kalınmasınSektöre hareketlilik kazandıracak bir diğer konunun ise kentsel dönüşüm olduğuna dikkat çeken Mustafa Ancın, bu konuda yavaş hareket edildiği uyarısında bulundu. Ancın, “Bir an önce bu konuda somut adımlar atmak gerekiyor. Zaman aleyhimize işliyor” dedi.
Aydın’ın güney ve batı aksında genişlediğini ifade eden Mustafa Ancın, bölgenin tarım kenti olması nedeniyle inşaat yapacak arsa bulmakta zorlandıklarını dile getirdi. Ancın, “Arsalar bölgede çok değerli. Bu yönde ilgili kurumların kente arsa geliştirmesi şart” ifadesini kullandı.
YENİ PROJELER YOLDA
Ancın İnşaat’ın yürüttüğü çalışmalar hakkında da bilgi veren Ancın, Aydın’ın ilk rezidansı olan Tralles Gold Rezidans’u iki ay sonra teslim edeceklerini belirterek, şöyle konuştu: “Devam eden bir diğer projemiz de Alinda Gold Rezidans. Onu da 2014 Ağustos’ta teslim etmeyi planlıyoruz. Bu iki çalışmamızın yanında orta gelir grubuna hitap eden bir projemiz olacak. 300-350 konutluk bir proje.”
EGE Yapı ve CDS Yapı’nın ortak girişiminin eseri Palmiye Park’ın yeni projesi Renova’ya başlandı. Palmiye Park’ın diğer projeleri gibi Renova da gençler ve kendini genç hissedenler için modern, şık ve ekonomik evlerden oluşuyor. İki blokta 1+1, 2+1 ve 3+1 toplam 153 daire ve bin 500 metrekare dükkandan oluşan Renova, Aralık 2014’te teslim edilecek.
Renova’nın yükseleceği Yeşilova, İzmir’in en eski yerleşim bölgesi olma özelliğine sahip. Aynı zamanda da Bornova’nın en hızlı gelişen aksında yer alıyor. Proje ismini de bölgenin eskimeye başlayan çehresine yapılacak ‘renova’syondan alıyor.
43 yıldır inşa ettiği binalarla İzmir’e iz bırakan Veryeri ve Dağıstan ortaklığının bu en yeni projesinde dairelerin büyüklükleri 64 ila 159 metrekare arasında değişiyor. 24 saat güvenlik kontrollü giriş çıkışın yapılacağı site, deprem yönetmeliğine uygun inşaatıyla da güvenli yaşam sunuyor. İki kat kapalı otopark, fitness center, çocuk oyun odası, sinema odası, kütüphane ve yıldız terası Renova’daki sosyal olanaklardan bazıları.
Komşuluk güçlenecek