Cezaların miktarı, büyük-küçük işletme ayrımında eşitlik ilkesine çok da uyulmadığı yönüyle eleştirilebilir.
Ama, cezalar özellikle sigortalı hesapları açısından önemli olan prim belgelerinin süresinde SGK’ya verilmesini sağlıyor. Aksi halde, yaşanan gecikmeler birçok hak kaybını da beraberinde getirebilir.
Şüphesiz uygulanan cezaların da Kanuna, genel olarak da ceza hukukuna uygun olması gerekir. Zira, ceza hukukunun temel ilkesi olan, “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesinin ihlal edilmemesine de dikkat edilmeli.
Ancak, son zamanlarda bu ilkeyi ihlal eden ceza uygulamalarına tanık olmaktayız.
Cezanın dayanağı
Gerçekten de, bağımsız tarımsal faaliyeti sebebiyle zorunlu tarım Bağ-Kur sigortalısı(4/b’li) olanlar, yılın bazı aylarında boş kalıyor. Tarımsal faaliyetlerine ara verenlerin işletmelerde işçi olarak çalışmaları sözkonusu olabilmektedir.Bu durum iki ayrı sorunu ya da tereddütü beraberinde getirmektedir:
Tarım Bağ-Kur sona erer mi?
? Sorunlardan birisi bu. Acaba işçi olarak hizmet akdiyle bir işyerinde çalışıldığında, o kişinin tarım Bağ-Kur sigortası sona erer mi? Ya da işçi olarak çalışınca artık SSK sigortalısı(4/a) mı olacak? Sorun yok!...İşçi olarak çalışan tarım Bağ-Kur’lunun bu statüdeki sigortası artık sona ermiyor. Bu husus eskiden böyle idi... Artık, 4/b statüsünde sigortalı sayılanlar arasında bir ayrım yapılmadığı için, ister vergi mükellefiyeti sebebiyle Bağ-Kur(4/b) sigortalısı olsun isterse tarımsal faaliyeti sebebiyle olsun, bu statülerini gerektirir faaliyetleri sona ermedikçe işçi olarak çalışıyorlar diye SSK sigortalısı(4/a) olmaları mümkün değildir.Temel ilkeburada da geçerliSosyal güvenlikte teklik ilkesi bu sorunun çözümünde de anahtar vazifesi görüyor... Buna göre kişi, aynı anda birden farklı statüde çalışıyor diye aynı anda farklı statüler kapsamında sigortalı olamaz. Tek bir sigortalılık hali geçerli olur... Eski deyimle, “Bir kişi aynı anda hem SSK, hem de Bağ-Kur sigortalısı olamaz.”? Sorun şu şekilde çözülecek: Eğer kişi memursa ve diğer şekillerde de çalışıyorsa, artık memuriyetinden dolayı Emekli Sandığı iştirakçiliği(4/c) geçerli olacak. Diğer çalışma şekillerinin önce olmasının da bu durumda bir belirleyiciliği yoktur.Ancak, kişi hem işçi olarak çalışıyor, hem de bağımsız (vergi mükellefiyeti, şirket ortaklığı, tarımsal faaliyet vb) çalışıyorsa, hangi sigortalılık ilişkisi daha önce başlamışsa o statüde sigortalı sayılacaktır. Yani, önce Bağ-Kur’luluk başlamışsa ve sonra işçi olarak hizmet akdiyle çalışsa bile artık SSK’lı olamaz... Ne zaman ki, bağımsız çalışma sona erer, o vakit işçi olarak çalışması devam ediyorsa SSK sigortalılığı başlar.
İşletme sahibi, tarım Bağ-Kur sigortalısını işçi olarak çalıştırırsa
? Bu durum işverenin lehine olacaktır. Şöyle ki, işçi olarak çalıştırdığı bu 4/b statüsünde sigortalı olan ve primlerini ödeyen çiftçiye ücretini ödeyecek ve bundan sadece vergi kesecektir. Ayrıca sigorta primi kesip ödemesi sözkonusu olmayacaktır.
Tarım Bağ-Kur sigortalısı olan işçi, işten ayrılırken tazminat ödenecek mi
? Koşulları varsa tabii ki ödenecek...Hep karıştırılan bir noktanın altını çizersek; “Her sigortalı işçi değildir, ama her işçi sigortalıdır.”Buna göre; kişinin Tarım Bağ-Kur sigortalısı olması/sayılması o kişinin bir işyerinde hizmet akdiyle çalıştığında işçi sayılmasına engel değildir. Böyle olunca; bu statüde çalışan kişinin hizmet akdi, İş Kanunu’nda belirtilen şekillerde sona ererse, işveren ona ihbar, kıdem tazminatı ödemek durumundadır.
Bugünlerde çalışma yasağı ve çalışılması halinde işçilere ödenecek ücretler ise, 4857 sayılı İş Kanununda açıklığa kavuşturulmuştur.
Ulusal bayram
Kanuna göre ulusal bayram; 29 Ekim Cumhuriyet bayramıdır. Bu bayram sebebiyle tatil 28 Ekim günü saat 13.00’te başlar ve 29 Ekim günü sonuna kadar sürer. Yani 1,5 gündür. Bu sürede hem özel hem de kamu sektöründe çalışma yasağı vardır. Ancak, özel sektörde çalışma olması halinde her hangi bir ceza da uygulanmamaktadır. Bu tatilde işçi çalıştırılması halinde ücret ödemesi genel tatil günleri ile aynıdır.
Genel tatil günleri
Kanuna göre genel tatil günleri; dini ve milli bayramlarımız, yılbaşı ile 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günüdür. Sonuncusu 2009/Nisan ayında yapılan bir kanuni düzenlemeyle genel tatil günü olarak sayılmıştır.
Örneğin; artık bütün 4/b’liler iş kazasına uğradığında ödenek alabileceği gibi gelir de bağlanabilecek, şirket ortağı 4/b’liler hariç, diğerlerinden kadın olanlar doğum yaptıklarında analık ödeneği alabilecekler.
Kamuoyunda yanlış bilinen bir konuyu düzeltmekte fayda var. Hiç bir 4/b’li hastalık sigortası kapsamında ödenek alamamaktadır.
4/b’lilerin kazanç beyanları
Eski Bağ-Kur sigortalıları aylık sigorta primlerini 24 basamaklı gelir tablosu üzerinden yatırırlardı. Zamanı gelince artan basamağına göre ödeyecekleri primler de yüksek olurdu.
Ancak, artık böyle değil. 24 basamaklı gelir tablosu kaldırıldı. 4/b’liler de üzerinden sigorta primlerini hesaplayıp ödeyecekleri kazançlarını SGK’ya beyan edebiliyorlar. Dahası, buradaki “kazanç beyanı” 4/b statüsünde sigortalı sayılan şirket ortağının ya da ticari kazancı sebebiyle gelir vergisi mükellefi olanın “ticari kazancı” değildir. SGK, adı geçenler yönüyle ticari kazançları ile ilgilenmemektedir. Ayrıca, bunlar ticari faaliyetleri sonucu zarar da edebilirler. Zarar etmeleri sigorta primi ödemeyecekleri anlamına gelmemektedir.
Burada sözü edilen kazanç, sigorta primine esas kazançtır. Başka bir söyleyişle prim matrahıdır.
4/b’linin kazanç beyanı ne kadar olacak
Sağlık Bakanlığı özel sağlık işletmelerini denetlemekte, birçok yaptırımın yanı sıra kapatma cezası dahi uygulamaktadır.
Bu denetimlere son yıllarda SGK de dahil oldu. SGK, sözleşme yapıp hizmet satın aldığı özel sağlık işletmelerini denetlemektedir. Onun yaptırımları ise daha çok para cezası uygulamak ve nihayet sözleşmeyi feshetmektir. Ancak çoğu kez, iki kurumun uyguladığı para ya da faaliyet durdurma cezalarının kanuni bir dayanağı bulunmamaktadır. Hatta ceza hukukunun temel prensiplerine de aykırıdır.
Sağlık Bakanlığı, özel hastaneleri, tıp ve dal merkezlerini denetlemesi sonucu çoğu kere faaliyetinin durdurulması cezaları verebilmektedir. Bu cezalar da; ruhsatsız ya da uygunluk belgesi olmadan faaliyet gösterilmesinden, mesul müdürlük ve çalışma izin belgesi olmadan sağlık personeli çalıştırılmasından, mevzuatta öngörülen sayı ve nitelikte sağlık personeli istihdam edilmemesinden, devlet hizmet yükümlülüğünü tamamlamamış hekim çalıştırılmasından, çalışması kanunla yasaklanmış olan yabancı uyruklu hekim ve diş hekimi çalıştırılmasından, hekim ünvanını almamış intörn ve stajyer çalıştırılmasından, öngörülen tıbbi malzemenin bulundurulmamasından, fiziki koşulların yeterli olmamasından vb. ötürü uygulanmaktadır.
Hastaneye faaliyeti durdurma
Sağlık Bakanlığı özel hastanede yaptığı denetim sonucu örneğin;
? Çalışan tüm personel kayıtları il sağlık müdürlüğüne bildirilmemişse mesul müdür uyarılarak 10 gün süre verilmekte, eksiklik giderilmezse hastanenin tamamında bir günlük poliklinik faaliyetlerini durdurma cezası uygulamaktadır
? Personelin kılık ve kıyafeti belirlenen esaslara uygun değilse bile aynı ceza uygulanabilmektedir.
Herhangi bir işverene bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışanlardan zorunlu sigortalı sayılanlar da 5510 sayılı Kanunun 4. maddesi birinci fıkrasının (b) bendinde düzenlendi. Bunlara kısaca 4/b’liler diyoruz..
Ancak, bağımsız olarak çalışsalar da bazı kimseler zorunlu sigortanın dışında kaldı. Konu hem sosyal sigorta hem de genel sağlık sigortası yönüyle önemli...
Kimler 4/b statüsünde sigortalı?
? Hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan;
a) Ticari kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar,
b) Gelir vergisinden muaf olup esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar,
c) Kollektif şirketlerin ortakları,
Bu karmaşanın kaynağı ise birkaç nedenden oluşuyor.
Ölen sigortalının, ölüm tarihinden önceki çalışmaları sebebiyle birden fazla statüde sigorta günlerinin bulunması halinde nasıl işlem yapılacaktır?
Ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanacak olan ölüm aylığı (dul ve yetim aylığı) farklı statüdeki sigorta günlerinin toplamı üzerinden mi bağlanacaktır?
Yoksa son çalışma statüsüne bağlı sigortalılık hali mi dikkate alınacaktır?
Eğer son statü dikkate alındığında, yeterli sigorta gün sayısı yok ise hak sahiplerine aylık bağlanmayacak mıdır?
Vefat tarihi önemli
Ölüm sigortası uygulamasında ölüm tarihi önemlidir. Çünkü, ölüm sigortasında hakkı doğuran olay ölümdür. Dolayısıyla hak sahiplerine ölüm sigortasından aylık bağlanmasında sigortalıların öldüğü tarihte geçerli olan mevzuat esas alınmaktadır. Böyle olunca, ölüm 2008/Ekim öncesi meydana gelmiş ise, şu anki değil ölüm tarihindeki sosyal sigorta mevzuatı hükümleri uygulanacaktır. Şüphesiz ölüm 2008/Ekim sonrası ise bu tarihten itibaren geçerli olan mevzuata göre hareket edilecektir.
Aylık şartları
Eski adıyla SSK uygulamalarını yürüten kurum ve personel açısından bir sorun yok. İlgililere uygulanan idari para cezalarında yukarıdaki ilkeye büyük ölçüde uyulduğunu söyleyebiliriz. Hem eski 506 SSK Kanunu döneminde hem de şu anda yürürlükteki 5510 sayılı Kanun gereğince, ilgililere varsa idari para cezaları tebliğ edilmekte, itirazları alınıp değerlendirilmekte, bir kez daha değerlendirme sonucu ilgiliye tebliğ edilmektedir. İlgili de bunun üzerine ya ödemekte ya da idare mahkemesinde dava açmaktadır.
SGK (eski Bağ-Kur) tarafında sorun çok ve devam ediyor
Örneğin, İzmir SGK Yenigün Sosyal Güvenlik Merkezi’nde (eski Bağ-Kur) ilgilisine herhangi bir yazılı tebligat yapılmaksızın idari para cezaları tahsil edilmektedir.
Esasen bu şekilde uygulanan cezalar 1 Ekim 2008 öncesi döneme ilişkin bildirim yükümlülüklerini yerine getirmemiş Bağ-Kur sigortalılarına yöneliktir.
Buna göre, 1 Ekim 2008’den önce esnaf Bağ-Kur’una girecek mahiyette faaliyete başlayan Bağ-Kur sigortalıları, bildirimlerini üç ay içinde Bağ-Kur’a yamak zorundaydılar. Faaliyetleri sona erince de aynı sürede ayrılışlarını bildireceklerdi.
Eğer bunlar yapılmamışsa, kayıtlarını kontrol eden SGK bunlar için eski dönem cezası olan 55 TL ödemelerini istemektedir. Ancak, bunun ödenmesini isteme yolu ceza hukuku prensiplerine uygun değildir. Kişilere bir parça kağıt ve hesap numarası verilmekte ve 55 TL’yi bu hesaba yatırmaları istenmektedir.
Yapılan hukuka uygun bir işlem değildir.