25 Ocak 2009
BEŞİKTAŞ Teknik Direktörü Mustafa Denizli’nin İnönü Stadı’nda oynattığı ters ayaklı orta saha sistemi, hem tedavülden hem de zihinlerden çoktan kalktı. Dünya futbolunda ne böyle bir sistem kaldı ne de böyle bir düşünce. Gündemde olsaydı zaten Rafi Portakal müzayedeye çıkartırdı! Pasları ortada kaldı
Beşiktaş ve Denizlispor 4-1-4-1 oynadı. Serdar Özkan yanlış yerde oynatılmanın sıkıntılarını yaşadı. Tello belirsizliğin açıklarını kapatmaya çalıştı. Kalitesizlik her zamanki gibi sırıttı. Ancak Beşiktaş’ın bu zihniyetle şansı dışında kazanacak güçte olduğunu da düşünmüyorum. Siyah beyazlılar bundan sonraki karşılaşmaları kazanırsa rakibin hatalarından ya da rakip teknik direktörün sorunlarından kazanır. Tıpkı dün akşam olduğu gibi.
Yusuf Şimşek’in İnönü Stadı’ndaki ilk sınavı kalitesiz ortamda ön plana çıktı. Doğduğu takım olan Denizlispor’a karşı oynaması çok zordu. Bu sıkıntıyı yaşadı. Bir de İnönü Stadı’nda Yusuf Şimşek’in futbol zihniyetinde siyah beyaz forma giymiş ikiden fazla oyuncu sayamayız. Atakları güzeldi, ama kaliteli paslarının ortada ve kimsesiz kaldığını gördük. İlk yarıda Beşiktaş’ın ilk yarıda tribünleri heyecanlandıracak bir tek hareketi yoktu. O kadar forvet olmasına rağmen takımın golünü bile Denizlisporlu Roman Kratochvil’in atması bir çok şeyi ifade etti.
Maçın ikinci yarısına Beşiktaş’ın Cisse’yle çift ön liberoda başlanması teknik heyetin takıma olan güvensizliğini ortaya çıkardı. Bu sistemde ve bu şekilde oynatılmayla Holosko’dan verim ve randıman almaya ihtimal yok. Ne izleyen, ne maçı yöneten Selçuk Dereli ne de tribünden izleyenler bu karşılaşmadan zevk aldılar. Çünkü tek eksik kaliteydi.
Geçmişteki Beşiktaş
Dönemin tüm rahat ekonomik imkanlarına ve şeffaflığına rağmen sezon başında böylesine kimliksiz oyuncu transferini oluşturanlardan tarih ileride mutlaka hesap soracak. Türkiye’nin en ünlü at çiftliği Karacabey’de bile ismi, markası olmayan atları ahıra sokmuyorlar.
Maçın hakemi SelçukDereli, pozisyonlara yakındı, gördüğünü çaldı. Roberts’e faul yapan Zapotocny çenesini tutup küfür etmeseydi, sarı kartla idare edilecekti. Kim bilir dil bilmeyen Zapotocny neler dedi. Milyon dolarlara alınan oyuncuların saha içinde tekniğinden çok verdikleri zararla ne kadar tahribat yaptıklarını sezon sonunda hep birlikte göreceğiz.
Teşekkürler Ümit Kayıhan, teşekkürler Roman... Sizler olmasaydınız ne tek gol olacaktı, ne de 3 puan. Geçmişteki Beşiktaş’ı düşündüm. Sahaya çıktıklarında ne hakem ne de rakip dinlerlerdi. Ipot’umu açtım, Issız Adam’la yeniden parlayan Ayla Dikmen’in "Anlamazdın" şarkısı çalıyordu...
Yazının Devamını Oku 22 Aralık 2008
BEŞİKTAŞ formasını sahaya dizseniz bu kadar kötü oyun ortaya çıkmaz. Siyah beyazlı takımın bünyesi kaç yıldır kalitesiz oyuncu kabul etmiyor. Beşiktaş’a gelip yığınla paralar harcatan ve takıma hurda yığını halinde dolduran teknik adamları tek tek teşhir etmek gerek. Suç Mustafa Denizli’de değil, ondan önce görev yapan ve bu transferleri üstlenenlerde. Sezon başı böylesi yetenek yoksulu oyuncuları takıma kazandıranlar hakkında soruşturma açılmalı.
Siyah beyazlı takımın teknik becerisinden yoksun, fakat yüreğiyle mücadele eden kadrosuna bir de hakem Cüneyt Çakır’ın olumsuz düdüğü eklenince, hezimet kaçınılmaz oldu. Delgado’ya faul yapılıyor ama o kırmızı kartla oyun dışı kalıyor. Çakır’ın görüntüsü eski hakem babasını bile arattı.
Beşiktaş ilk golü bir nolu alanda kabul etti. Yani geriye çok yaslandı. Hal böyle olunca, hücum hattı ile arasındaki mesafe çok uzadı. Herşeye rağmen ayağa ve öne doğru pas yapılınca gol oluyor. Gol Delgado’nun olduğu kadar, o alanı boşaltan Nobre’nin. Her maçta olduğu gibi derbilerde yıldız oyuncu farkı çok öne çıkıyor. Bir de görünmeyen yıldızlar vardı Galatasaray’da Mehmet Topal ve Barış gibi..
Operasyon şart
Ama Beşiktaş’ta Cisse’yi sezon başından bu yana sahada göre bilene aşkolsun. Yağmurdan kayan çime takılan "Mösyö" Cisse kontenjan senatörü gibi hem oynamıyor, hem de oyunda kalıyor. Anlaşılır gibi değil. Takım kaptanlığı yapan Delgado böylesine önemli bir derbide sorumsuzca kendini attırmamalı. Hem Beşiktaş’ın kaderi ile oynayacak, hem de sorumsuz olacaksın. Mustafa hocam; 3-2’de risk alıp Bobo’yu oyuna sokup Nobre’nin oyundan çıkarılışını nasıl düşündün. Üçlü savunma dünyanın neresinde oynatılıyor bize anlatırsa sevinirim. Rakip Galatasaray futbol oynuyor, siyah beyazlı oyuncular saha içinde sistem diye kıvranıyor.
Herşeye rağmen tempolu seyir zevki yüksek maç izledik. Delgado’nun oyundan çıkışı takımı ateşledi. Holosko gerçek kimliğini yansıttğında Beşiktaş’ın oynadığı bir an olsun farkedildi. Attığı goldeki ustalığı ayakta alkışlandı. Beşiktaş dün Ali Sami Yen de yenilerek prestij kaybetti zirveyi değil. Başkan Yıldırım Demirören ve yönetimi devre arasında acil olarak AKUT (Arama Kurtarma Derneği) ile anlaşarak siyah beyazlı takımdaki enkazlar konusunda yardım almalı. Ruhunu teslim etmiş olanları ayıklamalı. Aksi takdirde Beşiktaşlı futbolcular çok sıkıntı yaşarlar.
Yazının Devamını Oku 14 Aralık 2008
ANKARAGÜCÜ’nü İnönü Stadı’nda, başkansız, yönetimsiz, takımını protesto eden taraftarları ve teknik direktörsüz haliyle izledik. Para, pul önemli değil demek ki sahaya çıkacak 11’in olsun Türkiye’de iş yaparsın. Başkentliler bu haliyle ilk 20 dakika Beşiktaş’a nefes aldırmadı. Büyük hedefleri olmayan ama milyarlar harcanan ekip karşısında inanılmaz bir savaş vermeleri alkışlanır cinstendi. Tek farkları Beşiktaşlı oyuncular gibi ceplerine milyon dolarlar yerine kuruşlar girmesi. Biraz hava biraz destek olsa Ankaragücü Süper Lig’de zirveye tırmanır. Takımlar kötü oynadıklarında; oynadıkların da da, maç kazanıyorlarsa büyük takım oluyorlar. Büyük takımların kader maçlarında büyük oyuncular ortaya çıkar.
Transferler sorgulanmalı
Oyuncu kalitesinin olmadığı yerde başarı beklemek hayalcilikten öteye gitmez. Yıldız diye yutturulup alınan oyuncuların sergiledikleri futbola da saygı göstermek gerek! Oynayanları değil transfer edenleri sorgulamalı. Malzeme bu kadar. Ankaragücü maça çok cesur ve atak başladı. Gökhan Emreciksin, İlkem Özkaynak ve İbrahim Ege, Tolga öne çıktı.
Türkiye’de iki tip teknik direktör vardır. Biri sezon başında sistemine uyan oyuncuları transfer eden ikincisi ise başarısız olup gönderilenin yerine gelen teknik adam. Beşiktaş’ta zor günlerde getirilen teknik direktör Mustafa Denizli elindeki malzemeye göre hareket etmeli. Hocam, inadı bırak artık. Bu malzeme 3-4-3 oynamaz. Cisse’nin oynadığı futbol geçerli olsaydı bir daha söylüyorum kaleleri taç çizgisine koyarlardı.
Gol kaçırma yarışı
İnönü Stadı’nda sezon başından bu yana sağlıklı bir orta saha ve kontratak izleyemedim. Nobre, Holosko görev yaptığı süre içersinde bir çok gol kaçırdı. Takımda sistemle bağlantılı çalışılmış bir hareket olmadığından tribünler saç baş yoldu. Çünkü siyah beyazlı formayı giyenlerin ne yaptığını kendileri dahil kimse anlamadı.
82’nci dakikada Gökhan Emreciksin’in sert şutu direkten dönmeseydi İnönü Stadı’nda ne olur diye düşündürken, taraftarların sesi yükseldi "Ne olacak Beşiktaşın hali." Orta sahanın sessizliğe gömülüp Rüştü’nün verdiği pasla gol atan Holosko iyi ki 3 puan kazandırdı.
Yazının Devamını Oku 24 Kasım 2008
ARİSTO mantığı düz mantıktır. İnönü Stadı’nda, futbol oynamaya çalışan bir takımla, futbol oynatmamayı amaçlayan takım arasında bir karşılaşma izledik. Teknik direktör Rıza Çalımbay Eskişehirspor’a pres yapmayı, tekme atmayı ve top kapmayı öğretmiş, ama topu elde ettikten sonra ne yapacaklarını söylememiş ya da unutmuş olacak! Bu Es-Es, Fenerbahçe ile nasıl berabere kaldı, Galatasaray’ı nasıl yendi ve bu kadar puanı nasıl topladı hayret.
Eskişehirspor’un üç pas yaptığını gören varsa söylesin. Çalımbay’ın Beşiktaş’ta çalıştığı süre içinde yaptığı transferler ve oynattığı futbol şimdi daha net ortaya çıktı. Futbol bu kadar çirkinleştirilemez. Bu nasıl mantıktır. Her halde düz! Koca maçta Eskişehirspor bir korner atmadı gerisini siz yorumlayın.
Yoklar listesi
Beşiktaş’a gelince... Sezon başından bu yana bazı eksikliklere rağmen tempolu futboluna ikinci yarıda kavuştu. Fransız "Mösyö" Cisse dün de sahada yoklar listesindeydi. Cisse topla 41. dakikada buluştu. 90 dakika içinde dört kez faul yaptı üç kez topla buluştu. Sezon başında maaşı 2 milyon euroya çıkartılan Delgado’nun kafası bol paradan karışık, o da İnönü’de yoklar listesindeydi. Kolundaki kaptanlık pazu bandına yazık oluyor. Kaptanlık ayrı iştir, bence iadesi daha uygun olur. Siyah beyazlı oyuncular Delgado da yok olunca 9 kişi mücadele ettiler.
Tello ve Rüştü
Olumsuzluklara inat, Mustafa Denizli’nin sistemini bazı oyuncular noktasına kadar benimsemişler. Yüreklerle, tekniklerini birleştirenler İnönü Stadı’nı coşturdu. Tello muhteşemdi. İbrahim Toraman görev adamıydı. Kendisine verilen adama adım attırmadı. Siyah beyazlıların Şilili yıldızı gibi formda bir oyuncusu da kaleci Rüştü idi. Oyun kuruşu, zamanlaması ile derbi öncesi güven verdi.
Beşiktaş dün kolay kazandı ve rakiplerinin puansız kapadığı haftada zirvede avantaj elde etti. Maçın hakemi Hüseyin Göçek, Tello’nun kornerini görmedi mi, görmemesini mi fısıldadılar anlayamadım. Son dakikada Serdar’ın attığı tekme resmen kırmızı kartlıktı. Mutlaka haberleri yoktur, Futbol Federasyonu bilseydi, Ankaragücü-Fenerbahçe maçının hakemi gibi değişiklik yapardı!
Yazının Devamını Oku 17 Kasım 2008
BEŞİKTAŞLI taraftarların, İstanbul’a iki saatlik Bursa deplasmanına sokulmaması bence yüzyılın ayıbıdır. Yönetimler, federasyonlar değişti ama IQ’lar, yerinde sayıyor. Fair play ruhunun her zaman ön plana çıktığı futbola kaos bulaştıranların hala görevlerinin başında bulunması da düşündürücü. Koca şehirde asker, polis seferber olmuş 420 gramlık meşin yuvarlak uğruna. Neden güzellikler ön palana çıkmaz? Böylesi önemli karşılaşmaya psikolojik sinirlerin damgasını vurması ilginç.
Hakem Kuddusi Müftüoğlu, iklim şartlarından olacak düdüğünü her iki taraf için olumlu kullanmadı. Oynanan futbol ya da kenar yönetimin verdiği taktik kimseyi doyurmadı. Beşiktaş’ın sezon başındaki sıradanlığı aynen sürüyor. Suya sabuna dokunmadan, pozisyon üretmeden ölü topları kazanarak gol atma düşüncesi izleyenleri kahrediyor. Sponsor firmadan Delgado yerine daha kaliteli bir oyuncu alınsaydı kulübe daha büyük ekonomik gelir kazandırılırdı. İbrahim Toraman babası yaşındaki Yusuf Şimşek’i tutmakla görevlendirilerek önemli bir iş yapılmış hissi uyandırılmış. Kısaca sahada işe gidip de iş yapmayanlar örneğini sergileyenler çoğunluktaydı.
Transfer gerekli
Uğur İnceman, ısrarla neden oynatılmaz? Galip gelinmek isteniyorsa Nobre oyundan ancak sakatlandığı zaman çıkartılmalıydı. Cisse’nin yokluğu kayıp değil. Ancak Sivok’un yokluğu aranıyor. Beşiktaş’ta kimse kendini kandırmasın. Sağ ve sol bek, orta sahanın ortasına kesinlikle nokta transferler yapılmalı.
Samet Aybaba’nın başlattığı gençlik harekatı Bursaspor’un temel taşları olmuş. Tecrübeli Ömer Erdoğan, Yusuf’un arasında Bekir, Gökhan Güleç, Sercan, İbrahim Öztürk, Volkan ekonomik olarak güçlü Beşiktaş karşısında oldukça pahalı olduklarını ortaya koydular. Helal olsun Güvenç Kurtar’a elindeki malzemeyi çok iyi kullandı.
Dün o kadar çok ayıp vardı ki, misafir takımın taraftarlarının sokulmaması, sahada özlenen futbolun oynanmaması, parada yüksek ama teknikte düşük kalitede oyun çıkartan yabancıları gördükçe kahroldum.
Yazının Devamını Oku 12 Kasım 2008
KİMSE üzülmesin, kırılmasın gecesiydi. Hatır gönül maçı olsa bu kadar kötü olmaz. Hedefleri olan iki takım adına derbi de denebilecek bir karşılaşma Trabzonspor-Beşiktaş arasındaki kapışma. Ama ilk 45 dakikada, futbol adına anlatılacak, heyecanlanılacak pozisyon yaşanmadı. Hakem Bünyamin Gezer de soyadına uygun şekilde hareket etti. Beşiktaş’ın yediği beraberlik golünün hazırlayıcısı oldu. İkinci yarıda Bobo’nun ceza alanı içindeki hareketine penaltı çalınacağı kuralını da sanırım unutmuş. Sezon başında böylesi büyük takımların oyuncu alırken harcadıkları paralara değil teknik ve fiziklerine bakmak gerekir. Yada kulüplere bu oyuncuları aldıranlar için siyasette olduğu gibi özel mahkemeler kurulmalı. Nerede izleyip, nasıl takip ediliyor. Böylesi yüksek bedelleri hak edecek oyuncu gerçekten var mı? Bordo mavili ekibin yıldızı gösterilen, Katar’a gidecek, gitti denilen ama kalan Yattara Beşiktaş kalesine bile inemedi.
Savunma hataları
Büyük takımların oyuncuları her zaman zirveye koşmalı. Beşiktaş eksik kadrosuna rağmen bu kadar etkisiz olmamalı. Siyah beyazlı ve bordo mavili formayı giyenler haklarını fazlasıyla vermeli. Hatta oynadıkları kulübün büyüklüğünün farkına varmalı. Herkesin beklenti içinde olduğu Serdar Özkan’ın geçen yılki görüntüsü mumla aranıyor. Mustafa Denizli’nin göreve geldiği günden bu yana kulübede tuttuğu Uğur İnceman bir ön liberonun neler yapabileceğini gösterirken Cisse ile arasındaki farkın büyüklüğünü hisettirdi. Denizli’nin İnceman düşüncesi başarılıydı. Holosko tercihi mükemmeldi. Büyük hocalar böyle maçlarda farkını hissettirmeliydi. Tıpkı Denizli gibi.
Trabzon’un en başarılı oyuncusu Egemen Korkmaz’dı. Serkan Balcı’nın da hakkı yenmemeli. Beşiktaş ve Trabzonspor’un attıkları gollerde hep savunma hataları ön plana çıktı. Belki de Türk futbolcusunun kapasitesi bu. Ersun Yanal ve Mustafa Denizli ne yapsın? Türk futbolunun hastalığıdır duran toplardan gol yemek.
İkinci yarıda Trabzonspor ilk yarıdaki miskinliğinden sıyrıldı ama Beşiktaş’ın baskısından kurguyu yapamadı. İyiki kalede Hakan Arıkan vardı. Her atakta, her şutta vitrine çıktı. Ama sergilenen futbol, çocukken mahalle arasında oynadığımız 1’dir 1’i hatırlattı.
Yazının Devamını Oku 8 Kasım 2008
MUSTAFA hocam, iki yıldır ekranlarda ince eleyip sık dokuduğun, hayalini kurduğun takımın başındasın. Canım hocam, balayı bitti. Kara bitti, deniz göründü. Bu kadar sistemsiz bir takım olmaz. Kimin nerede durduğunu, ben dahil İnönü Stadı’nda maçı izleyen kimse çözemedi. Sağda solda konuştukların kulağımıza kadar geliyor. "Uğur İnceman’ın yetenekleri kısıtlı" diyormuşsun. İdmanlarda izlediğim Uğur’un sahadaki Cisse’den çok daha iyi olduğu su götürmez bir gerçek. O Cisse’nin yerine Uğur dururken Gökhan Zan’ı alıyorsun. Uğur İnceman oynasa Beşiktaş ne kaybeder? İş dönüp dolaşıp sisteme geliyor.
Diyelim ki, Ekrem Dağ hata yaptı. Ya siz onu oynatarak hata yapmıyor musunuz? Hücumcu orta saha olarak Aydın dururken Ekrem’i tercih etmeni de yadırgadım.
Yenilen iki golde de sistemsizlik dizboyu idi.
Mustafa hocam elinde sihirli değnek yok. Sezon başında sizden önce görev yapanlar Beşiktaş’taki İbrahim Üzülmez ve İbrahim Toraman’dan daha az yetenekli yabancı oyuncuları milyon dolarlara transfer ettirip önünüze bırakıyorlarsa sizin suçunuz yok.
Nobre’yi örnek alın
Beşiktaş, ligin averaj takımı Kocaelispor karşısında zorlanıyorsa gereken önlemler bir an önce alınmalı. 60. dakikada Kocaelispor korner atıyor, Nobre savunmaya gelip kafa ile top çıkarıyor.
Bir futbolcu bu kadar özverili oynar mı? Takımda herkesin Nobre’yi örnek alması gerekir.
Ve Beşiktaş takımında nefes alıp verseler bile her karşılaşmada başta Nobre, Sivok, İbrahim Toraman banko oynar.
Siyah beyazlı oyuncuların attığı goller kimseyi yanıltmasın. Ne bir düzen var, ne de sistem? Beş golün tamamı şahsi yeteneklerden kaynaklandı. Mustafa hocam eleştirilere hiç kızma.
Kocaelispor’da o kadar çok eksik var ki... Var olan sadece takım ruhuydu.
Yazının Devamını Oku 20 Ekim 2008
BEŞİKTAŞ’ta Mustafa Denizli darbesi. 19 Mayıs Stadı’nda maçın başlamasıyla 15 dakika içinde siyah beyazlılar 3 gol atarak liderliğin ayak seslerini hissettirirken takım kimliğini yansıttılar. Ayağında top tutan teknik oyuncun varsa, büyük takımsan ve ofansif düşünürsen kazanırsın. Mustafa Denizli’nin en büyük avantajı iki yıldır ekranlarda eleştirdiği takımı ve rakiplerini iyi ezberlemiş olmasıydı. Futbol dört bilinmeyenli denklem değil ki!
Sezon başından bu yana defansın sol kanadına hapsedilen Tello dün başroldeydi. Sağ ve sol kanatlarda otoriteyi ele geçirmenin sevincini tribünlere yansıtıyordu. Özgürlüğüne kavuşmuş.
Delgado her kontratakta başrolü oynadı. Yeni transferler oluşturmak için terlik bahanesi ile uzaklaştırılan İbrahim Toraman ve İbrahim Üzülmez dün sergiledikleri futbolla sanırım sezon başı kadro dışı bırakanlara iyi bir ders verdi. Her ikisi de sıfır hata ile oynayarak taraftarların güvenini kazandılar.
Roller değişti
Sağ kanatta Ali Tandoğan’ın yer alması siyah beyazlı takımın oyundaki güzelliğine renk kattı. Çünkü o da Tello gibi üçüncü bölgeyi düşünen yapıya sahip. Beşiktaş’ın UEFA Kupası’nda isimsiz Kharkiv’e elenmenin kabusundan uyanması Denizli’nin kısa sürede yaptığı pansumanla atlatıldı. Çünkü sezon başında teknik patronların aldırdığı oyuncuları değiştirmek yerine yararlı hale getirmek Denizli için zor olmadı. Çünkü o zorlukları başarıya çevirmekte ustalığını, adamlığını çoktan kanıtlamış.
Hücum oyuncusundan defans olmayacağını ilk maçında ortaya koyan Mustafa Denizli sihirli değneğini değil zekasını kullandı.
Denizli’nin takımı neden üç gün önce Ankara’ya getirdiğini soran Gençlerbirliği Teknik Direktörü Mesut Bakkal yanıtını skora bakarak almıştır. Başkent ekibinin ne defansı ne de oyun kuracak kalitesi ortaya çıkmayınca rakip Beşiktaş için sıradan halı saha maçı oldu. Beşiktaş’ı bir de çim sahada seyredin. Geçmişte Gençlerbirliği karşısına çıkan takımların ayakları titrerdi. Şimdi başkan İlhan Cavcav’ın ayağının titrediğini gördüm. Üzüldüm.
Yazının Devamını Oku