BEŞİKTAŞ’ta Mustafa Denizli darbesi. 19 Mayıs Stadı’nda maçın başlamasıyla 15 dakika içinde siyah beyazlılar 3 gol atarak liderliğin ayak seslerini hissettirirken takım kimliğini yansıttılar.
Ayağında top tutan teknik oyuncun varsa, büyük takımsan ve ofansif düşünürsen kazanırsın. Mustafa Denizli’nin en büyük avantajı iki yıldır ekranlarda eleştirdiği takımı ve rakiplerini iyi ezberlemiş olmasıydı. Futbol dört bilinmeyenli denklem değil ki!
Sezon başından bu yana defansın sol kanadına hapsedilen Tello dün başroldeydi. Sağ ve sol kanatlarda otoriteyi ele geçirmenin sevincini tribünlere yansıtıyordu. Özgürlüğüne kavuşmuş.
Delgado her kontratakta başrolü oynadı. Yeni transferler oluşturmak için terlik bahanesi ile uzaklaştırılan İbrahim Toraman ve İbrahim Üzülmez dün sergiledikleri futbolla sanırım sezon başı kadro dışı bırakanlara iyi bir ders verdi. Her ikisi de sıfır hata ile oynayarak taraftarların güvenini kazandılar.
Roller değişti
Sağ kanatta Ali Tandoğan’ın yer alması siyah beyazlı takımın oyundaki güzelliğine renk kattı. Çünkü o da Tello gibi üçüncü bölgeyi düşünen yapıya sahip. Beşiktaş’ın UEFA Kupası’nda isimsiz Kharkiv’e elenmenin kabusundan uyanması Denizli’nin kısa sürede yaptığı pansumanla atlatıldı. Çünkü sezon başında teknik patronların aldırdığı oyuncuları değiştirmek yerine yararlı hale getirmek Denizli için zor olmadı. Çünkü o zorlukları başarıya çevirmekte ustalığını, adamlığını çoktan kanıtlamış.
Hücum oyuncusundan defans olmayacağını ilk maçında ortaya koyan MustafaDenizli sihirli değneğini değil zekasını kullandı.
Denizli’nin takımı neden üç gün önce Ankara’ya getirdiğini soran Gençlerbirliği Teknik Direktörü Mesut Bakkal yanıtını skora bakarak almıştır. Başkent ekibinin ne defansı ne de oyun kuracak kalitesi ortaya çıkmayınca rakip Beşiktaş için sıradan halı saha maçı oldu. Beşiktaş’ı bir de çim sahada seyredin. Geçmişte Gençlerbirliği karşısına çıkan takımların ayakları titrerdi. Şimdi başkan İlhan Cavcav’ın ayağının titrediğini gördüm. Üzüldüm.