Kara bulutlardan güneşli günlere misali; Bursaspor, meşakkatli bir dönemin sonrasında ligde iyi bir konumda kendine yer edindi.
Şöyle bir hafızaları tazeleyecek olursak;
Ait olduğu Süper Lig’den düşüş sonrası ayyuka vuran mali kriz, yönetim değişikliği, oyuncuların birer birer takımdan ayrılması, yasakların kaldırılması ve hatta son ana yetiştirilen oyuncular...
Böyle bir ortamda, hiç de alışık olmadığı bir ligde mücadeleye vermeye başlamışken Bursaspor, kısa vadede önemli bir virajı dönüyor.
Kan kaybedilmişken, ‘Ligde kalınır mı?’ düşünceleri etrafında camia karamsarlığa bürünürken; yasağın kaldırılmasının ardından gelen transferler ve bu oyuncuların gençlerle oluşturduğu güzel tat veren harman, bir noktaya işaret ediyor; Bursaspor iyi yolda.
Bu noktada ise yönetimden, sportif direktörüne, teknik heyetinden oyuncularına ve destek veren camiaya herkesin katkısı var.
‘Tahta’ meselesinden ötürü istifası dahi istenen Başkan Mesut Mestan ve yönetimi, üst üste gelen sponsorluk imzaları ve destek kampanyalarıyla kulübe artı gelir sağlarken, Sportif Direktör Selçuk Erdoğan da Özlüce’de huzuru sağlamış durumda.
Kan kaybederek kendi kabuğuna çekilmiş Bursaspor için bu ihtiyaç zorunluğu hale gelirken, aylarca bekleyişin ardından nihayet engel kaldırıldı, bayram havası yaşandı.
Yeni bir oyuncunun imzasını, üçlü çektirmesini dahi özledi taraftar...
Şu an oldukça sevindirici olarak görünen bu durumun ne denli etkileri olacağını ise zaman içerisinde göreceğiz.
Ancak ondan önce transferin dışında dikkat çekilmesi gereken ve şu ana dek pek de dillendirilmeyen bir durum var; oyuncularla anlaşmalar ve borç meselesi.
Bakıldığında Bursaspor transfer yasağını kaldırırken, tüm sevinçler takıma yapılacak takviyelere yönelik oldu doğal olarak, bir de işin borcu temizleme yönü var.
Önce FIFA, ardından TFF’nin koyduğu yasaklar neticesinde Bursaspor zorunluluktan ekonomik çözüm arayışına girdi.
‘Oyuncu transfer edebilmek’ için geçmişte alacakları ile sorun yaşanan oyuncularla pürüzler giderildi, ödemeler yapıldı, hatta vergi borcu yapılandırıldı.
“Sonuca yönelik hareket edilmeye devam mı edilecek, yoksa Bursaspor yetiştiren, öğreten geleneğini mi perçinleyecek?”
Günümüz endüstriyel futbolunun eğlenceden çıktığını ve daha çok sonuca yöneldiğini hepimiz görüyoruz.
Bu yüzdendir ki ‘1-0 olsun bizim olsun anlayışı’ genelde Türk futbolunda hâkim bir düşünce.
Ancak bir şeyler değişecekse eğer, bunun tohumları geçtiğimiz gün Esenyurt Necmi Kadıoğlu Stadı’nın çimlerinde atıldı.
Camiada gençlere verilen destek ve duyulan güvende birleşti.
Alınan mağlubiyete eleştirinin yer aldığı her düşüncede, sahada ter döken genç oyuncuların yeri ayrı bir noktaya konuldu.
Zira forma ağırlığının farkındaki genç oyuncular, var gücüyle terlerini akıttı.
Aradan geçen yıllar sonrasında Bursaspor Kulübü, sürdürülebilir başarıyı sağlayamayınca bu özelliğini giderek kaybetti.
Camianın sıklıkla övündüğü ve fotoğrafları görüp, videolarını izlediğinde duygulandığı UEFA Şampiyonlar Ligi’nin ardından Avrupa arenasında Bursaspor, bir alt klasman olan UEFA Avrupa Ligi’nde ye alırken neler yapmış bir bakalım:
ŞAMPİYONLUKTAN SONRA BAŞARI GELMEDİ
2011’de ilk turu geçmesinin ardından play-off’ta Anderlecht’e elendi,
2012’de yine ilk turu geçti ancak play-off’ta bu kez Twente’ye takılarak elendi,
2013’de Vojvodina, sonraki yılda ise Chikhura’ya henüz daha oynadığı ilk maçları olan 3’üncü turda elenerek serüvenine yeni başlamışken kupaya veda etti.
Bu noktaya tekrar geleceğiz ancak ligi bir kenara bırakarak bu kez Türkiye Kupası performansına göz gezdirelim;
YENİ sezon Bursa sporu adına bir hayli ilginç olacak...
Bursaspor’un uzun bir aradan sonra bir alt ligde mücadele edecek olmasıyla itibar kaybeden şehir, basketbolda adından söz ettirecek.
Şehrin iki güzide ekibi TOFAŞ Spor Kulübü ile Bursaspor, her hafta bizlere basketbol heyecanı yaşatacak; hatta sezonun ilk maçında karşı karşıya gelerek bir şölen sunacak.
Kulağa ne güzel geliyor değil mi?
Yıllar yılı TOFAŞ’ın şampiyonluğunun ardından yeni bir yapılanmaya gitmesiyle birlikte şehrin basketbol heyecanını da yitirdiği konuşuluyordu.
*
Haklılardı da; yeniden ‘Süper’e çıkmasının ardından TOFAŞ’ın lig finali dahi oynayarak istikrarlı ivmesine rağmen belli maçları dışında salonun tamamen doluluğunu göremiyorduk.
Menajerlerin kapı aşındırmaları bir kenara, sosyal medya ile birlikte kulüplerin oyuncularını ön plana çıkarması; ekran yüzü haline getirmesi, görüşmelerdeki ketum tutumlar gibi pek çok etken ile birlikte son yıllarda yurtdışına ihraç ettiğimiz oyuncu sayısı da yükseldi, gelir kapısı da kulüpler için çoğaldı.
13 sezon boyunca transfer politikasında gelirinden daha çok gideri bulunan Süper Lig kulüpleri, 2015/16 sezonuyla birlikte bu zinciri kırdı ve son 4 sezonun 3’ündeki transferlerde giderinden daha fazla gelir elde ederek kâr sağladı.
Financial Fair-Play, borç yükü, futbol pazarının büyümesi...
Hangi gerekçe öne sürülürse sürülsün net bir gerçek var: Zorunluluklar fırsat doğurdu.
Ve 2018/19 sezonunda Süper Lig ekipleri; transferde rekor olan yaklaşık 47 milyon Euro’luk toplam kâr payına ulaştı; oyuncu satışından gelir 136 milyon Euro’yu aştı.
Rakamlar giderek yükseldiğinden Türk futbolunun son 25 yılını ele alalım
Süper Lig’deki ekiplerinin transfer gelirlerinin yalnızca 3 sezonda 3 haneli rakamlarda olduğunu görüyoruz.
Bursaspor’un Süper Lig’e vedasıyla birlikte birçok oyuncu ile yollar ayrıldı.
Stephane Badji’ye kadar olan süreçte, geçtiğimiz sezonun ardından takımdan ayrılan oyuncu sayısı 11’e çıktı.
Bu isimlerin 5’inin kiralık olması, Furkan Soyalp ve Iasmin Latovlevici’ye yeni sözleşmelerin sunulmaması, Jires Kembo’nun önceden gözden çıkarılması derken, yaprak dökümünün bir hayli fazla olacağı aşikardı.
EN AZ 4 OYUNCU DAHA GİDECEK
Bu rakam önümüzdeki günlerde daha da yükselecek…
Futbolcuların alacakları, pek çoğunun Süper Lig hedefi gibi etkenlerden ötürü, en az 4 oyuncuya daha veda edilecek.
Elbette kadro boş kalmayacak; transfer tahtasının açılmasıyla birlikte yeni isimler kadroya dahil edilecek.
İster sahada olsun, ister tribünde. Rasyonellikten uzak bir şekilde, tamamen bu oyunun romantik esirleriyiz aslında.
Öyle ki bir kulüp, başarı elde ettiğinde mutlak duygusal bir yön arıyoruz.
Akdeniz ikliminin sıcakkanlı topluluğu olmamızın tesirlerini yeşil sahalarda da görüyoruz.
Bu yüzden de tamamen kitlelerin duygularına yönelik açıklamalar sporculardan geliyor, bir politikacı edasıyla baskıyı en hafife indirmek için duymak istenilenler söyleniyor…
Neden mi bu konu?
Bakınız; Bursaspor’un altyapısından yetiştirdiği bir oyuncu daha Avrupa’nın yolunu tutuyor.
Görece önemli bir miktar da kulübe katkı sağlayacak.