Kendi içerisinde farklı dinamikleri olan bu lige Bursaspor’un hala aşina olamadığını görüyoruz.
Kimi zaman bireysel hatalar, kimi zaman üst üste gelen gollerin yaşattığı demoralize ve elbette arzulanan futbolun ortaya koyamaması bu durumun etkenlerinden.
Bir de rakiplerin kapanan görüntüsü var.
‘Geriye oynama’ eleştirilerinin açıklamalarında gördüğümüz bu durumda; rakipler adam paylaşımını iyi yapan, alan daraltan ve topun arkasına geçtiğinde birinci bölgeyi iyi koruyan hale bürünüyor.
Bu Bursaspor’a pek de yabancı değil; zira önceki haftalarda yeşil beyazlılar da bunu ligde en iyi yapan takımlardan biriydi.
O sebeptendir ki; Adana Demirspor deplasmanının ardından başlayan ve yine bir Adana deplasmanında son bulan süreç arasında savunmada daha organize görünerek, potansiyel 21 puanın 14’ünü hanesine yazdırdı.
Ne zaman ki savunmada işler yolunda gitmemeye başladı, bir anda defolar da göründü.
Bu ifadelere, altyapıya ilişkin her haberimizde yer veriyoruz.
Bu ifadelerin hakkını da kulüp veriyor.
Zira yeni yönetim ile birlikte baştan sona değişen ve akademik açıdan eğitimli, deneyimli antrenörlerin başı çektiği Vakıfköy’de birçok pırıl pırıl genç yetenek, Türk futbolunun arenasında yer almayı bekliyor.
Elbette saf yeteneğin yalnızca bir noktaya dek getireceğini daha önceki bir çok örnekten gördük.
Bunun için önemli olan nokta; antrenörlerin yeteneği keşfederek potansiyelinden tam verim alabilmesi ve gerek yaşantısıyla, gerekse bilgi ve kültürü ile sportif bir karakter yetiştirmesi...
Zaman zaman havasının soluğunu aldığımız Vakıfköy’de bu ortam kendini gösteriyor.
Bu da bizlere, gelecek için umut aşılıyor.
Her ne kadar geride bırakıldığı söylense de, hâlâ akıllarda bir yerde.
Ancak bu konunun açıklamaların arasında yer edinmesinin nedeni, takımın puan cetvelindeki mevcut durumu ve eleştiriler...
Şöyle ki;
Puan cetveline baktığımızda Bursaspor, 7’nci sırada görünüyor.
‘Şampiyonluk’ hedefiyle yola çıkmış ekip, bugün lig bitse Play-Off’a dahi kalamıyor.
Ancak matematiğin de bize bir oyunu var.
Lig lideri Hatayspor ile Bursaspor’un arasında yalnızca 4 puan fark bulunuyor.
ING Basketbol Ligi’nde TOFAŞ; ilk haftadaki mağlubiyetin ardından adeta kendine gelirken, ivmesini son olarak Galatasaray Doğa Sigorta galibiyetiyle perçinledi.
Oldukça dar bir rotasyonda, son anlarda genç oyuncuların aldığı kısa süreleri saymazsak 8 oyuncunun maçın büyük bir bölümünde süre aldığı ve sakatlıklarla boğuştuğu bir anda geldi galibiyet...
Bir de hakem faciasıyla Başantrenör Orhun Ene’nin henüz ilk çeyrekte diskalifiyesi var.
İşte böyle bir ortamda TOFAŞ’ın emekçileri Samuel Mejia, Barış Ermiş ve deneyimiyle bu sezon kadroya dahil edilen Matthew Lojeski sahnede yer aldı.
Lojeski (34 yaşında) 32.57 dakika, Mejia (36 yaşında) 31.58 dakika, Barış Ermiş (34 yaşında) 18.49 dakika süre aldı.
Bu emektar üçlü, toplam skorun hemen hemen yarısını kaydederek 54 sayı attı.
Bunu; önceki hafta Fenerbahçe Beko’yu 64 sayıda tutmuş ve üst üste 4 galibiyetle buraya gelirken bu süreçte en fazla potasında 76 sayı görmüş rakibe karşı gerçekleştirdiklerini hatırlatmakta fayda var.
Bu sözlerle duyurdu Bursaspor Kulübü, İstanbulspor karşısında alınan galibiyetin sevincini.
3 puan sevincinden çok daha büyük anlamlar içeren ve önem taşıyan sözlerle...
Baktığımızda gencecik, pırıl pırıl çocuklar yarınlara ışık tutan futbollarıyla mücadelelerini sergilerken, takım bütünlüğü oluşturularak ‘bir’ olunuyor.
Bursaspor futbol takımının, son yıllardaki serüvenlerinde pek de rastlamadığımız ve her daim ihtiyacı olduğunu vurguladığımız bu bütünlük, şu günlerde gerçekleşiyor.
Belki sahada tatmin edici futbol görülemiyor, belki iyi şeyler –görece yanlışların- arka planında kalıyor ancak bu takım bir mesaj veriyor;
Arma için mücadele edenlerin oluşturduğu bütünü...
Genellikle de bu durum ortaya konulamayan futbolun ardından gündeme geldi.
Hatırlayalım; son olarak oynanan Galatasaray-Fenerbahçe derbisindeki tatsız tuzsuz futbol sonrası da gündemde yer edindi...
‘Böyle mi ligimizi pazarlayacağız?’ düşünceleri etrafında...
Ancak şunu her zaman kaçırıyoruz; marka değerini sahadaki futbol kadar, saha dışındaki etkenler de oluşturuyor.
*
Bir eğlence aracı olan ve zamanla endüstriyelleşen futbolda insanları tribünlere çekmek, onlara rahat bir maç keyfi yaşatmak gibi.
Bursaspor’da da şu süreçlerde gördüğümüz durum bundan ibaret.
Tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi; iyi giden süreçte bir anda hedef ‘şampiyonluk’ken, başarı pek çok kesim tarafından sahipleniyor, irili ufaklı sarsıntılarda ise hep bir hedef tahtası arayışı hakim.
Öncelikle şunu kabullenmeliyiz ki, Bursaspor çok özel bir süreçten geçiyor.
Uzun süre sonra 1’inci Lig’de oynama tecrübesi, mali sıkıntılar, transferlerin gecikmesi, genç-tecrübeli oyuncu harmanı vs. gibi pek çok konu bünyesinde 7 hafta geride kaldı.
Özellikle üst üste galibiyetlerin geldiği Akhisarspor, Eskişehirspor ve Osmanlıspor maçlarının ardından istisnasız herkes tarafından övgülere boğulan takım, üst üste kaybedilen iki deplasman maçının ardından bir kez daha bazı kesimler tarafından karamsarlığa büründürüldü.
Kısa bir hatırlatma...
3-1 kazanılan Osmanlıspor maçının ardından Beykan Şimşek’in son anlarda kaçırdığı gol fırsatını –ki gol olsa skor 2-2’ye gelecekti- daha önce dile getirmiştik.
Puan silinmesi, Bursaspor’un nasıl bir enkazın içerisinde yer aldığını gösteriyor.
Çok değil, iki gün öncesinde Bursaspor’un yakın geçmişinde yaşadığını sıkıntıları şöyle bir hatırlatmıştık; bugünkü noktaya kolay gelinmediğini, bunun perde arkasında büyük bir emek ve çabanın bulunduğunu...
Ancak görünüyor ki; Bursaspor, şu an su alan bir gemi misali.
Siz ne kadar çabalarsanız çabalayın, bir deliği kapatsanız başka bir delikten su alıyor gemi.
Bu gemiyi limana yanaştırmak için umut var, hep de olacak.
Zira önceki bir takım engellerin kaldırılması, teknik heyet ve oyuncuların ortaya koyduğu direnç, şehirde yeniden bir birlik havası, camiada güneşli günlerin başlangıcıydı TFF’nin duyurusuna dek.
*