Bu böyle gidemez. Türkiye’de çevre dört bir yanından dökülüyor. Ormanlar, denizler, ölü balıkları kıyıya savuran ırmaklar. Bence acilen bir çevre kahramanına ihtiyacımız var. Biçilen ormanları, kirlenen denizleri, böğrüne hançer saplanan dağları sürekli gündemde tutacak bir kişi. Cesur, karizmatik, çevre bayrağını kapıp peşinden bizi sürükleyecek biri.
Kaz Dağları’ndan gelen haberler kötü.
Doğa Derneği "Kaz Dağları’ndaki tahribat sanılandan fazla. Dağların yüreği sayılan bölge ağır tahribata uğradı" demiş.
Kaz Dağları’nın yüreğine bir hançer.

Golf sahası uğruna
Antalya,
Belek’in yüreğine başka bir hançer.
Haberleri ve yandaki fotoğrafı görmüşsünüzdür mutlaka.
Belek’teki ormanlarda 2005 ile 2007 yılları arasında 500 bin ağaç kesilmiş.
İyi ki
TEMA’nın elinde çekilmiş fotoğraflar var.
Denize yakın o güzelim ormanlık araziler gaddar bir baltayla yarı yarıya çıplak kalmış.
Sırada
2B diye ormanlık arazilerin satılması var.
Hangi birine sesimizi yükselteceğiz?
Benim için bardağı taşıran son damla ise
Marmara Denizi’yle ilgili internet yoluyla ulaşan haber oldu.
Yaklaşık bir ay önce İstanbul’da, Caddebostan sahilinde yürürken denizdeki beyaz köpükler benim de gözüme çarpmıştı.
Denizde tuhaf bir şeyler görüyorsunuz ama kime danışacaksınız?
Belediyeye mi?
Çevre Bakanlığı’na mı?
Büyük Kulüp’ün
bekçisine bir şeyler sorduğumu hatırlıyorum.
Zavallı adamın yüzüme şaşkınlıkla baktığını da.
MARMARA DENİZİ BİLDİĞİNİZ GİBİ DEĞİLDediğim gibi merak ettiğim sorunun yanıtı internetten,
"Adalar Postası"ndan geldi.
Sevinç-Erdal İnönü Vakfı’nın desteğiyle (Bu vesileyle Erdal İnönü’yü bir kez daha sevgiyle anıyorum) hidrobiyolog
Levent Artuz’un raporuna göre, bu beyaz köpüğümsü tabakaya bakteriler yol açıyormuş.
Rhizosolenia calcar-avis, dinophysis caudata, dinophysis tripos bunların adları.
Demek ki yaz boyunca Marmara’da yüzerken bunlarla koyun koyunaymışım.
Ne korkunç...
Demek ki, biz "
Marmara temizlendi" diye sevinirken,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi plaj üstüne plaj açarken esasında denizimiz can çekişiyormuş.
Marmara Denizi’ndeki canlı türleri tehlikede.
KARİZMATİK BİR ÇEVRE KAHRAMANINA İHTİYACIMIZ VARYok, yok bu böyle gidemez.
Türkiye’de "
çevre" dört bir yanından dökülüyor.
Ormanlar, denizler, ölü balıkları kıyıya savuran ırmaklar.
Onun için diyorum ki, acilen
"bir çevre kahramanına" ihtiyacımız var.
Biçilen ormanları, kirlenen denizleri, böğrüne hançer saplanan dağları sürekli gündemde tutacak ve hatta kendisi gündeme gelecek bir kişi.
Cesur, karizmatik bir kişi.
Kadın ya da erkek.
"Çevre bayrağını" kapıp peşinden bizleri sürükleyecek biri.
Kendi payıma, hangi alanda olursa olsun verilen mücadelenin bir kişiyle özdeşleşmesinden yanayım.
Bunun daha etkili olduğunu düşündüğümden.
GORE, GORBAÇOV VE MERKEL"Çevre Kahramanı"nı sözcüğüne ise geçenlerde
Time Dergisi’nin kapağında rastladım.
Dergi, gelecekte daha temiz bir çevre için mücadele edenlerin uzun bir listesini çıkartmış.
Nobel Barış ödülü sahibi eski ABD Başkan Yardımcısı
Al Gore,
Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra ülkenin nasıl bir ekolojik felaketin eşiğinde olduğunu ilk gören
Mihail Gorbaçov,
Prens Charles,
aktör Robert Redford,
Almanya Başbakanı Angela Merkel, ülkesinde milyonlarca ağaç diken Kenyalı
Wangari Maathi, işadamları, bilim adamları ve daha niceleri var listede.
Bize dönersek artık bıçak kemiğe dayandı.
Ya hemen
"çevre kahramanımızı" bulacağız ya da her gün biraz daha fazla kaybettiklerimizin peşinden hayıflanacağız.