Erdal Sağlam

Zorunlu karşılık artar faiz indirimi belirsiz

19 Şubat 2013
Merkez Bankası’nın bugünkü toplantısından 0.25 puanlık indirimin çıkıp çıkmayacağına ilişkin piyasa beklentileri farklılaştı. Toplantıdan TL ve yabancı para cinsinden zorunlu karşılık oranlarında arttırım kararı çıkmasına ise kesin gözüyle bakılıyor.

MERKEZ Bankası’nın bugünkü Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında alacağı kararlar konusunda piyasaların kafası biraz karıştı. Piyasa oyuncularının hemen hemen tümü, bugünkü toplantıdan TL ve yabancı para cinsinden zorunlu karşılık oranlarında artırım kararı çıkmasına kesin gözüyle bakıyor. Alınacak faiz kararı konusunda ise değişik beklentiler dile getiriliyor.

Bundan yaklaşık 10 gün önce, yüksek açıklanan ocak ayı enflasyon rakamlarının da etkisiyle, piyasalarda Merkez Bankası’nın yine 0.25 puanlık indirim yapılacağı beklentisi ağırlık taşıyordu. Bunun en önemli nedeni kurların düşmesi, yani TL’nin değerlenmeye devam etmesiydi. Çünkü Merkez Bankası reel efektif döviz kuru olarak takip ettiği TL’nin değeri için120’nin eşik değer olduğunu söylemiş ve endeks 120’ye ulaşmıştı. Ocak ayı yüksek enflasyon rakamının endeksteki katkısını hatırlatan piyasa uzmanlarının bir bölümü, o zamandan bu yana 120’lik seyrin devam ettiğini, şubat ayında enflasyonun düşük çıkma beklentisi bulunduğunu belirterek, Merkez Bankası’nın bu nedenle faizde değişkilik yapmayacağını söylemeye başladı. Buna karşılık piyasa oyuncularının bir bölümü ise zorunlu karşılık artırımıyla birlikte 0.25’lik puanlık indirimin de yapılmasını beklemeye devam ediyor. Bunların bir bölümü sadece koridorun alt sınırında 0.25’lik indirim beklerken, bazıları ise koridorun iki ucunda da 0.25’lik indirimlerin yapılacağını söylüyor.

SIKILAŞTIRICI TEDBİRLER

Merkez Bankası’nın faizi değiştirmeyeceğini savunan piyasa uzmanlarının üzerinde durduğu bir başka konu ise “Merkez Bankası’nın net olarak bakıldığında sıkılaştırıcı kararlar almak zorunda olduğu” şeklinde. Yani Merkez Bankası’nın faizi indirmesi halinde, netinde sıkılaştırıcı olabilmesi için zorunlu karşılıklarda çok daha yüksek oranlı artırımlar yapılmak zorunda kalınacağını söylüyor. Merkez Bankası’nın piyasaları bozmamak adına, daha küçük oranlı artırımlarla mesaj verme yolunu tercih edeceğini, bunun için de faiz indirimine gitmeyebileceğini kaydediyorlar. Buna rağmen faiz indirimi gerektiğini söyleyenler de var.

KREDİ ARTIŞI HÂLÂ HIZLI

Tüm bankacıların zorunlu karşılık artırımı beklemelerinin ardında ise, kredi artış hızındaki artışın devam etmesi yatıyor. Ekonomi yönetiminin kredi artış hızında yüzde 15 sınırı koyduğunu hatırlatan piyasa uzmanları, buna karşılık kur etkisinden arındırılmış 13 haftalık ortalama kredi artış hızının yüzde 21 olduğunu hatırlatıyorlar. Daha önceki sınırlama söylemine rağmen kredi artış hızındaki artışın devam etmesinin, finansal istikrar adına Merkez Bankası tarafından risk olarak görüldüğünü kaydeden bankacılar, bu nedenle TL ve döviz cinsinden zorunlu karşılık oranlarının artırılacağı konusunda hemfikirler.

Yazının Devamını Oku

K. Irak ve İsrail gazı birlikte değerlendirilmeli

18 Şubat 2013
TÜRKİYE’nin enerjide dışa bağımlı bir ülke olduğu, yılda 60 milyar dolar civarında petrole ve gaza ödeme yaptığı artık çoğu kimse tarafından biliniyor.

Özetle; enerji Türkiye için, vatandaşların ödediği vergiler yani bütçesi için, ülke ekonomisinin büyümesi, iş yaratılması, işsizliğin azaltılması için giderek daha fazla üzerinde durulması gereken bir unsur. Hükümet de bu önemi bildiği için son dönemde K. Irak’taki enerji kaynaklarını değerlendirmek için harekete geçti. Ancak bu öylesine büyük bir oyun ki; istediğini yapmak hiç de kolay olmuyor. Çünkü Türkiye gibi bütün ülkeler için de enerji aynı derecede öneme sahip...

Bu köşede, K. Irak enerji kaynaklarının değerlendirilmesinin önemine, sadece transit bir ülke olarak kalmamamız gerektiğine çok değindim. K. Irak yönetimi ile Türkiye’nin resmi olarak açıklanamasa da, bir çerçeve anlaşması yaptığını duyuyoruz. Bu anlaşmanın kapsamlı olduğunu, kuyularda ortaklıktan, boru hattına oradan ayrıcalıklı fiyatla alıma kadar uzanan bir dizi unsurun bu çerçeve anlaşma içinde yer aldığını da tahmin ediyoruz. Ancak özellikle ABD’nin muhalefeti nedeniyle Türkiye somut adımı bir türlü atamıyor.

Bu konuda ABD’nin öne sürdüğü argüman ise Irak merkezi yönetimine rağmen Türkiye’nin K. Irak’la anlaşmaya girmemesi gerektiği, anlaşmanın İran’ın da etkisiyle bölgede büyük çatışma ve ayrışmalara yol açabileceği şeklinde.Türkiye bu argümanı çürütmeye çalışıyor ama ikna edemiyor. ABD bu konuda çok ısrarlı; ABD büyükelçisi Riccardione, yeni hükümetle çatışma yaşamasına rağmen TV’lere çıkıp, bu anlaşmanın karşısındaki tezlerini savunuyor...

Türkiye’nin ABD’nin direncini Exxon, Chevron gibi yine K. Irak’ta iş yapmaya çalışan şirketlerle anlaşarak çözmesi mümkün mü, Obama ile bu şirketlerin arası ne kadar iyi, iyi ise Türkiye ile ortak mı çalışırlar yoksa Türkiye’nin etkinliğini azaltmak için mi lobilerini kullanırlar, tüm bunlar tartışılan konular... Görünen o ki; Türkiye haklı olarak bu yönde çaba sarfetmeye devam edecek...

KÜRESEL OYUNCU OLMAK İÇİN…

Yazının Devamını Oku

Düşen cari açık ve finansmanı

14 Şubat 2013
DÜN açıklanan 2012 yılı Aralık ayı ve yıllık cari açık rakamları, beklentilerden çok daha olumlu çıktı.

Aralık cari açığı 5.4 milyar dolar civarında beklenirken, gerçekleşme 4.7 milyar dolarda kaldı. Bunun nedeni 800 milyon doları turizm geliri olmak üzere, açığı azaltıcı yönde yapılan toplam 1 milyar dolarlık revizyondu. Aralık ayı rakamlarıyla birlikte bir önceki yıl 77.2 milyar dolar olan cari açığın 2012 yılında 48.9 milyar dolara indiği kesinleşti.

Cari açığın milli gelire oranı ise kesinleşmedi. 2011 yılında yüzde 10 olan bu oranın yüzde 6 civarına ineceği kesin. Ancak 1 Nisan’da açıklanacak büyüme rakamlarının netleşmesiyle, 2012 yılına ilişkin kesin rakam ortaya çıkmış olacak. Tahminler bu oranın yüzde 6.2 civarında olabileceğini gösteriyor.

Rakamlara bakıldığında, son üç aydaki net hata noksan kalemindeki açık eğiliminin hızlandığı ve Aralık ayında 1.9 milyar dolara kadar çıktığı görüldü.

2012 yılında görülen net altın ihracatının cari açığın azalmasında önemli rol oynadığı kesin. Ancak tek başına altın ihracatının artmış olması da cari açıktaki iyileşmeyi anlatmıyor. Bir önceki yıla kıyasla yüzde 37 oranında gerileyen cari açıktaki gerileme, altın dışarıda tutulduğunda bile yüzde 25 rakamına ulaşıyor. Bu düşüş oranı, cari açıktaki önemli başarıyı gösteriyor.

Yazının Devamını Oku

Faizde indirim beklentisi yine 0.25 puan

12 Şubat 2013
PİYASA uzmanları Merkez Bankası’nın 0.25 puanlık indirimlerine bu ay da devam edeceğini, çünkü TL’nin değerli kaldığını söylüyorlar. Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında yüzde 4.75’e indirilen gecelik borçlanma faiz oranının, yüzde 4.50’ye çekileceği tahmin ediliyor.

MERKEZ Bankası’nın önümüzdeki hafta 0.25 puanlık faiz indirimi yapması bekleniyor. Bir başka deyişle geçen ayki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında yüzde 4.75’e indirilen gecelik borçlanma faiz oranının, yüzde 4.50’ye indirileceği tahmin ediliyor. Merkez Bankası’nın alacağı kararlarda TL’nin seyri ve kredi artış hızı belirleyici oluyor. Bu parametrelere baktığımızda ise yeni bir indirim beklentisi artıyor.

TL DEĞERLİ KALDI

Piyasa uzmanları Merkez Bankası’nın 0.25 puanlık indirimlerine bu ay da devam edeceğini, çünkü TL’nin değerli kaldığını söylüyorlar. Merkez Bankası’nın faiz indirim kararını TL’nin seyrine göre belirlediğini kaydeden uzmanlar, Ocak ayı enflasyon rakamlarının gelmesiyle birlikte Merkez Bankası’nın baz aldığı reel efektif döviz kuru seviyesinin yükseldiğini ve halen yüksek seyrettiğini söylediler. Bu nedenle bir faiz indirimi beklentisine giren piyasa uzmanlarının, 0.25 puandan daha fazla bir indirimi ise kesinlikle beklemediklerini görüyoruz. Bir bankacı, daha yüksek oranlarda 0.50’lik indirimin yüksek kalmayabileceğini ama yüzde 5’in altındaki faiz oranlarında artık yüzde 0.50’lik indirimin çok zor olacağını söyledi.

Dolayısıyla “Merkez Bankası yine sürpriz yapabilir mi?” diye sorduğumuzda bile, bu oranlarda bir sürpriz yapılacağını sanmadıklarını söylüyorlar.

Faiz indiriminin yanı sıra 19 Şubat’ta yapılacak PPK toplantısında, yine mevduat munzam karşılık oranlarının da yükseltileceği beklentisi bulunuyor. Geçen ayki PPK kararlarına ilişkin açıklamada, genelde “sıkılaştırıcı önlemler” denildiğini hatırlatan bankacılar, kura göre faiz indirimi yapılırken kredi artış hızındaki gelişmelere göre ise zorunlu karşılık artırımı yapıldığını hatırlattılar.

ZORUNLU KARŞILIK ARTIRIMI

Yazının Devamını Oku

Gaz-fren kavgası erken başladı

11 Şubat 2013
BÜYÜME kavgası beklenenden daha erken başladı. Kurlar ve faiz oranları üzerinden, Bakan Zafer Çağlayan yine bu kavgayı başlatan kişi oldu.

Tabi ki Bakan Çağlayan da büyük ölçüde ihracatçıların tepkisini dile getiriyor…

Bu köşede Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası’nın ihtiyatlı tutumunun devam edeceğine ilişkin işaretler aldığımda, bir yandan umutlandım ama öte yandan bu tavrın Hükümet içinde yine gaz-fren tartışması başlatacağını yazdım. Açık söylemem gerekir ki; bu tartışmanın yılın ilk büyüme rakamlarının alınmasından sonra yani Nisan sonrası başlayacağını tahmin ediyordum. 2014 Mart’ında yapılacak yerel seçimleri etkilemek amacıyla “büyüyelim” korosunun yılın son çeyreğinden sesini yükseltmesini bekliyordum.

Yani beklediğimiz gaz-fren tartışmaları, bir başka deyişle büyüme kavgası, beklediğimizden çok daha erken başladı. Bu kadar erkenden başlayan büyüme kavgasının, 2014 Mart’ında başlayıp 1,5 yıl sürecek Genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde kızışacağı kesin. Bu yılın ikinci yırasında bu kavga başlamış olsaydı, 2 yıllık bir zamanı kapsayacaktı. Şimdi belli ki 2,5-3 yıl sürecek, zaman zaman yatışsa da devam edecek bir büyüme kavgasından söz ediyoruz...

Sadece sürecin uzunluğu değil, kavganın erken başlaması da önemli çünkü daha sonra geri dönülemez noktalara gelinecek kararlar alınma ihtimali artıyor… 

Yazının Devamını Oku

Yararlandığımız küresel sisteme karşı yükümlülüklerimiz

7 Şubat 2013
DÜN TBMM’ye gelen ‘terörizmin finansmanının’ önlenmesi hakkındaki yasa, Hükümet dahil kimsenin içine sinmedi. Ancak buna rağmen bu yasa çıkacak çünkü üyesi olduğumuz uluslar arası örgütlerin bu konuda koyduğu kurallar kesin. Eğer bu kurallara uymazsak, yani bu örgütün içinde olmanın gereklerini yerine getirmezsek, dışlanmamız söz konusu.

Dışlanmamız ne anlama geliyor derseniz, kabaca; uluslar arası finans sisteminin dışında kalmak olarak özetleyebiliriz. Hani şu büyümemiz için gereken dış kaynağı bulduğumuz küresel finans sistemi var ya, ondan söz ediyoruz. Yani bu sayede üretimi artırıp, işsizlik oranımızı düşürmeye çalıştığımız, böylece halkın refahını artırmaya çalıştığımız sistem...

Bizim bu sistemde kalmak için gereken kurallara uymamız gerektiği için, Hükümet istemeye istemeye bu yasayı çıkaracak. Bilindiği gibi Türkiye’nin puanını “yatırım yapılabilir ülke” puanına getirip, Hazine’nin iş listesine giren Fitch bile, rating artırımı yaparken, “Eğer 23 Şubat’a kadar bu yasa çıkmazsa Türkiye’nin dışlanması söz konusu olacağı için verilen puanı geri indiririz” demek zorunda kalmıştı...

Şimdi hemen herkes bu yasaya karşı çıkıyor ama kimse işin bu yönünü görmek istemiyor. Hükümetin herkes gibi düşündüğü de, son tarihe kadar yasayı getirmeyerek, zaten belli oldu.

TEPAV Direktörü Güven Sak daha önce yazmıştı; keşke kuralları bizim belirleyebileceğimiz noktaya gelsek  de, kendi çıkarımıza uygun kuralların çıkmasını sağlasak. Şu anda bu konumda başka ülke ve grupları var ve onlar uluslar arası sistemin kurallarını belirliyorlar.

Yazının Devamını Oku

Enflasyon yüksek ama henüz korkutucu değil

5 Şubat 2013
ENFLASYON yeni yıla kötü başladı. 2013 yılının ilk enflasyon rakamı beklentilerin üzerinde geldi. Dün açıklanan 2013 Ocak ayı tüketici fiyat artışı (TÜFE) için piyasa beklentisi yüzde 1.1 civarında iken gerçekleşen oran yüzde 1.65 oldu.

Yıllık TÜFE oranı da Ocak ayı sonunda yüzde 6.16’dan yüzde 7.31’e yükseldi.

Ocak ayında üretici fiyat artışı (ÜFE) ise beklentilerden daha iyi gelerek yüzde 0.18 oranında düşüş gösterdi. Böylece, yıllık ÜFE fiyat artışı ise yüzde 2.5’den yüzde 1.9’a indi.

Ocak ayı enflasyonun beklentilerden yüksek gelmesinde en önemli faktörler gıda fiyatlarındaki yüksek oranlı artışlar ile yılbaşında yapılan sigara zammı oldu.

Gıda fiyatlarındaki aylık artış yüzde 4.27 olurken, önceki 5 yılın ortalaması yüzde 1.62 idi. Gıda fiyatlarındaki bu yüksek oranlı artışın Ocak ayı enflasyonuna tek başına katkısı ise yüzde 1 olarak hesaplanıyor.

Yazının Devamını Oku

Özelleştirme iptali sadece gelir kaybı anlamına gelmez

4 Şubat 2013
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın köprü ve otoyollar ihalesini iptal edebileceği, bir süredir kulislerde konuşuluyordu.

Bu söylentilerde, fiyat konusunda sorun görülmediği için, daha çok alıcı firmalar nedeniyle iptal üzerinde durulduğu görülüyordu.

Açıkcası; bu söylentilerin üzerine gittik ama bir türlü doğrulatamadık. Ankara’da kimle konuşsak iptal için neden bulunmadığını, gelen teklifin uygun olduğunu, Başbakanın da böyle bir karar almasını beklemediklerine şahit olduk. Herhalde söylentiler doğru değil diye haberi yazmaktan vazgeçmiştik ki; Başbakan Erdoğan bir TV söyleşisinde otoyol ve köprülere verilen fiyatın düşük olduğunu belirtip, ihalenin iptal edilebileceğinin sinyalini verdi. Bununla da yetinmedi, henüz yeni yapılan Başkent Gaz ihalesinde gelen teklifin de, daha önceki ihaleyi örnek gösterip, çok düşük olduğunu söyledi.

Dolayısıyla bu iki ihalenin de yakında iptali beklenmeye başladı.

Başbakanın bu açıklamasından sonra konuştuğumuz bürokratların hala, “otoyol ve köprü ihalesini, Başbakanın, bu açıklamalarına rağmen iptal edeceğini pek sanmadıklarını” söylediklerine şahit oldum. Başkent Gaz’a verilen teklif için o kadar emin değiller, düşük bir fiyat olabileceğini söylüyorlar. Ancak otoyol ve köprüler için gelen teklifin çok uygun olduğu konusunda hala ısrarlılar.

Yazının Devamını Oku