Gaz-fren kavgası erken başladı

BÜYÜME kavgası beklenenden daha erken başladı. Kurlar ve faiz oranları üzerinden, Bakan Zafer Çağlayan yine bu kavgayı başlatan kişi oldu.

Haberin Devamı

Tabi ki Bakan Çağlayan da büyük ölçüde ihracatçıların tepkisini dile getiriyor…

Bu köşede Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası’nın ihtiyatlı tutumunun devam edeceğine ilişkin işaretler aldığımda, bir yandan umutlandım ama öte yandan bu tavrın Hükümet içinde yine gaz-fren tartışması başlatacağını yazdım. Açık söylemem gerekir ki; bu tartışmanın yılın ilk büyüme rakamlarının alınmasından sonra yani Nisan sonrası başlayacağını tahmin ediyordum. 2014 Mart’ında yapılacak yerel seçimleri etkilemek amacıyla “büyüyelim” korosunun yılın son çeyreğinden sesini yükseltmesini bekliyordum.

Yani beklediğimiz gaz-fren tartışmaları, bir başka deyişle büyüme kavgası, beklediğimizden çok daha erken başladı. Bu kadar erkenden başlayan büyüme kavgasının, 2014 Mart’ında başlayıp 1,5 yıl sürecek Genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde kızışacağı kesin. Bu yılın ikinci yırasında bu kavga başlamış olsaydı, 2 yıllık bir zamanı kapsayacaktı. Şimdi belli ki 2,5-3 yıl sürecek, zaman zaman yatışsa da devam edecek bir büyüme kavgasından söz ediyoruz...

Sadece sürecin uzunluğu değil, kavganın erken başlaması da önemli çünkü daha sonra geri dönülemez noktalara gelinecek kararlar alınma ihtimali artıyor…

Kurların düşmesi yani TL’nin değer kazanması ihracatçıların yeniden Merkez Bankası’na yüklenmelerine neden oldu. Faiz indirimi sürecine girmesine rağmen Merkez Bankası yönetimi ihracatçılara ve Bakan Çağlayan’a yaranamadı. Merkez Bankası Başkanının “5+5+5” diye formüle ettiği başarı kriterini bahane eden Bakan Çağlayan, başarının Hükümete ait olduğunu, Merkez Bankası Başkanlarının “bir kararnameyle giden bir kararnameyle gelen” memurlar olduğunu belirtip, asıl derdi olan “uçaktan indik karayoluyla gidiyoruz” sözüne ateş püskürdü. Türkiye’nin uçakla gitmesi gerektiğini karayolunun yetmeyeceğini söyleyip, yüzde 5’lik büyümenin yetmeyeceğini kaydetti. Bunun ardından geçen hafta 2012 yılının son çeyrek sanayi büyümesinin beklenenden düşük gelmesi, büyüme korosunun sesini daha da yükseltmesine neden oldu.

Haberin Devamı

İSTENEN DENGESİZ BÜYÜME

Haberin Devamı

Bu son çeyrek sanayi büyümesi oranlarından sonra piyasa analistleri 2012 yılı büyümesi için son olarak yüzde 2.8 civarında yaptıkları tahminleri yüzde 2.5’e çekmeye başladılar. Bu da aslında demek oluyor ki; performans beklendiği kadar iyi olmasa bile, baz etkisi iyice düştüğü için, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 4 büyümesi hemen hemen kesinleşti.

Ancak yüzde 4 büyüme hedef olarak alınsa da kimseye yetmiyor. Şimdiden yüzde 4.5’den aşağı olmaz deniyor. Merkez Bankası Başkanı Başçı da “5+5+5” olarak açıkladığı formülde aslında büyümeyi yüzde 5 beklediğini söylemiş oldu. Ancak bununla birlikte enflasyonun yüzde 5, cari açığın milli gelire oranının da yüzde 5 olması halinde, kendisini başarılı olarak göreceğini söylüyor.Bir başka deyişle Merkez Bankası dengeyi gözeterek büyümeden yana olduğunu söylüyor.

Siyasiler ise dengenin diğer taraflarıyla ilgili değiller. Hükümetle birlikte belirlenen yüzde 4’lük büyüme hedefine rağmen Bakan Çağlayan 5’in de yetmeyeceğini söyleyip, aslında kendi hedefleri fazlaymış gibi gösteriyor. Durum açık; sorunsuz büyüme kapasitesi sınırlı. Aşırı büyümeye kalkarsak hem cari açık hem enflasyon bozuluyor. Dünyada enflasyon kalmadı hala biz 5’i başarı olarak görüyoruz. Cari açığını yapısal olarak çözememiş ülkeler, küresel veya kendine özgü en küçük krizde bile alaşağı olabiliyor.

İşin tehlikeli yanı ise “karayolu değil uçakla gideceğiz” sözüne Başbakan Erdoğan’ın da katılmış olması. Şimdiye kadar koruduğu ihtiyatı, siyasi sorunlar ve seçimler nedeniyle kaybeder de, “sonuna kadar gaz” derse işte o zaman kötü.

Yazarın Tüm Yazıları