Bodrum betonla değil akılla büyüyecek

GEÇEN gün Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’yle oturduk, bir yılın muhasebesini konuştuk.

Haberin Devamı

Siyaset üstü bir cümleyle başlamak isterim.

Bodrum nefes almak isteyenlerin değil, artık nefes almak zorunda olanların adresi oldu.

Peki; bu yoğunlukla, kalabalıkla, iklim kriziyle, su sorunu ve kaçak yapılaşmayla başa çıkmak kolay mı?

Kolay değil, biliyoruz ama yönetilebilir.

Ve Mandalinci “Yönetmeye kararlıyım” diyen bir başkan profili çiziyor.

Sorduğum birkaç konuyla ilgili aldığım notları paylaşayım.

Halk plajı meselesi…

Artık sadece denize girmek değil, sosyal adalet meselesi gibi bir durum var ortada.

Başkan diyor ki:

Bodrum betonla değil akılla büyüyecek

“2 bin 443 şezlong, 2 bin 84 şemsiye, 44 soyunma kabini…”

Yani sahiller sadece elit otellerin değil, halkın da yaşam alanı olacak.

Ama mesele sadece bu değil.

Haberin Devamı

Çünkü bir şehir denizi kadar toprağıyla da yaşar.

Toprakla barış…

Dikkatimi en çok çeken kalemlerden biri bu oldu.

Bodrum Tarım Ar-Ge Merkezi 624 yerli tohumu koruma altına almış.

144 bin fide ücretsiz dağıtılmış.

50 ton mandalina üreticiden alınmış, halka ücretsiz dağıtılmış.

Üstüne, ihtiyaç sahiplerine 40 bin litre süt ulaştırılmış.

Bu projelerin hepsi bir şeyi anlatıyor.

Bodrum sadece bir turizm şehri değil, bir üretim şehri de olabilir.

Kaçak yapılaşmaya savaş açmak kolay değildir.

İnşaat durdurmak, yapı yıkmak…

Bunlar belediye başkanlarını yıpratır.

Ama Mandalinci bir yılda 965 yapı için yıkım kararı almış.

Bin 230 inşaat faaliyeti durdurulmuş.

Bu cesaret isteyen iştir.

Ve şu mesajı veriyor:

“Bu şehir betonla değil, akılla büyüyecek.”

Güneş çatılara inecek, Bodrum farklı olacak.

Dikkat çeken bir başka vizyon da bu…

Pazar yerlerine çatılar yapılacak, o çatılara güneş panelleri yerleştirilecek.

Yani Bodrum pazarı sadece domates, biber satmayacak; enerji de üretecek.

228 bin ton evsel atık, 59 bin ton bahçe atığı kurtarılmış.

Bu devasa hacim sadece Bodrum’un büyüklüğünü değil, aslında riskini de gösteriyor.

Bir şehir bu kadar hızlı büyüyorsa, çöpü de hızlı büyür.

158 araçlık filo, yenilenen temizlik sistemi, 13 koyda deniz dibi temizliği…

Haberin Devamı

Bu hamlelerin altında şu cümle gizli:

“Biz Bodrum’u temizlemeye değil, korumaya geldik.”

Mandalinci, henüz çok genç.

Ama şunu net görüyorum.

O klasik bir belediyecilik yapmıyor.

Veriyle, planla, adaletle ve görünürlükle çalışıyor.

Sadece sorunu çözmek değil, çözümün sosyal etkisini de düşünen bir çizgide.

Bodrum’un ihtiyacı olan şey tam da bu…

Ne ‘bırak yapsınlar’cılar…

Ne de ‘hiçbir şeye dokunulmasın’cılar…

Gerçekçi, şeffaf ve çözüm odaklı bir yönetim anlayışı yerleştirmek istiyor.

Bodrum hepimizin gözbebeği…

Ama Bodrum’u korumak çok daha değerli.

 

 

Deniz, kum, güneş üçgeniyle turizm artık tanımlanamaz

BODRUM artık sadece tatil değil, Türkiye’nin stratejik meselelerinden biri.

Haberin Devamı

Çünkü hem bizim hem de yabancıların ilgiyle izlediği bir yer.

Başkan Tamer Mandalinci ile konuşurken bir şey çok net ortaya çıkıyor.

Bu şehir artık sadece ‘deniz, kum, güneş’ üçgeniyle tanımlanamaz.

Çünkü Bodrum artık bir yerel mesele değil; Türkiye’nin ekonomik, çevresel ve sosyal geleceğiyle doğrudan bağlantılı bir merkez.

Biraz rakam konuşalım mı?

Bir kasabanın 112 bin 984 yatak kapasitesi olur mu? Olmuş.

Bodrum’da işletme belgeli, yatırım belgeli ve belediye belgeli olmak üzere toplam bin 46 tesis var.

Türkiye’nin bazı şehirlerinden daha fazla…

Bir başka detay:

Sadece belediyeden belgeli tesis sayısı 835.

Yani kayıt dışı potansiyeli de eklerseniz, Bodrum artık sadece bir tatil beldesi değil, bir endüstri.

Ki…

Haberin Devamı

Yatak sayısı 250 binlerden buralara düşmüş.

Çünkü iki, üç yıldızlı oteller yeni yapılan otellerde çalışanların lojmanı haline gelmiş.

Hem Bodrum’daki gelişmeyi hem de bir tehlikeyi ortaya koyuyor.

Türkiye genelinde konaklama sektöründe 264 bin kişi, yeme içme hizmetlerinde ise 649 bin kişi çalışıyor.

Muğla’ya dönersek, toplam istihdamın 221 bini burada.

Bunun yaklaşık 30 bini sadece Bodrum’un turizm sektöründe çalışıyor.

Yani 30 bin kişi doğrudan turizme, dolaylı olarak binlercesi bu ekosisteme bağlı yaşıyor.

Bodrum’da artık sadece niceliği değil, nitelikli turizmi konuşmak zorundayız.

O yüzden Bodrum sadece Bodrum’u yönetenlerin değil, bütün Türkiye’nin işi.

Haberin Devamı

Başkan Mandalinci de bunun farkında ve birçok projede devletin desteğini de alarak ilerlemek istiyor.

Bunu çok doğru buluyorum.

 

 

Turizmi endüstriye dönüştürmek

BUGÜN Bodrum’un önünde çok net bir yol var.

Yatırıma, inovasyona, planlamaya, sürdürülebilirliğe dayalı bir turizm endüstrisi kurmak.

Çünkü bu şehir artık bir coğrafya değil, bir değer zinciri.

O yüzden Başkan Mandalinci’nin yaptığı sadece belediyecilik değil, aslında bir kalkınma planı.

Sadece şezlong koymak değil, şehir mühendisliği yapmak istiyor.

Ve Bodrum artık bu çapta konuşulmayı hak ediyor.

Bodrum, Türkiye’nin Akdeniz’deki vitrinidir.

Ama artık vitrinin tozunu almak yetmez.

O vitrine içerik koymak, değer üretmek, kalite taşımak gerekir.

Çünkü Bodrum bu hikâyeyi çok daha büyük bir geleceğe dönüştürebilir.

Mandalinci’nin bir hedefi var.

Turizmi endüstriye dönüştürmek, sürdürülebilir bir turizm yaratmak…

Takip ediyoruz.

 

 

Önce Aya Nikola sonra Gümbet Yel Değirmenleri

SAMİMİYETLE söyleyeyim.

Bodrum gibi bir yerin bu projeyi çok daha önce tamamlaması gerekirdi.

Ama kabul edelim, bu ülkede kültür her zaman listenin alt sıralarında olur.

Yıkım ve inşaat kolaydır.

Ama geçmişi yaşatmak özen ister.

Mandalinci diyor ki:

“Aya Nikola kültürel etkinliklere ev sahipliği yapacak bir müze olacak.”

Devletle, sponsorlarla birlikte bir ortak akıl projesi.

Bu yaklaşım bile başlı başına alkışı hak ediyor.

Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’a projesini anlatmış, çok beğenmiş, yakında dosyasını alıp bir kez daha Ankara’ya gedecek başkan…

Restorasyon sadece taşları korumak değildir.

Bir kentin vicdanını, hafızasını, saygısını da korumaktır.

Aya Nikola’yı yaşatmak, aslında Bodrum’un çok kültürlü geçmişine, hoşgörü mirasına sadece turistik değil, entelektüel bir kimliğe sahip olduğuna dair bir hatırlatmadır.

Sırada Gümbet Yel Değirmenleri var.

Mandalinci, aynı özenle burayı da dönüştürmeye çalışıyor.

Bodrum’un bugüne kadar en çok unuttuğu şey geçmişiydi.

Ve şimdi o geçmişin taşları tek tek yerinden kaldırılıp parlatılıyor.

Bodrum’un imara değil, imgeye ihtiyacı var.

Mandalinci’nin bu dönemde bu projeleri bitirirse büyük iş olur.

Yazarın Tüm Yazıları