Yazan: TFF
Yöneten: UEFA
Sanat Yönetmeni: Michel Platini
Efekt: Taraflı Basın
Makyaj: Pierre Cornu
Dekor&Tasarım: Tahkim Kuruku
Montaj: Özel Yetkili Savcılık
Demek TFF süslü püslü basın toplantısında kamuoyuna anlattığı hikayeden hukuki terimleri (!) UEFA’ya anlatmamış ki, UEFA talimat (!) vermiş... Şık olmadı, hem de hiç şık olmadı. UEFA KENDİ ALDIĞI KARARI TFF ARACILIĞIYLA DEVREYE SOKTU! Türk futbolunda sözün bittiği yerdir bu durum... Aziz Yıldırım mı yok sa Fenerbahçe mi cezalandırıldı, siz karar verin... Şimdi Fenerbahçe’nin Süper Lig’de oynamasının ne anlamı var ? Play-off’unuz mu kurtaracak ligi??? Düşürün Fenerbahçe’yi lütfen düşürün de operasyonunuz tamamlansın ! Böyle bir rezalet, böyle küçük düşürücü bir durum TFF’ye yakışıyor mu?
Şimdi sevinenler, kınacılara koşsunlar. Bu ayrımcılık, bu bilinmezlik, bu sululuk, bu karmaşa, bu bilgi kirliliği, benim için futbolun bitirildiğinin resmidir. Aziz Yıldırım içerde ya, temizlenmiştir futbol nasıl olsa (!) Temiz Futbol buysa, buyurun temiz temiz oynayın, oynatın! Zaman bu kepazeliklerin hesabını soracaktır elbet! Trabzonspor bu durumu içine sindirerek Şampiyonlar Ligi’nde nasıl oynayacak? Onu da merak ediyorum.
Türk Kızılayı ve TFF, hem ölü toprağı serilmiş Türk futboluna bir nefes vermek hem de Somali’de yardıma muhtaç kardeşlerimize futbolun ve dayanışmanın gerçek gücünü göstererek yardım toplamak için elele verebilirler... Türk Kızılayı şimdi TFF’nin cevabını bekliyor.
Turnuvanın sponsorluk gelirleri, canlı yayın gelirleri ve bilet gelirleri, açlık çeken binlerce Somalili kardeşimize deva olabilir.
Hem Türk futbolunun, hem ülkemizin birlik beraberliği açısından hem de Somali’deki insanlık dramına seyirci kalmamak için bundan daha iyi bir fırsat olmaz diye düşünüyorum. Türk Kızılayı’nın bu konudaki teklifinin TFF’ye iletildiğini biliyor ve umutla bekliyorum.
SEN NEYMİŞSİN BE EMRE
Emre isyan ederse terbiyesizdir, bir başkası isyan ederse hakkıdır.
Emre izin isterse tuhaf bir sırdır, bir başkası için normaldir.
Emre sinirlendirilince haksızdır, bir başkası insandır.
Ancak bir konuya itirazım var; bonservis bedeli...
Fenerbahçe, hiçbir kariyeri olmayan, zırt pırt sakatlanan hatta hiç oynamadan ve sakat bir halde, Emenike’yi 10 milyon Euro’ya satarken....
Milli takımımızın yıldızı, G.Saray’ın kaptanı, Avrupa’nın birçok kulübünün listesine girmiş müthiş yetenek Arda Turan 12 milyon Euro’ya satılıyor. Kaosun ortasındaki Fenerbahçe mi çok iyi bir pazarlama stratejisi uyguladı, yoksa G.Saray’ın ilgili yöneticileri mi bu pazarlığı beceremedi, sizlere bırakıyorum. Benim fikrim şudur; Emenike’nin 10 milyon ettiği bir pazarda, Arda 20 milyon eder.
KINAma gecikmedi !
YİNE aynı şey işte... Demek ki yanılmamışım (!) TSYD ile ilgili bir eleştiride bulunursan hemen cevabını alırmışsın... Söz konusu Fenerbahçe taraftarının isyanı olduğunda hemen protesto edeceksin, ama birileri seni eleştirince hemen KINAma göndereceksin. Bu adil değil...
Yok efendim spor müdürleri karar vermiş, TSYD de bu kararı açıklamışşş... TSYD’nin yönetim kurulu yok mu, kendi iradeleriyle bir karar almaya çekiniyorlar mı ki, üyelerinin isteğiyle açıklama yapıyorlar? TSYD aracı kurum mudur? Ayrıca hangi spor müdürleri bu kararın altına imza atmış açıklasınlar da bilelim... Benim konuştuğum kendi gazetemin spor müdürü Mehmet Arslan da dahil en az on spor müdürünün bundan haberi dahi yok... Sevgili Gürcan Bilgiç ve birkaç kişi beni eleştirmişler... Hemen mekanizma devreye girmiş yani... Oysa Fenerbahçe’ye karşı linç kampanyası yapıldığında kalemlerini oynatmadılar, oynatmıyorlar...
Ah Gürcan ah...
GÜRCAN Bilgiç köşesinde şöyle demiş; “Shakhtar maçında basın tribününe saldırdı Fenerbahçeli taraftarlar. Oradaki emekçiler lincin eşiğinden döndüler. TSYD bu durumda tüm spor müdürlerini toplayıp, akıl danıştı. İlk maçta görev yapmamak gibi bir görüş benimsendi.
O zamanlar ne işe yaradığını bilmediğimden(!), sadece iple çektiğim FB-GS-BJK turnuvası düzenlediğin için bilmeden (!) seni çok seviyordum... Öyle ki, çocukluğumun önemli simgelerinden (Ankara Gazozu, Melek Sakızı, Alaska Frigo, Vadideki Hayat, Cemil Turan, Günebakış, Dandy, Koş Joe...vs gibi) biri olarak hatırlıyorum.
Belki de o zamanlar yazar-yorumcu-basın ve kulüpler arasında bugünkünün aksine bir samimiyet ve aile ortamı vardı... Şimdi görüyorumki başka bir kutuba geçmişsiniz. Kendi kutubunuza... Bugün “TSYD ne yapar?” diye baktığımızda; kendi üyelerine yapılan eleştirel saldırılarda bildiri yayınlayan, tesislerinde üyelerine restoran hizmeti veren, anma günleri tertipleyen ve dünya spor yazarlarıyla entegre olarak toplantılar düzenleyen bir kurum görüyorum. Uluslararası alanda TSYD Başkanı Esat Yılmaer’in çok çalıştığına da bizzat şahit olmuş birisiyim.
Fakat...
TSYD, temsil ettiği topluluğun içinde de, asırlık çınar olsun olmasın kulüplere, yöneticilerine, sporcularına, taraftarlarına, şuursuzca eleştiri yapılırken, kişisel nedenlerle karalama kampanyaları yapılırken nerelere kayboluyor merak ediyorum doğrusu..!
Malum soruşturma yapılırken, hakim ve savcı kesilen yayın organlarını ve yazarlarını da bildiri yayınlayıp kınıyor mu, onları da protesto ediyor mu? HAYIR (!)
Tamam şunu kabul edelim ki taraftarlar camialarını kollayan basın istiyorlar ve eleştirilere kapalılar. Ancak unutulmamalıdır ki, taraftar duygusaldır. Para için ya da görev diye sevmezler takımlarını. Sevdanın ta kendisidir taraftarlık... Peki TSYD’nin duygusal olmaya hakkı var mı? Sadece üyelerini koruyarak olmamaları gereken bir refleks silsilesi içine girmiyorlar mı, duygusal davranıp defans yapmıyorlar mı? Böylesine kabus gibi bir süreçte F.Bahçe taraftarını anlamaya çalışmak, yanlarında olmak yerine vurmaya devam edenlere göz yummuyorlar mı?
SAKIN GELME !
İLKELERDEN bahseden TSYD, gizlilik ilkesi olmasına rağmen çarşaf çarşaf ‘cımbızlanmış belge’ yayınlayarak, kamuoyunu ve yargıyı etkileme, yanlış yönlendirme suçu işleyen üyelerine de kınama mı gönderiyor, yoksa ‘kına’mı gönderiyor bu da merak konusu...
Peki ya sonra. Futbolu çamurdan çıkarayım derken iyice bulamaç yapanlar çıkıp “Pardon” mu diyecek? Milyonlarca taraftara, “Yeterli delil yokmuş kusura bakmayın” mı denecek? “Aba altından gözdağı verdik” duygusu mu yaratılacak?
Diyelim ki Fenerbahçe ve bazı kulüpler küme düşürüldü. Peki ya sonra. “3-5 suçlu ya da şüpheli için 1000 kişilik bir kasabaya bomba atıp temizledik, hadi sıfırdan tertemiz başlayın” mı denecek? Bu ülkenin en büyük eğlencesi kabusa döndükten sonra gerçekten futbolu güzel bir iklim bekliyor olacak mı? Hiç sanmıyorum. Bu olanlar nesilden nesile unutulmayacak diye düşünüyorum. Özellikle Fenerbahçe taraftarının ve kitle psikolojisinin tamir edilemeyeceğini düşünüyorum.
En çok da böyle bir süreçte Başkan olur olmaz kucağında bombayla kalan Mehmet Ali Aydınlar’a üzülüyorum. Hayatının büyük bir bölümünde birgün “Fenerbahçe Başkanı olmak” gibi bir hedefi ve hayali olan Aydınlar, kadere bakın ki ayağının tozuyla geldiği TFF başkanlığında şimdi bu sürecin kararına imza atan Fenerbahçeli olarak tarihe geçecek.
ESKİDEN...
Eskiden herkes teknik direktördü, şimdi herkes “Hafiye”.
Eskiden herkes transferleri merak ederdi, şimdi herkes “Metris’i”.
Eskiden herkes şampiyonluğu konuşurdu, şimdi herkes “ Küme düşmeyi”.
Futbol’un küslük yaşayan ve hasım sayılabilecek tarafları böyle zor günlerde bir araya gelerek, Yeni Yasanın(!) yapamayacağını yapardı, futbol dünyası birlik olurdu... Temiz futbolsa elbirliğiyle inşaa edilirdi. Türk Futbolundaki taraflar en büyük sevdamızın göz göre göre linç edilmesine seyirci kalmazlardı...Erman abi emniyette müşteki olarak verdiği ifadede, Aziz Yıldırım’dan şikayetçi olmuş... Oldu olacak Aziz beyin çocukken ağaçtan çaldığı erikler içinde birisi şikayetçi olsun. Suçsuz olduğunu ispat edebilmek için aylarca cezaevinde bekleyecek ve ciddi sağlık sorunları olan birisi için, şikayetçi olmanın en uygun zaman bu mudur...? Erman abi Aziz Yıdırım’ın kendisini Lig TV deki işinden kovdurduğunu idda ediyor. Ama 10 yıl boyunca Maraton programında, Aziz Yıldırım bu işten anlamaz, betondan anlar kıvamında yorumlar yaparak ve yazılar yazarak, bir anlamda Aziz Yıldırım’ın başkanlıktan indirilmesi için çaba sarfettiğini unutuyor. Bu ağır eleştirileri yüzünden, Fenerbahçe taraftarının ve camiasının ticari bir kurum olan Lig TV’ye üyeliklerini iptal ettirdiğini, ve çok büyük bir tepki gösterdiğini hatırlamıyor... Elbette bu Erman Toroğlu’nun kişisel bir meselesidir. Ancak Aziz Yıldırım’ın meselesi kişisel değil, Fenerbahçe içindir...
ESKİDEN...
Eskiden herkes teknik direktördü, şimdi herkes “Hafiye”.
Eskiden herkes transferleri merak ederdi, şimdi herkes “Metris’i”.
Eskiden herkes şampiyonluğu konuşurdu, şimdi herkes “ Küme Düşmeyi”.
Eskiden herkes taraftardı, şimdi herkes “Karamsar”.
Eskiden spor sayfalarında sadece spor haberleri olurdu, şimdi “Adliye”.
Eskiden güçlü başkan, güçlü yönetim makbuldü, şimdi “Bilmiyoruz!”
Daha önce şike yapmak serbest miydi?
50 yıllık TFF’nin disiplin hükümlerinde bu konuyla ilgili açık ve net bir madde yok mu? Da... şimdi herkes hukukçu kesildi ve “yeni yasaya göre” diyerek ahkam kesiyorlar..! “Astığım astık, dediğim dedik” olmayan, gücü(!) simgelemeyen kulüp başkanının, taraftarlar tarafından başkan olarak kabul edilmediği bir ülkede, sorgulanacak onca şey varken Fenerbahçe üzerinden ibret-i alem meselesi haline getirilen bu çamurlu havayı solumayacağım! Nefesimi tuttum bekliyorum, bekleyeceğim...
Bir kısım medya
FENERBAHÇE futbolu kirletiyormuş öyle mi! Sözüm ona bütün medya Fenerbahçeliydi ya... İşte o bütün medya yargılıyor (!) şimdi... Bakın yazıyor demiyorum, yargılıyor... Bazı kalemler infaz ediyor, bazıları da bekliyor!
Fenerbahçe arması şereflidir, temizdir, saftır ve de kutsaldır beyler! Eğer bazı kişiler hatalıysa, cezasını da onlar çekerler elbet. Fenerbahçe arması değil. Fakaaaaaatttt... Bu iş “bugünü milat kabul edip önümüze bakalım” diyerek olmaz. Yasa çıkana kadar varsa suç işleyenler yırttı yani.. Eeee sen de yasa çıkmadan halletseydin işini. Öyle mi?
Bir gazetenin önceki günkü manşetini görünce gözüme inanamadım; “Şike parası federasyondan!”
Yahu böyle bir şey olabilir mi? Bu bilgiyi emniyetten mi aldılar bilmiyorum, ancak bu manşete göre en büyük suçlu Digitürk olur o zaman... Çünkü kulüplere en büyük paraları bu kurum ödüyor!