Paylaş
Türk Kızılayı ve TFF, hem ölü toprağı serilmiş Türk futboluna bir nefes vermek hem de Somali’de yardıma muhtaç kardeşlerimize futbolun ve dayanışmanın gerçek gücünü göstererek yardım toplamak için elele verebilirler... Türk Kızılayı şimdi TFF’nin cevabını bekliyor.
Turnuvanın sponsorluk gelirleri, canlı yayın gelirleri ve bilet gelirleri, açlık çeken binlerce Somalili kardeşimize deva olabilir.
Hem Türk futbolunun, hem ülkemizin birlik beraberliği açısından hem de Somali’deki insanlık dramına seyirci kalmamak için bundan daha iyi bir fırsat olmaz diye düşünüyorum. Türk Kızılayı’nın bu konudaki teklifinin TFF’ye iletildiğini biliyor ve umutla bekliyorum.
SEN NEYMİŞSİN BE EMRE
Emre isyan ederse terbiyesizdir, bir başkası isyan ederse hakkıdır.
Emre izin isterse tuhaf bir sırdır, bir başkası için normaldir.
Emre sinirlendirilince haksızdır, bir başkası insandır.
Emre’yi yuhalayanlar haklıdır, bir başkasını yuhalayanlar haksızdır.
Emre’nin ailevi sorunları olamaz, herkesin olabilir.
Emre’nin ifade vermesi gerekir, ama örneğin Karabük’ün 2. kalecisi?
Emre tutuklansa yeridir, ama bir başkasına yargı karar vermelidir.
Emre herhangi bir kampa geç katılırsa “bunda bir iş var”dır, bir başkasının mazereti vardır.
Emre Belözoğlu, Fenerbahçe’nin Almanya kampına ailevi sorunları nedeniyle hocasından izin alarak, üç gün geç katılacak diye yazılmadık çizilmedik kalmadı. Hocası izin vermiş, ama medya vermiyor (!) Her şeyden önce genç bir insanın kamuoyu gözü önünde sinirleriyle bu kadar oynanmaz. Her şeyi incik cincik edilen bir oyuncudan, sonra da agresif ve sinirli diye bahsedilmesi, bana bu oyuncuya karşı psikolojik bir harekat yapıldığı izlenimini uyandırıyor. Günahtır...
AHMET Ç.
MESLEĞİNİN tam olarak ne olduğunu anlamakta güçlük çektiğim Ahmet Çakır isimli kişi, Zaman gazetesinde kendisine verilen köşede bir yazı yazmaya çalışmış ve bu çalışmasında (!) yazdığı gazetenin prensiplerini de hiçe sayarak bel altından, iftira ve yalan dolu kinini kusmuş... Üstelik dava açılır korkusuyla, bana yazdığı yazısında ismimi yazma cesaretini de gösterememiş.
Fenerbahçe taraftarı hakkında atıp tutup, taraftarı TSYD Restorantı’nda karşısında görünce, korkudan, kibarlıktan kopacak noktaya geldiği gibi... Bir de haddini aşmış bu zat; Utanmadan sıkılmadan benim müzisyenliğimi tartışmaya açmış. Oysa piyano görse el arabası zaneder bu zat. Kalkmış benim müzik adamı kişiliğimi ağzına alıyor hayasızca... Ramazan ayının faziletlerini anlayacağına, böyle mübarek bir ayda iftira ve yalanlarıyla ve özellikle Fenerbahçe’ye karşı beslediği içten içe düşmanlığıyla aslında ne kadar zavallı olduğunu göstermiş Ahmet Çakır.
Ahmet ÇAKAR’a isim benzerliğiyle yeterli pirimi yapamayan bu zat belli ki meşhur olmak istiyor. Bu nedenle bu yazıyı yazarak kıyak yaptığımın farkındayım. Benim çok kişiyi meşhur ettiğimi bildiğinden olacak, benim tedrisimden geçerek meşhur olmak istemesini de anlıyorum. Ahmet ÇAKAR’la karıştırılmasına bile sevinen bu zata tavsiyem, yazılarını “Ahmet Ç.” olarak yazmasıdır. Böylece “Behzat Ç.”nin de ününden yararlanabilir diye umut ediyorum.
Not: Gözün aydın Gürcan Bilgiç, gösterdiğin hedef tam isabet!
Paylaş