Hem de iyi bir takıma karşı… Stoch’un hızı ve Gökhan’ın ruhu ilk yarıya damgasını vururken, Fenerbahçe’yi de ateşleyen faktör oldu. Fenerbahçe’ye etten duvar ören takımların diğer takımlara karşı nasıl oynadığı bu kadar aşikârken, Fenerbahçe’nin her maçını kazanmaktan başka çaresi yok. İşte bu gerçekten yola çıkarak Fenerbahçe’nin bir daha Denizli sendromu yaşamaması için çok kıvamında bir motivasyona ihtiyacı var. Ama bu maçta da gördük ki en büyük destek yine Fenerbahçe taraftarından geliyor. Sivasspor, son haftaya ligde kalmayı garantileyerek girerse, eminim ki Sivas’ta da Kadıköy rüzgârı esecektir.
BEN DEMİŞTİM…(!)
Aykut Hocaya, Aziz Yıldırım’a, Fenerbahçe futbolcusuna, Fenerbahçe taraftarına demediğini bırakmayanlar, şimdi “ben demiştim” demeye hazırlanıyorlar… Milyonlarca Fenerbahçeliyi enayi yerine koyup, her fırsatta ince ince Fenerbahçe düşmanlığı yapanlar şimdilerde “hak eden Fenerbahçe şampiyon olur” diyorlar. Sevsinler sizi! Her sabah uyanıp bugün kime çaksam(!) diyenlere en güzel cevabı yine kendileri veriyorlar. Hem de küçülerek…
AZİZ YILDIRIM’IN CEZASI
Aziz Yıldırım'ın cezası niye indirilmiş vay anam vay! Ortalık yangın yerine döndü… Sanırsınız lig tarihinde cezaya itiraz edilip indirim alınan ilk ve tek kişi Aziz Yıldırım. Sanırsınız ki Aziz Yıldırım futbolcu… Aziz Yıldırım bir kulüp başkanıdır beyler. Genelde Şeref tribününde de oturmaz. Bu ucuz çıkışlar acizlikten başka bir şey değildir. Yok, efendim Fenerbahçe şampiyon olursa Aziz Yıldırım tribünde olacakmış da onun için kıyak yapılmış… Fenerbahçe’nin şampiyon olacağını bilseniz, maçlara 3 sene gitmeyeceğinizi garanti eder misiniz diye Aziz beye sorsalar, bırakın 3 yılı 5 yıl bile gitmemeyi garanti eder…
TOP5
1- Sürati, presi ve güzel golüyle “Turbo” Stoch.
2-
Fenerbahçe taraftarı da bu bilinçle İzmir’i Kadıköy’e çevirdi. Atatürk stadı bir zamanların tek kapalı tribünlü Fenerbahçe stadını andırıyordu dün. Yılmaz Özdil abimizin dediği gibi limonata üfüren İzmir havası, Kadıköy’ün iyot kokusuyla karışmıştı dün akşam. Bu nedenle ben en büyük payı İzmir’i sarı laciverte boyayan Fenerbahçe taraftarına vermek istiyorum. Sonra ligin en kaliteli kadrosu olan Fenerbahçeli futbolcular. Hani o Dahi! Daum’un bu kadroya takviye yapılmazsa bunlardan bir şey olmaz dediği kadro… Ve bir de Bucasporun hakkını teslim etmek gerekir. Kimileri zaten düştü diye bakıyorlar ama onlar kanlarının son damlasına kadar sadece kendilerinin değil, İzmir’imizin de futbol namusu için oynuyorlar. Maça gelince ilk satırlarda yazdığım futbol çarpması laubaliliği yüzünden bazı Fenerbahçeli futbolcuları ve dolayısı ile Fenerbahçe’yi çarptı…! 2. Yarıda ise Bucasporun kolay lokma olmadığını anlayarak (!) verdikleri mücadele Fenerbahçe’yi büyük (!) bir felaketten kurtardı. Şimdi kaldı dört hafta. Ve diyorum ki; Bu köprünün altından daha çok sular akar…
EMRE’Yİ TAHRİK EDENLER;
Vatan hainidir! Eğer yerli futbolcuysa elbette. Ve çünkü medyanın sevmediği futbolcuya bunu yaparak medya yalakası olanlar, Milli takımımızın ve bu jenerasyonun en kıymetli meslektaşına değil Ülke futboluna zarar vermiş oluyorlar… Bu arada bir parantez de Bünyamin Gezer’e açmalı; Delikanlı gibi bir maç yönetti.
GÜİZA GÜİZA OLALI
Geldiğinden beri hiç bir şeye yaramadığını düşündüğümüz Güiza, “kedi kedi olalı bir fare tuttu” atasözünü hayata geçirerek beni ve benim gibi düşünenleri kendisine hasta etti. Artık Güiza, “satılamaz, kiralanamaz” tesciliyle ölene dek Fenerbahçe taraftarının gönlüne taht kurmuştur. Biraz geç oldu ama Hoş geldin Güiza…
sampiyonlukgeliyor@Fenerbahce.com (26 Şubat)
"Müthiş bir inanmışlık, çok yüksek bir isteklilik, harika bir mücadele… İşte dün akşam ki maçın özeti budur. Ligin sonuna adım adım yaklaşırken, “Aykut’tan da hoca mı olur” diyenler bile bu söylediklerini unutmuş ve havaya girmiş durumdalar. Sıralamanın son sıralarında olmasına rağmen çok iyi mücadele eden Kasımpaşa’yı yenmek önemli bir engeli daha aşmak anlamına geliyor. Artık kolay maç yok diye diye dilimde tüy bitmesine rağmen, Bu tip maçların önemini anlayamayanlara hayret ediyorum doğrusu. Defans, orta saha ve forvet uyumunun gün geçtikçe perçinlendiği bir Fenerbahçe’yi ancak erken havaya girmek etkileyebilir gibi görünüyor. Taraftarın dediği gibi: Fener gol gol gol, şampiyonluk geliyor…"
Yukarıda okuduğunuz bölümü 23. Haftada yazmıştım, 2 ay sonra ne istek, ne iştah, ne de maça damgasını vuranlar değişmemiş. Bir tek ilk yarıda “erken havaya girmiş bir Fenerbahçe” vardı sahada. 2. Yarıda bu hatasını da telafi eden Fenerbahçe bu zor deplasmanı geçerek belki de bir daha yakalayamayacakları bir fırsatı değerlendirdiler. Bu da Fenerbahçe’nin istikrarını ve haklı şampiyonluk yürüyüşünü açıklıyor…
Tolunay Kafkas’ın canlı yayında bana yönelttiği “kötülük ve nifak tohumları ekme” suçlamasına, içinde bulunmaktan hicap duyduğum “kavga” nedeniyle cevap verememiştim... Kabadayı edasıyla bilmeden, dinlemeden ahkam kesmek bu kadar kolay olmamalı. Üstelik bu ülkenin hatırı sayılır bir kulübünün teknik direktörüysen !
Canlı yayına bağlanmış ve gözünün önünde olup biteni anlatan, üstelik kendi futbolcun tarafından kafasına tabure ve su şişesi yemiş bir Fenerbahçe Taraftarına çok rahat bir şekilde “YALANCI” diyorsun. Biz bu tezgahlara gelmeyiz, Allah’tan başka kimseden de korkumuz yok diyerek uslubunu konuşturuyorsun. Peki soruyorum Tolunay Kafkas; Mehmet Topuz da mı yalancı, Bekir İrtegünde mi yalancı, Hasan Çetinkaya da mı yalancı, Aykut Kocaman da mı yalancı, İsmail Kartal da mı yalancı, Binlerce Fenerbahçe taraftarı da mı yalancı, Murat Özaydınlı da mı yalancı, Aziz Yıldırım da mı yalancı ???
Bekir İrtegün’e “kötü” konuşup maçtan sonra arayarak özürdilediğin mi yalan, yoksa Mehmet Topuz’a davranışın mı yalan ??? Maçın birinci dakikasında ki penaltı pozisyonuyla ilgili Fenerbahçe yedek kulübesine “oturun oturduğunuz yerde” diye bağırdığın mı yalan yoksa, Cenk Tosun’un yedek kulübesinde çıkarılan(!) olay sonrasında Hakem’e “bunu raporunuza yazın Fenerbahçe’nin sahası kapanmalı” demesi mi yalan ???
Bütün bunları ben söylemiyorum... Bu Yalancı yakıştırması yaptığın kulübenizin hemen arkasındaki Fenerbahçe Taraftarları ve Fenerbahçe yedek kulübesinde ki “Potansiyel Yalancılar” söylüyor...
Program devam etseydi önce senden almadığım Allah’ın selamını verecektim sana ve bunları soracaktım... Ben onların “Yalancısıyım” diye ekleyecektim. İsimlerini de verecektim tek tek kimlerle konuştuğumun...
Gaziantep Başkanı İbrahim Kızıl gerçekten de çok sevdiğim dostluk yaptığım iyi bir başkanımızdır. Gaziantepspor da bizim ligimizin olmazsa olmazıdır. Ama “kötülük ve nifak tohumları ekme” diyerek aslında kötülük ve nifak tohumları eken, önyargılı bir biçimde Fenerbahçe taraftarına rahatlıkla Yalancı diyebilen Tolunay Kafkas’a sadece pes (!) diyorum...
SPORDA ŞİDDET (!)
Gaziantepsporlu futbolcu Fenerbahçe taraftarına tabure ve su şişesi fırlatıyor... Neden...? Çünkü Fenerbahçe 90+4 dakikada gol attığı için taraftarları sevindi diye(!) peki sonra...? Tabure ve şişeyi kafasına yiyen iki kardeş emniyete götürülüyor ve uzun bir müddet stada girmeme cezası alıyor... O oyuncu ne ceza alacak hep birlikte göreceğiz. Ama bu uygulama benim adalet anlayışımla örtüşmüyor... Sporda şiddet yasası dedikleri böyle uygulanacaksa uygulanmasın daha iyi. Çünkü asıl bu olayı kasten körükleyenler, oturdukları yerlerden körüklemeye devam edecekler... Konuşanlanlar, yazanlar, konuşarak ve yazarak nifak tohumunun en organiğini ekenler Ne olacak ? Onlar oturdukları yerlerden ahkam kesip ortalığı karıştırmaya devam edecekler ve olan bir tek taraftarlara olacak... Stat kameralarından tespit ettiklerini cezalandırıp, Profesyonel kameraların karşısında ekranlara çıkıp kışkırtanlara bir şey olmayacaksa olmaz olsun böyle yasa !
Erman Toroğlu da diyor ki; “Güzel bir yaklaşım”... Şimdi bu iki yorum üzerinden kalan haftalarda ki “takdire şayan” dayanışmaları hep birlikte “sessizce (!)” düşünelim… Sessizce diyorum çünkü kanaat önderi kabul edilen kişilerin yaptıkları böyle açıklamalar, futbol kamuoyu tarafından sadece ve “sessizce” izleniyor. Kirlilik ve kargaşa yaratacak böyle sözler, konuşmalar başka takımları da şaibe altında bırakmaz mı? Geçen hafta Eskişehirspor’u formsuzlukla eleştirenler, bu hafta da Gaziantepsporun kafa göz yarılarak canla başla mücadelesine ne diyecekler? Yoksa Gaziantepspor da bir borç mu ödüyor diye söylenmeli miyiz…? Fenerbahçe’ye puan kaybettiren her takım birilerine borcunu ödüyor diye mi düşüneceğiz. Ya da Trabzonspor'un hakkıyla kazandığı bir maçın ardından, bunda da bir iş var diye mi düşünmeliyiz… Kalan haftalarda başka borçlar ödenecek mi göreceğiz ama umarım biran evvel bu alacak verecek meseleleri biter de daha fazla çirkinleştirilmez bu oyun…
450Uzun zamandır böylesine sert, tempolu ve kanlı bir maç izlememiştim. Gaziantepsporlu oyuncular şaibeye (!) yer vermemek için öyle bir mücadele koydular ki ortaya, eminim bu da çok konuşulacaktır… Aykut Kocaman ve oyuncuları gol atabilmek için her şeyi denediler ve ancak 90 artıda golü buldular. O gol belki de bu sezonun özeti olacaktır lig sonunda. Bu karşılaşmada da gördük ki Fenerbahçe’yi çok ama çok zor bir 450 dakika daha bekliyor. Böylesine dedikoduların üretildiği bir ortamda Fenerbahçe’nin bütün rakipleri böyle oynayacaktır, hazırlıklı olmak lazım…
TOP 51- Kafa yarılması, Kaş açılması, bilek mortlatması, ayak çatlatması, itiş kakış, kan, dikiş ve bunları izleyen HÜSEYİN GÖÇEK.2- Şampiyonluk bekleyen, beklerken de hep destek tam destek veren Fenerbahçe taraftarı.3- Kendi ceza sahası içinde her türlü güreş pozisyonunu ve tekniğini başarıyla uygulayan Emre Güngör ve arkadaşları.4- Gökhan Gönül’ün bitmek tükenmek bilmeyen mücadelesi5- Gaziantepsporlu oyuncuların insanüstü bir mücadele ve arzuyla oynamaları…MAÇIN ÜÇ ADAMIGökhan Gönül – A. DOS SANTOS - STOCH
Şimdi bu iki yorum üzerinden kalan haftalardaki “takdire şayan” dayanışmaları hep birlikte “sessizce (!)” düşünelim.. Sessizce diyorum, çünkü kanaat önderi kabul edilen kişilerin yaptıkları böyle açıklamalar, futbol kamuoyu tarafından sadece ve “sessizce” izleniyor.
Kirlilik ve kargaşa yaratacak böyle sözler, konuşmalar başka takımları da şaibe altında bırakmaz mı? Geçen hafta Eskişehirspor’u formsuzlukla eleştirenler, bu hafta da Gaziantepspor’un kafa göz yarılarak canla başla mücadelesine ne diyecekler? Yoksa Gaziantepspor da bir borç mu ödüyor diye söylenmeli miyiz?.. Fenerbahçe’ye puan kaybettiren her takım birilerine borcunu ödüyor diye mi düşüneceğiz. Ya da Trabzonspor’un hakkıyla kazandığı bir maçın ardından, bunda da bir iş var diye mi düşünmeliyiz?.. Kalan haftalarda başka borçlar ödenecek mi göreceğiz ama umarım bir an evvel bu alacak verecek meseleleri biter de daha fazla çirkinleştirilmez bu oyun..
En önemli gol
UZUN zamandır böylesine sert, tempolu ve kanlı bir maç izlememiştim. Gaziantepsporlu oyuncular şaibeye (!) yer vermemek için öyle bir mücadele koydular ki ortaya, eminim bu da çok konuşulacaktır.. Aykut Kocaman ve oyuncuları gol atabilmek için her şeyi denediler ve ancak 90 artıda golü buldular. O gol belki de bu sezonun özeti olacaktır lig sonunda.
MAÇIN ÜÇ ADAMI
Gökhan Gönül – A.Santos- Stoch
TOP 5
1- Kafa yarılması, kaş açılması, bilek mortlatması, ayak çatlatması, itiş kakış, kan, dikiş ve bunları izleyen HÜSEYİN GÖÇEK.
Eskişehir hem kent olarak hem de taraftarıyla kesinlikle bu ligin olmazsa olmazlarından biri. İşte o Eskişehirspor’a karşı, Fenerbahçe maça dağınık başladı ve derken, maçın başında gol de geldi. Ancak Eskişehirspor’un bu golü, Fenerbahçe’nin kendisine gelmesini sağladı. Çünkü Batuhan’ın golünden sonra toparlanan Fenerbahçe, sahanın tek hâkimiydi dün akşam… Üç golün asistini de yapan Alex’in olağan üstü futbol zekâsı ve Fenerbahçe’nin muhteşem alan savunması bu galibiyette de çok etkili oldu. Ayrıca Caner’in ilk kez bu denli etkili ve iyi oynaması da Fenerbahçe için başka bir kazanç oldu. İKİNCİ SERİ BAŞLADITarihe geçen galibiyet serisine Bursaspor beraberliğiyle ara veren Fenerbahçe, artık ligin sonuna dek sürdürmek zorunda olduğu ikinci galibiyet serisine başladı. Bu serinin sonu Fenerbahçe için aydınlık olacaktır. Atıp tutanların dikkatine…TOP 51- Profesör Alex’in muhteşem asistleri.2- Fenerbahçe orta sahasının ahengi ve bitmeyen enerjisi.3- Eskişehir bandosu ve taraftarının renkli gösterisi sırasında, Es Es Bandosunun çaldığı İspanyol Rapsodisinin Güiza’yı yedek kulübesinde(!) coşturması. 4- 840 kişilik Fenerbahçe taraftarının müthiş desteği.5- Cüneyt Çakır’ın güven veren kararları.
MAÇIN ÜÇ ADAMI
Alex – Caner - Gökhan