Alman, Polonya, Macar kökenlilerin Avrupa’daki harplere karışmamak için Amerika’ya göçlerinde Alman mahallesi (Germantown) yerleşim seçeneklerinin başında geliyordu. New York’a yerleşik Türklerin benim için verdikleri bir davette tanıştığım Sami Tekiner ‘’Seni gördüğüme memnun oldum. Memleketten gelip gidenle haylidir karşılaşmadım.’’dedi. Tekiner Kırşehirli idi, Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra bursla doktora yapmak için Amerika’ya gelmiş, harp patlayınca geri dönememişti.
Türkiye’den para gelmeyince sıkıntıya düşmüş, Germantown’da yaşayan Alman-Polonya mültecilerinin Avrupa’daki ailelerinin gıda, ilaç, giyim gibi ihtiyaçlarını deniz yoluyla memleketlerine göndermeye başlamıştı.
Bu işi yapmayı tek akıl eden Sami Tekiner ‘’Anadolu’da bakkaldan ayakkabıya irili ufaklı iş yapan tüccarlardan garantili ticaretin emlak sahipliğine bağlı olduğunu çok duydum. Avrupa’dan gazete,dergiler getirdim. İşlerimi yürüttüğüm dört katlı evi alacak kadar para sahibi oldum. Ardından zincirli ipoteklerle iki ev daha aldım, binalarımın sayısı gittikçe arttı. Cadde-sokak üstünde lokanta, şarküteri, hazır gıda yerleri için müteşebbislere binalarımda yer verdim. Harp bittikten sonra emlak ve bina alışverişi dışındaki işlerimin çoğunu kapattım.’’ diye ekliyor.
Şirketinin kira işlerini yürüten bir Türk, hukuktan emlakçılığa dönen Tekiner’in vefatından önce ev, apartman, bina, dükkan olarak 150 civarında gayrımenkula sahip olduğunu söyledi.
Çift katlı, üstü açık rengarenk boyalı otobüs önümden geçerek karşı kaldırımda durdu. Ne yapacaklar burada derken bir turist grubu otobüsü boşalttı. Kendimi Michael Jackson hayranları içinde buldum.
Çoğu 20’li yaşlarında kız-erkek turistler yol ortasına çıkıp mermer yapılı binayı görüntülemeye başladılar. Bina elektronik devi Sony’nin Amerika Genel Merkezi idi. Turistler duvar boyu vitrinlerin ortasında “Xscape’’( Firar) başlıklı albümün resmini telefonlu kameralarla çekerken “Tarih olduk biz’’diye çığlık atanlar oldu.
Çığlıklarda gerçeklik payı yok değil. Haziran 2014 “Pop Kralı’’ lakaplı Michael Jackson’ın 5’inci vefat yıldönümü. “Firar’’aşırı dozda ilaç aldığı için hayatını kaybeden Michael’ın geçen hafta satışa çıkan 3’üncü albümü. Pop Kralı’nın adı mıknatıs gibi servet çekip müzik sanayiinde rekor kapılarını açıyor.
30 yıl önce haftalarca satış listesi tepesinde kalan “Billie Jean’’ geçen hafta “100 single’’ sıralamasında 14’e çıktı.
Gelmiş-geçmiş en popüler pop şarkıcısı Michael Jackson hayatta iken “iflas ediyor’’ söylentilerine rağmen başarılı para ve finans yatırımlarıyla hayli para kazandı. Michael tüm yakınlarının karşı çıkmasına rağmen 47 milyon dolar verip Beatles’ın şarkı haklarını satın aldı. John Lennon ve Paul McCartney’in 259 şarkısının değeri şimdi bir milyar dolar.
Jackson’ın son gününe kadar özel korumacılığını yapan Bill Whitfield ile Javon Beard’ın kaleme aldığı kitapta pop şarkıcısının tüm para ve finans işlerini tek başına yaptığını söylüyorlar.
Konserlerine tek eldivenle çıkan popçunun serveti ölümünden sonra katlanmaya başladı. Son beş yılda taşınır-taşınmaz serveti 700 milyon dolar artarak serveti 2.6 milyar dolara çıktı. Forbes dergisi ekonomisti Greenburg “Michael Jackson Anonim Şirketi’’ adlı kitabında “Tek Eldivenli Şarkıcı’’ya gazozdan lastik ayakkabıya çeşitli ürenlere milyonlar karşılığında satış onayı veren tek popçu olduğunu vurguluyor.
California’daki evlerinde ağırladığı küçük çocuklara aşırı ilişkisinden eleştirilen Michael’ın avukatları şikayetçi anne-babaları parayla susturdu. Jackson ikisi aynı kadından üç çocuk sahibi. İlk oğlu Prince (17), geçen yıl okulda intihara kalkışan kızı Paris (16) akrabalar, korumalar, özel şoförlerle geziyor, Las Vegas, Hawaii’ye eğlenmeye gidiyorlar. Pop Kralı’nın çocuklarının yıllık cep harçlığı 8 milyon dolar.
Sportif oyunlar Amerikalıların ülkelerine bağlılığını tespit için temel ölçek. Futbol, beyzbol, basketbol gibi seyircisi yüksek sporlarda maç öncesi Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri ile deniz piyadelerini (Marines) temsil eden askerler Amerikan bayrak ve sancaklarıyla sahaya "Bayrağımız geliyor" anonsuyla çıkıyorlar. Oyunlar milli maç havasında geçiyor. Yerine göre gençliğin gözdesi şarkıcılar, okul öğrencileri, polis-itfaiye bandoları eşliğinde gruplar Amerikan Milli Marşı'nı icra ediyorlar.
Çalgı aleti olmaksızın Amerikan milli marşı okumak güç. Ama çok sayıda sporcunun özellikle güftenin ilk bölümünden sonuncuya, defaatçe tekrarlanan ‘"Özgürlerin toprağında, cesurların evinde" çağrışımına gözyaşı dökerek eşlik edenleri izlerken ben de çok kere duygulandım.
Amerikalılar önemli günleri kutlamak, kökenlerini topluca anımsamak için ilkbahar ve sonbaharda törenler düzenliyorlar. Geleneksel hale gelen Columbus Day (İtalyan), Yeni Yıl-Altın Canavar (Çin), Porto Riko Günü, St. Patrick Day, Halloween (Cadılar Bayramı), Steuben Parade (Alman), Macy’s (Şükran Günü), İskoçya töreni, Brezilya, Haiti festivalleri, Yunan, İsrail törenleri, Türk Günü Yürüyüşü hemen her hafta sonunda New York’un bir ilçesinde rastlanacak kutlama günlerine birer örnek.
Düzinelerle seyyar sergiler, rengarenk kostümler içinde dansçılar, gaydalarını üfleyen İskoç müzisyenlerinin şov gibi geçen coşkulu törenlerinde dev mağaza Macy’s’in milyon doları aşkın masrafla düzenlediği Şükran Günü şenliği, New York limanı girişinde havai fişek gösterisi en görkemli olanı.
Benzer dekorda bir vahşeti daha önce de görmüştüm. Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) birimleri Musul’da terör eylemi takdimiyle bir başka sivil Iraklının başını gövdesinden ayırdıktan sonra çift sıra dizdikleri belediye memurlarını aynı gün karşılıklı kurşunladılar.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun IŞİD canavarlığının örneklerini gördüğünde ‘’Dehşet, tek kelimeyle vahşet’’diyerek uluslararası terörün eriştiği boyutlara dikkati çekmişti.
Ortadoğu politikaları uzmanı Amir Tehari IŞİD'in Suriye’de güç yayılmasıyla diktatör Beşar Esad'ı başkanlıktan indirmeyi planladığını, bir İslam devleti kurmak için Irak’ta Musul’dan sonra diğer şehirleri işgale hazırlandığını söylüyor.
İranlı uzman teoride tüm Müslümanların İslam sancağı altında birleşmelerini, 1301’den 1922'ye uzanan son Osmanlı halifeliğinin uzun süreli olduğunu vurguluyor. Çok ülkede yayımlanan makalesinde Taheri Müslüman olmayanlara azınlık haklarının ve tüm özgürlüklere hoşgörü ile halifeliğin geri gelmesinin önemine işaret diyor. Yazar, halifeliğin canlandırılması rüyasının kökten dinci müslümanlar ile birleşmesinde anahtar olduğunu belirtiyor.
Polis, annesinin evine giderken bulvar duvarlarına yasadışı dizaynlı grafiti çiziktiren Daniel St. Hubert’i iş üstünde yakaladı. Hubert’in cebinden çıkan bir bıçaktaki izler PJ’in (gen)lerine uyuyordu. Hubert akıl hastası idi. Son 3 yılda üç kere hastaneye sevk edilmiş, tedavi olmaz kanısıyla serbest bırakılmıştı. 2009 da annesini evinde boğmaya kalkışan Hubert (27) çocuk katili suçlamasıyla tevkif edildi.
Sabıka dosyası kalın Hubert’in doğu NewYork’ta Tanaya Copeland’ı (18), evsiz Kyle Moore’u da (53) da aynı hafta metroda acımasızca PJ’in hayatına son veren bıçakla öldürdüğü DNA (gen) testiyle tespit edildi. Kalabalık sicilli Hubert davaları görülürken şartlı tahliye ile mahkemeye gelip gidiyordu. Tahliye polisi Roxanne Marie, Hubert’in akıl hastası olarak tedavi görmesini istiyordu. Amirleri ise ‘’Bu konuyu açmayın bir daha.’’ diyordu. Öz kızkardeşi dahi ‘’Savcılığın Hubert tehlikeli’’ uyarılarına kulak asmadığını söylüyor. Hubert karakol hücresinde geçirdiği gecede nöbetçi müdür ‘’Başını koyar koymaz bebek gibi uyudu.’’ tespitini raporuna geçirdi.
St. Hubert, tevkifinden sonra PJ’in cinayet suçunu inkar etti. Asansör ve bıçaktaki kanlı izler için ‘’ Onları şeytan koydu.’’diyerek kendisini savundu. Gönderildiği akıl hastanelerinde doktorların ‘’Üşütük’’ tekrar geldi diye alaylarına hedef oldular. Tedaviye yanaşmadan tahliye ettiler.
New York Belediye Başkanı de Blasio ağır suçluların davası görülürken serbest bırakılmasını şiddetle eleştirdi, tahkikat açılmasını istedi. Amerika’ya cinayetlerin Silah kontrol yasasının yeniden düzenlenmesi için tartışmalar bir kez daha başladı. Ülke atış poligonuna döndü, herkes silahlı. Katillerin çoğunluğu maktulleri tanımıyor. Cinayetlerin nedeni yok, katillerin akıl hastası olması dışında.
Güçlü silah lobisi içkili barlarda, kiliselerde, okullarda, akıl hastalarının bulunduğu yerlerde silah taşıma izni verilmesi taleplerini yineleme ısrarlarını yenilediler. Felsefeleri hep aynı: ‘’Silah insan öldürmez, insan insanı öldürür.’’
ABD kıta ülke, her şey ‘aile boyu’ bu ülkede. Çevremize göz attığımızda, kendine aşık, 'en büyük ben, başka büyük yok' havasında pek çok insan görüyoruz.
Son iki haftadır toplum gündemini Elliot Rodger işgal ediyor. Elliot narsist bir katil, aile boyu olanından. Pasifik sahilinde varlıklı kesimin Santa Barbara’sından. Evinde üç okul arkadaşını bıçakla öldürdükten sonra üç silahıyla 400 kurşunu alarak kız öğrencilerin birlikte yaşadığı evlerine gitti. İki kız ögrenciyi Smith Wesson tabancasıyla öldürdü. Kurşun yağmuruna tuttuğu bir kafede tanımadığı bir adam da Elliot’un otomatik tabancasına kurban gitti. Kolej kampusunda arabasıyla turlarken karşısına çıkan 14 kişiyi kanlar içinde bıraktı.
Siyah BMW arabasıyla aile boyu cinayetlerini tamamlayan Elliot son olarak 141 sayfalık ‘Günah Cezası Günü’ başlıklı YouTube video bandını geride bırakıp başına bir kurşun sıktı, 'çarpık dünyam' dediği hayatına son verdi.
22 yaşındaki narsist cani "Ben, yaşayan bir tanrıya en yakın Elliot Rodger’ım" diye büyüklüğünü ilan ederek muhteşem, yüce, seçkin, üstün, ilahi sıfatlarla süsledi. Ardından insanlığın iğrenç bir safhaya geçtiğini, güçlü bir tanrı olarak kirli olan herkesi cezalandıracağını söyledi.
Rus gazetelerine göre ülkede en fazla gıpta edilen kadın Elena Rybolovleva. Son zamanda kocası Dimitry ile birlikte görüldükleri yok. Kızları Anna (13) ile Ekaterine (24) yıllardır dışarda eğitim görüyorlar.
Kim bu insanlar derseniz özetleyelim: Dimitry Rybolovleva Rusya’nın en zengin adamlarından biri. Lakabı ‘’Gübre Kralı.’’ Eşi Elena ile boşanma davası sürdürüyor. Mahkeme, Rus lideri Vladimir Putin’in yakın arkadaşı gübre tüccarının eşine bir milyar dolar ödemeye mahkum etti. Milyarder Rus ‘’Ödemem’’ deyince mahkeme tazminatı 4 milyar 509 milyon dolara çıkardı.
4.5 milyar dolar boşanmada benzeri görülmeyen bir meblağ. Dimitry’nin servet toplamı 8.8 milyar dolar. Boşanma davalarında bir dünya rekoru. Gübre Kralı kendi başına milyarlık servete sahip olmayı başarmış. Karısı Elena kusursuz makyajı, astronomik fiyatlı takıları, Paris adresli giysileriyle gübre kontrolü yapacak kişiye benzemiyor. 5 yıldır ayrı yaşadığı kocası Dimitry’nin servetinin yarısından fazlasına niye elini atacak? Temyiz kararından öğreneceğiz.
Dimitry ile Elena’nın davaları İsviçre, New York, Florida ve Hawaii’de sürüyor. Kocasının çapkınlığından bıkan kadın dava sonuna kadar gübre zenginin servetinin dondurulmasını istedi. Dimitry acilen servetini emlağa yöneltti.
Dimitry Ege’de Onassis’in iki adasını (156 milyon dolar), AS Monaco futbol takımını, Donald Trump’ın Florida’da malikanesini (95 milyon), Gstaad’da bir malikaneyi (146 milyon), New York’ta dubleksi ( 88 milyona), Hawaii’de aktör Will Smith’in (20 milyon) evini satın aldı.Küçük kızına 150 bin dolar aylık bağlayan Rus işadamı ayrıca 7.5 milyon dolar nakit para verdi.
Son yıllarda boşanma davalarında eşlerine yüksek tazminat ödeyen şöhretlerden bazıları: Basketbolcu Michael Jordan Juanita’ya 168 milyon dolar, fahişelerle ilişki kuran golf şampiyonu Tiger Woods İsveç’li eşi Elin’e 100 milyon, aktör Harrison Ford boşanmaya razı etmek için karısı Melissa’ya 118 milyon, filmleri gişe rekorları kıran Spielberg eski eşi Amy İrving’i boşamak için 100 milyon, şarkıcı Neil Diamond karısı Marcia’yı 150 milyon dolar ödeyerek evlilik zincirlerini kırdı. News Corp.un sahibi Rupert Murdoch eski İngiliz başbakanı Tony Blair’le yakın ilişkiye giren Çin’li eşini 3 milyar dolar ödeyerek boşadı. Boşanma sayfalarını kapayıp evliliği açarsak karşımıza Kim Kardashian ile Kanye West çıkıyor. Hafta sonunda Floransa’da rapçi Kanye ile evlenen Kim’in ne iş yaptığı sorusuna hala cevap verebilmiş değilim. Şarkıcı, aktör, komedyen, dansör değil. Kalçaları, göğüsleri top güllesini andıran Kim nasıl meşhur oldu? Şarkıcı Ray J ile çevirdiği porno filmi annesi Kris TV kanallarına sızdırdı. Ray J ‘’I Hit İt First’’ başlıklı yeni plağıyla Kim’e şu mesajı gönderdi: ‘’ Rap’çiyle, basketbolcuyla gez,eğlen ama hepimiz ilk vuruşu kimin yaptığını biliyor.’’
Truslow Adams’ın birleştirdiği iki kelime yoksul ülke halklarına Yeni Dünya’da insan eşitliği, demokraside özgürlük, kişisel mutluluk, maddi refaha ulaşma imkanlarına davetiye çıkarıyor. Peki bu sistem nasıl çalışıyor? Yerlisi gibi yabancısı da ABD'de şirket kurmak, ev-araba satın almak şansına sahip. Fabrika işçiliğine de taksi şoförlüğüne kalksa da kimse engellemeye çalışmıyor. Gerekli işlemleri yerine getirdikten sonra. Köşe başını tutmuş erkeği, kadınıyla yabancı dilencilere dahi ses çıkaran yok.
İngilizce öğrenmek için ABD'ye göç eden Hamdi Ulukaya dört yılda milyarderler kulübüne girerken basında ‘Yoğurt Kralı’ sıfatına layık görüldü.Yalçın Ayaslı, Kenan Şahin, Hikmet Ersek, Muammer Öztekin, Mehmet Öz, Muhtar Kent’e ilaveten çok sayıda doktor, mühendis, otelci, bilim insanı çeşitli alanda servet, şöhret sahibi oldular. Başarıların da ‘Amerikan rüyası’nı gerçekleştirme arzusu önemli rol oynadı.
Son yıllarda 'Amerikan rüyası' krize girdi. Önemli bir nedeni sanayi tesislerinde çalışanlar arasında maaş ve ücretlerde giderek açılan fark. 1900’lerin başında en zengin ülke konumunu üstlenen ABD şimdi halkının düştüğü yoksullukla baş edemiyor. Fabrika, perakende satış yerleri, şip-şak gıda yerlerinde işçiler saati 7,5 (New York’ta 8 ) dolar ücretle çalışmaya karşı protesto gösterileri düzenlediler. Yönetim 2012'de 46 milyon ABD'linin yoksulluk içinde yaşadığını açıkladı. Sosyal yardım kurumları yoksullara yılda 750 milyar dolar para takviyesi yapıyor. Uzmanlar bunca mali yardıma rağmen üretime gerekli destek verilmediği için ekonomide büyüme sağlanamadığını söylüyor.
OECD’nin son raporunda Amerikan işçisinin Kanadalı meslektaşından 4,6 saat, Fransız’dan 21, Alman’dan 28 saat fazla çalıştığı bildiriliyor. Kanadalı ve Avrupalılar ABD'lilerden daha sağlıklı yaşam sürdürdüğü gibi çocukları uzun ömürlü oluyor. 14-16 yaşları arasındaki Amerikan çocukları teknoloji ve elektronik sınavlarda zengin ülkelerdeki yaşıtlarının aşağısına düştüler.
Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz Columbia Üniversitesi’ndeki konferansında fırsat eşitliğinin 'Amerikan rüyası’nın en değerli ilkesi olduğunu söyledi. Stiglitz, "Rüya bir efsane. ABD, en üst düzeyde ileri ülke olduğu gibi fırsat eşitliğinde en altta" diyor.
Raporlara, testlere bakıp ‘Amerikan rüyası’nı dışlamaya kalkışacak değiliz. Karamsarlar "Amerikan rüyasını Kanada’da, Avrupa’da bulabiliriz" diye konuşuyor.
Borsada senet ticareti yapan altı yönetici geçen yıl kişi başına 2 milyar doları aşkın komisyonla ödüllendirildi. Peki Texas’lı Walton’lar? 2007-2010 arasında Walmart zincirin altı üyesinin serveti 73 milyardan 90 milyar dolara yükseldi. Avrupa göçmeni Walton’lar Amerikan rüyası peşine takılıp ABD'ye geldiler. Ticarete bir bakkal dükkanı ile başladılar. İşçilerinin sayısı 2 milyon. Walton’ların 'Amerikan rüya’sı gerçek oldu.