70’li yılların gözde modeli boynuna bağlı eşarpla intihar etmişti. Şimdi sıra 1.87 boyundaki manken ve tasarımcının nereye defnedileceğinin tesbitinde.
Kızkardeşi Jan ‘’Scott babamıza çok düşkündü. Utah’ın Sandy kentinde aile kabrine defnedilmesi uygun olur.’’diyor. Ortada bir de ‘’Mick Jagger’’faktörü var. Scott, the Rolling Stones grubu liderinin uzatmalı sevgilisi. Yıllardır birlikte yaşıyorlar. 49 yaşındaki moda tasarımcısı Güney Amerika’dan Afrika’ya sayısız ülkeyi Jagger’la birlikte gezmiş. Grubun moda tasarımcısı Scott’un intihar haberi gelince ‘Sir’Mick the Stones’un tüm konserlerini iptal etti.
Özel uçağıyla Los Angeles’e gelen Jagger inzivaya çekildiği otelinde defin hazırlığını çocuklarıyla birlikte yönetiyor. Dört kadından 5 çocuk sahibi Mick sevgilisinin Los Angeles’te toprağa verilmesini istiyor.
Oysa modacı Scott’ın kızkardeşi ile yakın çevresi ‘’Mick Jagger dört binden fazla kadınla yatmakla övünen uluslararası bir playboy. Çok oyaladı Scott’u. İlişkilerini resmiyete bağlasaydı bugün hayatta olurdu.’’diye eleştiriyor.
Oysa en sert eleştiri sanatçı Ruby Mazur’dan geldi. Ruby ile Mick arasındaki tartışma 70’li yıllara uzanıyor: ‘’The Stones ‘’Tumbling Dice’’ albumunun kapağı için benden tasarım istedi. Jagger ‘ağız ve dil’ dizaynı karşılığında 10 bin dolar verdi. Bu desen pop kültürünün en tanınan sanat eseri oldu. Stones plakları, CD ve albumlarda, hediyelik eşyalarda bu dizayn hala kullanılıyor. 1980’lerde New York’ta yaşarken gece klüplerine gittiğimde DJ’ler beni ‘ağız ve dilin yaratıcısı’ diye takdim ederlerdi. Sonra köhne evime giderdim. Sanat eserim Stones grubuna 100 milyon doları aşkın kazanç sağladı. Dünyanın en ünlü logo’sunu hazırladığım halde karşılığını görmedim. Jagger’dan sürekli eserimin telif haklarını istememe rağmen yanaşmadı.’’
Depresyona kapılan Ruby bir gece apartmanında gaz açarak intihara teşebbüs etti. ‘’Erkek kardeşim beni arıyor olmasaydı sonum L’Wren Scott gibi olurdu.’’diyor. Ağustos’ta Los Angeles’te ‘Music-head Galerisi’nde eserlerini sergileyecek olan Ruby Mazur Mick Jagger’a
yeni bir dava açmaya hazırlanıyor. Ruby’’ Mick’in avukatı dava zaman aşamasına uğradı diye karşı çıkıyor ama ben yılmadım. Davamı yineleyeceğim.’’diyor.
Dik basamakları tırmandık, yağmur durmuştu. Çevreme baktım, birlikte geldiğim yolculardan hiçbirini göremedim. Bir arkadaşın doğum gününde ev partisine davet edilmiştim. Yıllar önce ilk kez gittiğim evinin muhiti bu kez aşina gelmedi.Evi ağaçlar arasında değildi.Gene de elektrik direğindeki numaralar bana verilen adresiyle örtüşüyordu. Soracak kimse ararken bir köşe ötede konuşanlara gözüm takıldı. Yanlarına geldim.
Yirmili yaşlarda gençlere kısaca ‘‘Manhattan’da kayboldum.’’diyerek yakındım.
Elimdeki adrese baktılar, biri ‘’Şaşılacak bir şey yok, yanlış adrese gelmişsin.’’ dedi. Gideceğim yer New York kampuslarından biri imiş, parkın batısında. Hangi trenle gideceğim oraya? Bu kez hep birden güldüler: ‘’Buradan oraya tren yok. Grand Central istasyonuna git, kuzey 140’ıncı trenini al..’’ Kestim izahatını :’’Ben oradan geliyorum. Tekrar 100 sokak geri geri gidilir mi? Bir taksi alırım.’’Duygu yansıtmayan bir yüzle geceleri ender taksi bulunduğunu söylediler.
Canım sıkılmıştı, arkamı dönüp yürümeye başladım. Daha bir kaç dakika geçmeden karşı istikametten sarı ışıkları yanan bir taksi belirdi. Elimi kolumu sallayıp durma işareti verdim.
Sürat yaparak yanımdan geçti. 50 metre kadar gidip durdu, Geri dönüp yaklaştı:’’Senden başka yolcu yok, değil mi?’’ Hayır. Bu saatte ne arıyorsun Harlem’in göbeğinde? Hikayemi dinledikten sonra ‘’Gideceğin yer Manhattan’ın kuzey ucunda. Sen güney trenini almışsın, şansın varmış başına birşey gelmedi. Yanından geçerken beyaz olduğunu farkettiğim için durdum.’’
Harlem, tarım ürünlerinin yetiştiği New York’un eski çiftlik alanı. Amerika’da en yoğun zenci halkın yaşadığı kesim. Yalnızca Merkez Harlem’i mesken tutan zencilerin nüfusu 60 bin. New York’un orta hallilerinin yaşadığı mahallelerd ev verilmediği için zenciler Harlem’e taşındılar. 1920’lerde yazar, aktör, müzisyen ve aydın sınıfı ‘’Harlem Rönesansı’nı başlattılar. Duke Ellington, Louis Armstrong, Bessie Smith gibi müzisyenler Cotton Club’da, Apollo Theater’da gösterimlerle Harlem’i New York’un sanat merkezine dönüştürdüler.
Ama başta ırk ayrımı, sosyal sorunları,işsizlik zencilerin büyük ölçüde Harlem’i terkine yol açtı. 1970‘lerde Harlem arazisi değer kaybetti. Zencilerin uyuşturucu ticaretine katılımı ağır suçların artışına sebeb oldu. 1994’de New York’ta cürümle savaş başladı. Zencilerin bir yılda 8 bin 285 cinayete katıldığı tesbit edildi. Cinayet sayısı 2011’de 5,486’ya düştü.
Harlem’de tersine göç başladı. Başkan Clinton’ın resmi ofisini Harlem’de seçmesi zencilerden çok beyazlara yaradı. 2007’de vasat binaların değeri yüzde 300 artış gösterip bir milyon dolara ulaştı.
Dudaklarını örten bıyıklarından ağzı görülmüyordu. Genç kızın kömür siyahı saçları beline kadar inmişti. Genç çift itinayla döşenmiş oto galeriyi umursamaz tavırla incelemeye başladı. Rolls Royce, Bentley, Mercedes’ler sırayla dizilmişti. İtalyan arabalarına yaklaşınca bir tezgahtar çıkageldi. İkiliyi aşağıdan yukarı süzdükten sonra’’Enfes araçlar, değil mi?’’diye bir açış yaptı. Yanıt gelmeden devam etti:‘’Biz yalnızca lüks Avrupa arabalarını pazarlıyoruz. Fiyatları da ona göre yüksek. Yeni modeller 200 bin’den başlıyor.’’
Uzun saçlı kız gümüşi R.Royce’u işaret ederek sordu : Pembe’si yok mu?’’ Tezgahtar ‘’Hemen geleceğim.’’dedi, menajerin odasına koştu.: ‘’İki hippi var, sorun çıkaracaklar.’’ Birlikte Rolls Royce pavyonuna gittiler. Menajer:‘’Bu arabalar size pahalı gelecek. Aşağı yolda kullanılmış Amerikan arabaları var, fiyatları hesaplı, onları bir deneyin.’’
İkili çift bakıştılar. Cher bankasına bir telefon ricasında bulundu. Menajere verdiği kartvizitte özel numarayı çevirdi.
Hattın öbür ucunda Bank of America’nın CEO’su vardı. Cher ‘’Bize araba satmak istemiyorlar.’’diye şikayette edince dev bankanın tepesindeki adam galeri menajerini ağır dille azarladı: ‘’ Bu çift en iyi müşterilerimizden. TV’de Sonny and Cher Komedi Şovu’nu hiç izlemedin mi? ’’ Dili tutulan menajer ‘’Tanıyamadık, bağışlayın.’’diye özür diledi. Sonny ile Cher galeriye yaya girdiler, Rolls Royce’la çıktılar. 2 Rolls Royce siparişi veren Cher ‘’Biri pembe olacak.’’dedi. 66 yaşında hala kariyerini sürdüren Cher’in serveti 305 milyon dolar.
Amerika’da kim zengin, kim değil tespiti güç.
Hareketli bir günde milyonlarca doları hesabına aktaran genç borsacı da, adını taşıyan gökdelenin girişinde seyyar büfeden iki dolarlık sandviç alan sanayici de zengin. Ama ölçüler farklı. Yerkürede 400 milyarderin serveti, 42.7 trilyon dolar. 3 milyar insanın taşınır-taşınmaz varlığının üstünde.
Amerika’da bir beyaz ailenin net zenginliği 113 bin149 dolar, siyahinin 5 bin 677, hispanik kökenlinin 6 bin 325. Bir şirket yöneticisinin maaşı vasat bir işçi aylığının 325 misli.
Etrafta insan yok, ama Gilbert Tauber işbaşında. Burası Manhattan’ın kuzeybatısında emekli şehir planlamacı Tauber’in yaşadığı muhit. 78 yaşındaki Gilbert New York belediyesi için gönüllü çalışıyor. Tarih hastasının işi resmi cadde, sokak ve yol numarasıyla onurlandırılmaya layık görülenleri bir araya getirmek. Örneğin Manhattan’da Broadway ile West 103 Street’in kesiştiği köşede ünlü aktör Humphrey Bogart adını taşıyan bir plaka ile onurlandırılıyor.
Tauber 2006’dan bu yana ‘Congress Street, King George, Smell Street Lane, Rackpickers Row gibi 1000’i aşkın eski sokağa ilaveten 1600 kadar onurlanmaya layık olanları tesbit etmiş. Yaşam boyu başarıları kanıtlananlar cadde, meydan, köprü, havaalanı gibi yerlere adları verilip ödüllendiriliyor. Onur listesinde kimliği bilinmeyenler tanıdıklardan fazla.
Projenin uygulanmasında gariplikler de olmuyor değil. 1913’de Brooklyn’de bir parka bitişik arazide inşa edilen ‘Ebbets Fields’ beyzbol sahasına iki müteahhit kendi adlarını koydular. Uzun zaman sonra durum anlaşınca adları silindi.
Taubert N.Y. Times muhabirine bir meclisi üyesinin zorlamasıyla Zenita Thompson’a Brooklyn’de iki blok bir sokağı bölüp yarısına Zenita’nın ismini verdiklerini söyledi. Emekli planlamacı ‘’ Zenita’nın kim olduğu, bu kadının hangi nedenle onurlanmaya layık görüldüğünü keşfedemedim.’’diye yakındı. Bir süre sonra Zenita ortadan kayboldu, adı da şeref listesinden çıkarıldı.
Eski başkan Türklerden aldığı davet üzerine yardımcıları ve korumalarıyla birlikte gelmiş. Belediye başkanı Türk yemeklerine aşina, ana masa etrafında sürekli dolaşan lokanta sahibine dolma içinde ne olduğu, böreklerin tarifini, ufak köftelerde hangi etin kullanıldığını sormadan yutuyor.
Masalar tam kapasiteyle dolu, gözüm kapı dışında siyah renk takım elbiseli bir adama takılıyor. Tek kulağında mini telsiz, iri kıyım adam milyarder Bloomberg’in koruması olmalı. Parmakları arasında bir sigara, belediye başkanının masasına göz attıktan sonra aceleyle nefes çekiyor. İzmarit boyuna gelmiş sigarayı arkasında saklıyor.
Bloomberg New York’ta lokanta, bar, gece klüblerinde sigara içimini yasaklatmış, dünyanın kalbi diye isimlendirilen şehirde eski Başkan insan haklarını ihlal eleştirileriyle protesto mitinglerinde suçlanmıştı.
Sigara bağımlısı yıllarımda tütün ilişkisi olmayan eş, dost ve yakınlarımdan ‘’Vaz geç şu zehirden, tüm organlarını tehlikeye atıyorsun.’’diye kısaca uyarılar aldım. Oysa sağlıklı yaşamımı ne denli tehlikeye attığımın da farkındaydım. İlk yıllarımda tanıştığım göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Mustafa Öz sigara içenlerden bıktığını söylemişti: ‘’Lafını esirgemediği bilinen Prof. Öz bir kez de ‘’Korkutmak istemiyorum ama daha gençsin, önüme sedyeyle getirmelerini istemem.’’diye korkutucu nitelikli ikazda bulunmuştu. Baba Öz’ün ‘’Amerika’nın Doktoru’’diye ün yapan kendisi gibi göğüs cerrahisi hekimi Mehmet Öz bir buluşmamızda sigara tiryakilerini ameliyat etmeyeceğini söylemesi tütün üreticileri sektöründe derin yankılar yapmış, oğul Dr.Öz beyanatını rötuş etmeye zorlanmıştı.
New York Belediye Başkanı sigaraya karşı tutumunu kesinlikle değiştirmeye yanaşmadı. Düzinelerle bar, klüp, eğlence yerleri sigara yasağından iflasa gittiler, Başkan aleyhinde dava açtılar. Bloomberg ‘pes’ etmedi.
Dünyada yılda 1.7 trilyon, dakikada üç milyon sigara içiliyor. Amerika’da gögüs kanserinin bir numaralı nedeni sigara içimi. Yılda 157 bin kişi tütünden can veriyor. Kanser türlerinin sebeb olduğu ölüm miktarı 443 bin. Ülkede sigara tiryakilerinin sayısı 46 milyon. ‘’Kanser Kontrol Cemiyeti ‘’nin düzenlediği ‘’Şimdi Bırak’’ kampanyası ile sigara içenlerin sayısı Bloomberg’ün başkanlığında 2000-2011 yılları arasında yüzde 32.8 arasında azaldı.
Sigaraya ‘’Hayır’’diyenlerden biri de ben oldum. Türk lokantasındaki yemekte Başkana söylediğimde gözlerinin içi parladı.
Davacı-davalı avukatları bir saatlik öğle molasında anlaştılar. Demokratik idealler savunucusu Soros mahkeme çıkışına yöneldiğinde uzatmalı sevgilisi Adriana Ferreyr arkadan hamle etti, iki eliyle milyarder finansmancıyı yumruklamaya başladı. Yüzünden tokatlamaya kalkınca avukatı Singer dram dizileri yıldızı Adriana’nın kollarına sarılıp engel oldu.
83 yaşındaki Soros ile 30 yaşındaki TV yıldızı Adriana ‘nın 2005 ile 2010 arasında ilişkileri
darılıp barışmayla geçiyordu. Soros, kumral güzeli sevgilisine New York’un zenginler mahallesinde 1.9 milyon dolarlık ‘‘rüya apartmanı’’diye isimlendirdiği bir daire vaat etmişti. Romantik bir akşam yemeğinde ‘apartman’ konusu söz konusu olunca Soros uzatmalı dostuna eğilip lüks daireyi başka bir kadına hediye ettiğini açıkladı. Bu kadın daha sonra evlendiği Tamiko Bolton idi. Çılgına dönen Adriana, 53 yaş büyüğü Soros’la kavgaya girdi. Soros polise ifadesin kız arkadaşının cam lambayla başını yardığını lambayla başını yardığını, boğazını sıktığını söyledi. Güney Amerika dizileri aktrisi ise ’’Esas saldırgan Soros’tur.’’ diye uzatmalı sevgilisini suçladı.
Adriana Ferreyr ‘’Georgee ‘Sana rüya apartmanı hediye edeceğim.’’dedi, sonra caydı. Sağlığım bozuldu, ruhsal bunalım geçiriyorum.’’diyor. Adriana 100 ülkede faaliyet gösteren ‘Açık Toplum Vakfı’’nın kurucusu George Soros aleyhine 50 milyon dolarlık tazminat davası açtı.
Uluslararası finansmancı ise karşı davanın yanısıra hakimden şahsi serveti, özel yazışmaları, sağlık bilgilerini içeren dosyaların açılmasının engellenmesini istedi.
Ekonomik ölçeklerin her seviyesindeki insanlar zengin kesimin evlilik, ayrılık, boşanma davalarını ilgiyle takip ediyorlar. Sosyete buluşmalarında ünlülerin dedikoduları sohbet gündeminin tepesinde.
Basın devlerinden Rupert Murdoch’un 32 yıl sonra boşadığı eşi Anna Torv’a 1.7 milyar dolar tazminat ödedi. Wall Street Journal, News Corp’un sahibi Murdoch’un şahsi serveti 11 milyar dolar. Rupert Murdoch (82) daha sonra evlendiği Çin’li Deng’i (44) acil bir kararla boşadı. Çifte yakın çevreler boşanma nedenini Deng’in eski İngiliz başbakanı Tony Blair’le yakın ilişkisini sebeb gösteriyor. Blair, ilişkiyi platonik dostluk diye tanımlıyor.
Benden önce Amerika’ya gelen dostlarım New York ayrılığını "Her şey burada. Dünyanın odak noktası New York. Burada yoksa hiçbir yerde bulamazsın" diye özetliyorlar. Evden çıktığınızda çevrenizi saran gökdelenler, adaları birleştiren köprüler, gece gündüz ışıldayan billboard’lar Dubai’de, Hongkong’da da var ama buradakiler gibi göz alıcı değil. Gelen gitmek istemiyor.
Yoksul toplumların kaderini tayin eden ekonomi politikaları, para trafiğinin merkezi New York’ta. Manhattan denilen New York'un küçük adasında iş yapan milyarder sayısı bin 426. Medya, moda, sanat, kültür, müzik aleminin de başkenti bu görkemli şehirde...
Park Avenue köşesinde yıllardır gelip geçene el açan evsiz Joseph, sabahları bahşiş vermeden arabasına binen adamın milyarder Koch olduğunu öğrenince "Bir kahve parası verse sanki fakirleşecek. New York sakinleri bir garip" diye bina kapıcısına yakındı.
Yazar, müzisyen, modacı mahallesi Greenwich Village’de yaşayan Mary Lincoln vefatından önce büyük boy soyut heykellerini satışa sürdüğünü çevresine duyurdu. Bayan Lincoln 70 eserini alıp evinde, bahçesinde sergileyecek olana eser başına 10 bin dolar ödeyeceğini bildirdi. Sanatını kanıtlamak isteyen Lincoln geçen yıl 84 yaşında öldü. Yapıtını alan tek kişi hala çıkmadı.
Nijeryalı Amimbola Bim Fernandez 24 yaşında bir pop şarkıcısı. Noel öncesinde New York’a taşınmış. Açık-kapalı yüzme havuzlu Hudson Nehri manzaralı bir apartmanda tek başına oturuyor. Oturma odasında Picasso imzalı bir tabloyu babası hediye atmiş. Bim'in hayali, hayranı olduğu Rihanna gibi şarkıcı olmak. Yeni edindiği arkadaşları Bim’e baskı yapıyor:
"Baban paraya kıysın, orkestra kiralasın, konser düzenletsin sana."
Nijerya’lı baba kıymetli ham taş tüccarı. Serveti 8,7 milyar dolar. Bim "Hedefim ikinci Rihanna olmak ama parayla şarkıcı olamazsın. Şarkı yeteneğin ya vardır, ya yok" diyerek müzik okullarının kapısını aşındırıyor.
Moda, New York’ta en fazla zengin üreten işkolu. 54 yaşındaki modacı Michael Kors ‘Project Runway’ isimli televizyon programındaki hisselerini 400 milyon dolara sattıktan sonra 700 milyonluk servetine ekleyip milyarderler kulübüne adım attı. Bu kulüpte tasarımcı Tory Burch bir yıl içinde eski kocasıyla birlikte hisse satışından 3,3 milyar dolar kazandı. Moda aleminin en zengini ise 6,6 milyar dolarlık servetiyle Ralph Lauren.
Araçlarla takviyeye gelen altı polis Kang’ı çembere aldılar, yüzünü duvara yapıştırıp arkadan kelepçelediler. Bağıra çağıra sorduklarına cevap istediler. Kang’dan tek yanıt gelmedi. Gün ışığında Broadway ile 96’ıncı sokaktan gelip geçenlerin ses çıkarmadan seyrettiği itiş-kakış, üç beş dakika sürdü. Kang’ı yerden kaldırdıklarında yüzü kanlar içindeydi. Muhitteki hastanenin ilk yardım bölümüne getirilen Kang’ın sırtı, kaburgaları, dirseği, yüzü ve başında darbeler tespit edildi.
Kimliğinde adresi bulunan Çinli göçmenin ailesiyle temas kurulunca cevap bekleyen sorular çözülmeye başladı. Küba yoluyla Amerika’ya göç eden Kang 'Rüyalar Ülkesi' diye tanımladığı Amerika’ya 50 yıl önce gelmiş. Üç oğlundan biri New York’ta avukatlık yapıyor. Muhitinde ‘La Nueva Victoria’ adlı lokantayı işletiyor. Polisler tevkife direnme, görevinde toplum ahlakına aykırı davranışlar nedeniyle tutuklandığını, saldırganlık gösterdiğini, sorularını cevapsız bıraktığını iddia ediyorlar.
Kang 84 yaşında. Polisler kafasını taşlara vurup kan döküldüğünü söylüyor. Çinli göçmenin aldığı darbeler hemen her yerinde. Izbandut gibi polislere direnecek gücü bu yaşta nereden bulacak? İlk ifadesinde "Cantonese (Çin dilinde yaygın lehçe) dışında lisanım yok. İngilizce bilmem. Polisin dediklerini anlamadım. Karşı koymuş değilim. Trafik ışığı pembeye döndüğünde kavşak ortasında, yeşilde karşıya geçmiştim" diye tercüman aracılığıyla olayı anlattı.
Olay New York’luları ikiye böldü. Yaşlı Çinliyi kanlar içinde bırakan polisleri suçlayanlara karşı bir kesim "50 yıldır yaşadığı ülkenin lisanını niye öğrenmemiş. Başına gelenleri anlatmak için tercümana ne gerek var. İngilizce bilseydi polisle çatışmaya girmezdi" diye eleştiriyorlar. Kang ailesi New York şehri aleyhine 5 milyon dolarlık zarar-ziyan davası açacaklarını ilan etti. Buna karşın polis jaywalk’un suç olduğunda diretip 250 dolarlık trafik cezasının ödenmesinde ısrarlı.
‘Jaywalking’e karşı ‘freeze’ sözcüğü de Amerika’nın ağır ceza tarihine geçti. Öğrenci mübadelesiyle Louisiana’ya gelen Hattori Hiro, Cadılar Gecesi’nde bir partiye davet edildi. 16 yaşındaki Japon öğrenci yanlış evin zilini çaldı. Kapıyı açan Rodney Peairs karşısında John Travolta’nın 'Saturday Night Fever' filminde giydiği smokin içinde çekik gözlü genci görünce "Olduğun yerde kal, kımıldama" anlamına gelen ‘freeze’ kelimesini kullandı. Hiro evin içine doğru yürümeye devam etti. Hayatında ilk kez bir Japonla karşılaşan Rodney, 44 Magnum tabancasını çekip ateşledi. Olduğu yerde can veren Hiro’nun bir Japon arkadaşı "Freeze’in ne olduğunu bilmezdi" diye konuştu.
Mahkeme jurisi Rodney’i suçsuz buldu. Japon öğrencinin ailesine 650 bin dolar tazminat ödenmesine karar verildi.