Doğan Hızlan

Çağdaş Türk Öyküsünün Kadın Sesleri

16 Ocak 2025
Hacettepe Üniversitesinden Prof. Dr. Dilek Yalçın Çelik ve Tevfik Ergun’un editörlüğünde çıkan Çağdaş Türk Öyküsünün Kadın Sesleri, çok yönlü bir kitap olarak yaşayan kadın yazarlardan hareketle çağın öykücülerine ve eserlerine odaklanan bir çalışma...

Genç edebiyat araştırmacılarının Türk öykücülüğünün kadın yazarlarını konu edinen araştırmalarına ve geçen mayıs ayında düzenlenen sempozyumda tartışılan bildirilere dayanılarak hazırlanan kitap farklı çözümleme yöntemleri kullanılarak incelenmiş yazılardan ve yazarlarla yapılan söyleşilerden oluşuyor. Çağdaş Türk Öyküsünün Kadın Sesleri bu açıdan hem bir araştırma kitabı hem de yazar-okur buluşması olarak tasarlanmış.

Kitapta eserleriyle incelenen yazarlar arasında kimler yok ki? Ayfer Tunç, Buket Uzuner, Şermin Yaşar, Mine Söğüt, Nazan Bekiroğlu, Nazlı Eray, Erendiz Atasü, Jale Sancak, Aslı Tohumcu, Pelin Buzluk, Birgül Oğuz, Sema Kaygusuz, Seray Şahiner, Sibel K. Türker, Melike Uzun, Berna Durmaz, Aylin Balboa, Sine Ergün, Emine Sevgi Özdamar, Ülkü Demiray, Handan Gökçek ve Esme Aras.

Altı bölümden oluşturularak çağdaş Türk öyküsüne farklı açılardan yaklaşımın hedeflendiği kitabın önsözünü editörlerden Prof. Dr. Dilek Yalçın Çelik yazmış. Kitabın giriş niteliğindeki birinci bölümünde Prof. Dr. Ayşe Demir’in modern öykü kavramını açıkladığı yazısı ve Öğr. Gör. Dr. Sibel Yılmaz’ın 1980 sonrası kadın öykücülerine odaklandığı çalışması bulunuyor.

İkinci bölüm “Türk Öyküsünde Postmodernist İzler” başlığını taşıyor. Burada A. Aybüke Kocadağ, Handan Gökçek’in eserlerine öz-yeniden yazma kavramı ekseninde yaklaşıyor. Mine Özgüven, grotesk unsurları incelemek üzere Mine Söğüt’ün Gergedan/Büyük Küfür Kitabı’na odaklanıyor. Tuğba Özoğlu, Melike Uzun’un Kürar’ını yeraltı edebiyatı açısından ele alıyor. Nazan Bekiroğlu’nun Nun Masalları eserine ise Sare Dinçkal yeni tarihselci perspektiften bakıyor.

ÖYKÜLERDEKİ CİNSİYET SORUNLARI

Üçüncü bölüm, öykülerdeki cinsiyet sorunlarını incelemeye yönelik oluşturulmuş. “Türk Öyküsü ve Cinsiyet Sorunları” başlığını taşıyan bu bölümde altı yazı bulunuyor. Erendiz Atasü’nün Dullara Yas Yakışır’ını toplumsal kalıplara hapsolmuş kadınları incelemek üzere Elif Gölve ele alıyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği bağlamında Enes Yılmaz, Aslı Tohumcu’nun Şeytan Geçti eserine bakıyor. Kadın temsili çerçevesinde ise Seray Şahiner’in Gelin Başı kitabı Hande Emekçi tarafından inceleniyor. Kadınlar üzerindeki toplumsal baskıyı incelemek için Gizem Güçlü, Sibel K. Türker’in Ağula adlı eserine odaklanıyor. İsa Gürler, yazısında Nazlı Eray’ın Geceyi Tanıdım öyküsüne mercek tutuyor. Bu bölümün son yazısı ise Çağla Karagöz’ün ekolojik feminizm bağlamında Sema Kaygusuz’un öykülerini incelemesinden oluşuyor.

Dördüncü bölüm, çağdaş Türk öyküsünde kültürel değerlerin işlenişine ayrılmış. Altı yazıdan oluşturulan bölümde Ayşen Alpasar, Nazlı Eray’ın Yoldan Geçen Öyküler adlı eserinde kentsel bellek mekânı olarak Ankara’nın izini sürüyor. Aylin Balboa’nın Ateş Sönene Kadar’ında Elif Türkoğlu, toplum karşısında bireyin durumunu sorgulamakta. N. Aybike Özdener, toplumsal hafıza mekânlarının temsilini Şermin Yaşar’ın öykülerinde araştırıyor. Arş. Gör. Tevfik Ergun, Ülkü Demiray’ın öykülerinde kültürel unsurların işlenişi tespit ederek yorumluyor. Türk-Alman ilişkilerinin öykülerine yansıyan yönüyle Emine Sevgi Özdamar’ı Sude Yılmaz konu ediniyor. Z. Beyza Buzlu ise Berna Durmaz’ın Metal Hayatlar’ını kent-insan ilişkisi bağlamında ele alıyor.

Kitabın incelemelere ayrılmış beşinci bölümde ise temalar çerçevesinde öyküye yaklaşılmış.

Yazının Devamını Oku

Oğuz Atay’ı yeniden okuyun

14 Ocak 2025
HECE Dergisi’nin özel sayısı şimdiye kadar Oğuz Atay için yapılmış en ayrıntılı çalışma.

Oğuz Atay Özel Sayısı’nın içindekileri sıralayacağım:

Mehmet Can Doğan / Türk Edebiyatının Tutunanı

ÇEVRELEYİCİ YAKLAŞIM

İsmet Emre / Oğuz Atay’ın Hayatı

Doğan Hızlan / Oğuz Atay

Enis Batur / Türkiye’nin Ruhu’nu Çağırmak Oğuz Atay’da Ansiklopedizm ve Topografya

Figen Abacı / Oğuz Atay’da Dış Dünya İç Dünya Dolayımı

Kurtuluş Kayalı

Yazının Devamını Oku

İzahlı klasik müzik konserleri

12 Ocak 2025
Geçen hafta TRT2’de Viyana Filarmoni Orkestrası’nın Yeni Yıl Konseri’ni dinledik.

Konserin başında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) Şefi Cemi’i Can Deliorman ile müzik yazarı Vefa Çiftçi’nin açıklamalarını dinledik.

Ulvi Cemal Erkin

Ben her zaman önemli konserlerin başında açıklamalar yapılması taraftarıyım. Gerek besteci, gerek şef, gerek icracılar hakkında bilgi edinerek müzik dinlemenin ayrı bir güzelliği vardır.

Yıllar önce Hikmet Şimşek’in yaptığı açıklamalı konser programlarını hâlâ hatırlıyorum.

Daha sonra başka Türk orkestra şefleri de açıklamalı konserler yaptılar.

İstanbul Klasik Müzik Festivali’nden önce de Aya İrini’nin bahçesindeki konuşmalara da birçok dinleyici katılırdı.

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın Zorlu PSM’deki konserlerinden önce de yine bu tür konuşma programları düzenleniyor.

Yalnız Batı müziği ile ilgili konserlerde açıklama yapılmasını önermiyorum. Klasik Türk Müziği için de gerekiyor.

Yazının Devamını Oku

Bir can dostumun ardından

10 Ocak 2025
Selim İleri de artık aramızdan ayrıldı. Yılların dostluğunu kurmuştuk. Her kitabını okur, her kitabıyla Türk edebiyatında iz bıraktığını görürdüm.

İlk kitabı Cumartesi Yalnızlığı’ndan sonra yalnız kişisel değil, edebî dostluğumuz da koyulaştı.

İlk kitabını Cemal Süreya’ya götürdüğünde bana uğramasını söylemiş. Bir öğleden sonra Altın Kitaplar Yayınevi’ne gelip kitabı verdi.

Hüzünlü bir ustalığı vardı, sadece yaşananları değil, yaşanacakların da sırrını veriyordu.

Ben de bir gün ona yayıncı kimliğimle yaklaştım ve bir kitabını basmak istediğimi söyledim. Buluşmalarımızda edebiyattan, hayattan, insanın içini kavuran bunalımlarından söz ettik.

O gün Selim’e bir şarkıdan söz ettim. Şarkının bir dizesine takılmıştı: “Akıbet düştün dile destan mı oldun ey gönül.”  Sonra kitabının adını ‘Destan Gönüller’ olarak koymuştu. Birçok konuşmasında da bu olaydan söz etmişti.

İlk kitabını babasına ithaf etmişti. Belli günlerde Moda’daki evde annesini beklerdi.

Yalnız kendi kitaplarını yazmadı. Türk edebiyatının önemli adlarının da unutulmamasını sağladı. Böylece iyi yazarları okumadan iyi bir yazar olunamayacağını kanıtlıyordu.

Yazının Devamını Oku

Ayla Erduran’ın kemanının tınısı kulaklarımızda yaşayacak

9 Ocak 2025
Salı sabahı otomobille Beyazıt Kütüphanesi’ne giderken iki dostumdan art arda gelen aynı haberle sarsıldım:

Hakan ve Dilek,Ayla’yı kaybettik” dediler.

İstanbul’da keman dersleri aldığı yıllarda Harbiye’deki evimizin yanındaki apartmanın önünden kemanıyla otomobile binerken görürdüm. Sonra dost olduk, bir müzisyen duyarlılığına sahipti.

Anılarımdaki izlerden bir potpuri yapacağım bugün.  

Değişik zamanlarda onunla konuştum, dinledim, bütün yalnızlıkları belleğimden bir şerit gibi geçirdim. Müzik bir eşlik aracı değildir, icra kadar dinlemek de bir çaba, bir duygu birikimi ister.

Bugün onun biyografisini okuyacaksınız, bir ömre sığan ses zenginliğini fark edeceksiniz.

Müzisyenlerin yalnızlığı onları her dinleyişte beni ıssız bir adanın yalnızlığına çeker. Birçok müzisyen dostumun yalnızlığına tanıklık etmek hüznün baskın bir duygu olduğunu hatırlatır.

Onun hakkında yazılmış kitabı okuyun, plaklarını dinleyin, adanmış ömürlerin unutulmazlığına saygı duyun.

Yazının Devamını Oku

Kitabın başkenti Çukurova

7 Ocak 2025
TÜYAP Fuarcılık Grubu tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ve Adana Valiliği, Adana Büyükşehir Belediyesi, Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Çukurova Fuarcılık A.Ş destekleri ile hazırlanan Çukurova 17. Kitap Fuarı 11 – 19 Ocak 2025 tarihleri arasında Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek.

Düzenlendiği ilk yıldan bugüne bölgenin kültürel yaşamına önemli katkılar sağlayan Çukurova Kitap Fuarı’na bu yıl 269 yayınevi, marka ve sivil toplum kuruluşu katılacak. 2025 yılının ilk kitap fuarı panel, söyleşi, şiir dinletisi ile çocuk etkinliklerinden oluşan 97 kültür etkinliğine ev sahipliği yapacak.

KİMLER KATILIYOR 

Bu sene edebiyat ve yayıncılık dünyasını Adana’da 17. kez bir araya getirecek olan fuarda,

Ahmet Telli, Alişan Kapaklıkaya, Ayşe Kulin, Aytül Akal, Anıl Basılı, Anooshirvan Miandji, Ayşe Tolga, Behiç Ak, Buket Uzuner, Can Yılmaz, Engin Alan, Eray Hacıosmanoğlu, Ercan Karakaş, Erdem Atay, Faruk Dilaver, Hidayet Karakuş, Kahraman Tazeoğlu, Mine Söğüt, Miyase Sertbarut, Mustafa Balbay, Nihat Genç, Osman Pamukoğlu, Sedef Kabaş, Sinan Akyüz, Sinan Meydan, Sinan Yağmur, Talha Uğurluel, Tülin Kozikoğlu, Ümit Özdağ, Yalvaç Ural, Yılmaz Özdil, Zafer Algöz ve daha birçok birbirinden değerli 500’e yakın şair ve yazar yer alacak.

Ayrıca genç yazarlar da dokuz gün boyunca düzenlenecek etkinlikler ve imza günlerinde başta Adana olmak üzere Akdeniz’in çeşitli illerinden gelen okurlarıyla buluşma fırsatı yakalayacak.

Fuar kapsamında İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve ilçe belediyeleri yapılan çalışmalar kapsamında, öğrenciler hafta içi günlerinde Fuarı ziyaret edecek, kitaplarla bir araya gelerek,  kendi yaş gruplarına göre düzenlenmiş etkinliklere katılacak.

Girişin ücretsiz olduğu fuar, 10:00 – 20:00, son gün olan 21 Ocak tarihinde ise 10:00 – 19:00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. 

 

Yazının Devamını Oku

Ana-oğul Elgar çaldılar

5 Ocak 2025
Dünya ve ülkemizde büyük şefler ve orkestralarla çalan, dünyanın en önemli salonlarında konserler veren, klasik müziği geniş kitlelere sevdiren Devlet Sanatçısı piyanist Gülsin Onay ile Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası başkemancısı Erkin Onay, son yıllarda konserlerinde sıklıkla yorumladıkları “Elgar Keman Piyano Sonatı” kaydı ile tüm dijital platformlarda dinleyicilerle buluştu.

İngiliz besteci Sir Edward Elgar’ın Mi Minör Op. 82 Keman ve Piyano Sonatı, Gülsin Onay’ın oğlu Erkin Onay ile kaydettiği ilk oda müziği kaydı.

Bu sene 25. yılını kutlayan Lila Müzik’ten çıkan kayıt için Gülsin Onay şunları söylüyor: “İlk oda müziği kaydımızı oğlum Erkin ile birlikte muhteşem Elgar keman sonatıyla yapmış olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu eseri birkaç yıldır konserlerde büyük bir zevkle çalıyoruz. Şimdi, Lila Müzik işbirliğiyle konserlerimizde çalarken bize verdiği keyfi daha çok dinleyiciyle paylaşabilmek heyecan verici. Umarım bu kaydı dinlemek bizim çalarken hissettiğimiz mutluluğu size de aktarır.

Kimya ile ilgilenen, bir futbol ve bisiklet meraklısı olan Britanyalı geç romantik dönem bestecisi ve orkestra şefi Sir Edward Elgar (1857-1934) oratoryolar, oda müziği eserleri, senfoniler, konçertolar, keman ve viyolonsel için konçertolar ve koro eserleri ile tanınıyor.  Mi minör Keman Piyano Sonatı Op 82’yi, 1918 yılında 20 gün gibi kısa bir sürede yazan Elgar, birinci bölümü ‘cesur ve dinamik’, ikinci bölümü ‘ifade dolu, fantastik ve merak uyandıran’, son bölümü ise ‘geniş ve yatıştırıcı’ olarak tanımlıyor.

Mi Minör Keman ve Piyano Sonatı’nı Gülsin Onay ile birlikte yorumlayan Erkin Onay aynı zamanda eserin kaydını ve mastering’ini gerçekleştirdi. Albümü, Spotify ve Apple Music’in yanında tüm dijital platformlarda dinleyebilirsiniz. Albümün kapağı Lila Müzik’in albümlerini tasarlayan Gözde Oral’a ait.

DİSKOTEĞİMDEN SEÇMELER

John Adams-The Death of Klinghoffer

- Libretto Alice Goodman

Yazının Devamını Oku

Az okuyoruz

2 Ocak 2025
Televizyon haberinden öğrendim; az okuyormuşuz, gittikçe de okuma süresi azalıyormuş.

Televizyon, internet, telefon çoğunluğun okuma eyleminin yerini alıyor. Bazı alışkanlıkları anlayamıyorum. Kimileri, ‘Ben telefondan okuyorum’ diyor. Bir kitap satırların altı çizilmeden, not alınmadan nasıl okunur anlayamıyorum.

Kitap okuma alışkanlığının kazanıldığı iki yer vardır; biri aile, diğeri okul. Bugün ünlü birçok edebiyatçı öğretmenlerinin yönlendirmesiyle yazar olmuşlardır. Aile evinde kitaplık yoksa çocuk bir okuma isteğine sahip olamaz.

Hiç kuşkusuz okuma denilince sadece edebiyat eserlerinden söz etmiyoruz. Okuma geniş bir kavramdır, elbet ükenizin ve dünyanın sayılı edebiyatçılarının eserlerini okumadıkça ne yaşadığınız ülkeyi ne dünyayı anlayamazsınız. Eski yıllarda kütüphanelerden yararlanmak mümkün değildi. Çünkü sabah dokuzda kapılarını açar, akşam yedide kapılarını kapatırlardı. Çalışan bir insanın kütüphaneden yararlanması mümkün değildi. Şimdi birçok semtte kütüphane var; üstelik çoğu 24 saat açık, yiyecek ikram ediyorlar okurlara.

Kitap fuarlarının okur sayısının artmasında yararı olduğuna inanıyorum. TÜYAP’ın rakamları kimi zaman beni umutlandırıyor. Çocukluktan kitap sevgisini aşılamak gerek, şimdi çocuk kitaplarının içleri kadar dışları da çekici. Fuarlarda her yıl çocuk kitaplarının standları büyüyor.

Sevgili Onat Kutlar, Paris’ten döndükten sonra geceleri de seyyar kitapçıların yokluğundan yakınıyordu. Bu isteği ne yazık ki korsan baskı sergileri karşıladı, şimdi geç saatlere kadar açık olan AVM’deki kitapçılar karşılıyor. Bilmiyorum o yerlere kitap ısmarlanıyor mu? İnternetten alınan kitapların sayısı ne kadar, yayınevi yetkilileri bu konuda ne der bilmiyorum.

Kitap almak kadar yazarla görüşmek, tanımak, ona sorular yöneltmek de ayrı bir okur zevki. Ünlü tanıdığım edebiyat hocalarında okuyanlar bugün tanınmış birer yazar.

Örnek vereyim: Behçet Necatigil, Rauf Mutluay, Salim Rıza Kırkpınar.

Kitap oku denince tavsiyelerimiz edebiyat eserleri içinde kalır. Oysa merakımız, mesleğimiz bizi daha geniş alanların eserlerine yönlendiriyor.

Yazının Devamını Oku