Doğan Hızlan

Baykuşun çağrısına ne iyi ettin de uydun Etem

18 Şubat 2025
Etem Çalışkan’la uzun yıllar aynı çatı altında çalıştık, dost görüşmeleri, hatır sormalar da vefatına kadar sürdü.

6 Kasım 2018’de Fatih Belediyesi’ndeki sergisi için yazdığım ‘90 Yıl 90 Eser’ yazımı okurken onun mesleğine âşık, tutkulu kimliğini anımsadım ve bir kez daha yazmak istedim.

5 Ocak 1928’te Tarsus’un Göçük Köyü’nde doğdu, vasiyeti üzerine orada ebedi uykusunu uyumayı istedi.

50 yıllık gazetecilik hayatını durmadan, dinlenmeden çalışarak geçirdi.

Ne demişti?

Uykuya ve yemeğe ayrılan zaman kayıp zaman.”

Atatürk’ü anlayarak, severek çizdi.

Yunus Emre’yi çizgisiyle bize daha çok sevdirdi.

Metinle, sözle çizgi arasındaki duygusal bağı ustalıkla kurdu.

Yazının Devamını Oku

Dijitalin eksiği

16 Şubat 2025
DİJİTAL mecralarda yeni bir bestenin sunumu bana eksik geliyor.

Parçayı dinliyorsunuz ama müzik zevki sadece dinlemekle mi gerçekleşiyor? Bana göre hayır.

O bestecinin yaşamını, icracının kimliğini internetten öğrenmek yeterli mi? Bence değil.

Bazı CD ya da LP’lerin kapağını tanınmış ressamlar çiziyor, o eser beni dinlemeye alıştırıyor. O müzikten bir ressamın esinlenmesi önemli.

Bakıyorsunuz Mozart’ın bir operasının sahne desenini ünlü ressam Oscar Kokoschka yapmış. Ben bu kapağı gördükten sonra ayrı bir dinleyici kişiliğine bürünürüm.

O besteci, icracı mesleğinde neler yapmış, kısaca biyografisini öğrenmek isterim.

Hakkında yazılanlardan bir seçme yer alırsa daha da başarılı bir yayın olur.

Sözgelimi Türk Beşleri için yapılacak külliyatta bu bilgiler yer almalı ve Türkçe’den başka dillere çevrilmeli.

Yazarlarla, şairlerle yapılan konuşmalarda birçok soru yöneltiliyor ama onlara müzikle ilgili tek soru sorulmuyor. Bana göre yazdıklarını etkileyen bir müzik mutlaka vardır. Diyeceksiniz ki edebiyatçılar da acaba ne kadar müzikten anlıyor? Onların bu konudaki zevk skalaları nasıldır? Eski dönemin şairlerinden birçok kişinin eseri ünlü bestelerin güftesi olmuş.

Yazının Devamını Oku

İstanbul’un karanlık yüzü

13 Şubat 2025
İstanbul şehri üzerine yazılan her yazı, her kitap bir başka köşesini, bir başka yanını gösterir.

Hiç kuşkusuz bu çeşitlilik insan unsuru için de geçerlidir. Yerli ve yabancı yazarların yazdıklarını okuyarak Oryantalizm akımının en başarılı örnekleri aracılığıyla tarihe bir not daha düşeriz.

Ahmet Rasim’den hocam Reşat Ekrem Koçu’ya, Sermet Muhtar Alus’a kadar uzayan çizgide, İstanbul’un bir de karanlık yüzünü anlatanlar vardır. Yalılar, köşkler dünyasının ardında bir başka İstanbul’u tanımak istiyorsanız Münir Süleyman Çapanoğlu’nun ‘Esrarengiz İstanbul’ kitabını okumanızı salık vereceğim.

Hazırlayanlar:

Şaban Bıyıklı – Mehmet Berk Yaltırık

Her büyük kentin arka sokaklarında gösterişten, görkemden uzak bir hayat yaşanır.

Kimdir Münir Süleyman Çapanoğlu?

Yirminci yüzyıl Türk basınının önde gelen isimlerinden Münir Süleyman Çapanoğlu’nun (1894 – 1973) sağlığında kitap olarak yayımlanma şansı bulamayan çalışması Esrarengiz İstanbul, Sultan II. Abdülhamid döneminden (1876 – 1909) başlayarak Meşrutiyet’e ve 1920’lere uzanan yeraltı dünyasını, kabadayıları, külhanbeylerini, karanlık sokakları ve belli yerlerde de batakhaneleri, meyhaneleri ve gazinoları anlatıyor. Kabadayıların kaç çeşidi vardı? İsim isim, semt semt kabadayılar neredeydi ve vukuatları nelerdi anlatıyor. Hangi silahları nasıl kullanırlardı? Argoları, jargonları, raconları neydi? Kabadayıların siyasetle ilişkisi, mafya döneminden çok önce nasıl başlamıştı? Sadece kabadayılar mı? Hayatlarında eğlencelerin mühim bir yer tuttuğu hovardalar nasıl, nerede eğlenirlerdi? Meyhanelerin müdavimi şairler ve edipler kimlerdi?

Takdim’deki bilgiler:

Yazının Devamını Oku

Sanat tarihini öğrenmek için

11 Şubat 2025
SANAT tarihi üzerine bilgi edinirseniz, kitap kapağından sergilere kadar görsel kültürünüzü geliştirirsiniz.

Modern Sanat Akımları serisi bu konuda eksiğinizi tamamlayacak.

Kitapların yazarları ve çevirmenleri şöyle:

David McCarthy - Pop Art

Çeviren: Ebru Berrin Alpay

James Malpas – Gerçekçilik

Çeviren: Derya Daşdemir

Fiona Bradley - Gerçeküstücülük

Çeviren:

Yazının Devamını Oku

Bir hatırlatma

9 Şubat 2025
Cumhuriyet’in 100. yılında eksikliğini hissettiğim, müzik alanında yapılandır.

Özellikle Türk Beşleri’nin besteleri CD ve LP olarak yayımlanmalıdır. Ayrıca başına onların biyografileri de konulmalıdır.

Kimdir Türk Beşleri ?

1- Ahmet Adnan Saygun

2- Cemal Reşit Rey

3- Hasan Ferit Alnar

4- Ulvi Cemal Erkin

5- Necil Kâzım Akses.

Yazının Devamını Oku

Arka Sokaklar dizisi Moda’da

7 Şubat 2025
SEYRETTİĞİM dizilerden Arka Sokaklar’ın çekimi Moda’da yapılmış.

Moda’da birçok dostum oturdu, kimileri aramızdan ayrıldı, kimileri de hâlâ orada oturuyor. Çekim haberini okuyunca bugün İzel Rozental’in Moda Sevgilim ‘Yeniden’ kitabını yazdım.

Kısa tanıtımı şöyle:

Moda benim ilk aşkımdı, hâlâ öyle...

Ama bu aşk karşılıksız kalmadı, Moda da bana çok şey verdi. Bir semti kalıcı kılan o semtin yerleşik kültürüdür. Mahalle sakinlerinin, esnafın, seyyar satıcının, sanatçının, dilencinin ve sokaklarda koşturan çocukların sesleri, renkleri, kokularıdır semti yaşatan.

Moda’da kırk yılı aşkın bir süredir işte bu zenginlikten beslenen İzel Rozental İstanbul’un bu nadide semtine çeviriyor gönül gözünü. Tarihimizin kanayan yarası 6 – 7 Eylül olaylarında yaşananlardan, dünyaca ünlü Modalı sanatçıların hayatlarına kadar semtin fazla bilinmeyen yönlerine yer veriyor. Farklı etnik kökenleri ve farklı sınıflardan insanları ile ülkemizin kültürel çeşitliliğini yansıtan Moda’nın atmosferinin nabzını tutuyor.”

Sunuş, Behçet Çelik’in Bir Sevgili Olarak Moda yazısı: “İzel Rozental, Moda Sevgilim’de bize geniş bir zamana yayılan bir Moda hikâyesi anlatıyor. İlk bakışta Rozental’in kendi kişisel Moda’sının hikâyesini kaleme aldığı sanılabilir. Rozental’in Moda’yı uzaktan görüp hakkında hayaller kurduğu çocukluk yaşlarından bugüne dek hayatının önemli anlarında yolunun nasıl olup da Moda’yla kesiştiğine ilişkin anılar, anekdotlar ve fotoğraflar var kitapta.”

Alıntılar: Modalılar:

“Sonra sahte tevazu bir yana, iyi kürek çekerim, şiir gibi kürek çekerim. Dünyada tek güzel yaptığım şey budur. Bunun bilincindeyim. Bazı sabahın çok erken, bazen de gecenin en ıssız saatlerinde Moda koyunda tek başıma saatlerce kendimi bu ritmin hazzına kaptırmayı Bach’ın, Telemann’ın müziğine bile yeğlerim

Yazının Devamını Oku

Kadıköy’de Turhan Selçuk Kültür Evi

6 Şubat 2025
TÜRK karikatürünün büyük ustası Turhan Selçuk’un artık Kadıköy’de de bir evi var. Caferağa Mahallesi Cem Sokak’taki Turhan Selçuk Kültür Evi’nin açılışı geçen ay İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından yapıldı.

Yapımcı-sunucu Osmantan Erkır, satın aldığı, daha önceden ‘Türk karikatürünün babası’ olarak anılan Cemil Cem’e ait olan Kadıköy’deki binayı, ‘Turhan Selçuk Kültür Evi’ yapılmak üzere İBB’ye tahsis etti.

Açılışta İmamoğlu’na, 2010 yılında vefat eden karikatürist Turhan Selçuk’un kızı Aslı Selçuk ve mülkünü Turhan Selçuk Kültür Evi’ne tahsis eden Osmantan Erkır eşlik etti.

İmamoğlu açılışta, “Bizim, sanatı ve sanatçılarımızın yaşatmakla ilgili sorumluluğumuz var. Bu konuda, açıkçası nerede bir fırsat bulsak, o fırsatı toplum lehine nasıl kullanabiliriz diye büyük bir çaba içerisinde olmaya gayret ediyoruz. Bu konuda bazen öyle gönüldaşlar çıkabiliyor ki, bazen işte Turhan Selçuk gibi çok özel bir ismin ailesi olabiliyor bu, bazen işte bir belki sanata ve yapıya düşkün haliyle burada eski bir yine karikatüristin evini alıp restore etmek isteyen Osmantan Erkır gibi bir beyefendi karşınıza çıkabiliyor. Sonra bu değerli çalışma, arkadaşlarımızın gayretleriyle, özenli bir projeye dönüşebiliyor. Her şey aslında bir emek birliğiyle ortaya çıkması ile mümkün. Bu konuda yeter ki iyi insanlar, iyi insanlarla buluşabilsin” dedi.

Kütüphanesi, etkinlik alanları, usta sanatçı Turhan Selçuk’un eserleri ve kişisel eşyaları ile birlikte ‘Türk karikatürünün babası’ olarak anılan Cemil Cem’in de nadide çalışmaları Kadıköy Moda’da bu özel mekânda bir araya gelmiş oldu.

SÖZ ÇİZGİNİN

Turhan Selçuk Kültür Evi’nde şimdi büyük çizerin hayatına ve çizgisine tarihsel ışık tutan kapsamlı sergisi devam ediyor. Onun zamansız temalarını ve eşsiz üslubunu bir bütün olarak görme şansı veren sergi, Selçuk’un doğumundan başlayarak bir karikatürist olarak kendini bulma yolcuğunu kapsıyor.

Türkiye’nin ve dünyanın değişen (aynı zamanda hiç de değişmeyen) bunalımlarını, insan prototiplerini az söz çok çizgiyle, eleştirel ve esprili bir dille anlattığı karikatürleri on yıllık dönemlere ayrılıyor. Bu dönemlerin içinde büyük bir hayran kitlesine sahip Abdülcanbaz’ın ve Hababam Sınıfı’nın da oluşumuna tanıklık ediliyor. Selçuk’un ulusal ve uluslararası başarıları, onun söyledikleri ve ona söylenenler eşliğinde çıkılan bu yolculukta Turhan Selçuk’un portresi, sanatı ve çok sevdiği insanlığa bıraktığı mirası izlenebiliyor.

Aslı Selçuk

Yazının Devamını Oku

Türk - Macar dostluğunun 100. yılına armağan iki kitap

4 Şubat 2025
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından yaklaşık iki ay sonra, 18 Aralık 1923 tarihinde imzalanan Türkiye Macaristan dostluk anlaşmasının yüzüncü yılı dolayısıyla 2024 yılı Türk-Macar Kültür Yılı olarak ilan edilmişti.

Yıl boyunca Türkiye’de ve Macaristan’da düzenlenen çeşitli etkinliklerle bu anlaşmanın yüzüncü yılı kutlandı. Bu etkinliklerden biri de Hacettepe Üniversitesi’nde düzenlenen Türk-Macar ilişkileri konulu toplantıydı. Bu toplantıda sunulan bildirileri kitaba dönüştüren Erkmen Yayımcılık, Türk-Macar ilişkilerinin dil, edebiyat, tarih, müzik, mimarlık alanlarındaki çok katmanlı boyutlarını ortaya koyan bir kaynağı kültürümüze kazandırdı.

Türk-Macar İlişkileri adlı kitabın sunuşunu yazan Macaristan Büyükelçisi Viktor Mátis, Macaristan ile Türkiye arasındaki ilişkinin, tarihten gelen güçlü bağlar ve kültürel yakınlık ile köklü bir geçmişe sahip olduğunu; stratejik ortaklıkla ticari, kültürel ve birçok diğer alanda bugün de devam ettiğini belirtiyor. Büyükelçi Mátis, Macarların kendi köklerini arayışı içerisinde olduğunu, birçok araştırmacının da analiz ve belgelerle Türk soylu topluluklarla Macarların yakın bağlarını ortaya koyduğunu yazıyor.

Liszt Enstitüsü Macar Kültür Merkezi Müdürü Áron Sipos da kitaptaki yazısında 2024 yılının Macar-Türk Ortak Kültür Yılı ilan edilmesinin bütün paydaşlar için büyük bir sevinç ve gurur kaynağı olduğunu, bu uzun soluklu antlaşmanın pekiştiğini ifade ediyor.

Kitapta Emre Saral, Türk-Macar yakınlaşmasının tarihsel kökenleri üzerinde ayrıntılı bir biçimde duruyor. Emine Yılmaz, Türkçe-Macarca dil ilişkilerini tarihsel boyutuyla ele alıyor. Aysun Çelik, divan şiirinde Macarlar ve ülkeleri için kullanılan adları inceliyor. Barış Yılmaz, István Fekete’nin A Koppányi Aga Testamentuma romanında Türk imgesi üzerinde duruyor. Ferenc László Fejes, Bálint Balassi’nin şiirlerinde Türk edebiyatının izlerini araştırıyor. S. Dilek Yalçın Çelik ve Barış Uzun, Solmaz Kamuran’ın Macar romanında çok kültürlülük algısına yeni tarihselci bakış açısından yaklaşıyor. Sibel Çoban, Macar müzisyenlerin Türkiye’nin müzik hayatına etkilerini ele alıyor. Gergõ Máté Kovács, Macar mimarların Ankara’daki çalışmalarını gözler önüne seriyor.

TÜRK HEYETİNİN 1877 MACARİSTAN SEYAHATİ VE ÇAYLAK MEHMET TEVFİK EFENDİ’NİN HATIRALARI

Türk-Macar Ortak Kültür Yılı dolayısıyla raflarda yerini alan ikinci kitap ise Çaylak Mehmet Tevfik Efendi’nin Yâdigâr-ı Macaristan Asr-ı Abdülhamid Han eserinin Dr. Erõdi Béla’nın 1877 yılında basılan Csok Jasa! A Török Küldöttség Látogatásának Emlékkönyve -Çok Yaşa! Türk Heyetinin Ziyareti’nden Hatıra Kitabı’ndaki bilgilerle karşılaştırmalı olarak sunulduğu yeni bir yayımıdır. II. Abdülhamid döneminde 1877 yılının nisan-mayıs aylarında Budapeşte’ye resmî görevle giden Türk heyetinde yer alan Çaylak Mehmet Tevfik Bey’in İstanbul’a döndükten sonra yolculukla ilgili anılarını yazdığı Yâdigâr-ı Macaristan Asr-ı Abdülhamid Han adlı eser İsmail Tosun Saral ve Doç. Dr. Emre Saral tarafından yayıma hazırlanmış. Çaylak Mehmet Tevfik Efendi’nin kitabının transkripsiyonunu Fahri Sezer yapmış. Çaylak Mehmet Tevfik Efendi, on beş kişiden oluşan heyetin Macar başkentinde bir hafta kaldığını, bu sürenin neredeyse uyku dışındaki her anının bir ziyaretle geçtiğini, uyku zamanından da feragat ederek günlük tuttuğunu kaydetmektedir. Peşte’de son derece görkemli ve tantanalı biçimde karşılanan Türk heyeti meclisi, sanayi, eğitim ve sanat kurumlarının da bulunduğu pek çok yeri ziyaret etmiştir. Tiyatrodan ve şehir gezilerinden çok etkilendiklerini belirten Çaylak Mehmet Tevfik, Macarların eğitim sisteminin kalitesini de vurgulamaktadır. Eserin hazırlayıcıları bu anlatıları, Macar heyetinde yer alan Dr. Erõdi Béla’nın yazdıklarıyla karşılaştırarak ayrı bir bölümde değerlendirmişlerdir. Böylece Türk heyetinin 1877 yılındaki Macaristan seyahati bütün yönleriyle ve ayrıntılı olarak ilgililerin dikkatine sunulmuş olmaktadır.

Yazının Devamını Oku