Müsaadenizle konuya farklı bir açıdan giriş yapmak istiyorum.
Osmanlıca derslerinin müfredata girmesiyle ilgili gelecek itirazlara binaen bir takım cevaplar hazırlanmış.
“Ecdadımızın mezar taşlarını okuyamıyoruz.” söylemiyle dindarlara, “Tarihimizi araştıramıyor ve uzaklaşıyoruz.” söylemiyle entelektüellerimize, “Gençlerimiz Osmanlıcayı bilirse Atatürk’ü daha iyi anlar ve severler, zira Atatürk’ün bazı nutuklarını okuyamıyorlar.” söylemiyle de ulusalcılara…
Yani toplumun her kesimine birer “neden”ler çizelgesi hazırlanmış.
AHMET KAYA; 10 Şubat 1999’de bir ödül töreninde" Kürtçe şarkı söylemek, klip çekmek istiyorum." dedi, “Vatan Haini” ilân edildi. Hayatını yurtdışında geçirmek zorunda kaldı ve Paris’te öldü.
MEHMET ALİ ALABORA; 30 Mayıs 2013’de Gezi Parkı Olayları’nda “Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı? Hadi gel!” tweetini paylaştı “Darbeci” ilân edildi. Hayatını yurt dışında devam ettiriyor.
Bu isimlere Müge ANLI ve birçok ismi ekleyebiliriz.
Bugün Yavuz BİNGÖL olayında yaşananlarla, geçmişteki yaşananların arasında elbette fark vardır ama netice maalesef HİÇ Mİ HİÇ değişmiyor.
ORHAN HALİSDEMİR KİMDİR?
1983 yılında, baraj sularının ikiye ayırmış olduğu Dersim coğrafyasının, toprakları Elazığ’da kaldığı için Elazığ doğumluyum.
Alevi bir ailenin on bir kardeşin onuncu erkek çocuğu olarak dünyaya geldim.
Eğitim hayatımı İstanbul’da devam ettirdim. Şu an uluslararası bir lojistik firmasının Satış ve Operasyonlar Yöneticisi olarak çalışmaktayım.
Babam Kürt, annem Zaza’dır. Aslen Türkmenistan Horasan’ından Anadolu’ya göç etmiş bir Türkmen aşiretine tabidir. Dedelerimin yedi kardeşi Kurtuluş Savaşı yıllarında cephelerde şehit olmuştur.
İngilizce ve Almanca biliyorum. Uzun yıllar tiyatro ve sanat çalışmalarında bulundum. Gitar ve bağlama çalıyorum. Birçok sosyal dernek ve kuruluş faaliyetlerinde bulundum. Annem ve babam işçi emeklisidir.
Evliyim, eşim de Alevi.
Bugün "Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı"nı tanıtacağım sizlere.
Hangi partiden ve görüşten olursa olsun bu tür hizmet veren kurum ve kuruluşları tebrik ve takdir ediyorum. İlk gördüğümde çok etkilenmiş ve duygulanmıştım.
Büyük bir kafeteryası var. Engelli ve aileleri çay içiyorlar, sohbet ediyorlar.
Size bir şey söyleyeyim mi? Şimdiye kadar hiçbir mekan da etrafına bu kadar pozitif enerji veren insanlar görmedim. Çok doğallar, samimiler, hesapsızlar, önyargısızlar. Bu kadar doğal olmalarının bir nedeni de sanırım koskoca binanın onlara ait olması. Çünkü rahatsız edici bakışlar yok ve bu sebeple davranışlarını kısıtlamıyorlar.
Bağcılar Belediyesi bunu başarmış ama bizlere de büyük bir görev düşüyor. Bizler de metroda, sokakta, alışveriş merkezlerinde onları bakışlarımızla rahatsız etmemeliyiz. En azından birey olarak bunu başarabiliriz.
Saray 15 bin metrekare alana sahip, dört katlı, büyük derslikleri var. Toplantı salonundan anaokuluna, spor salonundan hidroterapi havuzuna kadar hizmet alanları mevcut.
İstanbul’un Bağcılar İlçesinde bir SARAY var. Türkiye’de bir ilk… Müdavimleri “En büyük Saray bizim Saray. Burası bizim cennetimiz” olarak tanımlıyor.
“Engelliler Sarayı” sadece engelli vatandaşlara hizmet veriyor.
Sizlere detaylı olarak yarın anlatacağım ve tanıtacağım bu Saray’ın bir mensubunu takdim etmek istiyorum.
Hizmete girdiği ilk günden bugüne Saray’lı olan Senem ÜNAL ve hikâyesi…
Bugün “Onların dünyasından” yeni kitabı çıkmış bir engelli yazar arkadaşı tanıtacağım sizlere…
Aliye Yücel ve Kitabı Engeloji...
ALİYE YÜCEL KİMDİR?
Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde doğdum. Doğduğum yıllarda çocuk felci çok yaygındı. 9 aylık iken çocuk felci geçirdim. Bu nedenle bedensel engelliyim. Defalarca ameliyat geçirdim. Zor da olsa yürüyebiliyorum.
İlk, orta ve lise öğrenimimi Mustafakemalpaşa tamamladım. Üniversite öğrenimi için İstanbul'a geldim. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunuyum. Mezun olduğum yıllarda maalesef engellilere öğretmenlik hakkı verilmiyordu. Bu nedenle öğretmen olduğum halde mesleğimi yapamadım.
Zedelenen, hakkı çiğnenen “değerler” ne olacak?
Hiçbir şöhret “insanların dindar insanlara olan güveninin kaybolmasından” daha evla değildir.
Kur’an ayetleri ile dalga geçenin karşısında dinin haklarını kim koruyacak? Sayın Bağış dindar kimliği olan bir siyasi partinin mensubu olarak mı paçayı kurtarmıştır?
……
Peygamberimizin nübüvvetini kabul etmeyen en azılı düşmanlık besleyenler dahi bir hususta hemfikirdiler “Muhammed El-Emin” yani Muhammed güvenilir kişidir.