Paylaş
Müsaadenizle konuya farklı bir açıdan giriş yapmak istiyorum.
Osmanlıca derslerinin müfredata girmesiyle ilgili gelecek itirazlara binaen bir takım cevaplar hazırlanmış.
“Ecdadımızın mezar taşlarını okuyamıyoruz.” söylemiyle dindarlara, “Tarihimizi araştıramıyor ve uzaklaşıyoruz.” söylemiyle entelektüellerimize, “Gençlerimiz Osmanlıcayı bilirse Atatürk’ü daha iyi anlar ve severler, zira Atatürk’ün bazı nutuklarını okuyamıyorlar.” söylemiyle de ulusalcılara…
Yani toplumun her kesimine birer “neden”ler çizelgesi hazırlanmış.
Fakat unutulan bir kesim var; Hazine Avcıları. Zira haber programlarında denk gelmiştim, define haritalarını okuyamamaları ile ilgili sıkıntıları vardı vatandaşlarımızın. Onlar için bir tane eklemek istiyorum. “ Osmanlıcayı bilirseniz, define haritalarını daha iyi anlarsınız.”
....
Osmanlıcanın seçmeli ders olarak liselere- İmam Hatip Liselerine konulmasına karşı değilim. Tarihimizdir, zenginliktir.
Lakin böyle bir karar alınırken, eğitimle ilgili geçmişte alınmış kararlara bakılmasını isterim. 4+4+4 sisteminin de tartışmalar gölgesinde alındığını ve alt yapısı hazırlanmadan hayata geçirilmesinin öğrenciler üzerindeki etkisinin konuşulmasını isterim.
Bu sebeple apar topar karar verip, “Fazla sulanmadan uygulayalım” mantığı emin olun yarın bu kararları alanların başını ağrıtacaktır.
Geçenlerde iki tane İmam Hatip öğrencisi ile röportaj yapmıştım.
Ortak şikâyetleri şunlardı:
*Puanı yetmeyen öğrencilerin İmam Hatip liselerine kaydırılmasının verdiği sıkıntılar,
*Altyapısı hazır olmadan ilköğretimlerin orta kısımlarının İmam Hatip’lere çevrilmesinin neden olduğu huzursuzluklar,
*Dil ile ilgili eğitimin ciddi yetersizliği,
*Ders yükünün fazla olması…
Mevcut sıkıntılar giderilmeden, alınacak kararlarla nereye varabiliriz? Karara karşı çıkanlara karşı hazırlanmış tezleri milli ve dini duygularla savunmak, günümüz Türkiye’sine yakışmıyor.
“Karar alalım. Nasıl olsa ikna ederiz, ikna olmayanlar bizden değildir.” mantığının yüklediği öfkeyi görmezden gelmek; ülkenin ne eğitim sistemine ne de barış ve huzura katkısı olacaktır.
.....
KOMŞUYA MESAJ
Ahmet Hakan, köşesinden “Komşular! Linç ediliyorum!” diye seslendi. Ben de mahalleye yeni taşınan bir komşu olarak düşüncelerimi yazayım dedim.
Ahmet Bey, şahsınıza yönelik çeşitli kanallardan yapılan küfür ve hakaretlere maruz kalmanıza üzüldüm. Hakaret edince karşısındakini değiştirebileceğini sanan elit (!) insanlarımız var…
Beni gören arkadaşlar da haber gönderiyor size. “Ahmet Hakan’a görünce sor bakalım…” ile başlayıp devam eden mesajlar. Ama hiçbiri hakaret içermiyor. Daha çok “eski mahallenizi anlamak istemediğinize dair” sitemleri.
Farkındayım sizin durum Alabora’dan da, Bingöl’den de zor. Ama ne yaparsınız “Geleneksel linç yöntemlerimizi yaşama ve yaşatma” konusunda istikrarlı bir ülkeyiz.
Sesi çıkan sevmeyenleriniz kadar, sesi çıkmayan sevenleriniz de vardır.
Ben inanıyorum bir gün bizim mahalle de laik teyzeler de anlayacak sizi. Biraz sabır, bakın ne diyor Yaradan “Üzülme, Allah sabredenlerle beraberdir. “
Paylaş