“Siyasetin bir oyun olduğunu anladığım günden itibaren kendimi apolitik hissetmeye başladım. Taraf olarak baktığımda her tarafın yanlışı var. Bir tek halka bakıyorum artık. İstemeden istemediğimiz kişilerin değirmenine su taşıyor olabiliriz.”
*
Buradan çıkarılması gereken yedi ders var.
Her gün gider bakardım, “acaba yeni neler gelmiş” diye.
Paraya hiç acımaz, hemen alırdım.
*
Sonra “blu-ray” teknolojisi çıktı.
Haydi bu sefer de aldığım filmlerin “blu-ray”lerini almaya başladım.
*
Klasikler, eskiler, yeniler, polisiyeler, Avrupa sineması, anısı olan filmler falan...
Evim DVD’lerle doldu taştı.
- Ilımlı yaklaşımları, tarafsız bakışları asla kabul etmezler.
- Dışlayıcı olmaktan kaçınmazlar.
- Her kesimi kucaklamak gibi bir dertleri yoktur.
- Dikkat çekmeye odaklıdırlar.
- Huzur, birlik, dirlik isteyen kalabalıkları hiç gözetmezler.
- Doğabilecek karşıt etkiyi zerre kadar hesaba katmazlar.
- En sevdikleri oda, yankı odalarıdır.
- Hırçınlıktan da küstahlıktan da kaçınmazlar.
Fenerbahçe-Galatasaray maçı, televizyonda deli gibi izlenir.
*
Kimse hangi kanalda yayınlandığına bakmaz. Kimse “Özgür Özel izlemeyin dedi, o halde izlemeyelim” demez. Kimse gündelik politik çekişmelerin gazına gelmez.
*
Hele bir de günlerden tatilse... Hele bir de kallavi diziler yayında değilse...
- Sessiz çoğunluğun boykotlara, sokak eylemlerine, kahveci baskınlarına her zaman mesafeli olduğunu bilen Erdoğan, durumdan çok memnundur.
*
- Muhalefetin bir günlük alışveriş boykotunun özellikle küçük esnafı ürküteceğini fark eden Erdoğan, durumdan çok memnundur.
*
- Azıcık sessiz kalanların bile üzerlerine zorbalıkla gidilmesinin makul çoğunluğun gözünde nasıl bir atmosfer yarattığını gören Erdoğan, durumdan çok memnundur.
*
- Saflarını sıklaştırmakta, küskünleriyle barışmakta, kitlesini konsolide etmekte zorluk çeken Erdoğan, ayağına gelen bu eşsiz fırsat nedeniyle durumdan çok memnundur.
*
Politik olarak muhalifti.
Muhafazakâr kesimlerin siyasetteki temsilcileriyle başı pek hoş değildi.
*
Fakat Volkan Konak, tabii ki sadece bunlara indirgenemez.
*
Ortaya ilk çıktığında Karadeniz türkülerinin asaletinin hakkını veren bir isim olarak belirdi.
- Sanatçılar üzerinde söyletme mecburiyeti baskısı oluşturmaktan çok mutlular.
- Sosyal medyada muhafazakâr kitlenin aşağılanmasından çok mutlular.
- Kutuplaşmanın derinleşmesinden çok mutlular.
- Sokaklara çıkmaktan çok mutlular.
- Sadece kendileri gibi düşünenlere tahammül etmekten çok mutlular.
*
“Hah şöyle. Kendimize geldik” falan duygusuyla dopdolu bu mutlu kitleye...
Kötü bir haberim var:
Çok bölündük. Çok kutuplaştık. Çok nefret biriktirdik. Çok tahammülsüz olduk. Çok öfkelendik.
*
Son günlerde...
Yumruklar hep sıkılıydı. Ağızlardan çıkanı kulaklar pek duymadı. Topluca analara küfürler edildi.
*
Son günlerde...
Ayrılık rüzgârları estirildi. Kutuplaştırma egzersizleri yapıldı. Sevgisizlik her yanı sardı.
*