Paylaş
Çok bölündük. Çok kutuplaştık. Çok nefret biriktirdik. Çok tahammülsüz olduk. Çok öfkelendik.
*
Son günlerde...
Yumruklar hep sıkılıydı. Ağızlardan çıkanı kulaklar pek duymadı. Topluca analara küfürler edildi.
*
Son günlerde...
Ayrılık rüzgârları estirildi. Kutuplaştırma egzersizleri yapıldı. Sevgisizlik her yanı sardı.
*
Son günlerde...
Karşılıklı aşağılamalar, karşılıklı laf sokmalar, karşılıklı güvensizlikler devredeydi.
*
Son günlerde...
Her şeyi yakma, her şeyden geçme, her şeyi karambole getirme psikolojisi egemendi.
*
Son günlerde...
Fitneye uygun bir zemin oluştu, fesat da hiç boş durmadı.
*
Son günlerde...
Kardeşlikler paranteze alındı, tatlı atışmaların yerini zehirli polemikler aldı.
*
Son günlerde...
Mahalleler mahallelere, kesimler kesimlere, sınıflar sınıflara düşman oldu.
*
Keşke BAYRAM’ı fırsat olarak görsek: Keşke nefretleri alabildiğine azaltsak. Keşke sıkılı yumrukları gevşetsek. Keşke biraz sakinleşsek. Keşke kibir ve aşağılamayı terk etsek. Keşke yeniden kucaklaşsak. Keşke yeniden kardeş olsak.
*
Ve keşke BAYRAM, zehirli ortamın panzehiri olsa.
*
Hepinize musmutlu bayramlar.
GERİLİMLİ UZUN YOL FİLMLERİ İZLEMENİN ETKİLERİ
- Arabana asla otostopçu almazsın.
- Kestirmedir diye tenha yollara dalmayı aklından bile geçirmezsin.
- Kuytulardaki bezgin ve tozlu akaryakıt istasyonlarında sürekli tetikte olursun.
- Araban arızalandığında yardım için duran eski püskü kamyonetten fena işkillenirsin.
- Otoyollardan, uygarlık alanlarından çıkmamaya özen gösterirsin.
İMAMOĞLU’NUN SEVMEYECEĞİ PAYLAŞIM
CHP’nin eylemlerinde şöyle bir paylaşım dikkat çekti:
*
“Bu ülkeyi 500 puan alanların yönetme vakti geldi.”
*
Silin bu paylaşımı.
Hemen silin.
Çünkü uğruna eylem yaptığınız İmamoğlu pek sevmez bu paylaşımı.
*
500 puan şunları akıllara getirir:
Kıbrıs’ta dandik okula kayıt olma, yatay geçişle İstanbul’a kapağı atma falan.
Aman ha aman!
KAFELER VE SOSYOLOJİ
Bizim mahallede Delicatessen diye bir kafe vardı.
Müşteri profili aşağı yukarı şöyleydi bu kafenin:
Dizi oyuncuları, bembeyaz yakalılar, Teoman gibi rockçılar, müzayede yöneticileri, modacılar falan...
Gördüğünüz her tipe “ben bunu bir yerden tanıyorum” diye bakıyordunuz.
*
Delicatessen bizim mahalledeki yerini terk etti.
Yerine sürpriz biçimde Espressolab geldi.
*
Müşteri profili de yüzde yüz değişti kafenin.
Üniversite öğrencileri oldukları her hallerinden belli olan gençler doldurmaya başladılar kafeyi. Biraz mazbut, biraz muhafazakâr ve çokça ağırbaşlı gençler.
*
Son tantanalar falan daha ortada yokken şöyle bir saptama yapmıştım içimden:
Demek ki Espressolab’ler, kendine özgü bir müşteri kitlesiyle büyüyor.
*
Tek bir kafede yapılan minik bir gözlemle kafelerin sosyolojisini anlamak ve anlamlandırmak tabii ki mümkün değil.
Ama yine de değinmeden edemedim.
CHP’NİN EN BÜYÜK SORUNU
CHP’nin dili, üslubu, yaklaşımı değişti.
Kültür savaşını bir tarafa bıraktı. Dini değerlerle kavgalı görüntü vermeyi bir tarafa bıraktı. Halk aşağılamasından vazgeçti.
*
Bu partinin son dönemde ilerlemesinin arka-planında biraz da bunlar var.
*
Fakat şunları bir türlü başaramadı CHP:
*
Kitlesini dönüştüremedi. Kitlesinin nefretini törpüleyemedi. Kitlesinin başka kitlelerle barışmasını sağlayamadı. Kitlesinin başka kitlelere karşı kibirli duruşunu değiştiremedi. Kitlesinin karşı taraftakileri aşağılamasını engelleyemedi. Kitlesine söz geçiremedi.
*
CHP başaramazsa...
Dönüştüremediği bu kitle yüzünden başaramayacak.
Paylaş