Fas’ın ucundaki kent: Ucda
Gece yarısı indim Ucda’ya. Küçük ama modern havaalanı, kadın polisin pasaportumu kontrol ederken gülümseyişi, Türk olduğumu görünce “Merhaba” deyişi, sonra palmiyelerin altında lambalar boyunca dümdüz uzayıp giden yol ve uzakta, ay ışığıyla yıkanan dağlar. Otele vardığımda, uzun uzadıya hal hatır sorma, çay-lokum ikramı. İlk sabahımdaysa otelin penceresinden bakar bakmaz gün görmüş, kadim bir kentte olduğumu anladım.
Nedim GürselYazar Hakkında
Yediğin içtiğin senin olsun, gezip gördüğünü anlat’ devri sona erdi! Hurriyet.com.tr Seyahat yazarları dünyayı geziyor… Gördüklerini, yiyip içtiklerini, yaşadıkları tüm maceraları A’dan Z’ye artık burada yazıyor…

Manş Denizi kıyısında bir balıkçı köyü: Barfleur

İskenderiye’ye dönüş

Nev-i şahsına münhasır bir varoş ‘Wannsee’

Piramidin en altında ezilenler, üstünde tanrı kral

Ağaçla insanın birbirine karıştığı ‘Yeşil Sofya’

Minarelerle gökdelenlerin dans ettiği kent: Kahire

Gördüğünüz değil hissettiğiniz Le Havre’dir
